confessions

seeyouindisneyland

- Yazar -

  1. toplam entry 3392
  2. takipçi 1
  3. puan 94703

kendra smith

seeyouindisneyland
kendra smith 14 mart 1960’ta doğdu. gençliğini almanya’da geçiren smith, 1978 yılında davis’te çalmaya başladı ve russ tolman, gavin blair, steve suchil ve steve wynn’la birlikte the suspects’i kurdu. bir sonraki sene kendi imkanlarıyla kaydettikleri 7” albüm ardından kendra, los angeles’a taşındı. burada 1981 yılında wynn kendi plak şirketi down there’i kurup 15 dakikalık 45’liğini piyasaya sürdü. alle morgens parties’in kayıtları tamamlandığında kendra tekrar steve wynn’la birlikte çalışmaya karar verdi.

kendra, steve ve arkadaşı karl precoda aralarına randy adındaki bateristi de alarak the dream syndicate’i kurdular. grupları için seçtikleri isim velvet underground’a olan sevgilerini yansıtıyordu. çünkü bu isim angus mclise ve john cale’in tony conrad ve la monte young’la birlikte 1964 yılında kaydettikleri albümün ismiydi.

grup kendra’nın arkadaşı dennis duck’ın baterist olarak gruba katılmasıyla los angeles en önemli yeni dönem topluluklarından biri oldu.

yayınladıkları iki albümün ardından kendra, karl ve dennis’le birlikte rainy day’in albümünde yer aldı. kendra burada the rain parade’den david roback’le birlikte yapabilecekleri işlerin de sinyallerini almış oldu. kısa bir süre sonra dream syndicate’den ayrılan smith, roback’la birlikte clay allison’ı kurdu.

1983 aralık ayında emergency third rail power trip turnesi sırasında clay allison’ın ilk canlı performansı new york’taki pyramid club’da gerçekleşti. bir ay sonra ise roback eski grubuna geri döndü.

yeni grup albümlerin kayıtları ve yayınlanması sırasında bir çok üye değiştirdi. 1985 yılı sonunda grup ismini opal olarak değiştirdi.uzun bir aranın ardından grubun ilk albümü happy nightmare baby piyasaya çıktı. kendra son kez 1987 yılının kasım ayında grupla birlikte turneye çıktı. smith, opal’a alınması için hope sandoval’ı önerdi kısa bir süre sonra grubun ismi mazzy star olarak değişti.

1991 yılında smith, jonah corey ve a. phillip uberman’la birlikte the guild of temporal adventurers grubunu kurdu bir sene sonra grubun tek ep’si piyasaya çıktı. 1995 yılına kadar sessiz kalan smith bu tarihte 4ad etiketine sahip ilk solo albümü five ways of disappearing’i piyasaya sürdü

happy mondays

seeyouindisneyland
stone roses gibi happy mondays’de, 80’li yılların sonu 90’lı yılların başında manchester platformunda 1992 yılında grup dağılana kadar sürecek bir dönemde, kısa fakat önemli başarılara imza atmıştır. stone roses 60’lı yılların pop müziğine sadece dans ritmlerini eklerken happy mondays, kendini club ve rave kültürünün içine atmıştır.

grubun müziğinde fark edilen bir başka özellik ise, topluluğun 70’lerin soul müziğini 60’ların psychedelic melodilerine dönüştürebilmesindeki o kısa çizginin ayarını başarıyla yerine getirebilmeleridir. hiç bir işi olmayan samimi arkadaşlar shaun ryder ve bez’in 1981 yılında keyif verici madde kullanmak dışında da bir şeyler yapabileceklerini düşünmeleri üzerine; ryder’ın erkek kardeşi paul’u bas gitarist, amatör bir futbolcu olan gary ’gaz’ whelan’ı baterist, paul davis’i klavyeci ve nihayet profesyonel olarak bir müzik aleti çalabilen tek kişi mark day’i de gitarist olarak aralarına ekleyerek happy mondays’i kurdular.

giysi dükkanı sahibi phil saxe; 1983 yılında happy mondays’in menajerliğini üstlenmeyi kabul etti ve onların manchester’da yeni açılmış olan hacienda adındaki barda ’battle of the bands’ yarışmasında bir gece için sahne almalarını sağladı. bu konser aslında başarılı geçmemiş olsa da happy mondays, daha sonra m people’ın kurucularından olacak kişi, o sırada hacienda’nın dj’lerinden mike pickering’in dikkatini çekmeyi başardı. 1984 yılında da pickering; hacienda’nın sahiplari tony wilson ve rob gretton’u; happy mondays’i aynı zamanda new order’ında bağlı olduğu plak şirketleri factory records’a dahil etmeye ikna etti. altı ay sonra ise happy mondays ilk büyük konserlerini, new order’ın alt grubu olarak macclesfield leisure centre’da verdi.

topluluk prodüktörlüğünü pickering’in üstlendiği üç parçadan oluşan ilk single’ları ’forty-five’ı 1985 yılında piyasaya sürdü. 80’li ve 90’lı yıllarda clup kültürünün getirilerini de göz önünde bulundurursak, happy mondays’in döneminde durduğu basamak benzerlerinden çok farklıydı. ortaya çıkarılan bu club kültürünün çirkin yüzüydü; happy mondays ortada olmayan zorbalığı su yüzüne çıkarmıştı ve bunda da en büyük rolü özellikle barış sever benzerleriyle karşılaştırıldığında çok farklı adımlar attığı her halindan belli olan grubun solisti shaun ryder oynamıştı. ryder’ın kıvrak ve sürrealist şarkı sözlerini, tuhaf pop kültürü referanslarıyla doldurulmuştu. ayırt edilen en büyük özellik şarkı sözlerinin anlamlarında gizliydi bu da demek oluyor ki grubun şarkı sözleri anlamlarında farklı bir yön aranmalıydı.

happy mondays hip hop tekniklerini kendi müziklerine uydurabilmiş ilk rock gruplarından biriydi aynı zamanda. alınan sample’lar değildi fakat bahsettiğimiz türün melodi ve şarkı sözlerini alıp süreç içinde kendini sokak kültürüne adamıştı. bu yaratılan kültür, ilerki yıllarda chemical brothers gibi dans platformunda emek veren topluluklardan oasis’e kadar bir çok grubu da etkilemişti. prodüktörlüğünü john cale’in yaptığı ve bir fenomen olarak kabul edilen 1987 tarihli ilk albümleri ’squirrel and g-man twenty four hour party people plastic face carn’t smile (while out)’un ardından bu defa prodüktörlüğünü martin hannett’ın yaptığı 1988 tarihli ikinci albümleri ’bummed’la birlikte happy mondays ve dolayısıyla shaun ryder, ingiltere’de yıldız olma yolunda ilerlemeye başladı. akabinde 1990 yılında çıkan ’pills ’n’ thrills & bellyaches’ grubun elde etmeye başladığı bu başarıyı güçlendirdi, fakat ingiltere’de elde edilen bu başarı amerika listelerinde aynı olumlu göstergeyi yakalayamadı. bu kararlı ve hızlı yükselişin düşüşü de aynı tempoda oldu.

son stüdyo albümleri ’yes, please’in ardından manchester platformuna halkın ilgisi de kaybolmaya başladı. albümün satış grafiği her ne kadar olumlu olsa da iki sene önce grubun dinleyicilerden ve basın mensuplarından aldığı ilgi aynı değildi. basın mensuplarından topluluk her ne kadar ilgi göremiyor olsa da, tam tersine grubun lideri shaun ryder da keyif verici maddelere olan bağımlılığı sebebiyle basının ilgi odağı olmuştu; nitekim kendisi bu alışkanlığı sebebiyle happy mondays’e eski ilgiyi de gösteremiyordu. yüksek mertebe ve çok önemli bir albüm anlaşmasında ryder; ’kentucky fried chicken’a gitmek için ayrılmıştı ki bu benzetme argoda, keyif verici madde kullanmaya gidiyorum anlamına geliyordu.

shaun ryder ve yine happy mondays’den bez, 90’lı yıllarda bu defa black grape adıyla tekrar bir araya geldi. happy mondays’le soundu hemen hemen aynı sadece daha sert olan black grape’in ilk albümü ise 1995 yılında ’it’s great when you’re straight... yeah’ adıyla piyasaya çıktı. aynı yıl piyasaya çıkan happy mondays’in toplama albümü ’loads’ listelerde 41 numaraya kadar yükseldi. black grape ise 1999 yılında piyasaya çıkan ’stupid, stupid, stupid’ albümüyle birlikte dağıldı. ryder ise vergilerini ödeyebilmek için happy mondays’i tekrar bir araya getirdi ve ingiltere’nin çeşitli bölgelerinde biletleri günler önce biten konserler verdi. aynı yıl bu defa london records’tan topluluk geri dönüş single’ları olan ’the boys are back in town’u piyasaya sürdü ki parça aslında bir thin lizzy klasiğiydi. listelerde yeni versiyonuyla ’the boys are back in town’ 35 numaraya kadar yükseldi. yeni single’la birlikte happy mondays’in ikinci toplama albümü yayınlandı. 2000 yılında ryder ve geri vokalde yer alan rowetta arasında süren anlaşmazlıklar grubun irlanda’da witness festival,’nde verdikleri konserle noktalandı ve happy mondays resmen dağıldığını açıkladı.

el piano ardiendo

seeyouindisneyland
piano ardiendo (yanan) gezgin mayorkalıların barselona limanına ayak basmasından sonra 2003 yılının sonlarına doğru kuruldu. balear adalarının durağanlığından sıkılan jordi maranges ve marc melià (sırasıyla vokalist ve piyanist)’ın başlattıkları yürüyüş, piano ariendo’nun profilini oluşturarak sonuçlandı: tiyatro, kabare, şanson, glam, cobla.. en temelinde hayal gücünün yattığı nihayetinde bir projeye dönüşen bir karışım… en ufak ve eğlenceli lokallerden (el pastís, tinta roja) en prestijli salonlarda (mercat de les flors, la paloma, teatre xesc forteza) bu ikili kabareciler kendilerine özgü, tutkulu bir repertuar hazırladılar ve bu kısa zamanda sağlam bir yapıya büründü. iki demo ve ulusal alanda (ispanya) yaptıkları houston party imzalı iki cd şarkılarının şu an için somut birer örneği.



piano ve ses en temel öğeler olmakla birlikte şüphesiz canlı olarak geniş mekanlardaki performanslarında diğer enstrümanlar (bas, akordeon, gitar) yada sampler ve diğer kayıt teknikleri şarkılarına hayat vermekte..



müziksel etkiler çok çeşitli: tom waits, paolo conte, ute lemper, jacques brel, roberto goyeneche.. aynı zamanda edebi ve teatral etkiler de: jean genet, beckett, lorca, brecht...





yazı: el piano ardiendo grubunun radyo eksen için gönderdiği türkçe metindir.

grubun resmi internet sitesi:

http://www.elpianoardiendo.com/



dresden dolls

seeyouindisneyland
boston müzik sahnesinde 90’ların sonu ve 2000 başı itibariyle takdire değer gruplar için herhangi bir kategorizasyon yapmanın zorluğu özellikle retro-soul/funk topluluklarının 80’ler synth-pop ve new wave’inden kurnazca sıyrılmaları ile daha da artarken, şehrin en özgün grubu dresden dolls kendinden bahsettirmeye başladı. hat safhada anti-ortodox olan ikili, vokalist / piyanist amanda palmer ve davulcu brian viglione’nun 2001 yılında kurduğu grup alternative pop-rock, riot grrrl ve vurgulu bir şekilde 1920’lerin adolf hitler öncesi weimar cumhuriyetine ait alman kabaresinin üstüruplu bir karışımı.

“dresden dolls” ismi ise palmer ve viglione’un ingiliz punk grubu the fall’ın bir şarkısından ve almanya’nın 2.dünya savaşı sırasında bombalanan dresden şehrinden etkilenerek ortaya çıktı. palmer söz yazarlığında ve vokalinde hep ingilizceyi tercih etse de weimar dönemi etkisi grubun etrafını sarıyor. ikili sadece müzikleriyle değil dış görünüşleri ve estetik anlayışlarıyla da bu konudaki ciddiyetlerini sergiliyor.

2000 senesinde merak uyandırmaya başlayan renkli ve şaşırtıcı canlı performansları ile palmer ve viglione kıyafetlerindeki ve makyajlarındaki izleri yarı entrikacı goth, yarı weimar sitilli bir başarı elde etmekte kullanmış farklı kültür ve mahalleri uyumlu bir şekilde biraraya getirebildi. bu küçük gösteriler sayesinde dresden dolls yavaş yavaş mütevazi ama yeterince tutkulu meshebini de oluşturmuş oldu.

dresden dolls ‘un kıyafetleri kadar zarif ve becerikli zekası da yaptıkları teatral karanlık müziğin alışılmadıklığını pekiştirdi. grubun müzik camiasındaki ışık tutanlarındaysa marlene dietrich ve kurt weill’den rock dünyasının alternatif sanatçıları tori amos ve pj harvey’e hatta hole’un şimdilerde solo takılan kurucusu courtney love’a kadar çeşnili bir isim listesinden bahsedilebilir.

londra menşeyli söz yazarı, vokalist nellie mckay’ın doris day hayranlarına kendini hatırlattığı dakikalar arasına sıkışan alanis morissette veya randy newman gölgeleri aksine dresden dolls etkinlendiği ses ve kurguların farklı zaman dilimlerindeki yolculuğunu daha saf ve tabi bir rüzgar estirerek, kombinasyonunuysa daha az iddialı ve alçaktan yaparak kendini zorlama bir tarzdan kurtarabildi.
2003 yılında canlı kayıt toplamalarından oluşan “a is for accident” albümünü important etiketiyle yayınlayan grubun ilk stüdyo albümü de 8ft. records’dan 2004 yılında ve kendi isimleri altında çıktı. 2006 yılında ise ‘goober & the peas’ üyelerinden paul koldeire prodüktörlüğünde cambridge’deki apache stüdyolarında kaydedilen ‘yes,virginia’ albümleri yayınlandı.

dead kennedys

seeyouindisneyland
dead kennedys 1980’li yılların en önemli hardcore punk topluluklarından biriydi. bu, grubun 9 yıl süren çalışmalarında açık olan politik duruşları, şarkı sözleri ve hareketlerine yansıdı.

solist jello biafra hakkında grubun h.r. giger tarafından hazırlanan frankenchrist albüm kapağı yüzünden pornografik yayınlar dağıttığı iddiası çıktı ve 1986-87 tarihleri arasında mahkemesi devam etti. bu olay grubun dünya çapında adının duyulmasına ve sansür kavramının gündeme gelmesine sebebiyet verdi. fakat aynı zamanda bu dead kennedys’in sonunu da getiriyordu.

dead kennedys (genelde başına the ekleniyor) 1978 yılında san francisco’da kuruldu. grubun o günkü kadrosu; vokal, biafra; bas gitar, klaus fluoride; gitar, east bay ray ve davulda, bruce slesinger (a.k.a. ted).

biafra (gerçek adı eric boucher) u.c. santa cruz’da okumak için boulder’den kaliforniya’ya taşındı. fakat kısa bir süre sonra erken dönem san francisco’nun punk camiası cazibesine kapılıp okulu bıraktı. biafra bu türün sadece enerjisine değil aynı zamanda negative trend gibi toplulukların müziklerine getirdikleri politik görüşlere de ilgi duymuştu.

biafra’nın san francisco’da tanıştığı ilk kişilerden biri negative trend üyelerinden will shatter oldu ve kendisine söylediği ilk söz ise "hey, bence bir gruba girmelisin, ben bas gitar çalmaya başlayalı daha 3 gün oldu ve bir grubum var" oldu.

dead kennedys ilk konseri, yaklaşık 10 senedir punk gruplarına ev sahipliği yapan san francisco’daki mabuhay gardens’da bulunan bir filipin lokantasında oldu. kısa bir süre sonra grubun belli bir hayran kitlesi de oluşmuştu. dead kennedys’in canlı performansları; kaos ile birleşen neredeyse her şarkı arasına giren biafra’nın politik monologlarından oluşuyordu. müzikal olarak ise tarzlarının sex pistols’la ventures arasında olduğu söylenebilirdi.

1979 yılında dead kennedys’e ilgi jello biafra’nın san francisco belediye başkanlığı’na adaylığını koymasıyla bir kat daha arttı. kampanyanın sloganı ise "her zaman jello için bir oda vardır"dı. 10 adayın bulunduğu seçimleri biafra 6,000 oyla dördüncülükle bitirdi.
müfettiş quentin kopp, kısa bir süre içinde adayların "komik isimler" kullanarak belediye seçimlerine katılmasını yasaklayan bir kanun çıkarttı.

aynı sene dead kennedys, ilk 45’liğini piyasaya sürdü. ’california über alles’ kaliforniya valisi jerry brown ve biafra’nın deymiyle onun "zen faşizmi" hakkındaydı. şarkı kısa bir süre içinde underground başarı sağladı ve ingiltere’de fast records etiketiyle piyasaya sürüldü. ne yazıkki bu başlık yanlış yorumlanan dead kennedys şarkı isimlerinden sadece biriydi ve genç faşistler tarafından popüler bir slogan haline getirildi.

daha sonra piyasaya çıkan 45’lik ‘kill the poor’da yanlış anlaşıldı. dead kennedys şovlarında istenmeyen olayların yaşanmasına sebebiyet verdi. özellikle yabancı memleketlerde şarkının iğneleyici bütünlüğü anlaşılamadı.

california über alles’in başarısı üzerine dead kennedys san francisco’nun grammy’si tabir edilen bammies’de çalması için devet edildi. bu şovu biafra "iyi niyetli sirk ziyafeti" olarak tanımlıyordu. kıyafet provası sırasında dk büyük hit’lerini seslendirmeye başladı. fakat sahneye çıktıklarında "pull my strings" parçasıyla müzik endüstrisine saldırmaya başladılar. yapılan bu muziplik iyi seçilmişti. bir daha grup bammies’e çağırılmadı.

çıktıkları avrupa turnesi ve yayınladıkları klasik 45’likleri ‘holiday in cambodia’ ile dk şöhreti daha da artmıştı. ilk albümleri "fresh fruit for rotting vegetables" 1980 yılında amerika’da irs ve ingiltere’de cherry red tarafından piyasaya sürüldü. irs tarafından yayınlanan ilk basımda albüm kapağı turuncuydu. biafra bu olayı; "bize bir şey söylemeden kapağı perişan etmişler, sonra da bu basımın ithal olduğunu gösterecektir diye bir açıklama yaptılar. hemen değiştirmelerini söyledik ve öyle yaptılar. yeniden siyah beyaz kapak tasarımına döndüler" diye açıklıyor.

fresh fruit zekice hazırlanmış dead kennedys şarkılarıyla destekleniyordu. bunlardan bazıları; "stealing people’s mail, "forward to death" , "i kill children" (bazı kişiler bu şarkıyı da yanlış anladı), yeni sözlerle bir elvis parçası cover’ı "viva las vegas", ve ilk 45’liklerinin a-yüzü parçalarıydı.

albümün arka kapağında sıkıntılı gözüken bir salon grubunun resmi bulunuyordu. (dead kennedys’in sloganı o grubun davuluna eklenmişti.) bir şekilde çoktan müzikal hayatına son vermiş olan bu salon grubunun bir üyesi dk’e kendi grubunun fotografını izin almadan kullandığı için dava açtı. sonuç olarak albüm aynı fotografı bu defa grup üyelerinin kafaları kesilerek yayınlandı. bu çözüm de salon grubu üyesini tatmin etmeyince fotograf tamamen albüm kapağından çıkartıldı.

fresh fruit’un ingiltere ve avrupa haklarına sahip olan plak şirketi cherry red albümün kırmızı plak versiyonunu piyasaya sürdü, aynı zamanda bir çok küçük plak şirketine de lisans haklarını devretti. bunların hangileri olduğu sorulduğunda biafra aklında kalanları sayabiliyor. aynı zamanda uyarıyor, ‘şu günlerde etrafta olan kopyaların çoğu korsan kayıt’.

"bu ülkeye ’made in italy’ ’made in spain’ veya ’made in portugal’ işaretletiyle gelen hemen hemen her şey korsandır. plastic surgery disasters, in god we trust, inc. ve fresh fruit’un hakları, italya’da hem base records hem artisan’a ait. bildiğim kadarıyla her iki şirkette artık yok. birilerinde hala master kopyaları mevcut. kapakları fotokopiyle çoğaltıyor, oldukça da iyi kalitede basılıyor. aynı şey 1976 yılında apple plak şirketi’nin kataloğunda bulunan daha önce hiç bir yerde yayınlanmayan kayıtlar için de yapılmıştı.
daha sonra da kendi ülkemizde satacağımız fiyatın çok altında satışa çıkartmışlardı. sonra bağımsız plak şirketleriyle anlaşma yapamayacak kadar mağdur olan dükkanlar bunları satın aldı. ithal fiyatına da insanlara sattı." bidiğim kadarıyla tüm para ispanyol, portekiz ve italyan’lardan yeraltı dünyasına gidiyor." satın alırken dikkat edin!

ancak yakın zamanda “fresh fruit” biafra’nın kendi plak şirketi alternative tentacles etiketiyle yeniden basıldı. bundan önce korsan yayıncılarda sadece kopyası bulunuyordu. (the dk’nin irs’le kötü bir tecrübesi oldu. ve sadece fresh fruit’ün hakları geri alınamamıştı. diğerlerinin hepsi alternative tentacles’a bağlı ve basımları mecut.)

1981 yılında ‘too drunk to fuck’ 45’liği piyasaya çıktı. şarkı bbb tarafından yasaklamasına rağmen ingiltere listelerine girmeyi başardı. tuhaftır ki şarkı bazı dead kennedys konserlerine gelen amerikan kolej gençliğinin de ilgisini çekti. punk’lar bazen bu kişileri konserlerine aldıkları için gruba kızıyordu. topluluk gerçek punk platformunu ayakta tutabilmek için sponsorlardan ön grup olarak az bilinen punk gruplarını çıkartmalarını ve paralarını zamanında ve tam almaları güvencesini istiyordu.

jello biafra tarafından hazırlanan; “let them eat jellybeans” toplaması da aynı tarihlerde piyasaya çıktı. jellybeans bir çok punk ve underground müziğe giriş albümü olarak nitelendirildi. toplamada yer alan gruplar arasında black flag, flipper, circle jerks, the bad brains, voice farm ve the dead kennedys bulunuyordu. bir kez daha albüm konser kayıtlarıyla birlikte bir çok ülkede piyasaya sürüldü.

grubun davulcusu slesinger’ın yerine darren "d.h." peligro’nun katılmasıyla dks 12" ep’leri ‘in god we trust inc.’i piyasaya sürdü. ep’de yer alan sekiz şarkı da yozlaşma ve organize dindeki faşizmle ilgiliydi. albüm dindar sağ kesimin hedefi haline geldi. ‘religious vomit’ ve ‘moral majority’ gibi şarkıların sözleri dinci sağ kanadın alıntı yaparak rock and roll’un şeytanları olarak nitelendirildi.

müzikal olarak “in god we trust inc.” dead kennedys için bir bakıma ayrılışın habercisiydi. bir çok parça daha hızlı ve sert punk şarkılardı, oldukça hızlı ve kısa parçalar. ep’de "rawhide,"ın sert bir cover’ı ve "california über alles"in ronald reagan’ın seçimlerini kaplaması için yeniden düzenlenen versiyonu bulunuyordu. ayrıca yer alan şarkılar arasında "nazi punks fuck off " bulunuyorduki yanlışlıkla phil donahue show’da "nazi punk," olarak adlandırılınca punk rock’ın nazizm yanlısı olduğu anlaşıldı. fakat seyircilerden biri donahue’yi düzelterek yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırdı.

"nazi punks fuck off" aynı zamanda 7-inch single olarak subterranean records tarafından da piyasaya sürüldü. aslında in god we trust adıyla piyasaya çıkacaktı. single benzersiz bir şekilde plastik bir ambalajla kaplandı şarkı sözleri de bu ambalajın üzerine işlendi. cd’de aynı zamanda bir anti nazi amblemi bulunan kol bandı da bulunuyordu. hala bu single’ın basımı bulunmaktadır.

bir çok kesim tarafından dead kennedys’in en iyi albümü olarak kabul edilen “plastic surgery disasters” 1982 yılında müzik marketlerdeki yerini aldı. albümün 45’likleri arasında ‘bleed for me’ ve ‘halloween’ bulunuyordu. bu amerika’daki pahalı kolejlerde okuyan öğrencilerden makinelere kadar her şeye saldıran bir albümdü. ‘moon over marin’ dead kennedys’in ballad’a en çok yaklaştıkları parçası oldu. fakat yine de şarkıda geçen kirlenme karşıtı sözler frank sinatra’nın yazacağı cinsten değildi. bu albüm kapağı da dead kennedys için önemliydi. kapak jello biafra ve sanatsal anlamda ortağı sayılabilecek winston smith tarafından hazırlandı.

plastic surgery disasters; alternative tentacles’la faulty products arasında anlaşmanın da sonu oldu. faulty records’un iflası (inanmayın) şirkete bağlı bir çok küçük plak şirketinin ve grubun para kaybetmesine ve alternative tentacles’dan çıkacak bir çok albümün tarihinin ertelenmesine sebebiyet vermişti. biafra bunu bir işaret olarak kabul etti ve kendi albümlerini kendi çıkarmaya karar verdi. ardından butthole surfers gibi önemli bir grubu tüm dünyayla tanıştırmış olan subterranean plak şirketi ile yaptığı küçük toplantılardan sonra atr bağımsızlığını ilan etti.

dolaşan rivayetlere göre “cancer cures everything” yakında piyasaya çıkacaktı. fakat uzun bir aradan sonra “frankenchrist” albümü piyasaya çıktı. biafra tarafından albüm dks’in parlama noktası olarak adlandırıldı. (ki genelde grubun hayranları kendisiyle aynı fikirde değildir) “frankenchrist” albümü grubu kariyerindeki en büyük belanın içine soktu. konunun müzikle alakası yoktu aslında, (albümdeki "mtv get off the air" ve "stars and stripes of corruption" gibi şarkılar elbetteki grubun dünyadaki herkes tarafından sevilmesini sağlamadı) olay albümle birlikte verilen posterle alakalıydı.

biafra’nın “hatası” avrupalı sanatçı h.r. giger’ın "landscape no. 20: where we are coming from" adlı eserinin röprodüksiyonunu seçmesiydi. parçalanmayı, sulu çamur gibi gözüken, birleşen çirkin üreme organlarını gösteren eser yıllardır bir çok kitap ve dergi tarafından kopya edilmişti ve biafra’da frankenchrist’in kapağında bu eseri kullanabilmek için haklarını almıştı. eser hakkında biafra " bir anda farkettim. dedim ki ’aman tanrım, düşmanla tanıştık ve bu kendimiziz, tüketiciye yönelik toplumda kendimize yaptığımız şey aynen bu. bir dakika bekleyin, bizim de frankenchrist’da bulunan şarkılarda bahsettiğimiz tamamen bununla ilgili’ düşündüm ki giger tablosunda konuya odaklanmak için en doğru seçim, fakat görünen o ki gücü elinde tutan mizah yoksunu yüksek pozisyonlardaki kişiler konunun asıl amacını anlamadı."

aslında resim dörde katlanıp frankenchrist’ın içine yerleştirilecekti. fakat dead kennedys üyelerinden biri şiddetle buna itiraz etti ve resim albüme poster olarak eklendi. posterin bazı kaşları kaldıracağı açıktı fakat kimse bunun grubu bu kadar sıkıntıya sokacağını tahmin etmemişti. uyarıcı bir çıkartma, her ne kadar müstehzi olsa da, kapağa eklendi. o dönemde parents music resource center (pmrc) talep ettiği uyarıcı çıkartmanın parodisi kısmen kendilerini daha sonra çıkabilecek herhangi bir probleme karşı korumak içindi. çıkartmada "uyari: albümün kapağı h.r. giger’a aittir. bazı kişiler bunu tiksindirici, yakışıksız bulabilir. hayat bazen böyledir" yazıyordu.

san fernando valley’den bir anne 13 yaşındak kızının albümü 11 yaşındaki oğluna hediye ettiğini söylediğinde la şehri avukatlar ofisi davayı ele almaya karar verdi. avukat vekili michael guarino bu davadaki savcıydı. dead kennedys’e; diğer müzisyenlere, plak şirketlerine ve hayranlara zarar verebilecek mesaj içeren album yayınladıkları sebebiyle dava açıldığını söylüyordu.

biafra bu olayı ilk, pencereleri kırılıp bir çok polis memurunun sözde delillerin ortadan kaybolmaması için evini istila etmesiyle uyandığı gün duymuştu. (kimse kapıyı çalmaya zahmet etmemişti) biafra’nın aralarında adres defterinin, frankenchrist kopyalarının, alternative tentacles’la ilgili evrakların de bulunduğu bir çok kişisel eşyası alındı. bu yüzden bir süre alternative tentacles’la ilgili işer durdu.

dava edilenler arasında; biafra, diğer dört eleman ve frankenchrist albümlerini basan şirketin sahibi 67 yaşında bir kişi de bulunuyordu. dikkat çekici bir şekilde dava edilenler arasında söz konusu albümü satan wherehouse records yoktu. onlar olay ilk ayyuka çıktığında frankenchrist ve diğer tüm dead kennedys albümlerinin satışını durduracaklarını söylemişti.

biafra ve diğerleri reşit olmayan kişilere uygun olmayan yayınların dağıtımı ile ilgili olan davayla savaşmaya karar verdi. frankenchrist davasındaki yasal gelirlerle no more censorship defense fund’u kurdu. buradan sansürle sorun yaşayanlar ve bundan yorulanlar için makale kopyaları dağıtılıyordu.

gelen yardımlar genelde grubun hayranları ve alternatif müzik camiasından oldu. gençlerden gelen zarfların tahsisatı ve ümit verici notlarda oldukça fazlaydı. fazla olmayan tek şey; baifra’nın bu davayı kaybetmesini isteyen popüler figürlerdi. baifra’nın yardımına koşan üç önemli isim ise; frank zappa, little steven van zandt ve paul kantner’dı.

no more censorship defense fund, pmrc’ye destek veren coors birasının ve diğer şirketlerin boykot edilmesi çağrısında bulundu. yaptıkları aktiviteleri ise dead kennedys albümlerinin içine gazete şeklinde ekleyerek yayınladılar.

sonunda, baifra’nın müzikle hiç ilgilenemediği aylar süren ertelemenin ardından dava başladı. dead kennedys’in lehine tanıklık eden greil marcus’un dinlenmesi, mahkemeye gelen bir sanat öğretmeninin posterin dead kennedys albümünün nasıl bir parçası olduğunu anlatmasıyla jüri çıkmaza girdi ve hakim davanın düşmesine karar verdi.

ironik olarak bütün anlaşmazlıkları karıştıran poster, amerika’nın farklı yörelerinde bulunan kütüphanedeki bir çok kitapta da yer alıyordu. giger, çok saygı duyulan üstelik akademi ödülü de kazanmış bir sanatçıydı.

bütün bu karmaşanın ortasında dead kennedys dağıldı. 1986 yılında piyasaya çıkan “bedtime for democracy” grubun son albümü oldu ve ne yazık ki büyük bir hayalkırıklığıydı. neredeyse bütün şarkı sözleri oldukça ilginçti, müzikal olarak türünün sınırında kalmıştı. radyolarda en fazla çalınan şarkı, albümden bir johnny paycheck cover’ı olan "take this job and shove it" oldu. bir başka şarkı "rambozo the clown" ise rambozo tarafından dizayn edilen bir t-shirt’ün de ilham kaynağı olmuştu.

frankenchrist davasını beklerken geçen son bir senelik sanal arafta biafra bir kaç küçük solo turneye çıktı. bu turneler sırasında sansür ve daha bir çok konu hakkında düşüncelerini dile getirdi. bu konuşma peformansları 1988 yılında piyasaya çıkan double albüm “no more cocoons”da toplandı. aynı zamanda biafra, dead kennedys’in erken dönem 45’liklerini ve daha önce hiç bir yerde yayınlanmayan şarkılarını “give me convenience or give me death” albümüyle piyasaya sürdü.

artık dead kennedys’den ayrıldığını söyleyerek grubun dağılmasındaki en büyük rolü oynayan east bay ray, banana witt adındaki bir bayan vokaliste sahip olan kage adındaki grubu kurdu. klaus fluoride, whipping boy ve tragic mulatto gibi heyecan verici yerel gruplara prodüktörlük yapmaya devam etti. bu arada because i say so’nun da dahil olduğu tuhaf solo çalışmalarını da yayınladı. şu sıralar muskrats’la çalışıyor. darren peligro ise jungle studs’ın gitaristi ve solisti oldu. grup şu anda red hot chili peppers’ın yaptığı gibi pop, soul ve punk’ı bir araya getiren bir müzik icra etmekte. biafra’ya göre grubun orijinal davulcusu slesinger şu anda san francisco mimarlarından. ve 6025 "captain beefheart’ın tarzının gospel müziği"olmak için onun yolunda ilerliyor.

piyasada birçok dead kennedys toplaması ve bootleg kayıtlar bulunuyor. biafra bu konu hakkında "skateboard party bir bootleg albümdür. bunu bir araya getiren kişiyi tanıyorum fakat daha sonra albümün haklarını bir başka kişiye verdi. buna bir dur dememiz gerekiyordu." dedi. peki ya heryerde reklamları yapılan dead keneddys resimlerinin bulunduğu albüme ne demeli? "bu tamamen, ama tamamen bir bootleg’dir. bu kişi ingiltere’deki bir fanzin için bizimle röportaj yapıp vaktimizi harcamıştı. sonrada bu resimleri bir albüme basıp $25’dan satmaya başladı. şimdide röportaj yapmak isteyen insanlar neden kayıtların tutulmasını istemiyorum diye merak ediyor. çünkü hiç bir şeye benzemeyen kayıtlar yapmalarından çok sıkıldım. sonra onların dolandırıcı olduğunu anlatan mektupları kim alacak? ben. bu açgözlü insanların olayı diğerleri için bir enkaz haline getirmesine bir başka örnektir."

"bir başka bootleg albüm daha var. gerçekten çok korkunç 1980 yılında almanya’da kaydedilmiş. o zamanki tur posterimiz var üstünde ve bunun basılmasına sponsorların izin verdiğine inanmamı bekliyorlar. bu bence birinin walkman’inden yapılmış bir kayıt."

bir başka dead kennedys albümü şu ana kadar bilinmeyen daha önce hiç bir yerde duyulmamış şarkılar toplaması. "oh, ho, ho, ho, ho... oh bunu çantadan çıkarttığım için beni öldürecek fakat karşı gelemeyeceğim: ray, cruisin’ adındaki bir grupta çalıyor,
bir 45’lik yaptılar. bir tarafında ’vickey’s hickey,’ diğer tarafında hangi şarkı olduğunu hatırlamıyorum. sanırım cruisin’ records’tan piyasaya çıktı. verdikleri konserlerde satıldı bunlar. sanırım hala çalışmalarına devam ediyorlar."

makale için hazırlanan diskografilerine bakarken, biafra aniden bağırmaya başladı “viva la revolution? da ne? söylemeye bile gerek yok, eğer ben duymadıysam bu albümün piyasaya çıkmamış olması gerekiyor. bazı cd erbapları bana frankenchrist’ın cd’de plakta olduğundan daha iyi duyulduğunu söyledi. bu beni şaşırtmadı, olabildiğince çok şarkıyı bir albüme sığdırmak gibi bir huyum var. son 3 dks albümünün her bir yüzü 23 dakika sürüyor. bunu yaptığınızda gürültünün bir bölümünden feragat etmiş oluyorsunuz."

biafra’nın bir cd çaları yok. "favori albümlerimin hemen hiç biri o şekilde piyasaya çıkmıyor. genelde çok eski veya bulunması zor materyaller ya da cd’nin pratik olmadığını düşünen memleketlerin gruplarına aitler, özellikle de o tip gruplar."

biafra’nın koleksiyonu arasında portland’daki bir arkadaşıyla yaptığı paylaşım sistemi de var. "garaj satışlarında ve ikinci el dükkanlardan satın aldığımız bir çok kötü kaydı alıp birbirimizle paylaşıyoruz. bir gün washington’dan the singing cops adındaki bir grupla geldi. sanırım sha-na-na tipi grup olmaya çalışan patrolmanslardı."

"sahip olduklarımdan bir diğeri de buzz martin diye ağaç kesen şarkıcı. sürekli kamyoneti, orman servisi ve çevrecilerden ne kadar nefret ettiğini anlattığı eski country tarzı şarkılar söylüyor. daha yeni çalışmalarında karısı da "alis harikalar diyarında" kıyafetiyle onunla birlikte sahneye çıkıp şarkı söylüyor. ayrıca herman’s hermits tarzı saç kesimiyle bir de oğlu var. o da ’rhinestone cowboy’ cover’ı söylüyor."

bazı dead kennedys videoları bulunuyor. birine ram video üzerinden ulaşılabilinir. bir diğeri target video tarafından piyasaya sürüldü. ayrıca biafra, x adındaki bir grup hakkında çekilen the unheard music adındaki filmde de rol aldı. bununla birlikte dks gary numan ve the police’le birlikte urgh! a music war adındaki filmde de performanslarını sergiledi.

"o zamanlar miles copeland bizim irs’le anlaşmamız için uğraşıyordu. bizi sömürüp sırtımızdan para kazanbileceği, olağan gelecek figürleri olarak görüyordu bizi. los angeles’taki santa monica civic’de sahne aldık. tam kameraların üzerinden seyircinin üzerine atlayabileceğim bir ara bulduğumda ne yazık ki mikrofonumun kordonu dolandı. o yüzden bunu başaramadım. bir fimdeydik fakat a&m ismimiz yüzünden filmin soundtrack’inde şarkılarımızın olmasını yasakladı. a&m’in m’si jerry moss sözde kennedy ailesinin yatçılıkla uğraşan bir arkadaşıydı o yüzden şirkete dead kennedys isminin dahil olmasını istememişti.”

"işte bu yüzden irs’in bir kolu olarak faulty products açıldı. aslen fresh fruit a&m’den yayınlanacaktı. fakat a&m buna dokunmadı. böylece onlarda uygun bir şekilde şirketin faulty products adıyla amerika ayağını kurdu.”

dead kennedys’ ismin kullanımı açısından da bazı problemler yaşattı. biafra "ispatlanmamış rivayetler duydum. üçüncü veya dördüncü nesil kennedy’ler grubu çok seviyormuş ve bu ismin gruba neden verildiğini aslında çok iyi anlıyormuş. aynı zamanda kennedy’nin aşırı dozda keyif verici madde kullanmaktan öldüğü ve bir defasında bizi l.a.’deki whisky’e gelip izlediğini de duydum. hatta bir arkadaşının onun hakkında oldukça iyi bir şair olduğu ve ileriyi görebilen bir rock şamanı olduğunu iddia ettiğini dahi duyduk. fakat ne yaparlarsa yapsınlar onu keyif verici madde kullanımından vazgeçiremediler artı elbetteki ailesi orta yerlerinde bir boheme sahip olduklarını duyamazdı. yani sözde oldukça yabancılaşmıştı.”

biafra en kısa zamanda müziğe dönmeyi planlıyor. bu arada bir proje grubu olan lard’la bir ep kaydetti. biafra tarafından yayınlanan bank of sodom kredili roir toplaması da bulunuyor. biafra’ya göre kendi müziği "herhangi bir yöne doğru bir çok farklı isim altında gidebilir". bu arada biafra hayranları konuşmalarının toplandığı 2. albümü “high priest of harmful matter”ı edinebilir.

cranes

seeyouindisneyland


cranes adını, 1980’ lerin sonunda ingiltere portsmouth ‘da sıklıkla görülen ve şehrin geneline yayılmış vinçlerden aldı.

jim ve alison shaw için ev denen yer orasıydı. jim’ bir röportajında isimleri için: “o zamanlar bu isimle anılmak hoştu, bütün gökyüzünü mekanik turnalar kaplamıştı, daha sonra tüm tersaneler boşaltıldığında ciddi bir işsizlik sorunu doğmuş oldu.. ” demişti.


iki kardeşin portsmouth’da beraber müzik yapmaya karar verdikleri sırada alison yurtdışında bir okulda okuyordu, gelip gitmeleri sürerken jim kendi kendine gitar ve davul çalmayı öğrenmişti. ikili gerçek anlamda biraraya geldiğinde alison’da kendine el yordamıyla çalmayı öğrendiği bir bass almıştı. böylece stüdyoya girip ciddi kayıtlar yapmaya başlayacak hale geldiler ve cranes’in müziği yavaş yavaş belirmeye başladı.



ilk kayıtları “fuse” 1986’da herhangi bir plak şirketinin etiketini taşımayarak yayınlandı ve bundan bir sene sonra 1987 de sadece 1 saat sürecek bir konser verdi jim ve alison.



bu konseri takiben gruba katılan mark francombe ve genç bir gitar öğretmeni olan matt cope ile portsmouth’da yerel bölgelerde konserler vermeye devam ettiler. kardeşlerin gitgide artan yeteneği ve geliştirdikleri sound’ları 1989’da yayınladıkları “self non self” ile john peel’in dikkatini çekti. peel, grubu peel session’ a davet etmeden önce programında üstüste albümden parçalar çaldı.


peel’in cranes ile olan söyleşisi de dedicated records ‘un dikkatini çekmiş olacak ki plak şirketi grubun 1990 – 1991 yılları arasında yayınladığı dört 45’liği yeniden piyasaya sürdü. dedicated‘dan çıkan ep’lerini, 1991‘in eylül ayında piyasaya sürülen ilk uzun çalar albümleri “wings of joy” albümü izledi. hatırı sayılır ölçüde olumlu tepkiler alan albümleri ile grup bu defa da robert smith’in ilgisini çekti.



smith’in , cranes’den 1992 wish turnesi için cure’ un altında çalmasını istemesi gruba geniş bir hayran kitlesi kazandırmış oldu. cure turnesinden sonra ikinci albümleri “forever” 1993 yılında, hemen aradından 1994’de ise “loved” albümü piyasaya sürüldü.

1995’ deki “loved” turnesi bitip bir sonraki albümleri “population four” un kaydına başlanacağı sırada matt cope gruptan kendi projeleriyle lgilenmek istediğini açıklayıp ayrıldı. mark francombe’da 1999‘da norveç’e yerleşerek evlendi ve web design’la uğraşmayı tercih etti.



1996‘da matt’in boşluğunu doldurmak üzere jim gitar çalmaya başlayınca davulcu manu ros gruba dahil edildi. sadece “population 4” turnesinde gruba eşlik eden ros’da daha sonra cranes’den ayrılacaktı.



uzun süre boyunca gruba sürekli birileri dahil oldu ve çıktı. cranes son olarak yoluna davulda jon callender, bas gitar ve keyboard’da paul smith ile devam ediyor. grup 1995 ve 1996 yılında yeni müzikal arayışları doğrultusunda ”la tragédie d’oreste et électre” oyununun orkestral bir adaptasyonunu yapmaya çalıştı. bunu takiben yayınlanan “population 4” da grubun sound’larını baştan ele aldıkları belli oluyordu. albümün turnesi ardından cranes anlaşmaya varılması zor bir dolu görüşmeyi geri çevirerek stüdyoya kapandı ve 2001 çıkışlı son albümleri “future songs” ile müziklerinin artık neye benzediğinin somut kanıtını ortaya koymuş oldu. son olarak
2003’te live in italy ve 2004’te kendi plak şirketleri dedaphonic’den paarticles & waves’i yayınladılar.



*1998 de dedicated ile olan anlaşmasını bitiren grup rca records ile çalışmaya başladı. rca’e uyum sağlayamadığını çok geçmeden anlaması ardından cranes kendi plak şirketi “dadaphonic”i kuracağını açıkladı.

**jim ve alison’un dinledikleri müziklerde ise scala bir hayli geniş, her nekadar çeşitlilik gösterse ve zaman zaman verdikleri röpörtajlarda zıt düşseler de shaw kardeşin ikiside tom waits hayranı. jim özellikle klasik müzik ve midnight cowboy, badlands, wings of desire gibi filmlerin müziklerinden çok etkilendiğini belirtiyor. alison ise aynı röpörtajda boards of canada, air, red snapper, portishead , photek, ve autechre dinlediğini söylüyor. diğer bir yazıda ise grubu en çok etkileyen 4 isim olarak joy division, the swans, einstuerzende neubauten ve the birthday party’nin adı telaffuz ediliyor.

cocteau twins

seeyouindisneyland
yerel bir otel’in diskosunda düzenlenen punk gecelerinde dj’lik yapan robin guthrie, onun arkadaşı will heggie ve iskoçya’daki sıkıcı hayatın onları buluşturduğu bu mekan da en iyi dans eden kadın elizabeth frase... 1979’da grangemouth’lu üç yakın arkadaşın kurmuş olduğu grup cocteau twins. liz bir süre sonra şarkıların sözlerini bir türlü sevemediği gerekçesiyle isimini simple minds’ın çok bilinmeyen karanlık bir şarkısından alan gruptan ayrılsa da, 6 ay sonunda robin’e aşık olarak geri dönmüştü.



topluluğun 4ad’nin kapısını çalmasında ise her zaman hayran oldukları grup the birthday party’nin parmağı vardı. izledikleri bir “the birthday party” konseri sonrasında robin , elizabeth ve will’i sahne arkasına gitmeye ikna etti. phil carvert’ın onlara verdiği plak şirketinin adresini takip ederek, 1982’de grangemounth’daki evlerinden çıkarak nihayet ingiliz bağımsız müzik piyasasına dahil oldular.

hafif ve ince müziğiyle belirgin biçimde eterik kabul edilebilecek cocteau twins’in bahar ayları boyunca henüz londra’da çaylak olan 4ad için kaydettikleri birkaç parçadan sonra 7 günde tamamladıkları “garlands” albümü haziran ayında yayınlandı.



ilk zamanlarında robin guthrie’nin minimal gitar düzenlemeleriyle sağladığı bütünlük ile will heggie’nin bass’ları grubun müzikalitesinde belirleyici bir unsurdu ve ruhani dokusuna daha koyu – ağır bir ritim veriyodu. “garlands” distorsuyon ve feedback’leriyle tatmin edici olmaktan fazlaydı.



“peppermint pig” ep’sinden kısa süre sonra heggie gruptan ayrıldı. guthrie ve fraser 1983 de “head over heel”i ikili olarak piyasaya sürdü. yine de albüm cocteaus’ların puslu formülünden nasibini alarak bundan sonrasının temellerini atmış oldu. 1983’ün sonlarına doğru, eski drowning craze bascısı simon raymonde “the spangle maker” ep’sini kaydetmek üzere gruba dahil oldu. zaman geçtikçe cocteau twins’in hem söz yazarlığını hem aranjörlüğünü hem de prodüktörlüğünü üstlenerek grubun vazgeçilmez ismi oldu.



cocteau twins’in en olgunlaşmış ve tutarlı işi sayılabilecek olan “treasure” albümünü 3 ayrı 45lik – “aikea guine” – “tiny dynamine” – ve “echoes in a shallow bay” takip etti. 1985 yılında ise akustik albüm “victorialand” ve “love’s easy tears” 45’liğine ek olarak minimalist besteci harold budd işbirliği ile hazırlanan “the moon and the melodies” piyasaya çıktı.



1988’in sofistike albümü “blue bell knoll”den sonra üçlü, ticari görünümünü yükseltecek olan uluslararası antlaşmalarını capitol records ile imzaladı. 1990’da çıkan “heaven or las vegas”dan sonra ise cocteau’lar 4ad ile olan uzun soluklu ilişkileri iyice sadeleştirdi. albüm aynı zamanda fraser’ın vokalindeki anlaşılır tabir değişikliğinin de altını çiziyordu. grubun, özelliklede fraser’ın ifadesi 1993’de yayınladıkları “four calender cafe”de de devam etti.



1995 yılında daha akustik ve ince bir tadı olan “twinlights” 45’liği ile eş zamanlı çıkardıkları “ambient groove” tarzındaki “otherness” grubun farklı müzikal yaklaşımlar denemesine olanak sağlamıştı.



1996’ da yayınladıkları 9. albümleri “milk & kisses” kayıt aşamasındayken grup, yeterince bir arada olduklarına karar verdi. elizabeth fraser, grubun ayartıcı vokalisti , londra dışına taşınarak solo kariyerine yoğunlaşmayı amaçlarken yol arkadaşları robin guthrie ve simon raymonde’da kendi müzikal gelecekleriyle ilgilenmeye başlamışlardı.



kısa süre içinde simon’ın albümü ve robin’in “violet indiana” isimli yeni projesi , bağımsız plak şirketi bella union etiketiyle, cocteau twins sonrası yaşamın ilk meyvası olmuştu.



onları fenomen kılan stadyum dolusu insana konser vermek veya yaptıkları milyonlarca satışla mtv’nin spotlarını doldurmak değildi. belkide uyguladıkları algıda temel sapmalara neden olan olgularıyla herzaman gözönünde olmayan, evrensel bir etkiydi.



büyük ölçüde the birthday party, sex pistols akabininde pil , siouxsie and the banshees ve diğer punk ikonlarının etkisini üzerinde taşıyan grup kendi hareket alanında pişirdiği müziğine işlediği ölçüde kararlı tavrıyla post punk, new wave, new romantics ve goth’dan bilmeceli ölçeklerle tuz kattı. piyonluğu üstlendiği yolda ise slowdive, lush, my bloody valentine, chapterhouse, curve gibi gruplara ilham olmuştu cocteau twins.

beastie boys

seeyouindisneyland
beastie boys’un hikayesi mca adıyla bilinen adam yauch (5 ağustos 1964) ve mike d. adıyla bilinen michael diamond’un (20 kasım 1965) new york’ta bad brains konserinde karşılaşmalarıyla başlamıştır. adrock adıyla bilinen adam horovitz (31 ekim 1966) ise gruba, rockland’deki funky four plus one more şovunda katıldı. fakat bu sırada grup son halini oluşturmamıştı. davulda kate schellenbach, gitarda john berry, basta yauch ve vokalde mike d.’nin bulunduğu beastie boys’un bu ilk versiyonu 1981 yılında oluştu.

grup hardcore punk parçalar çalıyordu. new york’ta underground klüplerde sahneye çıkıyorlardı. 1982 yılında ise "7" polly wog stew ep"lerini yayınladılar. kısa bir ayrılıktan sonra, 83 yılında, sırasıyla luscious jackson ve thwig’in üyeleri olacak kate ve john gruptan ayrıldı ve onların yerine adrock girdi. bu yeni birleşmeyle birlikte "cookie puss ep"lerini yayınladılar. bu, onların ilk hip-hop tarzlarını gösterdikleri albüm oldu. gerçekten başarıyı yakaladıkları albüm ise b-side "beastie revolution" ile oldu. bu sırada, british airways grubun bir parçasını izinsiz bir şekilde televizyon reklamlarında kullandı. açılan dava başarıyla sonuçlandı ve grubun üyleri dava salonundan ceplerinde 40.000 $’la ayrıldılar. bu para ile chinatown’daki ilk ortak evlerini aldılar. youch evlerini " tonlarca fare vardı, tavan 5 karış tepemizdeydi ve görebildiğimiz tek manzara herkesin çöpünü attığı bir havalandırma boşluğuydu." diye hatırlıyor.

1984’de beastie boys, nyu öğrencisi ve ac/dc saplantısı olan rick rubin’le anlaştı. mike d. "bir dj’e ihtiyacımız vardı ve rick gereken bütün teçhizata sahipti." diyor ve ekliyor "her şeyden önemlisi bubble machine’i vardı bu bizi derinden etkiledi." genç yaşta rap müziği yönetim şirketinin başında bulunan russel simmon ve ortağı olan rush daha sonra piyasanın en önemli şirketleirnden biri olacak olandef jam’i kurdular. ilk anlaşma imzaladıkları grup ise 1985’de beastie boys oldu. bu olayı "she’s on it" hit single’larını çıkarmaları takip etti. bu parça beastie boys üyelerinin de bir bölümünde gözüktükleri "krush groove" adlı filmin soundtrack’i için düzenlenmişti. ve yaptıkları ilk büyük tur run dmc ile birlikte katıldıkları madonna’nın like a virgin turuydu. çok şaşırtıcı bir şekilde bir sonraki turlarında gruba düşmanca bir tavır sergilendi fakat buna rağmen yapabildiklerinin en iyisini yaptılar. ..

grubun basın sözcüsü bill adler bu olaydan sonra yaptığı açıklamada , "sahne önüne bir sürü 15 yaşında madonna hayranı bir anda bağırınmaya başladı ’bizi sevmiyomusunuz diye’" dedi ve şöyle devam etti "kulakları sağır eden bir yuhlama sesi vardı... böylece mca bağıranlardan birinin üzerine atladı boğazını sıkıp seyircileri grafiksel bir dille aşağılamaya başladı. bu punk tarihinin en harika dakikalarından biriydi." dedi.

ilk albümleri licensed to ill’in piyasaya çıkması ve bunu takip eden başarısız bir turla birlikte grup adlarını müzik tarihine de kazımış oldular. beastie boys, gürültülü, kaba, seksist ve yalın bir aptallığı olan müzik türleriyle farklı bir ilk izlenim yarattılar. ingiltere’de medya beastie boys’un yeni nesil üzerinde gerek yaptıkları stripticzi kızların da bulunduğu ve kargaşa çıkaran konserleri gerek dev budweiser kamyonları ve gerekse 25 ft’lik su basınçlı penis maketiyle kötü örnek olacağını savunuyordu. "prodüksiyondan bir çocukla oturuyorduk" diyor mike d." kim dedi biri dedi, sahnede istediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz dedi biz de peki öyleyese dev bir erkeklik organına ne dersiniz dedik. o da tabii ki dedi. tanrının tokmağı gibi klişeleşmiş rock tarzlarıyla dalga geçiyoruz" diyor.

liverpool için unutulamayacak olan bu konserin sonunda adrock saldırı suçundan tutuklandı. neyseki sonradan adrock temize çıktı ve "licensed to ill" amerika’da pop ve r&b listelerinde her şeyi alt üst etti. 6 haftada 750.000 kopya tükendi. ve bu müzik tarihine rekor satışı olarak geçti. 88’den beri def jam’le legal bir mücadele sürdüren beastie boys haklarının ödenmemeye başlaması üzerine def jam’den ayrıldı ve californiya’ya yerleşti. burada capital recors’la anlaşma imzaladı. dust kardeşler’le yaptıkları birlikte müziklerinde bir devrim daha gerçekleşti. mike d "bizi sample’lar ve sequencer’larla tanıştırdılar. bunları görünce delirdik." diyor. yoğun katmanları ve ağır sampling’leriyle "pauls boutique"le hip hop müziğine yeni bir ivme kazandırdılar. böylece klasik tarzlarını da bir kenara bırakmış oldular. bulundukları son plak şirketi beatie boys’a, artık kendi plak şirketlerini kurma vaktinin geldiğini farkettirdi. böylece skateboard alanı şeklinde olan g-son stüdyosu ile grand royal kuruldu.

mca’nin tibet ve budizm’e olan ilgisini keşvetmesi ve nepal’e gitmesi de bu sırada gerçekleşti. geri dönüp stüdyoya girdiklerinde "check your head" ortaya çıktı. albümdeki etnik havaya da mca’nin tibet macerası sebep oldu. rap, funk ve jazz’ın birleşiminden oluşan albümün en başarılı single’ları "jimmy james" ve "so what’cha want" çıktı. beastie boys, 1994’de çıkardıkları "ill comunication" albümleriyle bir kez daha gündeme geldiler. albüm direk bir numaraya yükseldi ve gruba yeni bir hayran kitlesi kazandırdı. bununla birlikte unutulamayacak bir video klipte ortaya çıktı. "sabotage". aynı yıl lollopoloza festivaline katıldılar ve grand royal dergisine kapak konusu oldular. "ill communication" ve "hello nasty" albümleri arasındaki 4 yıllık arada "aglio e olio" adlı bir punk ep çıkardılar. bir enstrümental toplama olan "the sound way out"la birlikte tibet’te bedava bir konser düzenlediler.

yeni albümleri "hello nasty"nin piyasaya çıkışıyla birlikte grup 1998 yazında farklı yönlere doğru adımlar attılar. skool’u elektrik müzikle mix edip araya baladlar kattılar. çıkardıkları iki singlelarının piyasaya çıkması ve turlarının ortasında beastie boys hala halkın beğenisini kazanması ve kendilerine devamlı bir hayran kitlesi kazanıyor olmaları kendilerini mtv müzik ödüllerinde bonus olarak görmelerini sağladı. hala yaptıkları funky melodilerle gruplarında joker olarak görülüyorlar.

2004 yılında topluluğun uzun zamandır beklenen stüdyo albümleri to the 5 boroughs, yayınlandı. 2005’de ise capitol records etiketi ile
15 şarkıdan oluşan toplama albüm solid gold hits’i çıkardılar. ve son olarak 2006 yılında konser görüntülerinden oluşan filmleri
awesome: i fuckin’ shot that! dvd formatında piyasaya sürüldü.

badly drawn boy

seeyouindisneyland
badly drawn boy statüsünü bir narkoleptik kaytarıcı ikon olarak şişirse de, yorulmak bilmeyen bir şarkı sözü yazarı olduğunu yaptığı yaratıcı aranjmanlarla birlikte kanıtladı.

damon gough adıyla ingiltere’nin kuzeyinde bolton’da doğan sanatçının müzik yaşamı manchester’daki bir gece kulübünde andy votel’la tanışmasıyla başladı. ikili kurdukları twisted nerve plak şirketi ile birlikte badly drawn boy adıyla ilk ep’yi ve sayısız 45’liği piyasaya sürdü.

yapılan bu kayıtlar, scott4 ve the beta band gibi pop’un kenarında duran deneysel gruplarla tam bir uyum sağladı. bu arada gough, u.n.k.l.e.’ın 97 tarihli albümü psyence fiction’da thom yorke, richard ashcroft ve mike d gibi sanatçılarla birlikte çalıştı.

1999 yılında piyasaya sürdüğü 45’liği ’once around the block’ ingiltere müzik listelerini sıyırdı. fakat bu arada xl recordings sanatçıyla anlaşma yaptı ve ilk albümü “the hour of bewilderbeast”i 2000 yılında piyasaya sürdü.

albüm amerika’da yayınlanmadan hemen önce “the hour of bewilderbeast” ingiltere’de en iyi albüm dalında mercury ödülü’nü aldı.

2000 yılının aralık ayında gough’un kızı dünyaya geldi. nick hornby, kendisinden filme çekilecek kitabı about a boy’un müziklerini yapmasını istedi. bu albümün ardından damon gough, farklı projeler üzerinde çalışmak üzere bir kaç ay müzikten uzaklaştı.

2002 yılında "have you fed the fish?" albüm kayıtlarını tamamladı ve sonbaharda da piyasaya sürdü.

2 yıl aradan sonra ise badly drawn boy’un şimdilik son albümü olan "one plus one is one" xl recordings’e bağlı sanatçının kendi plak şirketi olan twisted nerve’den piyasaya çıktı.

arcade fire

seeyouindisneyland
win butler, régine chassagne, richard parry, tim kingsbury ve win’in erkek kardeşi william butler arcade fire’ı 2003 yazında kurdu.
montreal’li deneysel indie rock beşlisinin müzik hayatı büyük kardeş betler’ın concordia üniversitesinde gerçekleşen bir sanat sergisinde chassagne’yi jazz söylerken keşvetmesiyle başladı. o günden sonra ikili hem müzikal hem de kişisel anlamda bir daha bibirinden ayrılmadı.
parry org’a, kingsbury’nin bas gitara, ve küçük kardeş butler’ın synthesizer ve perküsyona geçmesiyle arcade fire bossa nova, punk ve çeşitli klasik parçaların mix’lerini yapmaya başladı.
grubun kendi adını taşıyan ilk ep’si 2003 yılında piyasaya çıktı. aynı sene topluluk plak şirketi merge’le anlaşma imzalayıp ilk stüdyo albümlerinin kayıtlarına başladı.
kayıtlar sırasında grup çeşitli trajediler yaşadı. önce chassagne’nin büyükannesi öldü. ardından butler’ların büyükbabası alvino rey ve parry’nin teyzesi öldü. bu arada bu sıkıntılar arasında güzel bir olay oldu ve chassagne ile win evlendi. grubun ilk albümü funeral 2004 yılı eylül ayında piyasaya çıktı.

antony and the johnsons

seeyouindisneyland
kaliforniya’da yetişen antony, boy george’un 1982 tarihli ilk albümü kissing to be clever’ın kapağında sanatçının imajını görene kadar kendini bir yabancı gibi hissediyordu. 1990 yılında new york’a taşınan antony kendini, avant-garde duyarlılığına ve belirsiz cinsiyet anlayışına oldukça yakın bir topluluk içinde buldu.
blacklips adında bir topluluk kurup blue velvet dönemi isabella rossellini ve 1982 tarihli soft cell 45’liği “torch”un kapağını süsleyen drag queen modelini benimsedi. 2000 yılında antony and the johnsons’ı kurup durtro plak şirketi’nden kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini yayınladı. ardından lou reed albümleri the raven ve animal serenade’de konuk sanatçı olarak yer aldı, sanatçıyla birlikte turneye çıktı.
bir steve buscemi filmi olan animal factory’de antony, androjen bir mahkumu canlandırdı. 2004 yılında anthony and the johnsons, 45’liklerinden oluşan toplamayı ve son olarak da bu sene şubat ayında “i am a bird now” albümünü piyasaya sürdü.

ani difranco

seeyouindisneyland
23 eylül 1970’de new york’ta doğan ani difranco kariyerine 9 yaşında gitar öğretmeninin desteğiyle verdiği ve beatles parçalarını seslendirdiği ilk konseriyle başladı. kısa bir süre sonra ani difranco bale eğitimi için müziğe ara verdi.

14 yaşında gitar derslerine geri döndü ve kendi bestelerini yapmaya başladı. 19 yaşına geldiğinde ani difranco’nun 100’ün üzerinde bestesi olmuştu. sanat eğitimini tamamlayan sanatçı müzik tutkusu sebebiyle tekrar new york’a yerleşti. hayranlarından gelen istekler doğrultusunda canlı performanslarından oluşan ve 500 kopya basılan albümlerini konserlerinde satmaya başladı. bu albümler kısa bir süre içinde tükendi ve 1990 yılında sanatçı kendi plak şirketi righteous babe’i kurdu.

1991 yılında piyasaya çıkan “not so soft”un ardından ani difranco, volkswagen’iyle tek başına turneye çıktı. sırasıyla yayınlanan “imperfectly” (1992) ve “puddle dive” (1993) albümleriyle birlikte sanatçının hayran kitlesi de genişlemeye başladı. konserlerinin sayısı yılda 200’ü buluyordu. “out of range” (1994) ve bir sene sonra piyasaya çıkan “not a pretty girl” albümleriyle ani difranco, cnn ve new york times gibi önemli basın organlarının da ilgisini çekmeyi başardı. 1996 tarihli “dilate”, billboard listesine girdi.

canlı performanslarından oluşan “living in clip” ise 1997’de piyasaya çıktı. grammy’e aday olduğu 1998 senesinde ani difranco en önemli albümlerinden “little plastic castle” ve dokuz sene içinde yayınladığı 13. albümü olan “up up up up up up”ı piyasaya sürdü. “to the teeth” 1999’da, “revelling: reckoning” adındaki toplama albümü ise 2001 yılında müzik marketlerdeki yerini aldı.

2002 eylül’ünde ani difranco’nun 1997 tarihli “living in clip” albümünden sonra yayınladığı ilk canlı performanlarından oluşan “so much shouting, so much laughter” piyasadaydı. difranco’nun kendi seçtiği parçalarından oluşan bu iki cd’lik albümde ayrıca sanatçının daha önce hiç bir yerde yayınlanmamış olan 3 yeni şarkısı da bulunuyordu.

2003 yılında “evolve” albümünü yayınlayan ani difranco’nun bu sene şarkı sözlerini, bestelerini ve prodüktörlüğünü kendi yaptığı şimdilik son çalışması olan “educated guess” piyasaya çıktı.

joe henry prodüktörlüğünde knuckle down 2005 yılında yayınlanırken bir yıl sonra ise 2002 nisanında kaydedilen canlı kayıtlardan oluşan carnegie hall raflardaki yerini aldı. ve son olarak hamilelik döneminde kaydettiği son stüdyo albümü reprieve righteous babe tarafından ağustos ayında yayınlandı.

adam green

seeyouindisneyland
adam green 28 mayıs 1981’de bedford, new york’ta doğdu. green, solo çalışmalarına yönelmeden önce the moldy peaches adlı grubun bir üyesiydi.

genelde ben folds, leonard cohen, ben kweller ve jonathan richman’la karşılaştırılan adam green’in "indie alternative folk" stili, önce amerika ardından avrupa’da beğeniyle karşılandı.

adam green, garfield ve friends of mine albümlerini sanctuary records etiketiyle piyasaya sürdü. en ünlü şarkıları arasında şarkıcı jessica simpson için yazdığı "jessica", "novotel", "friends of mine", "dance with me", "carolina" ve "emily" yer alıyor.

jacket full of danger’dan önce green albümlerinin tamamını ayın 22’sinde yayınladı. jacket full of danger albümü henüz çıkmış olmasın rağmen sanatçı 2008 başında piyasaya süreceğini söylediği yeni albümü üzerinde çalışıyor

big daddy

seeyouindisneyland
sonny koufax’ın sorumluluk almayı reddettiği, haftada bir tek gün çalıştığı, sağda solda takılıp bol bol uyuduğu keyifli hayatına bir gün beş yaşındaki julian girer. sonny, ev arkadaşı kevin’ın beş yıl sonra ortaya çıkan oğlunu, kız arkadaşı vanessa’yı artık sorumluluk alabildiğine inandırmak için sahiplenir. sosyal hizmetler görevlisine adının kevin olduğunu söyler, ancak vanessa için geçtir. o kendine olgun bir erkek(!) bulmuştur bile... sonny de uygun bir aile bulununcaya kadar julian’a bakmayı kabullenir. ne de olsa bu, bir cocker spaniel bakmak kadar kolaydır! örneğin julian bir şeyler döktüğünde veya altını ıslattığında çözüm gazete kağıtlarıdır...

sonny ve julian birbirlerine bağlanır ve birlikte harika vakit geçirirmeye başlarlar, ama sonny’nin sahte isim kullanarak kevin’in yerine geçtiği ortaya çıkar ve bunun yanı sıra filmdeki o saçma mahkeme sahnesi de.. sonny kendi babasının aksine minik julian’ı seçimlerinde özgür bırakarak harika bir çocuk yetiştireceğini düşünür ve çevresindekileri, ailesini aldığı sorumlulukla şaşırtır. mahkemede julian’ı geri almak için uğraşır ve filmde sonny’nin yakınlarını oynayan gay arkadaşları, yemek siparişlerini getiren komik adam (rob schneider) ve sürpriz oyuncu steve buscemi sonny’ye julian’ı geri almasında yardımcı olmaya çalışırlar.

cole ve dylan sprouse adlı altı yaşındaki ikizler tarafından eşit şekilde paylaşılan julian rolü için los angeles’daki bütün çocuk aktörler ve new york da 2000 kadar çocuk denenmiş; zorlu bir iş ama julian’a değmiş. cole ve dylan oyuncuğa büyükannelerinin teşvikiyle altı aylıkken başlamışlar.

sonny rolünde izlediğimiz adam sandler’ı 1998 yapımı waterboy (sucu) filminden de tanıyoruz. waterboy’u drew barrymore ile oynadığı ‘the wedding singer’ izliyor. 32 yaşındaki brooklyn’li komedi oyuncusu kariyerine new york üniversitesinde öğrenciyken stand-up showlarla başlamış ayrıca filmlerinin senaryo yazarlığı ve prodüktörlüğünü de üstleniyor.

adam sandler, oynadığı sonny karakteriyle biraz asabi hatta türk tipi olduğundan, sempati duydum, film de keyfinizi yerine getirecek türden; ne yazık ki amerikan filmlerinin klasik kalabalık, mutlu mesut, şen şakrak ve oynanılan rollerin ilerdeki yıllarda da neler yapacakları planlamış bir şekilde geyik bitiyor...

bandıts

seeyouindisneyland
sirinlik ve sempatik olmak harika birsey olmali. cunku barry levinson’un son filmi bandits’de bu ozelliklere sahip 3 tane star var. bruce willis sizi sasirtmayacak, ancak bill bob thornton ve cate blanchet beklediginizin cok ama cok uzerinde komik iki insanmis meger. ben acikcasi bu filme zorla gittim, cunku fragmanlarindan u2’nun beautiful day esliginde bruce’un yaptigi o kabak filmlerden biri oldugu belliydi. ne buyuk hata....gozumden yas getirdi dersem yeridir.

bruce ve billy bob hapisten kacip banka soymaya baslarlar. metodlari ise inanilmaz komik. soygundan bir gece once banka mudurunun evine gidiyorlar, ona zorla misafir olup sabahin korunde bankaya gidip soyuyorlar. o yuzden medyada adlari "sleep-over bandits" (yatiya kalan hirsizlar) oluyor! cate ise zengin kocasinin ilgisizliginden yakinan hayatinda hicbir heyecani olmayan bir ev kadini. (sabahin korunde kalkip "i need a hero" esliginde kocasina yemek yapiyor, daha sonra kocasi ona "ben yemege yokum" dedigi zamanda "total eclipse of the heart" ile agliyor) evet, o kadar sempatik ve komik!!

neyse, bunlar filmin bir yerinde bulusuyorlar ve cate hayatindaki yeni heyecani buldum diye hirsizlarimiza katiliyor. bir de uzerine hem bruce hem de billy’e asik oluyor. sonrasi bir suru komik olaylar zinciri. ozellikle billy bob’in filmde giydigi peruklar sizi oldurecek. ancak bu film sonrasi angelina jolie’nin bu adamda ne buldugunu anliyorum. meger adam inanilmaz komikmis!!

film harika basliyor, sonlara dogru da inanilmaz bayiyor. ama kendini toparlayip finish’e sizi tatmin edecek ve off baydi beni demeyecek sekilde bitiyor. 10 uzerinden bir degerlendirme yapsam, 2 saatlik filmin ilk 80 dakikasi 10 uzerinden 8, daha sonraki 40 dakikasi ise 10 uzerinden 4. kesinlikle keyifle izlenebilecek bir film, kacirmayin.

116 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol