confessions

yorulmaz savasci

- Yazar -

  1. toplam entry 143
  2. takipçi 1
  3. puan 8562

8 haziran 2007 genelkurmay basın açıklaması

yorulmaz savasci
bazı yaratıkların salya-sümük içerisinde kendisinden geçercesine eleştirmeye çalıştığı,her gün mensublarını kara toprağa veren bir kurumun önemli bir açıklamasıdır.

türkiye cumhuriyeti ordusunun görevi anayasada açıkça belirtilmiştir.içte ve dışta türkiye cumhuriyeti’ne ve onun vatandaşlarına gelecek her türlü saldırıya olanaklar dahilinde karşılık vermek...türkiye cumhuriyeti’nin sonsuza dek varolabilmesi için gerekenleri yapmak,kendini ilgilendiren konularda görşünü belirtmek,toplumu tehlikelere karşı uyarmak...bu açıklama da bu göreve ve yetkiler dahilinde düşünülerek yayınlanmıştır.her bir maddesi türkiye cumhuriyeti’nin varlığı,birliği,bütünlüğü ve geleceği ile ilgili tehtit algılamalarını içermektedir.

madde madde yorumlamak gerekirse:

1-terör örgütünün hangi aylarda hortlayacağı ile ilgili istihbaratlarının doğruluğuna dikkat çekilmek istenmiş..

2-pkk’yı hala sol tandanslı bir hareket gibi göstermeye çalışan ucubelerin aksine,pkk’nın "kürt ırkçısı,faşist" bir oluşum olduğuna dikkat çekilmiş.buna dayanak olarak da eylemleri gösterilmiş.

3-ödp,dtp,emep,ihd,hak-par vb. örgütler ile abd ve ab güdümünde ülkeyi aydınlattığını sanan götlerinin aydınlarına dikkat çekilmiş.azınlık ırkçılığına paravan,emperyalizme uşak olan bu etkenlerin farkında oldukları açıklanmış ve bizim de farkında olmamız gerektiği vurgulanmış."bu etken hainlerin" olaylara karşı tutumları-söylemleri ile eylemleri arasındaki çelişkilerinin herşeyi açık açık gösterdiğine dikkat çekilmiş.

4-"şehir devletlerine tekrar dönelim" diyen hainlerden,"tc faşist bir yapı içerisnde,ulus devletlerin artık sonu geldi,tc kuruluş felsefesine aykırı olarak yeni yapısal düzenlemeleri yerine getirmeli" deme cesaretini gösteren insanımsılara dikkat çekilmiş.ordumuzun bu hainlikleri tehtit olarak algıladığı,ulusumuzun da bu duruma sessiz kalmaması gerektiği belirtilmiş.

5-üçüncü madde ile hemen hemen aynı içeriğe sahiptir.ırkçı pkk’nın eylemlerine ses çıkarmayan,bu eylemlere yeni kılıflar uydurma eylemi içerinde bulunan adilere göndermede bulunulmuş.

6-tsk’nın türk devletinin ve milletinn yılmaz bekçisi olduğuna,haince mayın döşemekle-kalleşçe kılık değiştirerek karakol basarak savaşı kazanacağını sanan şerefsizlere "biz çok mübadereler atlattık,emin olun sizin de yok oluşunuza tanık olacağız aynı zamanda yok oluşunuzda ana etken biz olacağız" mesajı gönderilmiştir.

7-türk milletinin teröre ve terör örgütünün paravanlarına artık sopayı göstermesi gerektiğine,istanbul’da güzel yalılarında hayatından endişe etmeden yaşayan hainlere karşı baskı unsurlarının harekete geçmesi gerektiğine,halkın sessiz kaldığı sürece evlatlarını yitirmeye devam edeceğine...dikkat çekilmiş.

bir türk vatandaşı olarak mete’nin,atatürk’ün,türk’ün ordusu’nun tüm kaygılarını paylaşıyorum.vatandaş olarak da herkesin yapması gerektiği gibi gerekeni yapmaya çalışacağım.

musa anter

yorulmaz savasci
kürt ırkçılığının esaslarını oluşturmuştur.kendisine sahip çıkan,türkiyeli aydın diyenler #192413 numaralı entryi bir açıklasınlar da biz de öğrenelim ne kadar aydınmış,ne kadar hümanistmiş.istanbul’u,izmir’i,ankara’yı ele geçirmek için ırkdaşları boş durmuyor.nede olsa aydın(!) musa anter hazretleri böyle buyurmuş.
http://www.milliyet.com.tr/2005/12/23/guncel/gun06.html

soykırım

yorulmaz savasci
1) adolf hitler (almanya, 1939 - 1945) : 12,000,000 mülteci / kamplarda 2 milyon ölü -kayıp

2) mao tze dong (çin, 1966 - 1969) : 11,000,000 türk’e asimilasyon / toplama kamplarında sayısı belli olmayan ölü ve kayıplar

3) ispanyol ve amerikalı kaşifler 1492-1800 : 7,972,000 ölü / kayıp

4) hideki tojo (japonya, 1941-1944) : 5,000,000 ölü/ kayıp

5) pol pot (kamboçya, 1975-1979) : 1,700,000 ölü

6) kim il sung (kuzey kore, 1948-1994) : 1.600,000 mülteci ve toplama kamplarında ölü / kayıp

7) menghitsu (etopya, 1975-1978) : 1,500,000 ölü / kayıp

8) (fransa) charles degaulle (cezayir, 1954-1962) : 1,000,000 ölü / kayıp

9) yakubu gowon (biafra, 1967-1970) : 1,000,000 ölü / kayıp

10) leonid brezhnev (afganistan, 1979-1982) : 900,000 ölü / kayıp

11) jean kambanda (ruanda, 1994) : 800,000 ölü / kayıp

12) ingiliz krallığı (avustralya, 1849-1938) : 719,000 ölü / kayıp , 100 bin mülteci

13) suharto (doğu timor, 1976-98) : 600,000 ölü /kayıp

14) saddam hüseyin (iran ve kuzey irak 1980 -1990 : 600,000 ölü / kayıp

15) yahya khan (pakistan, 1971 ve banglades,1990 : 500,000 ölü / kayıp

16) savimbi (angola, 1975-2002) : 400,000 ölü / kayıp

17) molla ömer - taliban (afganistan, 1986-2001) : 400,000 ölü / kayıp

18) idi amin (uganda, 1969-1979) : 300,000 ölü / kayıp

19) b.mussolini (etihopya,yugoslavya 1936) : 300,000 ölü / kayıp

20) danimarka (danimarka 1945) : 250,000 alman mülteci ölüme terk edildi

21) mobutu sese seko (zaire, 1965-1997) : 250,000 ölü / kayıp, 200 bin mülteci

22) charles taylor (liberya, 1989-1996) : 220,000 ölü / kayıp

23) foday sankoh (sierra leone, 1991-2000) : 200,000 ölü / kayıp

24) amerika (almanya dresden,1943-1945) : 200,000 sivil ölü (dresden’e sığınan siviller)

25) s. milosevic (yugoslavya,1992-96) : 180,000 ölü / kayıp

26) michel micombero (burundi, 1972) : 150,000 ölü / kayıp

27) amerika (hiroşima-nagazaki 1944) : 135,000 ölü atom bombasi lie bu şehirler yok edildi

28) almanya (namibya 1891) : 117,000 ölü / kayıp, 15 bin mülteci

29) hassan turabi (sudan, 1989 - 1999) : 100,000 ölü / kayıp

30) richard nixon (vietnam, 1969 - 1974) : 70,000 ölü / kayıp

31) papa doc duvalier (haiti, 1957-1971) : 60,000 ölü / kayıp

32) marcos (filipinler) : 50,000 ölü / kayıp

33) hissene habre (çad, 1982-1990) : 40,000 ölü / kayıp

34) vladimir ilich lenin (rusya, 1917-1920) : 30,000 mühalif infaz edildi

35) francisco franco (ispanya) : 30,000 mühalif infaz edild

36) lyndon johnson (vietnam, 1963-1968) : 30,000 ölü / kayıp

37) hafız esad (suriye 1980-2000): 25,000 ölü / kayıp

38) khomeini (iran, 1979-1989) : 20,000 ölü / kayıp

39) eski yugoslavya (1995 bosna-hersek) : 15 ölü, 7500 kayıp, 45 bin mülteci

40) paul koroma (sierra leone, 1997) : 6,000 ölü / kayıp

41) usama bin ladin(dünya çapında,1991-2001) : 4,000 ölü / kayıp

42) augusto pinoşe (chile, 1973) : 3,000 ölü / kayıp

43) efrain rios montt (guatemala) : 2,000 ölü / kayıp

44) sierra leone : 80,000 mülteci, kayıp rakamı belli değil

45) güney kıbrıs rum cumhuriyeti (1912 - 1974) : 25,000 sivil türk göç etti,1000’ni aşkın türk şehit oldu, 100 ingiliz ölü

46) yunanistan (batı trakya,1923-1990) : 400,000 türk evlerin terk etti

47) bulgaristan (1970-1989) : 360,000 türk, asimilasyon sonucu evlerin terk etti, 1000 kişi toplama kamplarına alındı

48) norveç 1920-1930 : türk tatar göçmenleri kısırlaştırma ve toplama kamplarında izole etme

49) amerika -felluce 2004 : devam ediyor

hava harp okulu marşı

yorulmaz savasci
son sesle dinlenmesi gereken bir marştır.
.....................

yolumuzda olsa da dağlar kalin bir perde
pervasiz bir kartaliz bu hudutsuz göklerde
gönlümüzde taştikça bizi çoşturan bu hiz
semada olacağiz işik saçan bir yildiz


kalbimizde korku yok çelikten kanadimiz
tayfunlardan yilmayan hava harp okuluyuz


bu masmavi saraydir meskenimiz yerimiz
ölüme bin şekilde alişti gözlerimiz
hizini bizden alir kuşlar ve firtinalar
geçtiğimiz her yolda bize şimşek olur yar


kalbimizde korku yok çelikten kanadimiz
tayfunlardan yilmayan hava harp okuluyuz


kaygusuz kalsin diye düşmandan vatanimiz
yemin ettik göklerde akacaktir kanimiz
bir türk oğlu türk olan böyle ölür nam salar
üzülmeyin bu yolda kurban veren analar


kalbimizde korku yok çelikten kanadimiz
tayfunlardan yilmayan hava harp okuluyuz

güfte : adı bilinemeyen bir şehit pilot yüzbaşı eşine aittir.
beste : h. recep arman

dağdan mı geldiniz diyarbakır dan mı

yorulmaz savasci
söyleyen kişiden dolayı özellikle eleştirildiğini sandığım söz kümesi.yoksa insanlarda oluşan diyarbakır ve doğu önyargısının bir hayli tutarlı gerekçeleri vardır.yerli kürtlerin olmadığı büyük batı şehirlerimizde asıl yerliler hep göçten sikayet ederler.göçlerle birlikte şehirlerinde suç patlaması yaşandığını belirtirler.şehirli hayatı yaşayan bu vatandaşlar;gece belli bir saatten sonra dışarı çıkamamaktan tut da,hırsızlık kapkaç olaylarına,mafyacılık oyunlarından tut da her türlü uyuşturucu madde satıcılığına,kaçak akaryakıtçılıktan sıcak paranın döndüğü diğer suç unsuru barındıran fiillerinden şikayet ederler...bu fiilleri de kimlerin yaptığı az çok ortadadır.resmi rakamlara göre de doğudan göç alan yerlerde göçlerle birlikte suçların da fazlasıyla arttığı açıklanmaktadır zaten.ilkelin de ilkeli bir yaşamdan kopup gelen bu insan güruhu büyük şehir merkezlerine gelince de dolayısıyla uyum sorunları yaşamaktadırlar.kendileri medeniyeti benimsemedikleri gibi,diğer insanları da pasif bir şekilde kendileri gibi yapmaya uğraşmaktadırlar...bu sosyal çatışma ortamı da topluluklar arasındaki ilişkilerde sorunlar yaratmaktadır elbette.şehirli türk insanları da bu çarpıklığı kendince yorumlamaktadırlar.keko,kro,cello gibi söylemler dağdan şehre inen insan güruhlarını tanımlarken kullanılmaktadır.şimdi bazıları şöyle diyebilir:"onlar da memleketlerinden isteyerek gelmedi.devlet yatırım yapmıyor.kimse bakmıyor onlara.göçün sorunlarından çok göçün nedenlerine bakmak lazım.bu ülkenin vatandaşları değiller mi?istedikleri yere göçerler...bik bik bik.."..e tamam da kardeşim,kaç üniversite bitirmiş,para içinde yüzenlerini de görüyoruz biz bunların...peki ne değişiyor?ben bir türk olarak çalışayım,vergimi vereyim...verdiğim katma değerden başkaları yararlansın...elektrik parası vermesin,su parası vermesin,çocuk başına para alsın devletten,her türlü suçu işlesin,terör yapsın,...bu sözleri söylemek bölücülük değildir.aynı şekilde doğu illerine o kadar göç olsa neler olmazdı?diyarbakır’a gelirsek,öncelikle türklüğün sindiği bir memleket.tarihi yapıların çok çok büyük bir çoğunluğu anadolu’da türklerin hakimiyetinden sonra yapılmış.bundan dolayı kürtlerle özdeşleştirilemez.ama ne yazık ki,kürtçü odakların kendilerine hayali başkent olarak benimsedikleri bir kent.terörün,geri kalmışlığın başkenti olarak biliyor normal vatandaşlar.doğu söz konusu olunca adı en çok geçen kent çünkü.bundan dolayı da özellikle diyarbakır konusunda bazı önyargılar var.yukarıdaki tüm sorunların zihinleri doldurduğu bir durumda, sorunun çıkış noktası,başkenti olarak görülen bir şehrin böyle yüzeyselce de olsa şahıslar tarafından kullanılması gayet normal birşeydir.

vakit

yorulmaz savasci
sabahattin önkibarın bu gazeteye değindiği bugünkü yazısı:

abraham başbakanlık’ta, yazsana vakit!
adı abraham h. foxman... abd’nin en büyük yahudi örgütü olan anti defamition leagua (adl)’nin direktörü.. abraham bey gazeteci olarak benim tayyip erdoğan’la aramı açan ve onu bana düşman yapan isimdir.. daha önce de yazdım, abraham foxman, akp kurulurken başbakan erdoğan’la cumhurbaşkanı gül’ün gizlice buluşup desteklerini aldıkları yahudi önderidir. 2001 yılında yapılan bu gizli görüşmeyi öğrenip o zaman ankara temsilciliğini yaptığım star gazetesinde yazınca ve yılmaz özdil ile fatih çekirge de bunu manşete koyunca kıyamet kopmuş ve tayyip bey bizi o gün defterinden silmişti... işte sevgili okurlar bu abraham foxman, heyetiyle beraber önceki gün ankara’da başbakan erdoğan’ın konuğuydu.. cihan haber ajansı haberi geçti de kullanan yok.. tam bu noktada soralım; ilker başbuğ paşa mescid-i aksa’yı ziyaret ettikten sonra dönüşte aynı yapıda yer alan ağlama duvarı’nın önünde fotoğraf çektirdi diye manşetten hedefe koyan vakit gazetesi abraham ve heyetinin başbakan’ı ziyaretini neden görmedi acaba? yoksa abraham foxman, gizli müslüman mı? yahudiler erdoğan’a en büyük ödülü(cesaret) verir ve tayyip beyi makamında kucaklarken susacaksın ve ondan sonra da islam’ın kılıcıyım diyeceksin... delirtmeyin beni...

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=4331

topal asker

yorulmaz savasci
atsız’ın en anlamlı şiirlerinden biri.

topal asker

ey saçlari "alagarson" kesik hanım kız!
gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
bacağımla alay etme pek topla diye.
bir sorsana o topallık nerden hediye ?

sen şişli’de danserken her gece , gündüz
biz ötede ne ovalar ,çaylar,ne dümdüz
yaylaları geçtik,karlı dağları aştık;
siz salonda dansederken bizler savaştık.

ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
olan işler dimağını azıcık yorsun!
biliyorum elbisemle eğleniyorsun;

biliyorum baldırını o kadar nazla
örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
benim bütün elbisemden... hatta kendimden...
biliyorum:çünkü bugün şu dünyada ben

neyim? bir hiç... işe güce yaramaz,topal...
sen saglamsın senin hakkın dünyadan zevk al:
çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!

ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.

sen o sıcak odalarda cilveli , mahmur
dolaşırken... bizde tipi,fırtına,yağmur,
kar altında kanlar döktük,canlar yıprattık;
aç yaşadik, susuz kaldık,taşlarda yattık

sen açılmış bir bahardın , biz kara kıştık;
bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
gülme bana bakıp pek arsız arsız
sen ey dışı güzel,fakat içi çamur kız!

sana karşı haykıranı mecbursun dinle;
bugün hesap göreceğiz artık seninle:
ben cephede geberirken, geride vatan
aşkı ile bin belali işe can atan

anam,babam,karım,kızım eziliyorken
dağlar kadar yük altında...gel,cevap ver,sen
bana anlat,anlat bana, siz ne yaptınız?
köpek gibi oynaştınız ,fuhşa taptınız!

anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
yalniz gönül verdiniz siz zevke,cazbanda...
ey nankör kiz,ey fahişe unutma şunu:
sizin için harbederken yedim kurşunu.

onun için topal kaldı böyle bacağım,
onun için tütmez oldu artık ocağım.
nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.

kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
ya siz nasıl yaşadınız? bizim kanımız
size şarap oldu sanki... şehit canımız

güya sizin mezenizdi ! yiyip içtiniz;
zıpladınız,kudurdunuz arsız,edepsiz!...
gerçi salonlarda "yıldız" dı senin adın,
hakkikatte fahişesin ey alçak kadın!

ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
omuzunda neden seni fuzuli çeksin?
................................................
kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..

h. nihal atsız

ozan ünsal da seslendirmiştir:
http://youtube.com/watch?v=2eipmnz33dk&mode=related&search=

adalet ve kalkınma partisi

yorulmaz savasci
davos’ta danışıklı dövüşle seçim öncesi belatı çalışan bir partidir.
davos’ta boru döşemeden gaz vermeye çalıştı başbakan halka ama ilk günler geçti ve aynı şekilde kahramanlığın etkisi de yavaş yavaş geçti.
akp başa geldikten sonra dış politika işlerinin nasıl yürüdüğü ortada... kıbrıs, irak, özelleştirmeler, yabancılara toprak satışları.. türkiye’nin neredeyse hiçbir milli politikasına sahip çıkmadıkları gibi meşruiyet kazanmak için arkalarına aldıkları küresel güçlerin de oyuncağı haline gelmişlerdi.
suriye’nin sıkışıp türkiye’ye yanaşması akp’nin başarısı oldu. hamas’la ilişki kurarak filistin konusunda etkili bir oyuncu olunabileceği savunuldu. sudan’da soykırım yapmakla suçlanan yöneticilere kol kanat gererek milli (!) politikalarımız mükemmel bir şekilde savunuldu. kıbrıs olayını hatırlıyoruz, akp hükümeti ab şakşakçılığı yapan paravan sivil toplum kuruluşlarından farksızdı.
günümüze gelirsek, akp hükümeti iktidara geldikten sonra gerçekten en zor günlerini yaşıyor. ekonomide aksaklıkları vatandaşa hissettirmediği yalancı bahar dönemlerinde birşeyler yapıp ekonomi konusunda sorunları paspas altı edebildi. ama şimdi en zengininden en fakirine herkes ekonomi konusunda vaziyetten memnun değil. küresel kriz var deniliyor, vatandaşın cebi para görmüyorsa halkın gözünde bunun sorumlusu hükümet edendir.
akp’nin en önemli adamları yolsuzlukla suçlandılar, görevlerinden alındılar bir şekilde. somut olarak yolsuzlukla ilgili birtakım veriler var artık milletin gözünde.
doğalgaz zamları...%83 zam yapıp hemen seçim öncesi bunun %17’sini geri çekerseniz cinlik yaptığınız anlaşılır, herkes bunu farkeder...uluslararası piyasada doğalgaz fiyatı yükseldi, bundan dolayı zam yapıyoruz diyip, herşey olduğu gibi dururken birden indirip yaparak kör gözlere cinlik yapıyoruz demiş olursunuz ancak...
demokratikleşme vs. diyorlardı, vaziyet ortada. hızlı liberalleri gaza getirip demokrasi şovları yapma, akp’yi demokrasiye bulama dönemi de bitti.
deniz feneri olayı ortada.
ergenekon olayının gündemi manipule etme ve karşı güçleri sindirme amaçlı yapıldığı çoğunluk tarafından hissediliyor.
büyük medya da akp ile arasını açmış vaziyette. 22 temmuz seçimleri öncesi yasağa rağmen akp propagandası yapan ve ceza alan doğan medyası akp’yi desteklemiyor.vs vs..
yani vaziyet değişti...gaz verme olaylarıyla artık nereye kadar? hadi bu seçimde de iktidar kaynakları, geçmişin birikimi vs. ile 40’ın altına düşmediniz..ya diğer seçimde ne yapacaksınız?

zaman

yorulmaz savasci
yüzbinlercesi yüksek tiraj göstermek için cemaat üyelerine ücretsiz olarak dağıtılan,etyen mahçupyan gibi ermeni ırkçısı bir yazarı da çok uzun bir süre kadrosu içinde bulundurmuş olan (kendisi hrant dink’ten boşalan agos gazetesinin genel yayın yönetmenliğine geçmiştir),elif şafak gibi dini batı mistizmini örnek alarak yorumlamaya çalışan bir yazarımsıya sahip olan,fetullah gülen’in vaazlerine kürsü bölümünde yer veren,avrupa ve amerika propagandacısı olduğu yayın politikasından ve yazarlarının profillerinden anlaşılan,abd’nin ılımlı islam projesi çerçevesinde kullandığı ve kullanmaya devam edeceği belli olan nur cemaati’nin yayın organıdır.aydın doğan gazetelerinden daha kaliteli olduğu,bazen bilgilendirici yazılara yer verdiği için en azından internetten okunması gereken gazetedir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol