scalet

iktisatta bir olgu vardır. mala talep arttıkça fiyatı düşer.

kimse ekşi sözlük gibi bir faaliyet beklemesin. herkes genelde yazı okumaya giriyor. yeni başlık açma konusunda çok yaratıcılık yok. farkettiğim ekşiden araklama başlıklar oluyor. ve giren arkadaşlar da çok yazmayı sevmiyorlar anlaşılan.

(bkz: hayvan gibi şi yapıyosunuz)

(bkz: ennio morricone) tüm film müzikleri kulttur. adam oscar aldı.

(bkz: güneşin doğuşu) kötü bir gün geçiriyorsundur. ve o gülüşü gördüğün an, güneşin doğuşunu seyreder gibi mutluluk verir. kalbin yerine sığamaz. içinden ılık ılık bir şeyler akar. ona sarılıp içine sokasın gelir (mecazi anlam da). parayla satın alabileceğin tüm şeylerden daha özeldir.

hayatım boyunca hep kıskanılan oldum. sureklı acaba aldatırmı dusuncesi ile telefonlarım facebookum cuzdanım kurcalandı durdu. ben alıştım bu duruma. alışamayan düşünsün diyorum.

adnan oktarın gözüne baka baka dans eden kediciklerinin en çok izlenme oranına sahip olduğu programdır. bakmadım dersem yalan söylemiş olurum. hatta bazen içimden geçmedi değil.
sekreter içeri çay getirmeye girmiş farketmedim. seyrederken bize böyle bakan hiç olmadı diye sesli feveranımı dile getirdim ve sekreterle gözgöze geldim. çok utandım sözlük:(((

ben o muhabbetin tamamını anlatayım. bir teyze otobüse biniyor. biner binmez başlıyor su istemeye. 1 saat olmadan yola çıkalı 15 bardak su istiyor. en sonunda teyze bir bardak daha su istiyor.
teyze: oğlum bir zahmet su alabilirmiyim?
muavin:zahmetinin amına koyayım abla...
teyze:aaaa sofor bey bana küfür etti muavin bey...
şoför: tamam abla ben şimdi o'nun amına korum.

(bkz: ronaldoya hiz lazim)
bütün reklam boyunca konuştuğu şey bu. türkiye'ye bile gelmemiş. bir de türkiye'ye gelecek diye bas bas bağırıyorsunuz. türkiye temalı bir reklamda türkiye firmasının reklamında portekiz milli takım formasıyla yapılan reklam. ironinin dibine vurulmuştur.

öküz olunmaz öküz doğulur diyerek konuyu bağlayarak kapatıyorum.

bunun üçlemesi vardır.
panikatakla başlar, tedavi edilmezse anksiyete bozukluğuna çevirir, yine tedavi aksatılırsa manik depresiflikten sizofrenliğe evrim yapar. cidden tedavi edilmesi gereken bir tıbbi sorundur. ve tedavisi en az 1 yıl kullanılan düzenli ilaç ve seans tedavisiyle yapılır.

sigara içmek benim için bir keyif. seviyorum sigara içmeyi. bu bir hata mı? sonuna kadar evet. ama ben mutlu oluyorsam zevk alıyorsam ve seviyorsam kime ne :) sigara parası diyemesem de her ay düzenli 30 paket sigaramı alır evime, 30 paket sigarayı da ofisime stoklarım. günde 1 paket içiyorum ama bazen araba da orada burada unuttuğum için sigaramı kendimi riske etmiyorum...

bana maalesef en uzak olan şey sanırım bu mutluluk. zamanında söylemiştim yine söylüyorum; tam mutlu oluyorum galiba derken kendimi uçurumdan aşağı yuvarlanırken buluyorum. mutluluk güne başladığında huzur içinde gözlerini güne açmak gibi bir şey.

bu yüzyılda evlilik denen olgu çok tuhaf. nasıl güvenip te seversin, alışırsın ya da ona sonsuz bir sevgiyle bağlanırsın? o kadar laçka bir ilişki yumağı içinde ki insanlar bazen anlamlandıramıyorum. evlenip yuva kurmak istiyor muyum? evet istiyorum ama kiminle? bir üniversite arkadaşım bu konuda çok güzel bir paylaşımda bulundu bana. scalet, internette pornosu yayınlanmamış bir kız olsun evleneceğim demişti. haksız mı haklı mı bilemiyorum. ama şuna inanıyorum. sonsuz bir sadakat gerektirir evlilik. sonsuz bir karşılıklı güven gerektirir. ve olmazsa olmazı olan yalansız dürüst bir ilişki yumağına bağlıdır evlilik. evliliği yürütmeyi ben şöyle tanımlıyorum;
evlilik yokuş yukarı bisiklet pedallamaya benzer. yorulursan geri geri gidersin.

bu eğitim kurumlarında sübyancılık neden bu sene had safhaya çıktı anlam veremiyorum. uçakta gelirken de gazetede bir okulda müdür yardımcısının 11 yaşındaki kıza tacizi yazıyordu. millet olarak bu sapkınlık nereye gidiyor ? nasıl bir insanlık, kültür ve ahlak sahibi olduk. illa gidip yurt dışında mı yaşayalım;? ilerde çocuğum olduğunda ben nasıl gözüm kapalı okula emanet edeceğim çocuğumu? milli eğitim denen kurum artık milli fantezileri uygulama hali alıyor. söylemeyecektim ama allah belanızı versin. insanlıktan nasibini alamamış yaratıklar. insanı zıvanadan çıkarıyorsunuz iyice. azalarak bitin artık bi ya...

ne zaman bir arkadaşımın düğün salonunda düğünü olsa bu his bende uyanır. meyve suyu pasta ve pistte göbek atanlardan gına gelir. ve hemen kaçmak isterim ve kaçarımda. bu his çok yer de başıma cok fazla geliyor nedense

bu konuya ben bir açıklık getirmek isterim. ilk zamanlarda sularla kaplıyken dünya evrim teorisine göre denizde yaşayan bir memeli iken buzul çağında kutup bölgesinde yasayan bir sıçana benzeyen bir yaratığa dönüşür. sonra dinazorların yaşadığı döneme kadar evrim geçirerek şimdi ki insan formundan biraz değişik bir formda hayatını sürdürür. dinazorların nesli tükendikten sonra ise kafatası küçülür ve göğüs kafesi küçülerek ve ayakları küçülerek şimdi ki insan formunu alır.
ben demiyorum, evrim teorisi diyor.
ekleme: bir kaç tane evrimle ilgilenen aklı evvel bilim adamı, bunu mantığa büründürme psikolojisi etkisinde maymundan evrimleştiğimizi öne sürdüler. zira maymunlarla aynı fiziksel özellikleri gösterdiğimiz için.

önce damacana gibi bir bardakta bol vanilyalı içine iki shot baileys atılmış bir latte,yanında bir puro, ve güzel bir müzik buna asla hayır diyemem.

istanbul'un fatihi 7. padişah, sultan 2. mehmed'in doğum tarihi. hüma hatun'dan doğma dördüncü evlattır.

reis-i cumhurun korumalarının amerika'da protesto seslerini bastırmak için 7 oktava kadar çıktıkları ses silsilesi. keyifli görüntüler sergilemiştir. türkiye'de olsa danışman gelip bir ikisini düşmüş haldeyken tekmelerdi.