confessions

kukulak

- Yazar -

  1. toplam entry 419
  2. takipçi 3
  3. puan 9425

film önerileri

kukulak
"qeimada burn" , türkçeye "adada yangın" veya "isyan" ismiyle çevrildi
1969 ingiliz yapımı bir film , marlon brando oynuyor
int. te aratın bulursunuz , bulamazsanız yazın , kısa hikayesini burada özetlerim.
dünyada 2 çeşit insan var ,
bu filmi izleyenler ve izlemeyenler
bu kadar net!!!

tabularla değil libidosuyla başa çıkamayan insan

kukulak
libido çoğalmak , tabu soyunu korumak , bu kavramlara türkçe kelimeler atanmamış olması , tanımlanmadığı veya tanımlanamadığı anlamını taşımaz.birkaç cümle sonra bu konuya tekrar döneceğim.
tüm bu serüvende asli ölçütünüz nedir ? tüm bu arayışın temeli ,
merdivenin ilk basamağı?
hayatta kalmak , gelişimize müdahil değiliz ama gidişimize çüş diyebilmek.
kayıtlı tarih bilgisi içinde hayvanlar tarafından yetiştirilen yüzlerce çocuk örneği var , bunla rinsanlar tarafından bulunduğunda ,
normal (genel geçer yaşam biçimi) yaşama uyum sağlamakta zorlanıyor , bir kısmı sağlayamıyor özgün ortamına kaçıyor veya ölüyor.
hangisi doğru? hayvan habitatı mı ? insan habitatı mı?
yol uzun ve bilgi yükü fazla dolayısı ile kavramlara ihtiyaç var ,
bir kavram atanana veya üretilene kadar geçen süreç ile sonrasında geçen süreç birbirinden çok farklıdır , öncesi ar-ge sonrası ise varlığını doğrulama kanıtlama süreci(yukardaki ilk basamağı hatırlayınız)
sonraki dönem genellikle ucu bucağı olmayan sonsuz permütasyonlara ucube mutantlara gebedir , çünkü artık tek derdi kendini doğrulamak olmuştur.yaratan yarattığını korumak zorundadır.
meailene aldığın kavramlar , senin kendini yırttığın çerçevenin herhangi bir yerindedir veya değildir , içindedir veya dışındadır , ama şu kesin ki mutlak değildir.çünkü kavramlar handikaplı dır.
örneklemek gerekirse , freud'a göre puro içmek mastürbasyona meraklı bir kişiliğin belirtisidir.
muhtemelen yaşadığı dönemi ve sosyal çevreyi kapsayan bu istatistik tespit , kavram ve freud savaşçıları için bariz ve net bir tespit olmaya devam etmektedir.
big-data dan yoksun bu istatistik nokta atışı , günümüzde sorgulanmaya bile muhtaç değildir.
türkçe karşılığı yoksa öyle bir kavrama ihtiyaç yoktur!
zaman kelimesinin veya kavramının türkçe karşılığı yoktur , çünkü zaman yoktur.
kimsenin boş işler ile ulaştığını filan ima etmek niyetinde değilim ve bunu kesinlikle istemem de ,
sadece yalın bir metodoloji tanımlamaya çalıştım.

mimarlık

kukulak
bir mimar arkadaşımdan alıntı ;
kulakları çınlasın ,
yazayım da nasibi olan nasiplensin

70'li yılların sonu , paris'te bir mimarlık okulundan burs kazanıyor bizim eleman
sevindirik oluyor , yatma kalkma yeme içme işlerine hızlı ve pratik çözümler buluyor gidiyor yazılıyor okula 3-5 gün erken,
okul açılana kadar iş bakıyor dolanıyor etrafta
neyse
ilk gün bir hevesle gidiyor okula buluyor sınıfını filan oturuyor , defter kalem de getirmiş
sınıfta 15-20 kişi filan var hepsi
ders saati geliyor hoca gelmiyor , bunlar bekliyor keriz gibi
akşam oluyor dağılıyolar ,
ertesi gün sonraki gün gelen giden yok derse ,
4.gün filan 2-3 saat bekledikten sonra (tabii bu esnada sınıf mevcudu biraz erezyona uğruyor)
sınıfa bir adam giriyor , elinde odun ,
soruyor sınıfa , napıyonuz lan burda ?
sınıftan bir iki çaylak , ya işte geldik mimar olucaz hoca yok filan geveliyor ,
odunlu adam basıyor kahkahayı , "bok olursunuz" mealinde bişeyler söyleyip gidiyor
sınıf mevcudunda ciddi kayıp oluyor bu olaydan sonra.
ertesi gün 3-5 gazi yine sıralarda oturmuş bekliyor bizim eleman dahil ,
yine o adam geliyor elinde odun , bakıyor sınıfa ,
lan siz hala buradamısınız diye bağırıyor odunu vuruyor masaya dağılın layn diyor kovuyor bunları sınıftan.
ertesi gün bizim eleman gitmiyor okula , parisiende aval aval dolanıyor kafası karışıyor belki birkaç fileli çorap görürüm filan diyerek moral depoluyor
sonra okula gittiğinde , bakıyor ki odunlu adam sınıfa herkesden önce gelmiş masaya oturmuş , sınıfa gelen 3-5 öğrenciyi ayakta karşılıyor tokalaşıyor ve buyur ediyor masalarına ,
siz mimar mı olacaksınız diye soruyor ve dersler başlıyor.
işte bizim eleman o okuldan mezun , hep free lance çalıştı ki,mseye personel olamadı , saçları erken ağardı ama mimarlık yaptı dibine kadar.
işte mimar dendiğinde hep aklıma o gelir ararım , yazıdan sonra yine arayacağım,
kalanlar alınmıştır çok da umurumda değil alınsınlar , bu işler zor işler
hele ki mimarım demek çok zor iştir çooook ,
adını soran olursa , sormayın namerdim söylemem,
etrafınıza bakın işinizi yapın
selamlar

kiev

kukulak
2011 de yazdığım bir gezi yazısını buraya iliştiresim geldi ,
yakışmadıysa söyleyin kaldırırım;

dün akşam itibari ile , ne kadar uzatsam yinede kısa kalacağından emin olduğum 5 günlük kyiv gezisinden "iş" döndüm.
kyiv güzel bir şehir , insanları güzel ve kibar , mimarisi yolları güzel , kaldığımız bölge down town ,
biraz kalbur üstü bir bölge belil ki,bu sebepten öyleydi herhalde ama , kalan kısmını görmediğim de iyi oldu açıkcası.
tabii bunlar yapmış biz niye yapamıyoz , yuh bizim kalıbımıza filan da dedim kendime bol bol açıkcası,
bu yazıyı okuyanlarada aynen diyorum kardeşim :).
mc donalds lar arasında bir tane otantik bir restoran bulabildim 2. gün ,yöresel yemeklerinin etli olanlarının büyük kısmı domuzlu ,
inançla alakalı değil ama domuz etinin kokusu tadı filan alışık olmadığımdan herhalde yiyemiyorum ,
tavuk ve birkaç sebze yemeği ile mezelerini deneyebildim , mezeler çok güzel , yani genelde ezilmiş karıştırılmış sarımısaklı acılı filan türden ama lezzetleri değişik güzel ,
muhtemelen domuzlusu da vardı ama güzel di.ev yapımı ve çok lezzetli gözüken domuz sucuk ve salamları var çok da tüketiyorlar , ancak ben deneyemedim.
adını unuttuğum ve aslında hatırlasamda yazamayağım otantik restoranın , dekorasyonu servisi ve hizmeti de çok güzeldi.
garsonlar veya aslında neresi olursa olsun çalışanlar %93 bayan , kyiv in kurucusu 3 tane kadınmış , kadın egemen bir şehir olmasının sebebinin bu olduğunu söylediler ,
bariz belli ve anlaşılıyor hemen , hanımlar yaşı ne olursa olsun , çok bakımlı ve kibarlar, her zaman temiz ve yakışan şeyleri giyiniyorlar ,
göğüs dekolteleri kaçınılmaz var hepsinde , ancak çok kibar , estetik ve güzel , bakmaya utandıracak düzeyde.
aslında o yukarıda yazdığım restoran a memeli restoran diyebilirim :) otantik uzun fırfırlı etekler ve estetik dekolte.
içkileri tahmin edebileceğiniz gibi vodka , onlarca çeşidi var , acılı baharatlı meyveli sade ,
ilk kadeh "ki vodka kadehleri minyatür bir şarap kadehi şeklindeydi bildiğimizin aksine şhut kadehi değildi"
shut yapılıyor kural bu , sonrakileri yudumlayarak içebiliyorsun.
vodka bildiğim ama çok tüketmediğim bir içki olmasına rağmen , orada çok lezzetli geldi açıkcası , birçok çeşidini denedim.
sonra çok bilen bizim türklerden biri , vodka erkelere zararlı bundan dolayı kadınlarına çok ilgi göstermezler ve kadınlarda ilgiye muhtaç kalırlar diye bir yorum/tespit/bilim herneyse yapınca , tereddüte düştüm azıcık.
ama vodka içimi güzel bir içki "belki sadece kyiv de öyle geliyor bilemiyorum ama"
mezesi ise , kornişon turşu ve balık salamurası "yağlı ve sulu çok güzel"
balıkları %90 nehir balığı "kyiv için" nipper ve desna ırmaklarından gelen balıklar , ben aslında nehir balığı sevmem ama , nasıl lezzetlendireceklerini öğrenmişler , lezzetliydi.
ha bir diğer önemli konu ise , fransızlar gibi salatayı önden getiriyorlar ve salata bitmeden ana yemek gelmiyor birtürlü.
ingilizce bilen çok az , bu benim için büyük avantaj oldu aslında :)
anlaşmak biraz zor o yüzden , yazılarıda okunmuyor biliyorsunuz , ama bir şekilde anlaşılabiliyor.
gece hayatı dillere destan anlatıldı hep , ancak gezinin adı iş olunca sadece dinlemek le yetindik , gitmek görmek bir yana düşünmeye bile zaman ayıramadık programın içinde :) ,
ama böyle bir kültür gezisi de planlıyorum yakın zamanda :)
kyiv in en sevdiğim taraflarından biri de , dönüş uçağına binene kadar , hiç bir türkle karşılaşmamamdı :) belki sadece down town da böyledir bilemiyorum , türk olmadığı için belkide güzel :d
aklımda kalanlar şimdilik bunlar , başka hatırlarsam yine yazarım :)
ama programınıza almanızı öneririm.

selamlar
e.

mimarlık

kukulak
en efektif işkence yöntemidir ,

istanbulda uyuz olduğun birini mimar yap
ve
imarla prangala.

ben mimar olsam utancımdan istanbul'da gezemem ,
hatta intihar bile edebilirim,

toptan intihar etsinler.

düzeltme: neyse acıdım intihar etmesinler ,
istanbulu terk etsinler buralarda gerim gerim gezinmesinler.

nohutlu pilav

kukulak
sabaha karşı 3 te yani 03am'de ,
işkembe için zuhale veya lale ye gidecek paran kalmadığın da ,
son kuruşunu verip , evin yolunu yürümene dahi sebep olabilecek ,
taksim meydanını güzel gören bir açıda keyifle yenen bir yemektir.
koşulları;
-birinci koşul , çakır keyifden bir adım öte de , şarhoşluktan bir adım beri de olmalısın
-karabiber bir tercih değil şarttır,
-taksim meydanın da olmalısın,
-cebindeki para işkembeye yetmemeli,
yoksa sayılmaz , o lezzeti alamazsınız
19 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol