confessions

kukulak

- Yazar -

  1. toplam entry 419
  2. takipçi 3
  3. puan 9222

attila ilhan

kukulak
masam tam camın kenarında rodeşose bir daire ,
en tıfıl "öküz" zamanlarım , yani yaş var görüntüde var ama ses yok ,
camdan dışarı bile bakmıyorum yeniyim ya ilk işim deli gibi çalışmaya çalışıyorum elim aklımdan hızlı gidiyor ,
camın önünden bir adam geçiyor her gün ama her gün pazar dahil "pazar günleri de ofisteyim çünkü" ,
boğazlı yaka bir kazağı var siyah kaşe ceket gri pantolon başında hafif eğik asimetrik bir kasket ,
selamlaşıyoruz neredeyse her gün göz göze geldiğimizde ,
sanki hep sakin ol evladım sakin ol acele etme diyor bana ,
demiyor da hissediyorum aynen böyle,
bu adamla selamlaşamadığım yada görmediğim günüm uğursuz geçiyor sanki ,
sabahla öğle arası her gün gidişlerini görüyorum da dönüşlerine denk gelemiyorum bir türlü ,
ya başka yoldan dönüyor geri yada geç saatlerde.
soruyorum ofisteki abilerime kim bu beyfendi ,
attila ilhan diyorlar hımm diyorum biliyormuş gibi oysa haberim bile yok kimdir nedir ne yapar öküzüm işte o zamanlar.
oysa akıl neden hep sonra gelir ki ,bir gün çıkıp yoluna elimde bir bardak çayla ,
hemen yolun altındaki vişnezade parkında ,
oturup laflayalım abi vaktiniz varsa desem yada ofise davet etsem ne güzel olurmuş ya ,
hiç konuşmadan dahi bana enerji ve huzur veren bu adamcağızla iki sohbet etmemekle neler kaçırdım acaba.
o dönemleri maçkanın her mevsimi güzel ,
yukarıdan aşağı bakınca vişnezade parkı hemen altı akaret evleri ve onların çatısının üstünden görülen deniz,
sonbaharda yada kışın bu bu açı her gün yeni bir tablo gibi ,
attila ilhanın şiirleri gibi

kaşar

kukulak
bakar ki savunamaz kendini , cevherini ,
inceden bir kabuk bağlar çeperi,
kabuğu kendi etinden dir cevherinden ,
bir kısmından vazgeçer hülasa ,
zamanla kabuk kalınlaşır kalınlaşır kalınlaşır ,
cevher tükenir tükenir tükenir ,
yok omalsa da izi/kokusu kalır ,
kendiyle paylaşır ancak, kendi koklar ,
biz buna kaşar diyoruz ,
siz ne anlıyordunuz..............

aç kal budala kal

kukulak
yol alan , mertebe alır eğer biletini kendi kesmiş ise.
ney'e üfler bendir vurur velhasıl dışa vurur.
yok biletini kafir("sponsor") kesmiş ise ,
dünyayı on tur atsa nafile.
sondan başa bakar ahkam keseri ,
kendi de bilir amma,
o ahkam döner seni keser.
hüülasaaaa;
aç kal budala kal derken, fakir lisanıyla "kafir" bunu anlatmış ,
bir diğeri aşka gelmiş ,
en büyük hatan son öğretmenin demiş.
fonlanmamış bilgi oluşmaz ,
kendinden menkul ise amenna!
türkçesi ;
kaşifi değil isen sahibi olamazsın ,
veyahut,
yapamazsan satamazsın!

kalanı,
osuruktan teyyare.......

ahmet aslan

kukulak
bir zaza bir nesim-i şiirini seslendirmiş,
"minnet eylemem"
o muhteşem şiire çok şey katmış,
çünkü özünde bektaşilik var ,
çok güzel hareketler bunlar.............
tebrikler.

utangan

kukulak
utangaç ve çekingen karakterlerin aynı bünyede bulunması hali ,
basitçe ilk hece son hece kombinasyonu ile oluşturulmamış ,
büyük ses uyumuna dahi dikkat edilmiştir ,
güle güle kullanın

adalet

kukulak
"şiddette dayanmayan adalet aciz , adalete dayanmayan şiddet zalimdir"
söyleyene rahmet,
bilimsel/deneysel/pratik ahlak ile bağlıdır,
uhrevi değildir,
bir çerçeveye bir kitaba bir akla sığmaz,
gönül işidir, ihtiyar işidir...
otantiktir,
usta/lık istemez.................

national geographic

kukulak
national = ulusal , geographic = coğrafya ,
toptan tercüme dersek , "ulusal coğrafya" ,
bu isim nedir şimdi , görsel yazılı basın için belgesel üreten ve satan bir kuruluş mu? ,
hayır değil , ne peki , bir ingiliz vakfı , ingiliz kaşifleri/misyonerleri için kurulmuş bir vakıf ,
hatırladınız mı? , hani güneşin batmadığı imparatorluk ,
hülasa "yeryüzü ingiliz coğrafyası" demek , siz alın izleyin devam devam , vakfa destek olmak gerek vakıf sonuçta değil mi?

tanrı

kukulak
kelime anlamı tanyeri , güneşin doğduğu an demek ,
doğu-batı hattı üzerindeki her nokta vakti geldiğinde tan yeri olur ,
kuzey güney hattı bundan nemalanır , güzel bir tanım ,
kavram demek tek başına yeterli olamıyor , obje değil , bölge değil , madde , ürün değil , tanım bir "an" ,
o ki zaten tasavvufun özü

tesla

kukulak
çevremizde gördüğümüz her şey bir kızgınlığın eseri ,
patent savaşı ile iç enerjisini/egosunu canlı tutmayıp , ilk birkaç keşfin nemasıyla aklı/gönlü bulanıp 50li yaşlarında göçüp gitseydi daha mı faydalı olurdu kendisine ve dünyaya ,
kim garanti edebilir , kadraja giren hiç bir şey gereksiz değil ,
sağ ol tesla , ekabiriyet çıtamızı yükseltip aklımızı aldığın için ,
sağ olma tesla bilimin/teknolojinin/medeniyetin ki ne haltsa artık yolunu açtığın için.
not:konuyla ilgili kişilerin "teknoloji tarihi-remzi yayın evi" kitabını okumalarını öneririm ,
görecekler ki kitapta aktarılan görüş , mekanik teknolojinin dünyayı kurtaracağı , elektrik teknolojinin ise sonun getireceği yönündedir , öngörüdür mantıklıdır.

ek: genel geçer istatistik göstermiştir ki , arayan çoğunlukla aradığını değil de bu süreçte keşfettiklerini bulur ,
örneğin bell'in sağır anasına çare ararken telefonu gramofonu bulması gibi ,
örneği çoktur , onun için bulmak değil de aramak esastır , tasavvufun kısa tanımında olduğu gibi "tanrıyı aramakla geçer ömür".
nikolai tesla bu istatistiğin kaideden bağımsız istisnasıdır.

terörist

kukulak
terör büyük/çok büyük korku anlamını taşır ,
şartlı refleksleri siler ,
terörist bu korkuyu yaratan anlamına gelir pratik olarak , ama esasen "şartlı refleksleri silen" ve/veya bunu hedefleyen , daha doğru bir çeviri olur.
şartlı refleks ; sosyal aidiyeti , kültürü , pek çok sevgi türünü (vatan,aile,....) kapsar.
türkçe bir kelime değildir ,
makbul bir davranış olmadığından ve/veya kültürel olarak yaşamda yer bulmadığından türkçe bir kelime atanmamıştır…

kemalizm

kukulak
izm lere tutsak akıl bilemek yerine,
halisünatif teknokronolojilere biat etmek yerine,
şu iki cümleye kafa yorunuz;

akıl tahtım , gönül sarayım....

aklı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirin.....

kemalizm bir ideoloji değildir , ideolojiler bu tür fikir/doktrin/dogma kurmadı/kurmuyor/kurmayacaktır da.
pratikleri , doğduğu çağ/nesil ile bağlıdır.
ama yaktığı ışık , evrenseldir.

şu gerçek ki;
mum dibine ışık vermiyor ,
ta ki eriyip sönmeye yüz tutana kadar!

acı baklava.....
21 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol