confessions

greyfurt

- Yazar -

  1. toplam entry 2267
  2. takipçi 3
  3. puan 45491

ali akcan

greyfurt
türkiye haber iş sendikası genel başkanı olan şahıstır.

6 kasım (salı) 2007 tarihinde habertürk’te yayınlanan bir programda başlattıkları grevin nedenlerini ve olası sonuçlarını, akıl, mantık, iyi niyet ve beyefendilikten ödün vermeden, akıcı ve anlaşılır bir biçimde anlatmıştır.

ilk bakışta ülkücü bıyığına kıl olduğum, sırf küfür edebilmek adına materyal toplamak için bir dakikalığına izlemeye karar verdiğim yöneticidir. ancak dakikalar geçtikçe hayranlığımı kazanmış, verdikleri haklı mücadeleyi en gerizekalı insanın bile anlayabileceği şekilde açıklamıştır.

kendisine karşı agresif bir tutum takındığını düşündüğüm sunucu hanımı bile muhallebi kıvamına getirmiş, akla takılabilecek her konuda izleyiciyi bilgi ve belgeye boğmuş, yüce insandır.

bu adı unutmamak lazımdır. umarım kendisi zamanı gelince siyasete atılır ve ülkesine meclistede faydalı olmaya devam eder.

not1: aklım erdiğinden beri gerek özel gerek kamu yetkililerinin açıklamalarını can kulağıyla dinlerim, düşünürüm. hayatımda hiç bu kadar teklemeden mantıklı cevap veren, hiç bu kadar belgeli bulgulu konuşan, hiç bu kadar uzlaşmacı ve iyi niyetli bir adam görmedim.

not2:#693438 ve #694665’de ki ön yargılı tutumumdan dolayı başta türk telekom çalışanları olmak üzere, tüm sendika ve paydaşlarından özür dilerim.
keşke üzüntümü ifade edebilecek birşeyler olsada yazabilsem ama yok. umarım haklı mücadeleniz uzlaşma ve adaletle sonuçlanır.

odenmemiş faturalar için kesici amcalara yalvarma

greyfurt
elektrik kesintisinin verdiği sinirle, "s.kicem apartmanınıda sigortasınıda" şeklinde gürleyerek, pijama altı terlikle dışarı fırlanır. merdivenler at gibi inilir ama dudak ucuyla edilen belli belirsiz küfürler ve nalet surat ifadesi durmaksızın devam eder.

sayaç mahalline gelindiğinde o hazin manzarayla karşılaşılır. evet, elenktrinkçi amca sayacı kurcalamaktadır.

bir anda gözler buğulanır, dudaklar titrer, boyun bükülür, dizler gevşer, kalp bir kuş yüreği gibi dalgalanır.
önceki gece sarfedilen "ulan bu seferde ben ısmarlayacağım, herkese benden bira" haykırışı kulaklarda çınlar.
boş bakışlar elenktrinkçi amcadan sıyrılıp, yavaş yavaş o soğuk koridorun kararmış yer taşlarına doğru kayar.

elektrik ocağındaki yemeğin kokusu bir an için gelir gider. açlığında verdiği hisle, dudaklardan masumane bir salya damlası süzülür.

elektrik şohbeniyle yıkanmakta olan sabunlu ve üşümüş ev arkadaşının çaresiz ama öfke dolu anırması, apartmanı inletmektedir.

sözün bittiği yerdir.

elenktrinkçi amca elindeki süpürge çöpünü havada sallayarak sorar:
- sayacı delmişsiniz???
+ abi valla biz geldiğimizde böyleydi (yalan)
- niye haber vermediniz?
+ "ceza felan keserler" dedi arkadaşlar. bizde ev sahibine telefon edip haber verecekkene kem küm hık pık zürt...(insanlık dışı yalan denemeleri)
- öğrencimisiniz siz?
büzüşmüş dudaklardan dökülen titrek bir sesle, yere bakarak:
+ evet abi
- bak ben bunu yerine takıyorum ama sonraki sefere değiştiricem yani. bir daha sakın ha!!! başkası olsa mazallah...

o loş koridoru aydınlatan bir umut ışığı görünür birden. bir kaç neşeli kuş cıvıltısı duyulur. çiçek kokularıyla bezenmiş bir meltem eser sanki. patpatyalarda oynaşan arı vızıltıları, bahar kuzularının şirin haykırışlarına karışır.

işte o an, işte o an; apartmanın o son 3 basamağından uçarak elenktrinkçi amcanın kucağına atlamak, göbeğini mıncıklamak, kafa kola almak, mesai yorgunu adamcağızı zorla 4 kat yukarı çıkartıp çay içirmek istersiniz.

yalancının önde gideni olduğunuzu, o elindeki süpürge çöpünün en azından haftada bir değiştirilmesi gerektiğini, istese sizi süründürebileceğini oda bilmektedir.

utangaç tavırlarla amcanın işini bitirmesi beklenir. kıçının ancak yarısını örtebilen havlusuyla şapır şupur apartman boşluğuna çıkmış, size doğru "olm açsana layn elehtiriği" şeklinde böğüren arkadaşa el kol hareketleriyle bsg işareti yapılır.

işini bitirip size dönen elentrinkçi amca samimi ama birazda otoriter bir ses tonuyla:
- o faturayıda yarın yatırın bak!!! hem teşkilat kurmuşsunuz, hem faturayı yatmamış. hımmmm(?)
+ abi biz yatıracaktıkta, vizeler felan şey oldu. onun için bizde kemküm hık pırt...
- hadi iyi akşamlar.
+ iyi akşamlar abi. saol abi. kusura bakma abi.

kahramanınız, bahçe kapısına doğru ağır adımlarla ilerlerken, apartman kapısının camından şevkatle izlenir.

merdivenler ceylan gibi olanca neşeyle üçer beşer çıkılır. yaşanan kriz anından yeteri kadar haberdar olmayan ev arkadaşlarına soluk soluğa brifing verilir.
yaşadığınız strese, kaçak elektrik kullanımı suçundan yırtmanıza aldırmaksızın "başlicam faturasına, olm daha evvelki ay yatırdık. bu ne layn böyle?" diyen ıslak arkadaşın karnına tekme atılır. yerde dal toşhak kıvranması izlenir, topluca gülünür.

bir öğrencilik gününün daha sonuna gelinmiştir.

simit ve ekmek zammi

greyfurt
olası zammın topluma ne tür bir katkısı olacağı soru işaretidir.
dünyanın en çok ekmek tüketen toplumu olarak maalesef nitelikli ekmek üretimi yapmamaktayız. (karadeniz ekmeği hariç)

meksika’da bile ekmeklere besleyici özelliği olan tohum, tane ve doğal bitki unları katılırken ülkemizde üretim; "ver unu, ver suyu, sür fırına" şeklinde yapılmaktadır. (ekmeklere katılan sodyum benzoat gibi katkı maddelerinin sebep olduğu olası risklere girmiyorum bile)

sonuç olarak bence insanların zamdan çok, "nitelik arttırıcı tedbirler" karşılığında zamlı ekmeğe ihtiyaçları var.

görünmez tank

greyfurt
ingilizler ilk yaptıkları tankı güvenlik sebebiyle gizlemek için "tank" adını vermişlerdi. (bazı kaynaklarda "traktör olarak gizlendiği" de ifade edilir)
şimdilerde ise traktörleri "tank" olarak yutturmaya çalışıyorlar sanırım.

"tank" denilen araç ateş gücü, zırh, hareket kabiliyeti gibi birbirini dışlayan, 3 ana özellikten teşekküldür.

zırh: her yönde 200 cm zırh kalınlığına sahip tankı yapacak ekonomik güce sahip onlarca devlet var ama dünya üzerinde o tankı hareket ettirecek teknoloji yok. hareket ettirdik varsayalım; saldırı ekipmanlarını ve mühimmatı personel sırtındamı taşıyacak? (modern tanklarda her bir personel için ortalama 12 ton zırh gerekir-ruslar otomatik mermi sürücü yaparak, personel sayısını 3’e indirmiş ve böylelikle hem hızlı hem ateş gücü yüksek hemde hafif/küçük bir tank yapmışlardır.t-72 adını verdikleri bu tank nato’yu "gbkz: yağmurda kalmış maymuna" çevirmiştir)

ateş gücü: dünyanın en büyük tank topuna, en iyi hedef tespit ve isabet ekipmanına sahip bir tank yapalım. bir ağır yük kamyonunun taşıyabileceği kadar mühimmat yüklü olsun. e işte cevap burada; eğer askerler sadece paletli bir kamyonun taşıyabileceği mühimmata ve ateş ekipmanlarına sahip olmak isteselerdi; bu donanımı bir ağır yük kamyonuna yüklerlerdi.

hareket kabiliyeti: "harekette bereket vardır" lafı tanklar için bir yere kadar geçerlidir. abd’nin ağır nakliye helikopterleri ile taşıyabileceği kadar hafif zırha tankları wietnam’da kevgire dönmüştür.

ara not: "ne kadar ekmek o kadar köfte" özlü sözünü idrak ettiğimizi var sayarak entry’e devam ediyorum.

tank denilince gözümüzün önüne hemen ana savaş tankı gelir. konuya uzak kişilercede "tank" tanımı ana savaş tankı olarak kullanılır. oysa; her tank ana savaş tankı değildir.
operasyonel amaçlarla üretilen tanklar aslında sayı olarak ana savaş tanklarına denk yada çoktur.

dolayısıyla bir ana savaş tankı gibi hayvansı zırha sahip, muharebe alanında ceylan gibi seken, gözüne kestirdiğini kodumu oturtan bir görünmez tank şu an için mümkün değildir.(mutlaka bir çok eksikliği, zayıf noktaları vardır)

yinede bir an için mümkün olduğunu var sayalım;
- palet izi bırakmaması için ne gibi tedbirler düşünülmüş?
- kuru iklimlerde hızına paralel olarak çıkartacağı tozu nasıl yok edecek?
- yağmur damlalarının yere inmediği o kutucuğa üşüşen anti tank mermilerine nasıl karşı koyacak ?
- personel, motor sıcaklığını rakı/mangal yaparakmı değerlendirecek?

elinize bir kağıt alın. arkasına bir elma koyun. sonuçta en iyi görüntü iletim sistemi bile belli bir kırılma yaratacaktır. (predatör’ü izleyenler bilir)

sanırım görünmez tankın %100 görünmez olamayacağı konusunda hem fikiriz.

ingiliz tankları ikinci dünya savaşından sonra karakteristik olarak savunma tankı olarak dizayn edilmişlerdir. bir görünmez tankın ingiliz askeri doktrinine katkısının sorgulanması gerekir.

öte yandan ingilizlerin önündeki büyük silindire, kenarlarına zincir salkımları monte edilmiş mayın temizleme tankları,
amerikan askeri yetkilileri tarafından nazikçe reddedilmiş ve "normandiya sahillerinde geziyorum" şarkısına temel teşkil eden ağır zaiyat yaşanmıştır.(çıkartmadan sonra amerikalılar normandiya’da cebelleşirken, ingilizler kahve içip, radyodan bbc haberlerini dinliyordu-bahsettiğim görüntüleri bir belgeselde izledim)

ciddiye almak lazım ama bir yere kadar. görünmez tank güzel bi şey tabi. herkes garajında bir tane olsun ister ama "deprem silahları daha tartışmaya değer ve tehlikelidir" diye düşünüyorum. (madem böyle silahlar yok, neden iklim değiştiren yada deprem yaratan silahlar 1950’lerde bm trafından yasaklandı?)

(bkz: tesla)

airbus a380

greyfurt
550 kişilik kapasitesiyle, nişan-düğün organizasyonu için kiralanası alettir.

- irfan, bir şey duydum? doğrumu?
+ evet abi. evlenicez kısmetse.
- hayırlı olsun. düğün nerede?
+ thy’nin 91 sefer sayılı uçağında abi.
- oooo, airbus a380’mi kiraladınız?
+ eheh, evet abi. e bir kere evleniyoruz biliyosun yani.
- tabi, tabi. yakışır kardeşime. alkol olcakmı?
+ hayır ama pilot tanıdık. sen gel bi şeyler ayarlarız.
- peki canım, hadi selametle.
+ saygılar abi. bak mutlaka bekliyorum.
- yengeyi alır gelirim sen merak etme.

karl heinz feldkamp

greyfurt
bir yabancı olmasına rağmen, ülkemizdeki fanatik futbol anlayışının siyasetle yanyana gelmesinin ne kadar sakıncalı olacağını sezecek kadar uzun süre türkiye’de kalmış teknik direktördür.(bir takım yalama basın tarafından şişirilen fanatizm orduları, gün gelip gene bizim götümüze kaçmak için saatli bomba gibi beklemektedirler)

"bana böyle sorularla gelmeyin". daha ne desin adam? (bu basına ne denir? yada ne dersen haber yapmazlar?)

----------------------

- sayın feldkamp, benim sabah kalkınca ayaklarımda karıncalanma oluyor. çok fazla yeşil biber yiyorum. ilgisi olabilirmi acaba?
+ bu çocuğu dışarı çıkartın.

----------------------

- sayın feldkamp, benim kurtköy yakınlarında dedemden kalan bir arsa var. "onu satıp yarısını borsaya yatırayım, diğer yarısıylada gecelik repo yapayım" diyorum. sizcede doğru değilmi?
+ kendini kerhaneye sat yavrum. daha çok kazanırsın.

----------------------

- sayın feldkamp, bizim 3 yaşında bir bebişkomuz var. bir türlü tuvalete alıştıramadık yaramazı. altına lazımlık bantlayalım diyoruz. sizcede şirin olmazmı?
+ bebeği ağzına bantla, öyle gez ve arada bir yutkun.(iyyk!)

----------------------

- sayın feldkamp, "türktelekom’da şu anda yaşanmakta olan grevin, ülkemiz telekominikasyon sektörüne olası etkileri" konulu bir sempozyum düzenlemeyi düşünürmüsünüz?
+ sen gelsene iki dakka benle. gel gel.

----------------------

- sayın feldkamp, bizim eniştenin 84 model bi renosu vardı. paraya sıkışınca bize makul bi fiyata sattı ama yalnız işte arada sırada marş basmıyo. bujilerden olabilirmi?
+ şurda 5’e 10 kalas olcak benim. uzat bakiim onu bana.

----------------------

- sayın feldkamp, bizim ajansta balkan bölgesinin haberlerini derleyen bir kız var. geçen gün gene karşılaştık asansörde ama bir türlü açılamadım. aşıkım.
+ koşarak kafanı duvara vur.

----------------------

velakin adam spor adamı. sporla ilgili soru sormak lazım. fatih terim’e italya’da teknik direktörlük yaptığı dönemde, italyan siyasetiyle ilgili bir soru sorulsa sizce cevabı ne olurdu?

daha entry’nin mürekkebi kurumadan edit:
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=111098

29 ekim cumhuriyet bayramı

greyfurt
her geçen sene daha bir anlam yüklenen bayramdır. yüzyıllardır ümmeti korumak için kanını canını sebil eden bu millet için büyük önem arzeden resmi organizasyondur.

aylar önceden bu bayram için hazırlanan çocuklarımızı izlemek için bende orada olacağım. onları onurize etmek, atalarımızın gösterdiği fedakarlıkların en azından milyonda birini gösterebilmek için.

umarım o gazi üniforması giyen teyze hayattadır. umarım gene muhafızların ardında uygun adım marş’la yürürür.

ben, o yarı ıslak betonda göt çürütüyor olacağım. lütfen sende erken kalk ve o yavrularımıza karşı sorumluluğunu yerine getir.

rambo 4

greyfurt
fragmanında; takma dişlerini fırlatarak bir düşman askerini bayılttığını bizzat izledim. (yalanım varsa bilgi sözlüğün server’ı göçsün)

hele filmin final sahnesinde, emekli maaşı kuyruğundan bunalıp veznedara bir kafa atışı var ki; "adam yapmış gene" dedirtir.


-----------------------------spoiler----------------------------:
rambo asker muhabbetlerinden sıkılıp, kansasta bir huzurevine yerleşmiştir. ilk günler her şey yolunda gider.
ancak bağlı bulunduğu sandığın, ilaç firmalarına olan borçlarını ödememesi sebebiyle, tansiyon haplarını zamanında alamazlar ve arkadaşlarından biri yüksek tansiyondan hastaneye kaldırılır.
bunu gururuna yediremeyen rambo huzurevinden kaçamaya ve yoğun bakımda ki arkadaşının intikamını almaya yemin eder.
-----------------------------spoiler----------------------------

recep tayyip erdoğan

greyfurt
ingiltere bayındırlık bakanı, çok başarılı işler yapmasına rağmen, yaptığı işler basında yer almaz ve sürekli olarak eleştirilir.
basınla arasını düzeltmek ve onların gözüne girmek isteyen bakan, "sizlere inanılmaz bir gösteri yapacağım" der ve bütün gazetelerden gelen temsilcileri thames nehri kıyısında toplar.
bakan, kıyıdaki kalabalığın şaşkın bakışları arasında başlar su üstünde yürümeye. hoplar, zıplar ve tekrar yürüyerek geri gelir.
ertesi gün bütün gazeteler sekiz sütuna manşet atarlar. "adam hem ingiltere’li, hem bakan, hem de yüzme bilmiyor".

bu adam; herkese iki anahtar versede, enflasyonu %1 yapsada, terörün kökünü kazısada, ağzıyla kuş tutsada, yinede birileri onu içi boş eleştirilerle yıpratmaya çalışacaktır.

sayın başbakanımızı duygu sömürüsüne dayalı, mantık temelinden yoksun bağlantılar ve çıkarımlarla eleştirenleri görünce; milli mücadele yıllarında mecliste yaşanan zamansız yada gereksiz tartışmalar aklıma geliyor.
73 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol