confessions

duracell

- Yazar -

  1. toplam entry 269
  2. takipçi 1
  3. puan 9758

istanbul bilgi üniversitesi

duracell
türkiye’de en fazla gariban gence karşılıksız burs vererek okutan, yurdumun değişik yerlerinde kötü durumda olan lise ve ilköğretim okullarını da iyileştiren ve aynı zamanda türkiye’de en fazla burslu öğrenci okutan üniversite.

sanıldığı gibi zengin okulu değil, içinde elinizi sallasanız burslu öğrenciye değiyor

yaran çeviriler

duracell
çeviri sanılabilecek bir yazı;

kadıköydeki umumi helaya gittiğimde, lavabodaki sabunlukların yanına yazmışlar

press the pomp for soap (sabun için pompaya basınız)
lütfen pompaya yavaş basınız

düşündüm, heralde yabancılar pompaya basmayı, türkler de ayarlı basmayı bilmiyorlar

12 eylül

duracell
türk milleti için o an bayram olan olay.

kardeş kardeşi öldürmekten bıkmış olsa da türkiye’de kan davası haline bürünmüş olaydan bir türlü el-etek çekilemiyordu. onlar vurdu öyleyse biz de... biz de vurmalıyız. onlar komunist diye vuruyoruz, onlar faşist diye vuruyoruz.

derken biri geldi, ordudanmış, o da hepsini onlar anarşist diye tuttu içeri tıktı. sokakta büyük ve günler süren sessizlik ama gazetelerde bayram havası. yazarların, gazetecilerin; "yaşasın evren paşa" içerikli köşe yazıları...

o an için bu gerçekten türkiye cumhuriyetinin ikinci kurtuluşu olmuştu. sokaklar artık cesetlerle dolup dolup taşmıyordu. hapishaler ise biraz kalabalıklaş mıydı ne?

yaşasın evren paşa!!!

evren paşa bu alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. suçluları, hangi suçu olursa olsun, sağdan soldan asa asa geçti ve kendini ve milletini savundu; "asmayalım da besleyelim mi?"

evet sokaklar cesetlerle dolup dolup taşmadı ama ekmek kuyruğu gibi idam sehpası kuyruğu oluştu cezaevi bahçelerinde.

olan o kadar olaydan sonra bu darbe gereksizdi demek için kör olmak gerekiyor

sonra evren paşa yaşadıkça yaşatmadı. sağcıları, solcu polislere, solcuları sağcı polislere sorgulattı, evet. bu da daha fazla suçsuzun suçlu görünmesine sebep oldu. binlerce insan, aklını, ailesini ve evini darbeden önce kaybetmişse, bir o kadarı da darbeden sonra kaybetti.

herkes gördü ki, ülkede tepeden bir elin inmesi gerekiyormuş ama o el daha fazla orada kalmamalıymış. önceki acılar sonradan da yaşanmışsa, bu o elin tepeden inmesinden değil, o elin indiği yerde uzun süreli kalmasından olmuştur.

kenan evren’in bir de "ne dediler" isimli kitabı mevcuttur. bu kitapta, darbe sırasında alkış tutan gazetecilerin, sıkıyönetimden sonra kenan evrene yönelik suçlamalarını konu edinmiş, iyi bir çalışmadır.

kürdistan

duracell
iki açıdan bakılması gereken yer. birinci açısı, türkiye’nin en güneydoğusu hakkariden kars’a, oradan sivas’a ve mersine kadar uzayan bölge değil, sadece türkiye içinde bakılınca hakkariden adıyaman’a kadar uzayan ve buraya dikkat diyarbakır’ı da dışarıda bırakan bölge.

nerden geldi bu bölge?

bu bölgeyi ilk firdevsi şehnamesinde anlattı (bkz.3. cilt.) kraldan kaçan insanların yerleştikleri yer, zagros dağlarının doğusu. bir dakika, doğusu iranda kalıyor. sonra da artan nüfusları ile dağıldıkları bu bölge.

bu bölgeyi sonra timur söyledi, o da sadece şiraz’dan tebriz’e ve oradan da mardine olan yerler. sonra yavuz sultan selim ve kanuni bu toprağa sahibim dedi. ama asla bir ülke olarak böyle bir yer var olmadı. olmayacak da.

ikinci açıdan bakacak olursak amerikanın, israilin, ermenistan’ın, rum yönetiminin ve bilimum avrupalı batılı ülkelerin yalakalığını yaparak kurulduğu konusunda önce kendini kandırmış sonra da o devletler tarafından kandırılmış sonrasında da kendi kendine kurulduğunu ilan eden ama yine de bu şekilde gaza getirilmesine rağmen hiçbir yerde elçilik açması mümkün olmamış olan ülkemsi yer. amerika’nın irak’a girerek bir tek buradakilere dokunmaması, acaba! dedirtirken orada binlerce insanın katlinden faydalanan tek toplumun oh be dediği ve yıllarca ekmeğini bölüştüğü insanlara ihanet ettiği (türkiye’deki gibi) yer.

saddamın ölümünden faydalanan tek irak topluluğunun kurduğunu sandığı yer

bilgi üniversitesi nde yapılan kurt konferansi

duracell
kürt konferansı, ermeni konferansı ve osman pamukoğlu’nun konferansını da barındırabilen.

solcuların; "niye osman pamukoğlu’nu çağırıyorlar"

sağcıların; "niye kürt konferansı yaptırıyorlar"

aşırı dincilerin; "niye ermenilere konferans veriyorlar"

diye sevmedikleri ama üçü açısından da bakılınca tüm fikirlere eşit yaklaşan ve kesinlikle siyasi bir açıdan kimseye öncelik de tanımayan hakkını da yemeyen okulun düzenlemiş olduğu konferanslardan biri

fenerbahçe taraftarı

duracell
eğer fenerbahçeliyseniz, kurtuluş savaşında cephedeki askerlere, ingilizlere karşı aldığı galibiyetlerle moral vermiş bir kulübün taraftarısınız demektir

eğer fenerbahçeliyseniz aziz yıldırımın paracıkları sayesinde her branşta dünyanın önde gelen isimlerini toplayabilirsiniz demektir.

eğer fenerbahçeliyseniz türkiyede en pahalı futbol maçlarına gidiyorsunuz demektir (bayan basketbolda galatasaray biletleri fenerbahçenin 3 katıdır)

eğer fenerbahçeliyseniz "bu ne ya" der, peşine de "bu kadroyla da şampiyon olamıyoruz yuh artık" dersiniz

ancak bu taraftarlar öyle taraftarlardır ki, türkiyede bir takımı en körü körüne (iyi manada) sorgusuz, sualsiz, tüm doğru ve yanlışlarıyla sonuna kadar destekleyen en fanatik taraftar topluluğuna sahip takımının taraftar topluluğu. bir de gfb var

ezan okunurken müziğin sesini kısmak

duracell
dini bir gereklilik değildir. inanç değildir. ezana gösterilen saygı gereğidir.

ezan okununca dinlemek gerektiği toplumumuzda yer bulmuştur. iyi de bir huydur ki en azından gürültü kalabalığı olmaz.

ama bunun yanında

"ezan okunurken dinlemezsen ölürken sesin kısılır, selavat getiremezsin"
"ezan okunurken konuşmak büyük günahtır"
"ezan okunurken dinlemeyen müslüman değildir"

şeklinde hurafelerle insanları dinlemeye zorlamak da büyük bağnazlıktır, aymazlıktır, yobazlıktır.

ust komşunun tadılatinin bitmemesi

duracell
- komşu, nedir senin evde her gece her gece olan gürültü
- tadilat var da komşu
- gıcır gıcır ne tadilatı
- hönk!
- gıcır gıxır diyorum her gece her gece
- tadilat dedim ya komşu
- anladım da, zorlanıyorsun herhalde, haber ver biz de yardım ederiz.
- yok sağol, kendim yapabilirim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol