ergenlik çağına girmiş her genç kızın ya hediye olarak ya da kırtasiyeye gidip en cafcaflısından,üzerinde ya ayıcıklı ya da motorlu serserilerin olduğu kilitli defterlerden alarak günlerce önce platonik aşklarını (bugün bana merhaba dedi, demek ki beni seviyoo) daha sonra ilk aşkını ve ilk yaramazlıklarını yazdığı defterin başlangıç cümlesi.
bunlar rol yapan tiplerdir. asker parkası giyerler, sakallı ve saçları dağınıktırlar, samsun içer, kibrit kullanırlar, muhtelif gazetelerle okula gelip kantinde bunları okurlar, kızları da erkeksi bir giyim tarzına sahiptir. bu tipteki öğrenciler geçmişte yaşarlar, bugüne adapte olamamışlardır. solculuğu herşeye karşı çıkmak olarak algılayıp, kendilerini kullanmak isteyenlere de maşa olmaktadırlar. aynı olay ülkücü gruplarda da görülür. kenan imirzalıoğlu yada polat alemdar tarzı kıyafetler de bu grubun kıyafet tarzıdır. onlarda şekilcilikten öteye gidememiş, "80 öncesi kavga ortamı yeniden yaratılsa da karşı grupla kavga etsek" diye beklemektedirler. bu tip insanlar kendilerini kanıtlayabilmek için bu kostümlere sığınırlar.
bu aslında son derece normal bir durumken hatun kişi açısından bazı endişeleri içinde barındırır. rutin bir şekilde eve gidip gelme sonucunda bilumum komşularla ve kapıcı ile aşina olmanız, siz apartmana girerken arkanızdan gülümseyerek bakmaları, herkesin sevişeceğinizi anladığını sanmanız, ailesinin bu durumdan komşular sayesinde haberdar olacağı korkusu, "eve atılan kız" pozisyonuna düşme sıkıntısı adamı yer bitirir. bu stresle sevgilinizin yanına gittiğinizde diken üstünde olur, anın tadını çıkaramazsınız. tabulara, türk aile yapısı geleneğine, cici kız profiline lanet eder ama yalnız kalacağınız başka yer olmadığından bu işkenceyi her seferinde yaşarsınız.
bu durum kızın üzerinde baskı yaratır, etraftan sürekli olarak sevgiliyi kastederek imalı sözler, şakalar yapılır. bu durum kızı kassa da zaman içinde bakış açısını bu yönde değiştirmesine neden olur. eğer sevgilinin istekleri de bu yönde ise sorun olmaz, sadece süreç hızlanmış olur.
erkeklerin tercih kolaylığına rağmen kadınların giyimlerinin alternatifi çoktur. bir erkeğin kot-gömlek/tshirt kombinasyonu kadında etek(uzun,kısa)/pantolon/capri-body/bluz/tshirt/gömlek/straplez diye büyür. daha sonra bunların renk kombinasyonu , mevcut moda şekilleri ile değerlendirilmesi daha sonra bunlara uygun takı seçimi ve tabiki makyaj yapımı uzun sürer. ve bir ayakkabı kıyafetin duruşunu tamamiyle değiştireceğinden ayakkabı tercihi apayrı bir sorundur. ayrıca kıyafetin güzel durmasını sağlayan bir iç çamaşırı tercihi de kafaları yeteri kadar meşgul eder. kıyafete uygun bir saç biçimi konusuda önemlidir.tüm bu karar verme aşamaları da hergün tekrar ettiğinden dolap ne kadar büyük olursa olsun ya da ne kadar alışveriş yapılmış olursa olsun yeterli gelmeyecektir. bu kadınların sorunu değil, kadınlara yüklenen bu kıyafet karmaşasının sonucudur.
sayesinde sevgili ile rahat rahat sevişilemeyen alet.
cinsel çağrışımın en önemli unsurlarından olan "meme"nin, cinselliği daha da çağrıştırması için kullanılan aksesuar. küçüğü büyük, büyüğü (büyük olduğu için muhtemelen sarkık) şekilli gösteren sütyen türü.
çocuk gördüğünü yapar. evde babasınin annesini ve kendisini dövdüğünü gören çocuk okulda da kendinden zayıfı döver. babasının silah taşıdığını gören çocuk bunu babanın kalem taşıması kadar doğal algılayıp kendi de silah taşır,babası küfür ederse oda küfür eder. çocuk ayna gibidir. ne gösterirseniz onu yansıtır.
bu deyimimiz aile kızı profilinin temel taşlarından biridir. genç kıza bu deyim örnek gösterilerek uslu başlı,sessiz sedasız olmanın iyi bişey olduğu aşılanır. bunu model alarak büyüyen kız çocuğu da ilerde kocasından dayak yediğinde de, ezilip horlandığında da taş misali sessiz kalarak bu inanışın gereğini yerine getirir.
(bkz: cami duvarına işemek)
liseden mezun olalı yıllar geçmiştir. bir gazetenin sayfalarında görülen bir ilanla ya da arkadaşlardan alınan haberle mayıs-haziran aylarının bir haftasonunda eski lisenize gidersiniz. aslında zaten samimi olunan arkadaşlarla görüşüldüğünden onları görmenin heyecanı olmaz içinizde. eski dönem arkadaşlarınızla da "sen nerde çalışıyosun?, evlendin mi?, çocuğun var mı?" gibisinden sidik yarışına girip üzerine de pilavla ayranı içtikten sonra zaten yıllardır kopmamış olduğunuz kankalarla biryerlere gidip diğerlerinin dedikodusunu yaparsınız.
özellikle kardeş "erkekse" aile tarafından abla büyük olsa da hizmet etmesi gerektiği düşünülür. bir erkek asla kendi suyunu gidip almaz, yemeğini yapmaz, eşyalarını toplamaz. büyüğe saygı kavramının olduğu örf ve adetlerimize karşın ablaya emir de verilir, bağırılırda.
zamanında yaşanmış kötü bir tecrübe nedeniyle yeni başlanan ilişkilerde sürdürülen temkinlilik hali.
eğitim sistemimiz çok başarılıdır. çünkü yaratılmak istenen insan modeli; standart, basit düşünen, yaratmayan, okumayan, düşünmeyen, hep itaat eden, sorgulamayan, ümmetçi insan modelidir. ve bu beklentiler doğrultusunda yıllardır hareket eden büyüklerimiz(!) istedikleri gibi nesiller yetiştiren bir sistemi yaratmışlardır.
kilo alması.
insanın ömrü 65-70li yaşlardan sonra zaten maymun olarak geçiyor. haplar,doktorlar derken yalnız başına tuvalete bile gidemeyecek hale geliyorsunuz. birilerinin eline bakıyor olmak ruhunuzu incitiyor ya da demans veya alzheimer olarak etrafınızdakileri bezdirip,sizden nefret etmelerini sağlıyorsunuz. şimdi bu durumu 40-50yıl daha uzatıp hem kendine hem etrafa işkence etmenin manası yok.
bu komşu tipleri ya evhanımı bayanlardan ya da emekli olup işi gücü olmayan insanlardan oluşur. zamanlarını bir araya gelip,pasta börek yapıp bir yandan kadın programları izlerken bir yandan da mahallede olup bitenler hakkında yorum yaparlar.bekar kızlar baş konudur. özellikle sevgilisi olanların ne yaptığı, nerede gezdiğini, zaman evleneceği gibi konular ilk sırada tartışılır.bu konularda herkesin doğru yanlış bir fikri vardır.
balkonlarda konu komşunun faaliyetlerini izlerler,ağzınızdan laf almak için " evleniyormussun diye duydum " ya da " kaç gündür annen evde yok hayırdır hasta mı?" gibi "yoklama" sorularıyla durumu öğrenmek isterler. bu komşularla tanışmış olmanızın önemi yoktur çünkü "mahhaleye taşınan herkes beni tanımalıdır" felsefesini benimserler. yüzüne sahte bir gülüşle,"canım,cicimli" bir konuşma ile,her dediğinizi onaylayarak konuşurlar ama arkanızı döndüğünüzde gezmenizden,giyinmenize,okulunuzdan, işinize herşey hakkında bire bin katarak anlatırlar.
balkonlarda konu komşunun faaliyetlerini izlerler,ağzınızdan laf almak için " evleniyormussun diye duydum " ya da " kaç gündür annen evde yok hayırdır hasta mı?" gibi "yoklama" sorularıyla durumu öğrenmek isterler. bu komşularla tanışmış olmanızın önemi yoktur çünkü "mahhaleye taşınan herkes beni tanımalıdır" felsefesini benimserler. yüzüne sahte bir gülüşle,"canım,cicimli" bir konuşma ile,her dediğinizi onaylayarak konuşurlar ama arkanızı döndüğünüzde gezmenizden,giyinmenize,okulunuzdan, işinize herşey hakkında bire bin katarak anlatırlar.
çayı ince belli bardaktan içmek.
sözlükte bu konunun bu kadar güncel olması bile toplumumuz erkek yapısının bu konuda hala tereddütte olduğunun göstergesidir. hayat arkadaşını mmlik bir et parçasına göre seçmeleri ve bundan gurur duymaları vahim bir olaydır. ne olur karşımızdaki insana bir bütün olarak bakabilsek de bu kadar kız bu yüzden öldürülmese,acı çekmese ve aşağılanmasa. erkek yada kadın olmak insanı yüceltmez,insan olması kişiyi yüceltir.
her hafta sonu olan tanıtım turu için günlerce bıkmadan usanmadan aradıkları, "artık yeter gına geldi" diyerek gitmeye karar verdiğiniz, gittiğinizde "pardooooon"cuların gazıyla muhakkak bir yer satın aldığınız,genel görünüşü islami yaşama uygun(haremlik selamlık havuzlar,kadınlara özel plaj)mekanları ile gayet güzel planlanmış,estetik açısından muhteşem,lüx tatil köyü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?