denemeler

şeriat düzenine hazırlık...yavaş yavaş alıştırma. bunu duyan bazı kimseler " e canım bazı öğrenciler de abartıyorlardı "diye destek verirler bu zihniyete ve böylece beyinler bu duruma alışır. bu ülkede özgürlük denince sadece türban anlaşılır çünkü.

bunlar rol yapan tiplerdir. asker parkası giyerler, sakallı ve saçları dağınıktırlar, samsun içer, kibrit kullanırlar, muhtelif gazetelerle okula gelip kantinde bunları okurlar, kızları da erkeksi bir giyim tarzına sahiptir. bu tipteki öğrenciler geçmişte yaşarlar, bugüne adapte olamamışlardır. solculuğu herşeye karşı çıkmak olarak algılayıp, kendilerini kullanmak isteyenlere de maşa olmaktadırlar. aynı olay ülkücü gruplarda da görülür. kenan imirzalıoğlu yada polat alemdar tarzı kıyafetler de bu grubun kıyafet tarzıdır. onlarda şekilcilikten öteye gidememiş, "80 öncesi kavga ortamı yeniden yaratılsa da karşı grupla kavga etsek" diye beklemektedirler. bu tip insanlar kendilerini kanıtlayabilmek için bu kostümlere sığınırlar.

sanırım hala ilerlememizi bir kurtarıcıya bağlamış olmamıza üzülürdü. çünkü kurduğu ülkenin insanlarının hala masallardaki peri bekleyen insanlar gibi kahraman,kurtarıcı beklemesini,kendi akıllarını kullanmayıp kaderciliğe sığınmalarını sanırım kaldıramazdı.

olay maltepede yaşanmış. bir polis yolda yürüyen bir kızı "bu etekle okula gitmeye utanmıyor musun?" diyerek tekmelemiştir.özgürlük kavramı sadece bazı sınıflara tanınmaktadır artık.mini etek türk örf ve adetlerine ters iken kara çarşaf uygundur.yakında sokağa bile çıkamıycaz.

-hocam sırayla mı yazalım?
-kalemle daha rahat edersiniz çocuumm!(ne yazık ki gerçekten olmuştur...)

dış görünüşe göre değil,kişinin içinde bulunan özelliklere aşık olmuş erkek tipidir.standart toplum dayatmalarına kanmamış er kişidir. aynı şey kare vücutlu erkeklere aşık kızlar içinde geçerlidir.

kumarda kazanan herşeyi kazanır...sonuçta parası olan herşeyin sahibi olur günümüzde..

sözlükte bu konunun bu kadar güncel olması bile toplumumuz erkek yapısının bu konuda hala tereddütte olduğunun göstergesidir. hayat arkadaşını mmlik bir et parçasına göre seçmeleri ve bundan gurur duymaları vahim bir olaydır. ne olur karşımızdaki insana bir bütün olarak bakabilsek de bu kadar kız bu yüzden öldürülmese,acı çekmese ve aşağılanmasa. erkek yada kadın olmak insanı yüceltmez,insan olması kişiyi yüceltir.

genelleme yapmak yanlış olur ama siz yorgun argın,,akşama kadar canınız çıkmış bir halde işten-okuldan evinize ulaşmaya çalışırken,yaşdan dolayı bedava seyahat kartı olan teyze-amca topluluğunun "bugün nereye gezmeye gitsek?" ya da "nerenin pazarı var bugün" edalarıyla otobüse binip bir de yer istemeleri insanı çileden çıkarıyor.
bu şekilde yer verdiğim bir teyze bedava seyahat kartı olduğu için her gün bir başka yerin pazarına gittiğini ya da hergün başka bir semtteki ahbabına gidip,çayını içip,böreğini yedikten sonra evine döndüğünü ben ona yer verdikten sonra bana anlatarak kendimi aptal yerine koymamı sağladı.

laiklik sadece din-devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını değil, dini kuralların güçlü kesimler tarafından kendi çıkarları doğrultusunda kullanılmamasının sağlanmasını da içerir. yani bir ölçüde dindeki yozlaşmanın engellenmesi içinde önemli bir kavramdır. islami devletlerdeki geri kalmışlığın en önemli sebeblerinden biri egemen zümrenin dini kuralları çarpıtarak,hurafelerle cahil halk kitleleri üzerinde istedikleri etkiye sahip olarak ülkenin gelişme kaynaklarını istedikleri biçimde kullanmalarıdır.

şekilcilik üzerine kurulu hayatları,bir topluluğa ait olma isteği ile hareket eden,siyah palto/kazak,gömlek,kumaş pantolon giyen,tespihli,bilimsel düşünce yerine doğmalarla hareket eden,klişeleşmiş şeylerle(uzun saç,solcular,ateistler...vb.)kavga eden,vizyonlarını genişletememiş,hayatlarına "kenar mahalle delikanlısı" özllikleri tamamiyle hakim olmuş,bugünü yaşayamayan,eskiye özlem duyan insan modelleridir. savundukları şeyler politik değil,masalsıdır. konu hakkında bilgisi yoktur çoğunun. kendilerine dayatılanları sorgusuz sualsiz kabul eder,canla başla savunurlar.80 öncesi döneme özlem duyulur.hem bu tipler için hemde solcu tipli öğrenciler için hanyayı konyayı anladıklarında çok geç olacak,hayatları bir karmaşanın içinde yok olup gitmiş olacaktır. kendilerini sağ-sol diye ayıran odakların aynı olduğunu,iki tarafında yaptıklarının aynı odakların ekmeğine yağ sürdüğünü anlayabilmeleri için olgunlaşmaları,hatta ölmeleri bile gerekebilir.

"hepimiz türküz" deyince hrant dink’in ölümüne üzülmemiş mi oluyoruz. tepkimizi göstermek isterken ipin ucunu kaçırıyoruz her seferinde. hrant dink fikirleri sebebiyle öldürüldü ne yazık ki!uğur mumcu gibi,ahmet taner kışlalı gibi,bahriye üçok gibi üzerinde durmamız gereken nokta bu olması gerekirken olayın çekilmeye çalışıldığı tuzağa kendi ayaklarımızla gidiyoruz.

sinir+stres harbi+kan+gözyaşı+ağrı+aşırı tatlı tüketme isteği+bunalım hali+kalın çorap+sıcak su+etkili bir ağrı kesici+ped/tampon.

özellikle havlu belinden ha düştü ha düşecek gibi duran sevgilinin karşısında sakin kalabilmek oldukça zordur.

dünya önce insan olsun, sonrası zaten gelir.

eğitim sistemimiz çok başarılıdır. çünkü yaratılmak istenen insan modeli; standart, basit düşünen, yaratmayan, okumayan, düşünmeyen, hep itaat eden, sorgulamayan, ümmetçi insan modelidir. ve bu beklentiler doğrultusunda yıllardır hareket eden büyüklerimiz(!) istedikleri gibi nesiller yetiştiren bir sistemi yaratmışlardır.

annelik sadece tek başına yeterli bir sıfat değildir. bu kavramın içinin doldurulması gerekir.bilgisiz,eğitimsiz,vasıfsız,ezilen,dövülen,adam yerine konmayan,silik,dünyadan bi haber bir kadın ne analık vazifesini ne de insanlık vazifelerini yerine getirebilir.

öncelikler "namus nedir?" onun tanımını yapmak lazım. eğer namus sadece dişilerin vajinasının içinde bulunan bir et parçası ise elin dolandırıcısına,kaçakçısına,hırsızına,ikiyüzlüsüne,yalancısına...neden "namussuz" diyoruz? ya da erkeklerin namusu nerede oluyor?karısı, kızı, bacısı, anası derseniz ailesi olmayan adamların namusu yok mu? vajinanaın içindeki hiç bir fonksiyonu olmayan bir et parçası mı namusla özdeşen; daha hayati organların;insanın yaşamını idame ettiren organların bu tarz bir öneme sahip olması gerekmez mi?daha da önemlisi insan özünde iyiyse bacağının arasının,üstünün,altının ne önemi var?

sessiz bir ortam,güzel dostlar,sade bir türk kahvesi ve nargile... bu saatten sonra ölsem nolur ölmesen de...

türkiyede nedense ergenlik çağına kadar bir ölçüde gerçekleşen baba kız ilişkisi adet kanaması ile birden bitiverir.baba artık bir yabancıymışcasına kızı ile ilgili önemli konuları kızı ile"yüz göz olmasın" diye anne ile halleder. yıllar geçer baba kızı ile sadece " nasılsın,iş/okul nasıl gidiyo?bugün ne yaptın?"gibi suya sabuna dokunmayan konularda konuşurlar.kız babaya hasret bir biçimde evlenir gider. ya da kız baba ile olan bu kopukluğu hissettikçe hırçınlaşır ve babaya içten içe diş bilemeye başlar. babadan nefret etme boyutuna gelir. babanın her hareketi batar. ve babanın kızılan tüm davranışlarına ,hareketlerine sahip bir erkek bulur ve onunla evlenir. baba ise duygularını açıklayamamanın verdiği hüzünle kızına ya içki içip çakır keyif olduğunda ya da mezuniyet,düğün gibi anlamlı günlerde sarılır,onu öper.filmin sonu mezar taşı başında kızın "ah baba ne olurdu daha yakın olabilseydik"feryatları ile son bulur. bu son da bilinmesine rağmen hep tekrar edilir. her kadının içinde yara olarak kalan ,yıllar sonra dile getirilebilen hadisedir.