kadının en büyük vazifesi analıktır

gerçekliği su götürmez mustafa kemal atatürk sözüdür.
(bkz: atatürk diyor ki)

(bkz: cennet annelerın ayakları altındadır)

ne demek profesor olmak, basbakanlik yapmak, atletizimde dunya rekorlarini uc uca eklemek...

annelik sadece tek başına yeterli bir sıfat değildir. bu kavramın içinin doldurulması gerekir.bilgisiz,eğitimsiz,vasıfsız,ezilen,dövülen,adam yerine konmayan,silik,dünyadan bi haber bir kadın ne analık vazifesini ne de insanlık vazifelerini yerine getirebilir.

(bkz: hicbir makyaj kadini annelik kadar guzellestiremez)

(bkz: erkeğin en büyük vazifesi babalıktır)

kadın için söylenmiş bir sözdür; fakat ana olan kadın için. yani her kadın ana olsun da vazifesini yapsın, anlamına gelmediğini düşündüğüm sözdür. ana olduktan sonra da ister istemez en büyük vazife bu oluyor ve analar da bu vazifeyi biliyor, seve seve yapıyor. vazifesini yapmayanlarsa ana bile sayılmıyor, sadece doğurmak demek değildir ana olmak.

bir an kedinin enbüyük vazifesi analıktır diye okudugum entry.

m. kemal ile aynı düşünmediğim cümleciktir.kadına böyle bir misyon takmak bugün için özellikle imkansızdır ve ilerici görünmemektedir .kadınında erkeğinde görevleri aynıdır ve her görevleri müşterektir.

insan cinsleri arasinda, vazifeye baglilik boyutlarini, tartismaya acabilecek baslik cumlesidir.
bagnaz bir yaklasimdan oteye gecemez. "analik" vazife degil erdemdir. ancak, bunun gerektirdigi vazifelerden soz edilebilir.
soz edilirken de baba olan cinsin, vazife boyutlari ayni anlam butunlugu icerisinde incelenmelidir.

gerçekliği 1923’de su götürmez bir atatürk sözü idi kanımca. o tarihte en büyük vazife aydın oğullar ve kızlar yetiştirmekti. bugün kadına vazife olarak analığı biçmemiz tamamen ataerkil yapımızdan kaynaklanıyordur.

ataerkil toplumlarda kadını "the other" konumuna getiren, annelik dısında baska bir vasfı yokmus gibi gosteren cumledir.

insanların en büyük vazifesi kulluktur annelik verilmiş bir vasıf degildir kazanılmış bir statüdür.

diğer statülere oranla kutsal bi statüdür annelik.
(bkz: cennet annelerin ayakları altındadır)

tabii ki kadinin vazifesi dogrumak ve dogurduguna gozu gibi bakmaktir, eger vazifesi bu olmasa idi dogurganlik ozelligi sadece kadinlara verilmis olmazdi, sevgili erkeklerimiz de dogurabilirdi, "ozaman dolleme isini kim yapardi" derseniz e tabiki yine erkekler, hem dolleyecek hem doguracaklar, nee iki isi bir arada yapamazlar mi? hmm ben de erkekler o kadar buyuk yuklerin altindan kalkiyorlar bu ikisini de yaparlar diye dusunmustum ama...hadi madem kadinlarda kalsin bu "vazife".

bu söze göre, aslında ananın en büyük vazivesi analık değil, ilerici, zeki, saygılı bireyler yetiştirmektir. yoksa doğururum vazifemi yerine getirmiş olurum diyebilir mi bir kadın?

analık da sadece doğurmak değildir zira.

kadına bahşedilmiş en güzel duygudur analık. vazife mantığından çok uzak ve zamanı geldiğinde çok da gönüllü bir şeydir. mecburiyetten çok uzaktır bu haliyle.

ba$liktaki yazilari okudum da, bir yer es gecilmi$ sanirim.

kadinin "en buyuk vazifesi" olarak analik one surulmu$, tek vazifesi olarak degill. esasen ilk defa duydum bu sozu ama ba$likta belirtildigi gibi mustafa kemal ataturk tarafindan soylenmi$se yine benim dedigim mantikla soylenmi$ olmali. zira kurtulu$ sava$inda da cepheye mermileri ta$iyanlar yine ayni kadinlardi ve analigin haricinde ek bir vazife ile gorevlendirmi$lerdi kendilerini. bu acidan da yakla$mal lazim konuya.

ortaçağ’dan kalma düşüncenin en saf hali. damıtılmış %100 türk malı.

(bkz: kadının en önemli vazifesi anneliktir)