allah kelamı değildir,
doğru.
peygamber kelamı değildir.
doğru.
salt bu sebepten ezanı gereksiz görmenin doğruluğuna bakalım bir.
şimdi,
ezanın ortaya çıkış hikayesini bilenler bilir. bilmeyenler için özet geçiyorum.
-------özet-----------
namaz vakitlerinde cemaatin tam toplanamadıgını gören peygamberimiz istişare yapar sahabelerle. herkes fikrini söyler. kimisi çan çalalım, kimisi borazan kullanalım, kimisi ateş yakalım, kimisi bayrak çekelim der.
fakat bu fikirlerin hiçbiri kabul görmez. zira çanı hıristiyanlar, borazanı yahudiler kullanmaktadır. ateş ise mecusilerin taptığı puttur. bayrağı da herkes göremeyeceği için müslümanlara has bir şey olmalı düşüncesiyle neticesiz bir şekilde dağılınır.
sonrasında bir sahabi, rüyasında ezanın okundugunu ve namaz kıldığını görür, peygamber efendimize anlatır. uygun görülür, onaylanır ve o günden bu yana okunagelir ezan.
---------özet---------
peygamberin söz, sükun ve takrirlerine sünnet denir.
şimdi takriri sünnet üzerinde duralım. sahabe tarafından söylenen sözlerin veya fiillerin peygamber tarafından onaylanması işidir.
bu durumda ezan sünnettir.
veda hutbesinde, bize iki emanet bırakılır:
biri kur’an, diğeri sünnet.
bu iki emanete sarıldıkça, insanoğlunun yolundan şaşmayacağının altı çizilir.
şimdi diyoruz ki, bundan vazgeçelim. geçmeyin efendim, geçmeyin. sabah ezanının sesi ürkütüyorsa, kötü sesli müezzinleri göreve getiren kuruluşlara seslenmeyi deneyin.
ancak şu da var ki, ezan sizin için bir şey ifade etmiyora, sesin kötü gelmesi de gayet olağan.
mehmet akif ersoyla noktalayalım,
rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli,
değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli
bu ezanlar ki şehâdetleri dinin temeli
ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
.
allah belalarını versin. her yerden çıkıyor, bok var sanki.
aşkın gözyaşları isimli kitabın yazarı.
internette "bir solukta okunup bitirilmesi gereken kitap" minvalinde bazı yorumlar okumuş olaraktan diyorum ki; değil bir solukta okuyup bitirmek, bin solukta tek bir harfin mâna denizinde yüzülmesi gereken kitaptır nezdimde..
hem aralarda hele bir otur soluklan yegenim. bi nefes çek. oksijenin varlığına şükret. kalk, yemek ye. sonra şemsin, nefsini terbiye için annesinin sıcak tandır ekmeğine, yağlamalarına, haşlanmış et ve tatlılarına yüz çevirdiğini, yediği zaman ise olduğu gibi çıkardığını hatırla. hatırla ki, bir ânlık müteredditliğinle önünde duran yiyeceklere bakıp, sonra tüm fütursuzluğunla "amaaaaan! o şems, ben x. fark burda" diyip aban, abanabildiğin kadar...
o bir anlık tedirginliğin bile; kitabın, üzerinde bıraktığı etkinin, tetiklenmesi değil midir? hâl böyle olunca, kitabın saniyedeki etkileyiş hızının hesabını yapmaya lüzum yoktur sanırım. keşke, önsözünde elif şafaka giydirmeseymiş ama pek sevgili yazarımız sinan yağmur;
"ben ki kuralları yıkmaya gelmiş şems, ben ki dünya nimetlerini elinin tersiyle itmiş şems, nasıl olur da 40 kural yaftasını yakıştırırlar bana. neden kendi entrikalarının ortasına yerleştirirler beni?"
kitap, 95. sayfadan itibaren başlıyor benim için. celaleddinden mevlanalığa doğru kısmıyla âdeta içine çekiyor. konyanın havasını soluyorsunuz o vakit. şemsin gönüllü müridi oluyorsunuz, üstüne basa basa söylenen, mürit istemediğini bilmenize rağmen hem de.
böyle bi tuhaf oluyorsunuz sonra...
ger ben ben isem nesin sen ey yar?
ver sen sen isen neyim ben-i zar.. / fuzûlî
beytini anımsayıp, burada da bahsi geçmekte olan, aşkınızın, ruhdaşınızın, dostunuzun varlığından şüphe edip; varsa beni bulur mu, yoksa bu beyit neden var, varsa nerede ve ne zaman beni bulacak yoksa benim mi onu bulmam gerekecek?? türünden soru işaretleri yüreğinizi, beyninizi bilfiil işgal edecek. bir umut diyeceksiniz, bir umut...
henüz bitmedi ama güzel kitap vesselam. (arada soluklanıyorum evet.)
hem aralarda hele bir otur soluklan yegenim. bi nefes çek. oksijenin varlığına şükret. kalk, yemek ye. sonra şemsin, nefsini terbiye için annesinin sıcak tandır ekmeğine, yağlamalarına, haşlanmış et ve tatlılarına yüz çevirdiğini, yediği zaman ise olduğu gibi çıkardığını hatırla. hatırla ki, bir ânlık müteredditliğinle önünde duran yiyeceklere bakıp, sonra tüm fütursuzluğunla "amaaaaan! o şems, ben x. fark burda" diyip aban, abanabildiğin kadar...
o bir anlık tedirginliğin bile; kitabın, üzerinde bıraktığı etkinin, tetiklenmesi değil midir? hâl böyle olunca, kitabın saniyedeki etkileyiş hızının hesabını yapmaya lüzum yoktur sanırım. keşke, önsözünde elif şafaka giydirmeseymiş ama pek sevgili yazarımız sinan yağmur;
"ben ki kuralları yıkmaya gelmiş şems, ben ki dünya nimetlerini elinin tersiyle itmiş şems, nasıl olur da 40 kural yaftasını yakıştırırlar bana. neden kendi entrikalarının ortasına yerleştirirler beni?"
kitap, 95. sayfadan itibaren başlıyor benim için. celaleddinden mevlanalığa doğru kısmıyla âdeta içine çekiyor. konyanın havasını soluyorsunuz o vakit. şemsin gönüllü müridi oluyorsunuz, üstüne basa basa söylenen, mürit istemediğini bilmenize rağmen hem de.
böyle bi tuhaf oluyorsunuz sonra...
ger ben ben isem nesin sen ey yar?
ver sen sen isen neyim ben-i zar.. / fuzûlî
beytini anımsayıp, burada da bahsi geçmekte olan, aşkınızın, ruhdaşınızın, dostunuzun varlığından şüphe edip; varsa beni bulur mu, yoksa bu beyit neden var, varsa nerede ve ne zaman beni bulacak yoksa benim mi onu bulmam gerekecek?? türünden soru işaretleri yüreğinizi, beyninizi bilfiil işgal edecek. bir umut diyeceksiniz, bir umut...
henüz bitmedi ama güzel kitap vesselam. (arada soluklanıyorum evet.)
şöyle de bir blog yapmış kendine. (kendine?)
http://michaelsikkofield.blogspot.com/
http://michaelsikkofield.blogspot.com/
illüminatinin böyle bir hedefi oldugu, yeni bir "dünya dini"ni -kâh sübliminal yollarla, kâh alenen söylemlerle- getirmeye çalıştıgı ve çok daha fazlası yazar şu blogda:
http://michaelsikkofield.blogspot.com/
ilk etapta cocugun haddinden fazla paranoyak oldugunu düşüneceksiniz, sonrasında, küçük çapta bir-iki araştırma ve konuyla alakalı birkaç kitap okuyunca "lan?! yoksa?" nidaları eşliğinde hayatınızdan başlayarak, bazı şeyleri sorgulamanız gerektiginin bilincine varacak mısınız bilmiyorum ama blog okunmaya deger.
http://michaelsikkofield.blogspot.com/
ilk etapta cocugun haddinden fazla paranoyak oldugunu düşüneceksiniz, sonrasında, küçük çapta bir-iki araştırma ve konuyla alakalı birkaç kitap okuyunca "lan?! yoksa?" nidaları eşliğinde hayatınızdan başlayarak, bazı şeyleri sorgulamanız gerektiginin bilincine varacak mısınız bilmiyorum ama blog okunmaya deger.
giderken, kişi kendisini de beraberinde götürdüğü sürece "tam bir gitmek"in gerçekleşmesi namümkün gibi görünse de şimdilik, bi yerlerde bi "her şeyi bırakıp gitmek" olduguna inanıyorum.
(bkz: tutunamayanlar)
bir ogrenci evi klasigi. yıllar yıllar oncesinde de ütüyle saç düzleştirirlerdi.
hey yavrum hey!
hey yavrum hey!
ajda pekkan ın farkın bu albumunden yuksek sadakatle olan dueti.
günler birbirinin aynı
zaman akıp gidiyor.
gemiler geçiyor ufka karşı
ama bizi görmüyor.
hayat başka yerde saklı,
seslensemde çıkmıyor.
her yanımız iplerle bağlı,
ucunu kim tutuyor?
bunalınca zaman zaman
çekelim bir of aman aman...
kır zincirini, kes iplerini,
kapansın en derin yaran.
bitsin artık bu ucuz roman
sen gerçeksin onlar yalan..
günler birbirinin aynı
zaman akıp gidiyor.
gemiler geçiyor ufka karşı
ama bizi görmüyor.
hayat başka yerde saklı,
seslensemde çıkmıyor.
her yanımız iplerle bağlı,
ucunu kim tutuyor?
bunalınca zaman zaman
çekelim bir of aman aman...
kır zincirini, kes iplerini,
kapansın en derin yaran.
bitsin artık bu ucuz roman
sen gerçeksin onlar yalan..
ajda pekkan ın farkın bu albumunden.
bu güneşsiz günlerde gayretler içindeyim
bin türlü biçimdeyim sensiz
gecenin her yerinde evvel zaman içinde
yolunu kaybetmiş gibi sensiz
sokağından geçiyordum daha birkaç gece önce
ışıklar sönmüştü yine
bir yabancının peşinden koştum bir keresinde
sevgilim diye diye
asla... asla deme asla
asla... asla demem asla
beni sen yaktın sen topla
kendin gel kendin kurtar aşkım
kalbimi bu yerlerden
bu kadersiz kalbim sensiz yorgun düştüm
nolur bir şey söyle na na na na na na
ahtım var ölmem de yalnızlarda sensiz
asla... asla deme asla
asla... asla demem asla
bu güneşsiz günlerde gayretler içindeyim
bin türlü biçimdeyim sensiz
gecenin her yerinde evvel zaman içinde
yolunu kaybetmiş gibi sensiz
sokağından geçiyordum daha birkaç gece önce
ışıklar sönmüştü yine
bir yabancının peşinden koştum bir keresinde
sevgilim diye diye
asla... asla deme asla
asla... asla demem asla
beni sen yaktın sen topla
kendin gel kendin kurtar aşkım
kalbimi bu yerlerden
bu kadersiz kalbim sensiz yorgun düştüm
nolur bir şey söyle na na na na na na
ahtım var ölmem de yalnızlarda sensiz
asla... asla deme asla
asla... asla demem asla
ajda pekkan ın farkın bu albumunden.
nasıl tozu dumana kattım
ne çok fırtınadan çıktım
yine de bugünlere sensiz geldim
kabul et o geceyi unuttum
bendim senin tek umudun
ama yok ben zamanı durdurdum
özetle
geçmiş gitmişim
sünger çekmişim
sevmiş sevmemişim
özetle
olmuş bitmişim
tükenip dirilmişim
ama geri dönmemişim.
özetle.
daha dün aynı evde
daha dün aynı sokakta
daha dün senin yanında
öyle bakan ben miydim?
nasıl tozu dumana kattım
ne çok fırtınadan çıktım
yine de bugünlere sensiz geldim
kabul et o geceyi unuttum
bendim senin tek umudun
ama yok ben zamanı durdurdum
özetle
geçmiş gitmişim
sünger çekmişim
sevmiş sevmemişim
özetle
olmuş bitmişim
tükenip dirilmişim
ama geri dönmemişim.
özetle.
daha dün aynı evde
daha dün aynı sokakta
daha dün senin yanında
öyle bakan ben miydim?
özet olarak, hülasa.
ajda pekkan ın farkın bu albumunden.
ahh geri ver
olası gözyaşımı al geri ver
ahh yüreğim
ona bu kalp acımı sindiriver
hayrını gör
bana bıraktığının hayrını gör
ahh yüreğim
alev alev yanmayı öğreniver
ister servet olalım
ister gökte yanalım
bitsin yaslı anılar
biraz erkek olalım
hadi gel bu kalbi ara üzmeden
hadi gel yürekte yara küsmeden
hadi gel bu aşkta kan akar mı gör
hadi gel yaşattığını gör.
ahh geri ver
olası gözyaşımı al geri ver
ahh yüreğim
ona bu kalp acımı sindiriver
hayrını gör
bana bıraktığının hayrını gör
ahh yüreğim
alev alev yanmayı öğreniver
ister servet olalım
ister gökte yanalım
bitsin yaslı anılar
biraz erkek olalım
hadi gel bu kalbi ara üzmeden
hadi gel yürekte yara küsmeden
hadi gel bu aşkta kan akar mı gör
hadi gel yaşattığını gör.
ajda pekkan ın farkın bu albumunden. (petek dincozumsu bi calisma olmus)
dünya farkında, sen değilsin
bensiz aşkınla kalma böyle
kim var karşımda, sen değilsin
bittin aslında, ben de öyle
duyamadım aşktan
ara sıra bir kaç
yeni kelime
yine de
arada sırada aklıma geliyor
geldiği gibi de gitmeyi bilmiyor
kalbime gömülen emin olma diyor
beni öldürüyor, kendisi yaşıyor
arada sırada aklıma geliyor
geldiği gibi de gitmeyi bilmiyor
kalbime gömdüğüm emin olma diyor
bana gün dediğin, akşamı buluyor
aşklar faslında tek deliydim
sende tan varken, bende gölgen
hayret aslında, sen bilirdin
sustun karşımda, ben de öyle
dünya farkında, sen değilsin
bensiz aşkınla kalma böyle
kim var karşımda, sen değilsin
bittin aslında, ben de öyle
duyamadım aşktan
ara sıra bir kaç
yeni kelime
yine de
arada sırada aklıma geliyor
geldiği gibi de gitmeyi bilmiyor
kalbime gömülen emin olma diyor
beni öldürüyor, kendisi yaşıyor
arada sırada aklıma geliyor
geldiği gibi de gitmeyi bilmiyor
kalbime gömdüğüm emin olma diyor
bana gün dediğin, akşamı buluyor
aşklar faslında tek deliydim
sende tan varken, bende gölgen
hayret aslında, sen bilirdin
sustun karşımda, ben de öyle
ajda pekkanin farkın bu albumunden güzel bir slov calısma.
herdem içimiz alışır dinmez yaşımız
vurgun bu gönül bir küser bir barışır
sorma nicedir böyle avunuur kalbim
dargın duramaz yinede tez barışır
anladım bu defa sonu yok bitti
kapımı kapadı gitti
biliyorum geri dönmeyecek
bağrımda kor oldu ateşim yandı
beni benden alıp gitti
biliyorum geri gönmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın acısı dinmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın aıcısı dinmeyecek
herdem içimiz alışır dinmez yaşımız
vurgun bu gönül bir küser bir barışır
sorma nicedir böyle avunuur kalbim
dargın duramaz yinede tez barışır
anladım bu defa sonu yok bitti
kapımı kapadı gitti
biliyorum geri dönmeyecek
bağrımda kor oldu ateşim yandı
beni benden alıp gitti
biliyorum geri gönmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın aıcısı dinmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın aıcısı dinmeyecek
herdem içimiz alışır dinmez yaşımız
vurgun bu gönül bir küser bir barışır
sorma nicedir böyle avunuur kalbim
dargın duramaz yinede tez barışır
anladım bu defa sonu yok bitti
kapımı kapadı gitti
biliyorum geri dönmeyecek
bağrımda kor oldu ateşim yandı
beni benden alıp gitti
biliyorum geri gönmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın acısı dinmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın aıcısı dinmeyecek
herdem içimiz alışır dinmez yaşımız
vurgun bu gönül bir küser bir barışır
sorma nicedir böyle avunuur kalbim
dargın duramaz yinede tez barışır
anladım bu defa sonu yok bitti
kapımı kapadı gitti
biliyorum geri dönmeyecek
bağrımda kor oldu ateşim yandı
beni benden alıp gitti
biliyorum geri gönmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın aıcısı dinmeyecek
bu gece yine tek
bir başına bu yürek
yaranın aıcısı dinmeyecek
ajda pekkanın farkın bu albumunden.
kolay değil böyle yaşamak kolay değil
bunca yükü böyle taşımak kolay değil
hayat kkısa gittigidiyor bilmeyene
aşk bir ceza adam gibi sevmeyene
bensizliğie alışamazsın gözyüzünde
yıldılarla yarışamazsın
kapadım ben o eski defterleri
boşuna heves etme dönmem geri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
unuttum beni yok yere üzenleri
kapıma kul olup boşa gezenleri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
kolay değil böyle yaşamak kolay değil
bunca yükü böyle taşımak kolay değil
hayat kkısa gittigidiyor bilmeyene
aşk bir ceza adam gibi sevmeyene
bensizliğie alışamazsın gözyüzünde
yıldılarla yarışamazsın
kapadım ben o eski defterleri
boşuna heves etme dönmem geri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
unuttum beni yok yere üzenleri
kapıma kul olup boşa gezenleri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
kolay değil böyle yaşamak kolay değil
bunca yükü böyle taşımak kolay değil
hayat kkısa gittigidiyor bilmeyene
aşk bir ceza adam gibi sevmeyene
bensizliğie alışamazsın gözyüzünde
yıldılarla yarışamazsın
kapadım ben o eski defterleri
boşuna heves etme dönmem geri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
unuttum beni yok yere üzenleri
kapıma kul olup boşa gezenleri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
kolay değil böyle yaşamak kolay değil
bunca yükü böyle taşımak kolay değil
hayat kkısa gittigidiyor bilmeyene
aşk bir ceza adam gibi sevmeyene
bensizliğie alışamazsın gözyüzünde
yıldılarla yarışamazsın
kapadım ben o eski defterleri
boşuna heves etme dönmem geri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
unuttum beni yok yere üzenleri
kapıma kul olup boşa gezenleri
beni böyle bile böyle seven
başıma tac olsun canım yoldaş olsun
ajda pekkanın 2011 yazına damgasını vurmus albumu.
tracklisti su sekilde:
1- yakar geçerim
2- heves
3- farkın bu
4- yine tek
5- arada sırada
6- hadi gel
7- özetle
8- asla
9- ucuz roman (düet. yüksek sadakat)
10- arada sırada (sinan akçıl, tolga kılıç)
11- arada sırada (cem iyibardakçı)
tracklisti su sekilde:
1- yakar geçerim
2- heves
3- farkın bu
4- yine tek
5- arada sırada
6- hadi gel
7- özetle
8- asla
9- ucuz roman (düet. yüksek sadakat)
10- arada sırada (sinan akçıl, tolga kılıç)
11- arada sırada (cem iyibardakçı)
geçenlerde açtım bu burcun genel ozelliklerini ayrıntılarıyla kapsayan bir yazı okuyorum. yani bana kendini anlat deseler, bu kadar başarılı ve realiteden ödün vermeyen bir sekilde yazamazdım herhalde.
her neyse, sonra sevdicegim aldı okudu. henüz yarısına gelmişti ki, fırlatıp dergiyi: hayatını burçlara göre yaşıyorsun! dedi bana. anlamadım önce. nasıl yani? diyebildim şaşkın ve masum tavrımı takınıp. her şey aynı, seni anlatıyor işte! zor olmuyor mu senin için? dedi dalga geçmekten çok küçümser bir edayla. ne demek istedigini gayet iyi anlamama ragmen, anlamazlıga vurup olayı daha da açmasını , ve bu âni kükremesini sakin bir dille anlatmasını isteyen bir bakış fırlattım. ve başladı:
- yani hayatım, boyle bi sacmalık yaptıgını, hayatını burc yorumları okuyup ona gore sekillendirdigini aklım almıyor.
+ benim de aklım almıyor! boyle düşünebildigini aklım almıyor!
- ya hu kendin olsana, bak ban...
pekala diyip, cümlelerini tamamlamasına izin vermeden, kendi burcu olan boga burcunun ozelliklerini açtım kendisine. bana baktı, gülümseyerek ozur dilerim askim dedi.
o gün bugündür, benden çok burçlara inanıyor.
her neyse, sonra sevdicegim aldı okudu. henüz yarısına gelmişti ki, fırlatıp dergiyi: hayatını burçlara göre yaşıyorsun! dedi bana. anlamadım önce. nasıl yani? diyebildim şaşkın ve masum tavrımı takınıp. her şey aynı, seni anlatıyor işte! zor olmuyor mu senin için? dedi dalga geçmekten çok küçümser bir edayla. ne demek istedigini gayet iyi anlamama ragmen, anlamazlıga vurup olayı daha da açmasını , ve bu âni kükremesini sakin bir dille anlatmasını isteyen bir bakış fırlattım. ve başladı:
- yani hayatım, boyle bi sacmalık yaptıgını, hayatını burc yorumları okuyup ona gore sekillendirdigini aklım almıyor.
+ benim de aklım almıyor! boyle düşünebildigini aklım almıyor!
- ya hu kendin olsana, bak ban...
pekala diyip, cümlelerini tamamlamasına izin vermeden, kendi burcu olan boga burcunun ozelliklerini açtım kendisine. bana baktı, gülümseyerek ozur dilerim askim dedi.
o gün bugündür, benden çok burçlara inanıyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?