espri anlayışımızn olmadığı zamanlardı o zamanlar..evet yaptık bunu..iki parmağımızı yanyana getirerek arkadaşımıza sorardık bu kaç diye..iki derdi o da ne bilsin, hayır! bu kalın bir derdik..sonra gelsin kahkaha, gelsin eğlence..
bununla da kalmayıp biraz zaman geçince aynı soruyu tekrar sorardık bu sefer kalın bir diyen arkadaşa, hayır!bu 2 derdik filan..
yani aslında bu tabiri duyup duymamak önemsizdi, biz hangisini desek, karşı taraf öbür cevabı verirdi..
ilk di$i seslendirme yönetmenimizdir..
seslendirme işlemleri türkiyede yapılan ilk filmin de yönetmenliğini yapmıştır..
(bkz: bir millet uyanıyor)
(bkz: bir millet uyanıyor)
bildiğim kadarıyla karikatür sanatçısı bu bey, oyun yazarlığı da yapıyor..ayrılık adlı oyunuyla dario foyu anımsattı bana biraz, açık aileyi daha doğrusu..bu oyunuyla 96/97 sezonu afife jale ödülleri, cevat fehmi başkut en iyi yazar ödülünü de almış..
tek kişilik şehir ve bina adlı 2 oyunu daha var benim bildiğim..
tek kişilik şehir ve bina adlı 2 oyunu daha var benim bildiğim..
20. yy.ın başlarında andre breton tarafından psikanalize bağlı olarak gelişen bir akımdır.
sigmund freuda göre; insanlığın dış dünyadan edindiği alışkanlıklar ve istekler bilinçaltında toplanır..buna bağlı olarak da sanatçı hiçbir kurala bağlı olmadan, içinden geldiği gibi oluşturmalıdır eserlerini..akılcılığın karşısındadırlar ve kalıplaşmış biçime dayalı öğeleri, literatürlerinden silmişlerdir..
bir çok şiirinde bu akıma kapılıp da giden en iyi örneklerden biri de hiç kuşkusuz orhan velidir..
sigmund freuda göre; insanlığın dış dünyadan edindiği alışkanlıklar ve istekler bilinçaltında toplanır..buna bağlı olarak da sanatçı hiçbir kurala bağlı olmadan, içinden geldiği gibi oluşturmalıdır eserlerini..akılcılığın karşısındadırlar ve kalıplaşmış biçime dayalı öğeleri, literatürlerinden silmişlerdir..
bir çok şiirinde bu akıma kapılıp da giden en iyi örneklerden biri de hiç kuşkusuz orhan velidir..
1890-1910 yılları arasında fransada gelişmiş ve sanatta etkisini sürdürmüş bir akımdır..sembolizmle birlikte sürrealizmin oluşmasına hazırlık niteliğindedir.
bu akıma göre, dış dünya ile ilgili görüşler, kişinin ruhsal haline göre değişkenlik gösterir.yani duyularımız bize çevre ile ilgili gözlemleri vermez, biz bu gözlemleri, ruh halimize göre algılarız..
bu akıma göre, dış dünya ile ilgili görüşler, kişinin ruhsal haline göre değişkenlik gösterir.yani duyularımız bize çevre ile ilgili gözlemleri vermez, biz bu gözlemleri, ruh halimize göre algılarız..
parnasizme tepki olarak 19. yy. ın ikinci döneminde fransada ortaya çıkan bu akım, gerçeklerden bahseden parnasizmin tersine, düşüncelere değil duygulara önem verir..şiirlerin yazılış amacı duygulardan bahsetmektir bu akıma göre..
şiirin, her okuyana farklı şeyler hissettirebilmesi adına anlamı kapalı ve oldukça ağır eserler çıkmıştır ortaya..farklı çağrışımlar yaratabilme amacı mecaz ve istiare sanatlarına başvurmayı gerektirmiştir..
gerçeklerden kaçma, hayallere sığınma ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan karamsarlık belirgindir bu akımda..
şiirlerde serbest nazım biçimlerine yer verilmiştir..
baudelaire, arthur rimbaud ve puşkin bu akıma bağlı eserler ortaya koymuşlardır..
şiirin, her okuyana farklı şeyler hissettirebilmesi adına anlamı kapalı ve oldukça ağır eserler çıkmıştır ortaya..farklı çağrışımlar yaratabilme amacı mecaz ve istiare sanatlarına başvurmayı gerektirmiştir..
gerçeklerden kaçma, hayallere sığınma ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan karamsarlık belirgindir bu akımda..
şiirlerde serbest nazım biçimlerine yer verilmiştir..
baudelaire, arthur rimbaud ve puşkin bu akıma bağlı eserler ortaya koymuşlardır..
bu akım fransada şiir akımına bağlı olarak ortaya çıkmıştır.romantizme tepki olarak doğmuş bu akım, realizm ve natüralizmin şiir üzerine yansımış birleşimidir..
parnasyenler şiirlerinde duygulardan çok düşüncelere yer vermişleridir.ve şiirler biçim, şekil gibi unsurlar esas alınarak oluşturulmuştur.tarihin güzel dönemleri, gelenekler, görenekler işlenen konulardır..eski yunan mitolojisine duyulan hayranlık neticesinde ele alınan konular, klasisizmle benzerlik gösterir.şiirlerde betimlemeye yer verilir..
bu akıma örnek olarak; françois coppee verilebilir..
parnasyenler şiirlerinde duygulardan çok düşüncelere yer vermişleridir.ve şiirler biçim, şekil gibi unsurlar esas alınarak oluşturulmuştur.tarihin güzel dönemleri, gelenekler, görenekler işlenen konulardır..eski yunan mitolojisine duyulan hayranlık neticesinde ele alınan konular, klasisizmle benzerlik gösterir.şiirlerde betimlemeye yer verilir..
bu akıma örnek olarak; françois coppee verilebilir..
realizmin hemen hemen bir üst basamağı olarak addedebileceğimiz bu akım sanatçıları, karakterlerinin oluşması açısından en önemli faktör olarak belirledikleri çevre yapısını ve fizyolojiyi ele almışlardır daha çok..bir karakterino oluşmasında en önemli olan öğe fizyoloji olduğu için, karakterler en ince fiziksel ayrıntılarına kadar belirtilirler..
bu akıma bağlı oluşturulan eserler son derece sade ve yalın bir dille yazılmışlardır..
emile zola ve guy de maupassant bu akıma örnek verilebilecek sanatçılardır..
bu akıma bağlı oluşturulan eserler son derece sade ve yalın bir dille yazılmışlardır..
emile zola ve guy de maupassant bu akıma örnek verilebilecek sanatçılardır..
19. yy. ın ikinci döneminde romantizmin aşırı duygusallığına tepki olarak doğmuş akımdır..
gerçekçilik adından da anlaşılacağı üzere eserler gerçekler üzerine kurulmuştur..dil ve anlatımın süslü olmasından kaçınılmıştır.realistler, eserlerinde okuyucuya yol gösterecek, doğruyu öğretecek fikirler sunmazlar, olay sadece ve sadece gerçekleri ile ele alınır..ve bunları sunmak için yardımcı olması açısından betimlemeye çok yer verirler..
konunun seçilişi çok önemli değildir, çok basit konular bile işlenmiştir, gösterilmek istenen şey gerçeklik olduğu için karakterler sıradan insanlardan seçilir..
lev tolstoy, dostoyevski, ernest hamingway, john steinbeck, charles dickens, anton çehov, halit ziya uşaklıgil, yakup kadri karaosmanoğlu, reşat nuri güntekin, sait faik abasıyanık gibi çok büyük yazarlar da bu akımın öncüleridir..
gerçekçilik adından da anlaşılacağı üzere eserler gerçekler üzerine kurulmuştur..dil ve anlatımın süslü olmasından kaçınılmıştır.realistler, eserlerinde okuyucuya yol gösterecek, doğruyu öğretecek fikirler sunmazlar, olay sadece ve sadece gerçekleri ile ele alınır..ve bunları sunmak için yardımcı olması açısından betimlemeye çok yer verirler..
konunun seçilişi çok önemli değildir, çok basit konular bile işlenmiştir, gösterilmek istenen şey gerçeklik olduğu için karakterler sıradan insanlardan seçilir..
lev tolstoy, dostoyevski, ernest hamingway, john steinbeck, charles dickens, anton çehov, halit ziya uşaklıgil, yakup kadri karaosmanoğlu, reşat nuri güntekin, sait faik abasıyanık gibi çok büyük yazarlar da bu akımın öncüleridir..
victor hugonun hernani adlı oyunuyla klasisizme karşı tepki olarak doğmuş akımdır.
klasisizmdeki akıl ve sağduyu yerine bu akımda hayal ve duygular önemsenmiştir..eserlerde her kesimden insan konu edilir ve din büyük bir yer tutar..
bu akım edebi kalıplardan uzak, sanatın özgür bir şekilde ifade edilebileceği şekilde gelişmiştir..yapıtlarda günlük bir dil kullanılır.
yazarlar, eserlerinde oluşturdukları karakterler ile ilgili düşüncelerini esere yansıtmışlardır..dindar karakterler çoğunluktadır ve kişiler her şeyin gelip geçici olduğunun kanısında olan karamsar kişilerdir..
zıt anlamdaki kavramlar çok keskin çizgilerle ayırt edilir..
goethe, shakespeare, schiller, puşkin gibi yazarlar bu akıma öncülük etmişlerdir..
stendhal ve balzac da bazı eserlerinde bu akımdan izler taşıdıysa da sonra kanımca doğru yolu bulup realistlerden olmuşlardır..
klasisizmdeki akıl ve sağduyu yerine bu akımda hayal ve duygular önemsenmiştir..eserlerde her kesimden insan konu edilir ve din büyük bir yer tutar..
bu akım edebi kalıplardan uzak, sanatın özgür bir şekilde ifade edilebileceği şekilde gelişmiştir..yapıtlarda günlük bir dil kullanılır.
yazarlar, eserlerinde oluşturdukları karakterler ile ilgili düşüncelerini esere yansıtmışlardır..dindar karakterler çoğunluktadır ve kişiler her şeyin gelip geçici olduğunun kanısında olan karamsar kişilerdir..
zıt anlamdaki kavramlar çok keskin çizgilerle ayırt edilir..
goethe, shakespeare, schiller, puşkin gibi yazarlar bu akıma öncülük etmişlerdir..
stendhal ve balzac da bazı eserlerinde bu akımdan izler taşıdıysa da sonra kanımca doğru yolu bulup realistlerden olmuşlardır..
17. yy. da fransada boileau temsilciliğinde oluşmuş akımdır..eski yunan ve latin edebiyatını esin kaynağı olarak kabul etmişlerdir.
klasikler, konularını yüksek tabaka insanlarından seçerler ve ahlaka bağlılıklarından ötürü, anlatımda kabalıktan uzak durur ve dini konulara değinmemeye özen gösterirler..
bu akımda, mükemmeli bulmak esastır.mükemmellik, seçilen konuda değil, onun ele alınıp, anlatılmasındadır..bunun için de anadil en güzel bir biçimde kullanılmalıdır.yapıtlarda dili günlük konuşmadan farklı olarak kullanmışlardır.
klasisizm yer, zaman ve eylem olarak 3 öğenin üstüne kurulmuştur..
daha çok komedi ve trajedi benimsenmiştir..
türk edebiyatı batıya açıldığında bu akımın modası geçmiş olduğu için bizi pek etkilememiştir..
klasikler, konularını yüksek tabaka insanlarından seçerler ve ahlaka bağlılıklarından ötürü, anlatımda kabalıktan uzak durur ve dini konulara değinmemeye özen gösterirler..
bu akımda, mükemmeli bulmak esastır.mükemmellik, seçilen konuda değil, onun ele alınıp, anlatılmasındadır..bunun için de anadil en güzel bir biçimde kullanılmalıdır.yapıtlarda dili günlük konuşmadan farklı olarak kullanmışlardır.
klasisizm yer, zaman ve eylem olarak 3 öğenin üstüne kurulmuştur..
daha çok komedi ve trajedi benimsenmiştir..
türk edebiyatı batıya açıldığında bu akımın modası geçmiş olduğu için bizi pek etkilememiştir..
orhan veli kanık, oktay rifat horozcu ve melih cevdet andayın 1941de çıkardıkları şiir kitabı, bu vesileyle garip akımı ya da diğer adıyla birinci yeni doğmuştur..
geçen gördüm de şok oldum, yeni klibi herhalde, dondurma falan yiyor seksi olmaya çalışmış..çok da şirindi yazık etmiş kendisine.burdan kendisine de seslenmek istiyorum, elmaları vücuduna sürerek seksi olamazsın..hayır yani cidden üzüldüm yakışmamış bir kere, artık herkes tutmak için böyle yapıyor biliyoruz, ama gel sen şirin kız ol yine ha?
bir moda defilesinde de canlı olarak söylemiştir bjork bu enfes parçasını, defileye de çok iyi gitmiş, kıyafetler filan da pek uygun..youtube dan izlemek mümkün..
bu kadın kesinlikle manyak..ve tarzında tek kendisi, ya da ben görmedim bunun gibisini.sanatçılığın hakkını vermekte gerçekten, çok yaratıcı ve mükemmel de bir sesi var, azcık da kafayı sıyırmış, ama bu onu daha izlenesi ve daha şirin kılıyor kesinlikle..
sanıyorum ki hayatında erkeklere pek bir yer vermiyor, aferin ona..
sanıyorum ki hayatında erkeklere pek bir yer vermiyor, aferin ona..
ilerde çok ağlayacakları için olsa gerek bari şimdilik keyfimizi bulalım diyordur onlar, ondandır..
gelinliği de ojeleri gibi siyahtır bu kızın.
çok nadir olsa da olabilitesi var bir durumdur..ancak iyi anlaşabilen eski çiftler bunu gerçekleştirebilirler, taraflardan birinin hisleri hala bitmemiş olabilir ama karşı tarafla ilişkisini kesmek istemiyorsa bunu yapması mümkündür, sadece her şeyi göze almak lazımdır, nihayetinde arkadaşlar her şeyi konuşurlar..bunu kaldırabilecek insan sayısı azdır ama, evet..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?