klasisizm

tiryaki
eski yunan ve latin eserlerinin takipçiliğine dayanan, sanatta şekle ve sağ duyuya önem veren bir çeşit sanat akımı.

klasisizmde işlenen konu her ne ise net ve yalın bir ifadeyle aktarılmalıdır.bu yapılırken sanatçıdan ek olarak kitlesine etik bir mesaj vermesi de istenir.

kısaca kuralcılık olarak da adlandırılan klasisizim ,sanatçısına dayattığı katı kurallarla da bilinir.duygu ve düşüncelerin temel bir iskelet içerisinde sunulması zorunluluğu çoğu klasik sanatçının, yaratıcılığına en baştan bir sınır koyar.
söz gelimi klasik bir yazarın eserlerinde devrik bir cümleyle karşılaşmanız sık karşılaşılan bir hadise değildir.ne var ki çoğu zaman duygular illa da devrik cümle ,devrik cümle diye tutturuverir.işte buna izin vermez klasisizm,kuralcıdır,şekilcidir.
angelus
eski yunan ve roma sanatını temel alan tarihselci yaklaşım ve estetik tutumdur.

yeniden doğuş diye adlandırılan rönesans döneminde gelişmiştir. bu akımın izleri bir önceki dönemde rebelais ve montaigne’de, hatta aristoteles’tedir.

klasizmin temel öğeleri kendi içinde soyluluk, akılcılık, uyum, açıklık, sınırlılık, evrensellik, idealizm, denge, ölçülülük, güzellik, görkemliliktir. yani bir eserin klasik sayılabilmesi için bu özellikleri barındırması gerekmektedir. kısaca klasik bir eser, bir üslubun en yetkin ve en uyumlu ifadesini bulduğu eserdir. klasizm temellerini rönesans aristokrasisinden alır. klasizm bir bakıma aristokrasinin akımıdır.
bloody mary
17. yy. da fransa’da boileau temsilciliğinde oluşmuş akımdır..eski yunan ve latin edebiyatını esin kaynağı olarak kabul etmişlerdir.
klasikler, konularını yüksek tabaka insanlarından seçerler ve ahlaka bağlılıklarından ötürü, anlatımda kabalıktan uzak durur ve dini konulara değinmemeye özen gösterirler..
bu akımda, mükemmeli bulmak esastır.mükemmellik, seçilen konuda değil, onun ele alınıp, anlatılmasındadır..bunun için de anadil en güzel bir biçimde kullanılmalıdır.yapıtlarda dili günlük konuşmadan farklı olarak kullanmışlardır.
klasisizm yer, zaman ve eylem olarak 3 öğenin üstüne kurulmuştur..
daha çok komedi ve trajedi benimsenmiştir..
türk edebiyatı batıya açıldığında bu akımın modası geçmiş olduğu için bizi pek etkilememiştir..
galahad
Avrupa tiyatrosunda klasik akımın hüküm sürdüğü zamanlardır.

Bu akım önce fransa'da ortaya çıkar ve oradan ingiltere'ye geçmiştir. Fransa'da dinsel savaşların olduğu zamanlarda kilise ve kral arasında bir otorite birliği sağlandı. Böylece tiyatro, sarayın gözetimi altına girmiştir. Buna göre tiyatro, artık saray ve çevresine hizmet eden bir araç haline gelmiştir diyebiliriz. Çünkü önceden sadece kilisenin elinde bulundurduğu bir güç vardı. Artık dinsel olan, sarayda da sergilenip oynanıyor hale gelmiştir.

Ancak orta sınıf, sanata boş ve kinci bir tavır takındı. Gereksiz, zaman kaybı olarak gördü. Bunun da etkisiyle tam olarak sarayın etkisi altında olan bir tiyatro olmuştur. Yani tümüyle sarayın, aristokrasinin sanatıdır demek doğru olur. Oyunlarda soylu yaşamına dair kesitler ve incelikler ön plana çıkar.

Klasik akım tiyatroda çağın din ve ahlak yapısına ayrıca dikkat etmişlerdir. Saray ve kilisenin güç birliği kurması ve bu iki gücün kendi temel ilkelerini, sanat değerleriyle uzlaştırmak istemesidir.

17.yüzyılda sarayın tiyatroya harcayacağj bol miktarda parası vardı. O dönemde yaşanan devrimler, fransa ve ingiltere gibi ülkeri ekonomik olarak güçlü hale getirdi. Hal böyle olunca tiyatro sanatına aktarılabilecek kaynak da artmıştır.

Bu dönemin tiyatrosunun bir başka önemli özelliği de yasal düzeni koruyup, düzenin kendisini savunmasıdır. Yani eğitme, yarar ve disiplin etme görevi üstlenmiştir.

Klasik dönemin başlıca en önemli özelliklerinden biri de içinde bulunduğu felsefenin, akılcılık olması. Yani insan aklının gücüne inanılır. Her şeyin ölçütü, insanın kendi aklıdır. Doğal olarak bu anlayış, bilim gibi konuların gelişimine doğrudan etki sağlamıştır. Aynı zamanda bilimsel gelişmeler, felsefeyi de etkilemiştir.

Akımın biçimsel özelliği, aristoteles'in biçim kurallarından taviz vermemesidir. Ahlak duygusunu geliştirmek asıl hedeftir.


Dönemin başlıca unutulmaması gereken kuralları ve özellikleri şunlardır;

- sanat, görünen malzemeden görünmeyeni ortaya çıkarıyor. Yani din ve aklın birleştirilmesi.

- ahlak açısından kesinlikle eğitici olmak zorundadır.
- yalınlık içinden inceliğe önem vermelidir. Sarayın incelik ve zarafetini aklımıza getirebiliriz.
- yer, zaman ve eylem arasında tutarlılık olmalı. Yani inandırıcı olmalıdır.
- oyunlar beş perdede oynanmalı.
- 3 oyun kişisinden fazlası olmamalı.
- kanlı olayların sahnede gösterilmesi yasaktır.
- tragedya ve komedya aynı anda oynanamazlar.
- oyunlarda merak konusu olmalı.
- ahlak açısından eğici olmalı yani iyiyi ödüllendirdiği gibi kötüyü de cezalandırmalıdır.
- kesinlikle ama kesinlikle tiyatro, mutlak adalet sağlamalıdır.
- dil şiiirsel, anlatımı ise inceliklidir.

Bu kurallara uymak zorunludur.

Ancak 18. Yüzyılda bazı şeyler değişir ve klasik akımın mutlak akılcı yönüne karşılık, duygusallık ön plana koyulur. Romantizm doğuşu birden bire olmamıştır. İki akım arasında bir geçiş süreci yaşanmıştır. Neyse bunu romantizm başlığı altında yazmak icap eder.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol