yozluktur, bilinçsizliktir, yabancı hayranlığıdır.
türk genci amerikan emperyalizmini öğrenmek istiyor ise bunun için başvuracağı öncelikli kişiler vatansever türk aydınlarıdır.
bu aydınlarımız içinde gerek oraları görmüş olması gerekse bu konulardaki "derin" araştırmaları sebebiyle oktay sinanoğlu en nitelikli bilir kişidir.
anti-emperyalizm ise en kralı, dilbilim ise en alası.
vatan millet aşkı ile yanıp tutuşan böylesi bir bilim neferi yerine elin keferesinin sözünü dinleyip, kitaplarını okumak onun bunun oyuncağı olmayı doğurur.
ayrıca bizim bık bık konuşan entellere değil masaya yumruğunu vurabilen, yürekli aydınlara ihtiyacımız var.
chomskyi yıllardır izlerim, çıkar mıy mıy konuşur.
bu güne kadar ne bir kere şerefsiz dediğini duydum ne de soysuz türü bir kelime ağzından çıktı.
böyle muhalefet mi olur lan?
kimin adamısın koçum? açık konuş!
bağlı bulunduğun üniversitenin en büyük bağışçısı kim? açıklayabilir misin?
hayırdır, sustun.
bir kere halkına yabancısın.
her türlü ahlaksızlığın yaşandığı, her karesine afyon sinmiş m.i.t. koridorları senin kafanı bulandırmış, düşünce üretemez olmuşsun.
açık konuşayım samimiyetinden de süpheliyim. (darılmak yok)
chomsky, sözüm sana:
bugüne kadar vatanına, milletine ne faydan dokundu?
işin gücün milleti ile bölünmez bir bütün olan amerikan devletine laf sokmak.
şu zor günlerinde devletini eleştirmek ancak senin gibi milli menfaat kavramı bulunmayan bir bilinçsizin kalemidir.
new yorkda ingilizce konuşan insan kalmamış, sen hala sabi sübyanla uğraşıyorsun.
çoluk çocuğun gelişiminden sana ne lan? başka konu mu yok?
zencilerin konuştuğu ne idugu belirsiz dil ile biz burdan taşşak geçiyoruz, senin umrunda değil.
ispanyolcanın ingilizceye yaptıklarından bahsetsene.
çogu eyalette ikinci dil olmuş. californiada birçok okul ispanyolca eğitim veriyor, bazı iş ilanlarında ispanyolca bilme zorunluluğu olduğundan bahsediliyor, floridada adeta ispanyolca bilmeyene kız vermiyorlar ama sen hala abuk sabuk işlerle uğraşıyorsun.
"adios english" adında bir kitap yazıp amerikan gençliğini bilinçlendirmek, yaklaşan tehlikeye karşı uyarmak varken en az senin kadar denyo olan zizek ile saçma sapan tartışmalara girip, ikide bir derridaya bok atmak bilim adamına yakışıyor mu?
chomsky akıllı ol!
yaşlı başlı adamsın, yeter artık ülkenin altını oyduğun.
aklını başına devşir ve derhal vatansever(patriotic) saflara katıl!
bilgisayar başında zaman geçirmemin nedenleri listesinde başı çeken sanal ansiklopedi.
internetin hayatımıza kattığı sözlük, anında mesajlaşma, e-mail, vs. gibi şeylerin yanında bir de zaten hayatımızda olan ama ulaşılmasını, kullanımını, formunu değiştirdiği şeyler var. porno, gazeteler, kitaplar, vs. wikipediada bunlardan biri.
her boka ilgi buyan bir adamsanız mecburen ansiklopedilerden yararlanmanız gerekiyor. kütüphanemede biri ingilizce olmak üzere dört ansiklopedim var ama internet ile haşır neşir olmaya başladığımdan beri birini açmışlığım yoktur.
wikipedianın normal ansiklopedilere göre bir çok artısı var.
bir kere çok daha kapsamlı, tematik olmamasına rağmen tematikler kadar bilgi sağlayabiliyor.
(hiçbir ansiklopedide yüce eskilerin listesini veya camarillanın altı kanununu bulamazsınız.)
ayrıca -elitist- bir kurul tarafından hazırlanmadığından populer kültüre uzak değil. alt kültürlere de mesafeli durmuyor.
(arama özelliği çok başarılı değil ama google ile bu sorunu aşabiliyorsunuz.)
en güzel tarafı ise konuların, başlıkların birbirine linkler ile bağlanmış olmaları. bu sayede siteyi kapatmak imkansız hale gelebiliyor.
misal aslında gül savaşları için girmişken önce kelt mitolojisi sonra brian boru hakkında bir şeyler okurken buluyorsunuz kendinizi.
ansiklopediler genel olarak giriş seviyesi bilgi verir, "x nedir?" sorusuna cevap vermeye çalışır.
normallerine göre çok daha kapsamlı olmasına rağmen wikipediada da durum farklı değil ama ansiklopedinin amacı da zaten budur.
ingilizce bölümü gerçekten her boku bulup önünüze getiriyor ama türkçe için aynını söyleyemem. dan brown ile ilgili sayfalarca bilgi yığılıyken ahmet hamdi tanpınar, kemal tahir, oğuz atay gibi isimler bir paragraf ile geçiştirilmiş. (ama zamanla gelişecektir diye umuyorum.)
en büyük yaralarından biri de elinin altında bir başvuru kaynağı olarak durması. idiot savant değilseniz her şeyi hafızanızda tutmanızın imkanı yoktur. mesela ben tarihleri aklımda tutamam, isimleri hep karıştırırım, şiir falan ezberleyemem... işte elinizde böyle bir kaynak olunca ve ne aradığınızı da biliyorsanız işiniz müthiş kolaylaşıyor.
özellikle türkiye tarihi konusunda da daha detaylı bir hale gelir ise kitap karıştırmamı tamamen gereksiz hale getirecek. (benim gibi altını çizmeden, post it yapıştırıp not almadan, sayfayı kıvırmadan, dümdüz -allah ne verdiyse- okuma yapıyorsanız aradığınız şeyi bulmanın nasıl bir çileye dönüştüğünü biliyorsunuzdur.)
bilginin kaynağını tartışmak ise iyice mizahi bir yöne doğru götürüyor bizi. bilgiyi gazetelerden, kitaplardan, wikiden veya tonton amcanızdan edinmeniz bilginin kalitesi veya geçerliliği hakkında bir fikir vermez.
böylesi bir savunma, sıkışınca "senin iq kaç?", "kaç kitap okudun?" gibisinden laf sokma amaçlı sorular sormaya benziyor.
şüphesiz ki wikipediada yazanların hepsi evrensel gerçekler, sarsılmaz doğrular değildir. ancak saf ve temiz anadolu köylüsü değilsiniz ki her okunuğunuza inanasınız.
yani hindistanın bir eyaletindeki ufak bir maoist partiden, insanlığın yeni umuduymuş gibi bahsediliyor ise bunun partinin militanları tarafından yazıldığını anlamak veya mason başlığı altında örtülü olarak özgür masonluk diye bir şey yoktur deniyor ise bunun kaynağının hür ve kabul edilmiş tayfa olduğunu kavramak çok zor olmasa gerek.
ayrıca bu dediklerimin de bir önemi yok çünkü ortada bir bilgi var ise "acep bunu kim yumurtlamış?" sorusuna verilecek herhangi bir cevap bilginin kendisini çürütmez.
daha önce elli kere paradigmadan, yöntemden, pluralizmden, bütün fikirlerin özgür bir ortamda eşitçe yarışması gerektiğinden, vs. bahsettik (bkz: yaşar nuri öztürk tribi).
normalde hiç bu kavramlara yüz vermeyenler deniz ve yılan ikileminde kalınca olanca güçleriyle sarılmaya çalışıyorlar.
ancak bunu da beceremiyorlar.
eh herkes kendi meşrebince yontmaya çalışıyor teorileri. quantum mekaniğinden yola çıkarak fizik çalışmaları da yapılıyor, douglas adams gibi roman da yazılıyor veya jz knight gibi "ramtha benimle iletişime geçti. düşüncelerimle nesnelerin yapısını değiştirebilirim. uçarım, kaçarım. çünkü kuantumlar, kuarklar bık bık..." da deniyor.
bir yöntem ile veya bir paradigmadan bakarak üretilen bilgiler mutlak gerçeği ifade edemez (ki mutlak gerçek var mıdır? yok mudur? tartışması da ayrı bir konu) ama "ankara türkiyenin başkentidir." genel geçer bir bilgidir. bana göre istanbul başkenttir diyemezsiniz.
veya metinlerinizde "biyolokal cyber-skolastik transformasyon" gibi daha önce duyulmamış, söylenmemiş (bir anlama sahip olmayan) bir terim kullanıyorsanız bunun içini doldurmanız, bir tanım yapmanız gerekir (uydurduğunuz şeye anlamını verecek sizsiniz).
eğer bunu yapamıyorsanız tamamen kıçtan uydurulmuş(anlamsız) bir kavram kullanıyorsunuz demektir ki bunu gerizekalı başlık üreteci bile yapabiliyor.
yani biri çıkıp "freud çok kral bir ekonomist idi." diyor ise saçmalama kazımdan daha ileri bir eleştiri beklemesin.
(bunları söylemek bile saçma ama demek ki ihtiyaç duyuluyor.)
neyse,
hem wikipedia hem -yeni yeni gelişiyor olsalar da- wikiquote, wikisource, wikinews, vs. çok faydalı projeler. kimin aklına geldi ise minnettarım, yazarlarının da eline sağlık.
herkes okusun, bilgilensin.
öğrendikleriniz ile ister papağanlık yaparsınız ister -çapınız da yetiyorsa- yeni şeyler ortaya koyarsınız.
her ikisi de cahillikten daha iyidir.
internetin hayatımıza kattığı sözlük, anında mesajlaşma, e-mail, vs. gibi şeylerin yanında bir de zaten hayatımızda olan ama ulaşılmasını, kullanımını, formunu değiştirdiği şeyler var. porno, gazeteler, kitaplar, vs. wikipediada bunlardan biri.
her boka ilgi buyan bir adamsanız mecburen ansiklopedilerden yararlanmanız gerekiyor. kütüphanemede biri ingilizce olmak üzere dört ansiklopedim var ama internet ile haşır neşir olmaya başladığımdan beri birini açmışlığım yoktur.
wikipedianın normal ansiklopedilere göre bir çok artısı var.
bir kere çok daha kapsamlı, tematik olmamasına rağmen tematikler kadar bilgi sağlayabiliyor.
(hiçbir ansiklopedide yüce eskilerin listesini veya camarillanın altı kanununu bulamazsınız.)
ayrıca -elitist- bir kurul tarafından hazırlanmadığından populer kültüre uzak değil. alt kültürlere de mesafeli durmuyor.
(arama özelliği çok başarılı değil ama google ile bu sorunu aşabiliyorsunuz.)
en güzel tarafı ise konuların, başlıkların birbirine linkler ile bağlanmış olmaları. bu sayede siteyi kapatmak imkansız hale gelebiliyor.
misal aslında gül savaşları için girmişken önce kelt mitolojisi sonra brian boru hakkında bir şeyler okurken buluyorsunuz kendinizi.
ansiklopediler genel olarak giriş seviyesi bilgi verir, "x nedir?" sorusuna cevap vermeye çalışır.
normallerine göre çok daha kapsamlı olmasına rağmen wikipediada da durum farklı değil ama ansiklopedinin amacı da zaten budur.
ingilizce bölümü gerçekten her boku bulup önünüze getiriyor ama türkçe için aynını söyleyemem. dan brown ile ilgili sayfalarca bilgi yığılıyken ahmet hamdi tanpınar, kemal tahir, oğuz atay gibi isimler bir paragraf ile geçiştirilmiş. (ama zamanla gelişecektir diye umuyorum.)
en büyük yaralarından biri de elinin altında bir başvuru kaynağı olarak durması. idiot savant değilseniz her şeyi hafızanızda tutmanızın imkanı yoktur. mesela ben tarihleri aklımda tutamam, isimleri hep karıştırırım, şiir falan ezberleyemem... işte elinizde böyle bir kaynak olunca ve ne aradığınızı da biliyorsanız işiniz müthiş kolaylaşıyor.
özellikle türkiye tarihi konusunda da daha detaylı bir hale gelir ise kitap karıştırmamı tamamen gereksiz hale getirecek. (benim gibi altını çizmeden, post it yapıştırıp not almadan, sayfayı kıvırmadan, dümdüz -allah ne verdiyse- okuma yapıyorsanız aradığınız şeyi bulmanın nasıl bir çileye dönüştüğünü biliyorsunuzdur.)
bilginin kaynağını tartışmak ise iyice mizahi bir yöne doğru götürüyor bizi. bilgiyi gazetelerden, kitaplardan, wikiden veya tonton amcanızdan edinmeniz bilginin kalitesi veya geçerliliği hakkında bir fikir vermez.
böylesi bir savunma, sıkışınca "senin iq kaç?", "kaç kitap okudun?" gibisinden laf sokma amaçlı sorular sormaya benziyor.
şüphesiz ki wikipediada yazanların hepsi evrensel gerçekler, sarsılmaz doğrular değildir. ancak saf ve temiz anadolu köylüsü değilsiniz ki her okunuğunuza inanasınız.
yani hindistanın bir eyaletindeki ufak bir maoist partiden, insanlığın yeni umuduymuş gibi bahsediliyor ise bunun partinin militanları tarafından yazıldığını anlamak veya mason başlığı altında örtülü olarak özgür masonluk diye bir şey yoktur deniyor ise bunun kaynağının hür ve kabul edilmiş tayfa olduğunu kavramak çok zor olmasa gerek.
ayrıca bu dediklerimin de bir önemi yok çünkü ortada bir bilgi var ise "acep bunu kim yumurtlamış?" sorusuna verilecek herhangi bir cevap bilginin kendisini çürütmez.
daha önce elli kere paradigmadan, yöntemden, pluralizmden, bütün fikirlerin özgür bir ortamda eşitçe yarışması gerektiğinden, vs. bahsettik (bkz: yaşar nuri öztürk tribi).
normalde hiç bu kavramlara yüz vermeyenler deniz ve yılan ikileminde kalınca olanca güçleriyle sarılmaya çalışıyorlar.
ancak bunu da beceremiyorlar.
eh herkes kendi meşrebince yontmaya çalışıyor teorileri. quantum mekaniğinden yola çıkarak fizik çalışmaları da yapılıyor, douglas adams gibi roman da yazılıyor veya jz knight gibi "ramtha benimle iletişime geçti. düşüncelerimle nesnelerin yapısını değiştirebilirim. uçarım, kaçarım. çünkü kuantumlar, kuarklar bık bık..." da deniyor.
bir yöntem ile veya bir paradigmadan bakarak üretilen bilgiler mutlak gerçeği ifade edemez (ki mutlak gerçek var mıdır? yok mudur? tartışması da ayrı bir konu) ama "ankara türkiyenin başkentidir." genel geçer bir bilgidir. bana göre istanbul başkenttir diyemezsiniz.
veya metinlerinizde "biyolokal cyber-skolastik transformasyon" gibi daha önce duyulmamış, söylenmemiş (bir anlama sahip olmayan) bir terim kullanıyorsanız bunun içini doldurmanız, bir tanım yapmanız gerekir (uydurduğunuz şeye anlamını verecek sizsiniz).
eğer bunu yapamıyorsanız tamamen kıçtan uydurulmuş(anlamsız) bir kavram kullanıyorsunuz demektir ki bunu gerizekalı başlık üreteci bile yapabiliyor.
yani biri çıkıp "freud çok kral bir ekonomist idi." diyor ise saçmalama kazımdan daha ileri bir eleştiri beklemesin.
(bunları söylemek bile saçma ama demek ki ihtiyaç duyuluyor.)
neyse,
hem wikipedia hem -yeni yeni gelişiyor olsalar da- wikiquote, wikisource, wikinews, vs. çok faydalı projeler. kimin aklına geldi ise minnettarım, yazarlarının da eline sağlık.
herkes okusun, bilgilensin.
öğrendikleriniz ile ister papağanlık yaparsınız ister -çapınız da yetiyorsa- yeni şeyler ortaya koyarsınız.
her ikisi de cahillikten daha iyidir.
kenan evren gibi büyük bir adama saygı göstermeyen benliğini kaybetmiş, dejenere gençliktir.
bir kere kenan evren devlet büyüğüdür, hem siyasi hem askeri hayatın en tepesinde bulunmuş bir insandır. hemde sıradan politikacılar gibi seçim denen saçmalık ile değil bileğinin hakkı ile başa geçmiştir.
eskimiş anayasamızı yeni modeli ile değiştiren, yök gibi muhteşem bir kurumun kurulmasına ön ayak olan, üniversite hocalarına saçını sakalını kestirip, şekle şemale sokan kenan evrendir.
akademi de kadir kıymet bilmiş böylece birçok üniversiteden fahri akademik titrler almıştır. hemde öyle sıradan insanlar gibi fahri doktora falan değil bütün akademik gelenekleri yıkıp, şanına yaraşan fahri profesörlük ünvanını almıştır.
bilindiği gibi kendisi bir adalet timsalidir. bir sağcı bir solcu asmıştır. yani bütün evlatlarına aynı şefkati göstermiştir, ayrım yapmamıştır.
ayrıca sanatın ve sanatçının dostudur.
türkiyede nudist resmi kitleler ile buluşturan kişi kenan evrendir. (görüldüğü gibi aynı zamanda tabu yıkıcıdır.)
hepsini geçtim kendisi yaşlı başlı bir insandır. bayramda yaşlıların elini öpmek, büyüklerini sayıp küçüklerini sevmek bizim geleneklerimizde vardır.
netekim böylesi yüce bir insana saygı göstermemek terbiyesizliktir, bilinçsizliktir, yozluktur. bu durum, şer odaklarının ülkemiz üzerinde oynadığı türlü türlü oyunların bir sonucudur.
80 sonrası gençliğin ne hale geldiğinin apaçık bir göstergesidir.
bir kere kenan evren devlet büyüğüdür, hem siyasi hem askeri hayatın en tepesinde bulunmuş bir insandır. hemde sıradan politikacılar gibi seçim denen saçmalık ile değil bileğinin hakkı ile başa geçmiştir.
eskimiş anayasamızı yeni modeli ile değiştiren, yök gibi muhteşem bir kurumun kurulmasına ön ayak olan, üniversite hocalarına saçını sakalını kestirip, şekle şemale sokan kenan evrendir.
akademi de kadir kıymet bilmiş böylece birçok üniversiteden fahri akademik titrler almıştır. hemde öyle sıradan insanlar gibi fahri doktora falan değil bütün akademik gelenekleri yıkıp, şanına yaraşan fahri profesörlük ünvanını almıştır.
bilindiği gibi kendisi bir adalet timsalidir. bir sağcı bir solcu asmıştır. yani bütün evlatlarına aynı şefkati göstermiştir, ayrım yapmamıştır.
ayrıca sanatın ve sanatçının dostudur.
türkiyede nudist resmi kitleler ile buluşturan kişi kenan evrendir. (görüldüğü gibi aynı zamanda tabu yıkıcıdır.)
hepsini geçtim kendisi yaşlı başlı bir insandır. bayramda yaşlıların elini öpmek, büyüklerini sayıp küçüklerini sevmek bizim geleneklerimizde vardır.
netekim böylesi yüce bir insana saygı göstermemek terbiyesizliktir, bilinçsizliktir, yozluktur. bu durum, şer odaklarının ülkemiz üzerinde oynadığı türlü türlü oyunların bir sonucudur.
80 sonrası gençliğin ne hale geldiğinin apaçık bir göstergesidir.
gone in 60 seconds adlı filmde nicolas cage’den rol çalan modifiyeli 67 model gt500, namı diğer eleanor.
2003 yılında unique performance isimli firma bu aracın replikalarını üretmeye başladı, tabii ki sınırlı sayıda(sanırım 500 ).
orjinal gt500’ler artık koleksyon degeri taşıdığından genelde hurda mach 1’leri kullanmaktalarmış.
engin
408cid shelby tuned small block, 475 hp
427cid shelby tuned aluminum small block, 575 hp (electronic fuel injection)
transmission
tremec tko 5 speed manual transmission
interior
shelby embroidered deluxe black vinyl seats
shelby embroidered hi-back bucket seats, vinyl
shelby embroidered hi-back bucket seats, leather
oem lap seat belts
5 point quick release harness
shelby signature gauges
160 mph speedometer
custom steering wheel
old air products hurricane a/c system
cae sound dampening package
stereo
stereo with cd player
dvd system with 10 disc dvd changer
10 disc cd changer
wheels & tires
shelby or pse* 17" wheels
rear pse 17x11 w/ tubbing
bfgoodrich g-force tires
front: 245/40zr17
rear: 275/40zr17
spare shelby or pse wheel & tire: 17" x 8" w/mounting bracket
exterior
shelby emblems
functional sc cobra style gas lid
sequential tail lights
convertible option
fuel
high performance carburetor, fuel pressure regulator & fuel pressure gauge
electric fuel pump
high performance fuel filter
fuel cell, 16 gallons
fuel cell, 22 gallons
rear end
31 spline 9" posi-traction differential
3.25:1 9" gears
steering
power rack and pinion steering
bump steer adjustable tie rods
brakes
front: baer 13" x 1.1" track system, pbr 2 piston aluminum
rear: 12" x .81" touring system, pbr 1 piston aluminum
slotted, cross drilled & zinc washed
adjustable rear bias proportioning valve
vented air ducts to brakes*
electrical
msd ignition control & coil
trunk mount battery for improved weight distribution
exhaust
high performance headers
dual 2.5" exhaust with "h" pipe
2 1/2" side pipe exhaust system w/tips
cooling
aluminum cross flow radiator
16" electric cooling fan, pull type
chassis
unique performance products sub-frame connector system
unique performance products shock tower bracing (tb1, tb2 & tb3)
drive shaft safety loop
roll bar, 4-point
suspension
front: unique performance products coilover
rear: qa1 gas shocks
shelby style traction bars
rear: unique performance products coilover
http://www.uniqueperformance.com/
2003 yılında unique performance isimli firma bu aracın replikalarını üretmeye başladı, tabii ki sınırlı sayıda(sanırım 500 ).
orjinal gt500’ler artık koleksyon degeri taşıdığından genelde hurda mach 1’leri kullanmaktalarmış.
engin
408cid shelby tuned small block, 475 hp
427cid shelby tuned aluminum small block, 575 hp (electronic fuel injection)
transmission
tremec tko 5 speed manual transmission
interior
shelby embroidered deluxe black vinyl seats
shelby embroidered hi-back bucket seats, vinyl
shelby embroidered hi-back bucket seats, leather
oem lap seat belts
5 point quick release harness
shelby signature gauges
160 mph speedometer
custom steering wheel
old air products hurricane a/c system
cae sound dampening package
stereo
stereo with cd player
dvd system with 10 disc dvd changer
10 disc cd changer
wheels & tires
shelby or pse* 17" wheels
rear pse 17x11 w/ tubbing
bfgoodrich g-force tires
front: 245/40zr17
rear: 275/40zr17
spare shelby or pse wheel & tire: 17" x 8" w/mounting bracket
exterior
shelby emblems
functional sc cobra style gas lid
sequential tail lights
convertible option
fuel
high performance carburetor, fuel pressure regulator & fuel pressure gauge
electric fuel pump
high performance fuel filter
fuel cell, 16 gallons
fuel cell, 22 gallons
rear end
31 spline 9" posi-traction differential
3.25:1 9" gears
steering
power rack and pinion steering
bump steer adjustable tie rods
brakes
front: baer 13" x 1.1" track system, pbr 2 piston aluminum
rear: 12" x .81" touring system, pbr 1 piston aluminum
slotted, cross drilled & zinc washed
adjustable rear bias proportioning valve
vented air ducts to brakes*
electrical
msd ignition control & coil
trunk mount battery for improved weight distribution
exhaust
high performance headers
dual 2.5" exhaust with "h" pipe
2 1/2" side pipe exhaust system w/tips
cooling
aluminum cross flow radiator
16" electric cooling fan, pull type
chassis
unique performance products sub-frame connector system
unique performance products shock tower bracing (tb1, tb2 & tb3)
drive shaft safety loop
roll bar, 4-point
suspension
front: unique performance products coilover
rear: qa1 gas shocks
shelby style traction bars
rear: unique performance products coilover
http://www.uniqueperformance.com/
bir üniversiteden çok bir üniversiteler birliğidir. 20 tane universite ve bir kaç küçük enstitünün birleşiminden oluşur.
birkbeck
central school of speech and drama
courtauld institute of art
goldsmiths
heythrop college
imperial college london
the institute of cancer research
institute of education
king s college london
london business school
london school of economics
london school of hygiene and tropical medicine
queen mary
royal academy of music
royal holloway
the royal veterinary college
st george s
the school of oriental and african studies
the school of pharmacy
university college london
institute of advanced legal studies
institute of classical studies
institute of commonwealth studies
institute of english studies
institute of germanic amp romance studies
institute of historical research
institute of musical research
institute of philosophy
institute for the study of the americas
warburg institute
university of london institute in paris
university marine biological station
external programme
birkbeck
central school of speech and drama
courtauld institute of art
goldsmiths
heythrop college
imperial college london
the institute of cancer research
institute of education
king s college london
london business school
london school of economics
london school of hygiene and tropical medicine
queen mary
royal academy of music
royal holloway
the royal veterinary college
st george s
the school of oriental and african studies
the school of pharmacy
university college london
institute of advanced legal studies
institute of classical studies
institute of commonwealth studies
institute of english studies
institute of germanic amp romance studies
institute of historical research
institute of musical research
institute of philosophy
institute for the study of the americas
warburg institute
university of london institute in paris
university marine biological station
external programme
atari salonları döneminde, capcom oyunlarındaki "warning" başlıklı yazıyı okuduğu an bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu fark eden, ta o zamandan meksika halkının hakkını yedirmeyecğine and içmiş yazarlardır.
akademisyenlerin kalitesinin ne kadar kemalist oldukları ile ölçülen ülkemin aydınlık yüzü.
"tarihsel bir vakiaya hangi paradigmadan bakarsanız bakın aynı sonuca varırsınız." diyerek sosyal bilimlerde 18. yüzyıl rasyonalizmi ve 19. yüzyıl pozitivizminden sonra gelen bütün o saçmalığa tokat gibi bir cevap verip method gibi, paradigma gibi zırvalıkları bir parmak hareketi ile yerle bir eden bilim kadını.
post modernizm batağına saplanan etyen mahcupyan’ın bu derece karmaşık teorilere anlam verememesini normal karşılıyorum. ayrıca "bu hanımın bilimden ne anladığı konusunda kafamda ciddi soru işaretleri var." diyerek kafasının bu konulara basmadığını itiraf etmesi de takdire şayan.
eminim aynı dönemde yaşasalardı thomas kuhn denen şebeği ayar manyağı yapar, sorosçu karl popper’ın sirlük ünvanını yanlışlayıp ona layık olan ’kökü dışarda’ titrini takdim eder, lakatos ve feyerabend gibi gericileri ise muhattap bile kabul etmezdi.
böylece ülkemizin adı da altın harfler ile bilim tarihine yazılmış olurdu.
nur serter kadar olmasa da kendi çapında akıllı sayılabilecek bu sözde bilim adamları tehlikeyi fark etmiş olacak ki erken ölerek paçayı kurtarmışlar.
işte ben böyle akademisyenler istiyorum mirim. yıllarca yok paradigmalar yok relativism diyerek yiyip bitirdiler gençliğin taze beyinlerini!
"tarihsel bir vakiaya hangi paradigmadan bakarsanız bakın aynı sonuca varırsınız." diyerek sosyal bilimlerde 18. yüzyıl rasyonalizmi ve 19. yüzyıl pozitivizminden sonra gelen bütün o saçmalığa tokat gibi bir cevap verip method gibi, paradigma gibi zırvalıkları bir parmak hareketi ile yerle bir eden bilim kadını.
post modernizm batağına saplanan etyen mahcupyan’ın bu derece karmaşık teorilere anlam verememesini normal karşılıyorum. ayrıca "bu hanımın bilimden ne anladığı konusunda kafamda ciddi soru işaretleri var." diyerek kafasının bu konulara basmadığını itiraf etmesi de takdire şayan.
eminim aynı dönemde yaşasalardı thomas kuhn denen şebeği ayar manyağı yapar, sorosçu karl popper’ın sirlük ünvanını yanlışlayıp ona layık olan ’kökü dışarda’ titrini takdim eder, lakatos ve feyerabend gibi gericileri ise muhattap bile kabul etmezdi.
böylece ülkemizin adı da altın harfler ile bilim tarihine yazılmış olurdu.
nur serter kadar olmasa da kendi çapında akıllı sayılabilecek bu sözde bilim adamları tehlikeyi fark etmiş olacak ki erken ölerek paçayı kurtarmışlar.
işte ben böyle akademisyenler istiyorum mirim. yıllarca yok paradigmalar yok relativism diyerek yiyip bitirdiler gençliğin taze beyinlerini!
john miltonın 1644 yılında kaleme aldığı areopagitica ve diğer makalelerinin bir derlemesi olan areopagitica and other prose writings başlıklı eserden kısa bir yazı.
kilise ve uluslar topluluğunda büyük bir endişe olmasına rağmen, insanların olduğu kadar kitapların da onları nasıl alçattığını, nasıl kuşatıldıklarını ve bir suçlu gibi nasıl hızlı bir şekilde yargılandıklarını gören uyanık gözlere sahip olduğumuzu inkar etmiyorum. kitaplar mutlak olarak ölü şeyler değildir, insan neslinin sahip olduğu kadar aktif bir ömre sahiptirler. bunun yanı sıra yaşayan kimseleri besleyen çeşitli fayda ve etkileri de sanki küçük bir şişede muhafaza ederler. efsanevi ejderhanın dişleri kadar canlı ve üretken olduklarını ve gözlerini dikip baktıklarını ve silahlı bir adamın üstüne atılmayı göze alabildiklerini biliyorum. diğer taraftan, iyi bir kitabı yok etmek bir insanı öldürmek gibidir; kim bir insanı öldürürse akıllı bir yaratığı, tanrının görüngüsünü öldürür; ancak, kim bir kitabı yok ederse hem aklı yok eder hem de kitabı yazan kişinin gözündeki tanrı imajını yok eder. bir çok insanın yaşaması dünya için bir yüktür ama iyi bir kitap hayatın ötesindeki hayat amacına yönelik bir hazine, bir anı ve üstün ruhların can veren, çok değerli kanıdır.
bu nedenle, kamu oyuna mal olmuş insanların yaşayan emeklerine karşı nasıl bir zulüm yürüttüğümüz konusunda ve kitaplarda depolanan ve korunan insanların akla dayanan yaşamlarını nasıl döküp-saçtığımız konusunda daha uyanık ve ihtiyatlı olmamız gereklidir. zira, bazen bir çeşit adam öldürmeye teşebbüs bazen de bir tür işkence ve tüm ifadeyi kapsadığında ise bir tür katliama şahit oluyoruz. burada, hüküm asıl yaşamın yok edilmesi ile infaz edilmiyor; ancak bunun ötesinde ruh dünyası ve beş his ile yani bizatihi aklın kendisi ile mücadele edilmekte ve hayatın yerine ölümsüzlük yok edilmektedir.
kilise ve uluslar topluluğunda büyük bir endişe olmasına rağmen, insanların olduğu kadar kitapların da onları nasıl alçattığını, nasıl kuşatıldıklarını ve bir suçlu gibi nasıl hızlı bir şekilde yargılandıklarını gören uyanık gözlere sahip olduğumuzu inkar etmiyorum. kitaplar mutlak olarak ölü şeyler değildir, insan neslinin sahip olduğu kadar aktif bir ömre sahiptirler. bunun yanı sıra yaşayan kimseleri besleyen çeşitli fayda ve etkileri de sanki küçük bir şişede muhafaza ederler. efsanevi ejderhanın dişleri kadar canlı ve üretken olduklarını ve gözlerini dikip baktıklarını ve silahlı bir adamın üstüne atılmayı göze alabildiklerini biliyorum. diğer taraftan, iyi bir kitabı yok etmek bir insanı öldürmek gibidir; kim bir insanı öldürürse akıllı bir yaratığı, tanrının görüngüsünü öldürür; ancak, kim bir kitabı yok ederse hem aklı yok eder hem de kitabı yazan kişinin gözündeki tanrı imajını yok eder. bir çok insanın yaşaması dünya için bir yüktür ama iyi bir kitap hayatın ötesindeki hayat amacına yönelik bir hazine, bir anı ve üstün ruhların can veren, çok değerli kanıdır.
bu nedenle, kamu oyuna mal olmuş insanların yaşayan emeklerine karşı nasıl bir zulüm yürüttüğümüz konusunda ve kitaplarda depolanan ve korunan insanların akla dayanan yaşamlarını nasıl döküp-saçtığımız konusunda daha uyanık ve ihtiyatlı olmamız gereklidir. zira, bazen bir çeşit adam öldürmeye teşebbüs bazen de bir tür işkence ve tüm ifadeyi kapsadığında ise bir tür katliama şahit oluyoruz. burada, hüküm asıl yaşamın yok edilmesi ile infaz edilmiyor; ancak bunun ötesinde ruh dünyası ve beş his ile yani bizatihi aklın kendisi ile mücadele edilmekte ve hayatın yerine ölümsüzlük yok edilmektedir.
john f kennedy’nin 26 haziran 1963’te bati berlin’de yaptigi cosku dolu konusmanin sonunda söyledigi meshur cümle.
konuşmanın tam metni şöyledir:
i am proud to come to this city as the guest of your distinguished mayor, who has symbolized throughout the world the fighting spirit of west berlin. and i am proud to visit the federal republic with your distinguished chancellor who for so many years has committed germany to democracy and freedom and progress, and to come here in the company of my fellow american, general clay, who has been in this city during its great moments of crisis and will come again if ever needed.
two thousand years ago the proudest boast was "civis romanus sum." today, in the world of freedom, the proudest boast is "ich bin ein berliner."
i appreciate my interpreter translating my german!
there are many people in the world who really don’t understand, or say they don’t, what is the great issue between the free world and the communist world. let them come to berlin. there are some who say that communism is the wave of the future. let them come to berlin. and there are some who say in europe and elsewhere we can work with the communists. let them come to berlin. and there are even a few who say that it is true that communism is an evil system, but it permits us to make economic progress. lass’ sie nach berlin kommen. let them come to berlin.
freedom has many difficulties and democracy is not perfect, but we have never had to put a wall up to keep our people in, to prevent them from leaving us. i want to say, on behalf of my countrymen, who live many miles away on the other side of the atlantic, who are far distant from you, that they take the greatest pride that they have been able to share with you, even from a distance, the story of the last 18 years. i know of no town, no city, that has been besieged for 18 years that still lives with the vitality and the force, and the hope and the determination of the city of west berlin. while the wall is the most obvious and vivid demonstration of the failures of the communist system, for all the world to see, we take no satisfaction in it, for it is, as your mayor has said, an offense not only against history but an offense against humanity, separating families, dividing husbands and wives and brothers and sisters, and dividing a people who wish to be joined together.
what is true of this city is true of germany--real, lasting peace in europe can never be assured as long as one german out of four is denied the elementary right of free men, and that is to make a free choice. in 18 years of peace and good faith, this generation of germans has earned the right to be free, including the right to unite their families and their nation in lasting peace, with good will to all people. you live in a defended island of freedom, but your life is part of the main. so let me ask you as i close, to lift your eyes beyond the dangers of today, to the hopes of tomorrow, beyond the freedom merely of this city of berlin, or your country of germany, to the advance of freedom everywhere, beyond the wall to the day of peace with justice, beyond yourselves and ourselves to all mankind.
freedom is indivisible, and when one man is enslaved, all are not free. when all are free, then we can look forward to that day when this city will be joined as one and this country and this great continent of europe in a peaceful and hopeful globe. when that day finally comes, as it will, the people of west berlin can take sober satisfaction in the fact that they were in the front lines for almost two decades.
all free men, wherever they may live, are citizens of berlin, and, therefore, as a free man, i take pride in the words "ich bin ein berliner."
konuşmanın tam metni şöyledir:
i am proud to come to this city as the guest of your distinguished mayor, who has symbolized throughout the world the fighting spirit of west berlin. and i am proud to visit the federal republic with your distinguished chancellor who for so many years has committed germany to democracy and freedom and progress, and to come here in the company of my fellow american, general clay, who has been in this city during its great moments of crisis and will come again if ever needed.
two thousand years ago the proudest boast was "civis romanus sum." today, in the world of freedom, the proudest boast is "ich bin ein berliner."
i appreciate my interpreter translating my german!
there are many people in the world who really don’t understand, or say they don’t, what is the great issue between the free world and the communist world. let them come to berlin. there are some who say that communism is the wave of the future. let them come to berlin. and there are some who say in europe and elsewhere we can work with the communists. let them come to berlin. and there are even a few who say that it is true that communism is an evil system, but it permits us to make economic progress. lass’ sie nach berlin kommen. let them come to berlin.
freedom has many difficulties and democracy is not perfect, but we have never had to put a wall up to keep our people in, to prevent them from leaving us. i want to say, on behalf of my countrymen, who live many miles away on the other side of the atlantic, who are far distant from you, that they take the greatest pride that they have been able to share with you, even from a distance, the story of the last 18 years. i know of no town, no city, that has been besieged for 18 years that still lives with the vitality and the force, and the hope and the determination of the city of west berlin. while the wall is the most obvious and vivid demonstration of the failures of the communist system, for all the world to see, we take no satisfaction in it, for it is, as your mayor has said, an offense not only against history but an offense against humanity, separating families, dividing husbands and wives and brothers and sisters, and dividing a people who wish to be joined together.
what is true of this city is true of germany--real, lasting peace in europe can never be assured as long as one german out of four is denied the elementary right of free men, and that is to make a free choice. in 18 years of peace and good faith, this generation of germans has earned the right to be free, including the right to unite their families and their nation in lasting peace, with good will to all people. you live in a defended island of freedom, but your life is part of the main. so let me ask you as i close, to lift your eyes beyond the dangers of today, to the hopes of tomorrow, beyond the freedom merely of this city of berlin, or your country of germany, to the advance of freedom everywhere, beyond the wall to the day of peace with justice, beyond yourselves and ourselves to all mankind.
freedom is indivisible, and when one man is enslaved, all are not free. when all are free, then we can look forward to that day when this city will be joined as one and this country and this great continent of europe in a peaceful and hopeful globe. when that day finally comes, as it will, the people of west berlin can take sober satisfaction in the fact that they were in the front lines for almost two decades.
all free men, wherever they may live, are citizens of berlin, and, therefore, as a free man, i take pride in the words "ich bin ein berliner."
karakter sahibi fizikçinin söyleyebileceği söz.
bilindiği gibi delikanlı adam kuantum fiziği denen saçmalığa bulaşmaz, elini verenin kolunu alamadığı görecelilik bataklığına girmez.
determinizm gibi başı sonu belli bir akım varken izafiyet türevi, bilim yapmayı engelleyen, kökü dışarda görüşlere kapılmak onun bunun oyuncağı olmayı doğurur.
einstein gibi bir medya maymununun önderliğindeki podolsky, rosen türü adı sanı duyulmamaış sözde bilim adamlarının, hayvanlara eziyet etmeyi bilim sanan schrodingerin veya planck gibi sabitinden başka hiçbir tutarlılığı bulunmayan insanların sözünü dinlemek newtona yapılmış büyük bir saygısızlıktır, kadir kıymet bilmemektir.
bilindiği gibi delikanlı adam kuantum fiziği denen saçmalığa bulaşmaz, elini verenin kolunu alamadığı görecelilik bataklığına girmez.
determinizm gibi başı sonu belli bir akım varken izafiyet türevi, bilim yapmayı engelleyen, kökü dışarda görüşlere kapılmak onun bunun oyuncağı olmayı doğurur.
einstein gibi bir medya maymununun önderliğindeki podolsky, rosen türü adı sanı duyulmamaış sözde bilim adamlarının, hayvanlara eziyet etmeyi bilim sanan schrodingerin veya planck gibi sabitinden başka hiçbir tutarlılığı bulunmayan insanların sözünü dinlemek newtona yapılmış büyük bir saygısızlıktır, kadir kıymet bilmemektir.
standing on the shoulder of giants albümünden çeviri ihtiyacı çeken bir oasis parçası.
sözleri:
is anyone here prepared to say
just what they mean or is it to late
for anyone here to try to do
just what it takes to get through to you
so lets all make believe
that we’re still friends who we like each other
let’s all make believe
in the end we’re gonna need each other
strangle my hope and make me pray
to a god i’ve never seen but who i betray
to the people who live the after life
in a place i’ll never be till i’m crucified
so lets all make-believe
that we’re still friends who we like each other
let’s all make believe
in the end we’ll need each other
let’s all make believe
that all man kinds gonna feed our brother
let’s all make believe
that in the end we won’t grow old
so lets all make believe
that we’re still friends who we like each other
let’s all make believe
in the end we’ll need each other
let’s all make believe
that all man kinds gonna feed our brother
let’s all make believe
that in the end we won’t grow old
sözleri:
is anyone here prepared to say
just what they mean or is it to late
for anyone here to try to do
just what it takes to get through to you
so lets all make believe
that we’re still friends who we like each other
let’s all make believe
in the end we’re gonna need each other
strangle my hope and make me pray
to a god i’ve never seen but who i betray
to the people who live the after life
in a place i’ll never be till i’m crucified
so lets all make-believe
that we’re still friends who we like each other
let’s all make believe
in the end we’ll need each other
let’s all make believe
that all man kinds gonna feed our brother
let’s all make believe
that in the end we won’t grow old
so lets all make believe
that we’re still friends who we like each other
let’s all make believe
in the end we’ll need each other
let’s all make believe
that all man kinds gonna feed our brother
let’s all make believe
that in the end we won’t grow old
’roma’ yöresinden bir halk türküsü.
(bu diyarlarda da oldukça popülerdir.)
çok memleketler gezdim
neler gördüm görmedim
şu kocaman dünyada
senin gibi görmedim
öyle bir yar istemem
istesemde istemem
güller bitti dilimde
nasıl diyeyim bilmem
ad hominem ad hominem
sağdan soldan ad hominem
aom aom aom aom aom
ateş olmayan yerde
duman tütmezmiş derler
zaman zaman halini
bir görseler gülerler
böyle bir yar istemem
istesemde istemem
güller bitti dilimde
nasıl diyeyim bilmem
ad hominem ad hominem
sağdan soldan ad hominem
aom aom aom aom aom
(bu diyarlarda da oldukça popülerdir.)
çok memleketler gezdim
neler gördüm görmedim
şu kocaman dünyada
senin gibi görmedim
öyle bir yar istemem
istesemde istemem
güller bitti dilimde
nasıl diyeyim bilmem
ad hominem ad hominem
sağdan soldan ad hominem
aom aom aom aom aom
ateş olmayan yerde
duman tütmezmiş derler
zaman zaman halini
bir görseler gülerler
böyle bir yar istemem
istesemde istemem
güller bitti dilimde
nasıl diyeyim bilmem
ad hominem ad hominem
sağdan soldan ad hominem
aom aom aom aom aom
harun yahyanın bile referans aldığını görerek dumura ugradığımız noam chomskynin powers and prospects isimli eserinden bir makale.
chomsky ile yapılan söyleşilerden oluşan kitap türkçeye yeni dunya duzeninde yalanlar ve gercekler adı ile çevrilmiştir.
söyleşide chomsky yine aykırı düşüncelerini dile getirmiş ve marksizm gibi diyalektik gibi konuları tekrardan tartışmaya açmış, deyim yerindeyse hallaç pamuğu gibi sallamış. bunun üzerine birçok kişiden çok ciddi tepkiler almıştı.
halbuki kastını aşmayıp haddini bilse amerikanın gezegenimizde terör estirdiği şu dönemde tartışılacak hiç konu yokmuş gibi marksizme bok atmasa, kaç yıl önce ölmüş adamın arkasından konuşup insanların kutsal addettiği şeylere saldırarak bel altından vurmasa, herkesin mutabık kalacağı yuvarlak cümleler kursa ne güzel, hiç sorun çıkmayacak ama anarşist değil mi kanında var.
niyet kötü mirim, niyet!
http://www.zmag.org/turkey/mcmk.htm
chomsky ile yapılan söyleşilerden oluşan kitap türkçeye yeni dunya duzeninde yalanlar ve gercekler adı ile çevrilmiştir.
söyleşide chomsky yine aykırı düşüncelerini dile getirmiş ve marksizm gibi diyalektik gibi konuları tekrardan tartışmaya açmış, deyim yerindeyse hallaç pamuğu gibi sallamış. bunun üzerine birçok kişiden çok ciddi tepkiler almıştı.
halbuki kastını aşmayıp haddini bilse amerikanın gezegenimizde terör estirdiği şu dönemde tartışılacak hiç konu yokmuş gibi marksizme bok atmasa, kaç yıl önce ölmüş adamın arkasından konuşup insanların kutsal addettiği şeylere saldırarak bel altından vurmasa, herkesin mutabık kalacağı yuvarlak cümleler kursa ne güzel, hiç sorun çıkmayacak ama anarşist değil mi kanında var.
niyet kötü mirim, niyet!
http://www.zmag.org/turkey/mcmk.htm
ingilteredeki mitsubishi racing mühendislerinin elinden çıkan şaheser.
sıradan bir evodan siyah jantları, küçültülmüş yan aynaları ve gövdesindeki çeşitli karbon fiber bölümler ile farklılaşmıştır ancak asıl farkı kaputunun altındaki canavardır. turbo beslemeli 2 litrelik bu motor 405 beygir güç, 485 nm tork üretmekte ve aracın 3.5 saniyede 100 kmye ulaşmasını sağlamaktadır (son sürati: 285 km).
sıradan bir evodan siyah jantları, küçültülmüş yan aynaları ve gövdesindeki çeşitli karbon fiber bölümler ile farklılaşmıştır ancak asıl farkı kaputunun altındaki canavardır. turbo beslemeli 2 litrelik bu motor 405 beygir güç, 485 nm tork üretmekte ve aracın 3.5 saniyede 100 kmye ulaşmasını sağlamaktadır (son sürati: 285 km).
borat sagdiyev versiyonu:
national anthem of kazakhstan!
kazakhstan greatest country in the world.
all other countries are run by little girls.
kazakhstan number one exporter of potassium.
other countries have inferior potassium.
kazakhstan home of tinshein swimming pool.
its length thirty meter and width six meter.
filtration system a marvel to behold.
it remove 80 percent of human solid waste.
kazakhstan, kazakhstan you very nice place.
from plains of tarashek to norther fence of jewtown.
kazakhstan friend of all except uzbekistan.
they very nosey people with bone in their brain.
kazakhstan industry best in the world.
we incented toffee and trouser belt.
kazakhstans prostitutes cleanest in the region.
except of course turkmenistans
kazakhstan, kazakhstan you very nice place.
from plains of tarashek to norther fence of jewtown.
come grasp the might phenis of our leader.
from junction with the testes to tip of its face!
http://www.youtube.com/watch?v=m6oydyxz2ps
national anthem of kazakhstan!
kazakhstan greatest country in the world.
all other countries are run by little girls.
kazakhstan number one exporter of potassium.
other countries have inferior potassium.
kazakhstan home of tinshein swimming pool.
its length thirty meter and width six meter.
filtration system a marvel to behold.
it remove 80 percent of human solid waste.
kazakhstan, kazakhstan you very nice place.
from plains of tarashek to norther fence of jewtown.
kazakhstan friend of all except uzbekistan.
they very nosey people with bone in their brain.
kazakhstan industry best in the world.
we incented toffee and trouser belt.
kazakhstans prostitutes cleanest in the region.
except of course turkmenistans
kazakhstan, kazakhstan you very nice place.
from plains of tarashek to norther fence of jewtown.
come grasp the might phenis of our leader.
from junction with the testes to tip of its face!
http://www.youtube.com/watch?v=m6oydyxz2ps
cennet vatanımda hiç musiki icra eden insan evladı kalmamış gibi gidip elin emperyalistinin müziğini dinleyen içimizdeki irlandalıların artık itiraf etmesi gereken gerçektir.
anadolu rock gibi bu topraklardan çıkmış müzikler dururken cemcük ağızlı thom yorke’un, nasıl bir seksüel sapıklığı olduğu belli olmayan morrissey’in, cahil cühela gallagher kardeslerin, allahsız brian molko’nun peşinden gitmek, ipod denen şeytan icadında bunların şarkılarını defalarca dinleyerek beynini yıkamak en hafifinden şuursuzluktur.
artık bu gidişe dur demenin, gençliğin silkelenip kendine gelmesinin zamanı gelmiştir!
anadolu rock gibi bu topraklardan çıkmış müzikler dururken cemcük ağızlı thom yorke’un, nasıl bir seksüel sapıklığı olduğu belli olmayan morrissey’in, cahil cühela gallagher kardeslerin, allahsız brian molko’nun peşinden gitmek, ipod denen şeytan icadında bunların şarkılarını defalarca dinleyerek beynini yıkamak en hafifinden şuursuzluktur.
artık bu gidişe dur demenin, gençliğin silkelenip kendine gelmesinin zamanı gelmiştir!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?