fenerbahçe’nin şampiyonlar ligi rakibi sparta prag ile yapacağı maç öncesi basına’’sparta’yı sparta’da yeneriz’’ türünden talihsiz bir demeç vermiş aşmış ilkokul bilgini.
konuştuğu kelimelerin yarısını yutar böyle.
yüz yıllık beşiktaş takımını hızlı hızlı beştaş takımı diye telaffuz etmektedir.
yüz yıllık beşiktaş takımını hızlı hızlı beştaş takımı diye telaffuz etmektedir.
bir gazetecinintürkiyede geçirdiğin bir ay için neler diyebilirsinsorusunahiç bu kadar uzun süreli golsüz kalmamıştım.babam da bana bu konuda çok kızıyor,brezilyaya döndüğümde beni dövmesinden korkuyorum(hiç de espiri yapar gibi bir hali yoktu) yanıtını veren mütevazi,mümtaz,kılıbık futbolcu.
batman petrolsporda top koşturuyorken yanılmıyorsam trafik kazası geçirmiş,futbol hayatına son verecekken yoğun uğraşlar sonucu sahalara tekrar geri dönmüş, ertesi sene çaykur rizeye ordan da beşiktaşa transfer olmuş kaliteli bir libero.
-emrah oğlum acele et!
+yine kim kimi beceriyor?
+yine kim kimi beceriyor?
artık bir iki milyon gibi fiyatlarla da pek rahat bulabileceğiniz besin kaynağı.
açık açık;içinde neler olabileceğini itiraf ediyorlar efendim.
açık açık;içinde neler olabileceğini itiraf ediyorlar efendim.
son seçimlerde başbakanlık koltuğunu romano prodi’ye devretmek zorunda kalan eski italya başbakanı.seçim sonuçlarını hazmedemeyip oyların tekrar sayılmasını istemiştir.
seçimdeki yenilgisinin cezasını kendisinden sonra en çok çekecek olacak da türkiye’dir kanımca.
iyi de olsa kötü de olsa berlusconi;özellikle avrupa birliği sürecinde türkiye için büyük bir şanstı...
almanya’da schröder’in yenilgisinin ardından, italya’da da berlusconi gibi bir müttefikin kaybedilmesi nasıl etkileyecek ilişkileri hep birlikte göreceğiz.
seçimdeki yenilgisinin cezasını kendisinden sonra en çok çekecek olacak da türkiye’dir kanımca.
iyi de olsa kötü de olsa berlusconi;özellikle avrupa birliği sürecinde türkiye için büyük bir şanstı...
almanya’da schröder’in yenilgisinin ardından, italya’da da berlusconi gibi bir müttefikin kaybedilmesi nasıl etkileyecek ilişkileri hep birlikte göreceğiz.
er kişiyi has erkeklik mertebesine ulaştıran kişi.
işini gördükten sonra çükünü kestiği çocuklara oyuncak,futbol topu, bilimum teselli armağanları dağıtır böyle.
işini gördükten sonra çükünü kestiği çocuklara oyuncak,futbol topu, bilimum teselli armağanları dağıtır böyle.
shakespeare’in ’’star crossed yani ’’yıldızları sönük,şanssız,bahtsız ’’diye tabir ettiği aşıklar.
kevin littleın en güzel parçalarından biri.hareketli bir şarkı ama kesinlikle kulağı rahatsız etmiyor.sözleri...
is ah big dancehall song in know
madzart alongside kevin little
you know how it is,
you know how we go
you know
for the longest while we jamming in the party
and youre wining on me
pushing everything
right back on top of me
but if you think youre gonna get away from me
you better change your mind
youre going home.......
youre going home with me tonight
let me hold you
girl caress my body
you got me going crazy
you turn me on
turn me on
let me jam you
go wine all around me
you got me going crazy
you turn me on
turn me on
the girl ya nah go get way tonite
if she think madd man nah go fight
me done feed she with popcorn and sprite
now she whar come fly way like kite
one hand on the ground and
bumper cock sky high
wining hard on me
got the python
hollerin for mercy - yea hey -ai
then i whisper in her ear
so wine harder
and then she said to me
boy just push that thing
push it harder back on me
so let me hold you.
girl just
hug me, hug me
kiss me, squeeze me,
hug me, hug me,
kiss and caress me
is ah big dancehall song in know
madzart alongside kevin little
you know how it is,
you know how we go
you know
for the longest while we jamming in the party
and youre wining on me
pushing everything
right back on top of me
but if you think youre gonna get away from me
you better change your mind
youre going home.......
youre going home with me tonight
let me hold you
girl caress my body
you got me going crazy
you turn me on
turn me on
let me jam you
go wine all around me
you got me going crazy
you turn me on
turn me on
the girl ya nah go get way tonite
if she think madd man nah go fight
me done feed she with popcorn and sprite
now she whar come fly way like kite
one hand on the ground and
bumper cock sky high
wining hard on me
got the python
hollerin for mercy - yea hey -ai
then i whisper in her ear
so wine harder
and then she said to me
boy just push that thing
push it harder back on me
so let me hold you.
girl just
hug me, hug me
kiss me, squeeze me,
hug me, hug me,
kiss and caress me
macera,bilim-kurgu,trajedi içerikli filmlere her sene milyon dolarlarca para heba ediliyorken , sırf aksiyon içersin,sıradışı olsun biz de bol bol kazanalım zihniyetine; tribünlere harcanan o emeklere,o kirli ikiyüzlülüğe en güzel yanıtı vermiştir uzak.
çok kısıtlı bir bütçeyle nasıl bir şaheser yaratılır buna uzak ile en güzel yanıtı vermiştir nuri bilge.mayıs sıkıntısı diye bir film daha yapmıştı daha önce de; yine çok sevmiştim.ama uzakın tattırdığı haz apayrıydı bende.
adeta bir görsel şölen ... çarpıcı diyaloglar,çok çarpıcı kareler her biri adeta; çıldırtan bir yalnızlık başıboşluk tualinin üzerinde dağılıvermekte.
çağımızın evrensel sorunu belki de evrensel neticesi yalnızlık,bencillik...aynı topraklarda yaşayan,aynı şehrin havasını soluyan,hatta aynı dört duvarı paylaşan insanların birbirlerine nasıl bu denli yabancılaştıklarını anlatıyor uzak.kalabalıklar içinde en sancılı çaresizliği,en sancılı yalnızlıkları paylaşan başıboşları...
ama sade...abartmadan,süslemeden...
çok kısıtlı bir bütçeyle nasıl bir şaheser yaratılır buna uzak ile en güzel yanıtı vermiştir nuri bilge.mayıs sıkıntısı diye bir film daha yapmıştı daha önce de; yine çok sevmiştim.ama uzakın tattırdığı haz apayrıydı bende.
adeta bir görsel şölen ... çarpıcı diyaloglar,çok çarpıcı kareler her biri adeta; çıldırtan bir yalnızlık başıboşluk tualinin üzerinde dağılıvermekte.
çağımızın evrensel sorunu belki de evrensel neticesi yalnızlık,bencillik...aynı topraklarda yaşayan,aynı şehrin havasını soluyan,hatta aynı dört duvarı paylaşan insanların birbirlerine nasıl bu denli yabancılaştıklarını anlatıyor uzak.kalabalıklar içinde en sancılı çaresizliği,en sancılı yalnızlıkları paylaşan başıboşları...
ama sade...abartmadan,süslemeden...
kendi ülkesinde yaptığı röportajlarda sık sık türkiye’yi övmekle sempati kazanmış futbolcu.
gayet tabii bir durumdur kanımca.
dünya’nın en iyi aşçıları hep erkeklerden çıkar.yemek programlarında sürekli boy gösterenler erkeklerdir.otellerde, restaurantlarda ;elit mekanlarda yemek işlerini yine erkek aşçılar karşılar .
burada temel sorun er kişinin yemek işine pek heves etmemesidir kanımca,yoksa istediğinde en leziz yemekleri pek ala yapabilir.
dünya’nın en iyi aşçıları hep erkeklerden çıkar.yemek programlarında sürekli boy gösterenler erkeklerdir.otellerde, restaurantlarda ;elit mekanlarda yemek işlerini yine erkek aşçılar karşılar .
burada temel sorun er kişinin yemek işine pek heves etmemesidir kanımca,yoksa istediğinde en leziz yemekleri pek ala yapabilir.
ekşi sözlüğün ilk entrysidir bu aynı zamanda.
hiç unutmam yeni almış olduğu cipi çalınmıştı,sonra gazeteciler gelip buna polise başvurdun mu gibisinden soru sorduydular:cevap vermedi....tekrar sordular soruyu gene cevap yok...soruyu anlamadığını düşünen bir gazeteci de kalkıp sefil ingilizcesiyle el kol hareketleri eşliğinde:
+polis ’’,you,’’go to polis’’,ok?...
-(shorumnu)karrdeşm turçe turçe sole!
+polis ’’,you,’’go to polis’’,ok?...
-(shorumnu)karrdeşm turçe turçe sole!
her çeşit ateş,ışık ve bilimum cisimlere karşı aşırı bir hassasiyet gösteren,bu durumlarda iq seviyesi diplerde gezinen bir acayip yaratık.
ateşi görür görmez
yamyam veya tamtam danslarını andıran ilginç bir ateş dansı gösterisi sergiliyor böyle.
şöyle,
başlangıçta derin bir sessizlik...hemen ardından kendi etrafında bir müddet volta turları...yavaş yavaş yukarılara doğru kalkan sivri kuyruğu ’’euzu besmele’’ ve adeta bir balyoz gibi kendine girdirdiği naçizane kuyruğu...
şu hayvanlar aleminde ötenazi hakkını hakkıyla iade eden yegane varlık...
ateşi görür görmez
yamyam veya tamtam danslarını andıran ilginç bir ateş dansı gösterisi sergiliyor böyle.
şöyle,
başlangıçta derin bir sessizlik...hemen ardından kendi etrafında bir müddet volta turları...yavaş yavaş yukarılara doğru kalkan sivri kuyruğu ’’euzu besmele’’ ve adeta bir balyoz gibi kendine girdirdiği naçizane kuyruğu...
şu hayvanlar aleminde ötenazi hakkını hakkıyla iade eden yegane varlık...
başlarda, ufak çapta hazımsızlık,çarpıntı,kasılma; akabinde yüksek tansiyon,karın ağrısı, ve çeşitli ruhsal bozukluklar ile seyredebilen tıp’ın açıklamakta yetersiz kaldığı ender vaka örneklerinden biri.
ahmet altan diyor ki:
dünyanın, en tehlikeli eğlencesi türk olmaktır.
burada hayatın bizzat kendisi bile hayata şaşar.
altmış milyonluk bir bungee-jumping’dir hayat.
bir beton zemine doğru milyonlarca insan süratle düşeriz.
tam çarpacağımız zaman, kim olduğunu kimsenin bilmediği bir güç, ucunda
sallandığımız lastik halatı çekiverir ve biz yukarlara sıçrarız.
padişahımızın ırzına geçer, başbakanımızı asar, genelkurmay başkanımızı
hapseder, gençlerimizi idam sehpalarına gönderir sonra da en güzel aşk
şiirlerini yazarız.
hep aptallığımızdan yakınır sonra da dünyanın en akıllısı imf’yi tam on yedi
kere dolandırırız. paralarını bize nasıl kaptırdıklarını anlamazlar bile.
aptallıktan sıkıldığımızda zekamızla övünür ve bin senedir her yaz mevsiminde
damlarda yatar ve oradan düşerek ölürüz.
yağmur yağdığında ülkenin en büyük kentinin işlek bir caddesinde boğulan
yeryüzündeki tek insan türktür.
yeryüzünde kendine kanat yapıp uçan ilk insan da türktür ama...
devleti kutsal ilan eder sonra da devleti soyarız.
“köylü efendimizdir” der köylüleri döveriz.
dünyada hiçbir devletin tanımadığı bir devleti kurma başarısını gösterebilmiş
olanlar türklerdir.
“yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek bütün komşularıyla düşman olan da biziz.
“ulusal onuru” bu kadar değerli “ulusal parası” bu kadar değersiz başka bir
ülke bulmak çok zordur.
sürekli olarak birbirini kazıklayanlar türklerdir.
bir büyük deprem olduğunda çoluk çocuk, zengin fakir el birliğiyle yardıma
koşup, evdeki iki battaniyeden birini depremzedelere bağışlayanlar da
türklerdir.
kırk sekiz yıl boyunca dünya futbol şampiyonasının kapısından bile
geçemedikten sonra ilk katıldığı şampiyonada dünya üçüncüsü olmayı türkler
başarır.
“ata sporu” güreşte en olmadık ülkelere yenilen, güreşten hiç anlamayan
amerikalı güreşçilerle güreşirken kolunu bacağını kırdıranlar da türklerdir.
her konuda fikrimizi söylemeye bayılır ama hiçbir fikrimize inanmayız.
hiçbir filozofumuz yoktur ama ne olduğunu kimsenin bilmediği bir hayat
felsemiz vardır.
dünyanın en ünlü suikastçısı papayı vuran bir türktür.
papayı binlerce insanın arasında vurup kabak gibi yakalanan en salak suikastçı
da türktür.
katillerin “ulusal kahraman”, şairlerin “vatan haini” olduğu tek ülke
türkiye’dir.
müslüman olanlardan sürekli kuşkulanır ama müslüman olmayan vatandaşlarımıza
devlette tek bir görev bile vermeyiz.
bütün askeri darbeleri alkışlar ve ilk seçimde darbecilerin kızdıklarına oy
veririz.
tek bir anlaşmada neredeyse beş milyon kilometre kare toprak kaybedip, bu
anlaşmanın en akıllı anlaşma olduğuna inananlar da türklerdir.
savaşta kendi gemisini yedi saat boyunca bombalayanlar türklerdir.
uçağı arızalandığında başkalarına bir zarar gelmesin diye o uçağı son ana
kadar terketmeyip ölenler de türklerdir.
yabancılardan sürekli kuşkulanıp ne kadar yabancı örgüt varsa hepsine girmeye
çalışanlar türklerdir.
girmeye çalıştıkları örgütlerin kurallarının aslında türkiye’yi bölmek için
hazırlandığına da sadece türkler inanır.
yıllarca, avrupa birliğine girmemizi sağlayacak yasalardan hiçbirini
çıkartamayıp, bir gecede başkalarının on yılda geçirebileceğinden daha fazla
yasa geçiririz.
ömründe hiç trapez yapmamış altmış milyon insanın trapez yapmasıdır hayat
burada.
bütün dünya, şaşkınlıkla bakarak düşmemizi beklerken biz düşmeyiz.
biz türküz.
ya oynar ya ağlarız.
dünyanın en tehlikeli eğlencesidir türk olmak.
ve, biz korkuyla eğleniriz.
dünyanın, en tehlikeli eğlencesi türk olmaktır.
burada hayatın bizzat kendisi bile hayata şaşar.
altmış milyonluk bir bungee-jumping’dir hayat.
bir beton zemine doğru milyonlarca insan süratle düşeriz.
tam çarpacağımız zaman, kim olduğunu kimsenin bilmediği bir güç, ucunda
sallandığımız lastik halatı çekiverir ve biz yukarlara sıçrarız.
padişahımızın ırzına geçer, başbakanımızı asar, genelkurmay başkanımızı
hapseder, gençlerimizi idam sehpalarına gönderir sonra da en güzel aşk
şiirlerini yazarız.
hep aptallığımızdan yakınır sonra da dünyanın en akıllısı imf’yi tam on yedi
kere dolandırırız. paralarını bize nasıl kaptırdıklarını anlamazlar bile.
aptallıktan sıkıldığımızda zekamızla övünür ve bin senedir her yaz mevsiminde
damlarda yatar ve oradan düşerek ölürüz.
yağmur yağdığında ülkenin en büyük kentinin işlek bir caddesinde boğulan
yeryüzündeki tek insan türktür.
yeryüzünde kendine kanat yapıp uçan ilk insan da türktür ama...
devleti kutsal ilan eder sonra da devleti soyarız.
“köylü efendimizdir” der köylüleri döveriz.
dünyada hiçbir devletin tanımadığı bir devleti kurma başarısını gösterebilmiş
olanlar türklerdir.
“yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek bütün komşularıyla düşman olan da biziz.
“ulusal onuru” bu kadar değerli “ulusal parası” bu kadar değersiz başka bir
ülke bulmak çok zordur.
sürekli olarak birbirini kazıklayanlar türklerdir.
bir büyük deprem olduğunda çoluk çocuk, zengin fakir el birliğiyle yardıma
koşup, evdeki iki battaniyeden birini depremzedelere bağışlayanlar da
türklerdir.
kırk sekiz yıl boyunca dünya futbol şampiyonasının kapısından bile
geçemedikten sonra ilk katıldığı şampiyonada dünya üçüncüsü olmayı türkler
başarır.
“ata sporu” güreşte en olmadık ülkelere yenilen, güreşten hiç anlamayan
amerikalı güreşçilerle güreşirken kolunu bacağını kırdıranlar da türklerdir.
her konuda fikrimizi söylemeye bayılır ama hiçbir fikrimize inanmayız.
hiçbir filozofumuz yoktur ama ne olduğunu kimsenin bilmediği bir hayat
felsemiz vardır.
dünyanın en ünlü suikastçısı papayı vuran bir türktür.
papayı binlerce insanın arasında vurup kabak gibi yakalanan en salak suikastçı
da türktür.
katillerin “ulusal kahraman”, şairlerin “vatan haini” olduğu tek ülke
türkiye’dir.
müslüman olanlardan sürekli kuşkulanır ama müslüman olmayan vatandaşlarımıza
devlette tek bir görev bile vermeyiz.
bütün askeri darbeleri alkışlar ve ilk seçimde darbecilerin kızdıklarına oy
veririz.
tek bir anlaşmada neredeyse beş milyon kilometre kare toprak kaybedip, bu
anlaşmanın en akıllı anlaşma olduğuna inananlar da türklerdir.
savaşta kendi gemisini yedi saat boyunca bombalayanlar türklerdir.
uçağı arızalandığında başkalarına bir zarar gelmesin diye o uçağı son ana
kadar terketmeyip ölenler de türklerdir.
yabancılardan sürekli kuşkulanıp ne kadar yabancı örgüt varsa hepsine girmeye
çalışanlar türklerdir.
girmeye çalıştıkları örgütlerin kurallarının aslında türkiye’yi bölmek için
hazırlandığına da sadece türkler inanır.
yıllarca, avrupa birliğine girmemizi sağlayacak yasalardan hiçbirini
çıkartamayıp, bir gecede başkalarının on yılda geçirebileceğinden daha fazla
yasa geçiririz.
ömründe hiç trapez yapmamış altmış milyon insanın trapez yapmasıdır hayat
burada.
bütün dünya, şaşkınlıkla bakarak düşmemizi beklerken biz düşmeyiz.
biz türküz.
ya oynar ya ağlarız.
dünyanın en tehlikeli eğlencesidir türk olmak.
ve, biz korkuyla eğleniriz.
isminde bir harf hatası yapılmıştır.aslı şöyleydir :
charley darwin!...
charley darwin!...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?