hulki cevizoglunun ceviz kabugu yayinlarindan cikan kitabi.
türk olmak
geriye dönüp bakmak ve gururlanabılmak için bir sebep,özel bir şey;kıymetini bilmek lazım.
ahmet altan diyor ki:
dünyanın, en tehlikeli eğlencesi türk olmaktır.
burada hayatın bizzat kendisi bile hayata şaşar.
altmış milyonluk bir bungee-jumping’dir hayat.
bir beton zemine doğru milyonlarca insan süratle düşeriz.
tam çarpacağımız zaman, kim olduğunu kimsenin bilmediği bir güç, ucunda
sallandığımız lastik halatı çekiverir ve biz yukarlara sıçrarız.
padişahımızın ırzına geçer, başbakanımızı asar, genelkurmay başkanımızı
hapseder, gençlerimizi idam sehpalarına gönderir sonra da en güzel aşk
şiirlerini yazarız.
hep aptallığımızdan yakınır sonra da dünyanın en akıllısı imf’yi tam on yedi
kere dolandırırız. paralarını bize nasıl kaptırdıklarını anlamazlar bile.
aptallıktan sıkıldığımızda zekamızla övünür ve bin senedir her yaz mevsiminde
damlarda yatar ve oradan düşerek ölürüz.
yağmur yağdığında ülkenin en büyük kentinin işlek bir caddesinde boğulan
yeryüzündeki tek insan türktür.
yeryüzünde kendine kanat yapıp uçan ilk insan da türktür ama...
devleti kutsal ilan eder sonra da devleti soyarız.
“köylü efendimizdir” der köylüleri döveriz.
dünyada hiçbir devletin tanımadığı bir devleti kurma başarısını gösterebilmiş
olanlar türklerdir.
“yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek bütün komşularıyla düşman olan da biziz.
“ulusal onuru” bu kadar değerli “ulusal parası” bu kadar değersiz başka bir
ülke bulmak çok zordur.
sürekli olarak birbirini kazıklayanlar türklerdir.
bir büyük deprem olduğunda çoluk çocuk, zengin fakir el birliğiyle yardıma
koşup, evdeki iki battaniyeden birini depremzedelere bağışlayanlar da
türklerdir.
kırk sekiz yıl boyunca dünya futbol şampiyonasının kapısından bile
geçemedikten sonra ilk katıldığı şampiyonada dünya üçüncüsü olmayı türkler
başarır.
“ata sporu” güreşte en olmadık ülkelere yenilen, güreşten hiç anlamayan
amerikalı güreşçilerle güreşirken kolunu bacağını kırdıranlar da türklerdir.
her konuda fikrimizi söylemeye bayılır ama hiçbir fikrimize inanmayız.
hiçbir filozofumuz yoktur ama ne olduğunu kimsenin bilmediği bir hayat
felsemiz vardır.
dünyanın en ünlü suikastçısı papayı vuran bir türktür.
papayı binlerce insanın arasında vurup kabak gibi yakalanan en salak suikastçı
da türktür.
katillerin “ulusal kahraman”, şairlerin “vatan haini” olduğu tek ülke
türkiye’dir.
müslüman olanlardan sürekli kuşkulanır ama müslüman olmayan vatandaşlarımıza
devlette tek bir görev bile vermeyiz.
bütün askeri darbeleri alkışlar ve ilk seçimde darbecilerin kızdıklarına oy
veririz.
tek bir anlaşmada neredeyse beş milyon kilometre kare toprak kaybedip, bu
anlaşmanın en akıllı anlaşma olduğuna inananlar da türklerdir.
savaşta kendi gemisini yedi saat boyunca bombalayanlar türklerdir.
uçağı arızalandığında başkalarına bir zarar gelmesin diye o uçağı son ana
kadar terketmeyip ölenler de türklerdir.
yabancılardan sürekli kuşkulanıp ne kadar yabancı örgüt varsa hepsine girmeye
çalışanlar türklerdir.
girmeye çalıştıkları örgütlerin kurallarının aslında türkiye’yi bölmek için
hazırlandığına da sadece türkler inanır.
yıllarca, avrupa birliğine girmemizi sağlayacak yasalardan hiçbirini
çıkartamayıp, bir gecede başkalarının on yılda geçirebileceğinden daha fazla
yasa geçiririz.
ömründe hiç trapez yapmamış altmış milyon insanın trapez yapmasıdır hayat
burada.
bütün dünya, şaşkınlıkla bakarak düşmemizi beklerken biz düşmeyiz.
biz türküz.
ya oynar ya ağlarız.
dünyanın en tehlikeli eğlencesidir türk olmak.
ve, biz korkuyla eğleniriz.
dünyanın, en tehlikeli eğlencesi türk olmaktır.
burada hayatın bizzat kendisi bile hayata şaşar.
altmış milyonluk bir bungee-jumping’dir hayat.
bir beton zemine doğru milyonlarca insan süratle düşeriz.
tam çarpacağımız zaman, kim olduğunu kimsenin bilmediği bir güç, ucunda
sallandığımız lastik halatı çekiverir ve biz yukarlara sıçrarız.
padişahımızın ırzına geçer, başbakanımızı asar, genelkurmay başkanımızı
hapseder, gençlerimizi idam sehpalarına gönderir sonra da en güzel aşk
şiirlerini yazarız.
hep aptallığımızdan yakınır sonra da dünyanın en akıllısı imf’yi tam on yedi
kere dolandırırız. paralarını bize nasıl kaptırdıklarını anlamazlar bile.
aptallıktan sıkıldığımızda zekamızla övünür ve bin senedir her yaz mevsiminde
damlarda yatar ve oradan düşerek ölürüz.
yağmur yağdığında ülkenin en büyük kentinin işlek bir caddesinde boğulan
yeryüzündeki tek insan türktür.
yeryüzünde kendine kanat yapıp uçan ilk insan da türktür ama...
devleti kutsal ilan eder sonra da devleti soyarız.
“köylü efendimizdir” der köylüleri döveriz.
dünyada hiçbir devletin tanımadığı bir devleti kurma başarısını gösterebilmiş
olanlar türklerdir.
“yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek bütün komşularıyla düşman olan da biziz.
“ulusal onuru” bu kadar değerli “ulusal parası” bu kadar değersiz başka bir
ülke bulmak çok zordur.
sürekli olarak birbirini kazıklayanlar türklerdir.
bir büyük deprem olduğunda çoluk çocuk, zengin fakir el birliğiyle yardıma
koşup, evdeki iki battaniyeden birini depremzedelere bağışlayanlar da
türklerdir.
kırk sekiz yıl boyunca dünya futbol şampiyonasının kapısından bile
geçemedikten sonra ilk katıldığı şampiyonada dünya üçüncüsü olmayı türkler
başarır.
“ata sporu” güreşte en olmadık ülkelere yenilen, güreşten hiç anlamayan
amerikalı güreşçilerle güreşirken kolunu bacağını kırdıranlar da türklerdir.
her konuda fikrimizi söylemeye bayılır ama hiçbir fikrimize inanmayız.
hiçbir filozofumuz yoktur ama ne olduğunu kimsenin bilmediği bir hayat
felsemiz vardır.
dünyanın en ünlü suikastçısı papayı vuran bir türktür.
papayı binlerce insanın arasında vurup kabak gibi yakalanan en salak suikastçı
da türktür.
katillerin “ulusal kahraman”, şairlerin “vatan haini” olduğu tek ülke
türkiye’dir.
müslüman olanlardan sürekli kuşkulanır ama müslüman olmayan vatandaşlarımıza
devlette tek bir görev bile vermeyiz.
bütün askeri darbeleri alkışlar ve ilk seçimde darbecilerin kızdıklarına oy
veririz.
tek bir anlaşmada neredeyse beş milyon kilometre kare toprak kaybedip, bu
anlaşmanın en akıllı anlaşma olduğuna inananlar da türklerdir.
savaşta kendi gemisini yedi saat boyunca bombalayanlar türklerdir.
uçağı arızalandığında başkalarına bir zarar gelmesin diye o uçağı son ana
kadar terketmeyip ölenler de türklerdir.
yabancılardan sürekli kuşkulanıp ne kadar yabancı örgüt varsa hepsine girmeye
çalışanlar türklerdir.
girmeye çalıştıkları örgütlerin kurallarının aslında türkiye’yi bölmek için
hazırlandığına da sadece türkler inanır.
yıllarca, avrupa birliğine girmemizi sağlayacak yasalardan hiçbirini
çıkartamayıp, bir gecede başkalarının on yılda geçirebileceğinden daha fazla
yasa geçiririz.
ömründe hiç trapez yapmamış altmış milyon insanın trapez yapmasıdır hayat
burada.
bütün dünya, şaşkınlıkla bakarak düşmemizi beklerken biz düşmeyiz.
biz türküz.
ya oynar ya ağlarız.
dünyanın en tehlikeli eğlencesidir türk olmak.
ve, biz korkuyla eğleniriz.
hulki cevizoglunun bir kitabi.
turkum demek, diyebilmek fasizmdir haa... duyurulur... kulaginizi küpe olsun, kulaginizi çeker yoksa aydinimsilar...
ne turku lan? herkes dunyali...
ne turku lan? herkes dunyali...
diğer etni sitelerden farklı olmama durumudur.her kimlik gibi saygı duyulması gerektiği gibi, yine her kimlik gibi iyi ve kötü alışkanlıkları kültüründe barındırır.tc anayasası 66. madde ile alakası olmayan durumdur.
(bkz: ne mutlu türküm diyene)
günümüzde maalesef hiç alakası olmayan kavramların yanı başına koyulup, prim yapmak isteyen çevrelerce plastik gibi şekilden şekile sokulmaya çalışılan değer.
birileri "türk olunmaz doğulur" diyor
o halde neden türkiye de yaşayan başka halklar türkleştirilmeye çalışılıyor?
o halde neden her sabah "ilkokullarda çocuklara ne mutlu türküm diyene" dedirtiliyor.
çelişmeyin ey milliyetçiler.
o halde neden türkiye de yaşayan başka halklar türkleştirilmeye çalışılıyor?
o halde neden her sabah "ilkokullarda çocuklara ne mutlu türküm diyene" dedirtiliyor.
çelişmeyin ey milliyetçiler.
askere ugurlanan bıreyı havaya atıp bir daha tutmamaktır.akabinde muhahahaha gıbı bır efekt cıkarmak da cabası.
aslında çok şeydir, türk olmak. türk olmak, osmanlı’nın borcunu ödemektir. hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi. kosova’da ve bosna’da, batı trakya’da ve makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
türk olmak kıbrıs’ta, hocalı’da, anadolu’da ve balkanlar’da soykırıma uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır. türk olmak faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca.
türk olmak lisanının avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine türk olmak kendini anlatamamaktır.
avrupa’da hor görülmek türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce viyana’yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; napolyon gibi bütün viyana’yı yakmadığın için.
türk olmak selanik’te pontus anıtı’nın, viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve malta’da papazın üzerine bastığı türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. sayısız imparatorluk kurmak türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da türk olmaktır.
arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
türk olmak; troya’dan bu yana, sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
doğu roma’yı da batı roma’yı da yıkıp, yeni roma olan ab’ye girmeye çalışmaktır türk olmak. türk olmak, mostar’da köprüdür, kerkük’te kaledir, istanbul’da kızkulesi’dir, anadolu’da buğdaydır, çukurova’da pamuktur, ege’de tütün, karadeniz’de fındık, trakya’da ayçiçeğidir.
türk olmak çanakkale’de ölmektir. çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. türk olmak, annenin ardından “bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim” demesidir. babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken “vatan sağ olsun” demesidir.
türk olmak “türk çayında radyasyon olmaz” yalanları ile, “gusül abdesti alana aids bulaşmaz” dolanları ile yaşamaktır. her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. aynı nedenle türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. göz hakkına, diş kirasına saygıdır türk olmak. evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır türk olmak.
türk olmak, milli maçta ağlamaktır. ayhan işık’a, belgin doruk’a aşık olmaktır. türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. aşkı için ölmektir, öldürmektir. sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
en güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. eşkıyaya türkü yakmaktır, türk olmak. milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, türk olmak. türk olmak yunus’u bilmektir, aşık veysel’i sevmektir. mevlana’yı, hacı bektaş-ı veli’yi ve hoca yesevî –tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.
türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de yemen türküsü’nde...
hayatın sana verdiklerine “nasip”, vermediklerine “kısmet” demektir. her işin “hayırlısına” inanmaktır ve “feleğe” küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
türk olmak, asya’da batılı, avrupa’da doğulu diye tepki görmektir. irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı yaradandan ötürü sevmektir.
magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir. türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
türk olmak, buhran zamanında arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.
türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
zor iştir türk olmak. türk olmak anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir. türk olmak, medeniyetler mezarlığı anadolu’da dik durabilmektir.
http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=3138
türk olmak kıbrıs’ta, hocalı’da, anadolu’da ve balkanlar’da soykırıma uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır. türk olmak faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca.
türk olmak lisanının avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine türk olmak kendini anlatamamaktır.
avrupa’da hor görülmek türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce viyana’yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; napolyon gibi bütün viyana’yı yakmadığın için.
türk olmak selanik’te pontus anıtı’nın, viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve malta’da papazın üzerine bastığı türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. sayısız imparatorluk kurmak türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da türk olmaktır.
arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
türk olmak; troya’dan bu yana, sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
doğu roma’yı da batı roma’yı da yıkıp, yeni roma olan ab’ye girmeye çalışmaktır türk olmak. türk olmak, mostar’da köprüdür, kerkük’te kaledir, istanbul’da kızkulesi’dir, anadolu’da buğdaydır, çukurova’da pamuktur, ege’de tütün, karadeniz’de fındık, trakya’da ayçiçeğidir.
türk olmak çanakkale’de ölmektir. çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. türk olmak, annenin ardından “bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim” demesidir. babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken “vatan sağ olsun” demesidir.
türk olmak “türk çayında radyasyon olmaz” yalanları ile, “gusül abdesti alana aids bulaşmaz” dolanları ile yaşamaktır. her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. aynı nedenle türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. göz hakkına, diş kirasına saygıdır türk olmak. evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır türk olmak.
türk olmak, milli maçta ağlamaktır. ayhan işık’a, belgin doruk’a aşık olmaktır. türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. aşkı için ölmektir, öldürmektir. sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
en güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. eşkıyaya türkü yakmaktır, türk olmak. milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, türk olmak. türk olmak yunus’u bilmektir, aşık veysel’i sevmektir. mevlana’yı, hacı bektaş-ı veli’yi ve hoca yesevî –tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.
türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de yemen türküsü’nde...
hayatın sana verdiklerine “nasip”, vermediklerine “kısmet” demektir. her işin “hayırlısına” inanmaktır ve “feleğe” küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
türk olmak, asya’da batılı, avrupa’da doğulu diye tepki görmektir. irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı yaradandan ötürü sevmektir.
magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir. türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
türk olmak, buhran zamanında arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.
türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
zor iştir türk olmak. türk olmak anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir. türk olmak, medeniyetler mezarlığı anadolu’da dik durabilmektir.
http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=3138
ingiliz olmak, fransız olmak, alman olmak, arap olmak, kürt olmak, vb. diğer ırklara mensup olmaktan bir farkı olmayan şeydir.
başka bir ülkede başka bir kimlikle doğduğunda acı çekmektir ama yine de insanları sevebilmektir türk olmak.
kimi insanlar için gurur kaynağı.
gurur duymayı ve bunun bilincinde olmayı gerektiren durum.
(bkz: dünya türk olsun)
duvarı delip birini hamile bırakabilmektir
insan olmakla bir arada olursa diger turkleri dunyaya iyi tanitan bir olgudur.
türk olmanin 47 kurali
1. kagit mendili kumas mendil gibi günlerce burusuk sekilde cebinde tasir.
2. rüzgarli havalarda küller uçmasin diye küllüge su koyar.
3. serçe parmagini kulagina sokup iyice sallayarak karistirir.
4. ancak bir türk gazete bulmacasini hep baskalarina sora sora çözebilme becerisini gösterip , kendisi çözdü diye sevindirik olabilir.
5 . sakal trasi olduktan sonra kanayan yerlerine küçük kagitlar yapistirir.
8. soba borusu aktiginda yogurt kaplarini telle soba borusuna baglar.
9. nezle olunca tuvalet kagidini uzun bir serit yaparak kullanir.
10. dis firçasiyla disini firçalamayip da saçini boyamak için kullanan birini görürseniz , o saçini seven bakimli bir türktür.
11. konusma yetenegi olan hayvanlara ilk olarak küfür etmesini ögretir.
12. sahilde mayosunu kabinde giymek yerine arkadaslarina havlu tutturarak giymeye çalisip bir de arkadaslarina "bakmayin lan" diye çikisir.
13. çorabinin kirlenip kirlenmedigini burnuna götürerek kisa süreli koklayarak anlayan kisi temizligine düskün bir türktür.
14. daha birinci telefon zili çaldiginda telefonun basina dikilen ama açmak için ikinci kez çalmasini bekler.
15. bir dükkana girip , onun bunun fiyatini sorduktan sonra "abi araba bes dakka dursun, ben hemen gelicem" deyip, 2 saat
sonra gelir.
16. cebinden çikardigi paralarin içinde en eskisini özenle arayip bulduktan sonra para üstü verir.
17. trafikte ambulansin pesine takilarak sikisikliktan kurtulup , uyaniklik yaptigini zanneder.
18. kagit paralarin üzerine not alir ve parayi harcadigi için notu kaybeder ve ya elden ele dolasacagini bildiginden
komik yazilar yazar. ( paranin ön yüzüne tehlike aninda arkayi çeviriniz yazip aninda çevirince de simdi degil salak tehlike aninda yazanlardan bahsediyoruz .)
19. çocugu yanlislikla elini kestigi veya düstügü için agladiginda elini kesti veya düstü diye çocugunu döver.
20. taksi tuttugunda taksicinin yanina oturur .eger üç dört kisi taksi tutuyorsa , taksi parasini veren kisi ön koltuga
oturur.
21. kürdanla disini karistirip önce çikarip bakar , sonra tekrar agzina koyar.
22. ütü fisi , teyp fisi veya televiyon fisi kablosunun bakir teli disari çikmis ise çocuklari elektrik çarpmasin diye bakir teli selobantla yapistirir.
23. ailece televizyon izlenen bir evde kumanda babanin elindeyse ve o ne izlerse digerleri de onu izlemek zorunda kalir.
24. çantasinin içinde yeni tanistigi birisine bile çekinmeden göstermek üzere en güzel fotograflarini ve aile albümünü
tasiyan birisini görürseniz hemen boynuna sarilmayin yoksa çantayi kafaniza yiyebilirsiniz , çünkü o kisi bir türk kizidir.
25. bir türk esnafi , müsterisinden aldigi parayi önce iki ucundan tutup iki defa gerginlestirir daha sonra da günese dogru
tutup bakarak sahte olup olmadigini anlar.
26. evin bir odasinin ampülü patladigi zaman yenisini almayip da fazla kullanmadigi bir odanin ampülünü onun yerine takar.
27. evinde bulunan saksilarin dibini kültablasi olarak kullanir.
28. dislerini gazoz açacagi , findik ve ceviz kiracagi olarak kullanir.
29. isinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden bir türkten baskasi olamaz. (serefsizin oglu ne is yapmis be
kardesim, helal olsun)
30. aracin sinyal lâmbalari dururken kolunu çikararak "dönüyorum" hareketi yapar.
31. trafik isiklari kirmizidan yesile döndügünde önündeki herkesi salak sanarak
kornaya basar.
32. dingildeyen bir masanin ayagina kagit sikistirma fikri bir türkündür.
33. dislerinin arasindan "viij viij" diye ses çikarir.
34. tvde film seyrederken filmin oyunculariyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) türk sinema severlerdir.
35. arabasina öküz, köpek, horoz sesli korna taktirma fikrinin patenti bir türke aittir.
36. gazete kagidini en iyi sekilde kullanir.(cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi )
37. plastik yogurt kabini saksi yapar.
38. arabasinin arkasina yazi yazar .(rahmetli de sollardi, tek rakibim thy, kroyum ama para bende)
39. uçakta bulunan tanidiklarina uçak havalandiktan sonra görmeyecegini bildigi halde el sallar.
40. çignedigi sakizi daha sonra çignemek üzere kafasindaki tülbende yapistiran bir türk kadinindan baskasi degildir.
41. tek abdestle bes vakit namaz kilmak için iki büklüm kivranir.
42. desenlerini çok begenerek aldigi yeni bir mobilyanin üstünü baska bir örtü örterek kullanir.
43. geçirdigi bir trafik kazasindan sonra kanlar içinde çikip, çarpilmis arabasina üzülür.
44. tüp kaçiriyor mu, kaçirmiyor mu diye kibrit yakip kontrol eder.
45. otoyolda, otomobilin gaz pedalina tugla koyup, yorulmadan kullanma fikri bir türkündür.
46. elektronik hesap makinesini, uzaktan kumandasini naylona sarmis, üzerine de ambalaj lastigi geçirmis birini görürseniz
türktür o.
47. on yillik bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarini çikarmadan kullanma becerisini gösterir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?