sitare

azmış, karşısındaki insanı bir vajina ve iki göğüsten ibaret sanan zihniyettir.

- abi arabanın ibresi 240 mı gösteriyor?

+bu düğmeyemi basmayacaktım

_bu seste ne? ben gidip bir bakayım....

+hayatım şu karartı ne?

-hassiktirrr

sevgiliyle birlikte güneşin doğuşunu bitmeye yüztutmuş mumun alevinin gölgesinde izlemektir.

onun sıcaklığını damarınızda dolaşan kanda hissetmektir.

tanrıya ölüm şerbetini içirmesi için dua edilebilmesi muhtemel zamanlardandır.

birilerinin bu ülkeyi karıştırmak için harekete geçtiğinin göstergesi olan saldırı.

ölen polislerin isimleri:

nedim çalık

erdal öztaç

mehmet saçaklıoğlu ’ dur.

saldırganlardan birinin ismi ise erhan kızıl’dır.

bacak arası sağlam ama yüreğini, bilincini defalarca bilmem ne uğruna satmış olan kızımızdır.

bu tipler çok iyi anal, oral ve sürttürme fantazileri bilmenin yanında; bazılarında allah vergisi esnek kızlık zarının olmasıyla kendilerini defaatla siktirmelerine rağmen bakireyim diye emilmekten sarkan gögüslerini gere gere dolaşırken görülürler.

orospuluk bir hakaret olarak sayılırsa bu tipler daha ağır hakareti hak etmektedirler.

birde istediği kişiye veren, cinselliğini gönlünce yaşayan, birinin koynundan çıkıpta el değmemiş kız havası yapmayan aslan gibi kimseyi salak yerine koymadan dolaşan kızlar vardır ki bu kızlar namuslulardır. kimsenin bu kızlara bir şey söylemeye hakkı yoktur.

ama diğer grup mide bulandırıcıdır, utanç kaynağıdır.

okunan kitabın konusuna ve yazarın dilinin akıcılığına bağlı olarak, sabahtan akşama kitap elden bırakmadan gerçekleştirilebilecek eylemdir.

daha abartılısı vardır. bir günde 1400 sayfalık bir anayasa kitabını yada 1400 sayfalık felsefe kitabını yaa daa 1400 sayfalık termodinamik kitabını okumaktırki bu sonuncusu üstün yaratıklara özgüdür.

ayrıca bir insanın bir zoru olmalı ki 700 sayfalık bir kitabı okusun bir günde. okudun diyelim ne anladın bir anlatsana şeklinde soru sorulmasına sebep olacatır

kitabın akışkanlığıyla ilişkiye girmiş olan başlıktır.

biri dava adamı, vatanından sürgün edilmek pahasına bu vatan için doğru bildiği siyasi sistemi savunmuştur, diğeri ise bu ülkede bilmem kaç bin ermeni ve kürt katledilmiş diye kitabında yazdığı bir satır sayesinde, bu milletin onurunu kendince satarak nobel almıştır.

kısaca nazım gerçek bir dava adamıdır, orhan pamuk ise anca onun yanında nazıma boş kağıt taşıyabilecek bir sözüm ona yazardır.

(bkz: bugün pazar)

hayattaki en büyük zevklerden biridir. insana farklı bir boyutta yürüyormuş hissi veren bir zevktir.

eğer pink floyd dinliyorsanız ve o muhteşem melodilerin gizemine kendinizi kaptırmışsanız bir ağaca veya direğe çarparak veya kendizi müziğin ritmine kaptırararak yaptığınız hareketler dolayısıyla cevredekilerin acayip bakışlarıyla rezil olma ihtimalinizin yüksek olduğu bir eylemdir kendisi.

1998 yılından itibaren her yıl toplanan, her görüşten gazeteci yazar, bilim adamının belirlenen bir konu hakkında fikir beyan ettiği ve bu fikirlerin toplanarak bildiri halinde yayınlandığı konferans- tartışma grubuna verilen ad.

gülen cemaati organizasyonu olan bu toplantıların sonuncusunun konusu kürt sorunudur.

katılımcılardan biri olan cengiz candar’ a göre güney doğu anadoludaki trafik işaretleri hem türkce hem de kürtçe olmalıymış. barış için bir adım olurmuş.

ırakta yatırımları olan bu yazar her halde türkiye topraklarında bir kürdüstan hayali gördüğü için böyle bir sözün sonuçlarının taa parçalanmaya doğru gideceğini görmek istememiştir.

rudyard kipling e ait olan bir şiirin adıdır. bu şiirin bir çevirisi de şu şekildedir:

eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
ve bunun sebebini senden bildikleri zaman
sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;

eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir
ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;

eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan
veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,
ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan,
bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen;

eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,

eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,

eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır
ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen;

eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından
ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen,
ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür
ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;

eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir
ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen;
ve kaybedip yeniden başlayabilir
ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen;

eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile
işine yaramaya zorlayabilirsen
ve kendinde ’dayan’ diyen bir iradeden
başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen;

eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen;

eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse;

eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen;

eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,
altmış saniyede koşarak doldurabilirsen;

yeryüzü ve üstündekiler senindir

ve dahası

sen bir insan olursun oğlum...

eğer adlı şiiri muhteşem olan şair.

derin iktidarla başı belada olan başbakan.

ali rıza çopur’a ait olan

yanlış bir kapı çalmışım dostlarım
yanlış bir kapı açılmış sonuna kadar sözünü duymama sebep olan, nur cemaatinin ibretlik kişisi.

geçmişinde esrar, içki kumar gibi yemediği halt kalmayan, 40 yaşında müslüman olduğunu söyleyen bence söylediklerinden ders alınması gereken, çok güzel fıkra anlatan, güzel küfrettiğini söyleyen komik kişi.

(bkz: video.google.com/videoplay?docid=1266415229243334386&q=ali+tuncay)

yanlis bir kapi calmisim · (1)
yapilmis en aptalca dalginliklar · (1)

seni sevmiyorum · (1)
recep tayyip erdogan · (1)

yaşananlardan pişmanlık duyulduğunu, geçen zamanın sadece keşkelerden oluştuğunun işareti olan söz.

ali rıza çopur’a ait bir sözün bir bölümüdür. tamamı:

yanlış bir kapı çalmışım dostlarım
yanlış bir kapı açılmış sonuna kadar...

-atıp acılarımı zaman denen atın terkisine
dört nala gidiyorum gözlerinden
sevdalar yarım kalsın,
yarım kalsın bütün mutluluklar
işte bir ayrılık daha
katili yüreklerimizin
......
.....
......

+bitti diyosun yanii

makina mühendisi.

herhangi bir nesneye yapısında değişiklik olacak şekilde tepki göstermeye denir.

bir tahtaya vurursunuz tahta kırılır veya çatlar,

bir cama vurursunuz tuz buz olur

bir demire vurursunuz demir eğilir

bir insana vurursunuz vurduğunuz yere göre ya vucudunda morarma oluşur ya da kalbi kırılır

bir topluma vurursunuz artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır:

insanlar özgürlük için sokağa çıkmak isteyecekler ama yargısız infazsız tutuklanacaklar ve ailelerinin bile bilmedikleri bir yerde işkenceye altında ya ölecekler ya da sakat kalacaklar,

televizyonların bütün yayın sistemi değişecek ve sadece birilerinin verdikleri emirler doğrultusunda yayın yapılacak

eğer başıma bir şey gelmez ise atatürkü sevmiyorum denilemiyecek kazara diyen olursa da dili kesilip önden bir yerlerine sokulacak

sol jargondan kelimeler yasaklanıp kendini solcu zanneden bazı yalaka kesimden (ordu göreve) diyenlerin ele başları yolsuzluklara paravan olacak; gerçek sol kesim ise yine öksüz çocuklar gibi dayak yiyip bir köşeye sindirilecek

basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi terimler daha doğrusu içinden özgürlük geçen herşey yasaklanacak yüreklerimizdeki özgürlük sevdası bile,

halka şirin gözükmek için yine darbeciler tarafından bu ülkenin başına bela edilen yapay sorunlar (imam hatipler, baş örtüsü gibi) bir anda çözüme kavuşturulacak,

bilgi sözlük gibi sözlükler kapatılacak insanlar istediği yerde istediği şeyleri yazamayacak

ve darbeciler çekip gitmediği sürece bu ülkede güneş bir daha asla gerçekten doğmayacak.

kendi demokratik evrimini gerçekleştirememiş, koyun gibi güdülmeye bünyesi alışmış kimselerin kendi iradelerini yok sayıp, illa sikile sikile yönetilmek isteğinin dile geliş şeklidir.

bu ülkede sağcısı, solcusu, dincisi bilmem necisi olsun askeri yönetim zamanında çekmeyen kalmamıştır.

darbeciler yönetimi ele geçirip bizi sikmeye başladıklarında bu ülkede yapılmayan yolsuzluk, haksızlık adaletsizlik kalmamış on sekiz yaşından küçük olanların yaşı büyültürülerek idam ettirilebilecek kadar vahşileşmişlerdir.

özellikle 12 eylül dönemimde yönetimdekiler kanla, ölümlerle, idamlarla masturbasyon yapar hale gelmişlerdir.

sırf kendine veya kendi ideolojisine imtiyaz sağlayabilmek için güç kullanılmasını mübah gören bir zihniyet demokrasilerde kandilerine yer bulabiliyorsa(ki bundan daha doğal bir şey yok) bizler bu güne kadar hitler amcaya çok haksızlık etmişiz.

birilerinin birilerine sırf beyinlerinin bir yerlerinin bazı köşelerinde cebren veya seve seve yerleştirdiği önyargılarına dayanan, karşısındakini fikrine zikrine saygı göstermeyip , takım tutar gibi fanatik siyasetci olup her okuduğuna eksi veren cinsel tercihinin beni ilgilendirmediği bilgiçtir.