confessions

sepulturk

- Yazar -

  1. toplam entry 8064
  2. takipçi 1
  3. puan 100468

hidayet türkoğlu

sepulturk
normal sezonun son ayında doğu yakasının ayın oyuncusu seçilmiş oyuncudur. insan hafiften işkillenmiyor değil hani. mip ödülünü vermeyecekleri için bu ödülü ağıza bir parmak bal çalmak adına verdiler düşüncesi kol gezmekte.

the sims online

sepulturk
maxis için tam bir hayal kırıklığı olan oyundur. milyon kadar oyuncu beklerken yaklaşık 40.000 civarında kalması oyuncu sayısının sims’in bir kere daha sıkı oyuncular için yapılmamış olduğunu gösterir. sims bir hatun kişi oyunudur ve bir hatun asla uğraşmaz online modlarla filan.

canlı bomba

sepulturk
illa ki fiziksel olmaları gerekmez bu bombaların. zihinsel canlı bombalar da vardır. bir ton insanın olduğu bir ortama girerler, öyle saçma sapan fikirler üretirler ki ölümcüldür direk. beyin hücrelerinizi öldürür. kendi beyin hücreleri ölmüştür zaten çoktan o sebepten bir sorun yok kendisi açısından.

onun için sorun değildir dediğim gibi ne kadar insanı etkileyebilirim diye düşünür sadece bu ölü fikirleriyle. genelde sıçar, eline yüzüne bulaştırır, tıpkı çoğu intihar bombcasının sıçtığı gibi.

edit: ayrıca her şeyden önce unutulmamalıdır ki;
katillerdir.

steven gerrard

sepulturk
kaptanlığına lafım yok ama çok feci bir provokatörmüş kendileri bugün bunu anladım. bütün futbol maçlarında olan bir mevzuyu alıp savaş gibi anlatmış kendisi kitabında. demek ki iyi bir kaptan ve futbılcu olmak saçmalamayı durduramıyormuş. buyrun şöyle alalım;

http://www.haberturk.com/haber.asp?id=68262&cat=170&dt=2008/04/17

çekme kat

sepulturk
bir çoğu projede olmadığı halde yapılan katlardır. bu şekilde yapılanları depremde o binayı çok büyük bir tehlike altına sokar. bina deprem anında yıkılmasa bile kolonlara mutlaka zarar verdiğinden depremden sonra kırmızı çarpıyı yedirir binaya.

pippa bacca

sepulturk
utanıyorum;

türk olmaktan utanıyorum,
misafirperver bir halkız demekten utanıyorum,
daha iki ay önce misafir ettiğim italyanlardan özür dilemeye utanıyorum,
gebze’de yaşadım demekten utanıyorum,
bu adamla aynı havayı solumuş olmaktan utanıyorum,
artık barış yanlısıyım derken utanıyorum.

pippa;
bilemezdin sen böyle insanlarımız olduğunu,
cinselliğin kendilerine bir öcüymüş gibi gösterildiğinden,
cinselliği sadece avuçlarının arasında yaşayanlardan nasıl haberin olacaktı?
dünyanın barış içinde yaşanabileceğini savunurdun,
bunun olamayacağını ne yazık ki öğrendin hem de sana hiç yakışmayan bir şekilde.

şimdi gözlerine bakıyorum fotoğraflarda,
aslında senin de barıştan yana ümidinin kesildiğini görebiliyorum
ama işte bir umut demişsin.
keşke demeseydin be.
keşke demeseydin de ben de seni hiç tanımasaydım.
hoşçakal pippa,
hoşçakal barış,
siamo tritissimi... addio pippa...

ömer ulusoy

sepulturk
dün akşam itibariyle emniyet kuvvetlerimizin muhteşem bir operasyonu ile bir hafta üzerine yakalanabilmiştir kendileri. üstelik emniyet kuvvetlerinin kankaları olan ülkücü abilerimizin teslim ettiği söyleniyor bu adamı. ulan hadi diyelim ki cidden ülkücüler teslim etti de bizim polisimiz ne yaptı o esnada. hiç çekip kenara bu ülkücülere sormadı mı "nerede buldunuz, bu adamı nereden tanıyorsunuz, niye ihbar etmediniz" gibi soruları?

nasıl bir garip ülkede yaşıyoruz artık ben anlayamıyorum. bir de süper medyamız günlerdir bu aklı selim arkadaşımızı provaktör olarak lanse ediyor. ulan ne provakatörü, adam bildiğin çetebaşı. yemediği halt kalmamış bugüne kadar hala provakatör bu adam. ayrıca muhteşem bir aklama operasyonuna da girişildi kaç gündür. her solcuya pkklı diyip yaftayı gömen halkımıza karşı bu silahı çok güzel kullandı medya ve bu adamın ülkeyi bölmek isteyenlere karşı bir gözüpek kahraman olarak gösterdiler. ha bunu açık açık yapmadılar, anlayan anlamıştır zaten yapılanı. anlamayanlar ise zaten haberleri izlerken bir yandan da esra erol la izdivac izleyen arkadaşlarımızdır.

david blatt

sepulturk
normal sezon sonunda play-offlar beklenmeden takımdan gönderilen hocadır kendileri. bunca yıldır basketbol izleyen birisiyim böyle saçma bir hareket görmedim. son bir kaç yıldır berbat ötesi bir yönetimin sonucunda efes pilsen çok kötü sezonlar geçiriyor. bu sezon da çok kötü yabancı transferleri ile takımı doldurdu efes yönetimi sağolsun. iyi kötü katkısı oluyordu yine bu yabancıların ama asla avrupa’da başarı getirecek standartta değillerdi.

en sonunda en büyük bomba patladı ve efes’in üç amerikalısı partizan maçına siyasi sebeplerden ötürü gitmeyi reddettiler ve takımdan da kovuldular. e avrupa defteri kapandı haliyle efes için. ama yine de bu kadar eksik bir kadroya rağmen ligde tepede tutmayı başardı blatt takımını. fakat ne oldu nasıl oldu bilmiyorum ama böyle bir adamı play-off öncesi takımdan kovarak sik gibi bıraktı yönetim takımı.

hintli

sepulturk
şans eseri tanıştığım bir kaç tanesini, hepsine mal edecek olursam ağır sapık bir insan topluluğudur. adamla iki muhabbet edelim, yol yordam bilmez buralarda dedim allah’tan bana denk gelmiş yoksa şimdi türkiye’ye gelip de haber alınamayan turistlere bir yenisi daha eklencekti. yok "kızlarınız şöyle güzel", "hastası kaldım kızlarınız", "şu kızın kase ne güzelmiş", "ohş göğüslere bak" gibisinden bir takım cümleler kurmaya başlamıştı da yüzüne sigara üfledim öyle susturdum.

10 nisan 2008 galatasaray beşiktaş maçı

sepulturk
61-60 galatasarayın üstünlüğü ile sonuçlanan maçtır. bütün maç boyunca her iki takım da rezalet hücumlar izlettiler bize sağ olsun. kimse de çıkıp savunmalar iyiydi demesin. faulleri %50 civarı attılar. üçlükler ise %15 civarıdır her iki takımın da.

bütün maç boyunca bütün galatasaraylılara saç baş yolduran cüneyt erden ise maçın kahramanı oldu. 0/7 ile üçlük atarken son 6 saniye kala maçtaki ilk üçlük isabetini buldu ve takımına 61-60 maçı kazandırıp maçı da 3 sayı ile tamamladı.

sonuçta ne olursa olsun türk basketbolu açısından muhteşem bir geceydi. iki türk takımı çeyrek final oynadı ve şimdi bir tanesi yarı finalde.

edit: ayrıca eğer avrupada herhangi bir başarı elde edilecekse önce biz elde ederiz. sonra peşimizden gelenler olur.

ankara büyükşehir belediyesi

sepulturk
o saçma sapan yeni amblemi, muhteşem işleyen yargı sistemimiz sayesinde yıllar sonra olsa bile değiştirilen belediyedir. ankara’nın hiçbir tarihi özelliğini yansıtmayan bir amblem getiren i. melih gökçek’in kafasından uydurduğu amblemin yerine hitit güneşinin geri getirilmesi gündemde.

eminim bir ton insan çıkacak ve "sizi gidi laikler, cami’den korkuyorlar" diyecekler. onların kafası değişmez siz onları takmayın. ankara istanbul’dan sonra türkiye’nin en kozmopolit şehirdir ve sadece islamiyet yaşanmaz bu şehirde. ha sen koymak istersen camini yine koy. sonuç da islamiyet de yüzyıllarca hüküm sürmüştür bu topraklarda ve sürmektedir de hala ama gidip de sadece cami koyarsan olmaz. o zaman bağnazlığa girer o iş.
7 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol