confessions

quantitatif

- Yazar -

  1. toplam entry 478
  2. takipçi 1
  3. puan 15000

kutsal yürek

quantitatif
ferzan ozpetek’in son filmi.hindistan donusu manevi degerlerle bezenen ferzan ozpetek italya’nin yoksul insanlarini anlattigi bir filmi.filmin basrol oyuncusu barbaro bobulova’ya da asik olan hatta bunun icin senaryoda bazi degisiklikler yapan yonetmen filminde pek cok konuya deginir.filmden bir replik:irene adli kadin herseyini yoksullara vermekle dogru yaptigini sanir.filmde ki papaz ise yoksula ihtiyaci olani vereceksin 10 ekmek degil bir ekmek gibi.yonetmeni de sasirtan bir durumda hristiyan alemi tarafindan film ovgulere bogulmustur.simdiden donatello(italya’nin oscarlari) odullerinden ikisini almayi basarmistir.

yaşar nuri öztürk

quantitatif
kemalist dusumceye sahip sistemin yeni bir din anlayisini olusturmak icin kullandigi sahislardan bir tanesidir.onu en cok demirelin iktidarinda goruruz.bence camii hocasindan bir farki yoktur.zaten bir donem ona eslik eden amerika hayrani ayse ozgun’le birlikte zaten hicbirsey bilmeyen milletin kafasini karistirmakta buyuk rol oynamistir.muslumanlarin;zaten turkiyede nasil musluman olunur bence kabus;bence asiri tepkisi almasi gerekirken yine medya destegi ile yutturulmasi ve bir arda secime falan girmisti chp’ten(zaten o apayri bir soytarilik chp olmus idrak edeni yok) dedigim profesorlugunden suphe ettigim sahistir.(bu ulkede kimlere profluk verilmiyor)

varolmanın dayanılmaz hafifliği

quantitatif
son sahnesinde olume(sonsuluga) giden yolda gulumseyen mutlu yuzler ki bu askin bir kazanimi sonrasinda olan bir seydir;arabalarinda erkegine sarilmis kadinin agacli bir yolda ve yapraklarinin arasindan sizan gunes zerrelerinin isiltilari altinda kayip giden bir sahne.huzur verici bir ortam ve imrenilen bir mutluluk.gunesin geldigi yoldayim,ac arabanin camini sizsin iceriye ruzgar.

varolmanın dayanılmaz hafifliği

quantitatif
filminin igrenc oldugunu soylemek icin acikcasi filmler hakkinda ya da hangi filmler izlenebilir konusunda hicbir sey bilmemek gerekiyor.kitabini okumadim ama filmin senaryosunun kitabindan esinlenerek yazildigini dusunursek,tezi oldukca minimalize ettim,filmin bu kadar kaba bir tabire layik olmasi ihtimali yok gibi.simdi kitabi guzel filmi igrenc diyen arkadasin amerikan sinemasi severi oldugunu soyleyecegim ama boylesi bir sahis bu kitabi okumaz.velhasil benim izlemekten buyuk keyif aldigim ve degerlilerim arasina koydugum filmdir.

ailecek film izlerken erotik sahne çıkması

quantitatif
ailecek film izlerken erotik sahne cikmasi zaten eger film seyri televizyonda yapiliyorsa ve dijital kanallar degilse olasi bir durum degildir.bilirsiniz ki filmler makaslanir.ama dijital bir kanalda ya da vcd/dvd de izleniyorsa film cok dogal karsilanmasi gerekir.cunku o da hayatin bir parcasidir.gercegi bizim dizi filmlerinde ya da turk filmlerinde kadin cinsel iliskiye girmeden hamile kalabilir.ya da bir erkek bir kadin yalniz kaldiklarinda evde genellikle masum masun oturup sacmaliklardan bahsedilir.velhasil olasi durumlara turk ailelerin alismasi gereken seydir.

gülhane parkı

quantitatif
sonbahar aylarinda icindeki asirlik agaclarin yapraklariny dokmeye baslayinca cok hos bir goruntunun yer aldigi,gecmis zamanda hayvanat bahcesi icin gittigmiz simdiler de pek ugrayamadigim yer.icindeki cay bahceleri de eski turk flimlerindeki tablolari hatirlatir.

pia

quantitatif
altina yazi yazmak istedigi siirlerin altina,ben bir seyler yazdigim icin,yazamayan;ama benim hic bilmedigim siirler bunlar,belkide o siir anlamistir;yazdiklarini okudugumda sasirdigim yazar arkadas.bir daha bu ortamda karsisina cikmamaya ve onu uzmemeye calisacagim kisi.

ayrılık son sözleri

quantitatif
kalamaz misin?biliyorum gitmen gerek...
yagmur hizlanir sokak daha da kararir ve tenhalasir.yaslar yagmur damlalarina karisir.agzima tuzla karisik bir tat birakir onun opusleri aklima gelir son kez opmesini o kadar cok arzuladim ki;bir an elimi tutdu.agzindan cikan dumanlar hizlanan nefesini belirtir gibiydi.dilinde sakladigi seyi soylemekte gucluk ceker gibiydi.uzgun.kirpikleri kirilmis ruzgardan.sevdigim kadinsin.daha gecen gece sarilarak uyudugum.geceleri uykusuz kaldigim serguzestim.alisamadim,gidiyorum ben bu kentte.

şarap

quantitatif
mahpushanede gonderilen hosaf sularinin icine biraz ekmek icini konularak bir sure bekletilerek zaman zaman da havasi alinarak siselenmis;oralarda cok degerli olan bir ickidir sarap.
beni mest edeni ise eski mitolojik zamanda yunanli savasa giden askerlerin kadinlarinin,onlarin yollarini beklerken yaptiklari bir serbet.beyaz ayakli yunan kadinlarinin uzumleri ezerek bir kac kez suzdukleri ve zaman zaman da goz yasi iksiri akitlaridir sarap.aski kovalayan icki.

düşünmesi bile güzel

quantitatif
yagmur yagar yine damlar boyanir diye baslayan bir ezginin gunlugu sarkisiyla baslayan gune uyanarak ocakta demlenmis cayin sesi,bahceden gelen ihlamur kokusu ve incir rakisi kapima vuran minicik sevgilimin elleri...kapi acilir kadin iceri girer kokularimiz birbirine karisir.az once kalktigim yataga dogru bakan gozler ve bir an sessizlik dolar odaya.kaset biter ve dusunmesi bile guzel bir dus kalir aklimda.

will smith

quantitatif
benim hala neden bu adami filmlerde oynattiklarini anlamadigim,gercegi populer kultur cercevesinde dusunursek anlam kazanabilir,sarkici mi,aktor mu,bence ikisinide dogru duzgun yapamayan kisi.bizde de emsali vardir.bu adamin zaten muzigini dinlemek zarar bir de televizyonda da oynadigi filmleri;ulan belki bir seyler vardir yapacak bir sey de yok izleyeyim bari dedignizde,ayirdigniz zamana yanarsiniz.bence oynadigi filmlerin oyle gise hasilati yapmasi falan da bos populer insani kullaniriz limon gibi sikar cope atariz misali bir gun onunda fisi cekilir.

cin seddi

quantitatif
oyle bilindigi gibi en azinda bizim okullarda okutulan tarih kitaplarinda yazdigi gibi orta asya’da ki turklerin akinlarindan korunmak icin yapilan bir mimari eser degildir.zaten biraz inceleme yapilarsa cin devletinin tarihi incelenirse turklerden cok ustun bir orduya sahip oldugu bulunur.hatta bu ordunun oyle yabana atilmayacak teknolojik ozellikleri de vardir.cin devleti tek bir devlet olma ozelligini almadan kendi sinirlari icinde pek cok karmasa yasamis ve kendi kendilerine savasmislardir.ta ki bu gucu tek bir elde toplayacak bir kisi cikana kadar.ve adamlar yillar suren bu ic catismalar sonrasi kurduklari devleti dis guclerden korumak ve anlam kazandirmak icin cin seddini yapmislardir.turklerin oyle hoplayan ziplayan atlarindan korunmak icin degil.bence cin seddini insaa ederek ne kadar guclu bir devlet olduklarinida ispatlamy?lardyr.

orhan pamuk

quantitatif
yazdigi kitaplardan sadece beyaz kale’yi okudugum,okumayi bitirmeye basardigim,aslinda kimsenin daha kim oldugunu bilmedigi,tabiki benimde bilemedigim kisi.tam maskeli baloya yakisir kimin ne oldugunu bilmedigmiz turkiye’de kimilerince muhlissinas bir beyfendi olarak lanse edilir.kitaplarinda da oyle bahsedildigi uzere mukemmel degildir.bence odul almasi ve son zamanlarda medyada cok fazla gorulmesinin baska sebepleri vardir.oyle yazdigi eserlerin cok iyi olmasindan dolayida amarika tarafindan desteklenmez.son zamanlarda da yasar kemal hakkinda muhtemelen kulaktan dolma bilgilerle yanlis seyler soyleyerek neye hizmet ettigini daha da gostermistir.bence turkiye’de bu adamlardan her yerde var.mesela sinan cetin,y.nuri ozturk,ahmet hakan vb benim simdilik aklima gelenler bunlar.sadece bazi medyatik insanlarin soylediklerine inanmayalim kitabi,bilimsel bilgiler dogrultusunda arastirma yaparak kendimize bir durus belirleyelim.

kararmis gecelerde uyanık kalmak

quantitatif
sevdiginin kokusu sinmis yataga uzanamazsin.korkansin.en soguk,siyahin en bol oldugu gecede onun yoklugunu hissetmek zor gelir.uykun kacar.bir sigara yakarsin.pencereden soguga aldirmadan disarilara bakarsin bir gelen var mi,diye?sonra odaya doner bakarsin yataga ilisir gozlerin.dun sevdigine sarilirken uyudugun an gelir.simdi yalnizsin,karamis gecelerdesin ve uyaniksin...

içimdeki deniz

quantitatif
gercek hayat hikayesinden uyarlanan otenazi hakkinda ciddi tartismalara sebep olan ispanyol yapimi bir flim.otuziki yasindaki yonetmen alejandro amenbar’in son filmi,bir cok odule de layik goruldu.ispanya flim akademisi’nin geleneksel olarak her yil dagittigi goya odullerinden de ondort dalda odul aldi.2005 yilinda oscar odullerinden de en iyi yabanci flim odulunu kazandi.daha bir cok flim festivallerinden odul alarak ne kadar iyi bir flim oldugunu ispatladi.filmde bir kaza sonucu boynunu kirarak felclii kalan bir adamin olmesi icin verdigi cabayi anlatmakta.olume bu kadar yakin dururken bir yandanda baska insanlara hayat veren bir adamin oykusu.olumu her an hissetmemizi ve her anin degerini bilmemizi saglayan oldukca gercekci ve bir o kadar duygusal bir yapim.

franz anton mesmer

quantitatif
avusturyali hekim hipnoz yontemini kullanarak ruhsal hastaliklari tedavi etmeye calismistir.mesmer;hayvansal manyetizma yolu dedigi bu tedavi seklinde hastalarini bu sekilde iyilestirmis.hastalar cember bicimindeki bir siraya, yuzleri cemberin disina donuk oturuyorlar, siranin ic kismini olusturan sutunda asili ve renkli sivilarla dolu siselerden cikan demir cubuklar hasta olan beden kisimlarina baglaniyordu. karartilmis odada uygun bir muzik caliyor ve bir sure sonra mermer leylak rengi bir giysi icinde gorunup bir hastadan digerine dolasiyor ve elleri ile onlara dokunuyordu.mesmer’in histerik kokenli bircok duyu bozukluklarini ve felcleri bu telkin yontemiyle iyilestirebilmis ve sonraki yillarda hipnoz kullanarak yapilan benzer calismalarin ilk uygulayicisi olmustur.daha sonralari meslekdaslari tarafindan " sarlatan" ilan edilerek paris’i terk etmeye zorlanan mesmer’in ismi bir daha duyulmamistir.

emil kraepelin

quantitatif
1883 yilinda alman hekim beyin patolojisinin ruhsal hastaliklara neden oldugunu soylemistir. kraepelin ilk kez davranis bozukluklarini siniflandirmis ve tanimlamistir. bu donemde dogaustu inanclar butunuyle terk edilerek, (halk arasinda olmasa da) tip adamlari bircok ruhsal hastaligin beyin patalojisiyle ilgisini ortaya koyarak kabul etmislerdir. ilk kez ruhsal hastaliklar kraepelin’le bedensel hastaliklar gibi, hastalik olarak kabul edilmislerdir. anatomi, fizyoloji, biyolojiden yararlanilarak beyin patalojisini arastiran arastirmalar yapilmistir. fakat tum bu calismalarda hastalarin yarisindan fazlasinda organik bir pataloji bulunup, ruhsal bozukluk ve davranis bozukluklari bir nedene baglanamamistir. arastirmaci hekimler ya laboratuvar teknikleri yetersiz oldugu icin beyinde var olan bir bozuklugu ortaya koyamadiklarini dusunuyorlar, ya da durumu kalitimla ve genetik bozuklukla aciklamaya calisiyorlardi. bu varsayimlarin gecerliligi de kanitlanmamisti ve ortada aciklanamayan kocaman bir bosluk kalmisti.bu bosluk 20 yuzyilin baslarinda " beyin patolojisi davranis bozukluklarinin nedenidir. pataloji yoksa bu genetik bozukluktur ve tedavi edilemez "dusuncesi yikilmistir.cunku bazi ruhsal rahatsizliklarin organik olmayip psikolojik nedenlerden kaynaklandigi dusuncesi agir basmaya basladi.
17 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol