confessions

quantitatif

- Yazar -

  1. toplam entry 478
  2. takipçi 1
  3. puan 15000

zeytinyağı

quantitatif
turkiye’nin dunya uretiminde dorduncu oldugu urundur zeytinyagi.ama aslinda pek de durum gozuktugu gibi degil cunku toplam uretimin %40 ispanya’nin %23 italya’nin %15 yunanistan’indir.turkiye ise sadece bu kiyi akdeniz ulkerinden olsa da %4.6’sini uretebilmekte.belkide biz zeytini bu ulklere satiyoruzdur onlar bize zeytinyagi olarak ve fiyati kat kat artarak satiyorlardir.zeytinyagi uretimindeki bu felaketin sebebide taris’ten zehra ugur soyle cevap vermis;tuketim az.hatta kultur seviyesi yukseldikce,zeytinyagi tuketimi de artiyor,demis.hanimefendi bunu belirtecegne fiyatlari dusurseler bence tuketim artar.her seyin basinda soylenen egitim sart hamurunu da sakiz yapmasak.

sabah 8 15 vapurunda onu gördüm karşımda

quantitatif
sisli bir gune uyanmissin gozlerin capakli hala.siyrilamamissin uykudan aklinin bir tarafi hala yatagindaki sicakliginda.yudumlarken cayini yaktigin sigaranin dumani birden dagiliverir.yaninda gecenin etkisiyle dagilan duman zihnini birden canlandirir kokusunu hissedersin.simdi karsinda oturandir,sabah sabah seni heyecanlandiran.dikkati cekmek kolay degildir cunku melegi uyandaramazsin.sesini duysam.gozleri bana da baksa.olmayacak hayaller kurdaran,sabah 8 15 vapurunda onu gordum karsimda dedirttiren andir.

istiklal caddesi

quantitatif
bence galatasaray lisesinden sonrasinda yurumek calan muzigi dnlemek keyif verir.biraz yorulusunuz tunele yaklastignizda hemen gozunuze asmali mescit ilisir ve mesut beyin caylarindan yudumlarken soluklanirsiniz.ve bir sigara yakilir bir duman alinir gunese dogru uflersin dumanini.eksik olan bir seyi de bulmak size kalir bu caddede.

istiklal caddesi

quantitatif
otobuste gorup aha ne sirin hatun dersiniz son duraga gelinir,gemi motorundan daha fazla ses cikaran lenetten inersiniz.az onceki hatunun ayak basar basmaz yurus seklinden her seyine kadar degistigi cadde.kizlar bu cadde de sanki podyum misali yururler.fena kalkar burunlari.

istiklal caddesi

quantitatif
son zamanlarda gidenlerimiz gormustur caddenin son halini.sanki bir santiyeyi andiran is makineleri ve komyonlar cirit atmaktalar.yani istiklalde artik oyle kolay kolay yuruyemez olduk.zaten yagmur falan yagdiginda sakina gitmeyin ustunuz basiniz batar.bir de beyoglu belediyesi yerlere dosegecegi taslarin sikligi bozulmasin diye zannederim muhendisimizde cerrahliga burunmus bir sekilde var olan agaclari kesince iyice buyusu bozulan cadde artik yeni gorunumuyle orda bulanan markalara daha iyi hizmet verir.

eksik bir şey

quantitatif
ezginin gunlugu’nun dargin miyiz albumunun a yuzunun ilk sarkisi olan sik sik dinlenmesi gereken eksik bir sey mi var hayatimda gozlerim neden sik sik doluyor diye baslar.ve su harika dizelerle devam eder;
kalksam duraktan dolmus gibi
arka kolktukta unutulmus,
terliklerimle gelsem sana sonunda
aski bulmus gibi...

kürk mantolu madonna

quantitatif
sabahattin ali’nin 1943 yilinda yayinlanan bir kitabidir.gercekciligin en basarili orneklerini vermis olan bu olaganustu duyarli yazarin, "kurk mantolu madonna" kitabi, yalniz tum zamanlarin en huzunlu ask oykusu olmakla kalmaz, ayni zamanda, edebiyatimizin en basarili psikolojik anlatilarindan da birisidir. yenilmis, silik, icine kapanmis bir insan kisiligi uzerine yapilmis cozumlemeler, o kisiligin ardindaki cok zengin bir duygu ve dusunce dunyasinin tasviri, kullandigi dilin sadeligi ve guzelligi, "kurk mantolu madonna" yi bugun de okunur, guncel kilan ozellikler.oyku, klasik yunan trajedilerinin temel bir ozelligini tasiyor. once bir hazirlik donemi, ardindan gelen mutluluk ve onu takip eden yikim."kurk mantolu madonna", asil etkisini "son" yazisi ile birlikte gosteriyor. agzimizda kalan buruk bir taddir. keske dersiniz; keske oyle olmasaydi, keske savas cikmasaydi, keske kizini gordugunde donup kalmasaydi, keske... keskeler surup gidecektir, ama hic bir motif, holywood veya yesilcam melodramlarindaki rastlantisalliklarla benzer degildir. evet, rastlantilar bu yasam trajedisini belirlemistir, ancak, bu rastlantilar butunuyle toplumsal, siyasal, ekonomik nedenlerin uzerinde yukselir. aslinda onlar zorunluluklardir.

a. omer turkes’in yazisindan alintidir...

mar adentro

quantitatif
derinden gelen soluma sesleri duyarsiniz siyah perdede.sanki az sonra olecek bir insan sesidir duydugnuz.perde birden aydinlanir az sonra olmasada cok sonralari yasamasi kadar onemeli bir olumu gerceklestirecek kisinin yatakta yattiginy gorursunuz.muhtesem bir insan ornegi cizen bu adam hem olume hem de hayata cok yakin.hatta iyiki o kazayi gecirmis dedirttirecek kadar yuklu ve pek cok insana da anlamlar katan buyuk insan.nazim’in buyuk insanlik siirindekilere ornektir.bazen yatagindan kalkar ve hayallere dalar ucar ucar sevdigi kadini kokusundan bulur,istedigi yerlere gider.hatta ilk kez yataktan kalkar ki o kadar inanirsiniz sanki bizi kandiriyor,yuruyebiliyor bu adam.kizil bir aksam pencerenin onunde olumune yardim edecek kadinin yaninda otururken olum ve sonrasina dair soyledikleri daha evvelden duydugnuz bir seyi hatirlatir gibidir.olume ve hayata

hayal

quantitatif
ispanya’nin kiyiya dik olan yamaclarindan denize girerken sen,ben az otede duran agacin altinda gozlerimi kapatmis dinleniyordum.cimen kokusu,toprak,karincalarin sesi senin kokun hepsi karismis havaya ucurur beni.dalgalar ilik ilik vururken yamaclara sen atlarsin,atlarsin,atlarsin...ve her atlamadan once kafani cevirip bana bakarsin.tekrar baktin islak saclarindan bir damla ucuruverdi,ruzgar yuzume vurdu irkilidim.ellerin bulutlara karismisti o an.az sonra yanima gelip kivrildin tuzlu dudaklarin yanaklarimi oksadi.optun optun...ziiiiiir!saat alarmi calar ve ben az once gordugum ruyanin buruklugla yatagimdan kalkar ve olmayana yanarim dedirttirendir hayal.

vedat türkali

quantitatif
iyi romanlar yazarak dagitmaya, vermeye calistigi daha iyi bir dunyanin mumkun oldugu dusuncesidir. icerde anti demokratik uygulamalara, insan haklari ihlallerine, disarida kuresellesmenin azgin ve yayilmaci iktidarina karsi direnen bir yazarin yapmasi gerekeni yapiyor, elindeki yegane silahi kalemiyle sesini duyurmak istiyor. yaziyor vedat turkali, cunku gozler onune sermek istedigi bir yalan, dikkatleri uzerine cekmek istedigi bir dus, sosyalizme duydugu hic bitmeyen inanci var…
a.omer turkes

aydın

quantitatif
aslinda bu basligin gercek aydinlar diye olmasi gerekirdi,turkiye’de sayisi cok az olan ender insanlari ancak boyle tarif edebiliriz.gecmisiyle baglarini koparmadan gelecege dair tariflerde bulunan,hayat goruslerini gizlemeden soyleyen insanlar.bu insanlar kalemleri ile savasirlar.ne yazik ki medyanin korlugunde bu insanlari pek tanimayiz ya da aydin diye bize satilik insanlari tanitirlar.hepside medya patronlarinin kalemsorlugunu yaparlar.a.omer turkes’in bir yazisinda gercek aydini soyle anlatir:olup bitenleri goren, olaylarin ardindaki dinamikleri sorusturan ve tarihin bir kesitini gelecek kusaklar icin anlasilir bir hale getirendir.

doga kadın bilim erkektir

quantitatif
francis bacon’un’doga disil,bilim eridir’sozleriyle son zamanlarda tekrar gundeme gelen dusunce,cok onceleri de pek cok filozof tarafindan paylasilmistir.bu dusuncede her insanin yarattigi ve urettigi seyle arasinda siki bir bag vardir.bilim dallarinda da erkek hakimiyeti goze carpmaktadir.bilim iddia edildigi gibi tarafsiz ya da cinsiyetustu degildir; onu uretenlerin ruhsal dunyalarinin, acarak ifade edersek, nevrozlarinin, catismalarinin, komplekslerinin bir yansimasidir diyen evelyn fox-keller yine bu dusunceyi paylastigi kitabinda soyle der;uzerine bilgi edindigim yenilikler kadinlar degil aksine erkekler ve onlarin bilimidir".keller’in sevgi, iktidar ve bilgi isimli kitabinda bahsettigi bu dusunce sanirim pek cok seyi anlatir gibidir;doga kadin bilim erkektir...

vedat türkali

quantitatif
daha iyi bir dunyanin hayali ve sosyalizme olan inanci ve saygisi ile ilerlemis yasina ragmen hala kalemi ile dusuncelerini yansitan ve savasini veren muzeyyen insan.yaziyor vedat turkali, cunku gozler onune sermek istedigi bir yalan, dikkatleri uzerine cekmek istedigi bir dus, sosyalizme duydugu hic bitmeyen inanci var…

karneli hayat

quantitatif
ikinci dunya savasi yillarinda(tarafsiz kalsak da)sikintilarinin yasandigi bir donemi tabiri caizse tanimlayabilecek sifat tamlamasidir.bu cografyada yasayan insanlarin yokluk,aclik,karaborsacilik,uzayip giden kuyruklar vb.seyleri yakindan hissetmislerdir.temel gidalarin vb.seylerin karneyle alindigi zamanlar bu ulkede savas yillarini ne kadar acimasiz ve zor gectigini gosterir.rusvetci memurlar,tek parti doneminde olusan,savasi firsat bilerek insanlarin kanini emerek beliren savas zengileri;bunun yaninda yoksul cocuklarin bes yila kadar uzayan askerlik donemleri,aydinlara yapilan baskilar,ogrencilerin yasadiklari sorunlar,irkcilik,alman severligi ve daha pek cok sey o zamanlarda yasanan sikintilarin ornekleri olarak gosterilebilir.bunun halka yansimasida hayati fislemek oldu.herkezin elinde pullarla ekmek aldigi zamanlar olarak beynimize kazindi,karneli hayat.
16 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol