confessions

quantitatif

- Yazar -

  1. toplam entry 478
  2. takipçi 1
  3. puan 14915

genç kızların sevgilisi

quantitatif
genelde medyatik kimselerin(bunlar genelde erkek olur;cunku genc erkeklerin sevgilisi diye bir lakap takilmaz.sekssi kadin denilir.) yine medya tarafindan,hem sani yuruyene hem de sani yureten tipik ayseleri,fatmalari,nalanlari(basit kizlari)gaza getirmek icin soylene sifat tamlamasi.

chakushin ari

quantitatif
yumi ve arkadaslari bir gece disarda yemek yerken yuminin arkadasinin telefonuna cevapsiz bir arama ve ardindan da sesli bir mesaj gelir.mesaj yoko’nun telefonundan kendi telefonuna gelmistir ve uc gün sonraya aittir.sesli mesajda dinledigi seyleri pek aldirmayan yoko tam uc gun sonra sesli mesajda dinledigi seyleri duyarak olur.ve boylece pek cok kisi degisik sebeplerden olur.olum sebepleri ilk zamanlarda da bilinmesede sonradan esrarengiz olum sebepleri ortaya cikar.yine japon kulturunde ortaya cikan yozlasma bu filmde de anlatilir.yabancilasma,asiri telefon kullanimi,televizyon kulturunun getirdikleri hepsi esasen olumlerin sebeplerini aciklayabilir.bu filmde de olduren iblis vari kucuk kiz cocugudur.anne sevgisine muhtac birakilmis kiz olum sebebini anlatana kadar pek cok kisiyi oldurur.bunun sebebini anlayan yumide benzer cocukluk donemi gecirmistir.

son zamanların korku filmleri

quantitatif
japonlar tum modernlesme,ekonomilerini iyilestirme ve sanayilesmede ileriye gitme cabalarinda basarili oldular ama bununla beraber bireysellesme surecinde bunu basardiklari pek soylenemez.gecmis kulturlerini arkada birakarak,aile baglarinin kuvvetini yitirdiler.boylece aile baglarini sorgulamaya basladilar.bunu bu filmlerde de gormekteyiz.kotu annelerin,psikopat babalarin yarattigi cocuklarin amacsizca baskalarini oldurmeleri son zaman korku filmlerinde gormekteyiz.

garez

quantitatif
herhangi bir evde birileri kotu bir sekilde oldurulurse ortaya buyuk bir lanet cikar ve o eve giren herkes bu lanetten nasibini alir diye baslayan son zamanlarin korku filmlerinden biri.

son zamanların korku filmleri

quantitatif
son zamanlarda izlediğim korku filmlerinde sikca rasladigim benzer goruntulerden sonra bu basligi acmaya iten sebeptir.oncelikle izledigm filmler:garez,cevapsiz cagri 1-2,halka 1-2,karanlik sular...
bu filmlerin yonetmenlerin hepsi uzak dogudan bir coguda jopan asilidir.hepsinde de korku unsurlarini ayni hemen hemen.ornegin ailesi tarafindan ihmal edilmis kucuk kiz cocuklarinin oldurulmesi ve bunlarin nasil oldugunu bularak olmekten kurtulanlar.bu kucuk kiz cocuklarinin fiziksel gorunumleri asagi yukari aynidir.duz siyah saclar,kirli pasli beyaz elbise ve hepside su ile bezenmistir.birisi uvey annesi tarafindan kuyuya atilmis.birisi su deposuna dusmus.birisi kocasi tarafindan bogularak oldurulmus.ve olumlerin sebepleri sevgisizlik,aldatmak gibi temel duygulardir.ve bu olumlerin neden-nasil kaynaklandigini bulan as oyuncalarda gecmislerinde benzer sorunlar yasamis.daha buna benzer pek cok sey soylenebilir.velhasil bu izledigim filmler sonrasi kafama takilan seyin neden oldugunu bilmedigim ve nedenini bilenlerin katilmasini bekledigim korku dolu basligimdir son zamanlarin korku filmleri

triatlon

quantitatif
1970’li yillarin sonunda hawaili iki gencin "kim daha hizli yuzer, bisiklete biner, kosar" iddiasindan dogan triatlon kisa surede milyonlari pesinden kosturmaya basardi.yuzme,bisiklete binme,kosma sporlarinin ard arda yapildigi oldukca zor ve iddiali bir spor turu.

kate moss

quantitatif
30 yasinda bir kiz cocugu olan ve 14 yasinda bahama adalarina giderken jfk havaalaninda kesfedilen dunyaca unlu ingilizlerin guruu duydugu top model.45 kilo agirliginda ve 1.70 cm boyunda olan moss pek cok markanin simdilerde pesinden kostugu kisi.aslinda diger unlu top modellerin aksine fiziksel gorunumunde eksiklikler olamasina ragmen;mesala 1.20 cm uzunlugunda bacaklari yok belki cok siska ama stili,seksi olusu,masumlugu ve samimiyetiyle diger fiziksel yetersizliklerini kapatiyor.2005-2006 yillari arasinda unlu markalarin ayni yuzle calismasi ilginctir.moss bunu basariyor.cunku moda dunyasinda tek olmayi basariyor.

oldukten sonra yaşamak

quantitatif
yasli bir cinarin altindan baharin dolastigi bir kir kahveside oturan saclari beyazlamis gozleri kisik birkac adamin siz oldukten yillar sonra adinizi anip caylarini yudumlarlarken sizinle ilgili hatiralarini anlatmalari durumudur,en guzeli oldukten sonra yasamak.

sonbahardan çizgiler

quantitatif
yagmur yagar,cama vuran damlalarin sesleri andirir annenin ayak seslerini;operek uyandirmaya gelirken seni.uyanirsin gozlerin sulanmis.uyanirsin evde tek basina sessiz sanki bir sen uyanmissin.takvim eylulun ucudur ama sanki sanbaharin ortasindasindir.camdan bakarsin sonbahardan cizgiler barindiran gune...

yalancı sahitler kahvesi

quantitatif
mahkemede kofteden sahitlik yapan ve bunu ciddi ciddi is edinen kimselerin toplandigi kahvehanelere verilen ad.bununla ilgili bilinen guzel de bir hikaye vardir:"yav kurban. burada yalanci sahit bulunurmus dediler geldim. oysa kimsecikler yok." ocakci yanitlamis adami: "haklisin ama bi arkadasin cenazesine gitti herkes. su oradakini nobetci biraktilar. ona bi danis."
bizimkinin gozu pek tutmasa da kose masada tek basina oturan kavruk adama dogru ilerlemis caresiz. sonra baslamislar konusmaya:
- af edersiniz bi sahitlik isi vardi da...
- oyle miii?.. neydi konu abicim?
- bi borc meselesi var da.
- vaaay!.. o it herif hâlâ odemedi mi borcunu abicim?..
- yok caniiim. borclu olan zaten benim.
- haydaaaa!.. yav abicim kac defa odiyeceksin o durzunun parasini? hadi durusmaya yetiselim de hâkime bi de ben soyliyim...

istanbul grand prixsine protesto

quantitatif
formula 1 istanbul grand prix’i, bisikletli bir grup tarafinan protesto edildi. yesiller turkiye koordinasyonu, “cevreye zarar verdigi, otomobilli yasami ve petrol uygarligini yucelttigi” gerekcesiyle formula 1’e karsi bisiklet grand prix’i duzenledi.yaklasik 30 kisi olan grub aciklamalarinda; formula 1 pistinin istanbul’un en onemli su kaynagi olan omerli barajinin yani basindaki ormanlik alanin gobegine ve su toplama havzasinin icine yasalara aykiri bicimde insa edildigini belirttiler

mathieu kassovitz

quantitatif
hem oyunculuk hem yonetmenlik hem de senaristlik yapan isinde yetkin bir sanatci.etkileyici ve ilk filmi olan ’la haine’(1995) ile yonetmenlik ve senaristlik yapan mathieu,2000 yilinda ’kizil nehirler’ filmini yapti.2001’de ’yas gunu’ kizinda oyuncu olarak karsimiza cikar.yine 2001 yilinda amelie adli filmde karakter nini olarak goruruz onu.iste benim oyunculuk anlaminda sevdigim ’amen’filmiyle yine etkileyici bir oyunculuk isi ckarir.sonralari oda korku filmi furyasina kendini kaptirip ’gothika’denen basit filmin yonetmenligni yapmistir.simdilerde babylon babies adli bilim kurgu filmi uzerinde calismalar yapmaktadir.

mustafa suphi

quantitatif
turkiye komunist partisi’nin (tkp) kurucusu ve ilk genel baskani. 1883’de giresun’da dogdu. ilkogrenimi babasinin gorevi nedeniyle kudus ve sam’da, ortaogrenimini erzurum’da gordu.istanbul’da hukuk mektebi’ni bitirdikten sonra fransa’ya gitti. paris’te siyasal bilgiler yuksekokulu’nda ogrenim gordu (1910). ahmed ferit (tek) tarafindan cikarilan ve milli mesrutiyet firkasi’nin sozculugunu yapan ifham gazetesinde, yazi isleri muduru olarak calisti. istanbul’daki ilk yillarinda ittihat ve terakki yanlisiyken, baskici uygulamalari nedeniyle, sonradan bu orgute muhalif bir cizgi izlemeye basladi. mahmud sevket pasa’nin oldurulmesinden sonra sinop’a suruldu.1914’te birkac arkadasiyla birlikte rusya’ya kacti. ekim 1917’deki sovyet devrimi’nden sonra moskova’ya gitti. tatar-baskirt devrimcileriyle birlikte yeni dunya gazetesini cikardi. moskova’da i. turk sol sosyalistleri kongresi’nin ( 25temmuz 1918) ve i. musluman koministler kongresi’nin (kasim 1918) toplanmasina on ayak oldu.10 eylul 1920’de yine baku’de toplanan, tkp i. kongresi’nde, sosyalistlerin birligini saglamaya yonelik etkin girisimlerde bulundu. tkp bu kongrede calismalarinin agirligini anadolu’ya kaydirmayi kararlastirdi.tkp’nin turkiye’deki etkinliklerini ve orgutlenmesini duzenlemek uzere, 28 aralik 1920’de baku’den kars’a gecti. ayrica ankara’ya giderek, mustafa kemal ile (ataturk) gorusmeyi amacliyordu. kars’tan erzurum’a dogru yola cikan grup, protesto gosterileriyle karsilasti ve kente sokulmadi.
mustafa suphi can guvenliklerinin ortadan kalkmasi uzerine arkadaslariyla birlikte trabzon’a gecti. motorla batum’a gitmeyi, oradan da baku’ye donmeyi kararlastiran grup, saglanan bir motorla kardeniz’e acildi. trabzon aciklarinda saldiriya ugrayan mustafa suphi ve arkadaslari, oldurulerek denize atildi.

salvador dali

quantitatif
salvador dalí 11 mayis 1904’de figueras’in (ispanya’nin kuzeyinde pirienelere yakin bir kasaba) bir koyunde dogdu. 6 yasindayken menenjitten olen erkek kardesinden 3 sene sonra dunyaya gelmisti.ona koyduklari isim; olmus kardesinin ismiyle ayniydi: salvador. ressam bu kardesine ikiz kadar benziyordu. anne babasinin yatak odasinda velazquez’in carmihta isa resmiyle birlikte asili olan kardesinin resminin yasayan bir aynasiydi. boylece salvador dalí bir kucuk despota donustu. ailesinin dikkatini cekmek icin yaptigi histeri krizleri, teatral hareketler alisilagelmis seylerdi. uzun sure, onu fetheden kizkardesi ana maria’nin dogumu bile onu duzeltmeye yetmedi. aksine zaman gectikce farkliligini ifade etme istegi daha dayanilmaz hale geliyordu.kardesinin olumu hakkinda soyle demistir:’dogar dogmaz tapinilan bir olunun ayak izlerinden yurumeye basladim. beni severken hala onu seviyorlardi aslinda. belki de benden cok onu.. babamin sevgisinin bu sinirlari yasamimin ilk gunlerinde itibaren cok buyuk bir yara oldu benim icin.’

marilyn monroe

quantitatif
kendisine yuklenmek istenen;basta aptal sarisin ve onun gercek yasamdaki karsiligi olmak uzere- her seyden nefret etmis ve onca yapaylik arasinda biraz gercek yasam, biraz ictenlik aramis bir kadindi o... herkesin tirmanmayi dusledigi doruklarin anlamsizligini anlayan ne ilk, ne de son sanatciydi... ne var ki onun bu denli bilincli olmasini, el yordamiyla da olsa starligin, unun ve populerligin kimi gizlerini en ciplak haliyle gorup gostermesini yadirgadi, giderek mahkum etti hollywood... onun yalnizliga, mutsuzluga, dolayisiyla olume yargiladi. marilyn yazginin, yani sinemanin kendisine yuklemek istedigi bir rolu oynamadi. ve sonunda o role isyan etti. onun oykusu, yuzyilimizdaki medya starlarinin sahip oldugu en acikli oykulerden biridir. gercek bir tragedyaya en cok yaklasanlardan biri... ve kitleler, kimi konularda yanilsalar da, kamu onunde yasanan ozel yasamlardaki trajigi hic kacirmazlar. marilyn’in de bu trajedi yukuyle bir efsaneye donusmesi kacinilmazdi. ve oyle de oldu. atilla dorsay/100 yilin 150 oyuncusu

iskra

quantitatif
lenin’in 1900 yilinda kurmus oldugu, butun rusya icin ilk illegal gazete. bu gazete, ekonomistlerin yenilmesinde, daginik haldeki sosyal-demokrat gruplarin birlestirilmesinde ve rus sosyal-demokrat isci partisinin ikinci kongresinin hazirlanmasinda kesin ve etkin bir rol oynadi.polis baskisindan oturu, carlik rusyasi icinde bir devrimci gazetenin yayinlanmasi olanaksizdi. daha sibirya’da surgundeyken, lenin, yurtdisinda bir gazetenin yayinlanmasi planini butun ayrintilariyla uygulamaya giristi.lenin’in iskra’sinin(kivilcim) ilk sayisi 11 (24) aralik 1900’de leipzig’de cikti. bundan sonra munih’te, (temmuz 1902’den sonra) londra’da ve 1903 ilkyazindan baslayarak da cenevre’de yayinlandi.iskra’nin yazikurulunda v. i. lenin, g. v. plehanov, y. o. martov, p. b. akselrod, a. n. potresov ve v. i. zasulic vardi. ilk gunlerde sekreteri i. g. smdovic-leman idi. daha sonra, 1901 ilkyazinda n. k. krupskaya, yazikurulu sekreteri oldu; krupskaya, ayni zamanda iskra’nin rusya’daki sosyal-demokrat orgutlerle yazismalarini da yonetiyordu. lenin, fiilen yazikurulu baskani ve iskra’nin butun eylemlerinin yoneticisiydi. iskra’da yazdigi yazilar, partinin kurulmasiyla, rus proletaryasinin sinif mucadelesiyle ilgili butun temel sorunlari ve uluslararasi sahnedeki bellibasli olaylari ele alir.

raboceye dyelo

quantitatif
yurtdisi rus sosyal-demokratlar birliginin organi olarak nisan 1899’dan subat 1902’ye kadar cenevre’de duzensiz araliklarla cikan ekonomist bir dergi. toplam olarak oniki sayisi cikmistir. ekonomistleri, ya da rusya disindaki raboceye dyelo(isci davasi) yandaslarini biraraya getiren bir merkezdi. dergi, bernstein’in ve rus sosyal-demokratlarin taktiksel sorunlarina ve orgutsel gorevlerine karsi oportunist bir tutum takinmisti. proletaryanin siyasal mucadelesini ekonomik mucadeleye bagimli kilmayi ongoren oportunist dusunceyi yayiyor, isci sinifi hareketinin kendiligindenligini fetis haline getiriyor ve partinin onder rolunu reddediyordu. raboceye dyelo yandaslari 1903’teki ikinci kongrede partinin asiri sag oportunist kanadini temsil etmekteydi.v.i.lenin(ne yapmali kitabindan)

sosyalizm ve din

quantitatif
baskalari hesabina calismaktan, yerine getirilmeyen isteklerden ve yalniz birakilmisliktan yilmis halk kitleleri uzerine her yerde buyuk agirlikla yuklenen ruhsal baski bicimlerinden biri dindir. dogaya yenik dusen ilk insanlarin tanrilara, seytanlara, mucizelere ve benzeri seylere inanmasina yol acisi gibi, somurulen siniflarin somurenlere karsi mucadeledeki yetersizligi de kacinilmaz olarak olumden sonra daha iyi bir yasamin varligina inanmalarina yol acar. din, butun yasami boyunca calisan ve yokluk cekenlere, bu dunyada azla yetinmeyi, kismete boyun egmeyi, sabirli olmayi ve oteki dunyada bir cennet umudunu surdurmeyi ogretir. oysa yine din, baskalarinin emeginin sirtindan gecinenlere bu dunyada hayirseverlik yapmayi ogreterek, somurucu varliklarinin ceremesini pek ucuza odemek kolayligini gosterir ve cenette de rahat yasamalari icin ehven fiyatli bilet satmaya bakar. boylelikle din, halki uyutmak icin afyon niteligindedir. din, sermaye kolelerinin insancil duslerini, insana daha yarasan bir yasam isteklerini icinde bogduklari bir cesit ruhsal ickidir.ne var ki, koleliginin bilincine varmis ve kurtulusu icin mucadeleye baslamis kole, kolelikten yari yariya cikmis demektir. fabrika endustrisinin yetistirdigi ve kent yasaminin aydinlattigi modern, sinif bilincli isci, dinsel onyargilari bir yana atar, cenneti papazlara ve burjuva bagnazlarina birakir ve bu dunyada kendisi icin daha iyi bir yasam elde etmeye calisir. bugunun proletaryasi, din bulutuna karsi savasta bilimden yararlanan ve iscileri bu dunyada daha iyi bir yasam adina kavga vermek icin birlestirerek oteki dunya inancindan kurtaran sosyalizmin yaninda yer alir.herkes istedigi dini izlemek ya da dinsiz, yani kural olarak butun sosyalistler gibi ateist olmakta tamamen ozgur olmalidir. vatandaslar arasinda dinsel inanclari nedeniyle ayrim yapilmasina kesinlikle goz yumulamaz. resmi belgelerde bir vatandasin dininden soz edilmesine de son verilmelidir. kiliseye ve dinsel kurumlara hicbir devlet yardimi yapilmamali, hicbir odenek verilmemelidir. bunlar, devletten tamamen bagimsiz, ayni dusuncedeki kisilerin olusturdugu kurumlar niteliginde olmalidir.sosyalist proletaryanin modern devlet ve modern kiliseden istedigi, kilise ile devletin birbirlerinden kesinlikle ayrilmasidir...v.i.lenin
19 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol