confessions

mesudiye

- Yazar -

  1. toplam entry 95
  2. takipçi 1
  3. puan 6634

olası kuzey ırak kara harekatı

mesudiye
yakın ya da uzak bir tarihte böyle bir operasyonun yapılması hiçbir şeyi değiştirmeyecek belki de sadece savaşı derinleştirecektir.

kürtler en temel haklarından mahrum bırakıldıkça bu operasyon da kendisinden önce yapılan nice operasyon gibi fiyasko ile sonuçlanmaya mahkumdur. birileri ankaradan kürtlere bir şeyleri layık görüp kendini hak verme konumunda gördükçe bu operasyonlar savaşa türk ya da kürt yeni kurbanlar vermekten başka bir işe yaramaz.

atatürk vs melih gökçek

mesudiye
iki farklı siyaset adamı diyerek tanımlanabilecek bir karşılaştırma.

ancak açıkcası melih gökçek sanki biraz daha güleryüzlü gibi duruyor. tabii böyle düşünmemizde atatürkü sadece fotoğraflardan tanımamızın da etkisi olabilir.

her ne kadar atatürkle ilgili okumalarımızda olsa atatürkün daha güleryüzlü olduğuna dair bir bilgim yok dolayısıyla bu karşılaştırmada bu sonuca varmam gayet olağan.

şehit haberleri

mesudiye
yoksulluğu, eşitsizliği ve de en önemlisi savaşı derinleştirmek için gerekli olan haberdir.

esasında ekonomik krizi üretimle aşamayacak bir ülkede yaşanılıyorsa ekonomik krizi şehit haberleri ile unutturmak için egemenler için kurtarıcıdır bu tarz haberler.

ancak benim garipsediğim bu haberleri izleyen insanların kendilerini daha da vatan delisi haline getirmeleri. sonrasında olanlar ise malum. efendi psikolojisi içerinde ellerinde bayraklar, ağızlarında salyalarla sağa sola saldıran eğitimsiz cahil kitleler.

işte şehit haberlerinin bu ülkeyi getirdiği nokta budur.

her ne kadar ölenlere üzülüyor olsamda savaşın olduğu bir ülkede bunlar beni şaşırtmıyor. başka ne bekliyebilrdik ki.

nelson mandela

mesudiye
lideri olduğu anc bir zamanlar terör örgütü idi. mandela ise bir adada tutuklu bulunan bir terörist.

gün geldi herkes eteğindeki taşları döktü. gerçekler ortaya çıktı. artık mandela bir barış insanı, örgütü ise legal bir siyasi partiydi.

velhasıl kelam yarın kimin ne olacağı hiç belli olmuyor bu dünyada.

türkiye de terör sorunu yoktur diyebilen zihniyet

mesudiye
başlığı açan mümtaz şahsiyetin verdiği örnekte belirttiği üzere türkiyede bir terör sorunu yoktur zihniyetine dahil olanlardan biri de bendenizim.

gerçi genelin kabul ettiğinin tersi istikamette olan tek görüşüm bu değil. örneğin laik cumhuriyeti de pek sevdiğim söylenemez. ya da ne bileğim üniter devlet yanlısı değilim. bunlar işin başka kısmı gelelim asıl konuya.

efendim türkiyede bir şiddet dalgası olabilir bunu oluşturan şartların en başında gelen şey ise türkiyenin onlarca yıldır uyguladığı bugünde hala farklı isimler adı altında uygulamaya çalıştığı asimilasyon politikalarıdır.

baştan söyleyeyim türkiye devletinin bu konuda başarısız olması, kürtlere kürtlüklerini unutturamaması, bugün sokaklarda milyonlarca kürdün kürtçe konuşabilmesi böyle bir politikanın olmadığı anlamına gelmez. sadece devletin iyi ya da kötü yapmak istediği şeylerde beceriksizliğini gösterir.

sen yıllarca "vatandaş türkçe konuş" kampanyaları yap, insanların sosyal hayatlarına müdahale ederek dillerini yasakla, adam kızına rozerin ismini koymak istediğinden "olmaz" diyerek remziye yaz nüfus cüzdanına, başta diyarbakır 5 nolu olmak üzere insanları işkenceden geçir, köyleri yak, mülkiyet kutsaldır ilkesini yok sayarak milleti göç ettir sonra da bu acıları yaşamış halkın içinden çıkan küçük bir silahlı grubu terör sorunu olarak kabul et.

yapılması gereken basit daha demokratik bir devlet. sen adam gibi bir demokratik sistem kur gerisi hikaye. ya da kendini kandırmaya devam et.

pkk

mesudiye
her tepki bir etkilenimden dolayı verildiğine göre pkk’nin silahlı mücadelesinin gerisinde yatan nedenleri gözönüne almak gerekiyor.

bu yapılmadığı sürece, yani pkk’yı ortaya çıkara şartlar tartışılmadan ve bugün mücadele etmesini sağlayan sebepler sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşmadan pkk’nin bitmesi mümkün gözükmemektedir.

her ne kadar türk silahlı kuvvetleri yaptığı her operasyonun ardından pkk’nin belini kırdığını iddia etse pkk için savaşacak can verecek bu insan kaynağı bu şartlarda tükenmez.

türkiyede yaşayan milyonlarca kürt bugün en temel haklarından mahrum yaşıyorken (başta anadilde eğitim) bu insanların kendileri için savaştığını söylediği bir örgüte katılmaları bu uğurda ölmeleri ya da öldürülmeleri şaşırılacak bir şey değil.

yani küfretmeyi bırakıp kendinize hak olan kürtlere yasak olan şeyleri bir düşünün. o zaman insanların karınlarının doymasının her şey olmadığını anlarsınız belki.

"ya işte ne güzel yaşıyorlar, her işi yapabiliyorlar" diyecek olanlara kürtlerin her şey olabildikleri konusunda katılarak destek verebilirim.

ama hatırlatılması gereken bir şey var kürtler kürt olmak istiyor. bu engellendiği, yok edilmek istendiği sürece pkk ya da başka örgütlenmelerin olduğuna şaşmamak gerek.

kurtuluş savaşı

mesudiye
tarihi kazananların yazdığını bildiğimizden inanmadığım önemsemediğim bir savaş. ki en büyük çelişki de yedi düvele karşı verildi algısı üzerine kurulması.

kurtuluş savaşında yunanlılar dışında kimseyle sıcak çatışma olmadığı aşikar. ki onlar da ingilizlerden beklediği destek kesilince direnmeleri mümkün olmamıştır. dolayısıyla yedi düvele karşı bir savaş yok ortada. dahası yedi düvelle anlaşmanın yolları aranmış baştan bu yana. ankara anlaşması, gümrü anlaşması, moskova anlaşması aslında yedi düvelle bir savaşın olmadığının kanıtlarıdır. ingilizlerin istanbulu işgali ise bir korkutma operasyonundan başka bir şey değildir. dünyanın en ücra köşelerine giden ingilizler anadoluya yerleşmeden istediklerini zaten almışlardı.

kurtuluş savaşıyla ilgili olarak inanması en zor olan şey ise bunun antiemperyalist bir savaş olduğu iddiası. birinci dünya savaşı zaten bir paylaşım savaşıydı bu paylaşım için savaşıp yenilen bir milletin antiemperyalist bir savaş yapması ise akla ziyan bir hadisedir.

antiemperyalist bir savaş olan kurtuluş savaşı!nda 1915’te yaşadıkları yerlerden sürülen ermenilerin topraklarına geri dönmemesi için müdafa-i hukuk cemiyetlerinin kurulduğu konusu ise bir başka entry konusu olduğu için burada değinmiyoruz.

o çocuğun o alanda ne işi var

mesudiye
efendim dün kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılır adlı bir başlık açmış 2006 yılında bu sözü başbakanın kullandığını belirtmiş bu sözün ertesinde ise enes ata’nın polis ya da asker kurşunu ile daha altı yaşında hayata gözlerini yumduğunu anlatmıştım.

gelen tepkilere baktığımızda "o çocuğun o alanda ne iş var" cümlesi dikkate alınmaya gereken bir cümle kanaatimce.

batıdan bakıp doğuyu idrak etmenin zorluğunu biliyorum. ya da doğuya önyargılarla gelip bir an önce gitmenin yollarını ararken doğuyu anlamanın yine imkansız olduğunu düşünürüm.

hal böyle olunca "o çocuğun o alanda ne işi var?" sorusuna bir cevap vermenin gerekli olduğu aşikar.

insanların meydanları yaşlarına cinsiyetlerine bakmaksızın doldurmasının bize anlattığı yegane şey şu ki; insanlar bir bütün olarak haklarının peşindeler. nedir bu haklar ki bir çocuğu bile meydanlara topluyor.

eşit, özgür bireyler olmayı sağlayacak haklar. anadilde eğitimden kendisiyle ilgili kendisi vermeye kadar aklınıza gelecek her şeyi düşünebilirsiniz.

o yüzden onun orada ne işi var bunun şurada ne işi var demek yerine sahip olduklarınızı düşünün ve aynı ülkede beraber yaşadığınız farklı unsurların farklılıkların köreltilmesi adına nelerden mahrum olduğunu idrak edin derim.

ayrıca "o çocuğun o alanda ne işi var" diyerek bir çocuğun ölümünü ne kadar küçümsediğinizin farkına varın.

hadi enes ata’yı böyle geçiştirdiniz. mizgin özbek, rozerin aksu, uğur kaymaz için ne söyleyeceksiniz?

o alanda olmayan köyünde odun toplayan lice’li ceylan önkol için ne diyeceksiniz. ne işi var odunla kömür mü yaksaydı diyeceksiniz.

yani diyeceğim o ki öyle ne işi var soruları sorarak olaya eleştirel baktığınızı zannederken duyarsızlaşmayın. bir çocuğun ölümü sebep ne olursa olsun sizin vicdanınızı harekete geçiremiyorsa kusura bakmayın ama tüküreyim ben o vicdana.

atatürk ilkeleri

mesudiye
benimsemediğim ilkeler. iş bu sebeple gündemde olan yeni anayasada olmamasını diliyorum.

bu ilkeler ışığında siyasi partiler, sivil kuruluşlar olabilir ama bunu anayasa içerisine sokup atatürkçü olmayan milyonlarca insana bu ilkeleri benimsemeye zorlamak anlamsız.

iran, yemen, kuzey kore gibi kalmak isteyenler karşı çıkabilir buna.

o bebeği biz öldürdük

mesudiye
pınarcık katliamında sembol haline gelen ölmüş bebek görüntüleri için eski özel harekatçı ayhan çarkının ifadesidir. kendisi o katliamın pkk tarafından değil jitem tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmekte. ne kadar doğru bilemiyoruz tabi.

http://bianet.org/bianet/siyaset/128774-carkin-o-bebegi-pkk-degil-biz-oldurduk

pınarcık katliamı

mesudiye
devlet ağzıyla yazacak olursak; 1987 yılında mardinin ömerli ilçesinin pınarcık köyünde pkk’lılar tarafından gerçekleştirilen katliamdır. bu katliamda 16’sı çocuk 30 kişi öldürülmüştür.

ancak eski özel harekat polisi ayhan çarkın’ın son dönemdeki ifadelerine bakılacak olursa bu katliam başta olmak üzere birçok köye yapılan baskın jitem tarafından yapılmakta ve pkk yaptı denilmekteydi.
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol