confessions

mare crisium

- Yazar -

  1. toplam entry 89
  2. takipçi 1
  3. puan 7514

anne

mare crisium
son zamanlarda sevgisinin koşulsuz olduğundan şüphe duyduğum kişi....birlikte yaşamaya mecbursanız ve hiç bir konuda hayata aynı bakamıyorsanız, arabada dinleyeceğiniz müzik konusunda bile tartışıyorsanız hatta kendi işinizde bile nasıl davranmanız gerektiğini size söylemeye kalkıyorsa ve her sabah kalkıp saçını şu şekilde yap o pantolonu giyme bunu giy gibi emirler yağdırıyorsa ve onu dinlemediğinde sizinle saatlerce bıkmadan usanmadan kavga ediyorsa ve siz sırf sussun diye onun istediğini giyiyorsanız yaşınıza başınıza tahsilinize işinize gücünüze aldırmadan iki gün dostlarınızın yanına gidip kafa dağıtmanıza müsade etmeyip siz dinlemeden gittiğinizde de günlerce size küsüyorsa ve siz son zamanlarda o ağzını her açtığına engel olmadığınız bi öfkeyle doluyorsanız ve size günleri zehir ettiğini düşünüyorsanız ve sizi sevgisiyle boğduğunu hissediyorsanız buna rağmen onu çok seviyor ve sürekli kavga ettiğiniz için çok üzülüyorsanız anne kavramı insana pek hoş şeyler hatırlatmıyor...ve en acısı da bunu çözmenin bi yolu olmadığını biliyorsunuzdur..çünkü o artık kemikleşmiş karakteri ve karakter zaaflarıyla kaskatı karşınızdadır ve siz tüm karşı konmalara rağmen kendi olmaya çalışan ve annenize rağmen bi kimlik oluşturmaya çalışan gencecik bi insansınızdır...üzgünüm anne...böyle olduğumuz için...birbirimizi bu kadar yıprattığımız ve birbirimize tahammül edemediğimiz için...

sıkılmak

mare crisium
sözlükte saatlerce zaman geçirmenize sebep olan, genelde yalnızlık ve durağanlık dolayısıyla içine girdiğiniz bi duygu durum..kapıya bastırılası değildir kopuk umutsuz ve bıkkınlık vericidir.

tori amos

mare crisium
lovesong şarkısını orjinalinden bile güzel yorumlamış insana umut ve aşk aşılayan, melankolik sesiyle insan nasıl yapıyorsa hayat aşıladığını düşündüğüm enteresan sesli şarkıcı...hastasıyız....

teninle konuşmak

mare crisium
ezginin günlüğü imzalı muhteşem şarkı...
"parmak uçlarım tanımak istiyor seni
dokunmak istiyor çocuklar gibi
önümde uzyıp aksın bi su gibi
merak ettiğim gövden...."
severek sevişmenin milli marşıdır.insan bu şarkı eşliğinde sevişmek, böyle sevişmek, biri tarafından bu kadar arzu ve şefkatle istenmek ister...işte o zaman yaşanılanın bi anlamı vardır kişi için "bi şeydir..."

sevgilinin sıçtığına inanamamak

mare crisium
genelde erkeklerin kadınları mitolojik bi tanrıça sandıkları durumda verdikleri tepkilerdendir.uzun süreli bi ilişki sonrası"sevgilim, ben sıçarım,artık bunu kabul et ve gerçekten kokar" gibi bi gerçeğe çağrı çabası karşısında kulaklar kapatılıp "hayır hayır" diye bağırır talihsiz sevgili, ve sonra döner; "peki ya badegül...o da sıçıyo mu?hepiniz mi sıçıyosunuz lan!yok artık lan bu kadarı da fazla!" ama tuvaletin yakınından geçilir ve o dehşetengiz kokuyla karşılaşılır...artık inanmamak için gerçekten aklını yitirmek gereklidir...erkek sevgilinin tercihi bu yönde olacaktır.

uyurken osurmak

mare crisium
eğer sevgili de yan yatakta uyuyorsa pek de hoş olmayan bi durumdur.osuruk sesinin şiddeti seni de sevgiliyi de sıçratır ve sende aha lan işte şimdi sıçtık duyduysa durmadan konuşur gibi bi korkuya neden olur ve aradan 30 sn geçmeden yan yataktan aşkım, aşkım osurdun mu gibi saçma bi soruyla karşılaşılır, akabinde evet osurdum yat da zıbar gibi bi cümle kurulur.ama ertesi gün sevgilinin rövanşı acı olacaktır; kafaya inen güzel bi darbe ve sen neden sabah sabah osurdun gibi öncekinden daha da saçma bi soru....

leon

mare crisium
jean reno’ya aşık olduğum ve evet ya birine aşık olmak için demekki yakışıklı olması gerekmiyor dediğim filmdir..natalie portman ise daha göt kadar küçücük bi kızken bile nası ettiyse sexy olmayı başarmış ve alla alla bacaksıza bakale gibi bi yoruma sebebiyet verdirmiştir.

in the mood for love

mare crisium
şimdiye kadar gelmiş geçmiş en güzel müziklere sahip olduğu iddia edilesi bi uzak doğu filmidir...filmde yağmur o kadar ince bi zerafetle kullanılmıştır ki akla ilk gelen esas kadının kıvrımlı güzel vücudu, insanı sesli bi ağlamdan daha da çok etkileyebilecek kadar hüzün barındıran muhteşem müzik ve ince ince yağan yağmur üçlüsünün muhteşem birlikteliği ve dar sokakalar olmaktadır...film boyunca cinsel gerilim kendini o kadar hissettirir ve seyirciyi o kadar etkisi altına alır ki insanın hadi yaa sevişin de siz de kurtulun biz de kurtulalım diyesi gelir.

babam ve oğlum

mare crisium
fikret kuşkanın harika performansıyla akıllara kazınan ben hiç ağlamam diye övünen insanların bu iddialarını yer ile yeksan eden insanda mutad aralıklarla seyredilip de kanıra kanıra kendinden geçe geçe ağlama refleksi oluşturan hele de babasıyla kavgalı tiplerin bünyesi için fazlaca ağır kaçan son zamanların en içe işleyen türk filmidir...en muhteşem iki sahnesi ise sadığın oğlu eline sarıldığında çetin tekindorun sarsıldığı ve ağzındaki sigaranın bütün vücuduyla birlikte titrediği sahne ve özge özberkin "evlendim tabi evlenmez mi insan" ve "affettim tabi affetmez mi insan" gibi çaresiz ve çözümsüz ve insanı kederden çatlatacak kadar ağır bi sıkışmışlık hissi uyandıran sahne...

kokoş kızlar

mare crisium
nağmeli konuşurlar genelde klimelern son hecesini uzatırlar...hayııııııırrr gibi...bu tipler için imaj her şeydir, yemekhanede yemek yemez iğrenç kafelerin iğrenç ürünlerine milyonlar dökerler doymak için...aslında bi grup psikolojisidir ve gerçekten kötü insanlar da değillerdir ama ilgili oldukları şeyler gerçek dünyadan o kadar kopuktur ki insanda harbiden çok aptal kız imajı uyandırırlar..aslında kendi hallerinde olsalar bu da o kadar itici değildir ama kuş kadar genel kültürleriyle herrr şeyi biliyo tripleri gerçekten gülünç durur...saçları genelde sarıdır tenleri bonzdur ve ışıltılı giyinirler...ve genelde uyumlu bi ev arkadaşı değillerdir çünkü dünya alemin kendilerine hizmet etmesi gerektiği düsturuyla hareket ederler.

özlü sözler

mare crisium
"sik ile taşağın arasına girme pörter, amına götüne dürter...."olamaz abi böyle bi şey hangi atamız düşündüyse bunu tüm takım aletlerini saymak için büyük uğraşlar vermiş bence...hayır asıl kom,k olan bu kadar anlamsız sözcük öbeklernin bi de gerçekten özlü bi anlam içermesi...ne diyelim, helal.

yasmin levy

mare crisium
naci en alamo ibaresini ilk duyduğumda naci adında endülüs bi flamenkocu filan sandığım, sonrasında ise jerusalemli sevgili yasminimiz ağlayan ve ağlatan, insanın içini acıtan, muhteşem, eğitimsiz, ve belki de büyüleyiciliğini bu eğitimsizliğine borçlu olan sesiyle nassii en alamoooooo dediğinde bi şarkı olduğunu anladığım ve ölüyoruuum bittiiim gibi garip şekilde hayranlığımı dile getirdiğim muhteşem ağıtı söyleyen kadın..

aşk

mare crisium
uyuşturucu hap alındığında da beyin aynı salgıları salgılarmış...ayrıca aşkla obsesyon durumunda verilen tepkiler ve beyin değişimleri de aynı imiş dolayısıyla da aşk gerçekten bir uyuşturucu bi gerçeği terkediş bi kaçış biçimi...bi yanılsama...kişi aşık olunca "ben"in yalnızlığından kurtulur biz içinde eriyip "ben"i kaygılamyı bırakır kendini hiç olmadığı kadr özel ve önemli hisseder aslında aşık kişi kendini sewer çünkü bilinçaltında evet ben sewilmeye layığım ve o beni sewmeli o zaman ben de bunun karşılığında onu sewmeliyim gibi şartlanma yatar...bu psikoloj,k boyutuydu...
tasavvufta aşık kişi övülür çünkü aşk rabıtayı teke indirir dolayısıyla bu teke inmiş rabıtayı kırıp kişiyi özgür kılmak daha kolaydır..her fenafiilah(tasavvufta son raddede olma durumu, allahta yok olma) mertebesine erişmiş kişi vaktiyle bi kişiyi sewmiştir..aşık insan yerde yada gökte değildir tıpkı sufiler gibi...bu da tasavvufi....


4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol