confessions
  1. toplam entry 108
  2. takipçi 1
  3. puan 8327

ahmet altan

kuru gurultuye terlik atan insan
artık yazdıklarının;
nereye çekildiği ile değil, ne demek istediğiyle şekillendirilebildiği gayet açıktır bu liboşun.

bir yerden alengirli, kimilerine göre sadece akıllıların anlayabileceği cümlelerle yaraya parmak basıyor gibi gözükürken; diğer yerden ise, tamamıyla laf cambazlığıyla, lafı dönüp dolaştırıp, türkiye cumhuriyeti’ ne sokmak istemesi, artık alışılır tutumlarından oldu bu sevimsiz yaratığın. kapısını çaldı mıydı da birileri, tırsıp ağlamaya başlar.. "verin misketlerimi geri diye" zırlak zırlak.

ağzına geleni söylemek

kuru gurultuye terlik atan insan
sivas katliamı’ ndan sonra fatih altaylı’ nın, konuğu olan aziz nesin’ e;
-olayların sebebi olarak(!), aziz nesin’ in konuşma dili olduğundan bahsederken-

"-e siz de ağzınıza geleni söylüyorsunuz ama!" dediğinden sonra,
aziz nesin’ in an geçmeden verdiği cevap hiç çıkmaz aklımdan..

"-ben ağzıma geleni değil, aklıma geleni söylerim! o da ne demek öyle?"

bir yalnızlık sarmıştır sonrasında fatih’ i!
belli belirsiz rüzgarlar,
hayatı sorgulamalar.

prison break

kuru gurultuye terlik atan insan
dün itibarıyla cnbc-e’ de, 3 ncü sezonun 13 bölümü birden yayınlandı. sürekli alkol alan bir birey olarak, bu sezonu kaçırmış olan ben; nefes almadan izlemiş bulunmaktayım. kutudaki kelle olayı, daha sonra mumya şeklinde tasarlanmış olarak, sara tancredi’ nin geri dönebilmesi ile ilgili bir açık kapı gibi geldi bana.. son bölümdeki konuşmalar bunu çağırıştırıyor. ya da güzel yazıyorum, bilmiyorum!

1980

kuru gurultuye terlik atan insan
sevgili küllük!
*
üzerine sigaramın bir külünü daha bıraktığım şu an mertebesinde, aklıma gelen 1980 yılı üzerine seninle paylaşmak istediğim bir husus var.

hani seni kullanmadığım; sigarayı, elimi bile sürmeye nefret edecek kadar sevmediğim günler vardı içinde 1980’ in. sen bilmezsin elbet.. daha bir kola şişesiydin ve kırılmayı bekliyordun o yıl; bir solcu genç tarafından, karşısındaki o’ na silah doğrultmuş bir diğer gence sokulmak üzere.

ben; ya ben ne yapıyordum dersin!? fenerbahçe lisesi’ ne başlamıştım bile. 1 nci sınıf ’h’ grubu öğrenci müsvettesi olarak. kapıda 4 askerin çapraz tutuş bekleyip, diğer 2’ sinin kimlik kontrolü yaptığı nizamiyeyi aşarak girebildiğimiz fenerbahçe lisesi’ ne! öğretmenlerinin bile 1 günde değişiverdiği, öğrencilerini soruşturmaya gönderdiği o liseye.
*
içeridekiler ne yapıyordu peki’ sevgili küllük? sen çoktan yola çıkmıştın kırılmak için tabii. elini kaldırmıştı genç, bir duvar kıyısına vuracaktın birazdan; bilmezsin tabii..

1 gün içerisinde sağcı/solcu diye ayrım gözetilmeksizin toplanılan onca çocuk ne yapıyordu peki’? öldürülmeyi bekliyorlardı küllük! sorgusuz sualsiz öldürülmeyi.

çook seneler sonra;
"bir an için bile astığım o gençlere pişmanlık duymuyorum" diyecek olan, kör cahil bir general tarafından öldürülmeyi. hatta; bu konuşmayı yaptığının hemen arkasından, karşısındaki üniversite gençleri tarafından çılgınca alkışlanacak olan o bunak tarafından katledilmeyi.
*
dışarıdakiler de çok çekti bu senede küllük. sen de kırılmıştın duvarda artık! hatırladın mı? üzerine gidiyordun bir el içinde, karşınızdaki silahlı üniformalı gencin..

banka önüne park eden bir adamın; eline silah tutuşturulmuş, daha 4 aylık askerce, hemen oracıkta öldürülmesi..
sokaklarda sebepsiz ölümler..
iadesiz hapse tıkılmalar..
kitap aramalar/yakmalar..
yurt dışına kaçanlar..
vatandaşlıktan çıkarılanlar..
silaha onca para akıtılırken, yoksulluktan ölenler..

işkenceler.. ve daha neleeer neler…
bu ülkede, evet, soykırım yapıldı küllük!
kendi halkına, kendi askerlerinin generalleri tarafından yapıldı küllük!
sayısız genci, hücrelerde işkenceyle öldürerek yapıldı küllük!
sokaklarda masum olan kendi vatandaşlarını düşman görüp, öldürerek yapıldı küllük!
bu ülkede, evet, soykırım; darbeciler tarafından yapıldı küllük!!!
*
işte o günlerden bir gün sevgili küllük;
tam üniformalının kalbine girecekken sen, daha bir küllük olmamışken yani, kırık bir kola şişesiyken;
bir diğer üniformalı gelip vurmuştu seni tutan elin sahibini..
ben tam da beyazıt’ tan gecerken.

kalbine gireceğin askerin silahı tutukluk yapmış, ölümü bekler..
öldürülmemek için başka çaresi kalmamış bir diğeri,
istemeden öldürmek ister..
can yoldaşı, askerlikteki biricik arkadaşı öldürülecek diye;
bir diğer genci silahıyla öldürmek zorunda kalan başka bir değer.
*
sonra topladılar seni yerden küllük.
bekledin yıllarca bir köşede kanıtsın diye.
geçti seneler, gittin bir cam fabrikasına, karşıma geldin işte;
küllük diye!

ben sigarasız yapamıyorum artık. gençler 13 yaşında uyuşturucuya başlıyorlar. devlet; sigara yasağı altında, sigara firmalarına peşkeş çekerken ovayı, bayırı; karşımdasın işte küllük. değiştim, değiştirildim, artık bir hıyarım ben sevgili küllük!

not:
tarafımdan başka bir sözlükte de yazılmıştır.

hiç cekinmeden adres sorabilirsiniz

kuru gurultuye terlik atan insan
beyoğlu’ daki dükkanımın camına (sırf insanlar gerçekten çekinmeyip, gelip sorsunlar niyetiyle!) astığım bir yazı iken; gelen geçen herkesin, daha da işkillendiği ve "şey, acaba bu ne demek oluyo ki böyle?" diyerek çıldırma eşiğine gelmemden sonra; her halde kendime eziyetten zevk aldığımdan olsa gerek, işi daha da ilerletip tabelasını yaptırtarak dükkanımın önüne koyduğum yazı. ha, değişti mi insanlar? tabii ki hayır! bu kadar öz güvenleri eksik olmalarının bir sebebi de var elbet; adres sorduklarında terslenmeleri, pis pis cevaplara muhatap bırakılmaları. hiç acayip karşılamıyorum artık açıkçası. buyursunlar, sorsunlar efendim.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol