dün yaptığım,
"cuma akşamı gel de peyote ye gidelim, hem içer hem eğleniriz"
isimli cazip ve makûl teklifim için;
"birine 6 saat ders çalıştıracam, oradan çıkıp evdeki evcil tahtakurularıma yemle su verecem, saat 12 de de balkabağına dönüşmem gerekiyor"
gibi nedenlerle bir dahaki haftaya söz aldığım moderatör.
*
korktu muhtemelen de söylemiyor.
e genç tabii daha, doğal!
kendilerini terk etmek için sms yoluyla bildirimde bulunan müşterilerine;
"efendim, biz de çok üzgünüz bu durumdan. şirketimizin böyle bir beyanatı olmamıştır ve olamaz da.. yalan bir haberle karşı karşıyayız. gereken açıklama en kısa zamanda kamuoyuna yapılacaktır" gibi ezberlenmiş bir cevabı ve şahsın kendisini direkt olarak arayarak veriyorlar...
...kıvırcıklar!!!
"efendim, biz de çok üzgünüz bu durumdan. şirketimizin böyle bir beyanatı olmamıştır ve olamaz da.. yalan bir haberle karşı karşıyayız. gereken açıklama en kısa zamanda kamuoyuna yapılacaktır" gibi ezberlenmiş bir cevabı ve şahsın kendisini direkt olarak arayarak veriyorlar...
...kıvırcıklar!!!
gazetenin yayın kurulundan yapılan açıklamada şöyle denildi:
ne yanlışa sahip çıkar, ne de komploya boyun eğeriz
26 nisan’dan bu yana, hüseyin üzmez’in şahsında vakit gazetesi ve vakit gazetesi’nin şahsında tüm mütedeyyin insanları karalama maksatlı yayınlar herkesin malumudur.
vakit yayın kurulu olarak, bu vesile ile şu hususları kamuoyuna duyurmayı bir borç bilmekteyiz.
görsel ve yazılı medya, hüseyin üzmez üzerinden vakit gazetesi ve hatta tüm mütedeyyin insanları suçlayıcı yayınlara devam etmektedir.
üzmez’in suçu henüz kesinlik kazanmamıştır... buna rağmen, biz bu fiili tasvip etmediğimizi defalarca deklâre ettik... böyle bir suç işlendiğinde; ölçümüz, peygamber efendimiz hz.muhammed’in (sav); “hırsızlık yapan kızım fatıma da olsa, elini keserim” şeklindeki ilkesidir. eylem tasvip edilmediği müddetçe; “fail”in yakınlarının ve çalıştığı kurumun o eylemden sorumlu tutulması mümkün olamaz!..
evrensel hukukta, “suçun şahsiliği” ilkesi esastır. “fail” kim ise, “eylem” sebebiyle sadece o suçlanabilir ve o cezalandırılabilir.
eylemin; hüseyinüzmez’e, “şahsi suç” olarak atfedilen bir “iddia” olduğu, vakit gazetesi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı ortadadır!.. buna rağmen; ısrarla “vakit gazetesi”nin ve mütedeyyin insanların suçlanmaya kalkışılması, olayın “maksatlı” olduğu tezini güçlendirmektedir.
şu ana kadar hüseyin üzmez aleyhine delil olarak küçük kızın karakol beyanlarından başka bir bilgi yoktur. bu kız da; “adı kötüye çıkmış bir kadın”la dolaştığı için, olaydan iki gün önce babasından “dayak” yiyen ve bu sebeple karakolluk olan bir kızdır. dolayısıyla o kızın beyanlarının ne derece sıhhatli olduğu şüphelidir.
kaldı ki; adı geçen kızın, tutuklama sonrasında kendi öz babasına ve teyzesine, olayın gerçek olmadığını açıkladığı tarafımızca bilinmektedir.
tüm bu süreç sonrasında, hüseyin üzmez hakkındaki iddiaların, tüm yönleriyle açıklığa kavuşmasını bekliyor, vakit gazetesi olarak da; alnımızın ak, başımızın dik olduğunu tekraren kamuoyuna duyuruyoruz..
biz; duruşunu, güvenilirliğini tüm kamuoyu nezdinde ispat etmiş bir gazeteyiz.
peki; üzmez üzerinden vakit gazetesi’ne saldıranlara ne derece güvenilir?
onlar; “porno” yayından kesinleşmiş mahkûmiyeti olan “sabıkalı bir patron”un, halen emrinde çalışan gazeteciler (!) değil midir?
onlar; etibank’ı hortumlayıp, bir şekilde kendilerini çete suçundan sıyırıp, bir başka patronun kontrolünde yayınlarına devam eden gazeteciler (!) değil midir?
onlar; patronlarının “banka hortumu”na sessiz kalan, fakir fukaranın üzerine milyarlarca dolarlık borç yıkan, hatta patronları tutuklandıktan sonra bile, ona destek yazıları yazan, destek haberleri yapan gazeteciler (!) değil midir?
onlar; trt’yi dolandırma suçundan yargılanıp mahkûm olan, basın kartı hamili sözde gazeteciler değil midir?
eşi dışında bir kadın ile yatak sahneleri internet sitelerinde halen yayında olan, üstelik o görüntülerdeki “sadistçe” fiilleri apaçık ortada iken, bu sadistleri ana haber bülteni sunması için büyük transfer bedelleri ile kanallarına getirenler, onlara program yaptıranlar kimdir?
toplumun ahlâkını bozmak için özellikle sübvanse edilen; kağıt bedelinin bile altındaki bir fiyatla satılan ucuz gazetelerinde “aldatan kadınlar” başlıkları ile tam sayfa “zina dizi yazıları” yapanlar kimdir?
çıplak kadın fotoğraflarını “arka sayfa güzeli” adı altında pazarlayanlar kimdir?
zina suç olmasın diye kampanya başlatıp, “hayvanlar gibi özgürce sevişmek” isteyenler kimlerdir?..
devletin anayasal düzenini değiştirme suçundan gözaltına alınıp, 83 yaşında olması dolayısıyla, 15 günde bir imza verme şartı ile salıverilen ve bu suç sebebi ile yurtdışına çıkışı yasaklanan başyazarlarına, bu suçlamadan aklanmadan başköşelerini açanlar onlar değil midir?
çete sanığı başyazarlarını; tebriklerle, kutlamalarla, alkışlarla göklere çıkaranlar onlar değil midir?
bizim ölçümüz, “fasıklardan gelen habere itibar etmemek”tir. bu ölçü gereğince; biz ortalığa saçılan haberlere ihtiyatla yaklaşacak ve olayın tamamen açıklığa kavuşmasını bekleyeceğiz.
“iddia”lardan bu yana hüseyinüzmez’in tek bir yazısı bu gazetede yayınlanmamıştır.
ama sadece üzmez’i değil, onun üzerinden topyekûn bir camiayı suçlayanlar, “pornodan mahkûm olan patron”un emrinde, halen yazı yazmaya, gazetecilik (!) yapmaya devam etmektedirler.
işte vakit’in farkı budur.
vakit; henüz netleşmiş bir durum olmamasına rağmen, hüseyin üzmez aklanıncaya kadar onun yazılarına ara vermiş ve suçu sabit görüldüğünde “yollarını ayıracağını” deklâre etmişken, onlar hortumcuların kontrolünde gazete çıkarmaya devam etmekte hiçbir beis görmemektedir.
vakit, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da “inananların yüzakı” olma misyonunu sürdürecektir.
inananların gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi olmaya devam edecektir.
bomba koydurarak, kaleşnikofla taratarak, çete reisine iftira ettirerek, 28 şubat sürecinde 400 polisle baskın yaptırarak susturulmak istenen sesimiz, allah’ın izniyle bundan sonra da gür bir şekilde çıkmaya devam edecektir.
hiç kimsenin yanlışına sahip çıkmayacak, ancak komplolara da boyun eğmeyeceğiz.
kamuoyuna saygıyla duyurulur.
yayin kurulu
http://habervaktim.com/haberoku.php?id=18117
***
yorum yapmayacağım.
midem bulandı benim, şimdi kusacam!
komplo dedikleri olayı bir de hüseyin üzmez in yaptığı telefon konuşmasından, kendi dilinden dinleyelim;
"kan adet halinde misin? bugün gelecektim, hasta olduğuna göre niye geleyim oraya kadar. hastasın kızım seni derde sokmak istemiyorum hele iyileş de öbür hafta bir şey ederiz. yine sizi çağırırım, mudanyaya götürürüm. iyi olsaydın bugün gelecektim işte bir gece kalırdık, ondan sonra sizi gönderir ben de dönerdim. iyi ayarlamıştım ama hastalık girdi araya. inşallah gelecek hafta sonu olur. tezgahları kuruyoruz. az kaldı 1-2 ay sonra baban orada işe başlayacak. ben de yakınım zaten. gece gündüz beraber oluruz."
komplonuzun amına koyiim sizin lan.
ne yanlışa sahip çıkar, ne de komploya boyun eğeriz
26 nisan’dan bu yana, hüseyin üzmez’in şahsında vakit gazetesi ve vakit gazetesi’nin şahsında tüm mütedeyyin insanları karalama maksatlı yayınlar herkesin malumudur.
vakit yayın kurulu olarak, bu vesile ile şu hususları kamuoyuna duyurmayı bir borç bilmekteyiz.
görsel ve yazılı medya, hüseyin üzmez üzerinden vakit gazetesi ve hatta tüm mütedeyyin insanları suçlayıcı yayınlara devam etmektedir.
üzmez’in suçu henüz kesinlik kazanmamıştır... buna rağmen, biz bu fiili tasvip etmediğimizi defalarca deklâre ettik... böyle bir suç işlendiğinde; ölçümüz, peygamber efendimiz hz.muhammed’in (sav); “hırsızlık yapan kızım fatıma da olsa, elini keserim” şeklindeki ilkesidir. eylem tasvip edilmediği müddetçe; “fail”in yakınlarının ve çalıştığı kurumun o eylemden sorumlu tutulması mümkün olamaz!..
evrensel hukukta, “suçun şahsiliği” ilkesi esastır. “fail” kim ise, “eylem” sebebiyle sadece o suçlanabilir ve o cezalandırılabilir.
eylemin; hüseyinüzmez’e, “şahsi suç” olarak atfedilen bir “iddia” olduğu, vakit gazetesi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı ortadadır!.. buna rağmen; ısrarla “vakit gazetesi”nin ve mütedeyyin insanların suçlanmaya kalkışılması, olayın “maksatlı” olduğu tezini güçlendirmektedir.
şu ana kadar hüseyin üzmez aleyhine delil olarak küçük kızın karakol beyanlarından başka bir bilgi yoktur. bu kız da; “adı kötüye çıkmış bir kadın”la dolaştığı için, olaydan iki gün önce babasından “dayak” yiyen ve bu sebeple karakolluk olan bir kızdır. dolayısıyla o kızın beyanlarının ne derece sıhhatli olduğu şüphelidir.
kaldı ki; adı geçen kızın, tutuklama sonrasında kendi öz babasına ve teyzesine, olayın gerçek olmadığını açıkladığı tarafımızca bilinmektedir.
tüm bu süreç sonrasında, hüseyin üzmez hakkındaki iddiaların, tüm yönleriyle açıklığa kavuşmasını bekliyor, vakit gazetesi olarak da; alnımızın ak, başımızın dik olduğunu tekraren kamuoyuna duyuruyoruz..
biz; duruşunu, güvenilirliğini tüm kamuoyu nezdinde ispat etmiş bir gazeteyiz.
peki; üzmez üzerinden vakit gazetesi’ne saldıranlara ne derece güvenilir?
onlar; “porno” yayından kesinleşmiş mahkûmiyeti olan “sabıkalı bir patron”un, halen emrinde çalışan gazeteciler (!) değil midir?
onlar; etibank’ı hortumlayıp, bir şekilde kendilerini çete suçundan sıyırıp, bir başka patronun kontrolünde yayınlarına devam eden gazeteciler (!) değil midir?
onlar; patronlarının “banka hortumu”na sessiz kalan, fakir fukaranın üzerine milyarlarca dolarlık borç yıkan, hatta patronları tutuklandıktan sonra bile, ona destek yazıları yazan, destek haberleri yapan gazeteciler (!) değil midir?
onlar; trt’yi dolandırma suçundan yargılanıp mahkûm olan, basın kartı hamili sözde gazeteciler değil midir?
eşi dışında bir kadın ile yatak sahneleri internet sitelerinde halen yayında olan, üstelik o görüntülerdeki “sadistçe” fiilleri apaçık ortada iken, bu sadistleri ana haber bülteni sunması için büyük transfer bedelleri ile kanallarına getirenler, onlara program yaptıranlar kimdir?
toplumun ahlâkını bozmak için özellikle sübvanse edilen; kağıt bedelinin bile altındaki bir fiyatla satılan ucuz gazetelerinde “aldatan kadınlar” başlıkları ile tam sayfa “zina dizi yazıları” yapanlar kimdir?
çıplak kadın fotoğraflarını “arka sayfa güzeli” adı altında pazarlayanlar kimdir?
zina suç olmasın diye kampanya başlatıp, “hayvanlar gibi özgürce sevişmek” isteyenler kimlerdir?..
devletin anayasal düzenini değiştirme suçundan gözaltına alınıp, 83 yaşında olması dolayısıyla, 15 günde bir imza verme şartı ile salıverilen ve bu suç sebebi ile yurtdışına çıkışı yasaklanan başyazarlarına, bu suçlamadan aklanmadan başköşelerini açanlar onlar değil midir?
çete sanığı başyazarlarını; tebriklerle, kutlamalarla, alkışlarla göklere çıkaranlar onlar değil midir?
bizim ölçümüz, “fasıklardan gelen habere itibar etmemek”tir. bu ölçü gereğince; biz ortalığa saçılan haberlere ihtiyatla yaklaşacak ve olayın tamamen açıklığa kavuşmasını bekleyeceğiz.
“iddia”lardan bu yana hüseyinüzmez’in tek bir yazısı bu gazetede yayınlanmamıştır.
ama sadece üzmez’i değil, onun üzerinden topyekûn bir camiayı suçlayanlar, “pornodan mahkûm olan patron”un emrinde, halen yazı yazmaya, gazetecilik (!) yapmaya devam etmektedirler.
işte vakit’in farkı budur.
vakit; henüz netleşmiş bir durum olmamasına rağmen, hüseyin üzmez aklanıncaya kadar onun yazılarına ara vermiş ve suçu sabit görüldüğünde “yollarını ayıracağını” deklâre etmişken, onlar hortumcuların kontrolünde gazete çıkarmaya devam etmekte hiçbir beis görmemektedir.
vakit, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da “inananların yüzakı” olma misyonunu sürdürecektir.
inananların gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi olmaya devam edecektir.
bomba koydurarak, kaleşnikofla taratarak, çete reisine iftira ettirerek, 28 şubat sürecinde 400 polisle baskın yaptırarak susturulmak istenen sesimiz, allah’ın izniyle bundan sonra da gür bir şekilde çıkmaya devam edecektir.
hiç kimsenin yanlışına sahip çıkmayacak, ancak komplolara da boyun eğmeyeceğiz.
kamuoyuna saygıyla duyurulur.
yayin kurulu
http://habervaktim.com/haberoku.php?id=18117
***
yorum yapmayacağım.
midem bulandı benim, şimdi kusacam!
komplo dedikleri olayı bir de hüseyin üzmez in yaptığı telefon konuşmasından, kendi dilinden dinleyelim;
"kan adet halinde misin? bugün gelecektim, hasta olduğuna göre niye geleyim oraya kadar. hastasın kızım seni derde sokmak istemiyorum hele iyileş de öbür hafta bir şey ederiz. yine sizi çağırırım, mudanyaya götürürüm. iyi olsaydın bugün gelecektim işte bir gece kalırdık, ondan sonra sizi gönderir ben de dönerdim. iyi ayarlamıştım ama hastalık girdi araya. inşallah gelecek hafta sonu olur. tezgahları kuruyoruz. az kaldı 1-2 ay sonra baban orada işe başlayacak. ben de yakınım zaten. gece gündüz beraber oluruz."
komplonuzun amına koyiim sizin lan.
hüseyin üzmez için, vakit gazetesinin internet sitesinde yer alan ve insanı başka boyutlara taşıyan(!) okuyucu yorumlarından sadece biri. kusmazsanız, siz de okuyabilirsiniz. ben de buradan katılıyorum bu kampanyaya ve;
"hüseyin dik dur lan, arkandayım oğlum" diyorum kendisine.
"hüseyin dik dur lan, arkandayım oğlum" diyorum kendisine.
"tertemiz insanlar. ben onlara zekatlarımı vererek yardım ediyorum. livaza benim kızım yaşında. mağdure ise torunum yaşındadır. görüşmeye devam edeceğim" tadında bir röportajı, sıcağı sıcağına vermiş ahlâk yoksunu.
bahsettiği "livaza", kızın annesi. tertemiz insanlar dediği de tüm aile!
ben dayanamıyorum artık lan...
bahsettiği "livaza", kızın annesi. tertemiz insanlar dediği de tüm aile!
ben dayanamıyorum artık lan...
internet explorer 8 beta 2 başlığından knorra nasıl bir bağlantı kurup da geçtiğini anlamadığım kişi. enteresan bir zat.
ancak ve ancak türkiye’ de ve hem de bir adli tıp kurumu’ nda bulgulanabilecek durumdur.
(bkz: hüseyin üzmez)
sanırım burada, yapanın bu işteki tecrubesi ile birlikte, etrafının da kuvvetli bir çevreye mensup oluşu bir hayli etken. etrafınız kuvvetli olunca, çocuğun da ruh ve beden sağlığı bozulmuyor, evet. kimmiş etrafı peki’? vakit gazetesi, belli televizyonlar, belli kişiler, belli politikacılar...
ha.. bu arada; meclisteki, evlenme yaşının 14’ e indirilmeye çalışılmasıyla bir alâkası yoktur di’ mi hüseyin’ ciğimin?!
(bkz: hüseyin üzmez)
sanırım burada, yapanın bu işteki tecrubesi ile birlikte, etrafının da kuvvetli bir çevreye mensup oluşu bir hayli etken. etrafınız kuvvetli olunca, çocuğun da ruh ve beden sağlığı bozulmuyor, evet. kimmiş etrafı peki’? vakit gazetesi, belli televizyonlar, belli kişiler, belli politikacılar...
ha.. bu arada; meclisteki, evlenme yaşının 14’ e indirilmeye çalışılmasıyla bir alâkası yoktur di’ mi hüseyin’ ciğimin?!
bu gsm operatörü;
"bizim her kesimden müşteri potansiyelimiz var, bu işi bırakıyoruz" deyip,
önce sponsor olmuş, sonra da, işte bu gösterdiği gerekçeyle de "mustafa" filminden sponsorluğunu çekmiştir.
ve bunu da açıklamıştır.
yarın sabah saat 9 itibarıyla;
benim de artık türkcell diye bir şirketten haberim olmayacaktır.
düzen yalakalarıyla da işim olmadı, bundan sonra da olmayacaktır.
bunca sene verdiğim tüm paralar da haram olsun lan size...
"bizim her kesimden müşteri potansiyelimiz var, bu işi bırakıyoruz" deyip,
önce sponsor olmuş, sonra da, işte bu gösterdiği gerekçeyle de "mustafa" filminden sponsorluğunu çekmiştir.
ve bunu da açıklamıştır.
yarın sabah saat 9 itibarıyla;
benim de artık türkcell diye bir şirketten haberim olmayacaktır.
düzen yalakalarıyla da işim olmadı, bundan sonra da olmayacaktır.
bunca sene verdiğim tüm paralar da haram olsun lan size...
bundan 35 sene önce tanık olduğum bir çocuk kavgasını çağrıştıran bir durum.
yeşilköy de, bestekâr osman nihat akın sokak ta (telefon santralinin olduğu sokakta) geçiyor bu kavga.. taraflardan birinin adı "yunus", diğeri "hüseyin"!
daha 12-13 yaşlarındalar ama, küfür hak getire!! o zamanlar masumane küfürcükler kullanılırdı...
kısa bir itekleşmeden sonra;
yunus: dörtgöz! dörtgözsün oğlum sen işte.
hüseyin: (bir hışımla gözlüklerini çıkartır ve yere atarak üzerine basıp, kırar.) bak oğlum, ben gözlükleri çıkarttım.. (ağlamaklıdır, evde kötek o nu bekliyordur zira!) dörtgözlükten kurtuldum. ama sen salaklığından asla kurtulamayacaksın!!!
7-8 yaşlarındaydım o vakitler. hâlâ daha aklımda kalabilecek denli yer etmiş demek ki bu cevap.
yeşilköy de, bestekâr osman nihat akın sokak ta (telefon santralinin olduğu sokakta) geçiyor bu kavga.. taraflardan birinin adı "yunus", diğeri "hüseyin"!
daha 12-13 yaşlarındalar ama, küfür hak getire!! o zamanlar masumane küfürcükler kullanılırdı...
kısa bir itekleşmeden sonra;
yunus: dörtgöz! dörtgözsün oğlum sen işte.
hüseyin: (bir hışımla gözlüklerini çıkartır ve yere atarak üzerine basıp, kırar.) bak oğlum, ben gözlükleri çıkarttım.. (ağlamaklıdır, evde kötek o nu bekliyordur zira!) dörtgözlükten kurtuldum. ama sen salaklığından asla kurtulamayacaksın!!!
7-8 yaşlarındaydım o vakitler. hâlâ daha aklımda kalabilecek denli yer etmiş demek ki bu cevap.
elbetteki katılacağım ve bu sefer azacağım zirve olacak.
yaklaşmayın, fena yaparım bak...
yaklaşmayın, fena yaparım bak...
sol frame de bu herifin ismin her gördüğümde; köşeye kıstırılmış bir kedi gibi tıssslıyorum. o kadar yani...
ağustos sıcağında, 42 kilometre 195 metre maraton koşmuş ve son 400 metrede 3 kişiyle cebelleşmiş fakat 2 nci olmuş atlete, finişi geçer geçmez;
- ikinci oldunuz.. neler hissediyorsunuz?
diye sormak ve yanıtın;
+ ananın amı gibi!
olduğunu bilmek.
ertesi günü de röportajı ve olayı televizyondan seyretmiş birisinin gözünüzdeki morluğu sorduğunda;
"kapıya çarptım abi" demek!
- ikinci oldunuz.. neler hissediyorsunuz?
diye sormak ve yanıtın;
+ ananın amı gibi!
olduğunu bilmek.
ertesi günü de röportajı ve olayı televizyondan seyretmiş birisinin gözünüzdeki morluğu sorduğunda;
"kapıya çarptım abi" demek!
profesyonel futbolculuk denilen, abidik gubidikliğin gerçeklerindendir.
*
bi de yok mu öyle, sus pus işaretleri yapmalar filan! (bkz: tuncay şanlı)
ey allaam yaa...
*
bi de yok mu öyle, sus pus işaretleri yapmalar filan! (bkz: tuncay şanlı)
ey allaam yaa...
bazen;
insanın,
sahiden de diyesi gelir!
*
#287091
insanın,
sahiden de diyesi gelir!
*
#287091
"ya hu bizde ne cevherler varmış da kendilerini gizliyorlarmış lan bunlar!"
dediğim ve bir o kadar da gururlandığım; bunun yanında, orada tanıdığım inanılmaz arkadaşların, inanılmaz espri kabiliyetine sahip olduğunu öğrendiğim, gelmeyenlerin çok şeyler kaybettiğini sandığım... yeter lan bu kadar uzun cümle! iyiydi bu buluşma, evet! kasım da bir daha yapalım valla. rakı da güzeldi; sarhoşum hâlâ lan!!!
dediğim ve bir o kadar da gururlandığım; bunun yanında, orada tanıdığım inanılmaz arkadaşların, inanılmaz espri kabiliyetine sahip olduğunu öğrendiğim, gelmeyenlerin çok şeyler kaybettiğini sandığım... yeter lan bu kadar uzun cümle! iyiydi bu buluşma, evet! kasım da bir daha yapalım valla. rakı da güzeldi; sarhoşum hâlâ lan!!!
ben şimdiden antrenmana başladım bile!
yüksek müsadenizle, biraz alkollü gelecem galiba oraya.. du bakali...
yüksek müsadenizle, biraz alkollü gelecem galiba oraya.. du bakali...
görünüşe bakılırsa.
yassı duruma gelmek.
yaşamak ve geçinmek için harcanan çabanın, emeklerin tümü; yaşamaya ve yaşamını sürdürmeye çalışma.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?