ağzına geleni söylemek

dusunmeden agir ve kirici konusmak.

ofkeyle kalkip zararla oturmak arasinda kisinin ugras edindigi eylem.

kontrolsuz ifadeler butunu,duygulari rencide etmeye yarayan,sigara gibi kisa bir rahatlamanin ardindan,cigerlerine kadar sinen pismanlik haline sebebiyet veren eylem.

patavatsizlik diye nitelendirilen kisilik halinin kibarca yaptigi isi belirten eylem.

sivas katliamı’ ndan sonra fatih altaylı’ nın, konuğu olan aziz nesin’ e;
-olayların sebebi olarak(!), aziz nesin’ in konuşma dili olduğundan bahsederken-

"-e siz de ağzınıza geleni söylüyorsunuz ama!" dediğinden sonra,
aziz nesin’ in an geçmeden verdiği cevap hiç çıkmaz aklımdan..

"-ben ağzıma geleni değil, aklıma geleni söylerim! o da ne demek öyle?"

bir yalnızlık sarmıştır sonrasında fatih’ i!
belli belirsiz rüzgarlar,
hayatı sorgulamalar.

ayarını kaçıranı dengesiz, densiz hatta yuh bozayı! durumuna düşüren, fazla ketlendiğinde ise birikme yapıp olmadık yerde gene kendini göstererek moral bozmada altın vuruş yaptıran boktan hatta iki kere boktan bir huydur.
dil yarası denen zıkkım öyle berbat birşeydir ki bir punduna getirilip affetseniz bile bir köşede izi durur onun, unutulmaz. o eski samimiyeti sıcaklığı yakalamayı gönülden isteseniz bile yine bir sıçıp sıvamaya muhatap olmamak için kasıldığınızı hissedersiniz. o dakikadan sonra kankardeş de olsa ölümüne sevdicek de olsa bir boka benzemez muabbet.
evet, bu psikososyolojik makalemi de kıçımdan uydurduğum, affetmek erdemdir ama unutmak lükstür özlü sözüyle noktalamak istiyorum.

(bkz: ağız dolusu küfür etmek).

dilin kemiği yoktur özdeyişinin fiilidir.

göt.

şimdi bu geldi inanın.

-ağzına ne geldi söyle çabuk lannn
+buba az önce vurdun ya sümsüğü ağzıma en son o geldi