kara lahana corbasinin yaninda hafif eksi yogurda elle ufalanmis misir ekmegini eklersin asil kombinasyonu bu sekildedir ikili degil üclüdür. tabii kara lahana corbasina eklenen icyaginin ayari iyi yapilmalidir fazla kacarsa mundar olur o guzelim corba... söyleyin annenize yapsin yada yapin yiyin anlatmakla olmaz damak tadi ya da bilene yaptirin yada gidin karadenizde yiyin nese budur vesselam.
yegenini cok seven sempatik canayakin hala sorar kendini hayvanlar dunyasinda garkedip hergün onlarca hayvanin resmini cizen ve onlarca hayvan maketiyle oynayan siyrik yegenine
hala: büyüyünce ne olacaksin numancim
numan: inek olacak hala
hala: büyüyünce ne olacaksin numancim
numan: inek olacak hala
soy adimin, posta kutularini yenileyen sirket calisanlari tarafindan yanlis yazilmis hali.
malumunuz, yirtici kediler ailesinin orta boy akilli üyelerinden biri olan puma hayavanatinin, matemetiksel hesaplarinin yanlisliklarla sonuclanmasina veyahut inadinin menfi akibetlerle sonuclanmasina sebep olan ahvalin bir baska adidir.
simdi bu güzelim hayavan yakalayacagi avin karsiligi olan enerjiyi bu avi avlarken harcarsa bu ava hic girismez. eger av sonucunda kazanagi enerji avi avlarken kaybettigi enerjiden fazlaysa kari varsa bu isten ise girisir. eger av basladiktan sonra sonucun olumsuz olacagini kesitirirse avi da birakir artik kosmaz pesinden daha. genelde cok kucuk hayvanlarin pesinden de cok kosmaz. büyük hayvanlarin pesinden kosar enerji kari olmasi icin.
bunu tabii yaradanin, akil ve onu kullanabilme potansiyeli olan zeka, hür irade ve manevi bir organ olan yürek gibi cok degerli nimetleri bah$ettigi insan, basaramiyorsa; yani hesaplamayi yapamiyorsa bu alisveristen karsiz olarak geri dönüyorsa veya bütün bunlari yani menfi nihayeti inadi hasebiyle yasiyorsa, bu ortaboy akilli hayvan olan pumanin sendromuna benzetilir insanin durumu.
olayin özünde olan canlinin iki ayagi eksilir ama bunun yaninda cok müsbet vasiflarla donanir. bu esi benzeri bulunmayan vasiflarin sahibi olan insan da en guzel, hata yaparak ögrenir; dogasinda vardir hata insanin. dogasinda hatanin ve hatalarin cok kez bas roll oynadigi bir film olan insanin, hayatinda hatalari bahane etmesi, ders almayip bu sendromu idrak ederek yasamasi, insan yapar hata, olur öyle, demesi de cok dogru olmasa gerek.
yap ama anla! tekrar yapma! bu olsun felsefen! hic bir insan ne kadar mükemmelliyetci olursa olsun mukemmel olamaz. sana göre olsa da, disi seni ici de söz konusu olan mükemmel sayilan insani yakar... eger ben mükemmelim diyorsa zaten havsalasina attir at cöre...
neyse budur vesselam aptal puma sendromu
simdi bu güzelim hayavan yakalayacagi avin karsiligi olan enerjiyi bu avi avlarken harcarsa bu ava hic girismez. eger av sonucunda kazanagi enerji avi avlarken kaybettigi enerjiden fazlaysa kari varsa bu isten ise girisir. eger av basladiktan sonra sonucun olumsuz olacagini kesitirirse avi da birakir artik kosmaz pesinden daha. genelde cok kucuk hayvanlarin pesinden de cok kosmaz. büyük hayvanlarin pesinden kosar enerji kari olmasi icin.
bunu tabii yaradanin, akil ve onu kullanabilme potansiyeli olan zeka, hür irade ve manevi bir organ olan yürek gibi cok degerli nimetleri bah$ettigi insan, basaramiyorsa; yani hesaplamayi yapamiyorsa bu alisveristen karsiz olarak geri dönüyorsa veya bütün bunlari yani menfi nihayeti inadi hasebiyle yasiyorsa, bu ortaboy akilli hayvan olan pumanin sendromuna benzetilir insanin durumu.
olayin özünde olan canlinin iki ayagi eksilir ama bunun yaninda cok müsbet vasiflarla donanir. bu esi benzeri bulunmayan vasiflarin sahibi olan insan da en guzel, hata yaparak ögrenir; dogasinda vardir hata insanin. dogasinda hatanin ve hatalarin cok kez bas roll oynadigi bir film olan insanin, hayatinda hatalari bahane etmesi, ders almayip bu sendromu idrak ederek yasamasi, insan yapar hata, olur öyle, demesi de cok dogru olmasa gerek.
yap ama anla! tekrar yapma! bu olsun felsefen! hic bir insan ne kadar mükemmelliyetci olursa olsun mukemmel olamaz. sana göre olsa da, disi seni ici de söz konusu olan mükemmel sayilan insani yakar... eger ben mükemmelim diyorsa zaten havsalasina attir at cöre...
neyse budur vesselam aptal puma sendromu
tek’in nazarıyla tek’ten “çok”a bakışı muhafaza edip, sürekli olarak piramitin tepesinden aşağıya bakarak varlıkları seyretmektir.
ilm el yakin
ayn el yakin
hakk el yakin
ilm el yakin
ayn el yakin
hakk el yakin
tasavvufla ilgili bir kavramdir ve tasavvufta bilginin son derecesi yani ücüncü basamagidir.
ilâhi sıfatlarla, ikramı ilâhi neticesi tahakkuk etmektir.
aynel yakin`den hatirlayalim. hatta marangoz olmak isteyen cocuk vardi aynel yakin`de hah iste o cocugun iste tüm bilgisini ve pratigini tecrubelerini kullanarak bir masa yapabilmesi. ve bu masayi yaparken o basamaga kadar kadar olan bütün birkimini idrak ederek bunu hissederek yapmasi erbabi olmasi farkli bir deyisle.
ilm el yakin
ayn el yakin
yakin ehlinin hali
ilâhi sıfatlarla, ikramı ilâhi neticesi tahakkuk etmektir.
aynel yakin`den hatirlayalim. hatta marangoz olmak isteyen cocuk vardi aynel yakin`de hah iste o cocugun iste tüm bilgisini ve pratigini tecrubelerini kullanarak bir masa yapabilmesi. ve bu masayi yaparken o basamaga kadar kadar olan bütün birkimini idrak ederek bunu hissederek yapmasi erbabi olmasi farkli bir deyisle.
ilm el yakin
ayn el yakin
yakin ehlinin hali
tasavvufla ilgili bir terimdir.
hakikatı idrâk ettikten sonra onu kendinde hissetmek ve bu istikamette bir müşahede içinde olarak yaşamaktır.
ayn-el yakîn sahiplerinin "yakîn" ile elde ettikleri bir kurb (yakınlık) sözkonusu!.. ancak şuraya dikkat edelim; "kurb" yani yakınlıktan söz ediyoruz.iki ayrı varlığın birbirine yakınlığından.
yani, tekliğin müşahedesi oluşmuş, fakat vehimdeki "benlik" kavramı kesin olarak kaybolmamış!.. bir diğer ifade ile, hakkel yakîn oluşmamış!.. hakkel yakînin oluşması için, kişinin kendini hak’tan ayrı bir varlık olarak düşünme hali ortadan kalkar. yani "zât’ta fenâ" olma hâli diye târif edilen bir hâl ile ikilik kalkar.
işte bu kişiler, ilmen olayın bütün sistemini bilirler. olayın bu olduğunu da açık seçik müşahede etmişlerdir.işte bu noktada onları büyük bir üzüntü kaplar. çünki, bir türlü, bilinçlerini kaplayan "birimsel benlik" hissiyâtından, kavramından uzaklaşamamaktadırlar.
insan için en büyük belâ "vehim" hükmü altında kalmaktır. allah’tan insanı ayrı düşüren en büyük perde "vehim" perdesidir.
"vehim" perdesi kalkıp, allah nûru ile anlayış ikram olan kişi derhal allah’a erer, yakîn sahiplerinden olur!..
vehmin, gerçekte var olmadığı halde, çeşitli faktörlerin "var" olarak kabul ettirdiği kişilikten kurtulup da, özündeki evrensel kişilikte, yani hakikatı muhammediye mertebesinde kendini tanıyabilmek, yeryüzünde enderin enderi bir olaydır.
allah’ı, sistemini, mârifet yollu bilmesine rağmen, kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, allah’ın hükmüyle bu yolda bir takdire uğramamış ise, "ikilikten" yani "gizli şirkten" tam olarak arınamaz.
yakındır, ama ikilik kalkmamıştır!..
bu da gerçekten çok üzücü olur bu zevât için.
allah’tan uzak düşmüş, yani o’nu tanıma yolundan çok öteye sapmış kişilerin, bu hâllerini farkettikleri zamandaki uzaklıktan yakınışları gibi. allah’a yakın olduğunun bilincine ermiş bu kişiler de yakın olmaktan yakınırlar!..
çünki, yakınlığın dahi uzaklık gibi bir "ayrılık" kavramı olduğunu tesbit etmişlerdir.
"vahdet"i yaşayanlarda ise "kesret" müşahedesi olmaz!.. kesret kavramı olmaz!.. belki kesreti, vahdetin zuhûru olarak seyrederler.
bu yüzden de, onlarda, allah’da yok olacak bir varlığın mevcut olup da yok olması; allah’a erecek bir varlıktan söz etme gibi görüşler asla mevcut olmaz!..
çünki, onlarda
"allah şehâdet eder ki, tanri yoktur ancak benliği ile sadece kendisi vardir" (3-18)
iste bu da tasavvufta bilginin ikinci basamagidir
kavrami biraz daha basitlestirirsek ilmel yakini hatirlayalim!
kisi bir konu hakkinda egitim aliyordu ve o konu hakkinda bir bilgi ve birikime sahipti... bir cocuk düsünelim! bu cocuk marangoz olmak istesin ve marangozluk hakkinda bir ustayla konussun ondan bilgi alsin ve bunun üzerine marangozlukla ilgili bir kitap okusun bilsin tüm alet edevati, kullanimlarini nerede nasil kullanilacagini, agaclari özelliklerini... bunlari mantik cercevesine oturtsun ve bunun hakkinda olayla baglantili sebepleri, sonuclari, ince ayrintilari ve isin bütünü hakkinda bilgi sahibi olsun. yani velhasili kelam ilmel yakin`e sahip olsun. simdi bu cocuk marangozluk hakkinda bu bilgiye olduktan sonra bir ustanin yanina gitsin. atölyeye mesela... ve ogrendigi seylerin tetbikine pratikte sahit olsun o aletlerin tam olarak nasil kullanildigini pratikte ogrensin ama yapmadan hissetsin müsahede buyursun marangozluk hakkinda hah iste bu da aynel yakin olur.
ilm el yakin
hakk el yakin
yakin ehlinin hali
hakikatı idrâk ettikten sonra onu kendinde hissetmek ve bu istikamette bir müşahede içinde olarak yaşamaktır.
ayn-el yakîn sahiplerinin "yakîn" ile elde ettikleri bir kurb (yakınlık) sözkonusu!.. ancak şuraya dikkat edelim; "kurb" yani yakınlıktan söz ediyoruz.iki ayrı varlığın birbirine yakınlığından.
yani, tekliğin müşahedesi oluşmuş, fakat vehimdeki "benlik" kavramı kesin olarak kaybolmamış!.. bir diğer ifade ile, hakkel yakîn oluşmamış!.. hakkel yakînin oluşması için, kişinin kendini hak’tan ayrı bir varlık olarak düşünme hali ortadan kalkar. yani "zât’ta fenâ" olma hâli diye târif edilen bir hâl ile ikilik kalkar.
işte bu kişiler, ilmen olayın bütün sistemini bilirler. olayın bu olduğunu da açık seçik müşahede etmişlerdir.işte bu noktada onları büyük bir üzüntü kaplar. çünki, bir türlü, bilinçlerini kaplayan "birimsel benlik" hissiyâtından, kavramından uzaklaşamamaktadırlar.
insan için en büyük belâ "vehim" hükmü altında kalmaktır. allah’tan insanı ayrı düşüren en büyük perde "vehim" perdesidir.
"vehim" perdesi kalkıp, allah nûru ile anlayış ikram olan kişi derhal allah’a erer, yakîn sahiplerinden olur!..
vehmin, gerçekte var olmadığı halde, çeşitli faktörlerin "var" olarak kabul ettirdiği kişilikten kurtulup da, özündeki evrensel kişilikte, yani hakikatı muhammediye mertebesinde kendini tanıyabilmek, yeryüzünde enderin enderi bir olaydır.
allah’ı, sistemini, mârifet yollu bilmesine rağmen, kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, allah’ın hükmüyle bu yolda bir takdire uğramamış ise, "ikilikten" yani "gizli şirkten" tam olarak arınamaz.
yakındır, ama ikilik kalkmamıştır!..
bu da gerçekten çok üzücü olur bu zevât için.
allah’tan uzak düşmüş, yani o’nu tanıma yolundan çok öteye sapmış kişilerin, bu hâllerini farkettikleri zamandaki uzaklıktan yakınışları gibi. allah’a yakın olduğunun bilincine ermiş bu kişiler de yakın olmaktan yakınırlar!..
çünki, yakınlığın dahi uzaklık gibi bir "ayrılık" kavramı olduğunu tesbit etmişlerdir.
"vahdet"i yaşayanlarda ise "kesret" müşahedesi olmaz!.. kesret kavramı olmaz!.. belki kesreti, vahdetin zuhûru olarak seyrederler.
bu yüzden de, onlarda, allah’da yok olacak bir varlığın mevcut olup da yok olması; allah’a erecek bir varlıktan söz etme gibi görüşler asla mevcut olmaz!..
çünki, onlarda
"allah şehâdet eder ki, tanri yoktur ancak benliği ile sadece kendisi vardir" (3-18)
iste bu da tasavvufta bilginin ikinci basamagidir
kavrami biraz daha basitlestirirsek ilmel yakini hatirlayalim!
kisi bir konu hakkinda egitim aliyordu ve o konu hakkinda bir bilgi ve birikime sahipti... bir cocuk düsünelim! bu cocuk marangoz olmak istesin ve marangozluk hakkinda bir ustayla konussun ondan bilgi alsin ve bunun üzerine marangozlukla ilgili bir kitap okusun bilsin tüm alet edevati, kullanimlarini nerede nasil kullanilacagini, agaclari özelliklerini... bunlari mantik cercevesine oturtsun ve bunun hakkinda olayla baglantili sebepleri, sonuclari, ince ayrintilari ve isin bütünü hakkinda bilgi sahibi olsun. yani velhasili kelam ilmel yakin`e sahip olsun. simdi bu cocuk marangozluk hakkinda bu bilgiye olduktan sonra bir ustanin yanina gitsin. atölyeye mesela... ve ogrendigi seylerin tetbikine pratikte sahit olsun o aletlerin tam olarak nasil kullanildigini pratikte ogrensin ama yapmadan hissetsin müsahede buyursun marangozluk hakkinda hah iste bu da aynel yakin olur.
ilm el yakin
hakk el yakin
yakin ehlinin hali
tasavvufla ilgili bir kavramdir
hakikatı bilgi yolu ile algılamak, idrak etmektir.
(bkz: hakikat)
`` "ilmel yakîn"de; kişi ilmî idrâk ile "allah"ın tekliğini, hz rasûlullah`ın elçiliğini ve kulluğunu idrâk ederek şehadet eder.``
bunu biraz daha acarsak tasavvufta bilginin ilk basamagidir mantikla ilintili olan bilgidir. koftiden sagdan soldan duyarak ögrendigimiz bir bilgi degildir. üzerinde egitim aldigimiz herhangi bir konudaki bilgilerimizin mantik cervecesine oturmus halidir. ilmel yakin de kisi olayin sebebine, sonucuna, ayrintilarina ve bütününe tam olarak vakif ise ilmel yakin`e yani ilme yakindir.
ayn el yakin
hakk el yakin
yakin ehlinin hali
hakikatı bilgi yolu ile algılamak, idrak etmektir.
(bkz: hakikat)
`` "ilmel yakîn"de; kişi ilmî idrâk ile "allah"ın tekliğini, hz rasûlullah`ın elçiliğini ve kulluğunu idrâk ederek şehadet eder.``
bunu biraz daha acarsak tasavvufta bilginin ilk basamagidir mantikla ilintili olan bilgidir. koftiden sagdan soldan duyarak ögrendigimiz bir bilgi degildir. üzerinde egitim aldigimiz herhangi bir konudaki bilgilerimizin mantik cervecesine oturmus halidir. ilmel yakin de kisi olayin sebebine, sonucuna, ayrintilarina ve bütününe tam olarak vakif ise ilmel yakin`e yani ilme yakindir.
ayn el yakin
hakk el yakin
yakin ehlinin hali
bir mikis theodorakis bestesi.
ayrica anlatilmaz dinlenir.
ayrica anlatilmaz dinlenir.
(bkz: weeping eyes)
(bkz: hakk el yakin)
(bkz: ilm el yakin)
-sana mektup-
kaleme ve kagida olan zaafima ragmen
alamamistim elime kalemi yazamamistim sana
onca sessizlikten mütevellit
dolamamistim yürekten hokkaya
akamamistim hokkadan divide
yürüyememistim divitten kagida
ve kosamamistim kagittan sana.
kagit olma serefine nail olamamisti
o koca gövedeli agac
ve sonunda ölüp ölüp
tabut olmus civisiz
topraga girmis vuslatsiz
ölümü tatmis ölü ve sessiz
bir agac gövdesi olarak animsiyordum kagitlari
sana yazacagim hayali ölüden bozma sayfalari...
ama o uzun sessizlikten sonra
bana ulasan iki satir senden
tabut olup mezara girmise
ölü tahtaya taze ruh üfledi kendinden
ve yüregimin membagindakinden
sonra hikayesi olan bir kus tuyu
kanatlandi ve kondu masama
kalemim oldu yazdi beni
akti sana mürekkepten.
besmeleyle basladi mektup
ruhum gibi kelimeler de kifayet kazandi
onca sükutu bol günden sonra
bir de kiyafet giydirdim ki onlara
hepsi de cok güzellesti
satirlar vitrini sustu kaldi
hepsinin bedelini aklimda ve yüregimde
o kutsal kavramin icini doldurarak
kayitsiz sartsiz ödüyorum
cünkü tek gecerli bedel yürek damgali
sonra uzunca düsünüp kendime soruyorum
soru da su ki: akla mi sormali?
sonra dipsiz üc nokta...
hayir sormamali!!!
ikisi de ayri semalarin günesi
dehlize takilinca anliyor insan
baslar onlarin güresi
bu nasil bir harp ya rab
yüregin ve aklin durduraksiz bu isi
yok benzeri yok esi.
akil cirpinir
cirpindikca batar
yürek te galip gelir
baslar ve yazar...
kaleme ve kagida olan zaafima ragmen
alamamistim elime kalemi yazamamistim sana
onca sessizlikten mütevellit
dolamamistim yürekten hokkaya
akamamistim hokkadan divide
yürüyememistim divitten kagida
ve kosamamistim kagittan sana.
kagit olma serefine nail olamamisti
o koca gövedeli agac
ve sonunda ölüp ölüp
tabut olmus civisiz
topraga girmis vuslatsiz
ölümü tatmis ölü ve sessiz
bir agac gövdesi olarak animsiyordum kagitlari
sana yazacagim hayali ölüden bozma sayfalari...
ama o uzun sessizlikten sonra
bana ulasan iki satir senden
tabut olup mezara girmise
ölü tahtaya taze ruh üfledi kendinden
ve yüregimin membagindakinden
sonra hikayesi olan bir kus tuyu
kanatlandi ve kondu masama
kalemim oldu yazdi beni
akti sana mürekkepten.
besmeleyle basladi mektup
ruhum gibi kelimeler de kifayet kazandi
onca sükutu bol günden sonra
bir de kiyafet giydirdim ki onlara
hepsi de cok güzellesti
satirlar vitrini sustu kaldi
hepsinin bedelini aklimda ve yüregimde
o kutsal kavramin icini doldurarak
kayitsiz sartsiz ödüyorum
cünkü tek gecerli bedel yürek damgali
sonra uzunca düsünüp kendime soruyorum
soru da su ki: akla mi sormali?
sonra dipsiz üc nokta...
hayir sormamali!!!
ikisi de ayri semalarin günesi
dehlize takilinca anliyor insan
baslar onlarin güresi
bu nasil bir harp ya rab
yüregin ve aklin durduraksiz bu isi
yok benzeri yok esi.
akil cirpinir
cirpindikca batar
yürek te galip gelir
baslar ve yazar...
icerigi ciltler dolusu serileri doldurabilecek kavramlari, her duydugumuza inanmak gibi bir aliskanliga sahip oldugumuz icin, bir cok seyin üzerinde düsünmedigimiz icin, belki istemeden de olsa ülvi kavramlari bile ayak altina alip iclerini bosalttigimiz icin, dolmaya meyletmesi gereken bünyelerin söyledigini sandigi cok ama cok önemli bir kavramin icinde bulundugu bir söz öbegidir. sevgiliye yalan söylenmez... bir kere söylense bile yakar insanin icini kor olur insanin icinde, daglar cigeri... eger gerceklik ararsak yalanlastirilan bu kavramin icinde.
hakikatte olmaz öyle sey cevabinin sorusu.
birakalim vajina penis temelli yasanti tarzinda kendilerini garkeden, sevgi gibi bir kavrami apis aralariyla bütünlestiren, kanlarinin yarisindan cogunu alt beyinciklerine toplayanlari...
bunun sebeplerine bakalim. insanliga sunulan hazir hissiz sadece göze hitap eden süslü paketleri inceleyelim biraz. mananin kaybolusunu izleyelim ve arastiralim biraz kaynagina inelim bilimin felsefenin temellerine inelim icra edilis sebeplerine bakalim.anneye babaya toplumun cekirdek yapisina bakalim aile yapisini inceleyelim. tüm canlilari sarhos eden bu atiklari hangi kaynaklardan hangi kanallardan bize akittiklarini görelim... paket sahiplerine ulasmaya calisalim riyakar süslerini görelim. öyle cözeriz bunlari... dal tarak demekle olmayacak bu isler.
bunun sebeplerine bakalim. insanliga sunulan hazir hissiz sadece göze hitap eden süslü paketleri inceleyelim biraz. mananin kaybolusunu izleyelim ve arastiralim biraz kaynagina inelim bilimin felsefenin temellerine inelim icra edilis sebeplerine bakalim.anneye babaya toplumun cekirdek yapisina bakalim aile yapisini inceleyelim. tüm canlilari sarhos eden bu atiklari hangi kaynaklardan hangi kanallardan bize akittiklarini görelim... paket sahiplerine ulasmaya calisalim riyakar süslerini görelim. öyle cözeriz bunlari... dal tarak demekle olmayacak bu isler.
laf olsun torba dolsun muhtevasi hic önemli degil zizniyetine sahip zevat tarafindan yemek yeyip su icer gibi bolca icra edilen eylemdir
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?