varlilgina ilk insanla birlikte inanilan ve baglanilan en yüce varlik. varliginin alametlerine heryerde rastlamak mümkündür. maddi bir varlik olmadigi icin maddeye bulanmis varliklar o´nu dogrudan dogruya göremezler; görmeye tahammül edemezler. günesin isigina bile dayanamayan göz nasil olur da kainatin yaraticisini ve ilk sebebini görebilir ? o´nun varligi kalplerde daha iyi hissedilir. medeni veya vahsi her milletin, her kavmin dilinde ona karsilik bir kelime mutlaka vardir. bütün milletlerin tariinde, batili bir cok milletlerin kanunlarinin basinda, kitaplarinin baslangicinda,, paralarinin üzerinde, sanatkarlarinin eserlerinde, sairlerinin misralarinda, dindarlarin dudaklarinda ve kalplerinde, filozofun düsüncesinde, kafirlerin inkarlarinda,alimlerin arastirmalarinda, hasili bir yerde onun ismi ile karsilasmak daima mümkündir. neden? cünkü o. varliklarin yaraticisi sebeplerin sebebi ve gayelerin gayesidir.
o mutlak varliktir. yoklukla karismis degildir. mükemmeldir;noksanliklarda beridir zorunlu ezeli ve ebedi bir varliktir..o, subjektif veya objektif bir varlik degildir. öyle olsaydi insan onu tasavvur edebilirdi. o objeye subjeye göre degismeyen izafi olmayan mutlak varliktir. mutlak varlik olmasaydi, mutlak yokluk olurdu. mutlak yokluk ise yoktur.
allah, kisiliksiz ve alemle karismis bir varlik degildir. panteistlerin dedikleri gibi o, alemin icinde degildir. alemin disinda, varliklari sonsuzca asan, sahsiyeti olan bir varliktir. yaraticidir. alemleri ve varliklari hür iradesi ile yaratmistir. eger o, yaratici olmasaydi, yani hür bir yaratma olmasaydi, alem ve varliklar suursuz bir tesadüfün eseri olurdu. bu ise mümkün degildir. mümkün olsa bile, hürriyet ve düzen olmazdi. hürriyet olmasaydi insan hürriyeti, dolayisiyle sorumlulugu ve ahlaki dayanaksiz kalirdi. tipki varligin mesnetsiz kalmasi gibi...
demek ki o, ontolojik yönden tek prensip olur, var olusun ve külli faaliyetin en üstün sebebidir.
mantik yönünden, alemdeki nizamin, insandaki aklin, esya ile düsünce arasindaki iliskinin üstün prensibidir.
allah, fiil sahibi mutlak fail olarak düsüldügü zaman insani sonsuzca asan, insanliga emirler veren, tavsiyelerde bulunan, yol gösteren, kendisine ibadet edilen, alemin düzenini kuran ve kontrol altinda tutan bir varlik akla gelir.
varligimizin ve hürriyetimizin kaynagi oldugu icin, ahlaki hayatin, ahlaki davranislarin da üstün prensibi, kaynagi ve teminatidir.
allah´in varligini isbat icin cesitli deliller ileri sürülmüstür. bunlar fizik metafizik (ontolojik), ahlaki ve ilmi deliller olmak üzere cesitli gruplara ayrilabilir.
allahin varligina akil ile nüfuz edilemez. o`na ancak inanilir; cünkü akli asan ve onu yaratan bir varligi akil akil kavrayamaz ve kusatamaz. insan zihni de , o`nu bu yüzden tasavvur edemez.
eski ve yeni felsefelerde allah`in varligi ile ugrasmayan ve o`na bir problem olarak yer vermeyen felsefe yoktur. bundan auguste comte`un povitivizmini bile istisna etmemek gerekir. her ne kadar o , dinin geride kaldigini söyleyerek pozivist anlayista böyle bir problemi lüzum görmemisse de pozitivizmin subjektif devresinde, yani ikinci devresinde bile dinin lüzumuna inandi ve insanligi tanri ilan etti ."insanlik dini" adiyla yeni bir din kurdu ve bunun ilmihalini yazdi. pozitivizmin etkisinde olan viyana mektebi hürriyet,gayelik ve düzen gibi allah fikrinin de sözde problem oldugunu söyledi.
materyalistlerin bu problem karsisindaki olumsuz tavirlari gibi nietzsche, n. hartman´in ve benzeri bazi filozoflar da allah´i inkar etmek suretiyle kendi varliklarini tasdik edebileceklerini ileri sürmüslerdir. bunlara santre´i de dahil etmek mümkündür. a comte, insanligi tanrilastirarak yine bu probleme yer vermisti. nietzsche de insani tanrilastirarak ayni seyi olumsuz yönden yapmistir.
görülüyor ki allah`tan vazgecmek ve problem olarak dahi o´nun disinda kalmak mümkün olmuyor... insan her zaman her seyinde o´na muhtactir. o yoksa ahlakin, cemiyetin, bizzat insanin, ilmin ve medeniyetin, dolayisiyle hayatin bir anlami yoktur; cünkü o taktirde her sey kör bir tesadüften ibaret kalir. hersey bir vehimler ve hayaller kargasasindan öteye gecmez. ahlaki, toplumsal ve insani her düzen, sa`nat hayati allah`a yani askin ve kusatici olan yüce varliga inanmakla mümkündür. aksi takdirde "kör bir mekanizm"in kucagina düsülür. eger bu kör bir mekanizm ve tesadüfler dünyasi hakim ise insani bilimler ve tabiiat bilimleri dahi temelsiz kalir. insanlar mekanik varliklar olmaktan öteye gidemez. insanin sevgisini, yardim merhamet ve sefkatini, yani onun faziletlerinin izahini yapmak mümkün olmaz. onlar da mesnetsiz kalir. ne alemi izah edebiliriz ne de insani!!!
allah`i inkar edip insani alem ve madde icinde eritmek materyalist felsefelerin isidir. alemi ve insani allah ile birlestirmek ise panteist anlayislarin karidir. bu ifratlarin hepsinden kurtulmak , allah`i ve yaraticiligini o`na teslimiyeti kabul etmekle olur. o zaman varliklar degerine göre alemde yerlerini bulurlar.
bu konuda bakiniz:
1- muharrem cakar, varligin sebebi allah.
2- cemil sena, allah fikrinin tekamülü ( taassup düsmanlari ve laiklik kahramanlari) ist. 1934.
3- prof. dr.i. agah cubukcu, islam felsefesinde allahin varliginin delilleri.(2. baski) ankara 1971.
4- dr. halim bilsel, allah vardir. ( 6. baski) ist. 1974.
5- john clever monsma, nicin allaha inaniyoruz? 1-2 ( taninmis 23 alimin ve düsünürün arastirmalariyla ulastiklari neticeleri anlatan kitap) cev. i. sitki. ersöz ist. 1977.
6- s. hayri bolay, türkiye`de ruhcu ve maddeci görüsün mücadelesi, ankara 1977.
7- a. mahmud-el akkad, allah dar el-hilal, tarihsiz.
8- b, topaloglu, islam kelamcilari ve filozoflarina göre allah`in varligi, ankara.
9- a. draz, din ve allah inanci, ist,. 1978.
10- r.le roy, le probleme de dieu, paris,1930.
11- r. arnaldez, le dieu de l`islam, roma 1968.
12- m aydin, müsbet ilim ve allah, ist., 1971.
13- vasfi yaner, modern ilimde kainat telakkisi ve modern bilginde allah fikri, konya, 1943.
14- t. izutsu, kuranda allah ve insan, cev.:s. ates, ankara,1975.
15- muammer sencer, allah neden var? tarihsiz.
16- m. feredico siacca, le probleme de dieu et la religion dans la philosophie contemporaire, paris, 1950.
17- c. tresmontant comment se pose aujourd`hui le probleme de l`exixtence de dieu, paris, 1973.
(bkz: sütlü nescafe)
bayrami yabanci bir ülkede gecirmek anlaminda da kullanilabilinen bir cümledir. aslinda basligin muhtevasinda olan ecnebiden kasit,tir. avrupa da veya amerikada olmaktir bayramda. bayrami yasayamamaktir. yaziktir. keskelerin bolca kullanildigi mübarek günlerdir. ulan bir dahadir. bendir. buradadir. bayramdir...
parmaklarin arasina kücük olmasina ragmen sanki dört elle tutunup mükemmel bir kavrayis saglayan,ilk basta garip gelip sonradan iptila derecesine kadar kendine müptela yapan, gitarda yapabileceginiz bütün janjanli alengirli teknikleri calmada cok rahat bir calis imkani saglayan, hafiften kücük, kirmizi ve siyah renkte üretilen, siyah rengi haiz olaninin cok kaybolmasi hasebiyle ekseriyetle kullanicilari tarafindan kirmizisi tavsiye edilen, jimi dunlop´un ürettigi nevi sekli sahsina münhasir, gitar calmaya yarayan, filhakika bizatihul sahane mizrabul gitardir.
halic üniversitesi konservatuarinin müdür yardimcisidir kendineleri. musikisinas bir mesrebi haiz, cok mürekkep yalamis, nevi sahsina münhasir olduguna inandigim, ulvi dayanagi olan sanat adamidir ayrica.
daha fazla bilgi icin
http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2205
(bkz: ihvani safada müzik düsüncesi)
(bkz: müzik yazilari)
(bkz: memleket meseleleri)
daha fazla bilgi icin
http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2205
(bkz: ihvani safada müzik düsüncesi)
(bkz: müzik yazilari)
(bkz: memleket meseleleri)
(bkz: hayy ibn yakzan)
caya corbaya doldur torbaya limoooooonnnn...
en büyük israfin bos gecirilen vakit oldugunu.
yer rize handüzü yaylasi
kisiler : rizeli amca1 rizeli amca2
olay handüzü yaylasindaki bir festivalde gerceklesir...
r.a.1: yauu moumet bu tirabizon havaalanindan ucaga binu gidenle genelde hep rizeli. ee ne edelum? rize gelisur bi havaalani edelum rizeye da.devlet butce ayirsun olu bu is da hos.
r.a.2: eyi dersun hos dersun da rizeye nere kuracasun koca havaalanini ? rize dedugun yer hep dag bayir. hane duz yer ?
r.a.1: bise dersun neddersun moumet! haburiya kurcasun oni da yer mi arasiyun handuzi neyune yetmeyi ahan saga yer...
r.a.2: usutun kafayi ha sen insanlar nasi gelsun buriya hem ucak hos buriya duramaz nasi inecek ?
r.a.1: ula derdettugun seye bak baktun durmayi tak ikiye ver gazi da...
kisiler : rizeli amca1 rizeli amca2
olay handüzü yaylasindaki bir festivalde gerceklesir...
r.a.1: yauu moumet bu tirabizon havaalanindan ucaga binu gidenle genelde hep rizeli. ee ne edelum? rize gelisur bi havaalani edelum rizeye da.devlet butce ayirsun olu bu is da hos.
r.a.2: eyi dersun hos dersun da rizeye nere kuracasun koca havaalanini ? rize dedugun yer hep dag bayir. hane duz yer ?
r.a.1: bise dersun neddersun moumet! haburiya kurcasun oni da yer mi arasiyun handuzi neyune yetmeyi ahan saga yer...
r.a.2: usutun kafayi ha sen insanlar nasi gelsun buriya hem ucak hos buriya duramaz nasi inecek ?
r.a.1: ula derdettugun seye bak baktun durmayi tak ikiye ver gazi da...
(bkz: fundamentalizm)
atatürk tarafindan toplanan dil kongresinde bir cok milletvekilinin, bakanin, büyükelcinin katilimi söz konusudur. üniversite profesörlerinden cafer kirimi kürsüye cikip tezini sunmus ve fikir beyan etmistir. profesörun soyisminden de belli oldugu gibi kirimli olmasi hasebiyle konusmasinda ruslara inceden dokundurmus, alakasiz yerlere parmak basmis ve dil ile ilgili fikir beyanina siyaset karistirmasi atatürk tarafindan uyarilmasina sebep olmustur. bunun üzerine kürsüden indirilen cafer kirimi`nin bu davranisini duyan neyzen tevfik olayin akabinde alttaki dortlugu yazmistir iste bu bez hikayesinin özünde bu olay vardir. bas vekilin bez getirmesi olayinda da, bu kongreden önce basvekilin bakirköydeki bez fabrikasinin acilisina istirak etmesi vardir.
fabrika yaptı sümerbank bez için
çok muazzam bir eser bu laf değil
dil işinde ehli dil tezden dedi
sıçtı cafer bez getirsin başvekil...
fabrika yaptı sümerbank bez için
çok muazzam bir eser bu laf değil
dil işinde ehli dil tezden dedi
sıçtı cafer bez getirsin başvekil...
bir esntrumanla müzik icra ederken.
rize trabzon arasi sefer yapan dolmuslarin birinde vuku bulmus bir hadise...
sofor seferden once trabzon il sinirina kadar gitmek isteyen yolculari o beldelerin minubus hatlari olmasi hasebiyle almayacaklarini belirtir ve muavine sadece trabzon yolcularini alacaklarini söyler...
velhasilikelam minibüs yola cikar trabzon il sinirina gelmeden minibüs dolmustur ve minibüs her yolcuya nereye gidecegini sorar trabzona gidecekse eger minibüse alir...
trabzon il sinirina yaklasirken yol kenarinda karadenize özgü yöresel kiyafetlere bürünmüs sirti neredeyse ikibüklüm bir teyze belirir... minibüs durur muavin kapiyi acar ve teyzeye sorar.
m: teyze nere gideyisun ?
t: parkun la beni canazaye gideyirum
kisa ve öz fikra tadinda gecen diyolugu duyan minibüs yolculari gulmekten kirilurler hacan kirilirlar.
diyolgun akabinde söför pestemalli cesanli teyzeyi minibüse alir ve cenaze yerine kadar birakir... sonra cicekli bocekli neseli mutlu hayatlarina devam ederler sonsuza dek mutlu mutlu yasarlaaar.
sofor seferden once trabzon il sinirina kadar gitmek isteyen yolculari o beldelerin minubus hatlari olmasi hasebiyle almayacaklarini belirtir ve muavine sadece trabzon yolcularini alacaklarini söyler...
velhasilikelam minibüs yola cikar trabzon il sinirina gelmeden minibüs dolmustur ve minibüs her yolcuya nereye gidecegini sorar trabzona gidecekse eger minibüse alir...
trabzon il sinirina yaklasirken yol kenarinda karadenize özgü yöresel kiyafetlere bürünmüs sirti neredeyse ikibüklüm bir teyze belirir... minibüs durur muavin kapiyi acar ve teyzeye sorar.
m: teyze nere gideyisun ?
t: parkun la beni canazaye gideyirum
kisa ve öz fikra tadinda gecen diyolugu duyan minibüs yolculari gulmekten kirilurler hacan kirilirlar.
diyolgun akabinde söför pestemalli cesanli teyzeyi minibüse alir ve cenaze yerine kadar birakir... sonra cicekli bocekli neseli mutlu hayatlarina devam ederler sonsuza dek mutlu mutlu yasarlaaar.
türküm dogruyum caliskanim ...
ilkem kücüklerimi korumak büyüklerimi saymak yurdumu milletimi özümden cok sevmektir... ey büyük atatürk gösterdigin yolda durmadan yürüyecegime and icerim...
ilkem kücüklerimi korumak büyüklerimi saymak yurdumu milletimi özümden cok sevmektir... ey büyük atatürk gösterdigin yolda durmadan yürüyecegime and icerim...
(bkz: bukalemun)
(bkz: cay demlemek)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?