confessions

karall

- Yazar -

  1. toplam entry 307
  2. takipçi 1
  3. puan 12703

rububiyet

karall
cenab-ı hakk’ın her zaman her yerde her mahluka, muhtaç olduğu şeyleri vermesi, terbiye ve tedbir etmesi ve mâlikiyyeti ve besleyiciliği keyfiyyeti.artırmak. ziyade kılmak.(ey gözleri sağlam ve kalbleri kör olmayan insanlar, bakınız! insan âleminde iki daire ve iki levha vardır. birinci daire: rububiyyet dairesidir. ikinci daire: ubudiyyet dairesidir. birinci levha, hüsn-ü san’attır. ikinci levha ise tefekkür ve istihsandır. bu iki daire ile iki levha arasındaki münasebete bakınız ki, ubudiyet dâiresi bütün kuvvetiyle rububiyyet dairesi hesabına çalışıyor. tefekkür, teşekkür, istihsan levhası da bütün işaretleri ile hüsn-ü san’at ve nimet levhasına bakıyor. bu hakikatı gözün ile gördükten sonra rububiyet ve ubudiyyet dairelerinin reisleri arasında en büyük bir münasebetin bulunmamasına aklınca imkân var mıdır? ve sâniin makasıdına kemal-i ihlas ile hizmet eden ubudiyet reisinin sâni’ ile azîm bir münasebatı ve kavi bir intisabı ve o intisab ile her iki daire reisleri arasında bir muârefe ve mükâleme ve alış verişin olmamasına ihtimal var mıdır? öyle ise, bilbedahe tahakkuk etti ki; ubudiyyet reisi, rububiyyetin hâss mahbub ve makbulüdür.

ubudiyet

karall
bendelik, kulluk, kölelik. kul olduğunu bilip allah’a itaat etmek. allah’a teslim olup, kur’an ve peygamber (a.s.m.) vasıtası ile verilen emirleri aynen icra ve tatbike çalışmak.(insanlar kendileri için değil, allah’a ubudiyet için yaratılmışlardır.)(ubudiyet, emr-i ilâhîye ve rıza-i ilâhîye bakar. ubudiyetin dâîsi, emr-i ilâhî ve neticesi rıza-i hak’tır. semeratı ve fevaidi, uhreviyedir. fakat ille-i gaiye olmamak, hem kasden istenilmemek şartıyla, dünyaya ait faideler ve kendi kendine terettüb eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubudiyete münafi olmaz. belki zaifler için müşevvik ve müreccih hükmüne geçerler. eğer o dünyaya ait faideler ve menfaatler, o ubudiyete, o virde veya o zikre illet veya illetin bir cüz’ü olsa, o ubudiyeti kısmen ibtal eder. belki o hasiyetli virdi akim bırakır, netice vermez. işte bu sırrı anlamıyanlar, mesela yüz hasiyeti ve faidesi bulunan evrad-ı kudsiye-i şah-ı nakşibendî’yi veya bin hasiyeti bulunan cevşen-ül kebir’i o faidelerin bazılarını maksud-u bizzat niyet ederek okuyorlar. o faideleri göremiyorlar ve göremiyecekler ve görmeye de hakları yoktur. çünki o faideler, o evradların illeti olamaz ve ondan onlar kasden ve bizzat istenilmeyecek. çünkü onlar fazlî bir surette, o halis virde talebsiz terettüb eder. onları niyet etse, ihlası bir derece bozulur. belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer.yalnız bu kadar var ki; böyle hasiyetli evradı okumak için, zaif insanlar bir müşevvik ve müreccihe muhtaçtırlar. o faideleri düşünüp, şevke gelip, evradı sırf rıza-yı ilahî için, âhiret için okusa zarar vermez. hem de makbuldür. bu hikmet anlaşılmadığından; çoklar, aktabdan ve selef-i salihînden mervî olan faideleri görmediklerinden şübheye düşer, hattâ inkar da eder.
(bkz: rububiyet)
9 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol