bendelik, kulluk, kölelik. kul olduğunu bilip allaha itaat etmek. allaha teslim olup, kuran ve peygamber (a.s.m.) vasıtası ile verilen emirleri aynen icra ve tatbike çalışmak.(insanlar kendileri için değil, allaha ubudiyet için yaratılmışlardır.)(ubudiyet, emr-i ilâhîye ve rıza-i ilâhîye bakar. ubudiyetin dâîsi, emr-i ilâhî ve neticesi rıza-i haktır. semeratı ve fevaidi, uhreviyedir. fakat ille-i gaiye olmamak, hem kasden istenilmemek şartıyla, dünyaya ait faideler ve kendi kendine terettüb eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubudiyete münafi olmaz. belki zaifler için müşevvik ve müreccih hükmüne geçerler. eğer o dünyaya ait faideler ve menfaatler, o ubudiyete, o virde veya o zikre illet veya illetin bir cüzü olsa, o ubudiyeti kısmen ibtal eder. belki o hasiyetli virdi akim bırakır, netice vermez. işte bu sırrı anlamıyanlar, mesela yüz hasiyeti ve faidesi bulunan evrad-ı kudsiye-i şah-ı nakşibendîyi veya bin hasiyeti bulunan cevşen-ül kebiri o faidelerin bazılarını maksud-u bizzat niyet ederek okuyorlar. o faideleri göremiyorlar ve göremiyecekler ve görmeye de hakları yoktur. çünki o faideler, o evradların illeti olamaz ve ondan onlar kasden ve bizzat istenilmeyecek. çünkü onlar fazlî bir surette, o halis virde talebsiz terettüb eder. onları niyet etse, ihlası bir derece bozulur. belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer.yalnız bu kadar var ki; böyle hasiyetli evradı okumak için, zaif insanlar bir müşevvik ve müreccihe muhtaçtırlar. o faideleri düşünüp, şevke gelip, evradı sırf rıza-yı ilahî için, âhiret için okusa zarar vermez. hem de makbuldür. bu hikmet anlaşılmadığından; çoklar, aktabdan ve selef-i salihînden mervî olan faideleri görmediklerinden şübheye düşer, hattâ inkar da eder.
(bkz: rububiyet)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?