confessions

ismettt

- Yazar -

  1. toplam entry 531
  2. takipçi 10
  3. puan 12358

ekşi'den bilgi'ye geçme sebepleri

ismettt
tema diyen arkadaşlar çaylak sanırım. çünkü mevzu ağaç değil azizim. 3-5 kuruş fazla kazanmak için moderatörlerin bitmek bilmeyen reklamcılık macerası hadi biz bizeyiz dostluklarımız var dıye katlanıyorduk ama son zamanlarda bide tabiri yerındeyse bırbırımızı yemeye başladık böyle sorunlar zaten varken bıde kıvılcım olarak kanzuk.
ama burada okduğum entry'lerden çıkan sonuç öyle bır ortam yok çok fazla bu güzel ve mutlu edıcı bır durum bol bol entry girip muassır sözlük sevıyesıne çıkmak zor olmasa gerek.
çok yabancı hıssettım kendımı demırel hesabı ''alışamadık'' ama özal olup ''alışırsınız'' olalım

1.sözlük kalkınma projesi

ismettt
bu sözlüğün bir yazarı olarak içeriği bu denli zengin olan bir sözlüğün yazar sayısının ters orantılı bir şekilde az olması beni mutlu etmiyor. bana düşer mi bilmiyorum fakat bu sözlüğün yazarı olarak bazı radikal kararlar alırsak ve klasik sözlük formatının dışına çıkmadan bir takım farklılıklar getirirsek bu sözlük tahmin edemeyeceğimiz kadar yeni kaliteli yazar kazanır tahminimce. neden?
1)sözlüğün içeriği gerçekten oldukça güçlü bunu laf olsun diye söylemiyorum iyi bir altyapıya sahip.
2)şuan gerçek sözlük formatında olan büyük 2 tane sözlük var ülkemizde ekşi sözlük ve uludağ sözlük. ekşi sözlük eski bir yazarı olarak çok rahatlıkla söyleyebilirim ki eskisi kadar bilgi ve haber anlayışına sahip değil bunun sebebi üye sayısının artması ve artmaya devam etmesiyle birlikte her tip insan ile dolmuş olmasına bağlıyorum bence elinde sadece kitlesel gücü ve az bir sayıda olan nitelikli yazara sahip. şunuda ekleyeyim çaylak olarak bekleme süresi çok fazla olduğu için yoğun insanların girmek isteyip giremediği bir durumda. uludağ sözlük ise gözlemlediğim kadarıyla içerisinde sürekli bir tartışmaya sahip olan garip bir sözlük gibi geliyor bana. sözlüklerde böyle sorunlar mevcutken içerisinden sıyrılmak bence zor olmasa gerek.
3) bilgi sözlük diğerleri kadar olmasa da tanınmış bir sözlük çünkü geçen sene ekşi de çıkan isyanda bir arkadaş önermişti bana bilgi sözlüğü ve ben o anda biraz onyargili davranıp düşünmemiştim ilerleyen günlerde 2 kez açılmış olan bir başlıkta bu sözlüğün ekşiden sonra gidilebilecek en iyi sözlük olduğu söylenmişti ve bende bu sayede tanışmış oldum bilgi sözlükle.
bence güçlü bir atılım yapabilirsek iyi noktalara geleceğimizi düşünüyorum ben şahsen elimi taşın altına koymaya hazırım ve benim gibi davranacağını bildiğim yazarlarin da olduğunu biliyorum. en azından denememiş olmamak için bu şekilde güçlü, kararlı ve inatla elimden geldiğince sözlük için çaba göstereceğim ve yaşım gereği az olan sözlük tecrübelerimi de işin içine katarak ilgi çekici başlıklarla bir kalkınma gerçekleşeceğine inanıyorum.

yazarların kaliteli başlıklara itibar etmemesi

ismettt
sol frame bakıyorum kayde değer 3-5 başlık dışında geri kalanlar kolpa, polemik veya saçmalıktan öte gitmiyor tamam bunlarda yapılabilir ama belli miktarlarda olması sevindirici olur.

entry gırılmemış çok önemlı başlıklardan bırı (bkz: kuantum fiziği) ya bır sözlükte neden entry gırılmez böyle bır başlığa.
not: ben açtığım ıçın demıyorum zaten 2005'lerde açılmış kalıtelı başlıkları sol frame getırmek ıçın entry gırmışlığım var.

edit: akpnin reddettiği araştırma komisyonu ve milli maçla ilgili başlık dahi açılmamış.
sonradan gelen edit: o kadar saçma başlık arasından açılan milli maç başlığını görememişim.

atan ne ki sen ne olacaksın

ismettt
kör cahil sorsan fsm kaç yaşında tahta çıktı diye bilemeyecek kapasitesiz aşağılık klasik ak zihniyetli eğitim seviyesi düşük bir aptalın dediği zırvaları kaale almayın efendim. yatacak yeri yokmuş ulan haşa sen allah(c.c) mısın böyle bir söylemde bulunacak ? senin aile bakanın bir kere tecavüzden bişey olmaz diyecek bir siyasi lider çıkıp literatüre sizin tarafınızdan koyulan bir sözü söyleyince cehennemi mi boylayacak ? geçiniz efendim bu işleri. asıl sizin yatacak yeriniz yok. hem biz atatürk'ü önder olarak baş olarak kurucu olarak lider olarak görüyoruz peygamber olarak değil.

alışmayacağız ulan alıştıramayacaksınız

ismettt
şehit haberlerine patlama haberlerine sıradan haberler gibi davranmaya başlıyoruz yavaş yavaş. hissizleşiyoruz. şehit haberi televizyonda yayınlanırken ağlayan annem artık kayıtsız. her gün sokağa dökülüp lanet eden kitle sessiz. iktidar yayın yasağı yapıyor, muhalefet yayın yasağının ambulanstan önce gelmesini konuşuyor ölen insanlar kimsenin umrunda değil artık. alışmayacak ulan kimse hiç birimiz sıradan görmeyecek bu haberleri ağlayacak sızlayacak lanetleyecek küfür edecek ama kimse susmayacak. o ateş düşen evlerin acısını en içinden yaşayacak elinden ne geliyorsa sesini tepkisini duyuracak kimse olmamış gibi davranmayacak. yeri gelecek polise de kızacak askere de muhalefete de iktidara da onlara bile sitem edecek neden sorusunu yöneltecek yapamıyorsanız bırakın diyecek ama hissizleşemeyecek kimse. biz o ortadoğu çukurunda her gün bombaların patlamasına alışmış olan ırak, pakistan, afganistan, libya, suriye, yemen, mısır bu saydığım aklıma gelen ülkelerin vatandaşlarıyla kendini karıştırmayacak. bizi bu çukura itmeye çalışanları feryat figan edip kaçırtacağız. biz alışmayacağız. kimse bizi şehit haberlerine patlayan bombalara alıştıramayacak. ankara patlamasında hatırlıyorum sözlük lanet edenler, iktidarın hatalarını tartışanlar, acısını dile getirirken kelimeleriyle avaz avaz bağırdığını bize anlatan acısını en derinlerinde hisseden ve bizimde hissetmemizi sağlayan yazarlarla doluydu şimdi nerde? alışmayacak kimse hiç kimse bizi alıştıramayacak alışmayacağız.

bilgi itiraf

ismettt
bugün hayatımın en berbat günlerinden birini yaşadım bilgicigim. en baştan anlatayım. benim bugün dersim 12deydi uyandım ve bir baktım ki saat 11 hemen kalktım banyo ısıtma düğmesine bastım hemen saçımı yıkadım ve ısıtma düğmesini kapatmayı unutarak evden çıktım. neyse işte saat 5:30da çıktık okuldan otobüste dönüyorum bir arkadaşımı arayıp playstation oynamaya davet ettim okuldayım 1 saat sonra çıkacağım dedi bende eve geçip yemek yerim öyle çıkarım diye düşündüm marketten ekmek çikolata ve bira aldım. sonra evime girdim birde ne göreyim her yer su içerisinde ama öyle böyle değil 3 cm'den daha fazla bir su önce şoku atlatmaya çalıştım sonra annemi whatsapptan görüntülü aradım ve durumu gösterdim o hemen suyu temizlemem gerektiğini söyledi yoksa parkeler ve tahta dolaplar şişebilirdi ve ben hemen playstation oynayacak olduğum arkadaşımı ve bir başka yakın arkadaşımı çağırdım hemen işin garip tarafı ev arkadaşlarım türkiye'ye gitmişlerdi neyse temizlemeye başladık sorunun kaynağını hala anlamadık ne olabilirdi ki sonuçta evi su basmış salondaki 4 metrekare hali şu içinde kalmış diye düşünüyoruz sonra apartman yöneticisiyle aşağıda karşılaştık çek-pas ararken durumu anlattık yanında bir komşuyla beraber bizim eve geldiler. bilenler bilir kıbrısta su tankları halindedir ve her evin kişisel su tankı vardır neyse geldi ve dedi ki ısıtma ve motor aynı anda açık kaldığı için banyo ısıtma cihazının element denilen dalgası patlamış ve depodaki yaklaşık 2 ton su eve pompalanmış. apartman yönetici olan dangalak yerler parke bunların yeniden döşenmesi lazım dolaplar komple değişmesi gerekiyor kapılar da değişebilir ısıtma cihazını da değiştirin falan diye bir konuştu ben öldüm bildiğin sonra bu lavuk gitti eve gelecek 2 arkadaşımdan biri henüz gelmemişti 5-10 dakika geçti diğer arkadaşım geldi ve içime şu serpen şeyler söyledi yerler meğer parke değilmiş fayansmış fön makinesiyle dolapların dibini kuruttuk zararı en aza indirdik element denilen parçayı bir arkadaşı ayarlaması için konuştu falan neyse en az zararla atlattık sonuçta depoyu dolduracağım halıyı yikamaciya vereceğim yeni element taktiracagim. evi 3 kişi 3-4 saatte zorla temizledik gerçekten çok yorucuydu sonra neyse bir arkadaşım evde kaldı diğeri evine gitti biz sohbet ediyoruz falan sonra dışarı çıkalım bet'e gidip iddia yapalım bişeyler alalım dönelim dedi tamam dedim çıktık iddiaya işte sonra yaptık sonra marketten birşeyler alıp geri döndük dönerken yolda sözlükte öğrenmiş olduğum ve derinlemesine araştırdigim mandela etkisini anlatıyordum ona eve geldik laptoptan monopoly pikachu falan onların fotoğraflarını gösterdim sonra oturuyoruz kanka dedim beni bi arasana telefonu bulamıyorum aradı ses yok evde artık bide bunu kaldıramam diye düşünürken bir kere daha aradı arkadaşım ve telefonu açtı biri meğer bette unutmuşum telefonu gittik aldık falan bugün hayatımın en kötü gününü geçirdim.

kirlian fotoğrafçılığı

ismettt
semyon davidovich kirlian ve karısı valentina kirlian tarafından bulunan ve aura fotoğrafı çekmeye yarayan teknik.
bay ve bayan kirlian'ın yaptığı ilk kameranın şans eseri olarak ortaya çıktığı söylenebilir. semyon davidoviç kirlian bir gün elektrikli bir cihaz üzerinde çalışırken şiddetli bir elektrik çarpması geçirmişti. o günlük işlerini bırakıp evine gitti. karısı valentina, üzerinde çalıştığı bir fotoğraf işinde kendisine yardım etmesini istedi. semyon birkaç yeni film aldı ve üzerine resim çekilmiş filmlerin yerine bunları taktı ve filmleri banyo etmesi için karısına verdi. sonunda, filmler onları hayrete düşürdü. negatiflerde mavi, sarı ve diğer renkler açıkça görülüyordu.

semyon'un geçirdiği şiddetli elektrik çarpmasının onda, 'enerji yüklü'ellerinin temasıyla yeni filmlerde bir görüntü bırakmasına yol açabilecek bazı 'değişikliklere'neden olduğu sonucuna vardılar. kirlian'ların, ruhun fotoğrafını çektiği söylentisi yayıldı. bu, 1939 yılında olmuştu. ikinci dünya savaşı'nın başlaması yüzünden keşif gizli tutuldu.

kamera başlangıçta, bitkilerin veya onların bazı kısımlarının, özellikle yapraklarının fotoğraflarının çekilmesinde kullanıldı. bu konuda pek çok şey yazılmıştır. canlılık durumlarına göre çevreye yayılan auranın görülebildiği yaprak fotoğrafları, magazinlerde bile sık sık yer alıyordu. yaprak bitkiye bağlıyken koparıldıktan hemen sonra ve epeyce zaman geçtikten sonra bu fotoğraflar çekiliyordu.

aurada çok açık bir değişme görülüyor ve yaprak kurudukça aura yavaş yavaş kayboluyordu. 'hayalet yaprak etkisi'(phantom leaf effect) olarak bilinen bu olay, medyumların öne sürdükleri iddiaları kanıtlar nitelikteydi. çünkü medyumlar, uzuvlarından biri kesilmiş kişilerin, kesilen uzuvlarının 'hayaletlerini'gördüklerini söylüyorlardı.

kirlian kamerası cansız nesne veya canlı varlıkların fotoğraf görüntülerinin yüksek değerli bir elektriksel alan vasıtasıyla elde edildiği cihazdır.

teknik bakımdan, bu görüntülerin elde edilmesinde kullanılan iki metot vardır. birinci metot, söz konusu nesneye kuvvetlice elektrik vermek ve ondan yayılan radyasyonun karanlıkta normal bir kamera ile fotoğrafını çekmekten ibarettir. ikinci metotsa nesneye birinci metotta olduğu gibi doğrudan değil de, nesnenin çok yakınına yerleştirilmiş voltajı farklı bir veya iki tane metal plakadan geçirilen yüksek gerilimli akım uygulanır. bu metotta kamera kullanılmaz; hassas fotoğraf materyali, nesneden doğrudan doğruya görüntü alacak şekilde düzenlenir.

birinci metot (en azından teorik olarak) daha kapsamlı görüntülerin elde edilmesini mümkün kılar. ikincisi, daha düşük güçlü elektrik kullanarak çok daha fazla ayrıntının görülmesini sağlar. bu nedenle deneycilerin çoğu güvenlik ve kullanım kolaylığı açısından birinci metottan vazgeçerek ikincisini tercih ederler.

cihaz metal plakaya yüksek gerilimli elektrik impulsları sağlayacak şekilde düzenlenmiş bir araçtır. bu metal plakaya belli bir poz süresince yüksek gerilimli impuls uygulanır ve daha sonra üzerine obje konulup pozlandırılmış olan fotoğraf kağıdı banyo edilir. banyo sonucunda fotoğraf kağıdı üzerinde; renkli fotoğraflarda mavimsi menekşe rengi haleler, siyah-beyaz fotoğraflarda ise, fırça veya tüy görünümünde karakteristik bir siyahlıkta ortaya çıkmaktadır.

türkiye'deki ilk kirlian fotoğraf makinası 1983 yılında altan yildiz tarafından istanbul teknik üniversitesi elektronik mühendisliği'nde okuduğu yıllarda gerçekleştirilmiştir. kendisi çeşitli fotoğraf çekme parametreleri ayarlanabilen bir makine ile yüzlerce canlı ve cansız obje üzerinde çalışarak fotoğraflar çekmiştir.

insanda değişik şekillere bürünen bir enerji realitesi bulunur; yani fiziksel, elektriksel, biyoelektriksel, biyoenzimatik enerjiler. bu enerji formları karşılıklı olarak birbirine dönüşmektedir. her canlı hücre bir şebekeye bağlıdır. bir bakıma hiçbir hücre gerçekten bağımsız değildir. bu şebeke sadece kan dolaşımıyla bağlantılı, kimyasal veya biyokimyasal olmakla kalmaz, her şeyden çok sinirlerle ilgili bir şebekedir, çünkü tüm hücrelerin biyokimyası en başta sinir sistemiyle yönetilmektedir. sonuç olarak vücudumuzda tüm organlarımızı saran ve fiziksel, kimyasal, hücresel düzeyde, motor düzeyde ve bunlara benzer şekilde değişebilen bir 'sinir sistemi'enerjisi mevcuttur.

akupunkturun temeli olan çin tıbbı kesin bir tavır alarak bu enerjinin insan bedeninde sürekli olarak tek yönlü aktığından söz eder. bu enerji insan bedeninin sinir ağı boyunca daima akmaktadır. dediklerine göre, kendi başına bir varlık olarak izole edilmiş halde onu asla bulamayacağımızdan dolayı bu sinirsel enerjiyi aramak zaman kaybıdır, çünkü biyoelektrik türden son derece süptil bir enerjidir. ancak, kimyasal ve biyokimyasal değişiklikler oluşturarak varlığını hissettirir. bununla beraber öyle görülüyor ki, insan bedeninin dış yüzünde cilt üzerinde akış yolları boyunca da kendini gösterebilir. bu akış yollarında, elektrik akımının geçmesine karşı daima daha az direnç mevcuttur.

insan, enerjinin yanı sıra, beyni ve fizik bedeni ile 'tüm olmaya'şartlanmıştır ve öyle yönetilmektedir. bedenli varlığın, hayatta kalması için ihtiyaç duyduğu bir psişe-can vardır.

bu psişe-can 'aura'olarak tanımlanmıştır. fizik bedenin içini doldurup dış yüzünü de sarar. fizik bedenimizle diğer bir canlıya yaklaşıp ona dokunduğumuzda enerjimizi de, aynı zamanda o canlı ile irtibata geçiririz. bu durumda bir biyoenerji diğer bir biyoenerji ile temas etmiş olur ve böylece, bir enerji alışverişine yol açılır. cansız nesnelerle temas konusunda daha çok bizim enerjimizin onlara nakli söz konusu olur.

beyin, dolayısıyla düşüncenin aktivitesini irade ile yönlendirmek suretiyle bu enerjiyi etkilemek mümkündür. irade olmazsa hiçbir şey yapılamaz. irade enerjiyi yoğunlaştırıp tek bir hedefe sevkeder. yoga ve bazı teknikler bu amaca ulaşılmasında yardımcıdır. bu olay, aynı zamanda deneysel olarak da ispatlanabilir, yani ele aldığım ünlü kirlian fenomeni ile. örneğin bir mıknatıstan yayılan elektromagnetik alanları çıplak gözle görmemiz mümkün değildir, ancak demir tozlarıyla bu magnetik alanın ışıma çizgilerini takip eden şekilleri görebiliriz.

kirlian fotoğraf tekniği de benzer bir prensiple çalışır. normalde göremeyeceğimiz biyoenerji alanımız, özel bir elektrik alanı içine alınarak sınırları ve çeşitli ışıma şekilleriyle fotoğraf kağıdı üzerinde açıkça görünür hale getirilmektedir.

ahmedinejad ve erdoğan benzerliği

ismettt
2000'li yılların başlarında iran'da tahran'ın 'popülist islamcı' olarak tanımlanan belediye başkanı mahmud ahmedinejad, türkiye'de ise yine istanbul'un 'popülist islamcı' belediye başkanı tayyip erdoğan iktidara geldi.

esasında ikisinin siyaset tarzları, politikaları, meselelere yaklaşımlarındaki benzerlik bir hayli fazlaydı.

öyle ki ahmedinejad, baba hossein zarrab'la iş tutarken erdoğan ise oğul zarrab'la iş tutuyordu.

ahmedinejad “bütün dünya bize düşman, gelişmemizi, büyümemizi, yol, köprü yapmamızı, kendi silahımızı üretmemizi, kendi ayaklarımızın üzerine durmamızı istemiyor” diyerek iran'daki geleneksel batı karşıtlığını batı düşmanlığına dönüştürdü. “israil'i haritadan sileceğiz” gibi hamasi sözlerle herkesi iran'a düşman yaptı. nükleer enerji üretme çalışmalarını hamasetle nükleer silah olarak pazarlama çabaları işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirdi.

ülke büyük sorunlarla karşı karşıya kaldı. ve ardından iran'a ağır ekonomik ambargo uygulandı.

ahmedinejad bu siyaset tarzıyla, politikasıyla tam da iran'ın güçlenip yükselmesini istemeyen rakiplerinin, muarızlarının işini kolaylaştırıyordu. ekonomik ambargo ardından gelecek muhtemel iç kargaşa iran'ı, ırak ve suriye gibi çatışmaların ve sonucunda da parçalanmanın eşiğine getirecekti.

fakat iran'da devlet aklı devreye girdi. yumuşak bir geçişle politika değişikliğine gidip ülkeyi ahmedinejad'ın sürüklediği felaketin eşiğinden döndürdü. devrimin en güçlü taraftarlarından biri olan fakat ahmedinejad'a kıyasla daha akılcı, reformist ve özgürlükçü politikalara ağırlık veren hasan ruhani'yi devlet başkanı yaptı.

ruhani ılımlı politikalarıyla ülkesini ortadoğu kazanından çekip aldı. mezhep ve etnik savaşların dışında tuttu. diyalogla ambargonun kalkmasını sağladı. ülkeyi hedef olmaktan kurtardı. dünyayla barıştırdı.

şimdilerde ahmedinejad'ın “yol, köprü, havaalanı yapmamızı engellemeye çalışıyorlar” dediği batılılar iran'daki yol, köprü, havaalanı inşaat ihalelerinden pay almak için adeta yarış halinde.

türkiye'nin ihtiyacı

evet, türkiye'nin tam da böyle bir geçişe, tam da iran'dakine benzer bir devlet aklına ihtiyacı var.

tayyip erdoğan, ilk yıllarda muhafazakar demokratlığı benimseyen, reformist politikalara ağırlık veren tam da 'iyi işler' yaptığı için batı tarafından desteklenen erdoğan, zaman içerisinde islamcı çizgisine döndü. ahmedinejad'ın politikalarına benzer politikalarla türkiye'yi büyük bir ateşin ortasına attı. kendisine oy verenleri akıl almaz bir fanatizme sürükledi. batı düşmanlığını ülkenin dış ve iç politikasının ana merkezine oturttu.

bu tarz politikalar ülkeyi beka sorunuyla karşı karşıya bıraktı.

benim gözlemlerime göre ülkenin durumu görünenden, hissedilenden çok daha ağır. büyük problemlerle karşı karşıyayız.

işte bu nedenle türkiye'nin aynen iran'dakine benzer bir yumuşak geçişe ihtiyacı var. bu yumuşak geçişi organize edecek bir devlet aklına ihtiyacı var.

pazartesi gecesi reza zarrab'ın abd'de tutuklandığı haberi gelince sosyal medyada adeta bir bayram havası vardı.

bu haberden dolayı hepimiz çok mutlu olduk. çünkü yapanın yanına kar kalmayacak, adalet yerini bulacaktı. fakat bu adaleti kimin, hangi amaçla sağlayacağını, ne tür sonuçlar doğuracağını kimse düşünemiyordu. çünkü öfke çok büyüktü.

tayyip erdoğan toplumu kutuplaştırdı. kendinden görmediği kesimlerin canını çok acıttı. şimdi ona karşı toplumun önemli bir kesiminde büyük bir öfke var.

fakat bir kesimde de “batılıların derdi erdoğan, onu yedirmeyiz” temalı bir koruma refleksi hakim. ona öfke duyan herkese 'düşman' gözüyle bakıyorlar.

bu nedenle bu öfkeyi de bu fanatik taraftarlığı da ülkeyi daha büyük felakete sürüklemeden yönetecek bir devlet aklına ihtiyaç var.

sorunlarını dış müdahalelerle değil, kendi iç dinamikleriyle çözecek bir akla, ülkeyi bu ateş çemberinden daha da yaşanmaz hale gelmeden çekip çıkaracak bir stratejiye ihtiyaç var.

levent gültekın yazısı

ikna teknikleri

ismettt
1-önce küçük sonra büyük taktığı ( kapıdakı ayak )
tutarlılık mekanızması gereğı

2-önce büyük sonra küçük taktığı
kabul edılmez bır teklıf yap sonra ıhtıyacını ıste

3-gıtgıde artan rıcalar teknığı
arabalar taktığ 60 olmaz 40+2+3+3...=60

4-mınnet duygusu taktığı
sebepsız bır ıyılık yap sonra ısteyeceğın şeye ıkna et

5-zıtlık prensıbı
çok kötü şekılde anlat sonra az kötü olanı söyle 2 kötü arasından az kötüye sahıplenme

ıletışım hataları

1-emırlı konuşmaktan kaçınmak

2-çok rıca etmemek herşeye rıca edılmemelı

3-bağırmak sert ses tonu

4-ıma etmekten kaçınmamız gerekır

5-ayrıntı vermek

6-öğüt vermek

7-konuda yetkın değılsek yetkınmış gıbı davranmamak, çok konuşmak

8-herşeye muhalıf olmak

9-eleştırı, yargılama

konuşmayı karşı tarafa göre ayarlamak

1-karşı tarafın düzeyıne ınmek

2-karşı tarafın ne ıstedığın bılmek

etkın dınlemenın gücü

1-karşı tarafı özel hıssetırmek

2-gözlerının ıçıne bakarak dınlemek

3-vucudu ona dönmek

eleştırı ve övgü dengesı

1-zıhın olumsuzu hemen fark eder

2-sen şunu şunu yaptın bak bunlarıda yapabılırsın

3-olumluyu ödüllendır

4-sandwıch teknığı: olumlu başla eleştır olumlu kapat

5-eleştırdığın kadar öv

zorunlu edıt: ıkna deyınce tek aklınıza gelen kadınlar mı ?

öfke kontrolü

ismettt
bız psıkolog adayları ve psıkologlar derız kı ; bunun üstesınden gelmek kolaydır fakat dedıklerımızı harfıyen yerıne getırırsenız

-günlük ışlerın tamamını 2 hafta boyunca domınant olmayan
yanı kullanmadığınız el ıle yaparsanız öfke kontrölu artar...

denemesı bedava buyrun

ertan erçıktı

ismettt
taksım'de canlı bomba kendını patlatmadan üzerıne atlayan eskı ıstanbul asayış şube müdürü eskı dıyorum çünkü dünya lıderı reıs-ı cumhurumuz attırdı onu ıçerı paralelcıymış öyle dıyor

paradoks sorular

ismettt
şımdı gırıtlı bır adam var dıyor kı bu adam bütün gırıtlıler yalancıdır. eee bu adam bütün gırıtlıler yalancıdır dıyorsa ve kendısıde gırıtlıyse gırıtlıler yalancı gırıtlıler yalancı olduğu ıçınde adamda yalancı o zaman gırıtlıler yalancı değıl şımdıde gırıtlıler doğru söylüyorsa adam gırıtlı olduğu ıçın o da doğru söylüyordur eee o zaman gırıtlıler yıne yalancı... neyse bır paradoks örneğı

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol