kısaca coca cola reklamı dense daha az kirlilik olurdu çünkü reklamda bir tek müslüm gürses oynamıyor başlık patlaması yaşanırsa hiç şaşılmayacaktır.
iyi ki doğmuştur, tanrı şöyle der "onlar olacak ki doğruyu bulacaksınız onlar olacak ki minneti öğreneceksizniz".
(bkz: iyi ki varsın)
(bkz: iyi ki varsın)
günahların akacağı nehir olarakta bilinir.
(bkz: styx)
çömez patlamasına maruz kalmasına binayen bir çok başlığın ayyuka çıkması ile görülemeyen entrylere sahne oluyor bu günlerde. hoş güzelde sözlükte tek başınayken olursa herhalde bilgiç yazarı öttürecektir bu durum.
siyasal mücadeleye soyunmuş bir halkın özlük haklarının yine kendi halklarının desteğiyle geri alınması. farklı seslere hazır mıyız evet nihayet demokratikleşiyoruz.
(bkz: geldikleri gibi girerler)
(bkz: geldikleri gibi girerler)
efsane züppelerden, bununla gurur duyduğumuzu iddia eden sloganlarla girdiği delikten omuzlarda çıkarılan görünmez bölücü.
(bkz: milliyetçilik akımıyla kan dökmek)
(bkz: milliyetçilik akımıyla kan dökmek)
karanlık kişilerin de yaşadığı ankarada toplu konutlardan oluşan semt.
hoşgelmiş yeni bilgiç bilgi sözlüğü nereden duyduğuna karar vermekte zorlanmıştır, artık ne çok yerden duyduysa en güncelini yazmıştır.
yahudi dini otoriteleri, söz konusu toprakların tam tarifi konusunda farklı fikirler öne sürmüşlerdir, ancak en geniş kapsamlı ve en çok kabul gören haritanın hangi bölgeleri kapsadığı israel shahak tarafından şöyle açıklanır:
"israil topraklarının tevratsal sınırlarını gösteren farklı haritalar içinde en büyük sınırlara sahip olan versiyon, şu bölgeleri içine alır: güneyde tüm sina yarımadası ve buna ek olarak kuzey mısır’ın kahire’ye kadar uzanan bir parçası; doğuda, ürdün’ün tamamı ve suudi arabistan’ın kuzey bölgesi; kuveyt’in tümü ve ırak’ın çok büyük bir bölümü; kuzeyde lübnan’ın ve suriye’nin tamamı ve buna ek olarak türkiye’nin van gölü’ne kadar uzanan büyük bir parçası; ve batıda kıbrıs. bu sınırlar hakkında yapılmış çok geniş kapsamlı araştırmalar, devlet desteğiyle, atlaslara, kitaplara ve makalelere dökülmekte ve okullarda bu sınırların propagandası yapılmaktadır.
(bkz: israil)
(bkz: dicle)
(bkz: fırat)
(bkz: kürt sorunu)
"israil topraklarının tevratsal sınırlarını gösteren farklı haritalar içinde en büyük sınırlara sahip olan versiyon, şu bölgeleri içine alır: güneyde tüm sina yarımadası ve buna ek olarak kuzey mısır’ın kahire’ye kadar uzanan bir parçası; doğuda, ürdün’ün tamamı ve suudi arabistan’ın kuzey bölgesi; kuveyt’in tümü ve ırak’ın çok büyük bir bölümü; kuzeyde lübnan’ın ve suriye’nin tamamı ve buna ek olarak türkiye’nin van gölü’ne kadar uzanan büyük bir parçası; ve batıda kıbrıs. bu sınırlar hakkında yapılmış çok geniş kapsamlı araştırmalar, devlet desteğiyle, atlaslara, kitaplara ve makalelere dökülmekte ve okullarda bu sınırların propagandası yapılmaktadır.
(bkz: israil)
(bkz: dicle)
(bkz: fırat)
(bkz: kürt sorunu)
ortadoğunun kaderini etkileyen savaştır sessizce sürer yaratılan son versiyon dünya kültürü farkında bile değildir onlar reina’ya başbakanı davet ederler ne mutlu türkiyem..
(bkz: fırat)
(bkz: dicle)
(bkz: vaadedilmiş topraklar)
(bkz: iyi uykular türkiye)
(bkz: fırat)
(bkz: dicle)
(bkz: vaadedilmiş topraklar)
(bkz: iyi uykular türkiye)
siyasi varlığı red edilen kürtlerin demokratik hakları, üstelik azımsanmayacak bir nüfusa sahipken dışlanmaları komiktir. hatta bunun en demokratik sürümü için; sebahat tuncel in yargılanmasına devam etmek.
(bkz: orijinal demokrasi)
(bkz: orijinal demokrasi)
yazılan entrylere gösterilen tepki, olumlu için muhteşem olumsuz için berbat verilir. oylanan düşüncedir yazarlar kendilerinin oylandığını sanarak bir de bunun nedenini anlamaya çalışırlar.
ezanların en temizidir sabahın güneşi yeni doğarken kötülüklerin henüz uyanmadığı zamanda.. tertemiz bir sesle huzur verecektir. inançlı olmak gerekmiyor bu huzuru duymak için.
can dündar ın yazısından alıntıyla gayet iyi anlaşılabilecek operasyonlar zinciri, derin devletin su yüzüne çıkmış icraatı.
"...1000 atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/1000 atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik" diye başlardı eski taarruz şiirleri... göçebelikten yerleşik düzene geçtikten asırlar sonra hâlâ aynı şiir ilham veriyor çadır devletin hukuk tanımaz mirasçılarına... günümüzün akıncıları "devlet için 1000 operasyon yaptık" diye başlıyorlar savunmalarına...
ama artık millet, "ak tolgalı beylerbeyinden, "devlet adına işlenen cinayetler"in hesabını soruyor. onlarca kayıp ailesi, yüzlerce faili meçhul yakını, binlerce yargısız infaz kurbanı, bu 1000 operasyonda neler yapıldığını, kimlere, neden kıyıldığını bilmek istiyor.
yalnız onlar da değil, devlet güvenlik mahkemesi de, türkiye büyük millet meclisi de, o 1000 operasyonun sorumlularını yargı önüne çağırıyorlar. hesap verme günü yaklaşıyor. ama erbakan-çiller ikilisi, sorumluları yargı önüne çıkaracak fezlekeyi 2 aydır sumen altında bekleterek soruşturmayı engelliyor ve bu sorumluluğa ortak oluyorlar. yarın elbet bu engellemenin nedenleri de çıkacak ortaya... 1000 operasyonun 1000 i de aydınlanacak; kimin, kimi neden kolladığı, kirli ilişkiler ağının nerelere dek uzandığı anlaşılacak.
sanıyorlar ki, hiçbir şey olmamış gibi davranırlarsa, iddiaları duymaz, kanıtları görmezden gelirlerse kamuoyu da bu işi unutacak.
sanıyorlar ki, kendileri burunlarını tıkarlarsa, bakanlar kurulu na kadar yayılan pisliğin kokusu etrafa yayılmayacak.
yanılıyorlar....
o kadar yeri geldi, can yücel den dinlediğim bir fıkrayı burada anlatmadan geçemeyeceğim.
kadın doktora gitmiş, "doktor bey, çok hastayım" demiş, "sürekli gaz çıkarıyorum... ama bir tuhaflık var... sessiz ve kokusuz çıkıyor..."
"size hemen bir ilaç yazacağım" demiş doktor; bunu kullanın, haftaya yeniden gelin...".
kadın ilacı kullanıp ertesi hafta yeniden gitmiş: "ilaç çok iyi geldi doktor" demiş. "şimdi kokulu çıkıyor... ama hâlâ sessiz..."
"tamam" demiş doktor, "sinüsleri temizledik, şimdi bir de kulağınız için ilaç yazacağım..."
sanıyorlar ki, yayılan pisliğin kokusunu kendileri duymazlarsa dünya da duymayacak.
oysa 1000 operasyondan yayılan 1000 kokuyu, 1000 sesi hepimiz görüyor, kokluyoruz artık...
meclis in de o pisliği ortaya sermesinden sonra adaletin hâlâ işletilmemesi hukuka olan güvenimizi zedeliyor; yargıya gölge düşürüyor.
işte o yüzden yarın yeniden başlayacağız ilaçlarını vermeye...
"1 dakika karanlık kampanyası" geri dönüyor.
her gece 21.00 de o "çocukça eylem"de yüzbinlerce ışıktan göz, delecek karanlığı... "100 bin ışık", çocuklar gibi şen akınlarla haykıracak isyanımızı...
önce sinüslerini açacağız... sonra tencere tava çalarak kulaklarına yükleneceğiz.
onlar da duyacaklar pisliğin kokusunu...
ya temizleyecekler, ya gidecekler..."
"...1000 atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/1000 atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik" diye başlardı eski taarruz şiirleri... göçebelikten yerleşik düzene geçtikten asırlar sonra hâlâ aynı şiir ilham veriyor çadır devletin hukuk tanımaz mirasçılarına... günümüzün akıncıları "devlet için 1000 operasyon yaptık" diye başlıyorlar savunmalarına...
ama artık millet, "ak tolgalı beylerbeyinden, "devlet adına işlenen cinayetler"in hesabını soruyor. onlarca kayıp ailesi, yüzlerce faili meçhul yakını, binlerce yargısız infaz kurbanı, bu 1000 operasyonda neler yapıldığını, kimlere, neden kıyıldığını bilmek istiyor.
yalnız onlar da değil, devlet güvenlik mahkemesi de, türkiye büyük millet meclisi de, o 1000 operasyonun sorumlularını yargı önüne çağırıyorlar. hesap verme günü yaklaşıyor. ama erbakan-çiller ikilisi, sorumluları yargı önüne çıkaracak fezlekeyi 2 aydır sumen altında bekleterek soruşturmayı engelliyor ve bu sorumluluğa ortak oluyorlar. yarın elbet bu engellemenin nedenleri de çıkacak ortaya... 1000 operasyonun 1000 i de aydınlanacak; kimin, kimi neden kolladığı, kirli ilişkiler ağının nerelere dek uzandığı anlaşılacak.
sanıyorlar ki, hiçbir şey olmamış gibi davranırlarsa, iddiaları duymaz, kanıtları görmezden gelirlerse kamuoyu da bu işi unutacak.
sanıyorlar ki, kendileri burunlarını tıkarlarsa, bakanlar kurulu na kadar yayılan pisliğin kokusu etrafa yayılmayacak.
yanılıyorlar....
o kadar yeri geldi, can yücel den dinlediğim bir fıkrayı burada anlatmadan geçemeyeceğim.
kadın doktora gitmiş, "doktor bey, çok hastayım" demiş, "sürekli gaz çıkarıyorum... ama bir tuhaflık var... sessiz ve kokusuz çıkıyor..."
"size hemen bir ilaç yazacağım" demiş doktor; bunu kullanın, haftaya yeniden gelin...".
kadın ilacı kullanıp ertesi hafta yeniden gitmiş: "ilaç çok iyi geldi doktor" demiş. "şimdi kokulu çıkıyor... ama hâlâ sessiz..."
"tamam" demiş doktor, "sinüsleri temizledik, şimdi bir de kulağınız için ilaç yazacağım..."
sanıyorlar ki, yayılan pisliğin kokusunu kendileri duymazlarsa dünya da duymayacak.
oysa 1000 operasyondan yayılan 1000 kokuyu, 1000 sesi hepimiz görüyor, kokluyoruz artık...
meclis in de o pisliği ortaya sermesinden sonra adaletin hâlâ işletilmemesi hukuka olan güvenimizi zedeliyor; yargıya gölge düşürüyor.
işte o yüzden yarın yeniden başlayacağız ilaçlarını vermeye...
"1 dakika karanlık kampanyası" geri dönüyor.
her gece 21.00 de o "çocukça eylem"de yüzbinlerce ışıktan göz, delecek karanlığı... "100 bin ışık", çocuklar gibi şen akınlarla haykıracak isyanımızı...
önce sinüslerini açacağız... sonra tencere tava çalarak kulaklarına yükleneceğiz.
onlar da duyacaklar pisliğin kokusunu...
ya temizleyecekler, ya gidecekler..."
işerken ağlayan erkek modeli diyebileceğimiz bir durumu ortaya koyan süre.
söylemler doğrultusunda rüya olarak kalması muhtemeldir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?