bugun oldugu gibi, o yillarda da mesele sadece petrolun paylasimindan ibaret degildi. cok daha onemli olan bir konu da ortadogu’nun siyasi nufuz alanlarina bolunerek ekonomik cikarlarin uzun vadede garanti altina alinmasiydi. boylece emperyalistler bolgedeki ulusal sorunlar yumagini halletmek icin de uzunca bir sure tesrik i mesai yapmak zorunda kaldilar.
bolge daha evvelinde osmanli devletinin topraklari icerisinde kaldigindan, 1918 sevres anlasmasi temelinde emperyalistler kendileri acisindan optimum bir cozum getirmeye calismislardi. ancak sosyal ve ekonomik yapi oylesine geri, cografi yapi oylesine karmasik ve daginikti ki, ne araplar ne kurtler ve ne de diger halklar kendi baslarina bir ulus-devlet kuracak potansiyele sahip degillerdi.
aslina bakilirsa kurt sorunu hic de yeni bir mesele degildir. fakat kurt ulusal hareketi ancak birinci dunya savasindan sonra ciddi anlamda dunya kamuoyunun gundemine gelmisti. kurtler bagimsiz bir devlet kurmak icin bircok kez ayaklandilar ve kendi aralarinda da savastilar. kuzey ve guney kurdistan arasinda cografi bir engel olusturan dag sirasi ve asiretlere dayanan sosyal yapi, uluslasmanin onundeki en buyuk engeldi. kuskusuz bunun yaninda ekonomik faaliyetin gocebe hayvancilik ve kacakcilikla sinirli oldugu hatirlanirsa, kapitalist gelismislik duzeyi acisindan ulus-devletin kurulmasinin ekonomik altyapisinin ne durumda oldugu da anlasilmis olur. bu cercevede kurtlerin de tek umidi petrol gelirleriydi ve bu yuzden de emperyalistlerle iyi gecinmek zorundaydilar.
ne var ki, kurtlerin bu talepleri ne fransizlarin ne de ingilizlerin umurunda degildi. onlar ellerindeki petrol imtiyazlarini ve nufuz alanlarini korumanin derdindeydiler. ustelik ortaya bir de yeni kurulan turk devleti cikmisti ve musul-kerkuk vilayetleri uzerinde hak iddia ediyordu.
turkiye, kurt asiretlerinin kendi aralarindaki cekismelerden ve ingilizlerin/fransizlarin/amerikalilarin bagimsiz bir ermeni devleti kurmalari fikrinin kurt asiretleri arasinda yarattigi rahatsizliktan faydalanarak bazi asiretleri kendi yanlarina cekmeyi basarmisti. bu firsati degerlendirerek derhal bolgeye asker sevkettiler. turk egemen siniflarinin amaci, bolgedeki karisikliktan ve siyasi bosluktan yararlanip fiili bir durum yaratarak bunu hukuki sureclerle destekleyip guney kurdistan’in buyuk bolumunu kendi sinirlari icerisine katmakti. hatta bu ugurda ingiliz emperyalizmiyle her turlu pazarliga giristiler. ornegin daha 1922’deki lozan gorusmeleri baslamadan once, donemin ingiliz disisleri bakani lord curzon’un sorunu milletler cemiyetinin gundemine goturme onerisine cevaben, turkiye’yi temsil eden ismet inonu, bunun yerine kapali kapilar ardinda yapilacak ikili gorusmeleri tercih edeceklerini soylemistir.
goruldugu gibi kurt halki kendi kaderini tayin etme hakkini almaya ugrasirken, yeni kurulan turk devletiyle ingiliz emperyalizmi acisindan sorun, kurdistan’in nasil pay edilecegi noktasinda cereyan ediyordu.
ve nihayet 1924’te sorun ingiltere tarafindan milletler cemiyetine getirildiginde, olusturulan komisyon yaptigi incelemeler sonucunda; bolge nufusunun %63’unun kurt, %8’inin ise turklerden olustugu, bu sebeple en dogru cozumun burada bagimsiz bir kurt devleti kurulmasi oldugu, ancak siyasi acidan turkiye ile ingiltere ve irak devletleri arasindaki iliskiler goz onune alindiginda en iyisinin kurdistan’in bu bolgesinin ikiye bolunerek kuzey kisminin turkiye’ye guneyinin ise irak’a birakilmasi gerektigine karar verdi.
bu karar kelimenin tam anlamiyla kurt halkinin kaderinin emperyalistlerin cikarlarina kurban edilmesi anlamini tasiyordu. buna ragmen, en birinci siarinin "yurtta sulh cihanda sulh" oldugunu soyleyen mustafa kemal, musul ve kerkuk’un tamamen misak i milli sinirlari icinde oldugunu ve bir karisinin bile hic kimseye verilmeyecegini, gerekirse bu ugurda savasa girmekten kacinmayacaklarini beyan ediyordu. hatta mustafa kemal hukumeti, uluslararasi arenada koz olarak kullanabilmek icin bu surecte sscb ile yakinlasmayi da ihmal etmemisti.
ingiliz emperyalizmi, kapitalistlesme yolunda onemli adimlar atan turkiye ile arasini iyi tutmak istediginden kucuk de olsa bazi tavizler vermeyi kabul etti. turkiye’nin talepleri musul’un kuzeyinin kendilerine birakilmasi, ingilizlerle askeri bir anlasma yapilmasi ve musul petrolunden kendilerine pay verilmesiydi. yapilan muzakereler sonucunda esas olarak musul petrolunden pay verilmesi hususu one cikti ve tc hukumeti kendilerine musulun petrol gelirinden yuzde10 luk bir kar payinin 25 yillik sure icin odenmesini kabul etti. fakat ardindan yine turkiye’nin talebi uzerine bu kâr payina denk dusen 500 bin ingiliz sterlini tc hukumetine odenerek konu bir daha acilmamak uzere kapatildi
kiz hayatim kim bu
erkek kim kim
kiz bu iste
erkek buymus dedinya
kiz kim dedim sana
erkek hangisi
kiz deli etme beni ben o kadar salakmiyim, icine dustun
erkek ne kadar salaksin bende onlemimi alayim
erkek kim kim
kiz bu iste
erkek buymus dedinya
kiz kim dedim sana
erkek hangisi
kiz deli etme beni ben o kadar salakmiyim, icine dustun
erkek ne kadar salaksin bende onlemimi alayim
ulusal-sol anlamina gelen, ilk olarak mustafa kemal ataturk un ortaya attigi, daha sonra hitler tarafindan kopya edilen, anlami degi$tirilen goru$tur. milliyetci bir yapi icinde sosyal e$itligin saglanmasi, gerekli yatirim ve altyapilarin devlet tarafindan hazirlanmasi, toplumun rejime var gucuyle katilip kendisini geli$tirmesi anlamina da gelen goru$tur. ulusal sosyalizm, bugun turkiyedeki cogu sosyalistin savundugu sovyetci du$unceyle kari$tirilmamalidir.
recep tayyip erdoğan kalpazanlık suçundan yargılanmıyorsa, mehmet ağar çete suçundan yargılanmıyorsa, kemla unakıtan yolsuzluktan yargılanmıyorsa, google de "mhp de katil milletvekili" diye arandığında ilk sayfadan manşet çıkan atila kaya meclise girebiliyorsa, sebahat tuncel in girmesi sakınca oluşturmaz. ayrıca yedi aydır yargılaması ispatla sonuçlanamadıysa daha da kanıtlanamaz. aksini iddia etmek karaktersizliktir.
dünyada lazım olan herşeyin üzerine sıçıldığını anımsatan gereç.
biri çankayada diğeri imralıda.
geç kalınmış serbestleşme hazırlığı, siyasi bir harekete dönüşmesine müsade eden devlete şaşa kalıyoruz. insanların okuma özgürlüğü/seçimleriyle.. din ile devlet işlerinin alakasını bir türlü çözememiştim zaten.
kendisi içerde ama düşüncesi iktidarda olan nadirane mahkum. hayatını garantiye alan antlaşmalar sonsuza dek yaşayacak kafanı yorma sen.. atamdan daha rahatsın ona yanarım bu gidişlede bu memleketi yakarım demek istediğim tayyibin sayını.
öyle bir başlık açarım ki hepinizi siker atarım dan farkı olmayacaktır, anlam itibariyle ve sonuç (bkz: aramaya inanmak).
(bkz: verdim eline gitti evine)
(bkz: verdim eline gitti evine)
’insan insanin
kurdudur’ diyor
bir dusunur
ve ekliyor:
’bellum omnium cantra omnes’
yani
yatkindir savasa
birbiriyle herkes...
su sonuc cikar
bu saptamadan:
dogası geregi
savascidir insan...
dogruluk payi
var mi bu goruste?
yanlislik var mi?
varsa nerde?...
insan insanin
kurduydu belki
gercek kurttan
yokken farki...
onu kurttan
ayiran ozellik
akil olmali
ve uretkenlik
urununu
emeginin
alirsan, sevincle
dolar yuregin
ve hele ortak bir
yaratiysa bu
daha da buyur
mutlulugu
oturursun
ayni sofraya
emektas olmanin
mutluluguyla
simdi sormak
gerekir yeniden
insan insanin kurdu mu gercekten?
insan insanin
kurduydu belki
gercekten kurttan
yokken farki
ama gelisen
bir sey var onda
sevgiye, iyiye
dogruluga
yaratirken
emegiyle
yaratir cunku
kendini de...
soruyu yeniden
ve soyle sormali:
sevgiye, iyiye
barisa kim karsi?
emeginin
hakkini alan
ne cikar umar
savastan?
dunyayi ortakca
kardesce ureten
ne yarar umar
kotulukten?
simdi degistirip
bu kavramlari
yeniden ve soyle
soylemek olasi:
emekci insan var, baristan yana
dunyayi kardesce yaratan, ureten..
ve kurtlar - savasta cikarlari...
vurarak, kırarak, ezerek somuren
ataol behramoglu
buyuk usta guzel anlatmıssin lakin bunca karsicilikta yinede savasmak zorunda kalmak onuda anlatirmisin bana demek isterdim kendisine ki kimse mukemmel degildir.
"evladim gidecegim senin icin olecegim"
kurdudur’ diyor
bir dusunur
ve ekliyor:
’bellum omnium cantra omnes’
yani
yatkindir savasa
birbiriyle herkes...
su sonuc cikar
bu saptamadan:
dogası geregi
savascidir insan...
dogruluk payi
var mi bu goruste?
yanlislik var mi?
varsa nerde?...
insan insanin
kurduydu belki
gercek kurttan
yokken farki...
onu kurttan
ayiran ozellik
akil olmali
ve uretkenlik
urununu
emeginin
alirsan, sevincle
dolar yuregin
ve hele ortak bir
yaratiysa bu
daha da buyur
mutlulugu
oturursun
ayni sofraya
emektas olmanin
mutluluguyla
simdi sormak
gerekir yeniden
insan insanin kurdu mu gercekten?
insan insanin
kurduydu belki
gercekten kurttan
yokken farki
ama gelisen
bir sey var onda
sevgiye, iyiye
dogruluga
yaratirken
emegiyle
yaratir cunku
kendini de...
soruyu yeniden
ve soyle sormali:
sevgiye, iyiye
barisa kim karsi?
emeginin
hakkini alan
ne cikar umar
savastan?
dunyayi ortakca
kardesce ureten
ne yarar umar
kotulukten?
simdi degistirip
bu kavramlari
yeniden ve soyle
soylemek olasi:
emekci insan var, baristan yana
dunyayi kardesce yaratan, ureten..
ve kurtlar - savasta cikarlari...
vurarak, kırarak, ezerek somuren
ataol behramoglu
buyuk usta guzel anlatmıssin lakin bunca karsicilikta yinede savasmak zorunda kalmak onuda anlatirmisin bana demek isterdim kendisine ki kimse mukemmel degildir.
"evladim gidecegim senin icin olecegim"
insan "sanane be kardeşim. ister tanga giyerim ister mini etek. seni ne alakadar eder." dese haklıdır. bu konuda bizim milletimiz niye böyle kıskançlaştı anlamak mümkün olmuyor bazen.
(bkz: kedi uzanamadigi cigere mundar der)
(bkz: kedi uzanamadigi cigere mundar der)
barda filmindeki karakterlerden özellikle bara sonradan gelen gruptaki seyyar satıcı karakterine özeniyor gibi geldi bana.
tüm ayrıntıları ortaya dökecek bir alıntıyla istemeye istemeye ipliğini pazara dökeceğim hemcinslerim.
zamanının çoğunu bir şeyler keşfetmek için harcar. dışa dönük, bilgili eğlenceli bu adamın yanında sıkılmak mümkün değildir. eşi her şedyen önce arkadaşı olmalıdır. aşkı beyninde başlar ve beyninden beslenir. genelde geç evlenirler.
monoton olmazlar. çocuguyla iyi arkadaş olurlar.
meselenin özüne yüreklice inecek olursak, bir kova erkeğinin, âşıklardan beklenen davranışları göstereceğini hiç ummayın. eğer böyle bir beklenti içindeyseniz, sizi bir sarsıntı, hatta belki de bir dizi sarsıntı bekliyor demektir. arkadaşlığa gelince, güvenilir bir arkadaşlıkta aradığınız her şeyi onda bulabilirsiniz. aşkta? bir zamanlar tanıdığım bir kova şöyle demişti. " herkesin bir kız arkadaşı olabilir. ama aşk gene de başka bir şeydir. " bu akıllıca bir gözlemdir. evet "aşk başka bir şeydir. " kova’larda... sizden hoşlanmıyormuş gibi davrandığı zaman, oltaya yakalanmak üzere demektir. sebebi basit sadece mantık. kova erkeği herkesten hoşlanır. herkes onun arkadaşıdır. hattâ en amansız düşmanından bile "arkadaşım" diye söz eder. o halde, birinden hoşlanmadığını söylediği zaman, bunun bir anlamı var demektir. ne demek istediğini anlamak biraz çalışmayı gerektirir. sözlerindeki çeşitli ince ayrımlar oldukça karmaşık olabilir.
bir kova erkeği, en değerli zamanını başkalarının duygularını anlamaya çalışarak geçirse de, kendi gerçek duygularını açıkça göstermek istemez. kendi tepkileri ve niyetleri karışıktır ve sırf sizi yanıltma zevkini tatmin etmek için, onları öyle muhafaza etmeye çalışır. bu adam gerek aşkta, gerekse arkadaşlıkta birçok garip tecrübeler geçirecek ve bunların her birini büyük bir dikkatle inceleyecektir. onu nikâh memurunun önüne götürünceye kadar, siz de bir başka tecrübe, bir başka deneysiniz. ve belki de bu size kaldıramayacağınız kadar güç gelebilir. tüm dikkatine rağmen o da aldatılabilir. ancak, onu yanıltmaya kalkışmadan önce, onun insanlara benzersiz bakış tarzıyla nasıl başa çıkacağınızı anlamaya çalışsanız iyi olur.
o, bir grup adamıdır ve doğal olarak takım çalışmasına yatkındır. spor oyunlarının kurallarını, onları sanki kendisi icat etmiş gibi iyi anlar. bu kuralları kendi kişisel ilişkilerinde de uygular, ilgileri tüm çevresine dağılmıştır, insanlara olan sevgisi genel olduğu için, karşılaştığı her insana belli bir ölçüde değer verir, ki biz diğer insanlar yaşamımız boyunca ancak çok özel kişiler için böyle bir zahmete katlanırız. bir kova için herkes özeldir. gerçekten herkes... hattâ henüz tanışmadığı kişiler bile. kova erkeklerinin pek azı bencil, ya da basittir. böyle özellikler gösterdiğinde biri kibarca onun dar kafalı olduğunu hatırlatı verirse çılgına döner. kova, kendisine dar kafalı denmesine asla katlanamaz.
kendi katı ahlâk prensiplerine bağlı olarak, olağanüstü yüksek ideallerle haşır neşirdir. bununla birlikte, bunların, onun kendine özgü ahlâk prensipleri olduğunu anlamanızda yarar var; mutlaka toplumun genel olarak kabul ettiği ahlâk prensiplerine uyması gerekmez! o, kesinlikle değişik, çatışmalı ve beklenmeyen olaylarla dolu bir hayat yaşayacaktır. gene de, başka hiçbir burçta rastlayamayacağınız kadar, tam bir sükûnetle dolu pek çok anları olacaktır. bir kadınla bütün insanlıktan daha fazla ilgilendiğini anlamanın şokunu atlattıktan sonra, son derece müşfik bir âşık olabilir. bütün tehlike bu şoku atlatıncaya kadardır. çoğunluğun yararına kendi sorunlarına aldırmamaya böylesine alıştıktan sonra, bu tutumunu kendi aşk hayatında biraz değiştireceği umulur. siz gene de buna güvenmeyin. bütün sadakatiyle size bağlanmış olduğunu birdenbire fark edivermesi olasılığı da o kadar fazladır. peki, orada bekleşen ve ona ihtiyacı olan bütün o isimsiz yüzler ne olacak? öyle ise, sadece bir tek kişiye bağlanarak arkadaşlarına ve insanlığın geri kalanına sevgisini yitirmediğini kendi benliğine kanıtlamak için geriye dönüş yapabilir.
sonsuza kadar araştıran kova erkeği, sık sık kendisine, "acaba bununla ne demek istedi" diye soracaktır. bunun cevabını buluncaya kadar da huzura kavuşamayacaktır. bu soru onu çileden çıkarır. siz de sakın kayıtsız görünüşüne bakıp aldanmayın. kendisinden bir şey gizlendiğini hissederse, bu esrarı çözünceye ve işin aslını öğreninceye kadar geceleri uyku uyumayacaktır. bulduğuyla hayal kırıklığına uğraması ihtimali de her zaman vardır. onun için, bulduğu şeyin keşfedilmeğe değer olmasını sağlayın. eğer öyle olmazsa aslını öğrenmek için hiçbir zahmete katlanmayacak ve yeni bir bilinmeyenin örtüsünü kaldırmak, için oradan uzaklaşacaktır.
onu elde etmek isteyen biri, her şeyden önce biraz entrika çevirmeli. açık bir kitap hiçbir zaman onun merakını uyandırmaz. kapalı sayfalar onu çeker. bu sayfalar ne kadar kapalıysa, onun dedektif içgüdüsünü uyandırmak için o kadar iyidir. bir kadın onu umursamadığı ya da kendini ele vermediği zaman gözleri biraz daha açılacak ve dikkat kesilecek, tıpkı kaybolan bir şeyin kokusunu alan av köpeğine dönecektir. eğer bu arada yeni bir icat ya da eşsiz bir fikir ilgisini daha önce çektiyse, bir sonraki genç kız araştırma projesi biraz bekleyecek demektir.
kova erkekler insanın içine dokunacak kadar kibar ve halim selim olabilirler. ancak, yüzeydeki bu sakinliğin bir seraptan başka bir şey olmadığını unutmamak için parmağınıza şöyle parlak mavi bir ip bağlasanız iyi olur. görünüşteki uysallığının da... o, bir kadının azıcık fırsatçılığını bile hoş görmeyecektir. şayet sizin kendisini istismar ettiğinizi hissedecek olursa, ne yapacağı belli olmayan bu kovanın cazibesi öyle çabucak yok oluverir ki cary grantın james cagneye dönüştüğünü, bir greyfurtun yarısını suratınıza fırlatacak kadar kendini kaybettiğini görürsünüz, işin asıl korkutucu yanı, son derece öfkelenen kovanın böyle korkunç bir hareketi pekâlâ yapabilecek kabiliyette olmasıdır, işin daha da korkutucu yanı, onu affetmenizdir. sakın ha! hiç olmazsa bir kereden fazla asla affetmeyin. o, bastığı yeri bilen, fazla erkekçe davranmayan, kabak tadı veren vaadler ve gözyaşıyla sulanmış suçlamalarla kendisini engellemeden, oraya buraya uçmasına göz yuman bir kadına hayranlık duyar.
şu greyfurta gelince, kovaların cins i latife karşı son derece nazik olduklarını belirtmekte yarar var. ancak bazen fazla heyecanlanınca iki cins arasındaki farkı unutabilirler. buna bir de uranüsün ne yapacağı bilinmezliğini ekleyince, günün birinde gözünüze greyfurt suyu kaçabileceğine inanırsınız.
uranüsün hükmettiği bazı erkeklerde temizlik konusunda fetiş diyebileceğimiz bir titizlik vardır. başkası havlusunu kullandı diye, ya da birisi yemeğinin üstüne üfledi diye avaz avaz bağıran bir kovaya rastlayabilirsiniz. bunun ardında nörotik bir mikrop ve hastalık korkusu vardır. kova, eğer fobileri bir amaca hizmet ediyorsa, bunları romantik yaşamında kullanmakta bir sakınca görmez, bunu bilinçsiz olarak da yapabilir. göz farınızın kendisinde alerji yaptığından ve hapşırttığından yakınırsa hiç şaşmayın. uranüslülerin hoşlanmadıkları şeylere karşı alerji geliştirme gibi bir yetenekleri vardır. bu konuda doktorları bile yanıltabilirler...
kova abartılı jestlerle size ilân-ı aşk edecek bir tip değildir. bir karahindiba çiçeği koparıp sanki bir orkide getirmiş gibi size uzatması mümkündür. dürüst olmak gerekirse, çok mümkündür. size vizon kürkler, elmaslar armağan etmeyecektir. ama onunla yaşanan bir hayat, vizon kürk olmasa da, göz alıcı olabilir. helen hayesle kocası charles mac arthur hakkında herkesin bildiği bir hikâye anlatırlar, ilk karşılaşmalarında charles helene bir kâse fıstık uzatıp, "bunların elmas olmasını isterdim," demiş. gelip geçen birçok yıllar ve birçok dolarlardan sonra ona bir salkım pırıl pırıl elmas vererek, "bunların fıstık olmasını isterdim" demiş. bilmem mac arthur bir kova mıydı? ama kesin olan bir şey varsa, mutlaka doğum haritasında uranüs hâkimdi. çünkü bu, tam âşık bir kovaya özgü o hiç beklenmeyen harika davranıştır. vizonu kim arar?
şimdi cesaretle en kötü gerçeğe bakalım. hiç bundan kaçınmaya ya da içinizden dualar etmeye kalkmayın. sıkı durun, geliyor. yengeçin, oğlakın, aslanın ve terazinin aksine, bebeğin şekerden hoşlandığı gibi kovalar evlenmekten hoşlanmazlar. doğrusunu söylemek gerekirse, bunların çoğu elinden geldiğince evlenmekten kaçar. pek nadir bir kova erkeği genç yaşta evlenmeye ayartılabilir. ama istatistiklere göre böyle cesaret verici olaylara pek sık rastlanmıyor. bu çıkmaz genellikle bir kovanın güzel, harikulade görkemli bir arkadaşlığı aşka dönüştürmesiyle başlar, kovalar ilgilerini paylaşan, aynı zamanda sıkı fıkı arkadaş oldukları bir kızı seçerler. bu ilgiler arasında mickey mantleın vuruş averajı, kare bilmeceler, arap atlan, mississipinin üstünde uçuşan ateş böcekleri, v.b. da vardır. neden? nedenini anlamak kolay onu ciddi şekilde ilgilendirip saran bunca konuşacak konu varken, aşk yapmaya vakti mi kalır? onun ideali, arkadaşı olan ve kendisinden ağır duygusal isteklerde bulunmayan bu kızdır. pekiyi, buradan nereye çıkarız?
kova, erkekleri aşkın fiziksel ifadesinde pek rahat olamazlar. şu ilk "iyi geceler" öpücüğünün gerçekleşmesi uzun zaman alabilir. yalnız kabul etmek gerekir ki, çoğunlukla bunu beklemeye değer, çünkü geciktikçe güzelliği artar.
hattâ, "seni seviyorum" demek cesaretini bulduktan sonra bile, evlilik olayından kaçmak için, kitabın yazdığı her bahaneye,baş vuracaktır. bunlar eskidikçe, hayalhanesinde güzelce yenilerini icat edebilir. örneğin sükûnetle, size lâyık olduğunuz kadar iyi bakamayacağını, evde anne ve babasının ona ihtiyaçları olduğunu, ya da kendisinin sizin için yeterince iyi birisi olmadığını anlatacaktır. bu işe yaramazsa, geleceğin hiç güven vermediğini ileri sürecektir. ben oniki yıl bir kızla nişanlı kalan bir kova tanıyorum.
kıskançlık onun harcı değildir. size, güvenilmez olduğunuzu kanıtlayana kadar, güvenecektir. doğal olarak güvenen bir insan olduğundan değil, yaptığı analitik incelemeler karakteriniz hakkında onu tatmin edici bilgileri verdiği için. doğum halitasında güçlü ters etkiler olmadıkça, yersiz kuşkulara ve sahip çıkma duygularına kapılmaz. pek nadiren kıskançlık duygusuna kapılsa bile, kendine hakim olduğu sürece bunu asla anlamayacaksınız. kendisi çok çok nadiren fiziksel sadakatsizlik yapacaktır. çünkü genelde bütün seks konusu, ilginç olsa bile, onu sarmaz. pek az kova, vaktinin çoğunu seks düşünerek geçirir. ama şayet böyle birini tanıyorsanız, onun doğum haritasında güçlü bir akrep etkisi olduğuna inanabilirsiniz. ()
kova bir kez eş seçtikten sonra, artık daha önemli şeylere kendini verebileceğini düşünür. rahatlar ve kendi özel laboratuarında rahat rahat oğlan-kız ya da erkek-kadın ilişkilerini araştırmaya koyulur. ()
uranüs cinselliği, daha geniş bir düşünce tarzının ya da idealinin bir parçasıdır. yasa dışı bir gönül ilişkisine kapılma olasılığı doğduğu anda () genel olarak hemen bu romansa son verecektir. bu, kendisini derinden yaralasa bile dürüst olmadığını düşündüğü bir ilişkiyi sürdürmekten daha iyidir. onun suçluluk duymasına neden olan durum hemen hemen her şey olabilir. anne-babamızın bu işi onaylamamasından veya din ayrılığından tutun da tamamen saf dışı bırakılmamış eski bir erkek arkadaşınıza, sekiz yaşındayken kendi kendine vermiş olduğu bir söze, bir vakitler bir kitapta okumuş olduğu bir şeye kadar. ama her ne olursa olsun, yakınlığı yeniden kurmadan önce, ters gelen durumun mutlaka düzeltilmesi gerekir. hattâ bu aşk victoria ile albertin aşkı kadar ölümsüz olsa bile... kova gönül yarasına sessizce katlanacaktır, yeter ki arkadaşları duymasın ve soru sormasınlar. evlenmek için biraz uzun bir süre olduğunu düşünseniz bile, o sizi istemek için doksan yaşına kadar bekleyebilir. en kötüsü de, ilişkiyi keserken asla bir neden göstermemesidir. tersliğiyle, bunun zaten başından beri hayalden başka bir şey olmadığını düşünmenize sebep olur. affetmenin ve barışmanın gelecekteki bilinmeyen bir güne kaldığı gerçeğini anlarsınız. bu çok zalimce bir davranıştır, ama ne yaparsınız ki o, bu oyunu böyle oynar.
tek teselliniz, onun da kendine göre acı çektiğini bilmeniz olur. bunu nereden bileceksiniz? "kovayı nasıl tanırsınız" onun, kendine has, ustalıkla duygularını telgraf gibi iletme yöntemi vardır. bunlar son derece hayal kinci olabilir. özellikle, ışığı değiştirmeye hazır oluncaya kadar, kendi o eşsiz özel iletişiminde yeşil — geç ışığı yandığı halde, size kırmızı — dur ışığını yakmaya devam ettiği sürece. bu istenmeyen bir romantik trafik kargaşalığına neden olabilir. yayanın işi zordur, ama kova şoför koltuğundadır. onun için merakını uyandıracak parlak bir başarıyla onu biraz sarsabilirsiniz - örneğin, venüs gezegenine giden ilk kadın olmak gibi.
böyle bir olayın bile onun duygularını değiştireceğini sanmayın. sizi gerçekten seviyorsa, köşe başındaki mezeciden daha uzak bir gezegene gitmemiş olsanız bile, gene sevecektir. ancak, böyle bir olay onun katı stratejisini etkileyebilir. bütün bunlardan anlayabileceğiniz gibi, iş aşka gelince, uranüs sizi dosdoğru bubi tuzağının üstüne yöneltebilir. ya da o üzüntü içinde bir başkasına yönelebilirsiniz. bu koskocaman bir zaman harcamadır. hatırlıyorsanız, kıskançlık yapmaz? ya da kıskanç olsa bile belli etmez. hem de o allah vergisi uranüs sezgisiyle bunun numaradan başka bir şey olmadığını bilecektir. çünkü sizi neyin etkilediğini bilir. unutmayın, sizi uzun süre incelemişti. sizin yapabileceğiniz tek şey, doksan yaşınızda bile hâlâ çekici olmayı ümit etmek, ya da şu venüs gezegeni işini uygulamaya koymaktan ibarettir.
bazen bunun aksi de olabilir ve bir kova da işler değişince sizi sahiplenme duygularına kapılabilir. sakın bu başınızı döndürmesin. uranüsün o arkadaşlığa olan bitmez tükenmez eğilimi yüzünden, ne zaman ve nerede bir arkadaş bulsa orada kalır. onun nerede olduğunu bilmediğiniz zamanlar bile olacaktır; hattâ evlendikten sonra ve bilmeniz gerektiği zaman bile... böyle zamanlarda kendinize şöyle söyleyin: bir arkadaşıyla ne kadar uzun süre kalsa da, bu onun normal merakından ve insanlara karşı hiç bitmeyen ilgisinden ileri gelmektedir. şayet arkadaşı bir kadınsa, bunun hiç farkında değilmiş gibi davranın. allah bilir ya, mutlaka o da farkında değildir. doğrudan kendisine sorarsanız, size doğruyu söylemesini bekleyebilirsiniz. ama ondan kuşkulanır ve tekrar sorarsanız, sizin doğruyu işitmek istemediğinizi düşünecektir. sizi cezalandırmak için de, düşünebildiği en korkunç hikâyeyi uyduracaktır () o muhteşem kızıl saçlı hakkında size anlattıklarının doğru olup olmadığını merak ederek geçirdiğiniz yersiz üzüntülerle dolu saatlerden sonra, şüphelendiğiniz için pişman olabilirsiniz. () gerçekten dikkat etmemiştir, ama siz ayrıntılarını sorunca, o da size bir ders vermek için tamamıyla hayali bir şeyler uydurmak zorunda kalmıştır. dersinizi çabuk öğreneceksiniz.
gene yalnızlık tutkularından birine kapılıp sessiz rüyalarıyla baş başa kalmayı tercih ettiği zamanlar ona kırılmayın. ruhsal inzivasından daha sıcak ve müşfik duygularla çıkarak rüyalarını paylaşmak için size dönecektir. onun yüreğini ısıtan her şeyin de kesinlikle desteklenmesi gerekir.
o, çevrenizdeki en iyi ekmeğini taştan çıkaran kişi olmayabilir. ama, dünyaya yararlı bir şey icat etmeye ya da merihe ayak basan ilk insan olmaya yeteneklidir; hem de orada kendini evinde gibi hissedecektir. bütçenin sarsıldığı zamanlarda bile, kova burcundan bir kovayla insanı her zaman köşe başında bir sürpriz bekler. tabii, zengin olan, hatta milyoner olan bazı uranüslüler vardır; ama yüksek bir gelir düzeyi pek nadiren onun yüreğinde yanan ihtiras halini alır. gördüğünüz bütün zengin kovalar muhtemelen o zenginliğe tesadüfen konmuşlardır. kesin olan bir şey, ona aç gözlülükle sahip olmadıklarıdır. şayet şişkin bir banka defteri varsa, mutlaka genel olarak insanlığın yaran için ya bir madde, ya da bir fikir üretirken şişmiştir. ya da o parayı kendi tuhaf yaşlılık yıllarında kullanmak için biriktirmiştir. kim bilir? günün birinde zaman makinesinde bir seyahat yapmak isteyebilir ve o gün için cebinde yol parası olacağından emin olmak ister. çoğu zaman para konusunda makul olacaktır. ama paranız varken biriktirin ve taksit hesapları açmayın. sizin hesabınıza büsbütün titizlenmekten hiç vazgeçmeyecektir. bazen birden patlak veren bir cömertlikle sizi şaşırtabilir, ama koç, aslan, yay veya balık etkisi almamışsa, cömertlikte pek ileri gitmez. böyle bir etki almış olsa bile, gene de çok eli açık bir adam olmayacaktır.
çocuklar onu sokağınızdaki en harika dinleyici olarak bulacaklardır. kurdun, üç küçük domuzu korkuturken nefesini tutuşu onu büyüleyecektir - ihtiyar cadının nasıl zehirli elmayla pamuk prensesi büyülediğini de merak edecektir? küçük bir oğlanın evde yarattığı sorunlar ve bir küçük kızın kınlan bebeğine döktüğü gözyaşları, bir kova baba için düpedüz başı dertte olan iki dostun sorunları demektir. o, karışık aritmetik sorulan konusunda da bir cankurtarandır.
sakın kendi işiniz, mesleğiniz yüzünden onun karnını doyurmayı ya da düğmesini dikmeyi ihmal etmeyin. sakın hanım arkadaşlarınızın onun kanepesine kamp kurmalarına ya da telefonu saatlerce meşgul etmelerine izin vermeyin. ve sakın, tavan arasındaki eski topunu bulmanızı, ya da parmağındaki kıymığı çıkartmanızı istediği zaman tv seyretmeye ya da roman okumaya dalmayın. birkaç nedenle sizinle evlendi. gerçi aşk bunun bir parçası olabilir, ama en önemli neden, sizin onun etrafında dönmenizdi. onun çevresinde her zaman patates püresi yapacak, düğme iliklerini örecek, kaybolan eşyalarını bulacak, arada sırada batan kıymıkları çıkartacak birinin bulunması lâzımdı. televizyonun, okumanın ya da hanım arkadaşlarınızın bu görevlerinizi aksatmanıza sebep olmalarını hiç hoş görmez. kafasındaki iyi bir eş ve anne fikri oldukça basittir; kendisini sürekli bu işe adayan bir kadın. hatta kova burcundan olan daha liberal bir kova bile göz alıcı bir avareliğe kaşlarım çatacaktır. ama siz buna pek aldırmayacaksınız. kendisi öylesine ilginç sürprizlerle doludur ki, kafanızı ve duygularınızı harekete geçirmek için günlük tv dizilerine, kadın magazinlerine, hanım arkadaşlarla kafa kafaya vermeye hiç ihtiyacınız olmayacak. () kendi yeni projelerine daldığı ve ne yaptığınıza pek dikkat etmediği zamanlarda, her zaman hanımların dedikodularına katılabilirsiniz. yeter ki, parmağı acıdığı vakit aman yanında olmayı unutmayın. çünkü ihmal edildiği zaman asıl baş ağrısı kendisi olabilir.
galiptir, pek çok şeyde realist olan kova, ilk aşkını asla unutmayacaktır. () kovalar ekseriya yıllarca sonra çocukluk sevgilileri ile evlenirler, ya da uçuk bir hayale bağlanır kalırlar. bir kova ilk aşkını ayrıntılarıyla anlatabilir, bu da esini rahatsız eder. çare onun ilk aşkı olmaktır. portakal çiçeklerini takmak için uzun süre bekleyebilirsiniz, ama hiç olmazsa bir hayalet yerinizi almaz. ayrıca, başka kim fıstıkları elmasa filan çevirebilir? gözünüze biraz greypfrut suyu kaçtı diye dert etmeyin! geneldeki romantik sakarlığına karşın, bir de bakarsınız aniden, ancak meleklerin icat etmiş olabileceği sözlerle çıkagelir. evlenme yıldönümünüzü unutabilir, ama size ocak! menekşeleri getirecektir. ya noel mi? noelin ille de 25 aralıkta olması gerektiğini kim söylemiş? canınızın istediği her zaman noel olabilir! kova günlerce, haftalarca, aylarca bir tek romantik şey, ya da sevgi sözcüğü söylemeden yaşayabilir. derken, bir sabah onun böğürtlenli pastasını dilimlerken, derin derin gözlerinizin içine bakarak nazikçe; "ne kadar güzel olduğunu biliyor musun?" diye soracaktır. bunu söyleyişinde öyle bir şey olacak ki, dizlerinizin bağı kesilecektir.
deniz kıyısında jingle bells, şafakta doğum günleri, cadılar bayramında âşıklar günü, geceyarısı gökkuşakları... balkabağına kırmızı bir kalp iğneleyin, karda paskalya yumurtaları boyayın, dönme dolabın tepesindeki pastanın üstüne mumlar yakın yalnız dikkat edin! harikalar diyarının bir yerinde kaybolabilirsiniz.
zamanının çoğunu bir şeyler keşfetmek için harcar. dışa dönük, bilgili eğlenceli bu adamın yanında sıkılmak mümkün değildir. eşi her şedyen önce arkadaşı olmalıdır. aşkı beyninde başlar ve beyninden beslenir. genelde geç evlenirler.
monoton olmazlar. çocuguyla iyi arkadaş olurlar.
meselenin özüne yüreklice inecek olursak, bir kova erkeğinin, âşıklardan beklenen davranışları göstereceğini hiç ummayın. eğer böyle bir beklenti içindeyseniz, sizi bir sarsıntı, hatta belki de bir dizi sarsıntı bekliyor demektir. arkadaşlığa gelince, güvenilir bir arkadaşlıkta aradığınız her şeyi onda bulabilirsiniz. aşkta? bir zamanlar tanıdığım bir kova şöyle demişti. " herkesin bir kız arkadaşı olabilir. ama aşk gene de başka bir şeydir. " bu akıllıca bir gözlemdir. evet "aşk başka bir şeydir. " kova’larda... sizden hoşlanmıyormuş gibi davrandığı zaman, oltaya yakalanmak üzere demektir. sebebi basit sadece mantık. kova erkeği herkesten hoşlanır. herkes onun arkadaşıdır. hattâ en amansız düşmanından bile "arkadaşım" diye söz eder. o halde, birinden hoşlanmadığını söylediği zaman, bunun bir anlamı var demektir. ne demek istediğini anlamak biraz çalışmayı gerektirir. sözlerindeki çeşitli ince ayrımlar oldukça karmaşık olabilir.
bir kova erkeği, en değerli zamanını başkalarının duygularını anlamaya çalışarak geçirse de, kendi gerçek duygularını açıkça göstermek istemez. kendi tepkileri ve niyetleri karışıktır ve sırf sizi yanıltma zevkini tatmin etmek için, onları öyle muhafaza etmeye çalışır. bu adam gerek aşkta, gerekse arkadaşlıkta birçok garip tecrübeler geçirecek ve bunların her birini büyük bir dikkatle inceleyecektir. onu nikâh memurunun önüne götürünceye kadar, siz de bir başka tecrübe, bir başka deneysiniz. ve belki de bu size kaldıramayacağınız kadar güç gelebilir. tüm dikkatine rağmen o da aldatılabilir. ancak, onu yanıltmaya kalkışmadan önce, onun insanlara benzersiz bakış tarzıyla nasıl başa çıkacağınızı anlamaya çalışsanız iyi olur.
o, bir grup adamıdır ve doğal olarak takım çalışmasına yatkındır. spor oyunlarının kurallarını, onları sanki kendisi icat etmiş gibi iyi anlar. bu kuralları kendi kişisel ilişkilerinde de uygular, ilgileri tüm çevresine dağılmıştır, insanlara olan sevgisi genel olduğu için, karşılaştığı her insana belli bir ölçüde değer verir, ki biz diğer insanlar yaşamımız boyunca ancak çok özel kişiler için böyle bir zahmete katlanırız. bir kova için herkes özeldir. gerçekten herkes... hattâ henüz tanışmadığı kişiler bile. kova erkeklerinin pek azı bencil, ya da basittir. böyle özellikler gösterdiğinde biri kibarca onun dar kafalı olduğunu hatırlatı verirse çılgına döner. kova, kendisine dar kafalı denmesine asla katlanamaz.
kendi katı ahlâk prensiplerine bağlı olarak, olağanüstü yüksek ideallerle haşır neşirdir. bununla birlikte, bunların, onun kendine özgü ahlâk prensipleri olduğunu anlamanızda yarar var; mutlaka toplumun genel olarak kabul ettiği ahlâk prensiplerine uyması gerekmez! o, kesinlikle değişik, çatışmalı ve beklenmeyen olaylarla dolu bir hayat yaşayacaktır. gene de, başka hiçbir burçta rastlayamayacağınız kadar, tam bir sükûnetle dolu pek çok anları olacaktır. bir kadınla bütün insanlıktan daha fazla ilgilendiğini anlamanın şokunu atlattıktan sonra, son derece müşfik bir âşık olabilir. bütün tehlike bu şoku atlatıncaya kadardır. çoğunluğun yararına kendi sorunlarına aldırmamaya böylesine alıştıktan sonra, bu tutumunu kendi aşk hayatında biraz değiştireceği umulur. siz gene de buna güvenmeyin. bütün sadakatiyle size bağlanmış olduğunu birdenbire fark edivermesi olasılığı da o kadar fazladır. peki, orada bekleşen ve ona ihtiyacı olan bütün o isimsiz yüzler ne olacak? öyle ise, sadece bir tek kişiye bağlanarak arkadaşlarına ve insanlığın geri kalanına sevgisini yitirmediğini kendi benliğine kanıtlamak için geriye dönüş yapabilir.
sonsuza kadar araştıran kova erkeği, sık sık kendisine, "acaba bununla ne demek istedi" diye soracaktır. bunun cevabını buluncaya kadar da huzura kavuşamayacaktır. bu soru onu çileden çıkarır. siz de sakın kayıtsız görünüşüne bakıp aldanmayın. kendisinden bir şey gizlendiğini hissederse, bu esrarı çözünceye ve işin aslını öğreninceye kadar geceleri uyku uyumayacaktır. bulduğuyla hayal kırıklığına uğraması ihtimali de her zaman vardır. onun için, bulduğu şeyin keşfedilmeğe değer olmasını sağlayın. eğer öyle olmazsa aslını öğrenmek için hiçbir zahmete katlanmayacak ve yeni bir bilinmeyenin örtüsünü kaldırmak, için oradan uzaklaşacaktır.
onu elde etmek isteyen biri, her şeyden önce biraz entrika çevirmeli. açık bir kitap hiçbir zaman onun merakını uyandırmaz. kapalı sayfalar onu çeker. bu sayfalar ne kadar kapalıysa, onun dedektif içgüdüsünü uyandırmak için o kadar iyidir. bir kadın onu umursamadığı ya da kendini ele vermediği zaman gözleri biraz daha açılacak ve dikkat kesilecek, tıpkı kaybolan bir şeyin kokusunu alan av köpeğine dönecektir. eğer bu arada yeni bir icat ya da eşsiz bir fikir ilgisini daha önce çektiyse, bir sonraki genç kız araştırma projesi biraz bekleyecek demektir.
kova erkekler insanın içine dokunacak kadar kibar ve halim selim olabilirler. ancak, yüzeydeki bu sakinliğin bir seraptan başka bir şey olmadığını unutmamak için parmağınıza şöyle parlak mavi bir ip bağlasanız iyi olur. görünüşteki uysallığının da... o, bir kadının azıcık fırsatçılığını bile hoş görmeyecektir. şayet sizin kendisini istismar ettiğinizi hissedecek olursa, ne yapacağı belli olmayan bu kovanın cazibesi öyle çabucak yok oluverir ki cary grantın james cagneye dönüştüğünü, bir greyfurtun yarısını suratınıza fırlatacak kadar kendini kaybettiğini görürsünüz, işin asıl korkutucu yanı, son derece öfkelenen kovanın böyle korkunç bir hareketi pekâlâ yapabilecek kabiliyette olmasıdır, işin daha da korkutucu yanı, onu affetmenizdir. sakın ha! hiç olmazsa bir kereden fazla asla affetmeyin. o, bastığı yeri bilen, fazla erkekçe davranmayan, kabak tadı veren vaadler ve gözyaşıyla sulanmış suçlamalarla kendisini engellemeden, oraya buraya uçmasına göz yuman bir kadına hayranlık duyar.
şu greyfurta gelince, kovaların cins i latife karşı son derece nazik olduklarını belirtmekte yarar var. ancak bazen fazla heyecanlanınca iki cins arasındaki farkı unutabilirler. buna bir de uranüsün ne yapacağı bilinmezliğini ekleyince, günün birinde gözünüze greyfurt suyu kaçabileceğine inanırsınız.
uranüsün hükmettiği bazı erkeklerde temizlik konusunda fetiş diyebileceğimiz bir titizlik vardır. başkası havlusunu kullandı diye, ya da birisi yemeğinin üstüne üfledi diye avaz avaz bağıran bir kovaya rastlayabilirsiniz. bunun ardında nörotik bir mikrop ve hastalık korkusu vardır. kova, eğer fobileri bir amaca hizmet ediyorsa, bunları romantik yaşamında kullanmakta bir sakınca görmez, bunu bilinçsiz olarak da yapabilir. göz farınızın kendisinde alerji yaptığından ve hapşırttığından yakınırsa hiç şaşmayın. uranüslülerin hoşlanmadıkları şeylere karşı alerji geliştirme gibi bir yetenekleri vardır. bu konuda doktorları bile yanıltabilirler...
kova abartılı jestlerle size ilân-ı aşk edecek bir tip değildir. bir karahindiba çiçeği koparıp sanki bir orkide getirmiş gibi size uzatması mümkündür. dürüst olmak gerekirse, çok mümkündür. size vizon kürkler, elmaslar armağan etmeyecektir. ama onunla yaşanan bir hayat, vizon kürk olmasa da, göz alıcı olabilir. helen hayesle kocası charles mac arthur hakkında herkesin bildiği bir hikâye anlatırlar, ilk karşılaşmalarında charles helene bir kâse fıstık uzatıp, "bunların elmas olmasını isterdim," demiş. gelip geçen birçok yıllar ve birçok dolarlardan sonra ona bir salkım pırıl pırıl elmas vererek, "bunların fıstık olmasını isterdim" demiş. bilmem mac arthur bir kova mıydı? ama kesin olan bir şey varsa, mutlaka doğum haritasında uranüs hâkimdi. çünkü bu, tam âşık bir kovaya özgü o hiç beklenmeyen harika davranıştır. vizonu kim arar?
şimdi cesaretle en kötü gerçeğe bakalım. hiç bundan kaçınmaya ya da içinizden dualar etmeye kalkmayın. sıkı durun, geliyor. yengeçin, oğlakın, aslanın ve terazinin aksine, bebeğin şekerden hoşlandığı gibi kovalar evlenmekten hoşlanmazlar. doğrusunu söylemek gerekirse, bunların çoğu elinden geldiğince evlenmekten kaçar. pek nadir bir kova erkeği genç yaşta evlenmeye ayartılabilir. ama istatistiklere göre böyle cesaret verici olaylara pek sık rastlanmıyor. bu çıkmaz genellikle bir kovanın güzel, harikulade görkemli bir arkadaşlığı aşka dönüştürmesiyle başlar, kovalar ilgilerini paylaşan, aynı zamanda sıkı fıkı arkadaş oldukları bir kızı seçerler. bu ilgiler arasında mickey mantleın vuruş averajı, kare bilmeceler, arap atlan, mississipinin üstünde uçuşan ateş böcekleri, v.b. da vardır. neden? nedenini anlamak kolay onu ciddi şekilde ilgilendirip saran bunca konuşacak konu varken, aşk yapmaya vakti mi kalır? onun ideali, arkadaşı olan ve kendisinden ağır duygusal isteklerde bulunmayan bu kızdır. pekiyi, buradan nereye çıkarız?
kova, erkekleri aşkın fiziksel ifadesinde pek rahat olamazlar. şu ilk "iyi geceler" öpücüğünün gerçekleşmesi uzun zaman alabilir. yalnız kabul etmek gerekir ki, çoğunlukla bunu beklemeye değer, çünkü geciktikçe güzelliği artar.
hattâ, "seni seviyorum" demek cesaretini bulduktan sonra bile, evlilik olayından kaçmak için, kitabın yazdığı her bahaneye,baş vuracaktır. bunlar eskidikçe, hayalhanesinde güzelce yenilerini icat edebilir. örneğin sükûnetle, size lâyık olduğunuz kadar iyi bakamayacağını, evde anne ve babasının ona ihtiyaçları olduğunu, ya da kendisinin sizin için yeterince iyi birisi olmadığını anlatacaktır. bu işe yaramazsa, geleceğin hiç güven vermediğini ileri sürecektir. ben oniki yıl bir kızla nişanlı kalan bir kova tanıyorum.
kıskançlık onun harcı değildir. size, güvenilmez olduğunuzu kanıtlayana kadar, güvenecektir. doğal olarak güvenen bir insan olduğundan değil, yaptığı analitik incelemeler karakteriniz hakkında onu tatmin edici bilgileri verdiği için. doğum halitasında güçlü ters etkiler olmadıkça, yersiz kuşkulara ve sahip çıkma duygularına kapılmaz. pek nadiren kıskançlık duygusuna kapılsa bile, kendine hakim olduğu sürece bunu asla anlamayacaksınız. kendisi çok çok nadiren fiziksel sadakatsizlik yapacaktır. çünkü genelde bütün seks konusu, ilginç olsa bile, onu sarmaz. pek az kova, vaktinin çoğunu seks düşünerek geçirir. ama şayet böyle birini tanıyorsanız, onun doğum haritasında güçlü bir akrep etkisi olduğuna inanabilirsiniz. ()
kova bir kez eş seçtikten sonra, artık daha önemli şeylere kendini verebileceğini düşünür. rahatlar ve kendi özel laboratuarında rahat rahat oğlan-kız ya da erkek-kadın ilişkilerini araştırmaya koyulur. ()
uranüs cinselliği, daha geniş bir düşünce tarzının ya da idealinin bir parçasıdır. yasa dışı bir gönül ilişkisine kapılma olasılığı doğduğu anda () genel olarak hemen bu romansa son verecektir. bu, kendisini derinden yaralasa bile dürüst olmadığını düşündüğü bir ilişkiyi sürdürmekten daha iyidir. onun suçluluk duymasına neden olan durum hemen hemen her şey olabilir. anne-babamızın bu işi onaylamamasından veya din ayrılığından tutun da tamamen saf dışı bırakılmamış eski bir erkek arkadaşınıza, sekiz yaşındayken kendi kendine vermiş olduğu bir söze, bir vakitler bir kitapta okumuş olduğu bir şeye kadar. ama her ne olursa olsun, yakınlığı yeniden kurmadan önce, ters gelen durumun mutlaka düzeltilmesi gerekir. hattâ bu aşk victoria ile albertin aşkı kadar ölümsüz olsa bile... kova gönül yarasına sessizce katlanacaktır, yeter ki arkadaşları duymasın ve soru sormasınlar. evlenmek için biraz uzun bir süre olduğunu düşünseniz bile, o sizi istemek için doksan yaşına kadar bekleyebilir. en kötüsü de, ilişkiyi keserken asla bir neden göstermemesidir. tersliğiyle, bunun zaten başından beri hayalden başka bir şey olmadığını düşünmenize sebep olur. affetmenin ve barışmanın gelecekteki bilinmeyen bir güne kaldığı gerçeğini anlarsınız. bu çok zalimce bir davranıştır, ama ne yaparsınız ki o, bu oyunu böyle oynar.
tek teselliniz, onun da kendine göre acı çektiğini bilmeniz olur. bunu nereden bileceksiniz? "kovayı nasıl tanırsınız" onun, kendine has, ustalıkla duygularını telgraf gibi iletme yöntemi vardır. bunlar son derece hayal kinci olabilir. özellikle, ışığı değiştirmeye hazır oluncaya kadar, kendi o eşsiz özel iletişiminde yeşil — geç ışığı yandığı halde, size kırmızı — dur ışığını yakmaya devam ettiği sürece. bu istenmeyen bir romantik trafik kargaşalığına neden olabilir. yayanın işi zordur, ama kova şoför koltuğundadır. onun için merakını uyandıracak parlak bir başarıyla onu biraz sarsabilirsiniz - örneğin, venüs gezegenine giden ilk kadın olmak gibi.
böyle bir olayın bile onun duygularını değiştireceğini sanmayın. sizi gerçekten seviyorsa, köşe başındaki mezeciden daha uzak bir gezegene gitmemiş olsanız bile, gene sevecektir. ancak, böyle bir olay onun katı stratejisini etkileyebilir. bütün bunlardan anlayabileceğiniz gibi, iş aşka gelince, uranüs sizi dosdoğru bubi tuzağının üstüne yöneltebilir. ya da o üzüntü içinde bir başkasına yönelebilirsiniz. bu koskocaman bir zaman harcamadır. hatırlıyorsanız, kıskançlık yapmaz? ya da kıskanç olsa bile belli etmez. hem de o allah vergisi uranüs sezgisiyle bunun numaradan başka bir şey olmadığını bilecektir. çünkü sizi neyin etkilediğini bilir. unutmayın, sizi uzun süre incelemişti. sizin yapabileceğiniz tek şey, doksan yaşınızda bile hâlâ çekici olmayı ümit etmek, ya da şu venüs gezegeni işini uygulamaya koymaktan ibarettir.
bazen bunun aksi de olabilir ve bir kova da işler değişince sizi sahiplenme duygularına kapılabilir. sakın bu başınızı döndürmesin. uranüsün o arkadaşlığa olan bitmez tükenmez eğilimi yüzünden, ne zaman ve nerede bir arkadaş bulsa orada kalır. onun nerede olduğunu bilmediğiniz zamanlar bile olacaktır; hattâ evlendikten sonra ve bilmeniz gerektiği zaman bile... böyle zamanlarda kendinize şöyle söyleyin: bir arkadaşıyla ne kadar uzun süre kalsa da, bu onun normal merakından ve insanlara karşı hiç bitmeyen ilgisinden ileri gelmektedir. şayet arkadaşı bir kadınsa, bunun hiç farkında değilmiş gibi davranın. allah bilir ya, mutlaka o da farkında değildir. doğrudan kendisine sorarsanız, size doğruyu söylemesini bekleyebilirsiniz. ama ondan kuşkulanır ve tekrar sorarsanız, sizin doğruyu işitmek istemediğinizi düşünecektir. sizi cezalandırmak için de, düşünebildiği en korkunç hikâyeyi uyduracaktır () o muhteşem kızıl saçlı hakkında size anlattıklarının doğru olup olmadığını merak ederek geçirdiğiniz yersiz üzüntülerle dolu saatlerden sonra, şüphelendiğiniz için pişman olabilirsiniz. () gerçekten dikkat etmemiştir, ama siz ayrıntılarını sorunca, o da size bir ders vermek için tamamıyla hayali bir şeyler uydurmak zorunda kalmıştır. dersinizi çabuk öğreneceksiniz.
gene yalnızlık tutkularından birine kapılıp sessiz rüyalarıyla baş başa kalmayı tercih ettiği zamanlar ona kırılmayın. ruhsal inzivasından daha sıcak ve müşfik duygularla çıkarak rüyalarını paylaşmak için size dönecektir. onun yüreğini ısıtan her şeyin de kesinlikle desteklenmesi gerekir.
o, çevrenizdeki en iyi ekmeğini taştan çıkaran kişi olmayabilir. ama, dünyaya yararlı bir şey icat etmeye ya da merihe ayak basan ilk insan olmaya yeteneklidir; hem de orada kendini evinde gibi hissedecektir. bütçenin sarsıldığı zamanlarda bile, kova burcundan bir kovayla insanı her zaman köşe başında bir sürpriz bekler. tabii, zengin olan, hatta milyoner olan bazı uranüslüler vardır; ama yüksek bir gelir düzeyi pek nadiren onun yüreğinde yanan ihtiras halini alır. gördüğünüz bütün zengin kovalar muhtemelen o zenginliğe tesadüfen konmuşlardır. kesin olan bir şey, ona aç gözlülükle sahip olmadıklarıdır. şayet şişkin bir banka defteri varsa, mutlaka genel olarak insanlığın yaran için ya bir madde, ya da bir fikir üretirken şişmiştir. ya da o parayı kendi tuhaf yaşlılık yıllarında kullanmak için biriktirmiştir. kim bilir? günün birinde zaman makinesinde bir seyahat yapmak isteyebilir ve o gün için cebinde yol parası olacağından emin olmak ister. çoğu zaman para konusunda makul olacaktır. ama paranız varken biriktirin ve taksit hesapları açmayın. sizin hesabınıza büsbütün titizlenmekten hiç vazgeçmeyecektir. bazen birden patlak veren bir cömertlikle sizi şaşırtabilir, ama koç, aslan, yay veya balık etkisi almamışsa, cömertlikte pek ileri gitmez. böyle bir etki almış olsa bile, gene de çok eli açık bir adam olmayacaktır.
çocuklar onu sokağınızdaki en harika dinleyici olarak bulacaklardır. kurdun, üç küçük domuzu korkuturken nefesini tutuşu onu büyüleyecektir - ihtiyar cadının nasıl zehirli elmayla pamuk prensesi büyülediğini de merak edecektir? küçük bir oğlanın evde yarattığı sorunlar ve bir küçük kızın kınlan bebeğine döktüğü gözyaşları, bir kova baba için düpedüz başı dertte olan iki dostun sorunları demektir. o, karışık aritmetik sorulan konusunda da bir cankurtarandır.
sakın kendi işiniz, mesleğiniz yüzünden onun karnını doyurmayı ya da düğmesini dikmeyi ihmal etmeyin. sakın hanım arkadaşlarınızın onun kanepesine kamp kurmalarına ya da telefonu saatlerce meşgul etmelerine izin vermeyin. ve sakın, tavan arasındaki eski topunu bulmanızı, ya da parmağındaki kıymığı çıkartmanızı istediği zaman tv seyretmeye ya da roman okumaya dalmayın. birkaç nedenle sizinle evlendi. gerçi aşk bunun bir parçası olabilir, ama en önemli neden, sizin onun etrafında dönmenizdi. onun çevresinde her zaman patates püresi yapacak, düğme iliklerini örecek, kaybolan eşyalarını bulacak, arada sırada batan kıymıkları çıkartacak birinin bulunması lâzımdı. televizyonun, okumanın ya da hanım arkadaşlarınızın bu görevlerinizi aksatmanıza sebep olmalarını hiç hoş görmez. kafasındaki iyi bir eş ve anne fikri oldukça basittir; kendisini sürekli bu işe adayan bir kadın. hatta kova burcundan olan daha liberal bir kova bile göz alıcı bir avareliğe kaşlarım çatacaktır. ama siz buna pek aldırmayacaksınız. kendisi öylesine ilginç sürprizlerle doludur ki, kafanızı ve duygularınızı harekete geçirmek için günlük tv dizilerine, kadın magazinlerine, hanım arkadaşlarla kafa kafaya vermeye hiç ihtiyacınız olmayacak. () kendi yeni projelerine daldığı ve ne yaptığınıza pek dikkat etmediği zamanlarda, her zaman hanımların dedikodularına katılabilirsiniz. yeter ki, parmağı acıdığı vakit aman yanında olmayı unutmayın. çünkü ihmal edildiği zaman asıl baş ağrısı kendisi olabilir.
galiptir, pek çok şeyde realist olan kova, ilk aşkını asla unutmayacaktır. () kovalar ekseriya yıllarca sonra çocukluk sevgilileri ile evlenirler, ya da uçuk bir hayale bağlanır kalırlar. bir kova ilk aşkını ayrıntılarıyla anlatabilir, bu da esini rahatsız eder. çare onun ilk aşkı olmaktır. portakal çiçeklerini takmak için uzun süre bekleyebilirsiniz, ama hiç olmazsa bir hayalet yerinizi almaz. ayrıca, başka kim fıstıkları elmasa filan çevirebilir? gözünüze biraz greypfrut suyu kaçtı diye dert etmeyin! geneldeki romantik sakarlığına karşın, bir de bakarsınız aniden, ancak meleklerin icat etmiş olabileceği sözlerle çıkagelir. evlenme yıldönümünüzü unutabilir, ama size ocak! menekşeleri getirecektir. ya noel mi? noelin ille de 25 aralıkta olması gerektiğini kim söylemiş? canınızın istediği her zaman noel olabilir! kova günlerce, haftalarca, aylarca bir tek romantik şey, ya da sevgi sözcüğü söylemeden yaşayabilir. derken, bir sabah onun böğürtlenli pastasını dilimlerken, derin derin gözlerinizin içine bakarak nazikçe; "ne kadar güzel olduğunu biliyor musun?" diye soracaktır. bunu söyleyişinde öyle bir şey olacak ki, dizlerinizin bağı kesilecektir.
deniz kıyısında jingle bells, şafakta doğum günleri, cadılar bayramında âşıklar günü, geceyarısı gökkuşakları... balkabağına kırmızı bir kalp iğneleyin, karda paskalya yumurtaları boyayın, dönme dolabın tepesindeki pastanın üstüne mumlar yakın yalnız dikkat edin! harikalar diyarının bir yerinde kaybolabilirsiniz.
dünün tarihi, bugün tarihi ise 22 temmuz 1907.
hissedildigi zamanlarda insani oldugu yere mihlayip ellerin kontrolsuzce etraftaki bir objeyi evirip cevirdigi gozlerin bu objeyi sanki tanımak ister gibi aslinda gayet kontrolsuz, bu davranislari benliklerden bagimsiz yasattiran kimi zaman "nerdeyim" "nerdesin" sorulariyla hafiza koridorun da bir o kapi bir bu kapi dolastiran insan hayatindaki en etkili kokulardir.
osmanlı olarak geldiği dünyadan türk olarak ayrıldı. ne mutlu sana ulusumun lideri.
aman abdestleri bozulmasın mantığıyla olabilir, başı açık hatunlar için "onların ne bok oldukları belli sürtüne sürtüne giderler mantığı"nın güdüldüğünü yine böyle bir modelden duyarak hayal kırıklığı yaşamıştım.
independenceye anti-patimi kullanman hiç hoş olmadı abi beni bunun parçası haline getirmene inanamıyorum.. neyin egosu bu neyin tatmini şimdi.. yoruldum vallhi bu çekişmelerden beni niye gaza getirdiğini de anlayamadım. bu sözlükte bir faktör değilim.. etkin biri hiç değilim.. bir karar mekanızmasında görevlendirilmedim.. tamam indiyi hiç sevmem hatta karakterine dair eleştirilerimde vardır ama beni neden bu güç savaşında kullandığını anlamıyorum.. bunu kullanarak beni saygı duyduğum insanlar önünde küçük düşürdüğünü görmek üzücü.. üstelik bunu bana yapıyorsun her hareketinin üç adım sonrasını düşünüp çok dikkatli davranmaya çalışan birine.. bu yaptığın karakterli insanlara göre değil üstelik bu güç savaşında gereksiz bir taraftar olduğum için benimde karakterim sorgulanmalı..
"eleştirilerimde tüm sözlük yönetimini kastetmedim desem ne değişir.. yalnış yapıldı bir kez ok yaydan çıktı.. buna alet olduğum için nefret ettim kendimden.."
"eleştirilerimde tüm sözlük yönetimini kastetmedim desem ne değişir.. yalnış yapıldı bir kez ok yaydan çıktı.. buna alet olduğum için nefret ettim kendimden.."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?