confessions

fjhyf

- Yazar -

  1. toplam entry 79
  2. takipçi 6
  3. puan 4008

recep tayyip erdoğan

fjhyf
ninesine dedesine duyduğu çocukça hayranlığı sürdürmeyi dindarlık sayan, kendi duygu ve hayallerinden korkan ve kimse bunların varlığını görmesin diye insan içindeyken abartılı ve gerçek dışı sözde ahlak ilkelerinin bir neferiymiş gibi davranan, içinde biriken tüm aşırı tutkuları ve öfkeyi düşman bellediklerine saldırarak tatmin etmeye çalışan ama bu hislerinin kökü kendisinde olduğu için asla doyamayan, kulaktan dolma yarım yamalak bilgisini tarih bilinci sayan kültürün kahramanı...
bence politik açıdan yenilmez bir güç. çok geniş bir halk kesimini temsil ediyor ve tüm bu insanların bir idolü. sadece politik bir karakter değil neredeyse bir destan kahramanı. bu kesime hitap edebilecek bir rakibi de yok. chp-mhp-hdp hepsi bir araya gelse tek sözü kadar etkili olamazlar. insanlar onu durdurulamaz güçte biri olarak algılıyor ve buna hayran kalıp büyüleniyorlar çünkü bu aynı zamanda kendilerinin de olmak istedikleri şey. rte onlar için, onların yerine çarpışan bir kahraman. 13 yıldır tüm muhalefeti çaresiz bırakan ve yoluna devam etmesini sağlayan gücünü buradan aldığını düşünüyorum. türk halkının yenilmezlik ve başına buyrukluk hayalinin kişileşmiş hali... ona oy vermeyen birçok insanın dahi bu özelliklerine içten içe gıpta ettiğini çevremde çok görüyorum. zaten ellerine fırsat geçti mi onunla aynı stratejileri uyguluyorlar...

israil vatandaşları keşke yaralanmayıp hepsi ölseydi

fjhyf
reisinin son seferki kıvırışta israille artık dost olduğunu unutmuş olan kahramandır kendisi. sık sık güncellemeleri indirmeye dikkat etmesi lazım... yeni koncinktürde isterse twitter profil fotosunda kola içerken bile görünebilir. yalamayı bizden öğrenecek değilsiniz elbette ama ufak da olsa bi katkımız olsun, diye yazıyorum.
kendisine güncel tivit önerisi: "kemalistlerin ülkenin başına açıp enkazını bize bıraktığı çatışmada israilli dostlarımız da kayıp verdi. eski türkiye yüzünden neler çektiğimizi artık israil de anladı." (not: harf sayısı fazla gelirse iki tivite bölersin cennetlik davanın yüce neferi ahlaklı bacım.)

19 mart 2016 istiklal caddesi patlaması

fjhyf
daha bugün bitmeden olay partiler arası bir siyaset, propaganda malzemesine dönüşmüş olur. halk dediğimiz yığın da hangi partinin söylemini desteklemeye niyetliyse onun laflarını papağan gibi tekrarlamaya başlar ve facianın kendisi ile bağ kopar onun yerine laf canbazlığı yarışı başlar.
ölen ve yaralananlar içinse söylenecek tek söz yok. aşağılık kompleksli, inatçı, yetersiz zavallıların dünyasında yaşamanın acısına, ateşine onlar tutuldular. bir hiç için can verdiler... ölenlere allah rahmet eylesin. bu kadar pisi pisine olunca bu söz de insanın içini soğutamıyor fakat elden ne gelir?

kadınların aşık oldukları adamdan beklentileri

fjhyf
beklenti varsa aşk yok demektir.
aşk, kabul eder. değiştirmeye uğraşmaz veya eksik olanı aramaz.
aşk aynı zamanda dönüştürür ama duygu değişimi yoluyla, zamanla ve kendi yoluyla. gelecek planları yapan veya görünüşünü toparlamaya çalışan bilinçli planlar yoluyla değil.
o nedenle başlıkta paradoks var. hem aşk hem beklenti olmaz....

carl gustav jung

fjhyf
analitik psikoloji ya da derinlik psikolojisi adlarıyla bilinen psikoloji ekolünün yaratıcısı.
ilk dönemlerinde, sigmund freud'un "dostum, veliahtım" hitaplarıyla psikanalizin geleceğini emanet ettiği öğrencisi olmuştur. psikanalizin erken dönem gelişimine katkıları büyüktür. insan ruhsallığındaki temel yaşamsal motivasyonu cinselliğe indirgeyerek açıklamak konusunda katı bir tutum sergileyen freud ile arası sonradan bozulmuştur çünkü jung bu bakış açısını, sırf dönemin bilimsel anlayışı tarafından kabul görmek amacıyla sürdürülen ve insan ruhunu anlamak çabasında psikolojiyi kısıtlayarak dar bir bakış açısına mahkum eden bir zorlama olarak görür. freud ise psikanalizi jung'dan koruma ihtiyacı duyar çünkü kurduğu bilimsel, klinik sistemi güvenilmez mitolojik, dinsel, felsefi ve antropolojik kaynaklar ile bozacağını düşünmüştür. bu iki büyük adamın yolları bir daha düzelmeyecek şekilde ayrılır.
jung, freud'un psikanalizini işlevsel sonuçlar veren bir kavramsallaştırma olarak görür. psikanaliz, insan ruhunda önemli bir rahatlama, nevrozlardan kurtulma ve özgürleşme etkisi yapmaktadır ancak jung bu dönüşümün sınırlı klinik bir sonuçtan öteye gidemeyeceğini ve zaman içinde "inatçı" ruhsal enerjinin yeniden eski durumuna benzer bir forma geri döneceğini iddia etmiştir. jung, bu görüşünü, haz ve agresyon temelli ruhsallık görüşünün kısıtlılığı ile gerekçelendirir. jung'a göre insan ruhu geçmişten gelen içeriğinden beslendiği gibi bir yandan da gelecekte varacağı yere yönelik itkilere sahiptir. geçmiş, yalnızca çocukluk yaşantıları değil ("arketipsel" dediği) milyonlarca yıllık evrim tarihine ait malzemeyi de içerir. geleceğe yönelik itkiler ise, insan türünü biçimlendiren devasa kollektif bilinçdışı işleyişin uzun vadeli yönelimine uyumlu biçimde etki eder. bilinç ise bu evrensel dev kaynağın içinde doğan nispeten zayıf bir yapıdır. yani bilinçdışı, freud'un dediği gibi bilince getirmekten kaçınarak dışladığımız içeriklerden ibaret değildir. jung, bu seviyenin altında kişinin kendi yaşam sürecinin ötesinde bir bilinçdışı yapıyı öngörür. insanın dünyaya dair algıladıkları, türe ait bilinçdışı arketiplerin (içi boş ama şekli belli kollektif yapılar) içinin bilince sahip insan tarafından bu arketiplere uyumlu deneyimlerle doldurulması olarak açıklar. akıl hastalığı ise, bilincin (zayıf yapısı nedeniyle) bu arketipsel yapıların gücü karşısında bütünlüğünü koruyamayarak onlara teslim olmasıdır. örneğin, "anne" bir arketiptir. bebek, kişi olarak annesi ile karşılaşmadan önce bu kavrama sahiptir ve ona yönelir. kişi olarak anne ise bebeğin zihnindeki bu arketipsel öncülün içini doldurur. bu bakış açısı freud için fazlasıyla spekülatiftir ve jung'u önce bu tip "aşırı"lıklardan vazgeçirmeye çalışmış ve kendi teorisine geri dönmeye davet etmiştir. beklediği karşılığı alamayınca da jung'u psikanalizin dışına atmıştır. jung ise kendi yoluna devam ederek görüşlerini analitik psikoloji olarak isimlendirmiştir.

yabancı da olsa insan kaybediyoruz

fjhyf
pek bir dindar geçiniyor bu tipler ama bizzat kendileri tanrının var olmadığının kanıtını oluşturuyorlar. evren tümüyle amaçsız, umarsız ve tesadüfi olmasaydı bunca kafasızlık mümkün olabilir miydi? bu komik çocuklar hele bir de erki ele geçirmiş olaylara yön veriyor olabilir miydi? zerre kadar plan yok dünyada. yalnızca gelişigüzel işliyor.

cemaatin mazlum olmadığı gerçeği

fjhyf
insanları önceden belirlenmiş bir kalıba sokup sonra da kalabalık olmanın gücünü kullanan hiçbir oluşum masum veya faydalı olamaz. cemaat de parti de ülke de millet de olsa böyledir bu. önemli olan bireysel farkları destekleyebilecek toplumsal sistemler kurmak becerisi... marifet olan o...
kendilerini tek başınayken güçsüz ve bunalımda hisseden liselilerin çete kurup bir araya gelince güçlü ve önemli hissetmelerinden farkı yok yaptıklarının. şimdi başka bir çete canlarını yakınca başladılar feryada. güç sendeyken diğerlerine hükmetme sevdasında olan da yine sendin? nasıl olacak şimdi bu iş? "öbürü değil sen gel de canımıza okuyan sen ol" diye mi uğraşalım? vahşi ormana döndü memleket. gücü eline geçiren zayıfı eziyor...

türkiye de kitap okunulmamasının sebebi

fjhyf
insanların hobileri ya da özel ilgi alanları pek yok veya en azından yaşamlarında baskın önemde değil. durup dururken niye kitap okuyasın ki? amaç kitabı okumak değil kendini geliştirmek istediğin bir alanda bilgi kazanmak. tarihle ilgilenirsin tarih kitabı alırsın, enstrüman çalarsın müzik kitabı alırsın, spor yaparsın spor kitabı alırsın, uzayı falan merak edersin gider fizik kitabı alırsın. tek yaptığın işe gidip eve dönmek ve kazandığın para da yetersiz olduğu için tv başında kafa boşaltmaksa ya da eşin-dostunla çay içip memleket meselelerini tv haberleri üzerinden tartışmaksa ne yapacaksın kitabı? ihtiyacı olanlar okuyor, olmayanlar okumuyor.
bir de, kitap okumak ruhsal dinginlik ve tek başına kalabilme becerisi gerektirir. sessiz bir ortamda, bedensel olarak durağan şekilde ve içe dönük bir eylem kitap okumak. bizimki gibi anne egemenliği altında büyümüş çocuklardan oluşan, suçluluk duyguları ve bastırılmış cinsellikle yüklü toplumlarda tek başına kalabilmek ve ruhsal dinginlik kolay elde edilmez. bastırılmış kişilikler kitap okurken oluşan yavaşlığa ve yalnızlığa katlanamazlar. az önce duvarlara tırmanacak enerjisi olan adam daha üçüncü satırda esnemeler içinde kalır, göz kapakları ağırlaşır, içine sıkıntılar basar... niyeti başta okumak olsa bile yeterince olgun değildir yani... bu aslında tüm insanlar için böyledir de,.. bizim toplumda bu tip karakter biraz daha yaygın. kültürümüz böyle insanlar yetiştiriyor.

büyük hadron çarpıştırıcısı

fjhyf
atom altı parçacıklar üzerinde deneyler yapılmasına imkan veren laboratuar. dünyada tek örnek değil ama en gelişmişi bu diye biliyorum.

tüm dünya ekonomisinin %60'lık payı kuantum fiziği buluşlarından kaynaklı faaliyetlere dayanıyormuş. böyle antin-kuntin işler yapacağımıza işe yarar konularla ilgilenelim, diye düşünen insanlara da yeterli bir cevap oluyor herhalde...

ilişkide saygıyı kaybetmek

fjhyf
saygı, benim, diğerinin kendine özgü oluşuna içimde verdiğim onaydır ve bu sağlıklı bir insan olabilmek için şarttır. ilişkide olduğum kişi şöyle olursa saygı duyarım böyle olursa saygı duymam, diye bir hakkımız olamaz. her varlığın kendisi olma hakkı var ve bu tartışmasız şekilde saygıdeğerdir. ben bu diğer kişi ile ilişkide kalmak isteyip istemediğime karar verebilirim, o kadar. kendi ihtiyaç ya da hayallerime uymayan şeyleri benimsemek zorunda değilim ama saygı duymak zorundayım. bu, her birimizin kalbimizin atması veya nefes almamız kadar temel bir gerçek, bir ön kabul olmalı. aksi halde zaten sevmeyi de başaramayız.

david bowie

fjhyf
blackstar çok iyi bir albüm
"at the center of it all" sözleri ve doğu-batı karışımı bir ilahi gibi tınlayan müziğiyle blackstar tüyler ürpertici bir parça. astronomi, fizik, mistisizm, mitoloji aynı anda var içinde.
lazarus, dollar days ve i can't give everything away de çok iyi parçalar.
saksafon melodileri cuk oturmuş. jazz tınıları albümü zengiinleştirmiş.
nurlar içinde yat david bowie.

game of thrones

fjhyf
geçen sezonda hayal kırıklığı yaratan kısımlar çoktu. alışıldık amerikan tv dizisi formatına düşen bir sürü sahne izlettiler. hele şu çöldeki üç dövüşçü kardeş midir nedir onların sahneleri ve genel olarak tüm jaime'nin yolculuğunu içeren kısımlar yerlerdeydi. bu sezon işi sıkı tutarlar umarım.
her şeye rağmen jon snow ve özellikle kuzeyde white walkerlarla geçen savaş sahnesi sezonu kurtaran hikayeler oldu.
medeniyet öncesi yaşamı ve ilkel insanın dünyasını güzel resmediyor. yani bir tv dizisinde olacak kadar güzel tabii... tüm olay hala şehirli adamın paradigmaları üzerinden gidiyor, onu da kabul etmek lazım. belki de şehirli medeni adamın içindeki ilkeli güzel yansıtıyor, demek lazım.
bu zamanda karaktere ve diyaloğa odaklanan dizi bulmak zor. sırf bu nedenle bile izlenir.
mad men bitti. esas sorun o... mad men'i bir kez daha seyretmeyi tüm bu ve benzeri dizilerin toplamından daha tatmin edici bulurum o da ayrı bir konu...

renç koçibey

fjhyf
çocukluk kahramanlarımdan. renç koçibey vardı, galiba şükrü okçu vardı... bir de kaza geçirip topal kalmış ethem isimli bir yarışçı vardı. şimdi hayal meyal hatırlıyorum. renç koçibey gibi araba sürmeyi hayal ederdim... şaibeli bir ölümü olmuştu. bazı insanlar intihar demiştiler. bu fikir beni üzmüştü o zamanlar. süper kahramanımın intihar etmesi fikrinden çok rahatsız olmuştum.

psikoterapi

fjhyf
insan kendi bilinçdışı yapılanmasını kendi başına keşfedemez. psikoterapi sayesinde kişinin bilinçdışı yönelimleri açığa çıkarılır ve böylece değişim mümkün olur. psikoterapi insanın özgürleşmesi için vardır. genellikle "sorun" adını verdikleri bir şeyden "kurtulmak" için veya topluma uyumsuz görünen yanlarını törpülemek için giderler insanlar psikoterapiye ve bu bir hatadır... sorunlu veya uyumsuz dediğiniz o yanlarınıza hangi amaçla ihtiyaç duyduğunuzu anlamak psikoterapidir. carl jung'un dediği gibi "aslında başarısız bir tedavi girişimi olmayan nevroz yoktur." başarısız yöntemin yerine akılcı ve başarılı bir yöntem bulunca da terapi süreci sona erer... olay bu kadar basit...

varoluşçuluk

fjhyf
varlık, anlamdan önce mevcuttur demek ister. düşünceyi semboller ve anlamlar üzerinden kurarız ancak bu kurgumuz varoluşun tam karşılığı değildir...
kendimizi de bir kurgu olarak tanımlarız ve sonra kendi ürettiğimiz kurguya sıkışıp kalırız. kurgumuzu varoluşun kendisi gibi kabul ettiğimizde ise yaratıcı sorumluluğumuzu inkar etmiş oluyoruz. bu sorumluluğu yeniden sahiplenmek olgunlaşmanın temel şartı...

film önerileri

fjhyf
incelikli bir sanat eseri izlemek isterseniz: zerkalo (andrei tarkovsky)
kara mizah dolu ve bilgece bir komedi isterseniz: being there (hal ashby)
iyi kalite bilim-kurgu isterseniz: fahrenheit 451 (françois truffaut)
savaş filmi izlemekse niyetiniz: the thin red line (terrence malick)
tiyatrovari bir diyalog filmi için: carnage (roman polanski)
hafif ve kaliteli bir şey için: the fabulous baker boys (steve kloves)

ülkemizdeki cinsel psikolojinin maslow teorisiyle analizi

fjhyf
cinsellik kavramı orgazmla sınırlı değil. bu nedenle temel fikir olarak bastırılmış cinselliğin zararına katılıyorum ancak bu bastırılmışlığa karşı çözümü orgazm miktarını arttırmakta bulmuyorum. bu konuda rekorlar kıracak kadar çok cinsel partneri olan kişilerde de aynı nevrotik belirtiler görülebilir. haz almak ve agresyon bedenimiz kaynaklı temel motivasyon kaynaklarımız olduğu için böyledir bu. basit haz ve agresyon yoluyla yalnızca hayvanlar tatmin yaşar. bir insan için yaşam başarısı bu çiğ dürtüleri tatmin etmek değil kendi özgür kimliğini kurabilmektir. birçok insanda, sadece kendi benliğini bulamamanın getirdiği yoğun yaşam tatminsizliği nedeniyle cinsel ve agresif takıntılar oluşur. bugün durmadan kendi bedenini sergileyerek tatmin arayan instagram vs. gibi teşhir alanları veya başkalarının acısına duyarsızlık ve hatta bundan zevk alma gibi ruhsal hasarlar insanlar yeterince orgazm olmadıkları için değil gizli birer köle oldukları için yaşanıyor. önce anne-babalarının ve sonra da toplumsal kalıpların baskısı ile kendi kimliklerinden vazgeçip sırf bu daha kolay-konforlu olduğu için dış kaynaklı yaşam alışkanlıklarına bürünmüş kişiler müthiş bir cinsel tatminsizlik ve öfke duygusu içindeler. böyle bir kişiye ister cami hocası gibi baskı yapıp engel çekin ister adnan hoca gibi kilo kilo partner takdim edin sonuç değişmez. aslında önce kendi annelerine ve sonra tüm insanlara karşı nefret dolu olduklarını görmeye ihtiyaçları var. bu nefreti aşmadan çiğ cinsellik ve agresyonu da aşamazlar. kurabildikleri tek hayat anlayışı bunlardan ibaret kalır. diğer türlü olabilseydi porno yıldızları, jigolo ve fahişeler, mafya babaları ya da sokak dövüşçüleri dünyanın en sağlıklı, karakterli, düzgün insanları olurlardı. tüm bu insanlar cinsel ve agresif tatmini en fazlasıyla yaşayan kişiler sonuçta ama işe yaramıyor. önemli olan özgürleşmiş bireyin, entellektüel açıdan zenginleşmiş bir yaşam kurabilmesi. yoksa tecrübenin kendisi, anlamı olmadan bir hiç. yaşadığı şeyi anlayıp üzerinde düşünebilen ve çiğ bedensel dürtülerine yüceltilmiş anlamlar katabilen insanlar mutlu olabilir.

başkanlık kan dökülmeden gerçekleşmez

fjhyf
bugün de bu çıktı piyasaya. ülkede konuşulan konulara bak! avrupa'ya giderken vize işlemleri sırasında çok asabım bozuluyordu. hata ediyormuşum... böyle bir medeniyetsizliğin, cahilliğin, çiğliğin yuvasından gelen insana biz de olsak filtre uygulardık. içi dışı bayağılık ve hınç dolu bir halka dönüştük. her gün yeni bir ölüm ve acı açlığı siniyor hayatımıza. rezilin rezili aptalca fikirler için birilerini öldürmeye niyetli insanlarla doldu bu ülke.

sigmund freud

fjhyf
freud'un bahsettiği cinsel haz, onu okuduğunda-bir yerlerden duyduğunda kendi fantezileri depreştiği için pek bir heyecanlanan ve çareyi freud'a kızmakta ve değersizleştirmekte bulan insanların anladığı yatak sahneleri ile açıklanmaz. hazzın beden kaynaklı olmasıyla ilgili bir konudur, o kadar. önce emmeden duyulan haz (bebeğin doyumu), sonra anal kasları germekten duyulan haz (ilk kontrol etme, aktif rol alma becerisi ve bunun hazzı), sonra da genital bölgeden duyulan haz (karşı cinsten ebeveyne aşk duyan çocuğun anne, baba ve çocuk arasındaki ilişkiden duyduğu haz ve üreme yetkinliği içeren cinsel alana ilk adım) şeklinde bir gelişim şeması çizmiştir. bu şema doğru bir şemadır da... bütün insanlar ilk çocukluk gelişimini bu yolla yaşar ama marifet bedensel kaynaklı bu haz alanlarını sağlıklı, gelişimci bir yolla aşıp zihinsel ve üretici bir mecraya taşıyabilmektir. freud, ruhsal bozukluğu, bu temel cinsel aşamalarda takılmak ve bir yetişkin olarak bile hala bedensel seviyede, gelişmemiş cinsel fantezilerin etkisinde kalmak olarak tanımlamıştır. bilinçdışı bu aşırı fantezilerin de kişinin hayatında verdiği kararları, amaçlarını ve ilişkilerini yönlendirmesine bir son verecek tedavi yöntemi geliştirmiştir. kafayı cinselliğe takmış pornocu ahlaksız bir sapık falan değildir yani. aksine, kafayı seksle bozmuş, pornocu ilkellerin kendi gerçeklerini ortaya serdiği için tam da bu özelliğe sahip kişilerce düzenli olarak lanetlenir.

13 mart 2016 ankara patlaması

fjhyf
yayın yasağını sorgulayan ne kadar az insan var. ne kadar da normalleşti. başkentte bomba yüklü araç otobüslerin arasında patlatılıyor ve ülkenin büyük bir kısmı bu konuda haber alamamayı rutin bir uygulama gibi görüyor.
bu üçüncü. sadece ankara'da üçüncü... ölenleri kimse geri getiremeyecek. bu ne anlamsız bir dünya, ne kadar dejenere bir insanlık. umut etmek giderek zorlaşıyor.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol