(bkz: muhtelif arayla)
son açılımlarından sonra "cenab-ı hak partisi" şeklinde dalga geçilebilecek, sosyalist enternasyonel üyesi yurdum fırkası.
çok ciddiye alınmaması gerektiğini düşündüğüm, abbas güçlü moderatörlüğündeki, adı; "yurdum öğrencisinin durumu" şeklinde değiştirilmesi gereken tv programı.
karşısında fazlaca vakit geçirilmemesi gereken ama olmazsa da boşlğu hissedilecek eşya.
çok "yazık" bi durum. artık tarihinde savuşturmak üzere mülki ve idari amirin toplaşıp müsamere izledikleri sembolik bir olaydır. türkiye halklarının bağımsızlığı için dökülen o kadar kanın üzerinde halay çekmektir. zira o kanla elde edilen topraklarda şimdi o kanı dökenlerin bankaları, sigorta şirketleri, inşaat şirketleri, gıda şirketleri, "global holdingleri" fink atmaktadır.
amir kişisi babacan olduğunda iyidir. ezmez, ezdirmez. korur, kollar. yalnızca işlerin yolunda gitmesi ona yetmez. senin hayatının da yolunda gitmesini ister.
bir de alıştığmız amir kişisi vardır. o, kocaman dünyada kücücük olmasının acısını senden çıkarır. kendinin farkına varamamıştır. içten içe kendisinin suçlu tarafı, o mevkiyi haketmediğini yüzüne vurur. o da bu sesleri sizin düşünceniz sanır ve "işte hayat"
bir de alıştığmız amir kişisi vardır. o, kocaman dünyada kücücük olmasının acısını senden çıkarır. kendinin farkına varamamıştır. içten içe kendisinin suçlu tarafı, o mevkiyi haketmediğini yüzüne vurur. o da bu sesleri sizin düşünceniz sanır ve "işte hayat"
psikopat kişi hayatla kendinin bi ortasını bulamayan kişidir. psikopat kişi sanıldığı gibi keyif versin diye maddeyle bağ kurmaz, aksine hayata biraz daha tutunabilmek için, azıcık normal olmak içindir çabaları. hapse ya da tımarhaneye girmemek için...
ve sanıldığı gibi eksik değildir düşünceleri, fazladır... hem de çok fazla. bu yüzden farklıdırlar. psikopat-tırlar...
ve sanıldığı gibi eksik değildir düşünceleri, fazladır... hem de çok fazla. bu yüzden farklıdırlar. psikopat-tırlar...
kolalısı da vardır bunun. bir de kola diye bi sakız vardı eskiden. hala da var. gördükçe alıyorum ben. ülke bayakları çıkıyordu içinden, onu kaldırmışlar şimdi.
hamur tatlılarının en asili baklavadır.
ev baklavası onun yalakası gibi.
işte feodal dönemde sarayın etrafına birikip kralın, kraliçenin ünvan dağıttığı toprak sahipleri yok mu? hah öyle.
ev baklavası onun yalakası gibi.
işte feodal dönemde sarayın etrafına birikip kralın, kraliçenin ünvan dağıttığı toprak sahipleri yok mu? hah öyle.
yalnız kaldıysan. kalkıp pencerenden bir bak. güneş açmış mı? yağmur düşmüş mü?...
gelir hep aklıma pencere deyince. sonra bir senesini pencereyi aramakla geçiren kırık arkadaşlar. kuşlar böcekler. evet
gelir hep aklıma pencere deyince. sonra bir senesini pencereyi aramakla geçiren kırık arkadaşlar. kuşlar böcekler. evet
atom bombası bulununca bütün ortadoğu, afrika ve doğu asyaya tatbik edilebilir. bence bi mahsuru yoktur.
eylemlerin en güzeli. açık havada dahi insanların yadırgamasını bir türlü anlayamam. tamam kapalı yerde dumansız bilmemne sahası falan filan da e açık havada bi rahat verin ya. niye ayıptır ki acaba?
sonra bir de tuvalette alasını yapmıyor gibi eleştirenler var. "ayy naaptın iğrençsin yaa" lan bi git! uzaklaş o zaman. çok yabancıyız kendimize usta çok...
sonra bir de tuvalette alasını yapmıyor gibi eleştirenler var. "ayy naaptın iğrençsin yaa" lan bi git! uzaklaş o zaman. çok yabancıyız kendimize usta çok...
günümüzde çok işimizin olmadığı insanlardır. meraklı olanlarından çok hazzederiz, bir kaşık suda boğacak kadar. bana gelince çoğunlukla küçük görmek eğilimindeyim. komşunun benim için ciddi bi tanımı yok. tanımlayacak kadar bi değeri yok komşunun. komşuluk eskidendi. artık her şey dedikodu. ve kaygılanmasınlar, üzülmesinler yok efendim rahatsız olmasınlar, mutlu olsunlar diye girilen bir sürü maymunluk.
şaka gibi uygulama.
gerçi artık daha gelişmik teknolojik aletler var ve geliştirilmeye devam ediliyor. ve fakat geliniz görünüz ki; hala ilkel yöntemler uygulanmakta. ingiltereyi kınıyorum. gitmek de istemiyorum. hatta bütün ingilizler türkiyeye gelsin. ingiltere hatasını anlasın vizesiz geçiş hakkı tanısın insannara. o gün gelene kadar ingiltereye dingiltere demeye davet ediyorum herkeşi. evet.
gerçi artık daha gelişmik teknolojik aletler var ve geliştirilmeye devam ediliyor. ve fakat geliniz görünüz ki; hala ilkel yöntemler uygulanmakta. ingiltereyi kınıyorum. gitmek de istemiyorum. hatta bütün ingilizler türkiyeye gelsin. ingiltere hatasını anlasın vizesiz geçiş hakkı tanısın insannara. o gün gelene kadar ingiltereye dingiltere demeye davet ediyorum herkeşi. evet.
saldırganlığın meşru görüldüğü,
yasaların yeniden yorumlandığı aydır.
"hoşgörü ayı"dır. evet.
yasaların yeniden yorumlandığı aydır.
"hoşgörü ayı"dır. evet.
sonra korkmadım ben bi gün.
iyi değiliz sevgilim. akşam oldu mu kırlangıçları görmeyince bi tuhaf oluyorum ben.
8 çiziyoruz işte kendi çapımızda.
senin sekizinle benimkinin bi farkı yok sokaktaki adam.
çap farkı var sadece.
sen gezerken daha çok şey gördüğünü sanıyorsun belki.
yada ben senden daha çok farkındayım bunun bi sekiz olduğunun.
ama belki de otopark tadında bir şeydir. yani değşen belki de sadece kaçıncı katta olduğunu gösteren rakamlardır. o zaman iyi. yükseliyoruz demektir.
sonra denizler ve koyunlar.
gerçek tekerlekler istiyorum sonra ben.
şu özgüven meselesini mi? düşünmüyorum bile artık.
geçip gidiyor zaman. beni de götürerek.
çürümüş sonra. sonra bi gün ben korkmadım ama daha önce korkmakta ne kadar haklı olduğumu anladım.
anlattılar... onlar anlattı ben dinledim sabaha kadar.
asla bırakmamalıydım mücadeleyi.
sonra bırakmakta ne kadar haklı olduğumu anladım.
anlattılar... onlar anlattı ben dinledim.
sonra sayıkladım ben.
bi gün korkmadım ben sonra diyerekten...
iyi değiliz sevgilim. akşam oldu mu kırlangıçları görmeyince bi tuhaf oluyorum ben.
8 çiziyoruz işte kendi çapımızda.
senin sekizinle benimkinin bi farkı yok sokaktaki adam.
çap farkı var sadece.
sen gezerken daha çok şey gördüğünü sanıyorsun belki.
yada ben senden daha çok farkındayım bunun bi sekiz olduğunun.
ama belki de otopark tadında bir şeydir. yani değşen belki de sadece kaçıncı katta olduğunu gösteren rakamlardır. o zaman iyi. yükseliyoruz demektir.
sonra denizler ve koyunlar.
gerçek tekerlekler istiyorum sonra ben.
şu özgüven meselesini mi? düşünmüyorum bile artık.
geçip gidiyor zaman. beni de götürerek.
çürümüş sonra. sonra bi gün ben korkmadım ama daha önce korkmakta ne kadar haklı olduğumu anladım.
anlattılar... onlar anlattı ben dinledim sabaha kadar.
asla bırakmamalıydım mücadeleyi.
sonra bırakmakta ne kadar haklı olduğumu anladım.
anlattılar... onlar anlattı ben dinledim.
sonra sayıkladım ben.
bi gün korkmadım ben sonra diyerekten...
jungun analitik psikolojisinde, bilinçdışının öz-düzenleyici eğilimi. bilinç belli bir yönde aşırı taraflı olduğu, yani bilinç durumunun belli bir yönü ağır bastığı zaman, bilinçdışı, organizmik dengeyi yeniden kurmak için gölgede kalan kısmı yukarı doğru iter. bu dengeleme mekanik olmaktan çok içgüdüseldir ve karşıtların birbirini tamamlayıcılığı ilkelerine göre işler.
aşırı bencil bir insanın ansızın ve dürtüsel bir biçimde cömertçe davranışlara girmesi buna bir örnektir.
aşırı bencil bir insanın ansızın ve dürtüsel bir biçimde cömertçe davranışlara girmesi buna bir örnektir.
klasik psikanalizde, kişinin gerçek veya hayali kusurlarını örtmeye, bu kusurları bilinç düzeyinden uzak tutmaya çalıştığı bilinçsiz bir savunma mekanizması.
<psycho> zihin, zihinsel, ruhsal anlamında önek.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?