confessions

cokoprens

- Yazar -

  1. toplam entry 723
  2. takipçi 1
  3. puan 19978

korku filmi klişeleri

cokoprens
gerilim müziğinin yükselişinin ardından hiç bir şey çıkmaması:
siz olduğunuz yerde kıpırdayamazsınız, doya doya korkayım istersiniz hazırsınız, müzik doruğa yükselir. ya konserve kutusunu deviren bi kedi, ya açık kalmış bi televizyon, ne bileyim ben korkulacak bişy yoktur yani.

dinle dalga geçen entry yazma sevdası

cokoprens
öyle bir olaydır ki. birileri belki de bir şeylere sırf var oldukları ya da birçok kişi inanıyor diye inanmasın amacıyla bir şeylere şafaktan saldırıyordur. mistik olgulara pirim verilmesini yanlış buluyor, kitlelerin, halkın uyuşturulmasına karşı çıkıyordur. bilim ve akılla hiç bir alakası olmayan safsatalardan ve cehaletten kurtulsun diye insanlar, birbirlerini zehirlemesin, kafalarını kumdan çıkarsınlar diye, "ateist olup marjinal görünecek, kafasına göre radikal takılacak" gibi eleştirilere maruz kalmak pahasına ve hatta afaroz edilme tahlikesine karşın bir şeyler yazıyor olabilirler. saygı duyarım sevdalılarına.

seks

cokoprens
teknik olarak sapıklıktır. çünkü iş çiftleşmeyi geçtiği zaman ona çiftleşmek diyemiyoruz, o yüzden sex diyoruz zaten. aslında, akabinde ve detayında biraz fetişist bi durum ortaya çıkıyor gibi. yıllarca alman ve daha sonra bilimum ecnebi milletin ve sonunda türklerin de içine girdiği bir kafilenin çiftleşme sahnelerini seks sandık. demek ki böyle imiş dedik... ve yanıldık.

utanmaz adam ’ın da dediği gibi "artık araç değil amaç" haline gelmiş bu eylem, aslında iki kişinin birbirine olan tutkusundan ortaya çıkan bir meyve gibidir. olması gerekeni budur.

ancak kadının mülk sayılmasından sonra (ataerkil toplum) orataya çıkan bazı aksaklıklar nedeniyle adam, "mademki mülktür niye saklamayayım" mantığına erişmiş ve daha sonra kadının ikinci sınıf insan sayıldığı günümüze kadar işleyen bir süreç devam edegelmiştir. satmak için kız büyüten aile kurumuna, köle pazarı demek artık pek de ayıp değildir. akabinde kızlara "eteğini ört ayıp sen hafif kadın mısın?", "allah yakar bak" vs. ve erkek çocuklara "hadi oğlum göster amcalara pipiyi" şeklinde gelişen süreç, erkek ve kız çocuklarına bir arada oynamayı bile çok görmüştür, ki kalmışki bir arada yaşamak...

bu yüzden birbirini tenhada yakalayan iki cinsiyet bu işin kısa sürmesine artık razı olamaz duruma gelmiştir ve seks, "mahrem bir oyuncak" haline gelmiştir. dışarıda herşeyden yalıtılan ve bastırılan insanlık, evlilik kisvesi altında evinde sapkınlıktan başka bir çare bulamamıştır.
iyi de yapmıştır. ama bu böyle gitmezdir.

aşık olduğunda uyuyamamak

cokoprens
bence bunun vücut kimyasıynan alakası var. yaşadığım bir dönemi cok iyi hatırlıyorum.
uyuyamıyordum, ne yaparsam yapayım. günlerdir yemek yemememe ve uyumamama rağmen kendimi o kadar dinç, genç, enerjik, kuvvetli hissediyordum ki.
kesin bunun vücuttaki hormonlarnan bi alakası var.
herkeş her zaman öyle olabilse.
sonuç olarak aşkın yan etkilerinden bir tanesi.

kinyas ve kayra

cokoprens
oturduğu yerden bir kinyas, bir kayra olabilen adam hakan günday’ın doludizgin romanı. kinyas ya da kayra’nın yaşadıklarını yaşamadığından eminim ama bu kitapta hayallerini harmanladığını düşünüyorum. gitmek ve kalmak arasında zaten durmadan ikirciktedir hakan. karakterlerle gittiğinde olacakları kurgulamış bence, her ikisi de kendisi, birisi gidişinde ısrarcı olan yanı, diğeri ise vazgeçmek eğilimli yanı. zaten hayatın kendisi de gitmekle kalmak arasında, her iki durumda da mutlu olamayacağınız bir şey değil midir?

azil’de de aslında kinyas ve kayranın analizi yapılmaktadır, önce gitmek ve kalmak düşüncesi sonucu ortaya çıkan olasılıklar zinciri kinyas ve kayra, arkasından azil’de kinyas ve kayra’nın hakan’a geridönüşümü, feedback bi nevi.

gitmek ve kalmak arasındaki derin uçurum, piç’te de kendini belli eder. bakış açınıza göre yine en akıllı veya en karaktersiz davrananın "hakan" olması, bence bir başka şaşırtıcı detaydır.

solcu

cokoprens
daha çok eylül’ün üzerinden geçtiği insanlar gelir aklıma. küçük burjuva, sindirilmiş, yalıtılmış, yalnızlaştırılmış. en çok da bu yüzden peşlerinden gelen nesile, isteyerek yada istemeyerek yanlış bir solculuk imajı göstermiş, genellemeyi seven gençlik de, onları bi güzel genellemiş, bu imajı solculuk sanmış...
onlar erememiş muradına, gençler kerevet görememişmiş...

aklım hep sende

cokoprens
sözleri şöyle:

hiç yoksan da, yalnız bir düşsen de
aklım hep sende, sende, hep sende
gelmesen de, yalnızca beklensen de
aklım hep sende, sende, hep sende

ırmak olsan sulasan toprağımı benim
yıkansa suyunda derim

bir gizsen de, şarkımda tütsen de
aklım hep sende, sende, hep sende
bir yolsan da, hasrete çıksan da
aklım hep sende, sende, hep sende

bıçak olsan saplansan ruhuma benim
kanasa ucunda derim

bir gizsen de, şarkımda tütsen de
aklım hep sende, sende, hep sende
bir yolsan da, hasrete çıksan da
aklım hep sende, sende, hep sende

hep sende, hep sende, hep sende

nevrotik sayıklamalar

cokoprens
sigara içiyorum. öööyle kalmışım monitöre ayrılmış ağzım. mustafa var işte bizim. çok matah bi adam değil de, yani işte olmasa da olurdu. aramızda bir sorun varmış gibi olmasın dedim, selam verdim messengerde. vermez olaydım. ben böyle tereddütte kaldığım zaman bir şeyler yapmaya, mutlaka tuhaf bir şeyler oluyor. önseziyede inanmam da. demekki olanları iyi tahlil ediyorum. bu yeni jenerasyon öldürecek beni. bir şey olduğundan da değil, bunun yanında serseri bi kaç tip var takılmıyorum epeydir, selamlaşmıyoruz dahi gıcık oluyorum bebelere. el hasıl bu da bi kaç sefer onların yanında bulunmuş bulundu ya, selamdan nasibini alamayınca tabi... öyle oldu.

öyle işte diye bi bitiriş var bide. yazıyı "öyle işte" diye bitirenleri severim. bilirler çünkü karşı tarafın hala beklemede olduğunu, bunun nereye bağlanacığının merakla beklendiğini bilirler.
mesela: ben dün ali abi’nin oraya gittim bir de ne göreyim, eski sevgilim orda, içim hopladı böyle, böyle bi tuhaf oldum. öyle işte.
gibi. çok sempatik değil mi?

nası kavruluyor içim bide. bi su içeceğim kırk dereden su getiriyorum, kırk saattir sana yazıyorum, kalkamıyorum yerimden. kafamda kıyak gibi ufaktan. nası kavruluyor ama içim. ciğerim yanıyor resmen. "akşam kavurma mı yedin" diye sorulası bi durum yani. tuhaf. tuhaf oldum. öyle işte....

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol