artemisia

%’de 1.6’sı 240 milyon dolarsa---> %de 100’ü 15000 milyon dolardır. yani 19500 milyon ytl... biz de burda entry girelim aq... çalışıp yapalım sözlükçe daha iyisini kırışırız 19500000000 ytl’yi..

"bilgibook", "facebilgi", "bilgiface", "face’ini skym" gibi alternatif isimli bir şey olabilir pekala.. ben kodlama için bizzat çalışmalara başladım. öncelikle mail nasıl yollanır onu öğrendim, sonra msn’de titreşim yollamayı da...az kaldı, evit.

o kadar çok şey başarmış ve yapmıştır ki, hayatında pek çok önemli tarih vardır ve dolayısıyla biraz kasılırsa sırayla "atatürk ve 42 mucizesi", "mustafa kemal ve inanılmaz 35", "ulu önder ve 22 sırrı" da çıkartılabilinir. yahu adamın tm hayatı tarihi belge niteliğinde, her gün yeni bir rakam, her ay o rakamlardan birer tane var, bul bul yaz.

bir de tam tersi vardır ki çok daha kötüdür, çocukken küçük bir meleğe benzeyen bazı bireyler büyüyünce bir mutanta evrimleşebilir. inanın kendimden biliyorum. hadi saçlar koyulaştı, ağız yüz değişti, anladım da yahu göz rengi nasıl koyulaşır onu çözemedim.. geri evrimin en güzel örneği olarak bu başlıktan şikayeti olanları kınar daha kötülerinin de olduğunu belirtirim. şimdi gidip toynaklarımı yontmalı ve de derimi törpülemeliyim, evit.

-sen uyurken konusuyorsun berkcan
+hassssii.. eeöö ne dedim bensu? saçmalamışımdır, rüya falandır, inanma sen, inanma, yalandır hem o, tanımıyorum ki, ay ne dedim ki yani?
-noldu ki, neden kızardın sen aşkım? ya böyle anlamsız kelimeler söyledin, pek anlaşılmadı, ya berkcan iyi misin kuzum? terledin de..
+ohhhhh.. daha iyi olmamıştım. anlamsız kelimeler ha, ahaha ay çok güzel, çok şahane...eeheheheheh...

dip not: ve kahramanımızın döktüğü ecel terleri yarattığı sanal sadakat güneşinin sıcaklığıyla bensu’nun teninde buharlaşırken, bir uyurken konuşma macerası da böylece atlatılmıştır..

müzik biraz gıcık olsa da oldukça ibret verici, sevindirici bir hikaye; neden kimseler izlemeye bile dayanamıyor anlamadım. kampanyadan haberi olmayan birinin bile anlayacağı dilden basitçe anlatılmış, üstelik akılda kalıcı. ayrıca bu kampanya sayesinde şu anda bir karnında iki de eteğinde çocukla tarlada çalışan "ayşe" yerinde öğretmen bir bayan var. buna sevineceğimize ilkokulda öğretilen basit bir şarkıya takılıp da tüm ana fikri çöpe atmak doğru değil. üstelik ayşe de resmen serpilmiş, ona sevinin bari.

bir grup bilim adamları gözetiminde az önce gerçekleştirmeye çalıştığım ama başaramadığım deney. sonuç: olmuyor. üstelik sadece ona değil burnuma da değmiyor meret.

not: sırasıyla kıçıma, sırtıma ve de enseme de değdiremedim, ilgilenenlerin bilgisine...

kanımca kullanıcılarına, eski arkadaşlarına "bakın şöyle kariyer yaptım, resimlerimden gördüğünüz üzre roma’ya, paris’e ve new york’a gittim, o da yetmezmiş gibi belçika’da master yaptım, 3 tane sarışın alman hatun götürdüm, ayrıca 355 arkadaşım var ve çok sosyalim" deme şansı sunan platform... bunun için farklı ülkelerde güzel hatunlarla çekilmiş fotoğraf koymak, status kısmına "off bu tez bitmeyecek, ben pittsburgh’dan sıkıldım" yazmak, toplumsal olaylara duyarlı olduğunu belirtmek için siyah kurdeleli resim koymak ama bunun yanında da komik yazılar ve de ortam arkadaşlarınızdan gelen değişik aplikasyonlara da profilinizi şenlendirmek elzemdir. burda asıl amaç "sizler beni görmeyeli acayip süper bir yaratığa evrimleştim" mesajı vermektir. ya da benim arkadaşlarımın hepsi görgüsüz dallamalarmış emin değilim. tek gördüğüm muhteşem hayatlar yaşıyormuş gibi profiller yaratmaya çalışan ve etrafındakilerce onaylanmayı bekleyen mutsuz insanlar..

(bkz: sözlükte kim kiminle)

şöyle bir şeydir:

http://www.biertijd.com/mediaplayer/?itemid=3954

allah hepsinin belasını versin..

eğer bir de hatunsa türk erkeklerine yeter de artar bile.

edit: berbat veren türk erkeğine yetmezmiş zannedersem, ne kadar eşeğim... memeleri de olsun efendim, karpuz kadar, böyle iyi mi?

katı olan her şeyin buharlaşmasıdır.
"all the solids melt into air!"-marx (komunist manifesto)

şehrin kalabalığında koştururken kafalarımızın üstündeki ışık halelerini çamurlu caddeye düşürmektir.

şu çılgın türkler uzun süredir çıldırmıyordu, ben bile kendimi çılgın hissetmeye başladım, köklerinin kazınması yakın olan şerefsiz terörist grup.

(bkz: 21 ekim 2007 hakkari pkk catismasi)

duygularıma tercüman theme:

artemisia: keşke simsiyah bir theme falan hazırl...
independence: hazırladım bile,
art: default olarak açılsa, bi de yazısı fala...
indy: hepsi var.
art: oeeh ellerine sağlık.

sadece yazılan entryler bile copy paste yapılsa belki birilerini bu rezil günlerde gülümsetmeyi başarır ve bazılarına yalnız olmadıklarını hissettirir. belki de ilgili başlıklara bol bol entry girilip sonra derlenip yollanabilinir. sözlükte nevrotik sayıklamayı bir kenara bırakıp, şehit yakınları için ağlama ve harekete geçme zamanıdır.

adı mehmet, hasan ya da hüseyin’di... ailesinin göz bebeğiydi. hem hangi evlat değildir ki? anasının kuzucuğu, küçükken ateşlendiğinde elini başından düşürmediğiydi. hani sokakta oynarken düşüp de dizi kanayınca ağlayıp eve geldiğinde annesinin de onunla bir ağladığıydı, kıyamazdı ki yavrusuna, dayanamazdı minik bir yara bile almasına; canından çok sevdiğiydi... umutlar bağladığı, yaşı geliyor diye çeyizler biriktirdiğiydi. kendi yiyemese de onu etli, sütlü beslediği, daha 18’inde askere gönderdiğiydi..
ismi belki ahmet, belki de ali’ydi...daha geçen sene bugün evinde, sıcak yatağında uyanmış, kahvaltısını yapmış belki de ailesiyleydi.. nerden bilsindi ki tam bir sene sonra bugün buz gibi bir ekim pazarında biz "türban, tezkere, bülent ersoy, gülben ergen" tartışırken o hiç de sevmediği silahı sırtında; bir bebek katili şerefsizin elinden çıkan bir kurşunun daha körpecik 18 yıllık bedenini delip geçeceğini..nerden bilsindi.. daha yapacağı çok şey vardı, çocukluk aşkı aslı’yla nişanlanacak, hiç görmediği istanbul’a bir gün taşınacak ve o çok sevdiği kırmızı arabadan alacaktı.. daha 18’di, ne yaşamıştı ki...
bugün 17 asker şehit oldu, 17 anne diri diri toprağa gömüldü, belki birinin evladının adı halil’di.. vatanı için doğuya gitmişti, peki vatanı onun için ne etmişti????

deney malzemelerimiz: 1 piknik tüpü, makas, su, bir boş şişe, ısıya dayanıklı bir kap(tercihen tencere) ve çiçekli bir bahçe...
deneyden beklediğimiz sonuç: annemizin bizim sürmemize izin vermediği parfümünden daha güzel kokan bir parfüm yapmak.
deneye katılan bilimadamlarının ortalama iqları: yaklaşık 80-90 civarında, bildiğiniz çocuktuk yani.
deneyin yapılışı: güzel kokan çeşitli çiçekler bahçevana yakalanmadan itinayla koparılır. koparılan çiçekler su dolu tencereye makas yardımıyla un ufak edilerek konur. su kaynayıncaya kadar karıştırılarak beklenir. kaynamış çiçekli su soğuyuncaya kadar bekletilip şişeye konur.
sonuç: elde edilemeyen parfüm kokusu+elde edilen gül suyu ve anneye tüple oynarken yakalanınca suratta patlayan tokat= başarısız deney.

su yerine alkol koysaydık olacaktı, biliyorum ben..

bir kravat takıp bir de sakal traşı oldular mı vatana millete hayırlı evlatlar olacaklardır diye devam ettirilebilitesi olan cümle. hani bir başlık vardı, çok ayıptı falan; yooorrraaa... neyse..

bir de şöyle bir sanat eserimiz vardır, çağrışmadan edemeyeceğim:
(bkz: bir tanesinden bir tanesine)