ahs hotel'in, ilk bölüm finalinde çalınan eagles şarkısı. çok şaşırmıştık. (bkz: kırk yıl düşünsem aklıma gelmez)
hotel california
"çıkışını yaptırabilirsin her zaman, ama asla ayrılamazsın..."
uyuşturucu maddelerin acı gerçeğidir; allah düşürmesin uyuşturucunun kucağına.
uyuşturucu maddelerin acı gerçeğidir; allah düşürmesin uyuşturucunun kucağına.
eğer sevgilinizle geceleyecekseniz bu otelde evlilik cüzdanı sorarlar. bu çağda hem de, ne kadar ayıp.
hızını alamayan genç yetenek abla şimdi de bu şarkıyı seslendirmektedir.disko kralında.
(bkz: angel)
(bkz: angel)
össye hazırlanma senesinde nerdeyse her ara verişimizde bütün dersane duvarlarına kazıdığımız ve özellikle konserde söylenmiş o müthiş girişiyle çok çok çok büyük bir şaheser.
"last thing i remember
i was running for the door
i had to find the passage back to the place i was before "
(05:22)
izlemeden ölmemeniz gereken bir canlı performans için;
http://tinyurl.com/2n82kv
i was running for the door
i had to find the passage back to the place i was before "
(05:22)
izlemeden ölmemeniz gereken bir canlı performans için;
http://tinyurl.com/2n82kv
insanı kendinden alıp götüren parça.
parçanın girişinde ve son bölümünde solo çalmaya çalışıldığında enfes bir duygu veren parçadır.
hemen hemen bütün alternatif gruplardan çeşitli mekanlarda dinlenilen tam bir klasiktir.
bence dünyanın gelmiş geçmiş en güzel şarkılarından biri olan eagles klasiğidir. hele sonlarındaki solo enfestir, saygı duyulasıdır.
efsane şarkı.welcome to the hotel california ah keskee
belki de gelmi$ geçmi$ en "net" $aheser.
zihnin dönemlerine en iyi tasvirleri yapı$tırıvermi$, yükselttiği kadar dü$ürmü$,
o nedenle; eskimiyor.
evet evet;
(bkz: aman diyim)
(bkz: some dance to remember some dance to forget)
zihnin dönemlerine en iyi tasvirleri yapı$tırıvermi$, yükselttiği kadar dü$ürmü$,
o nedenle; eskimiyor.
evet evet;
(bkz: aman diyim)
(bkz: some dance to remember some dance to forget)
boat on the river gibi klasikleşmiş insanı duyduğu zaman uzaklara götüren yalnız çok fazla dinlanilmemesi gereken şarkı
bir hurafe de benden inanması zevkli: "tersten dinleyince satanist öğeler içeren bir takım inlemeler duyuluyor."
dinledim, anlamadım.
dinledim, anlamadım.
hakkında tonla hurafe olan ve nereden baksanız oradan algılayacağınız güzide şarkı. kanımca uyuşturucu ya da keyif verici bir maddenin anlık getirilerinden bahsetmektedir. şarkıya adını veren hotel california kavramı ise beyninizin içinde açıldığına inandığınız herhangi boyuttan biridir.
büyük lebowski soundtrack albumunde bulunur. yalniz dinlenildiginde insani sakinlestirir arkadas ortaminda ortamin amina resmen koyar.
on a dark desert highway, cool wind in my hair
*karanlık bir çöl otoyolunda, serin rüzgar saçlarımda
warm smell of colitas, rising up through the air
*colitaların sıcak kokusu, yükseliyor havaya
up ahead in the distance, i saw a shimmering light
*ileride bir mesafede, parlak bir ışık gördüm
my head grew heavy and my sight grew dim
*ağırlaştı başım ve bulanıklaştı görüşüm.
i had to stop for the night
*gece için durmalıydım
there she stood in the doorway;
*orada, kapının önünde durdu
i heard the mission bell
*görev zili duyuldu
and i was thinking to myself,
*ve kendi kendime düşünüyordum ki
’this could be heaven or this could be hell’
’*cennet de olabilir bu, cehennem de’
then she lit up a candle and she showed me the way
*sonra bir mum yaktı ve bana yolu gösterdi
there were voices down the corridor,
*koridor boyunca sesler vardı
i thought i heard them say...
*sanırım şöyle dediklerini duydum onların:
welcome to the hotel california
*california oteline hoşgeldiniz
such a lovely place
*ne kadar hoş bir yer
such a lovely face
*ne kadar hoş bir çehre
plenty of room at the hotel california
*bir çok oda var otel california da
any time of year, you can find it here
*yılın herhangi bir zamanı, bulabilirsiniz burada
her mind is tiffany-twisted, she got the mercedes bends
*aklı "tiffany-dalgın", "mercedes kavisleri"
she got a lot of pretty, pretty boys, that she calls friends
*bir sürü tatlı çocukları vardı, arkadaş diye çağırdığı
how they dance in the courtyard, sweet summer sweat.
*sahnede nasıl dansettikleri, tatlı yaz teri
some dance to remember, some dance to forget
*bazı danslar hatırlamak içindir, unutmak içindir bazısı
so i called up the captain,
*böylece hatırlattım kaptana
’please bring me my wine’
’*lütfen şarabımı getirin bana’
he said,’we haven’t had that spirit here since nineteen sixty nine’
*o dedi ki; "o ruhu yakalayamamıştık 1969 dan bu yana"
and still those voices are calling from far away,
*ve o sesler çok uzaklardan çağırıyor hala
wake you up in the middle of the night
*uyandırır seni gecenin ortasında
just to hear them say...
*sadece onların şunu demelerini duymaya...
welcome to the hotel california
*california oteline hoşgeldiniz
such a lovely place
*ne kadar hoş bir yer
such a lovely face
*ne kadar hoş bir çehre
they livin’ it up at the hotel california
*otel california’da yaşarlar şaşaa içinde
what a nice surprise, bring your alibis
*ne kadar güzel bir sürpriz, getirir bahanelerinizi
mirrors on the ceiling,
*aynalar tavanda
the pink champagne on ice
*buzda pembe şampanya
and she said ’we are all just prisoners here, of our own device’
*ve o dedi ki; "burada hepimiz sadece mahkumlarız, kendi düzeneğimizin"
and in the master’s chambers,
*ve ana salonda
they gathered for the feast
*ziyafet için toplandılar
the stab it with their steely knives,
*çelik bıçaklarıyla onu doğradılar
but they just can’t kill the beast
*fakat canavarı öldüremezler
last thing i remember, i was
*hatırladığım son şey, benim
running for the door
*kapıya koştuğumdu
i had to find the passage back
*geçidi tekrar bulmalıydım.
to the place i was before
*daha önce bulunduğum yere açılan
’relax,’said the night man,
*"rahatla" dedi adam
we are programmed to receive.
*varmak için programlandık
you can checkout any time you like,
*istediğin zaman kontrol edebilirsin
but you can never leave!
*ama ayrılamazsın asla!
şeklinde bir eagles şarkısıdır.benim de hayatımın şarkısıdır.
(bkz: eagles)
*karanlık bir çöl otoyolunda, serin rüzgar saçlarımda
warm smell of colitas, rising up through the air
*colitaların sıcak kokusu, yükseliyor havaya
up ahead in the distance, i saw a shimmering light
*ileride bir mesafede, parlak bir ışık gördüm
my head grew heavy and my sight grew dim
*ağırlaştı başım ve bulanıklaştı görüşüm.
i had to stop for the night
*gece için durmalıydım
there she stood in the doorway;
*orada, kapının önünde durdu
i heard the mission bell
*görev zili duyuldu
and i was thinking to myself,
*ve kendi kendime düşünüyordum ki
’this could be heaven or this could be hell’
’*cennet de olabilir bu, cehennem de’
then she lit up a candle and she showed me the way
*sonra bir mum yaktı ve bana yolu gösterdi
there were voices down the corridor,
*koridor boyunca sesler vardı
i thought i heard them say...
*sanırım şöyle dediklerini duydum onların:
welcome to the hotel california
*california oteline hoşgeldiniz
such a lovely place
*ne kadar hoş bir yer
such a lovely face
*ne kadar hoş bir çehre
plenty of room at the hotel california
*bir çok oda var otel california da
any time of year, you can find it here
*yılın herhangi bir zamanı, bulabilirsiniz burada
her mind is tiffany-twisted, she got the mercedes bends
*aklı "tiffany-dalgın", "mercedes kavisleri"
she got a lot of pretty, pretty boys, that she calls friends
*bir sürü tatlı çocukları vardı, arkadaş diye çağırdığı
how they dance in the courtyard, sweet summer sweat.
*sahnede nasıl dansettikleri, tatlı yaz teri
some dance to remember, some dance to forget
*bazı danslar hatırlamak içindir, unutmak içindir bazısı
so i called up the captain,
*böylece hatırlattım kaptana
’please bring me my wine’
’*lütfen şarabımı getirin bana’
he said,’we haven’t had that spirit here since nineteen sixty nine’
*o dedi ki; "o ruhu yakalayamamıştık 1969 dan bu yana"
and still those voices are calling from far away,
*ve o sesler çok uzaklardan çağırıyor hala
wake you up in the middle of the night
*uyandırır seni gecenin ortasında
just to hear them say...
*sadece onların şunu demelerini duymaya...
welcome to the hotel california
*california oteline hoşgeldiniz
such a lovely place
*ne kadar hoş bir yer
such a lovely face
*ne kadar hoş bir çehre
they livin’ it up at the hotel california
*otel california’da yaşarlar şaşaa içinde
what a nice surprise, bring your alibis
*ne kadar güzel bir sürpriz, getirir bahanelerinizi
mirrors on the ceiling,
*aynalar tavanda
the pink champagne on ice
*buzda pembe şampanya
and she said ’we are all just prisoners here, of our own device’
*ve o dedi ki; "burada hepimiz sadece mahkumlarız, kendi düzeneğimizin"
and in the master’s chambers,
*ve ana salonda
they gathered for the feast
*ziyafet için toplandılar
the stab it with their steely knives,
*çelik bıçaklarıyla onu doğradılar
but they just can’t kill the beast
*fakat canavarı öldüremezler
last thing i remember, i was
*hatırladığım son şey, benim
running for the door
*kapıya koştuğumdu
i had to find the passage back
*geçidi tekrar bulmalıydım.
to the place i was before
*daha önce bulunduğum yere açılan
’relax,’said the night man,
*"rahatla" dedi adam
we are programmed to receive.
*varmak için programlandık
you can checkout any time you like,
*istediğin zaman kontrol edebilirsin
but you can never leave!
*ama ayrılamazsın asla!
şeklinde bir eagles şarkısıdır.benim de hayatımın şarkısıdır.
(bkz: eagles)
rivayetlere göre backmasking olayı varmış bu şarkıda ama bilemem...
gerçek olanı kadının yanarak ölmesidir bu olayın gerçeğidir, rivayetse adamla kadının görüşmek için mi otele geldikleri yoksa adamla kadının yeni bir çift oldukları otelde kalmaya geldiklerini adamın küçük bir iş için biraz uzağa gittiği ancak döndüğünde otelin yanmış olduğunu görmesi vardır. tabiki de otelin adı hotel california.
insana yanlızlık duygusunu derinlerine kadar hissettirebilen canalıcı şarkı
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?