kamu hizmeti yapan kişiler.
garip ruh hallerimde sürekli karşıma çıkıp beni hem hüzünlendirip hem sakinleştirme özelliğine sahip hoş şarkı.
bunun hatırına türkçesi çevrilmeye değer bir şarkı.
let’s dance in style , let’s dance for a while ,
hadi dansedelim, bir süre dans edelim.
heaven can wait we are only watchin’ the skies
cennet bekleyebilir, biz gökyüzünü seyredelim.
hoping for best but expecting the worst
en iyiyi umarak ama en kötüyü bekleyerek
are you going to drop the bomb or not?
bombayı bırakcak mısın bırakmayacak mısın?
let us die young or let us live forever
ya bırak genç ölelim ya da sonsuza dek yaşayalım.
we don’t have the power but we never say never
gücümüz yok ama asla asla demeyiz.
sitting in a sandpit , life is short trip
kum havuzunda oturuyoruz, hayat kısa bir yolculuk
the music’s for the sad men
müzik üzgün adam için
can you imagine when this race is won
bu yarışı kazanılacağını düşünebiliyor musun
turn our golden faces into the sun
altın yüzlerimizi güneşe doğru döndüğümüzü
praising our leader’s we’re getting in tune
elde ettiğimiz havaya liderlerimizin övgülerini
the music’s played by the madmen
çılgın adam tarafından çalınan müziği
forever young , i want to be forever young
daima genç, daima genç olmak istiyorum.
do you really want to live forever, forever and ever
gerçekten sonsuza kadar yaşamak ister miydin?
i don’t want to perish like a fading horse
solgun yaşlı at gibi yok olmak istemiyorum.
youth is like diamonds in the sun
gençlük güneşte ki elmaslar gibi
and diamonds are forever
ve elmaslar sonsuzdurlar.
so many adventures couldn’t happen today
bugün o kadar çok macera olmayabilir
so many songs we forgot to play
çalmayı unuttuğumuz çok fazla şarkı
so many dreams are swinging out of the blue
maviden daha canlı gerçek olmasına
we let them come true.
izin verdiğimiz bir çok rüya.
bunun hatırına türkçesi çevrilmeye değer bir şarkı.
let’s dance in style , let’s dance for a while ,
hadi dansedelim, bir süre dans edelim.
heaven can wait we are only watchin’ the skies
cennet bekleyebilir, biz gökyüzünü seyredelim.
hoping for best but expecting the worst
en iyiyi umarak ama en kötüyü bekleyerek
are you going to drop the bomb or not?
bombayı bırakcak mısın bırakmayacak mısın?
let us die young or let us live forever
ya bırak genç ölelim ya da sonsuza dek yaşayalım.
we don’t have the power but we never say never
gücümüz yok ama asla asla demeyiz.
sitting in a sandpit , life is short trip
kum havuzunda oturuyoruz, hayat kısa bir yolculuk
the music’s for the sad men
müzik üzgün adam için
can you imagine when this race is won
bu yarışı kazanılacağını düşünebiliyor musun
turn our golden faces into the sun
altın yüzlerimizi güneşe doğru döndüğümüzü
praising our leader’s we’re getting in tune
elde ettiğimiz havaya liderlerimizin övgülerini
the music’s played by the madmen
çılgın adam tarafından çalınan müziği
forever young , i want to be forever young
daima genç, daima genç olmak istiyorum.
do you really want to live forever, forever and ever
gerçekten sonsuza kadar yaşamak ister miydin?
i don’t want to perish like a fading horse
solgun yaşlı at gibi yok olmak istemiyorum.
youth is like diamonds in the sun
gençlük güneşte ki elmaslar gibi
and diamonds are forever
ve elmaslar sonsuzdurlar.
so many adventures couldn’t happen today
bugün o kadar çok macera olmayabilir
so many songs we forgot to play
çalmayı unuttuğumuz çok fazla şarkı
so many dreams are swinging out of the blue
maviden daha canlı gerçek olmasına
we let them come true.
izin verdiğimiz bir çok rüya.
2 sene önce eksik bıraktığım kısmı tamamlıyorum bu entry vesilesi ile...
the stranger sang a theme
yabancı şarkı söylüyor
from someone elses dream
başka birinin rüyasından
the leaves began to fall
ayrılıklar düşmeye başladı
and no one spoke at all
ve hiç kimse konuşmuyor
but i cant seem to recall
ama geri çağıramayacağım gibi
when you came along
yanına geldiğinde
ingenue
saf kız
ingenue
saf kız
i just dont know what to do
ne yapacağımı bilmiyorum
the tree-lined avenue
üç şeritli bulvarda
begins to fade from view
manzara solmaya başlıyor
drowning past regrets
geçmişin pişmanlıkları boğuluyor
in tea and cigarettes
çayda ve sigarada
but i cant seem to forget
ama unutamayacağım gibi
when you came along
yanına geldiğinde
ingenue
saf kız
ingenue
saf kız
i just dont know what to do
ne yapacağımı bilmiyorum.
ingenue
saf kız
the stranger sang a theme
yabancı şarkı söylüyor
from someone elses dream
başka birinin rüyasından
the leaves began to fall
ayrılıklar düşmeye başladı
and no one spoke at all
ve hiç kimse konuşmuyor
but i cant seem to recall
ama geri çağıramayacağım gibi
when you came along
yanına geldiğinde
ingenue
saf kız
ingenue
saf kız
i just dont know what to do
ne yapacağımı bilmiyorum
the tree-lined avenue
üç şeritli bulvarda
begins to fade from view
manzara solmaya başlıyor
drowning past regrets
geçmişin pişmanlıkları boğuluyor
in tea and cigarettes
çayda ve sigarada
but i cant seem to forget
ama unutamayacağım gibi
when you came along
yanına geldiğinde
ingenue
saf kız
ingenue
saf kız
i just dont know what to do
ne yapacağımı bilmiyorum.
ingenue
saf kız
yıllarca lan süper şarkı bee dediğimiz şarkı. ama sözleri biraz...
aah
buddy youre a boy make a big noise
playin in the street gonna be a big man some day
dostum sen çok gürültü yapan ,sokakta oynayan ve bir gün büyük adam olacak bir oğlansın
you got mud on yo face
yüzünde çamur var
you big disgrace
sen yüz karasısın
kickin your can all over the place
canın cehenneme yeryüzünde
singinşarkı söylüyorsun
we will we will rock you
seni sallayacağız
we will we will rock you
seni sallayacağız
buddy youre a young man hard man
dostum sen genç ve zor bir adamsın
shouting in the street gonna take on the world some day
sokakta bağıran bir gün dünyayı üstlenecerk bir adamsın
you got blood on yo face
yüzünde kan var
you big disgrace
sen yüz karasısın
wavin your banner all over the place
bayrağını her yerde dalgalandırıyorsun
we will we will rock you
seni sallayacağız
sing it
söyle onu(şarkı)
we will we will rock you
seni sallyacağız
buddy youre an old man poor man
dostum sen yaşlı ve zavallı bir adamsın
pleadin with your eyes gonna make
yapmak is ediğin gözlerle yalvarıyorsun
you some peace some day
birgün barışacaksın
you got mud on your face
yüzünde çamur var
big disgrace
büyük bir yüz karası
somebody betta put you back into your place
senden daha iyi olan birileri seni kendi yerine geri koyuyor
we will we will rock you
seni sallayacağız
sing it
söyle onu(şarkı)
we will we will rock you
seni sallayacağız
everybody
herkes
we will we will rock you
seni sallayacağız
alright
pekala
aah
buddy youre a boy make a big noise
playin in the street gonna be a big man some day
dostum sen çok gürültü yapan ,sokakta oynayan ve bir gün büyük adam olacak bir oğlansın
you got mud on yo face
yüzünde çamur var
you big disgrace
sen yüz karasısın
kickin your can all over the place
canın cehenneme yeryüzünde
singinşarkı söylüyorsun
we will we will rock you
seni sallayacağız
we will we will rock you
seni sallayacağız
buddy youre a young man hard man
dostum sen genç ve zor bir adamsın
shouting in the street gonna take on the world some day
sokakta bağıran bir gün dünyayı üstlenecerk bir adamsın
you got blood on yo face
yüzünde kan var
you big disgrace
sen yüz karasısın
wavin your banner all over the place
bayrağını her yerde dalgalandırıyorsun
we will we will rock you
seni sallayacağız
sing it
söyle onu(şarkı)
we will we will rock you
seni sallyacağız
buddy youre an old man poor man
dostum sen yaşlı ve zavallı bir adamsın
pleadin with your eyes gonna make
yapmak is ediğin gözlerle yalvarıyorsun
you some peace some day
birgün barışacaksın
you got mud on your face
yüzünde çamur var
big disgrace
büyük bir yüz karası
somebody betta put you back into your place
senden daha iyi olan birileri seni kendi yerine geri koyuyor
we will we will rock you
seni sallayacağız
sing it
söyle onu(şarkı)
we will we will rock you
seni sallayacağız
everybody
herkes
we will we will rock you
seni sallayacağız
alright
pekala
donna summerin seksenlerde ( yanılmıyorsam) söylediği şarkı. iş bu entry yukarıda zaten verilmiş olan sözlere ek olarak türkçesi ile beraberdir.
donna summer protection
night after night
geceler boyu
i keep holding on
tutunmayı sürdürüyorum
you say you love me
beni sevdiğini söylüyorsun
then you leave me so lonely
sonra beni yalnız bırakıyorsun
baby i dont believe a word you sayin’
bebeğim söylediğin tek kelimeye bile inanmıyorum
i think it’s all some evil game you’re playin’
bence oynadığın şeytani bir oyun
still all day long all i do is think about you
hala tüm gün seni düşünmeyi sürdüyorum
you got me believin ‘ that i cant live without you
beni sensiz yaşayamayacağıma inandırdın
well if you want it , here’s my confession
eğer istediğin buysa , işte itiraf ediyorum
baby i cant help it ,you are my obsession
bebeğim yardım edemem, sen benim saplantımsın
protection , that’s what i need
korunma, işte ihtiyacım olan şey
i need protection , baby,from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
protection ,that’s what i need.
korunma işte ihtiyacım olan şey
i wait at home by the telephone
evde telefonun yanında beklerim
when i call your house,baby,you are not there
evini ne zaman arasam, bebeğim orada değilsin
knock on the door and i rush down the stairs
kapı çalndığında merdevenlerden koşarak aşağıya inerim
when i open up,baby you are not there
ne zaman kapıyı açsam bebeğim sen orada değilsin
when we’re together
beraber olduğumuzda
when we’re together and put your arms around me
beraber olduğumuzda ve kollarınla beni sardığında
you keep my mind
aklımı alıyorsun
forever ,ever in doubt
sonsuza dek şüphe içinde
you want me believin’
inanmamı istiyorsun bebeğim
that , baby, i cant live without
sensiz yaşayamayacağıma
pretection, that’s what i need
korunma işte ihtiyacım olan şey
i need protection, baby, from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
we stand alone , at my window.
penceremde yalnız başımıza duruyoruz
and stare out,at the shodows down below
ve aşağıda ki gölgelere bakıyoruz
i feel your fingers on my face
parmaklarını yüzümde hissediyorum
i want to stay, i want to run away
kalmak istiyorum, kaçmak istiyorum
protection,that’s what i need
korunma , işte ihtiy acım olan şey
i need protection,baby,from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
protection,that’s what i need
korunma , işte ihtiyacım olan şey
i need protection,baby,from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
donna summer protection
night after night
geceler boyu
i keep holding on
tutunmayı sürdürüyorum
you say you love me
beni sevdiğini söylüyorsun
then you leave me so lonely
sonra beni yalnız bırakıyorsun
baby i dont believe a word you sayin’
bebeğim söylediğin tek kelimeye bile inanmıyorum
i think it’s all some evil game you’re playin’
bence oynadığın şeytani bir oyun
still all day long all i do is think about you
hala tüm gün seni düşünmeyi sürdüyorum
you got me believin ‘ that i cant live without you
beni sensiz yaşayamayacağıma inandırdın
well if you want it , here’s my confession
eğer istediğin buysa , işte itiraf ediyorum
baby i cant help it ,you are my obsession
bebeğim yardım edemem, sen benim saplantımsın
protection , that’s what i need
korunma, işte ihtiyacım olan şey
i need protection , baby,from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
protection ,that’s what i need.
korunma işte ihtiyacım olan şey
i wait at home by the telephone
evde telefonun yanında beklerim
when i call your house,baby,you are not there
evini ne zaman arasam, bebeğim orada değilsin
knock on the door and i rush down the stairs
kapı çalndığında merdevenlerden koşarak aşağıya inerim
when i open up,baby you are not there
ne zaman kapıyı açsam bebeğim sen orada değilsin
when we’re together
beraber olduğumuzda
when we’re together and put your arms around me
beraber olduğumuzda ve kollarınla beni sardığında
you keep my mind
aklımı alıyorsun
forever ,ever in doubt
sonsuza dek şüphe içinde
you want me believin’
inanmamı istiyorsun bebeğim
that , baby, i cant live without
sensiz yaşayamayacağıma
pretection, that’s what i need
korunma işte ihtiyacım olan şey
i need protection, baby, from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
we stand alone , at my window.
penceremde yalnız başımıza duruyoruz
and stare out,at the shodows down below
ve aşağıda ki gölgelere bakıyoruz
i feel your fingers on my face
parmaklarını yüzümde hissediyorum
i want to stay, i want to run away
kalmak istiyorum, kaçmak istiyorum
protection,that’s what i need
korunma , işte ihtiy acım olan şey
i need protection,baby,from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
protection,that’s what i need
korunma , işte ihtiyacım olan şey
i need protection,baby,from your love
bebeğim aşkından korunmaya ihtiyacım var
sokakta elini sallasan carptığı kişinin ismi olma olasılığı yüksek olan benimde dahil olduğum isim.
ayrıca hangi mustafa vardır ki hayatında " musti" diye çağrılmamış olsun? ya da "mıstık". 80 lerde çocuk olanlar bu kişilere ateri oyununa gönderme olarak " piç mustafa" diye seslenmişlikleri vardır. bu arada o oyunda mustafanın şapkasında ki p ne iş ben hala bilmem onu.
ayrıca hangi mustafa vardır ki hayatında " musti" diye çağrılmamış olsun? ya da "mıstık". 80 lerde çocuk olanlar bu kişilere ateri oyununa gönderme olarak " piç mustafa" diye seslenmişlikleri vardır. bu arada o oyunda mustafanın şapkasında ki p ne iş ben hala bilmem onu.
cok yerinde bir cümledir. insanoğlunun ikiyüzlülükte ya da daha hafif bir ifadeyle
ne kadar bencil olabileceğinin kısa bir özetidir.
ne kadar bencil olabileceğinin kısa bir özetidir.
kısmen doğrudur bu reklamlar. açıklamak gerekirse elbette kız- erkek ilişkilerinde
erkekler bu kadar alenen açık bir şekilde aptal değillerdir ancak reklamlarda göze çarpan yegane şey, erkeklerin kızlar karşısında ki acizlikleridir. ve evet özeleştiri yapmamız gerekirse biz erkekler kızlar karşısında acizizdir. ve kızlar istediklerini bize yaptırabilecek kudrete sahiptirler.
(bkz: dunya kadar malın olacağına fındık kadar amın olsun)
erkekler bu kadar alenen açık bir şekilde aptal değillerdir ancak reklamlarda göze çarpan yegane şey, erkeklerin kızlar karşısında ki acizlikleridir. ve evet özeleştiri yapmamız gerekirse biz erkekler kızlar karşısında acizizdir. ve kızlar istediklerini bize yaptırabilecek kudrete sahiptirler.
(bkz: dunya kadar malın olacağına fındık kadar amın olsun)
baba oğul kutsal ruh adına töbe töbe.
buffy thye vampire slayerda faith rolü ile tanıdığımız esmer çıtır eliza dushkunun tv8 de yayınlana bir dizisi vardı tru calling adında.
(bkz: tru calling) can somebody help me bu dizinin jenerik sarkısının adıdır ve sözleri şu şekildedir.
im being haunted by a whisper
bir fısıltı tarafından zaptedildim
a chill comes over me
üzerime bir ürperti geliyor
ive been trapped inside this moment
şu anın içinde kapana sıkıştım
im not victim, im not a freak
bir kurban değilim , bir ucube değilim
[chorus:]
free me
beni özgür bırak
before i slip away
kayıp gitmeden önce
heal me
iyileştir beni
wake me from this day
beni bu günden uyandır
can somebody help me?
bir bana yardım edebilir mi?
ive seen the face of my affliction
üzüntümün yüzünü gördüm
of my reality
gerçekliğimin
im being tortured by the future
gelecek tarafından işkence ediliyorum
of things that are yet to be
henüz olmuş olan şeylerin
im being haunted by a vision
bir imgelem tarafından zaptedildim.
its like the morning never comes
sanki yarınlar hiç gelmeyecekmiş gibi
i feel the burden of confusion
karmaşanın ağır yükünü hissediyorum
always searching... on the run
kaçışta arıyorum her zaman.
[chorus]
now, im not a hero... no
şimdi , ben kahraman değilim... hayır
but the weight of the worlds is on my soul
ama tüm dünyanın ağırlığı ruhumda
these imagines burn my eyes
bu görüntüler gözlerimi yakıyor
theyre burning me up inside
beni içten yakıyorlar.
(bkz: tru calling) can somebody help me bu dizinin jenerik sarkısının adıdır ve sözleri şu şekildedir.
im being haunted by a whisper
bir fısıltı tarafından zaptedildim
a chill comes over me
üzerime bir ürperti geliyor
ive been trapped inside this moment
şu anın içinde kapana sıkıştım
im not victim, im not a freak
bir kurban değilim , bir ucube değilim
[chorus:]
free me
beni özgür bırak
before i slip away
kayıp gitmeden önce
heal me
iyileştir beni
wake me from this day
beni bu günden uyandır
can somebody help me?
bir bana yardım edebilir mi?
ive seen the face of my affliction
üzüntümün yüzünü gördüm
of my reality
gerçekliğimin
im being tortured by the future
gelecek tarafından işkence ediliyorum
of things that are yet to be
henüz olmuş olan şeylerin
im being haunted by a vision
bir imgelem tarafından zaptedildim.
its like the morning never comes
sanki yarınlar hiç gelmeyecekmiş gibi
i feel the burden of confusion
karmaşanın ağır yükünü hissediyorum
always searching... on the run
kaçışta arıyorum her zaman.
[chorus]
now, im not a hero... no
şimdi , ben kahraman değilim... hayır
but the weight of the worlds is on my soul
ama tüm dünyanın ağırlığı ruhumda
these imagines burn my eyes
bu görüntüler gözlerimi yakıyor
theyre burning me up inside
beni içten yakıyorlar.
ana johnson parçası ;
see the devil on the doorstep now (my oh my)
kapıdaki şeytanı görüyorum,(amanın)
telling everybody oh just how to live their lives
herkese yaşamlarını nasıl yaşayacaklarını söylüyorum
sliding down the information highway
yukarıdan haberler kayıyor,
buying in just like a bunch of fools
sadece demet demet aptallardan alınıyor,
time is ticking and we cant go back (my oh my)
zamanla eğleniliyor ve biz geri gidemiyoruz.(amanın)
what about the world today
bugün dünyadan ne haber
what about the place that we call home
ev dediğimiz yer ne alemde
weve never been so many
bizler asla çok fazla olmadık..
and weve never been so alone
ve biz hiç çok yalnız olmadık..
[chorus]
you keep watching from your picket fence
parmaklığının arkasından izlemeye devam ediyorsun,
you keep talking but it makes no sense
konuşmaya devam ediyorsun ama duygusuzca !
you say were not responsible
bize sorumlu olmadığını söylüyorsun,
but we are, we are
ama öyleyiz,öyleyiz
you wash your hands and come out clean
ellerini yıkarsın ve dışarı temiz çıkarsın
fail to recognise the enemies within
içindeki düşmanları tanımayı başaramadın
you say were not responsible
bize sorumlu olmadığını söylüyorsun,
but we are, we are, we are, we are
ama öyleyiz,öyleyiz,öyleyiz,öyleyiz
one step forward making two steps back (my oh my)
bir adım ileri iki adım geri gidiyoruz ( amanın )
riding piggy on the bad boys back for life
belalı ikili, domuzun üzerinde hayat için geri dönüyorlar,,
lining up for the grand illusion
astarda kalmış, görkemli aldatıcı görünüş,
no answers for no questions asked
olmayan cevaplar için olmayan sorular sormak,
lining up for the execution
astardaki idamlar..
without knowing why
niye bilinmiyor
[chorus]
you keep ...
sürdüyorsun...
its all about power then
o zaman bütün güç için
take control
kontrolü eline al
breaking the rule
kuralları çiğne
reaping the soul
ruhu tamir ediyor
they suck us dry till theres nothing left
onlar bizi kurutana kadar emdiler,
my oh my, my oh my
amanın amanın
what about the world today
bugün dünyadan ne haber
what about the place that we call home
ev dediğimiz yer ne alemde
we ve never been so many
bizler asla çok üstüne gelmedik,
and weve never been so alone....
ve bizler hiç çok yalnız olmadık..
so alone [2x]
öylesine yalnız
[chorus]
(nakarat)...you keep..
we are
öyleyiz
we are (its all )
öyleyiz ( hepsi bu )
we are
öyleyiz
we are, we are (take control)
öyleyiz,öyleyiz(kontrolü al)
we are
öyleyiz
we are
öyleyiz
its all about power
hepsi güçleri için
then take control
sonra kontrolü aldılar.....
see the devil on the doorstep now (my oh my)
kapıdaki şeytanı görüyorum,(amanın)
telling everybody oh just how to live their lives
herkese yaşamlarını nasıl yaşayacaklarını söylüyorum
sliding down the information highway
yukarıdan haberler kayıyor,
buying in just like a bunch of fools
sadece demet demet aptallardan alınıyor,
time is ticking and we cant go back (my oh my)
zamanla eğleniliyor ve biz geri gidemiyoruz.(amanın)
what about the world today
bugün dünyadan ne haber
what about the place that we call home
ev dediğimiz yer ne alemde
weve never been so many
bizler asla çok fazla olmadık..
and weve never been so alone
ve biz hiç çok yalnız olmadık..
[chorus]
you keep watching from your picket fence
parmaklığının arkasından izlemeye devam ediyorsun,
you keep talking but it makes no sense
konuşmaya devam ediyorsun ama duygusuzca !
you say were not responsible
bize sorumlu olmadığını söylüyorsun,
but we are, we are
ama öyleyiz,öyleyiz
you wash your hands and come out clean
ellerini yıkarsın ve dışarı temiz çıkarsın
fail to recognise the enemies within
içindeki düşmanları tanımayı başaramadın
you say were not responsible
bize sorumlu olmadığını söylüyorsun,
but we are, we are, we are, we are
ama öyleyiz,öyleyiz,öyleyiz,öyleyiz
one step forward making two steps back (my oh my)
bir adım ileri iki adım geri gidiyoruz ( amanın )
riding piggy on the bad boys back for life
belalı ikili, domuzun üzerinde hayat için geri dönüyorlar,,
lining up for the grand illusion
astarda kalmış, görkemli aldatıcı görünüş,
no answers for no questions asked
olmayan cevaplar için olmayan sorular sormak,
lining up for the execution
astardaki idamlar..
without knowing why
niye bilinmiyor
[chorus]
you keep ...
sürdüyorsun...
its all about power then
o zaman bütün güç için
take control
kontrolü eline al
breaking the rule
kuralları çiğne
reaping the soul
ruhu tamir ediyor
they suck us dry till theres nothing left
onlar bizi kurutana kadar emdiler,
my oh my, my oh my
amanın amanın
what about the world today
bugün dünyadan ne haber
what about the place that we call home
ev dediğimiz yer ne alemde
we ve never been so many
bizler asla çok üstüne gelmedik,
and weve never been so alone....
ve bizler hiç çok yalnız olmadık..
so alone [2x]
öylesine yalnız
[chorus]
(nakarat)...you keep..
we are
öyleyiz
we are (its all )
öyleyiz ( hepsi bu )
we are
öyleyiz
we are, we are (take control)
öyleyiz,öyleyiz(kontrolü al)
we are
öyleyiz
we are
öyleyiz
its all about power
hepsi güçleri için
then take control
sonra kontrolü aldılar.....
frank baileyin remixini yaptığı bir iio parçasıdır. oldukça hoştur.
ayrıca sözleri ve türkçesi;
id wake up, and make love to you if i had you
uyandım ve eğer sana sahip olsaydım, seninle sevşirdim.
i would touch you so much, but im not allowed to
sana dokunmayı o kadar çok isterdim ki , ama izin vermezdim.
what i hate is to wait, but in this case im patient
beklemekten nefret ederim ama bu durumda sabırlıyım
im discreet, im not weak, i just need the moment
naziğim ama zayıf değil, sadece biraz zamana ihtiyacım var.
he wants me, he wants me not
beni istiyor , beni istemiyor.
i want everything hes got
onun sahip olduğu herşeyi istiyorum.
if i leaned over and tried to kiss you
eğer öne doğru eğilip öpmeye çalışsaydım
would i be wrong, after so long to kiss you
yanılabilirmiydim seni uzun süre öptükten sonra
would you pretend, were only friends, if i kissed you
eğer seni öpseydim sadece arkadaşmışız gibi davranabilir miydin?
at least i can dream of you in a scene, when id kiss you
en azından seni öperken ki sahneyi düşleyebilirim.
on one hand, we are friends, but still my mind wanders
bir elimde, biz arkadaşız ama hala aklım başıboş
through side streets and alleys, i just keep growing fonder
dar sokak ve caddelerin arasından geçerek, tutkum sadece büyüyor
to stop me is not easy, cant stop a lion from hunting
beni durdurmak kolay değil, bir aslan avlanırken durdurulamaz
im focused, i wont miss, theres no control of some things
odaklandım, kaçırmam,bazı şeylerin kontrolü yoktur.
şu adresten dinlenilebilir.
http://www.youtube.com/watch?v=9oecpzpj2ug
ayrıca sözleri ve türkçesi;
id wake up, and make love to you if i had you
uyandım ve eğer sana sahip olsaydım, seninle sevşirdim.
i would touch you so much, but im not allowed to
sana dokunmayı o kadar çok isterdim ki , ama izin vermezdim.
what i hate is to wait, but in this case im patient
beklemekten nefret ederim ama bu durumda sabırlıyım
im discreet, im not weak, i just need the moment
naziğim ama zayıf değil, sadece biraz zamana ihtiyacım var.
he wants me, he wants me not
beni istiyor , beni istemiyor.
i want everything hes got
onun sahip olduğu herşeyi istiyorum.
if i leaned over and tried to kiss you
eğer öne doğru eğilip öpmeye çalışsaydım
would i be wrong, after so long to kiss you
yanılabilirmiydim seni uzun süre öptükten sonra
would you pretend, were only friends, if i kissed you
eğer seni öpseydim sadece arkadaşmışız gibi davranabilir miydin?
at least i can dream of you in a scene, when id kiss you
en azından seni öperken ki sahneyi düşleyebilirim.
on one hand, we are friends, but still my mind wanders
bir elimde, biz arkadaşız ama hala aklım başıboş
through side streets and alleys, i just keep growing fonder
dar sokak ve caddelerin arasından geçerek, tutkum sadece büyüyor
to stop me is not easy, cant stop a lion from hunting
beni durdurmak kolay değil, bir aslan avlanırken durdurulamaz
im focused, i wont miss, theres no control of some things
odaklandım, kaçırmam,bazı şeylerin kontrolü yoktur.
şu adresten dinlenilebilir.
http://www.youtube.com/watch?v=9oecpzpj2ug
türkçe sözlerinide verecek olursak;
when the rain keeps falling
yağmur yağmaya devam ederken
cant you hear me calling?
seslendiğimi duyamıyor musun?
for somebody new
yeni birileri için
someone just like you
tıpkı senin gibi birileri
dont you feel theres something
deep inside you waiting
for the slightest change
to go and do your dance
içindeki gitmek ve seninle dans etmek için olan narince değişimin seni beklediğini hissetmiyor musun?
youre lying awake in the night
gece uyanık bir şekilde uzanıyorsun
you just wanna do something right
sen sadece doğru birşeyler yapmak istiyorsun
[so dont forget to breathe
bu yüzden nefes almayaı unutma
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
for all the world to see
görülecek bütün dünya için
from within and without
içinden ve dışından
youre shining like a star
bir yıldız gibi parlıyorsun
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
tonight you are my desire
bu gece seni arzuluyorum
the evils on the move
felaket hareketli
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
its coming straight to you
sana doğru geliyor
from within and without
içinden ve dışından
keep shining like a star
yıldız gibi parlamaya devam et
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
tonight you are my desire]
bu gece seni arzuluyorum
dont you keep me waiting
beni bekletmiyor musun
when im concentrating
ben konsantre olurken
let me be your girl
senin olmama izin ver
and we can rule the world
ve dünyaya hükmedebiliriz
love will lead us somewhere
aşk bize bir yerlerde rehberlik edecek
and you will like it i swear
ve onu seveğine yemin ederim
without pain no gain
acısız kazanç olmaz
well never be the same
asla aynı olamayacağız
were lying awake in the night
gece uyanık yatıyoruz
and all that we do is just right
ve bütün yaptıklarımız sadece doğruydu
chorus
id like to taste my chocolata right before drinking
içmeden önce çikolatamın tadına bakmak istiyorum
youve got to shake your butt un poco if you want bling bling
kıçını sallamak zorundasın
oh, mi amore, take your time this is what im thinking
benim düşündüğüm zamanı yakala
just keep your breath
nefesini tut
cause you will never know when the ships sinking
çünkü gemi batarken sen bilmeyeceksin
aire dentro, aure fuera
no te olvides de respirar
brillas como una estrella
esta noche eres mi deseo
esta noche eres mi deseo
when the rain keeps falling
yağmur yağmaya devam ederken
cant you hear me calling?
seslendiğimi duyamıyor musun?
for somebody new
yeni birileri için
someone just like you
tıpkı senin gibi birileri
dont you feel theres something
deep inside you waiting
for the slightest change
to go and do your dance
içindeki gitmek ve seninle dans etmek için olan narince değişimin seni beklediğini hissetmiyor musun?
youre lying awake in the night
gece uyanık bir şekilde uzanıyorsun
you just wanna do something right
sen sadece doğru birşeyler yapmak istiyorsun
[so dont forget to breathe
bu yüzden nefes almayaı unutma
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
for all the world to see
görülecek bütün dünya için
from within and without
içinden ve dışından
youre shining like a star
bir yıldız gibi parlıyorsun
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
tonight you are my desire
bu gece seni arzuluyorum
the evils on the move
felaket hareketli
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
its coming straight to you
sana doğru geliyor
from within and without
içinden ve dışından
keep shining like a star
yıldız gibi parlamaya devam et
let it in, let it out
içine çek dışarı ver
tonight you are my desire]
bu gece seni arzuluyorum
dont you keep me waiting
beni bekletmiyor musun
when im concentrating
ben konsantre olurken
let me be your girl
senin olmama izin ver
and we can rule the world
ve dünyaya hükmedebiliriz
love will lead us somewhere
aşk bize bir yerlerde rehberlik edecek
and you will like it i swear
ve onu seveğine yemin ederim
without pain no gain
acısız kazanç olmaz
well never be the same
asla aynı olamayacağız
were lying awake in the night
gece uyanık yatıyoruz
and all that we do is just right
ve bütün yaptıklarımız sadece doğruydu
chorus
id like to taste my chocolata right before drinking
içmeden önce çikolatamın tadına bakmak istiyorum
youve got to shake your butt un poco if you want bling bling
kıçını sallamak zorundasın
oh, mi amore, take your time this is what im thinking
benim düşündüğüm zamanı yakala
just keep your breath
nefesini tut
cause you will never know when the ships sinking
çünkü gemi batarken sen bilmeyeceksin
aire dentro, aure fuera
no te olvides de respirar
brillas como una estrella
esta noche eres mi deseo
esta noche eres mi deseo
mario winansın ı dont wanna know adlı şarkıya cevap niteliğindedir. ( ya da ben en azından öyle düşünüyorum.)
sözleri ve anlamı
last week when you were cruisin
geçen hafta sen gezideyken
your best friend moved to me, one day
en yakin arkadasin bir gün bana geldi
i didnt want to tell you
sana söylemek istemedim
so i just kept it to myself
bu yüzden kendime sakladim
nakarat:
[ you should really know
gerçekten bilmelisin
i aint playin you
seninle oynamiyorum
babe you gotta know
bebegim bilmen gerek
cause your love is all im living for
çünkü senin askin tek yasama nedenim
and if you look into my eyes and you will know
ve gözlerimin içine bakarsan anlayacaksin
oh baby you should really know
oh bebegim gerçekten bilmelisin ]
im mad you think i hurt you
seni incittigimi düsündügün için kizginim
cause your love means everything to me
çünkü askin benim için her sey demek
and i aint keepin secrets - no no
ve ben sir tutmuyorum- hayir hayir
im just keepin to myself
sadece kendime sakliyorum
nakarat
do you think i want you to leave
gitmeni istedigimi mi düsünüyorsun
when you mean so much to me
benim için bunca sey ifade ederken
but if you dont want to stay
ama eger kalmak istemiyorsan
then just let go of me
o zaman sadece birak beni
if youre better off that way
öylesi senin için daha iyiyse
if you wont trust in me
eger bana güvenmiyorsan
an millions people say
youre the only one i see
insanlar senden baskasini görmedigimi
söylediginde inanmiyorsan
[naila boss]
boy you know that i got ya
oglum biliyorsun sana sahibim
anything that you do boy you know i support ya - huh
ne yaparsan yap biliyorsun seni destekleyecegim
how could you think i could do this to you
sana bunu yapabilecegimi nasil düsünebildin
i thought wifey would mean more to you
hatununun senin için daha önemli olduğunu sanırdım
i aint trying to say i werent there that day
o gün orada olmadigimi söylemeye çalismiyorum
im just trying to say it didnt happen that way
sadece sandigin sekilde olmadigini söylemeye çalisiyorum
naila boss the name is true, the game is true
naila boss isim dogru, oyun dogru
you know i belong to you, come on
biliyorsun sana aitim, hadi
but if your trying give ultimatums
ama ültimatom vermeye çalisiyorsan
then this right here is the point that i make yeh
o zaman tam su anda bunu yapiyorum
do you think id be your wife
karın olacağımı mı sandın
allezay, hot grade, im gonna be alright
?????, iyi olacağım
trust, cause the love we shared was so wrong
güven, çünkü paylaştığımız aşk çok yanlıştı
shame, cause i felt it was so strong
yazık, çünkü hislerim çok güçlüydü
its okay, make your moves
sorun degil, yapacagini yap
cause i know youll be back in a week or two
çünkü biliyorum bir iki hafta içinde geri dönersin
sözleri ve anlamı
last week when you were cruisin
geçen hafta sen gezideyken
your best friend moved to me, one day
en yakin arkadasin bir gün bana geldi
i didnt want to tell you
sana söylemek istemedim
so i just kept it to myself
bu yüzden kendime sakladim
nakarat:
[ you should really know
gerçekten bilmelisin
i aint playin you
seninle oynamiyorum
babe you gotta know
bebegim bilmen gerek
cause your love is all im living for
çünkü senin askin tek yasama nedenim
and if you look into my eyes and you will know
ve gözlerimin içine bakarsan anlayacaksin
oh baby you should really know
oh bebegim gerçekten bilmelisin ]
im mad you think i hurt you
seni incittigimi düsündügün için kizginim
cause your love means everything to me
çünkü askin benim için her sey demek
and i aint keepin secrets - no no
ve ben sir tutmuyorum- hayir hayir
im just keepin to myself
sadece kendime sakliyorum
nakarat
do you think i want you to leave
gitmeni istedigimi mi düsünüyorsun
when you mean so much to me
benim için bunca sey ifade ederken
but if you dont want to stay
ama eger kalmak istemiyorsan
then just let go of me
o zaman sadece birak beni
if youre better off that way
öylesi senin için daha iyiyse
if you wont trust in me
eger bana güvenmiyorsan
an millions people say
youre the only one i see
insanlar senden baskasini görmedigimi
söylediginde inanmiyorsan
[naila boss]
boy you know that i got ya
oglum biliyorsun sana sahibim
anything that you do boy you know i support ya - huh
ne yaparsan yap biliyorsun seni destekleyecegim
how could you think i could do this to you
sana bunu yapabilecegimi nasil düsünebildin
i thought wifey would mean more to you
hatununun senin için daha önemli olduğunu sanırdım
i aint trying to say i werent there that day
o gün orada olmadigimi söylemeye çalismiyorum
im just trying to say it didnt happen that way
sadece sandigin sekilde olmadigini söylemeye çalisiyorum
naila boss the name is true, the game is true
naila boss isim dogru, oyun dogru
you know i belong to you, come on
biliyorsun sana aitim, hadi
but if your trying give ultimatums
ama ültimatom vermeye çalisiyorsan
then this right here is the point that i make yeh
o zaman tam su anda bunu yapiyorum
do you think id be your wife
karın olacağımı mı sandın
allezay, hot grade, im gonna be alright
?????, iyi olacağım
trust, cause the love we shared was so wrong
güven, çünkü paylaştığımız aşk çok yanlıştı
shame, cause i felt it was so strong
yazık, çünkü hislerim çok güçlüydü
its okay, make your moves
sorun degil, yapacagini yap
cause i know youll be back in a week or two
çünkü biliyorum bir iki hafta içinde geri dönersin
new blood joins this earth
taze bir kan dünyaya katılıyor
and quickly hes subdued
ve hemen boyunduruk altına alınıyor
through constant pained disgrace
durmayan incinmiş kara lekeyle
the young boy learns their rules
genç çocuk onların kurallarını öğreniyor
with time the child draws in
zamanla çocuk içine kapanıyor
this whipping-boy done wrong
bu şamar oğlanı yanlış yaptı
deprived of all his thoughts
tüm düşüncelerinden mahrum bırakıldı
the young man struggles on and on hes known
genç adam çabalayıp duruyor ve biliniyor
a vow unto his own
kendine edilmiş bir yemin
that never from this day his will theyll take away
bugünden itibaren asla arzusunu uzaklaştıramayacaklar
nakarat [
what ive felt what ive known
hissettiklerim ve bildiklerim
never shined through in what ive shown
gösterdiklerimin içinden hiç parlamadı
never be never see
asla olmadım, asla görmedim
wont see what might have been
neler olmuş olabileceğini görmeyeceğim
what ive felt what ive known
hissettiklerim ve bildiklerimfrom
never shined through in what ive shown
gösterdiklerimin içinden hiç parlamadı
never free never me
hiç özgür olmadım, hiç ben olmadım
so i dub thee unforgiven
bu yüzden size affedilmeyen ismini takıyorum ]
they dedicate their lives to running all of his
hayatlarını onun her şeyini götürmeye adadılar
he tries to please them all
hepsini memnun etmeye çalışıyor
this bitter man he is throughout his life the same
bu kötü adam hayatı boyunca aynı
hes battled constantly this fight he cannot win
kazanamayacağı bu savaşta durmadan savaştırıldı
a tired man they see no longer cares
gördükleri yaşlı adam artık umursamıyor
the old man then prepares to die regretfully
sonra yaşlı adam üzüntülü bir şekilde ölmeye hazırlanıyor
that old man here is me
burdaki o yaşlı adam benim
nakarat
you labeled me ill label you
siz beni yaftaladınız, ben de sizi yaftalıyorum
so i dub thee unforgiven
bu yüzden size affedilmeyen ismini takıyorum
taze bir kan dünyaya katılıyor
and quickly hes subdued
ve hemen boyunduruk altına alınıyor
through constant pained disgrace
durmayan incinmiş kara lekeyle
the young boy learns their rules
genç çocuk onların kurallarını öğreniyor
with time the child draws in
zamanla çocuk içine kapanıyor
this whipping-boy done wrong
bu şamar oğlanı yanlış yaptı
deprived of all his thoughts
tüm düşüncelerinden mahrum bırakıldı
the young man struggles on and on hes known
genç adam çabalayıp duruyor ve biliniyor
a vow unto his own
kendine edilmiş bir yemin
that never from this day his will theyll take away
bugünden itibaren asla arzusunu uzaklaştıramayacaklar
nakarat [
what ive felt what ive known
hissettiklerim ve bildiklerim
never shined through in what ive shown
gösterdiklerimin içinden hiç parlamadı
never be never see
asla olmadım, asla görmedim
wont see what might have been
neler olmuş olabileceğini görmeyeceğim
what ive felt what ive known
hissettiklerim ve bildiklerimfrom
never shined through in what ive shown
gösterdiklerimin içinden hiç parlamadı
never free never me
hiç özgür olmadım, hiç ben olmadım
so i dub thee unforgiven
bu yüzden size affedilmeyen ismini takıyorum ]
they dedicate their lives to running all of his
hayatlarını onun her şeyini götürmeye adadılar
he tries to please them all
hepsini memnun etmeye çalışıyor
this bitter man he is throughout his life the same
bu kötü adam hayatı boyunca aynı
hes battled constantly this fight he cannot win
kazanamayacağı bu savaşta durmadan savaştırıldı
a tired man they see no longer cares
gördükleri yaşlı adam artık umursamıyor
the old man then prepares to die regretfully
sonra yaşlı adam üzüntülü bir şekilde ölmeye hazırlanıyor
that old man here is me
burdaki o yaşlı adam benim
nakarat
you labeled me ill label you
siz beni yaftaladınız, ben de sizi yaftalıyorum
so i dub thee unforgiven
bu yüzden size affedilmeyen ismini takıyorum
here i go
out to the sea again
(yine denize gidiorum)
the sunshine fills my hair
(güneşışığı saclarımı dolduruyor)
and dreams hang in the air
(ve rüyalar havada asılı)
gulls in the sky
and in my blue eyes
(martılar gökyüzünde ve mavi gözlerimde)
i know it feels unfair
(biliyorum adil deil)
there is magic everywhere
(heryerde sihir var)
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
here on my own again
(burada, yine yalnız başıma)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
nakarat:
[ no need to run and hide
(kaçmaya ve saklanmaya gerek yok)
its a wonderful, wonderful life
(bu muhteşem, muhteşem bir hayat)
no need to laugh and cry
(gülmeye ve ağlamaya gerek yok)
its a wonderful, wonderful life
(bu muhteşem, muhteşem bir hayat) ]
suns in your eyes
(güneş gözlerinde)
the heat is in your hair
(sıcaklık saçlarında)
they seem to hate you
because you are there
(orda olduğun için senden nefret ediyor gibi görünüyorlar)
and i need a friend
(bir arkadaşa ihtiyacım var)
oh, oh, i need a friend
(oh oh bir arkadaşa ihtiyacım var)
to make me happy
(beni mutlu etmek için)
i stand here on my own
(burada tek başımayım)
oh oh oh ooh
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
im here on my own again
(burada, yine yalnız başımayım)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
nakarat
i need a friend
(bir arkadaşa ihtiyacım var)
oh, i need a friend
(oh bir arkadaşa ihtiyacım var)
to make me happy
(beni mutlu etmek için)
not so alone
(o kadar yalnız değilim)
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
im here on my own again
(burada, yine yalnız başımayım)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
out to the sea again
(yine denize gidiorum)
the sunshine fills my hair
(güneşışığı saclarımı dolduruyor)
and dreams hang in the air
(ve rüyalar havada asılı)
gulls in the sky
and in my blue eyes
(martılar gökyüzünde ve mavi gözlerimde)
i know it feels unfair
(biliyorum adil deil)
there is magic everywhere
(heryerde sihir var)
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
here on my own again
(burada, yine yalnız başıma)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
nakarat:
[ no need to run and hide
(kaçmaya ve saklanmaya gerek yok)
its a wonderful, wonderful life
(bu muhteşem, muhteşem bir hayat)
no need to laugh and cry
(gülmeye ve ağlamaya gerek yok)
its a wonderful, wonderful life
(bu muhteşem, muhteşem bir hayat) ]
suns in your eyes
(güneş gözlerinde)
the heat is in your hair
(sıcaklık saçlarında)
they seem to hate you
because you are there
(orda olduğun için senden nefret ediyor gibi görünüyorlar)
and i need a friend
(bir arkadaşa ihtiyacım var)
oh, oh, i need a friend
(oh oh bir arkadaşa ihtiyacım var)
to make me happy
(beni mutlu etmek için)
i stand here on my own
(burada tek başımayım)
oh oh oh ooh
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
im here on my own again
(burada, yine yalnız başımayım)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
nakarat
i need a friend
(bir arkadaşa ihtiyacım var)
oh, i need a friend
(oh bir arkadaşa ihtiyacım var)
to make me happy
(beni mutlu etmek için)
not so alone
(o kadar yalnız değilim)
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
im here on my own again
(burada, yine yalnız başımayım)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
baby, youve been going so crazy
bebeğim, çıldırmak üzereydin
lately nothing seems to be going right
son günlerde hiçbir şey yolunda gözükmüyordu
solo, why do you have to get so low
yalnız başına, neden ağırdan alman gerekiyor
youre so...
sen öyle
youve been waiting in the sun too long
güneşi çok uzun zaman bekledin.
but if you sing, sing, sing, sing, sing
ama eğer şarkı söylersen, şarkı söylersen , şarkı söylersen
for the love you bring wont mean a thing
aşk için hiçbir şey ifade etmeyecek.
unless you sing, sing, sing
şarkı söylemedikçe, söylemedikçe
colder, crying on your shoulder
soğuk, omuzlarında ağlıyorsun
hold her, and tell her everthings gonna be fine
tut onu,ve her şeyin iyi olacağını söyle
surely, youve been going too early
kesinlikle,çok erken gittin
hurry cos no-ones gonna be stopped
acele et,çünkü kimse durdurmayacak
na na na
but if you sing, sing, sing, sing, sing
ama eğer şarkı söylersen, söylersen,söylersen
for the love you bring wont mean a thing
aşk için hiçbirşey ifade etmeyecek
unless you sing, sing, sing
şarkı söylemedikçe, söylemedikçe
baby, theres something going on today
bebeğim, bugün bir şeyler oluyor.
but i say nothing, nothing, nothing
ama ben hiçbirşey söylemiyorum. hiçbirşey,hiçbirşey, hiçbirşey
nothing, nothing, nothing, nothing
hiçbirşey, hiçbirşey, hiçbirşey, hiçbirşey
bebeğim, çıldırmak üzereydin
lately nothing seems to be going right
son günlerde hiçbir şey yolunda gözükmüyordu
solo, why do you have to get so low
yalnız başına, neden ağırdan alman gerekiyor
youre so...
sen öyle
youve been waiting in the sun too long
güneşi çok uzun zaman bekledin.
but if you sing, sing, sing, sing, sing
ama eğer şarkı söylersen, şarkı söylersen , şarkı söylersen
for the love you bring wont mean a thing
aşk için hiçbir şey ifade etmeyecek.
unless you sing, sing, sing
şarkı söylemedikçe, söylemedikçe
colder, crying on your shoulder
soğuk, omuzlarında ağlıyorsun
hold her, and tell her everthings gonna be fine
tut onu,ve her şeyin iyi olacağını söyle
surely, youve been going too early
kesinlikle,çok erken gittin
hurry cos no-ones gonna be stopped
acele et,çünkü kimse durdurmayacak
na na na
but if you sing, sing, sing, sing, sing
ama eğer şarkı söylersen, söylersen,söylersen
for the love you bring wont mean a thing
aşk için hiçbirşey ifade etmeyecek
unless you sing, sing, sing
şarkı söylemedikçe, söylemedikçe
baby, theres something going on today
bebeğim, bugün bir şeyler oluyor.
but i say nothing, nothing, nothing
ama ben hiçbirşey söylemiyorum. hiçbirşey,hiçbirşey, hiçbirşey
nothing, nothing, nothing, nothing
hiçbirşey, hiçbirşey, hiçbirşey, hiçbirşey
97 ya da 96 tarihli matthew marsden şarkısı. güzeldir, buruktur en önemlisi çok fazla bilindik değildir. sözleri;
fire has to burn
ateş yanmalıdır
rain has to fall
yağmur düşmeli
world has to turn
dünya dönmeli
snake has to crawl
yılan sürünmeli
but the hearts lone desire is to love someone
ama kalp sadece birini sevmeyi arzular
the hearts lone desire is to love someone
kalp yalnızca birini sevmeyi arzular
lightning has to strike
şimşek çakmalıdır
lion lives to kill
aslna öldürmek için yaşar
a day needs the night
günler geceye ihtiyaç duyar
winter has to chill
kış soğuk olur
why is it so hard to do
neden yapmak bu kadar zor?
when we need each other so
birbirimize ihtiyaçduyduğumuzda
we both know that its true
ikimizde doğru olduğunu biliyoruz
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor.
roots need to think
kökler düşünmeye ihtiyaç duyar
water has to flow
su akmalıdır
brain needs to think
beyin düşünmeli
woman wants to know
kadın bilmek ister
cos her hearts lone desire is to love someone
çünkü kalbi yalnızca birini sevmeyi arzular
her hearts lone desire is to love someone
kalbi yalnızca birini sevmeyi arzular
why is it so hard to do
neden yapmak bu kadar zor?
when we need each other so
birbirimize ihtiyaçduyduğumuzda
we both know that its true
ikimizde doğru olduğunu biliyoruz
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor.
now i have finally found you
şimdi sonunda seni buldum.
i wont let you go
gitmene izin vermeyeceğim.
ive waited all my life
tüm hayatım boyunca bekledim
but now i know
ama şimdi biliyorum
from the moment we are born
doğduğumuzdan andan
til the day we die
öleceğimiz güne kadar
inside every joyous laugh
her sevinçli kahkahaların içinde
behind every tear we cry,
döktüğümüz her gözyaşının ardında
the hearts lone desire is to love someone...
kalp yalnızca birini sevmeyi arzular...
fire has to burn
ateş yanmalıdır
rain has to fall
yağmur düşmeli
world has to turn
dünya dönmeli
snake has to crawl
yılan sürünmeli
but the hearts lone desire is to love someone
ama kalp sadece birini sevmeyi arzular
the hearts lone desire is to love someone
kalp yalnızca birini sevmeyi arzular
lightning has to strike
şimşek çakmalıdır
lion lives to kill
aslna öldürmek için yaşar
a day needs the night
günler geceye ihtiyaç duyar
winter has to chill
kış soğuk olur
why is it so hard to do
neden yapmak bu kadar zor?
when we need each other so
birbirimize ihtiyaçduyduğumuzda
we both know that its true
ikimizde doğru olduğunu biliyoruz
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor.
roots need to think
kökler düşünmeye ihtiyaç duyar
water has to flow
su akmalıdır
brain needs to think
beyin düşünmeli
woman wants to know
kadın bilmek ister
cos her hearts lone desire is to love someone
çünkü kalbi yalnızca birini sevmeyi arzular
her hearts lone desire is to love someone
kalbi yalnızca birini sevmeyi arzular
why is it so hard to do
neden yapmak bu kadar zor?
when we need each other so
birbirimize ihtiyaçduyduğumuzda
we both know that its true
ikimizde doğru olduğunu biliyoruz
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor
my hearts lone desire is to love you
kalbim seni sevmeyi arzuluyor.
now i have finally found you
şimdi sonunda seni buldum.
i wont let you go
gitmene izin vermeyeceğim.
ive waited all my life
tüm hayatım boyunca bekledim
but now i know
ama şimdi biliyorum
from the moment we are born
doğduğumuzdan andan
til the day we die
öleceğimiz güne kadar
inside every joyous laugh
her sevinçli kahkahaların içinde
behind every tear we cry,
döktüğümüz her gözyaşının ardında
the hearts lone desire is to love someone...
kalp yalnızca birini sevmeyi arzular...
bir loreena mckennit şarkısı. sözleri
when in the springtime of the year
yılın bahar zamanında
when the trees are crowned with leaves
ağaçlar yapraklarla taçlandığında
when the ash and oak, and the birch and yew
dişbudak ağacı ve meşe, ve huş ağacı ve porsuk ağacı
are dressed in ribbons fair
kurdele festivalinde giyindiğinde
when owls call the breathless moon
baykuşlar nefesini tutmuş ayı çağırdığında
in the blue veil of the night
gecenin mavi duvağında
the shadows of the trees appear
ağaçların gölgeleri çıkar
amidst the lantern light
ortaya fener ışığıyla
weve been rambling all the night
geziniyorduk tüm gece boyunca
and some time of this day
ve günün bazı zamanlarında
now returning back again
şimdi tekrar geri dönüyoruz
we bring a garland gay
bir neşe çelengi getiriyoruz
who will go down to those shady groves
o karanlık korulardan gececek
and summon the shadows there
ve gölgeleri çağıracak oraya
and tie a ribbon on those sheltering arms
ve bir kurdela bağlayacak o korumalı dallara
in the springtime of the year
yılın bahar zamanında
the songs of birds seem to fill the wood
kuşların şarkıları koruları doldurduğunda
that when the fiddler plays
tam da kemancı kemanını çaldığında
all their voices can be heard
tüm sesler duyulabildiğinde
long past their woodland days
orman günlerinden çok sonraları
and so they linked their hands and danced
ve böylece ellerini birleştirirdiler ve dans ettiler
round in circles and in rows
halkalar halinde ve sıralarla
and so the journey of the night descends
ve böylece gecenin seyahati iner
when all the shades are gone
tüm siluetler gittiğinde
"a garland gay we bring you here
"bir neşe çelengi getiririz buraya
and at your door we stand
ve kapınızda dururuz
it is a sprout well budded out
bu bir filiz iyi tomurcuklanmış
the work of our lords hand"
lordumuzun elinden çıkan bir iş"
when in the springtime of the year
yılın bahar zamanında
when the trees are crowned with leaves
ağaçlar yapraklarla taçlandığında
when the ash and oak, and the birch and yew
dişbudak ağacı ve meşe, ve huş ağacı ve porsuk ağacı
are dressed in ribbons fair
kurdele festivalinde giyindiğinde
when owls call the breathless moon
baykuşlar nefesini tutmuş ayı çağırdığında
in the blue veil of the night
gecenin mavi duvağında
the shadows of the trees appear
ağaçların gölgeleri çıkar
amidst the lantern light
ortaya fener ışığıyla
weve been rambling all the night
geziniyorduk tüm gece boyunca
and some time of this day
ve günün bazı zamanlarında
now returning back again
şimdi tekrar geri dönüyoruz
we bring a garland gay
bir neşe çelengi getiriyoruz
who will go down to those shady groves
o karanlık korulardan gececek
and summon the shadows there
ve gölgeleri çağıracak oraya
and tie a ribbon on those sheltering arms
ve bir kurdela bağlayacak o korumalı dallara
in the springtime of the year
yılın bahar zamanında
the songs of birds seem to fill the wood
kuşların şarkıları koruları doldurduğunda
that when the fiddler plays
tam da kemancı kemanını çaldığında
all their voices can be heard
tüm sesler duyulabildiğinde
long past their woodland days
orman günlerinden çok sonraları
and so they linked their hands and danced
ve böylece ellerini birleştirirdiler ve dans ettiler
round in circles and in rows
halkalar halinde ve sıralarla
and so the journey of the night descends
ve böylece gecenin seyahati iner
when all the shades are gone
tüm siluetler gittiğinde
"a garland gay we bring you here
"bir neşe çelengi getiririz buraya
and at your door we stand
ve kapınızda dururuz
it is a sprout well budded out
bu bir filiz iyi tomurcuklanmış
the work of our lords hand"
lordumuzun elinden çıkan bir iş"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?