yasnaya polyana

ktunnel’dan yasak delinip ibadet edilebiliyormuş.

kısa bir şiiri ile büyüklüğünü göstermek için tek bir örnek:

uzun yaşamışsın derler bana
bilmezler seni uzun beklediğimi.

fazıl hüsnü dağlarca’nın ölümünden sonra onu anmak adına yapılan gaflar bütünü. önce koskoca başbakan dağlarca şiiri diye f.n.çamlıbel’in sanat şiirini okudu, ardından da trt spikeri dağlarca’nın ölüm haberini ’han duvarları öksüz kaldı’ diyerek devam ettirdi. hadi başbakan eline verilen metini okuyor, anladık da bu metinleri hazırlayan dolgun ücretli hödükler hiç mi aldırış etmiyor yaptıkları işe? ya koskoca trt’nin yaptığı? çocuklar bile bilir be han duvarları yazarını.

ama asıl olay bu değil. buradan görülen gerçek şudur: herkes yapıyormuş gibi yapıyor bu ülkede. bilmeyebilirsin, kızar geçeriz ama biliyor ayağına yatıp olmadığın gibi görünmeye kalkarsan işte burda durum değişir. dostlar alışverişte görsün anlayışı damarlarımıza kadar girmiş demektir bütün bunların anlamı.

bir de kalkar basit soruların yanıtını bilemeyen manken kızlarla dalga geçeriz, değil mi?

ancak bir türkün düşünebileceği eylem modelidir.ya bıkmıştır, ya da uyku daha tatlı geliyordur.

tangoyu ilk kez izlediğinde ne düşündüğünü sorduklarında "hımmm...peki ama niye ayakta?" diye sormuş.

bütün canım klasikleri -nasıl olsa telif yok-tahrif ederek, kısaltarak, yamultarak yayınlamayı kendine düstur edinmiş yayınevi. birileri tüketici mahkemesine dava açsa sanırım epey bir para kazanır. şimdilerde ise antik kitaplar adlı bir yan kuruluş ile işe devam ediyorlar ve 3,5 ytleye piyasaya sürüyorlar yaptıkları rezaleti. bir taşla bir kaç kuş vuruluyor böylece: 1)kitaplar ucuz olduğu için -çünkü telif yok, çevirmen yok- çok satıp para kazanıyorlar. 2)bunları okuyan şakirtlerin kafaları temiz kalıyor çünkü belletmenler gerekli değişiklikleri çoktan yapmış.3)suç ve cezayı ya da jack london’u bunlardan okuyan kişi bu muymuş ulen dostoyevski falan diye yere göğe koyamadıkları deyip bir daha bu gereksiz(!) kitaplara el sürmüyorlar ve de babam m.fettullah gülen okuyorlar.

bu yayınevinin sahibi hekimoğlu ismail de utanmadan müslümanın nasıl para kazanması gerektiğini yazıp duruyor ha bire.

murathan mungan’ın bir sozudur. son, deniz feneri, rtük başkanı zahid akman, huseyin uzmez olayları; artık bu özdeyişin tersine inanmak istencimi sonsuza dek yok etmiştir.

chp milletvekili kemal kılıçdaroglu ile akp milletvekili dengir mir mehmet fırat bugün tvde karşı karşıya gelecekler ve birbirleri hakkındaki ithamlarını ispat etmeye çalışacaklar. hakem ise ugur dündar.
millet ağzı açık seyredecek. sonra mı? aynı tas aynı hamam. ne yani fırat’ın hakkındaki ithamlar ispatlansa ne olur, ithamı yapan ispatlayamazsa ne olur..? aynı oy dağılımı, aynı yüzsüzlük, aynı pişmişlik devam edecek. daha bir basit anlatımı için (bkz: türkiye de herşey olabilirsiniz rezil olamazsınız)

hakkari’nin şemdinli ilçesi’nin irak sınırındaki aktütün jandarma sınır karakolu’na terör örgütü pkk tarafından düzenlenen saldırıdır. 15 şehit verilmiştir.mekanları cennet olsun....

çetin altan ustanın efsanevi yazısı.öğrenci olaylarının arttığı 1960 yılında öğrenci turan emeksiz öldürüldüğü günün ertesinde bu olaydan çok etkilenen çetin altan’nın köşesinde tek bir cümle vardır: bugün canım yazı yazmak istemiyor.

(bkz: 4 ekim 2008 semdinli aktutun pkk saldirisi)

pkk aktütün’e saldırdığında pkk’yı kınamak yerine askeri suçlayan taraf gazetesi, ahmet altan, perihan mağden vb. bakalım buna ne diyecek...yüzleri varsa tabi.

fransız romancı. 2008 nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır bugün. bizde de bir kaç romanı yayımlandı.

türk ustalar tarafından ilk defa 1600’lü yıllarda bodrum’da yapılan kabinli gezi teknesi. mavi yolculukta kullanılır ve en iyi örnekleri hala bodrumlu ustalar tarafından yapılır. dünya denizciliğine hediyemizdir. batmaz anlamına gelirmiş sözcük olarak.

kesinlikle taraflıdır. apaçık bir şekilde türk ordusu ve cumhuriyeti dışında kim varsa onların tarafındadır. küçük bir örnek verelim: aktütün saldırısından sonra sanki askerlerin yiten canlarını düşünüyormuş gibi yayına başladılar. samimi iseler doğru bir olay. ama, kazın ayağı bakın nerde değişiyor: iki gün sonra pkk diyarbakıda polis servisine saldırdı bu kez. peki taraf gazetesi buna niye ciyak ciyak bağırmadı? çünkü aktütün olayında ölenleri savunuyormuş ayağına orduya giydirildi ama diyarbakır olayında pkk’nın yaptığı o kadar açıktı ki pek gıkları çıkmadı. dışardan gören de zannedecek ki taraf ülkesinin çocuklarını düşünüyor. öyle olsa idi diyarbakır katliamına da hoplamaları lazımdı.

ayrıca son dakika haberi: yayınladıkları görüntülerin k.ırak ve iran’da çekildiği ortaya çıktı. yani, saldırı günü ordu teröristlerin geldiğini izledi haberi de yalan çıktı.

taraf gazetesinde çalışan bir tanıdığıma göre: ahmet altan önüne gelen bağıran çağıran,kendinden yaşlı muhabirlere herkesin önünde fırça atan,küfürleri tüm binada duyulan, megalomanyak adımlarla oraya buraya yürüyen bir tipmiş. kimse de sevmezmiş. aşk yazarı mı dediniz? kelebekler, sevgi ırmakları, herkes kardeş, lay lay lom,...ben zaten zırt pırt aşk, sevgi, kardeşlik masalı yazanlardan oldum olası şüphelenmişimdir.
diğer örnek için (bkz: perihan mağden)

kökeni likya yani dalyan ile kaş arasındaki bölgededir. tapınak görünümlü olup kral veya kraliyete ait insanlar gömülüdür. genelde helenistik dönem özellikleri bulunur. dalyan’dan başka amasya ve fethiye de anıtsal olanları mevcuttur. özellikle amasya’da tüm kenti bakışları altında tutar.

eski saat kitabının önsözü. insana bir tokat gibi çarpıyor.
bu da adresi:http://www.kitaponerisi.com/detay.asp?idkategori=27&idkitap=416

bugun tvde ki bir tartışma programında (tv8) bir izleyicinin baslattıgı kampanya imiş. gerekçesi; alkımın taraf gazetesinin sahibi olması. ve malum taraf gazetesi de resmen pkk’nın borazanı olması imiş.

semih malum son dakika golleri ile herşeyi değiştiren bir adam. kader, buna özel bir önlem almak için kara kara düşünmeye başlamış olsa gerek. ama ne gibi bir önlem dir bu, kader olmadığım için tahmin edemiyorum.

internet sitesinde özay şendir yazıyor. ve de iyi yazıyor