confessions

yasnaya polyana

- Yazar -

  1. toplam entry 52
  2. takipçi 1
  3. puan 7781

başbakanın bu halk nankordur imasi

yasnaya polyana
erdoğan’nın seçim sonuçlarını değerlendirirken dikkatimi çekmiş bir sözü var:"o kadar hizmet yaptık. demek ki hizmetle yaranılmıyormuş." başbakanla birlikte yalaka ve yandaş gazeteciler de böyle şeyler yumurtlamaya başladı.

şimdi, bir an için düşünelim: canla başla çalışıyorsunuz ve karşılığı böyle bir sonuç. kızmakta, sinirlenmekte, hatta küfretmekte, kapıyı vurup gitmede haklısınız sayın başbakan ve yalaka yazarları. peki adama sormazlar mı: bu ülkeyi kurtaran, kuran, yüzyıllarca kulluk mertebesinde sömürülen insanları adam yerine koyup kendi kendini yönetme hakkını veren ataturk’e ve yanındaki insanlara terbiyesizlik yaparken bizler size nankörler deyince neden kızıyordunuz? millet iradesi ne ise olur diyen sizler değil miydiniz? şimdi ne oldu da bu halk nankör oldu? atatürk ve arkadaşları bu ülkeyi yoktan var edip sizlere bırakmasının karşılığı olarak verdiğiniz onca hakaret ve alaylarınıza nankörlük demeyeceğiz de kıytırık bir buzdolabı verip, üç adım kaldırım döşediniz diye size oy vermeyenlere nankör diyeceğiz, öyle mi? yürüyün lan taş arabaları....

ya bu duvar kağıdı gider buradan ya da ben

yasnaya polyana
canım ciğerim oscar wilde’ın son sözüdür. paris’de sürgündeyken hasta yattığı otel odasında ziyaretine gelen bir arkadaşına söylemiştir. bir an gözlerini sağa sola çevirmiş ve -öleceğini anlamıştı- o ölümsüz hicvi ve meydan okuyuşuyla duvarı kaplayan kağıdı işaret ederek "ya bu duvar kağıdı gider buradan ya da ben" demiştir ve bir kaç dakika sonra da yeryüzünü bırakıp giden o olmuştur.

akdeniz heykeli

yasnaya polyana
büyük heykeltraşımız ilhan koman’ın olağaüstü yapıtlarından biri. yıllardır zincirlikuyu’daki halk bankası önünde duruyor. spagetti kadın adını takmıştır yaratıcı türk halkı.

http://img489.imageshack.us/img489/5263/jpbig11od8.jpg

şampiyonların kahvaltısı

yasnaya polyana
kurt vonnegut’un en ünlü ve en iyi romanlarından biri. ayrıca filmi yapılmıştır. bruce willis ve nick nolte oynadı. içinde bir yerde beni vonneguttan soğutan bir bölüm vardır. şöyleki; amcamlar bir hamama girerler, yıkanırlar...buraya kadar ok, ama sonra şöyle der vonnegut dallaması:"sonra 31 çekerek türk havlusuna fışkırttılar." ahha bundan sonra ben de vonneguta verdim veriştirdim. çünkü bir önceki kitabında da türklerin ermeni soykırımı yaptığını iki sayfada bir tekrar ediyordu. geçerli nedenler mi? belki değil ama olsun soğudum bir kere.

atatürk olmuş diye ağlayan çocuk

yasnaya polyana
okuldaki öğretmeninden ataturk’ün öldüğünü duyunca ağlamaya başlayan ve evde bunu anne babasına anlatırken de tekrar ağlamaya başlayan küçük kız çocuğudur. ilginç olan ise söyledikleri inanılmaz gerçekçidir. mesela annesi: ama bize vatanı bıraktı deyince çocuk: ama öldü, diyor. ya da, anne: şimdi sevebiliriz deyince, hışımla dönüp: hayır, sevemeyiz, o öldü, diyor. gerçi izlerken anne babanın özellikle çocuğu konuşturmaya çalıştıklarını -bir çeşit sadaist bir istekle- anlıyoruz sanki bunu medyatik bir olay haline dönüştürebilecekleri anlamışlar gibi ve tabii dönüştürüyorlarda. ama çocuğun ağlayışı sözleri tanrısal bir doğallıkta. kısacası çocuğun söyledikleri ve gözyaşları dışında dürüst olan pek bir şey yok gibi.

http://www.televizyongazetesi.com/haberdetaymiddle.asp?id=16072

annenin olecegini bilerek yaşamak

yasnaya polyana
ne yani diye sorar insan, benim annem, yani demek istiyorum ki annem, hani anne dediğimiz, şimdi, ne yani ölüyor yani bir daha yaşamıyor mu olacak yani hani bizim gibi olmayacak mı, artık annem hani anladık bir kaç gün hatta haftalığınıa tamam olabilir bir yerlere gidebilir de, ne yani bir daha hiç mi gelemeyecek, olur mu canım, şimdi annem, yani benim annem hani başka bir insan değil sözünü ettiğimiz, anne diyoruz, anne ne demek biliyorsunuz değil mi, tanrı’da biliyordur doğal olarak, ne yani şimdi hiç mi dönmeyecek,mesela bir ay sonra da mı dönmeyecek,nasıl yani başka tanıdığım herkes etrafta olacak ama anne olmayacak, mesela çantası, tarağı, içinde çocuklarının resimleri ve bağkur kartından başka bir şeyi olmayan eski püskü cüzdanı bile duracak kendisi olmayacak, hiç bu kadar saçma bir şey duymamıştım hayatımda, herşeyden önce annem, bir kere, yani anne ne demek biliyorsunuz değil mi, siz bilmeseniz annem kendisi biliyordur kendisinin ne anlama geldiğini, hayır o değil tanrı da mutlaka biliyordur, değil mi, bütün bunlar çok saçma, bütün bunlar mantık dışı.

kanbankası gen tr

yasnaya polyana
annem için a rh - kana ihtiyacımız vardı bu hafta, hem de günde 2 ünite. bu site sayesinde yabancısı olduğumuz izmir’de 5 gün boyunca kan bulduk. muhteşem insanlarla karşılaştık. emeği geçen herkes iki cihanda da acı yüzü görmesin.biz de hemen üye olduk ve ilk telefonda gideceğiz.

fazıl hüsnü ile faruk nafız ı karıştırmak

yasnaya polyana
fazıl hüsnü dağlarca’nın ölümünden sonra onu anmak adına yapılan gaflar bütünü. önce koskoca başbakan dağlarca şiiri diye f.n.çamlıbel’in sanat şiirini okudu, ardından da trt spikeri dağlarca’nın ölüm haberini ’han duvarları öksüz kaldı’ diyerek devam ettirdi. hadi başbakan eline verilen metini okuyor, anladık da bu metinleri hazırlayan dolgun ücretli hödükler hiç mi aldırış etmiyor yaptıkları işe? ya koskoca trt’nin yaptığı? çocuklar bile bilir be han duvarları yazarını.

ama asıl olay bu değil. buradan görülen gerçek şudur: herkes yapıyormuş gibi yapıyor bu ülkede. bilmeyebilirsin, kızar geçeriz ama biliyor ayağına yatıp olmadığın gibi görünmeye kalkarsan işte burda durum değişir. dostlar alışverişte görsün anlayışı damarlarımıza kadar girmiş demektir bütün bunların anlamı.

bir de kalkar basit soruların yanıtını bilemeyen manken kızlarla dalga geçeriz, değil mi?
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol