uptofate

iyi akşamlar,

özel hayatımda yaşadığım sorunlar neticesinde sözşüğü bırakma kararı aldım. sözlükle veya içindeki yazarlarla alakalı bir durum söz konusu değil. sadece böyle olması gerekti ve böyle oldu. durumdan zaten birkaç yazar haberdardı.

olan buluşmaya oldu. zaten başta ne olur ne olmaz mentalitesine uygun bir şekilde, bütün faktörlerin katılımcılar tarafından belirlendiği bir sistem ortaya koymuştum. ( sözlüğe girdiğim ilk girdide anlattığım mash tipi ağ ) bu düzen sayesinde benim organizasyondan çekilmem organizasyonun planlanması ve uygulanması aşamalarında sorun çıkarmayacaktır diye düşünüyorum.

liste ve gerekli notlar yukarda. eğer birisi sorumluluk aldığını beyan ederse benimle iletişimde olan yazar arkadaşlar da onlarla iletişime geçer. zaman konusunda finale yaklaşmıştık, yer konusunda da birkaç yazar tavsiye vermeye hazır durumda. oylama vs, sanıyorum bu noktadan sonra sizin bileceğiniz iş. ama gerçekten kaliteli yazarlar katılıyor, buluşma gerçekleşsin ve güzel zaman geçirin isterim.

sorumluluktan kaçma veya verdiği sözü tutamama gibi bir izlenim oluştuysa, affola. tamamen kişisel sebeplerden dolayı, birkaç yazar bu sorunlar hakkında daha önce de belirttiğim üzere fikir sahibi, bırakıyorum. temmuzda geri dönme ihtimalim var, eğer dönersem ve bu konu hakkında oluşmuş şüpheler varsa dilim döndüğünce anlatmak isterim.

"şeffaf adamım, benim bağırsağımdaki b*k bile gözükür." ( veda yazısına s*çmak)

geçirdiğim güzel zamanlar için tüm yazar arkadaşlara teşekkür ederim. kırgınlık duyan yazar arkadaşlar da affetsinler, gelince/gelirsem devam ederiz umarım.

unutmayın beni diyor ve gidiyorum.
güzel günleriniz olsun.

teorik ve pratik olarak bakıldığında farklılıklar gösteren bir kavram. ülkemizde ve dünya genelinde her ne kadar absürt örneklerine -bazı makalelere göre feminizmin "alet edildiği" örnekler- denk gelsek de tam manasıyla araştırmadan ve anlamadan, hareketin çıkış noktasını ve varolduğu ilk dönemden bu yana değişen şartları düşünmeden yorum yapmanın yersiz olacağı kanısındayım. yapacak olsam yakın zamanda hacettepe kampüsündeki olay üzerinden yorum yapardım. aptallık derdim, geçerdim.

ama şuna kesinlikle katılmıyorum.

"evlenen her erkek çocuğu olsun ister, çocuk doğurmak kadına verilmiş doğal bir görev ne yapalım biz mi doğuralım !"

temel manada evlilik, iki bireyin ortak amaçlar ve duygular çerçevesinde süreklilik ilkesi takibinde hayatlarını birleştirmeleri durumudur. bu tanımdan yola çıkarak, ortak amaçlar ve duygular çerçevesinde kısmınoı değerlendirelim:

evlenme her ne kadar aile hukuku bağlamında değerlendirildiğinde, düzenleme serbestinin bulunmadığı bir kurum olsa da; bireyler ortak amaçlarda ve duygularda anlaşacakları için zaten yaşamak istedikleri bu ortak hayatın şartlarını kendi aralarında belirleyeceklerdir. misalle netleştirmeye çalışayım, kariyer ve çocuk -klişe ama güzel bir örnek- ikileminde önceden verilmiş kararlar evlenme kurumunun kurulmasını takip eden zamanlarda bireylerin "pürüz" çıkarmasını engelleyecektir.

türk medeni kanunu, aile hukukunda da eğer eş çocuk istemiyorsa bu konuda öngörülen bir yaptırım -doğrudan bunu neden alan bir yaptırım- mevcut değildir. ama aile hukukunda belirtilen boşanma sebepleri arasında "evlilik birliğinin sarsılması (genel boşanma sebebidir)" mevcuttur.

bu sebebin kullanılarak evliliğin sonlnandırılması için gerek koşullardan biri, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması durumudur. eşler arasında önemli fikir ve duygu ayrılığının bulunması şeklinde açıklanabilir. - eşlerin kusurlarıyla ortaya çıkabileceği gibi eşlerin kusuru olmadan da ortaya çıkabilir-

yani kanun koyucu, eşlerden birinin çocuk istememesi durumunda boşanmayı uygun görürken " o kadın, çocuk doğurmak onun görevi, o doğrumasın da biz mi doğuralım!" mantığıyla gitmemiş, bireylerin ortak amaç ve duyguda birleşemedikleri, önemli fikir ayrılıkları yaşadıkları ve bu sebepten evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gerekçesini kullanmıştır.

her bireyin kendi hayatı üzerinde söz söyleme hakkı vardır.

edit : eksilenmişiz. evet eksileyen arkadaş, o insan değil köle. sen haklısın, ben öyle saçmaladım. affola.

aklıma geroge carlin'in hafızam beni yamultmuyorsa religion is bullshit'te sarf ettiği şu sözü getirmiştir.

"he - and if there is a god, ı am convinced he is a he, because no woman could or would ever fuck things up this badly.”

(bkz: religion is bullshit)

iyi günler,

bir süredir yaşadığım kişisel sorunlar nedeniyle konu hakkında açıklama yapamadım. hatta özelden soran profesyonelogrenci'ye de sözlüğü bırakmayı düşündüğümü anlatmıştım. sözlükle veya sözlükteki yazarlarla bir alakası yoktu ancak şartlar, vs. neyseki sorunları uzlaşmacı yöntemlerle çözebildik ve yine buradayım.

bu süreçte eklenen ve muhtemelen benim konuya kayıtsız olduğumu düşünüp çıkan yazarlar oldu. sağlık olsun, herhangi bir şekilde konu ile ilgili alakasızlık vs söz konusu değil. listeyi yayınlayarak başlıyorum.

x adimneo
x willbohemsson
x nevermore
x scalet
x turksolbek
x profesyonelogrenci
x browncharlie
x ruknettin
x mentat
x uptofate (ta daaaa)


katılmak için olsun, bilgi almak için olsun iletişim kuran herkese yaptığım ufak açıklamayı yinelemek ve son durumu göstermek adına;

genel oylamada istanbul ezici üstünlükte. nazikçe, 6 istanbul 1 ankara ve bir çekimser oy ( evet sonuç ne olursa olsun etkilemek istemedim ). extrem şartlar oluşumadığı sürece istanbul'da olmasının yerinde olacağı kanısındayım. ( avrupa yakası olursa daha iyi olur minvalinde ekleme mevcut )

istanbul'u seçmiş gibi olmanın yanında ortaya hangi yakada hangi mekanda buluşacağımız sorusu çıkıyor. istanbul'u çok aman aman bilmememden ötürü bu konuda yardımcı olabilecek 7 kuşak istanbullu yazarlar/yazarlardan yardım bekliyorum. bu konuda şurası olmasın / şurası olsun tadında herhangi bir yorum da gelmedi. ancak buluşmadaki amaç (scalet de belirtmişti) sol framde harıl harıl entry girdiğimiz başlıklar üzerine muhabbet. yani ses vs gibi konulara dikkat ederek mekan tavsiye edilirse çok güzel olur. geri kalan detaylarda, yaratıcı olunabilir.


zaman olarak katılımcıların dikkat edilmesini istediği noktalara gelecek olursak:

1temmuzdan sonra uzak diyarlarda olacak bir yazarımız,
hafta içi olacaksa iş çıkışı saatlerinde olsun diyen bir yazarımız ve son olarak
haftasonu olursa çok mutlu olacak birkaç yazarımız var.
önümüzdeki 3 hafta boyunca müsait olamayacak bir yazarımız var.

genel hatlarını belirtmiş olduğumuz zaman konusunda herhangi bir yazardan daha spesifik detaylara ilişkin yorum gelmedi. madem öyle ben açayım perdeyi, 24 mayısta başlayan finaller sanıyorum haziran başında bitecek. haziran başından itibaren ( pazartesi günü kesin tarihleri öğrenmeye çalışırım) müsait olacağım ancak haziran ortalarına gelindiğinde kız arkadaşımın sınavları nedeniyle müsait olamam, temmuza sarkmak zorunda kalabilir.

katılmak isteyen arkadaşlar, aklında soru olan arkadaşlar bana ulaşabilir. elimden geldiğince yardımcı olmak isterim. bunun yanında katılan arkadaşların da nihayi durumu belirlemek açısından girdideki noktaları değerlendirip beni bilgilendirmeleri güzel olur.

up organizasyon şeysi

gerekli editi önceki girdiye de uyguladım.

edit : not defteri.

bu girdiyi not defteri niteliğinde kullanmayı düşünüyorum. benimle temasa geçen ve kendi şartlarını belirten yazarların bana naklettiklerini ben de bu girdi altına ekleyeyim. buna göre bir şema oluşsun istedim.

- haziranın ilk iki haftası ve haftasonu olursa iyi olacağını belirtti şehirdışından gelecek bir yazar arkadaşımız.

olmayan durumdur.

tck'da dedikodu yapmak diye bir suç yoktur. kişilik haklarına saldırı, onur kırıcı davranış, özel hayatını gizliliğinin ihlali unsuru gibi unsurlar düzenlenirken; dedikodu tck'da düzenlenmeye tabi tutulmamıştır.

ancak aklıma, cinsel tercihi sebebiyle çalıştığı ofiste alay konusu haline gelen birinin açtığı davayı getirdi bu söylem.her ne kadar ülkemizde yaşanmamış olsa da, burda aslolan dedikodu değil kişinin özel hayatının gizliliğine karşı işlenen ve onur kırıcı olan suçtur. cezası ilgili maddelerle düzenlenmiştir..

küfrün de cezasının olması, şahsi yorumum , gayet yerindedir. hakaret başlığı altında değerlendirilen suçun tanımını ve cezasını -kısaca- inceleyecek olursak

"madde 125 – (1) bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. ..."

onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nteilikte.... bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi...

bence ceza almak için yeterli.

kendini bilmezin tekinin, kendisini adaletin ve hukukun temsilcisi hatta savunucusu, uygulayıcısı sandığı rezil bir olaydır. bu tanım, geri kalanı benim.


"korkudan birilerinin arkasına saklanan bir özgürlük savaşçısı" denmiş bir de.

yürü be kim tutar seni şu sözlükte. ömründe silah görmemiş, yanında iki el ateş edilse gök yıkılıyor sanacak adam; "biri"lerinin devamlı hedef gösterdiği, mesleğini hakkıyla yerine getirdiği için her gün sayısız tehdit alan adama yapılan suikast girişimindeki refleksif -tamamen hayatta kalma içgüdüsüyle yapılmış- hareketle dalga geçiyor.

bilgisozluk, sen nelere kadirsin.

silahlı saldırgan orda öldürmek istediği herhangi bir kişiyi öldürebilirdi. yani eğer hedef can dündar olmasaydı, ikisini de vurabilirdi. ancak can dündar'ı vurmak için istediği açıyı yakalayamadı ve etkisiz hale getirildi. gayet mantıklı he ?

son olarak, devlet davalıyı da davacıyı da korumak zorundadır. kimse kimseye koruma ordusuyla gezme demiyor, yine gez . ancak şöyle kritik bir dava için, güvenlik önlemlerinin yeterliliği tartışmaya açıktır.

peşin edit : kişisel bir durum söz konusu değil. eğer şu davranış size komik geliyorsa size de hitap ediyordur bu entry.

an itibariyle yapılmakta olan açıklamadır. kahvaltımı yaparken denk geldiğim, anlat davutoğlu anlat heyecanlı oluyor diyerek dinlemeye başladığım ancak davutoğlu beklenenden öte bir şeyler söylemediği için heyecanını kaybeden açıklama.

hem başlığı açılsın hem de şimdilik kısa kısa yorumlarımı ekleyeyim istedim. ilerleyen zamanlarda analiz niteliğiinde eklemeler yaparız.

öncelikle şunu belirtmek isterim. konuşma bir süredir devam ediyor(du). ancak genel olarak:

"sayın cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum..."
"allaha şükürler olsun.."
"bizim bu ak davamız, kutlu davamız..."
"...bu yolda benimle beraber olan dava arkadaşlarım..."
"...da bilirler ki hiçbir zaman koltukta makamda gözüm yoktu..."
"amaç milletimize, bize destek veren milletimize hizmet..."

soru almadı kendisi tahmin edeceğiniz üzere. zaten bitiş oldu bittiye geldi. birden toparlanıp kalktılar.

sanıyorum yarım saati aşkın bu konuşmada bu açıklamada cevaplaması beklenen soru belliydi. "ne oluyor ? niye görevi kendi kararınız ile bırakıyorsunuz, bunda başka etkiler var mı ?" " yok başka bir etki varsa ne bu etki ? kimin etkisi ? ama etki yoksa, bir şey oldu ve dayanamadınız, bu göreve devam etmek istemediniz ?" ve yapılan açıklama, yarım saati aşkın konuşma şu soruya dişe dokunur bir cevap veremedi. geçiştirdi durdu.

bülent arınç'tan bekledik. abdullah gül'den bekledik. cesur açıklamalar bekledik. hiç göremedik. bu tip tavizler uzun adamın otoritesini, güçlendiriyor. açıkçası davutoğlu bir sürpriz yapar mı diye umut ettim. olmadı ama.

kim uzun adamla bir noktada ters gidiyorsa, kim uzun adamın sözünü bir noktada dinlemiyorsa partiden uzaklaştırılıyor. yani uzun adamın otoritesi hem içte hem dışta mutlak hale geliyor.. ( davutoğlu milletvekili olarak devam edeceğini belirtti ancak anlatmak istediğim nokta bariz )

ortada bir sorun yok diyorlar şimdi trt haberde. başbakan kendi kararını kendisi verdi diyorlar. böyle açıklamalara gerek yok, türkiye zaten uyuyor.

49% ile gelen partinin istikrarı bu mu ? yapmayın gözünüzü seveyim.

peşin edit :

(bkz:yiyin birbirinizi ete para vermeyin) mantığıyla düşünmeyin arkadaşlar. uzun adamın otoritesi hem içte hem dışa artıyor. hükümet partisi yok, uzun adamın partisi var. ve bu tip tavizlerle devamlı büyüyecek bu otorite.

geçecektik de, numaramı vermedim. gerek yok. dediğim servis.

ama eğer ben yanlış görmediysem tüm mesajları bir çırpıda gösterme özelliği gelmiş. güzel olmuş. şu karakter sınırına da bir el atılırsa tadından yenmez.

1500 dolara s40 bulan bünyemi derin bir melankoliye sürükleyen sitedir.

(bkz: tişikkirlir indipindinci)

ben de o paraya spring var mı diye bakıyorum işte. broadway spring evet.

yahu, zaten provokatör olmanın ötesinde bir cacık olmamıştı bu elemanlardan da, şu sosyal deney kavramını türkçe'ye çeviren elemanı bulursam; kalbini kıracağım.

ota boka sosyal deney demek ne. iki tane anlamını bilmediği kelimeyi yan yana getirip yine anlamını bilmediği bir öbek ortaya çıkaran ve otu boku bu sınıfa dahil ederek var olan "sosyal deney kültürü"nün içine sıçan şu güruh sayesinde gerçekten başarılı olabilecek projeleri es geçiyoruz. es geçeceğiz.

olsa olsa prank diye tabir edebileceğiniz "saçma-salak-şaka ( ben buldum )" kategorisinde yayınlanması gereken şu videoyu sosyal deney başlığı altında yayınlamak; zaten kültüre aşina olmayan toplum için sosyal deney algısını başlamadan bitirmek demektir.

güvenlik üzerine, ebeveyn kontrolü üzerine, gündemdeki olayların toplumsal yankıları üzerine onlarca belki yüzlerce güzel örnek varken öğrenilebilecek; bu boş insanlar sürüsü internetten ne gördüler. hangi videoyu izlediler anlamadılar da "aa sosyal deney böyle bir şeymiş demek ki" dediler.

sabah sabah sinirlendiren, henüz anlamını bilmedikleri şeyleri izleyici kitleyisi diye bilmiyor diye satan boş insanların boş videosudur. izlemedim hepsini.

(bkz: açmayın bedük)

edit : lan söyleyin neden eksilediğinizi bilelim. anlamadığınız nokta var ise anlatalım.

online yazarlar (1)


uptofate - 04:10


ben kazandım, iyi geceler sözlük.

edit : karşınızda yaşar, "kalan yalnız kalırsa, giden insafsız demektir" diyor; masal.

sevip de kavuşamayanlara, şuan yolda olup bizi dinleyenlere, bütün polis teşkilatına ve beni bu saatte yalnız bırakan sözlük ahalisine gelsin bu parça.



edit2 : mustaitbiradam gelmiş.. o zaman sıradaki parçayı kendisine gönderiyorum.

"aldanırım ben zaten gülüşüne ah gülüşüne; aldanırım, aldanırım, aldanırım gülüşüne mustait..."

yaşar - aldanırım diyor.



edit3: saatlerimiz 5i gösterirken, bize ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunuyoruz pek değerli dinleyenler.

bugün 4 mayıs, çarşamba. muhtemelen hava bok gibi olacak, birçok işiniz denk gitmeyecek ama yine de sabah oluyor.

"gözlerinde sabah oluyor aşkım..." diyor yaşar,"..açıyorsun pencereni.". gözlerinde sabah parçası ile sonlandırıyoruz bu tatlı birlikteliğimizi. esenlikle kalın, güzel günleriniz olsun.

önceki girdi sonrasında aldığım birkaç dönüt (tdk diyor ki, geri bildirim) üzerine o girdimi "zirve öncesi hazırlık" mahiyetinde editledim.

ancak genel olarak öne çıkması için, daha fazla yazarın konudan haberdar olması için o editi tekrar giriyorum.

"
evet ciddi arkadaşlardan ciddi cevaplar gelmeye başladı.

her türlü istek ve önerinizi, katılacaksanız yer ayırtmayı ( yok rezervasyon yok da liste yaparım bu gidişle ) katılmayı düşünmüyorsanız da (tabii alakalıysa) sebebini bana yazabilirsiniz.

şikayetinizi bize, memnuniyetinizi dostlarınıza anlatın. esenle kalın.

up organizasyon şeysi. (lügatta upto diye de geçtiği oluyor)
"
başlıktaki diğer girdide değindiğim noktaları okuyup fikirlerinizi bu doğrultuda paylaşırsanız mutlu olurum.

son olarak, evet eyledim formatı viran. olsun o da davetli.

edit : yönetim de şey ediyor, sabitlendik ne güzel :)

yavaş yavaş hayata geçebilecek bir proje olduğu için bu sefer azıcık daha ciddi bir girdi giriyorum. parsel parsel aldık zaten başlığı...

+öncelikle yer ve zaman. burda bu kadar girdi girilmiş olması bu kadar insanın katılacağı manasına gemliyor. tarihin ve yerin seçenekler arasında özenilerek seçilmesi ve herkese olabildiğince uygun olması gerekiyor. şöyle nezih bir pub'ın kimseye zararı olmayacağı kanısındayım ama kafe vs de seçilebilir tabi. (bu konuda en büyük sorun güvenlik kaygısının olmadığı yerlerin seçilmesi )
+ifşa olmanın ötesinde, güvenlik kaygıları karşılanmalı.

+ilgi ve uzmanlık alanlarının farklı olması muhabbeti nerelere ne kadar çekebilir bilmiyorum ama yine de hoş bir görüntü olacağının kanısındayım. herkes için güzel bir deneyim olabilir.

+yaş konusunun aman aman bir sorun olacağını düşünmüyorum. amaç diyalog kurmak, öğrenmek, bildiklerini paylaşmak. gerekli olgunluğu gösterebilecek kişinin sizin yaşınızda olmasına gerek yok diye düşünüyorum. e polenlik iş değil.

+bir diğer nokta, öyle tanışmak mı olacak yoksa bir şeyler anlatma-dinleme havasında mı olacak ? zaten insanlar tanışmak istediği insanlara bir şekilde mesaj atıyor, konuşuyor ve dolayısıyla az da olsa tanışıyorlar.

+görüntü alacak mıyız, bakın bu gerçekten ifşanın babasıdır.

-son olarak, eğer bunu aslen karşı cins ile kurulacak iletişim gibi gören arkadaşlar varsa ( dur sana laf atmıyorum ) ( ciddiyim bak ) bileklik uygulaması getirelim. renkli bileklik şeysi. "kız düşüreceğim" kafasıyla gelenler güzelim muhabbetin içine sıçmasınlar, kimseyi de kırmaya gerek yok. bunu bir düşünün derim. zaten niyeti olan şakayla makayla karıştırır ya bileklik takacağını ifade eder ya da takar gelir.

+önceki son değilmiş, pardon. süre olarak 2 ay sonrası uygun/ideal gibi. konunun biraz daha demlenmesi için. ayrıca benim de dahil olduğum öğrenci grubunun finalleri de bitmiş olur ( büte kalana gelme demiyorum, hobi olarak yine gelsin,ama gelirse seneye de alttan alacağı dersin finalinden sonraki zirveye gelir ) hem de insanlar katılacak olanlara karşı az da olsa güven duymaya başlar, zirvenin iyi olacağını düşünürler.

ciddi olan yazarlar da renklendirebilir gelen kutumu ( kırmızı oluyor sadece ama ) ciddi düşüncelerini paylaşabilirler.

dediğim başlıktır. ( format bitmiş )

edit :

evet ciddi arkadaşlardan ciddi cevaplar gelmeye başladı.

her türlü istek ve önerinizi, katılacaksanız yer ayırtmayı ( yok rezervasyon yok da liste yaparım bu gidişle ) katılmayı düşünmüyorsanız da (tabii alakalıysa) sebebini bana yazabilirsiniz.

şikayetinizi bize, memnuniyetinizi dostlarınıza anlatın. esenle kalın.

up organizasyon şeysi. (lügatta upto diye de geçtiği oluyor)

edit 2 : liste editi

iyi günler,

bir süredir yaşadığım kişisel sorunlar nedeniyle konu hakkında açıklama yapamadım. hatta özelden soran profesyonelogrenci'ye de sözlüğü bırakmayı düşündüğümü anlatmıştım. sözlükle veya sözlükteki yazarlarla bir alakası yoktu ancak şartlar, vs. neyseki sorunları uzlaşmacı yöntemlerle çözebildik ve yine buradayım.

bu süreçte eklenen ve muhtemelen benim konuya kayıtsız olduğumu düşünüp çıkan yazarlar oldu. sağlık olsun, herhangi bir şekilde konu ile ilgili alakasızlık vs söz konusu değil. listeyi yayınlayarak başlıyorum.

x adimneo
x willbohemsson
x nevermore
x scalet
x turksolbek
x profesyonelogrenci
x browncharlie
x ruknettin
x mentat
x uptofate (ta daaaa)


katılmak için olsun, bilgi almak için olsun iletişim kuran herkese yaptığım ufak açıklamayı yinelemek ve son durumu göstermek adına;

genel oylamada istanbul ezici üstünlükte. nazikçe, 6 istanbul 1 ankara ve bir çekimser oy ( evet sonuç ne olursa olsun etkilemek istemedim ). extrem şartlar oluşumadığı sürece istanbul'da olmasının yerinde olacağı kanısındayım. ( avrupa yakası olursa daha iyi olur minvalinde ekleme mevcut )

istanbul'u seçmiş gibi olmanın yanında ortaya hangi yakada hangi mekanda buluşacağımız sorusu çıkıyor. istanbul'u çok aman aman bilmememden ötürü bu konuda yardımcı olabilecek 7 kuşak istanbullu yazarlar/yazarlardan yardım bekliyorum. bu konuda şurası olmasın / şurası olsun tadında herhangi bir yorum da gelmedi. ancak buluşmadaki amaç (scalet de belirtmişti) sol framde harıl harıl entry girdiğimiz başlıklar üzerine muhabbet. yani ses vs gibi konulara dikkat ederek mekan tavsiye edilirse çok güzel olur. geri kalan detaylarda, yaratıcı olunabilir.


zaman olarak katılımcıların dikkat edilmesini istediği noktalara gelecek olursak:

1temmuzdan sonra uzak diyarlarda olacak bir yazarımız,
hafta içi olacaksa iş çıkışı saatlerinde olsun diyen bir yazarımız ve son olarak
haftasonu olursa çok mutlu olacak birkaç yazarımız var.
önümüzdeki 3 hafta boyunca müsait olamayacak bir yazarımız var.

genel hatlarını belirtmiş olduğumuz zaman konusunda herhangi bir yazardan daha spesifik detaylara ilişkin yorum gelmedi. madem öyle ben açayım perdeyi, 24 mayısta başlayan finaller sanıyorum haziran başında bitecek. haziran başından itibaren ( pazartesi günü kesin tarihleri öğrenmeye çalışırım) müsait olacağım ancak haziran ortalarına gelindiğinde kız arkadaşımın sınavları nedeniyle müsait olamam, temmuza sarkmak zorunda kalabilir.

katılmak isteyen arkadaşlar, aklında soru olan arkadaşlar bana ulaşabilir. elimden geldiğince yardımcı olmak isterim. bunun yanında katılan arkadaşların da nihayi durumu belirlemek açısından girdideki noktaları değerlendirip beni bilgilendirmeleri güzel olur.

up organizasyon şeysi

polenlerimle desteklediğim başlıktır.

bi de duyduğum/bildiğim kadarıyla zirveler iyi geliyormuş bu aşklara. olası zirveler özellikle :) peki ben bu konu hakkında niye yorum yapıyorum, her konuda olmasa da her konuda bir fikrim var sanırım :)

parsellemek gibi olacak ama;

sayın ruknettin,

şirketimizin yüzü olur musunuz ?

resmi girdi sponsorluğu hakkında benimle iletişime geçebilirsiniz.

ne teklif ediyorlarsa yarısı ? belki de onların teklifine yaklaşabiliriz.

ya da kız arkadaşım izin verirse bir bira ısmarlarım ? (öyle içemiyoruz kafamıza göre)

tanım : boyunu aşan reklamlardır. girdilere bile koyuyor insafsızlar.

edit : biraz yazmışım, bira olacak o bira. düzelttim onu.

bu arada kılıbık değil arkadaşlar, uzlaşmacı.

ve son olarak şunu eklemek istiyorum.

ruknettin ile fiyatta anlaşamadık sanıyorum, iletişime geçmedi.

tekliflere açığım.

ooo mezuniyet fotoğrafları gibi olmuş burası. şöyle beraber bir fotoğrafımızı çeksinler de unutulmayalım

benim derdim olmayan reklamlardır ama pop-up olmasın bir zahmet. platin falan zaten olmasın diyerek de arttırdığım reklamlardır.

şimdi bir jedi gelecek ve gelir-gider açıklaması yapacak. ve kapanış.

edit :

artık derdim olan reklamlardır. o mobil ekranı ne öyle. girdiler gözükmüyor.

her gece düzenli olarak yaptığımdır.

mustaitbiradam bir noktadan sonra isyan ediyor

edit : böyle geç saatlerde gören olursa beni ansın, gelin dostlar sucuk yapıyorum

adam muhabbetim sarmaz demiş, artılayan olmuş. insafsızlar . eksiledim kardeşim.

olursa güzel olur dediğimiz buluşmadır.

genelde okuyup okuyup deli olmak ama önceki yazar arkadaşın da belirttiği gibi, mahkemeye vermek/verilmek gibi durumlar da söz konusu olacaktır tabi..

insanların fikirlerini paylaştığı bir ortamda şerefe ve haysiyete karşı suç başlığında veya tehdit başlığı altında değerlendirilebilecek söylemlerde bulunurken, dikkatli olmakta fayda var. her davranışınızın sorumluluğunu üstlenirsiniz ve karşınızdaki yazarın size hakaret ederek cevap vermesi yerine savcılığa gitmesi, işten bile değil. garip, hiç değil.

saygı çerçevesinde güzel zaman geçirmeniz dileğiyle.


( bir bakmışım jedi olmuşum )

eskiden kız yüz vermediği için lezbiyen falan ilan ediliyordu. çok değerli yazar arkadaşımız olayı bir sonraki aşamaya taşımış.

bu insanları çekememezlik, kararlarına karşı saygısızlık falan nerden geliyor merak etmiyor değilim doğrusu. hani , kaynağı bulup hortumunu kendinize mi bağladınız ? dedirten başlıktır.

yazar arkadaşlardan ricam. eksilemeyin adamı, alkolü bırakanlar; alkol tüketimi yüksek olan insanlara göre daha uzun yaşıyor.