bundan tam dört sene evvel hem tiraj bakımından hem de spor yazarlarının gücüyle baya etkili bir gazeteydi. sonradan işi iyice asparagas haberlerle gündem şişirmeye döktüler. bi ara ciddi ciddi alıyodum bu gazeteyi pehh.
bütünüyle değerlendirdiğiniz zaman rock tarihinin devamlılığı olan en sağlam gruplarından. deliberation, teargas, murder gibi çok iyi şarkıları var.
arkadaşlık ile kankalık arasında kalan kişinin kullandığı tabir, hitap şekli.
seda sayan izleyen bünyenin, izlenilen süre boyunca kullanılan "bacım" kelimesinden hallenerek bir bacıya sarılma, tutunma eylemi.
"bacım" sözcüğünün itici hale gelmesinde en büyük etkiye sahip olduğunu düşündüğüm aile faciası. bunu günde iki doz izleyin bünye direkt hata verir..
(bkz: bacılara tutunmak)
(bkz: bacılara tutunmak)
içi dolu dolu, genel anlamda tüm tostların atası sayılan muhteşem bir lezzet kaynağıdır. ayvalıktan başka yerde yenmemesine özen gösterilmelidir. çünkü tostu tost yapan içindekilerden ziyade en başta ekmeğidir. altyapısı sağlam olan bu tosta esas lezzeti özel yapım ekmeği vermektedir.
portakalı soyup başucuna koymadan sıkan ve vitamin alan aklı selim kişinin direnç kaynağıdır. her türlü melun hastalığa karşı etkili ilaç takviyesidir.
salonumun arka köşesine çok tanrılı medeniyet heykelleri koyucam. adı da ‘şirk köşesi’ olsun.
(bkz: sabahlar olmasın)
bir ülkenin zeka seviyesini ölçmek istiyosanız, düşünmeniz gereken yegane konulardandır.
bre sahtekar, ben şizofren miyim ki sence balık istifi otobüslerine binmek için tezgah çevircem sana?
senin daha kendine güvenin yok ki ağzından salak muavinlerin kişinin öğrenci olup olmadığını belirleyecek özgüvene sahipler.
elemana "pasom daha çıkmadı" diyorum, orospu çocuğu -anası hariç tabi- "herkesinki çıktı" diyo. lan koduğumun dürzüsü herkes aynı okulda mı okuyo ki yarrak kafalı. ne biliyosun ki sen? bu paso denen saçmalığa her yıl 25 lira bayılmak hangi zekasızlığın ürünü çözemiyorum bunu. sinirleniyorum.
insanları sınıflandırmak için araya "paso,kıl,tüy" gibi saçma sapan kartvizitler koyarsanız gün gelir bu zihniyetiniz götünüzde patlar. paso sahtekarlığın kamuflajıdır.
bre sahtekar, ben şizofren miyim ki sence balık istifi otobüslerine binmek için tezgah çevircem sana?
senin daha kendine güvenin yok ki ağzından salak muavinlerin kişinin öğrenci olup olmadığını belirleyecek özgüvene sahipler.
elemana "pasom daha çıkmadı" diyorum, orospu çocuğu -anası hariç tabi- "herkesinki çıktı" diyo. lan koduğumun dürzüsü herkes aynı okulda mı okuyo ki yarrak kafalı. ne biliyosun ki sen? bu paso denen saçmalığa her yıl 25 lira bayılmak hangi zekasızlığın ürünü çözemiyorum bunu. sinirleniyorum.
insanları sınıflandırmak için araya "paso,kıl,tüy" gibi saçma sapan kartvizitler koyarsanız gün gelir bu zihniyetiniz götünüzde patlar. paso sahtekarlığın kamuflajıdır.
türkiye denince akla gelen ilk kavramdır. hatta türkiye eşittir sansürdür.
son on yılda gittikçe özgürleştiğimizi iddia edenlerin kafasını kuma gömmelerinden kaynaklı bir karmaşa vardır ve kimse bunu görmemektedir.
efenim şimdi salt youtube idi, myspace idi bu sitelerle alakalı yasaklar ya da kısıtlamalardan bahsetmiyoruz tabii ki. internet güvenliği adı altında, "daha özgür" "daha demokratik" gibi kulağa hoş gelen lakin içi boş sözlerle insanların telefonlarının dinlendiği, kullandığımız operatörlerin birçok şirketle sıkı fıkı olarak reklamlarını zart zurt hastalık-sağlık demeden yapabildikleri bir sistemden söz ediyoruz. yani son derece tehlikeli yollara çıkacak bir düzenden.
sistem bunu emrediyor diye kendimizi kapatacak, konuşmalarımızı ev telefonundan yapacak kadar acizleşecek değiliz elbette. ama sansür, çarkın öteki dişlilerini de tetikleyen bir olgudur. siirtte ya da muğlada çocuk tacizinin allahı olurken sen kalkıp "youtubeta hakaret unsuru" var dersen "seni doğuran ana baba keşke korunsaymış" diye paso beddua alırsın bu halktan.
tamam halk -nerden baktığınıza bağlı- öküz olabilir, yeri gelir yalakalık yapıp "inadına" faşistlere oy verecek kadar şuursuz olabilir. ama sansür belli bir kesim için değildir, hepimizin ortak tehlikesidir. bir gemide beraber hareket ediyorsak koyulacak tepki göreceli olamaz, olmamalıdır. "başbakan doğru yapıyor" demekle, medyayı kendi oyuncağın yapıp altına almakla ne demokrat olabilirsin, ne de baskı sisteminin özgürlükleri kısıtlamasına seçenek yaratabilirsin.
köle olmaya yeminli güruhun, avrupanın sansür konusunda nasıl cesur adımlar attığını görmemek insanın nefsine ve birey olabilme yetisine uygulanan en büyük sansürdür.
son on yılda gittikçe özgürleştiğimizi iddia edenlerin kafasını kuma gömmelerinden kaynaklı bir karmaşa vardır ve kimse bunu görmemektedir.
efenim şimdi salt youtube idi, myspace idi bu sitelerle alakalı yasaklar ya da kısıtlamalardan bahsetmiyoruz tabii ki. internet güvenliği adı altında, "daha özgür" "daha demokratik" gibi kulağa hoş gelen lakin içi boş sözlerle insanların telefonlarının dinlendiği, kullandığımız operatörlerin birçok şirketle sıkı fıkı olarak reklamlarını zart zurt hastalık-sağlık demeden yapabildikleri bir sistemden söz ediyoruz. yani son derece tehlikeli yollara çıkacak bir düzenden.
sistem bunu emrediyor diye kendimizi kapatacak, konuşmalarımızı ev telefonundan yapacak kadar acizleşecek değiliz elbette. ama sansür, çarkın öteki dişlilerini de tetikleyen bir olgudur. siirtte ya da muğlada çocuk tacizinin allahı olurken sen kalkıp "youtubeta hakaret unsuru" var dersen "seni doğuran ana baba keşke korunsaymış" diye paso beddua alırsın bu halktan.
tamam halk -nerden baktığınıza bağlı- öküz olabilir, yeri gelir yalakalık yapıp "inadına" faşistlere oy verecek kadar şuursuz olabilir. ama sansür belli bir kesim için değildir, hepimizin ortak tehlikesidir. bir gemide beraber hareket ediyorsak koyulacak tepki göreceli olamaz, olmamalıdır. "başbakan doğru yapıyor" demekle, medyayı kendi oyuncağın yapıp altına almakla ne demokrat olabilirsin, ne de baskı sisteminin özgürlükleri kısıtlamasına seçenek yaratabilirsin.
köle olmaya yeminli güruhun, avrupanın sansür konusunda nasıl cesur adımlar attığını görmemek insanın nefsine ve birey olabilme yetisine uygulanan en büyük sansürdür.
şöyle bir benzetmeye de konu olmuştur kendisi.
"insanlar arasında en iyi futbolcu ronaldo. messiyi saymıyorum çünkü o insan değil."
"insanlar arasında en iyi futbolcu ronaldo. messiyi saymıyorum çünkü o insan değil."
porno sektörünün kralıdır. istifini bozmadan işini görür sonra gider kahvesini içer.
hiçbir zaman eskimeyecek, aksine önümüzdeki yıllarda talebin artacağı bir sektördür. bu sektörün can damarı kuşkusuz peter north abimizdir. onsuz bu alem öksüz kalır.
"new yorkta beş minareyi izledim, olay sanırım new yorkta geçiyor." gibi vecizlerle facebookta gruplarının kurulduğu ve bir tarikat oluşturmasına az kalmış akli dengesi bozuk kişi.
sarhoş olmaya niyetlenmiş kişinin iki fırtta da gerçekleştirebileceği eylemdir.
ana teması "kadın" olan kavga türüdür. içip içip ona buna sarkan tiplerin genelde başrolde olduğu; ağırlıklı olarak da "ne bakıyosun lan" tarzı masadan masaya atışmaların geri kalmadığı ve sonuç olarak polisin devreye girerek eylemin karakolda sonlandığı kavgadır. rezalettir tek kelimeyle. efendi gibi iç, içemiyosan caka satma.
ankara kızılayda bulunan, sakarya caddesindeki barların içinde nadide bir çiçek gibi açan; alternatif grupların ve kaliteli sanatçıların kulağımızın pasını sildiği bir mekandır. kalite demişken;
(bkz: jehan barbur)
(bkz: malt)
iki haftada bir bu gibi solist ve grupları bünyesinde ağırlamaktadır.
(bkz: jehan barbur)
(bkz: malt)
iki haftada bir bu gibi solist ve grupları bünyesinde ağırlamaktadır.
ankaranın güzide rock barlarındandır. kurtalan ekspres ve cem adrian gibi güzide grup ve sanatçılarımızın sıklıkla çıktığı bir mekandır. if, passage gibi kalitelidir. zaten ankarada kaliteli müzik yapmanın ve iyi müzik yapan mekan bulmanın çok zorlaştığını hesaba katarsak manhattan doğru adrestir, candır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?