özel güvenlik görevlilerinin cinsiyet ayrımı yapmadan alternatif tıp sayesinde tedavi edebildiği hastalıktır.
http://www.haberaktuel.com/kolu-kirilan-gazeteciye-destek-haberi-158436.html
ince dikdörtgen çerçeveli modelleri bir etek ceket takımıyla ntv spikeri kıvamında kombine edilirse ciddi hatta soğuk ama bir o kadar da çekici gösterebilen aksesuvar.
elinde kaynar çaydanlıkla gezerken 5 metre çapındaki alanda bulunmamanız gereken insan tipidir. sakar osmandır.
suratındaki "şeytan tüyü var bende.. ah hahaha.." şeklindeki puşt sırıtması haricinde götümsü bir karıyla evlenerek sırıtmanın hakkını veren cinliğe sahip olduğunu düşündüğüm imagemaker ürünü.
brad abinin de eski hanımıyla yenisi arasındaki farkı düşünürsek tahamülün bir sınırı olduğu açıkça görülecektir zaten.
adam damızlık gibi üretime başladı.
brad abinin de eski hanımıyla yenisi arasındaki farkı düşünürsek tahamülün bir sınırı olduğu açıkça görülecektir zaten.
adam damızlık gibi üretime başladı.
(bkz: katatonik şizofreni)
bir de çay istediğiniz zaman bunun gibi birşeyle getirirler ki insanda at yarrağında kelebek hissi yaratır.
genelde kroyuz ama para bizde tarzı hacı mahmutcabbaroğulları pastane zinciri gibi yerlerden nefret etmeme rağmen yabancı kahve mekanlarındaki abartılı servisleri de sevmiyorum.
bu emme basma tulumba nedir? deney yapmayacağım.. koy bir ince belliye getir.
genelde kroyuz ama para bizde tarzı hacı mahmutcabbaroğulları pastane zinciri gibi yerlerden nefret etmeme rağmen yabancı kahve mekanlarındaki abartılı servisleri de sevmiyorum.
bu emme basma tulumba nedir? deney yapmayacağım.. koy bir ince belliye getir.
muhtemel doğu perinçek yorumuyla bir toplumsal afyon olarak futbolun başlangıç noktası olarak tanımlanabilecek organizasyon.
ayrıca;
(bkz: men in black)
ayrıca;
(bkz: men in black)
usa de kaçak işçi olarak çalışıp bir yandan toplumsal uyum sorunu çekerken birden asabileşip kontrolden çıkan türk grubunun çıkış noktasıdır.
herkesin bildiği gibi açılımı ku klux klan değildir bu güruhun. bunlar hayatın biraz daha ucuz olduğu güney kesimine yerleşmiş müzmin bekar türk erkeklerin kurduğu kırık kalpler klübü nden başka birşey değildir.
kırık kalpler klubü ilk olarak mississippi da green card özlemiyle çalışıp didinen bir yandan dil bilmeme, bir yandan kültür şoku sorunlarıyla boğuşan türk lerin yardımlaşma ve dayanışma amaçlı kurdukları bir dernek olarak faaliyetlerine başladı. kuruluş bildirgesinde, zenci erkeklerin malum nedenler yüzünden başvurularının bile yasak olduğu ve bayan üyelerden kayıt parası alınmayacağı yazmasına rağmen katılım öyle bir beyaz erkek akınına uğradı ki toplantılar asker ocağı havasında geçmeye başladı.
elbette böylesi testosteron yüklü bir ortamda egoların çarpışması uzun sürmedi ve dernek içi ayrılıkçı bir grup isyan bayrağını çekerek bir gece ansızın dernek yönetimini ele geçirdiler.
onlar amerikan rüyasıyla ülkelerini bırakıp buraya gelmişlerdi. oysa tek hayali sarışın mavi gözlü bir kızla köylerine dönmek olan bu insanlar hala çok yalnızdı. sistem herkesin sevgili edinme hakkı olduğunu söylüyor ve onlarında barınmasına izin veriyordu. amerika herkesin mükemmel olmadığını kabul ediyordu buna rağmen sınırsız demokrasi vaad ediyordu ama onlara herhangi bir sevgili bile vermiyordu ve bunu yaparken bir açıklama yapma gereği de duymuyordu. lanet olsundu. çok kızgınlardı.
bu yeni radikal yönetim çok sert bir yayılmacı politika izlemeye başladığında ise artık olayların start ı verilmişti ve kimse için geri dönüş şansı yoktu.
manifestoları ise kısa ve netti;
ya benimsin ya toprağın ulan
artık amerika sokakların da siyah takımın altına beyaz çorap giymiş bağrı açık anadolu delikanlıları kalabalık gruplar halinde geziyor, elele gördükleri tüm sevgililere acımasızca saldırıyorlardı. özellikle zenciler bu saldırılardan nasibini alıyor ve mississippi den başlayan bu şiddet dalgası diğer eyaletlere de sıçrıyordu. arizona, kuzey dakota, utah ve wyoming yerel basınından, fazlalıklarından ağaçlara asılıp ateşe verilmiş zenci haberleri gelmeye başladığında federal büro olaya el koyma kararı aldı.
basın olayı çarpıtıyor ve klübü sadece zencilere yönelik bir linç politikası uyguluyor gibi gösteriyordu.
ulusal bir isyandan endişelenen hükümet yetkilileri klübün sorumlu tutulduğu tüm eyaletlerdeki suçları tek bir dava dosyasında birleştirmeye karar verdi.
yıllar önce sadece kafalarına tanınmamak için kesekağıdı geçirip parklarda oturan sevgilere sataşan, sevgilisini evine bırakanları döven birkaç müzmin türk den oluşan bu grup artık, yanan çarmıh önündeki kukuletalı fotoğraflarıyla ulusal basının malzemesi olmuştu.
tabloid basın bu ulusal sirk gösterisine bir isim takmakta da gecikmedi. onlar artık kırık kalpler klübü değil, hastalıklı fikirlerin aryan savunucuları, zenci düşmanı amerikan faşoları, kırık adalet çarkının paslı parçaları olan ku klux klan dı ve tarhin kirli sayfalarında artık hep bu adla anılacaklardı.
(bkz: the end)
herkesin bildiği gibi açılımı ku klux klan değildir bu güruhun. bunlar hayatın biraz daha ucuz olduğu güney kesimine yerleşmiş müzmin bekar türk erkeklerin kurduğu kırık kalpler klübü nden başka birşey değildir.
kırık kalpler klubü ilk olarak mississippi da green card özlemiyle çalışıp didinen bir yandan dil bilmeme, bir yandan kültür şoku sorunlarıyla boğuşan türk lerin yardımlaşma ve dayanışma amaçlı kurdukları bir dernek olarak faaliyetlerine başladı. kuruluş bildirgesinde, zenci erkeklerin malum nedenler yüzünden başvurularının bile yasak olduğu ve bayan üyelerden kayıt parası alınmayacağı yazmasına rağmen katılım öyle bir beyaz erkek akınına uğradı ki toplantılar asker ocağı havasında geçmeye başladı.
elbette böylesi testosteron yüklü bir ortamda egoların çarpışması uzun sürmedi ve dernek içi ayrılıkçı bir grup isyan bayrağını çekerek bir gece ansızın dernek yönetimini ele geçirdiler.
onlar amerikan rüyasıyla ülkelerini bırakıp buraya gelmişlerdi. oysa tek hayali sarışın mavi gözlü bir kızla köylerine dönmek olan bu insanlar hala çok yalnızdı. sistem herkesin sevgili edinme hakkı olduğunu söylüyor ve onlarında barınmasına izin veriyordu. amerika herkesin mükemmel olmadığını kabul ediyordu buna rağmen sınırsız demokrasi vaad ediyordu ama onlara herhangi bir sevgili bile vermiyordu ve bunu yaparken bir açıklama yapma gereği de duymuyordu. lanet olsundu. çok kızgınlardı.
bu yeni radikal yönetim çok sert bir yayılmacı politika izlemeye başladığında ise artık olayların start ı verilmişti ve kimse için geri dönüş şansı yoktu.
manifestoları ise kısa ve netti;
ya benimsin ya toprağın ulan
artık amerika sokakların da siyah takımın altına beyaz çorap giymiş bağrı açık anadolu delikanlıları kalabalık gruplar halinde geziyor, elele gördükleri tüm sevgililere acımasızca saldırıyorlardı. özellikle zenciler bu saldırılardan nasibini alıyor ve mississippi den başlayan bu şiddet dalgası diğer eyaletlere de sıçrıyordu. arizona, kuzey dakota, utah ve wyoming yerel basınından, fazlalıklarından ağaçlara asılıp ateşe verilmiş zenci haberleri gelmeye başladığında federal büro olaya el koyma kararı aldı.
basın olayı çarpıtıyor ve klübü sadece zencilere yönelik bir linç politikası uyguluyor gibi gösteriyordu.
ulusal bir isyandan endişelenen hükümet yetkilileri klübün sorumlu tutulduğu tüm eyaletlerdeki suçları tek bir dava dosyasında birleştirmeye karar verdi.
yıllar önce sadece kafalarına tanınmamak için kesekağıdı geçirip parklarda oturan sevgilere sataşan, sevgilisini evine bırakanları döven birkaç müzmin türk den oluşan bu grup artık, yanan çarmıh önündeki kukuletalı fotoğraflarıyla ulusal basının malzemesi olmuştu.
tabloid basın bu ulusal sirk gösterisine bir isim takmakta da gecikmedi. onlar artık kırık kalpler klübü değil, hastalıklı fikirlerin aryan savunucuları, zenci düşmanı amerikan faşoları, kırık adalet çarkının paslı parçaları olan ku klux klan dı ve tarhin kirli sayfalarında artık hep bu adla anılacaklardı.
(bkz: the end)
ilk salgın belirtileri yonja zamanında çıktığı için yonja pozu denilen tanımla beraber anılmalıdır.
bu poz; kızlar için, boyun gövdeden ayrı bir bağlantı organıymışcasına telefon kordonu misali esner ve kafa 0 ila 180 derece arasında yana yatırılır ki bu çoğu zaman exorcist dakinden daha korkunç bir görüntüdür.
erkekler için de seyir halindeyken arabanın şöför koltuğunda suratında yavşak bir sırıtışla sol kol omuza kadar camdan çıkmış ve mutlaka 2,5 milyonluk güneş gözlüğüyle beraber verilir.
daha cin arkadaşlar ise galericinin dalgınlığından faydalanıp mercedes in kaputuna oturmuş vaziyette veya komplike bir operasyon sonucu ferrari koltuğunda fotoğraf çektirirler.
(bkz: boyun fıtığı)
(bkz: sinir ezilmesi)
(bkz: raşitizm)
(bkz: yüz felci)
(bkz: who)
bu poz; kızlar için, boyun gövdeden ayrı bir bağlantı organıymışcasına telefon kordonu misali esner ve kafa 0 ila 180 derece arasında yana yatırılır ki bu çoğu zaman exorcist dakinden daha korkunç bir görüntüdür.
erkekler için de seyir halindeyken arabanın şöför koltuğunda suratında yavşak bir sırıtışla sol kol omuza kadar camdan çıkmış ve mutlaka 2,5 milyonluk güneş gözlüğüyle beraber verilir.
daha cin arkadaşlar ise galericinin dalgınlığından faydalanıp mercedes in kaputuna oturmuş vaziyette veya komplike bir operasyon sonucu ferrari koltuğunda fotoğraf çektirirler.
(bkz: boyun fıtığı)
(bkz: sinir ezilmesi)
(bkz: raşitizm)
(bkz: yüz felci)
(bkz: who)
her türlü görsel kayıt cihazından bucak bucak kaçmam gerektiğini bana acı biçimde hatırlatan anı geçididir.
iyisiyle kötüsüyle hatırlayınca ufak bir tebessüm beliriyorsa yüzünüzde iyiki de kalmışım demek gerekir. yalnız abartıp sözlenmemek lazım, ayrılık zamanı kötü oluyor.
en basit örneğini biskivü ve hazır kahve reklamlarında görebileceğimiz trajedidir.
bunları izleyipte ertesi gün "bi biskrem versem sen de bana verir misin apula?" diye ortalıkta dolaşan erkek görmedim hiç.
üstelik üniversitelerde her bok oluyor ama birbirine biskivü vermeye dayanan bir hıyerarşi olmadığını herkes tahmin ediyordur.
ya da bir başka reklamdaki kılıbık oğlanın kızarkadaşının gönlünü alacam diye kıçını yırtması. diğer kızla iki defa karşılaşmış da ona iş atıyomuş, bilmem ne.. triplere bak.. ulan millet yatakta basılıyo da o kadar kasmıyor be..
ona benzer birşey de öss yi kazanıp istanbul a gelmiş masum anadolu çocuğunun nescafeyle kafayı bozmuş bir apartman ahalisi arasında şapşala dönmesi.
bunlar böyle çoğalır gider..
ama hanımkızlarımız ve bayanlarımıza gelince herkes kimyager, tekstil mühendisi, adam usta getirmiş yarım saat çamaşır makinesinin iç aksamından parçalarından bahsediyor. bir de o bitti, reklam değişiyor ikinci derste kireç sökücünün kimyasal formülünü anlatıyor ya.. bir ped sayesinde sporun her dalında olimpiyat atleti olurlar, bir parfüm sürüp 70 kişiyi peşlerinde mal ederler filan.. ayrıca sokakta magnum yemeye utanıyor insan, o da ayrı mevzu zaten..
gerçi yürürken sakız çiğneme sorunu ve uzaylı sopalayan laz kızı gibi şeylerle dengeliyorlar..
yine de saniyesine binlerce dolar verilen bu reklamlar yurtdışındaki markalar gibi biraz zeka parıltısı taşısa çok daha ilgi çekici olabilir gibime geliyor.
bunları izleyipte ertesi gün "bi biskrem versem sen de bana verir misin apula?" diye ortalıkta dolaşan erkek görmedim hiç.
üstelik üniversitelerde her bok oluyor ama birbirine biskivü vermeye dayanan bir hıyerarşi olmadığını herkes tahmin ediyordur.
ya da bir başka reklamdaki kılıbık oğlanın kızarkadaşının gönlünü alacam diye kıçını yırtması. diğer kızla iki defa karşılaşmış da ona iş atıyomuş, bilmem ne.. triplere bak.. ulan millet yatakta basılıyo da o kadar kasmıyor be..
ona benzer birşey de öss yi kazanıp istanbul a gelmiş masum anadolu çocuğunun nescafeyle kafayı bozmuş bir apartman ahalisi arasında şapşala dönmesi.
bunlar böyle çoğalır gider..
ama hanımkızlarımız ve bayanlarımıza gelince herkes kimyager, tekstil mühendisi, adam usta getirmiş yarım saat çamaşır makinesinin iç aksamından parçalarından bahsediyor. bir de o bitti, reklam değişiyor ikinci derste kireç sökücünün kimyasal formülünü anlatıyor ya.. bir ped sayesinde sporun her dalında olimpiyat atleti olurlar, bir parfüm sürüp 70 kişiyi peşlerinde mal ederler filan.. ayrıca sokakta magnum yemeye utanıyor insan, o da ayrı mevzu zaten..
gerçi yürürken sakız çiğneme sorunu ve uzaylı sopalayan laz kızı gibi şeylerle dengeliyorlar..
yine de saniyesine binlerce dolar verilen bu reklamlar yurtdışındaki markalar gibi biraz zeka parıltısı taşısa çok daha ilgi çekici olabilir gibime geliyor.
ancak bir midyenin söylemesi durumunda anlamlı olabilecek söz.
ama benim bildiğim sadece sponge bob da oluyor böyle şeyler.
ama benim bildiğim sadece sponge bob da oluyor böyle şeyler.
seçimde oy atmayana ceza yazılacakmış efsanesinin bayması üzerine çemkiren seçmenin haykırışıdır. sessiz çoğunluğun sesidir. sabahın köründe ilkokul aramak istemeyen kişinin isyanıdır.
çocuğun zihinsel yeterliliğinin annesinin temizliğe verdiği önemle ters orantılı gelişeceğinin göstergesidir.
ki buradaki kıstas çocuğu haftada kaç kere yıkadığıdır.
belki de o yüzden inek denen tipler pasaklı oluyor..
ki buradaki kıstas çocuğu haftada kaç kere yıkadığıdır.
belki de o yüzden inek denen tipler pasaklı oluyor..
agd uçurumunun kenarlarında gezen kişidir. muhtemelen böbrekler sabah kolasını daha taşa çevirmeden zift gibi bir kahve yapıp içine minyatür viskiyi boşalttıktan sonra kahvaltı menüsünü captan black le tamamlayacaktır.
kafein mi alkol mü diye bocalayan beyin kitlenip shaker sallar modundaki eller kahveyle haşlanacak, can havliyle kafa kapıya vurulacaktır. kulaktaki sızının çarpmadan mı yoksa spiders ı beyne gömercesine dinleyerek uyurken kulaklığın ezmesinden mi kaynaklandığı düşünülür ve finalde nakaratlar çınlarken fiyaskonun en iyi kadın oyuncusu gelir akla.
o anda kişi bunları sonlandırmaya karar verse gücünü toplayıp bu sabah sefası kadar zarar veremez ruhuna ve bedenine.
ne varki yükselmek için önce dibe vurmalıdır. inişler, çıkışlar bitmez..
(bkz: 9mm painkiller)
edit: sabahlamanın bir getirisi olarak daha çok ailesi öldürülmüş intikamcı polis modunda yazdığımı farkettiğim entry. kola yerine viski de konabilir burada.
(bkz: uykusuzluk kötüdür)
kafein mi alkol mü diye bocalayan beyin kitlenip shaker sallar modundaki eller kahveyle haşlanacak, can havliyle kafa kapıya vurulacaktır. kulaktaki sızının çarpmadan mı yoksa spiders ı beyne gömercesine dinleyerek uyurken kulaklığın ezmesinden mi kaynaklandığı düşünülür ve finalde nakaratlar çınlarken fiyaskonun en iyi kadın oyuncusu gelir akla.
o anda kişi bunları sonlandırmaya karar verse gücünü toplayıp bu sabah sefası kadar zarar veremez ruhuna ve bedenine.
ne varki yükselmek için önce dibe vurmalıdır. inişler, çıkışlar bitmez..
(bkz: 9mm painkiller)
edit: sabahlamanın bir getirisi olarak daha çok ailesi öldürülmüş intikamcı polis modunda yazdığımı farkettiğim entry. kola yerine viski de konabilir burada.
(bkz: uykusuzluk kötüdür)
hatun kişinin de bodysini çekiştirirken suratını asıp "uff yaa.. uzun bu merak etme. hayret birşey!.." şeklinde kendine has bakışıyla karşılık verdiği durumdur.
erkekliğe bok sürdürmemek namına elemanımızın kafasını iki yana sallayarak "hele bir kalkalım şurdan eve gidelim yırtacam onların hepsini!.." bakışı vardır ki bu sadece çatal kaşık mevzusu için değil her nevi yırtmaç, kol, sırt, göbek, yaka dekoltesi için geçerlidir.
zaten bu noktadan sonra ilişkinin içindeki diyalog kurma, ortak nokta arayışı gibi gereksiz detaylar ayıklanmış, geriye sadece f1den f12ye kadar kısayollar atanmış manalı bakışlar ve akabinde saf adrenalin kalmıştır. belki de en güzelidir..
(bkz: kütük insanların daha mutlu olması)
erkekliğe bok sürdürmemek namına elemanımızın kafasını iki yana sallayarak "hele bir kalkalım şurdan eve gidelim yırtacam onların hepsini!.." bakışı vardır ki bu sadece çatal kaşık mevzusu için değil her nevi yırtmaç, kol, sırt, göbek, yaka dekoltesi için geçerlidir.
zaten bu noktadan sonra ilişkinin içindeki diyalog kurma, ortak nokta arayışı gibi gereksiz detaylar ayıklanmış, geriye sadece f1den f12ye kadar kısayollar atanmış manalı bakışlar ve akabinde saf adrenalin kalmıştır. belki de en güzelidir..
(bkz: kütük insanların daha mutlu olması)
(bkz: alp kırşan)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?