confessions

shot

- Yazar -

  1. toplam entry 68
  2. takipçi 3
  3. puan 3685

age of empires 2

shot
oynamayı çok sevdiğim ama uygarlık geliştikçe çıkan savaşlarda fazla gerildiğim için küfredip "başlarım lan" diyerek düzenli olarak sildiğim ve bir süre sonra dayanamayıp tekrar başladığım oyun. stres sahibi oluyorum resmen.

o değil de bak yine oynayasım geldi.

fantastik edebiyat

shot
sihir, büyü, biçim değiştirme, dönüşme gibi doğaüstü olayları; büyücü, cadı, peri gibi kişileri; kurtadam, vampir, şeytan, dev, elf, iblis, tanrılar, hayaletler gibi canlıları; centaur, kerberos, pegasus, unicorn, minotor, ejderha gibi mitolojik yaratıkları içerebilen, bazen bizim dünyamızda bazen de tamamen farklı bir dünyada geçen kurgusal edebiyat türü.

game of thrones ile george r.r. martin, kimileri tarafından sevilmese de harry potter serisi ile j.k.rowling de başarılı bir fantazi yazarıdır.

ayrıca kesinlikle hak ettiği değeri görmediğini düşündüğüm bir david eddings var bu türün içinde.

bunun dışında günümüz dünyasında geçen ve bol fantastik kahramanlı kitap serisi isteyenlere yasmine galenorn'un diğer dünya serisini öneririm. serinin ilk kitabının adı cadı.

çerezlik bir fantazi serisi istiyorsanız l.j.smith'in secret circle serisi var. türkçe'ye sanırım gizli çember serisi diye çevrildi.

genelde yunan mitolojisini konu alan fantastik aşk hikayesi isteyen varsa p.c.cast'ın tanrıça serisi var. her biri birbirinden bağımsız, ayrı olayları anlatır, birbiriyle alakası yoktur kitapların. Yine benzer tarzda aimee carter'ın tanrıça serisi var, bu ise birbirini takip eden bir seridir.

okan bayülgen

shot
zaga, televizyon makinası/makina, disko kralı-medya kralı-muhabbet kralı zamanlarında çok severek,neredeyse kaçırmayarak ve sabahlayarak izlediğim televizyon adamı. hatta bir programında önce tweetimi okuyup sonra laf sokmuşluğu vardır.

son yıllarda yaptıkları, duruşu ve tavrı irrite etmeye başladığı için ona olan bütün sevgim gitti. egoistliğini de, ukalalığını da severdim, bazen ipin ucunu kaçırdığını düşünsem de hoşgörürdüm, lakin artık izlemeye pek tahammül edemez hale geldim.

yazık oldu.

halbuki özellikle makina ve disko kralı dönemleri çok güzeldi. gerek skeçler, gerek videolar... vampirlerli, gürgen özlü, aziz kedili zamanlar. son zamanlarda feyyaz. medya arkası, bu kafa ne kafası videoları... teey tey.

postmodern jukebox

shot
birçok farklı müzisyenle çalışan ve farklı türlerdeki şarkıları genellikle 1920-1960lı yılların tarzıyla, bazen de kovboy, caz, blues versiyonlarıyla hatta tap dance kullanarak yeniden yorumlayan şahane oluşum. birbirinden farklı türdeki hatta belki hiç sevmediğiniz şarkıları o kadar güzel coverlıyorlar ki şarkı bir anda sevilesi bir hal alıyor.

bütün videolarına youtube kanallarından ulaşabilirsiniz:https://www.youtube.com/user/scottbradleelovesya/videos

ne zaman pmj'den bahsetsem aralarında seçim yapamadığım you give love a bad name, talk dirty, cry me a river, umbrella, dream on, grenade, bad romance, oops i did it again, all about that bass gibi şarkıları mevcuttur.

















istanbul üniversitesi

shot
beyazıt'taki ana kampüs dışında bulunan fakültelerin bildiğin mahalle arasında olduğu, başka fakültenin öğrenci kimliğiyle fen-edebiyat fakültesi'ne girene kadar canının çıktığı, zaman zaman olaylı olan üniversitem.

iyi kötü 4 yılım geçti orada, severim.

birinci elizabeth

shot
ingiltere tahtının gelmiş geçmiş en ünlü kraliçelerinden biri, belki de en ünlüsü (victoria alınmasın ama).

Tudor hanedanının iktidara gelen son temsilcisi, ünlü tudor kralı viii henry ile anne boleyn'in kızı, kanlı mary'nin ve kral vi.edward'ın üvey kardeşi. ingiltere'yi 50 yıla yakın süreyle yönetmiş ve ülkenin altın çağ denen dönemini yaşatmıştır, hiç evlenmediği ve haliyle çocuğu olmadığı için ölümünden sonra tahta iskoç kralı yeğeni james stuart geçmiş ve stuart hanedanı iktidara gelmiştir.

Hiç evlenmediği için bakire kraliçe olarak anılır. Günümüzde bunun doğruluğuyla ilgili spekülasyonlar olsa da bunlar kanıtlanmamıştır.

Çok zeki olduğu söylenen, yabancı diller bilen, tarih ve politika okumuş, iyi eğitimli bir kraliçedir.

Kraliçe elizabeth, ülkeyi roma'dan ayıran bir baba ve protestan bir annenin kızı olarak protestan inanışıyla yetişmişti, tıpkı üvey kardeşi kral vi. Edward gibi. Ancak ispanyol olan aragonlu catherine'in ve o zamanlar roma'ya bağlı bir babanın kızı olan mary, fanatik derecesinde katolikti. Henry ölürken tahtı oğlu edward'a bıraktı ve tahta kendisinden sonra protestan oğlu edward çıktı. Ancak edward çok genç yaşta öldü ve yerine katolikliği geri getirmek isteyen mary çıktı. Mary'nin kısa hükümdarlığı boyunca sayısız protestan yakılarak öldürüldü, bu nedenle kendisi de kanlı/bloody ünvanına layık görüldü, ülkenin önde gelen çok sayıda protestan ailesi de yurtdışına kaçtı. Mary ölürken yerine protestan bir kraliçe bırakmak istemiyordu ancak bunu engelleyemedi ve ablasının hükümdarlığının büyük bölümünü kulede veya kırsalda ev hapsinde geçiren elizabeth, ablasının ölümünü ve tahta çıkacağını öğrendiğinde şunu dedi (demiş yani):

it is the Lord's doing, and it is marvelous in our eyes (Bu Tanrı'nın işi ve bizim gözümüze muhteşem görünüyor)

başa dönersek, elizabeth neşeli ve görkemli bir saraya doğdu. Erkek çocuk beklerken kendisine sahip olan babası kral hayal kırıklığına uğrasa da kızını seviyordu ve başka çocukları olacağını düşünüyordu. Bu sırada ilk karısı aragonlu catherine'den olan kızı mary'yi bebek elizabeth'e bakıcı olarak göndermişti. Ancak elizabeth henüz 3 yaşındayken annesi cadılık ve ensest suçlamalarıyla idam edildi ve kendisi de gözden düştü. Arkadan bir de erkek kardeşi olunca taht sırası oldukça geriledi. Son üvey annesi catherine parr anaç bir kadındı, elizabeth'le beraber mary'nin de tekrar göze girmesine ön ayak oldu. henry öldükten sonra elizabeth'i yanına olarak bizzat kendisi yetiştirdi. Ancak bu dönemde catherine'in son kocası ile elizabeth'in bir kaçamağının olduğu söylenir. Bu kaçamaktan sonra catherine, elizabeth'i uzaklaştırdı. Catherine çocuğunu doğururken öldü, akabinde kocası thomas seymour, elizabeth'le olduğu iddia edilen ilişkisinden ötürü idam edildi.

edward'ın ölümünden sonra tahtın mary'ye geçmesi gerekiyordu ancak bir takım oyunlarla taht, 9 günlük kraliçe olarak bilinen jane seymour'a geçti. ingiliz ordularının mary'yi desteklemesiyle birlikte jane seymour ve kocası ile oyunu tezgahlayanlar kuleye kapatıldı, tahta mary geçti. Mary'nin hükümdarlığı sırasında jane'i tahta çıkarmak isteyen bir ayaklanma oldu, bastırıldı, jane ve kocası idam edildi. Ayaklanmada elizabeth'in de payı olduğu düşünülerek ev hapsine mahkum edildi.

Mary'nin amansız protestan avı, elizabeth'le arasını iyice açtı. Bu esnada mary, ispanyol prensi philip'le evlendi ancak iki kere düşük yaptı. konumu ve belki de hayatı tehlikeye giren elizabeth ise kendini garanti altına almak için philip'le arayı iyi tuttu. Böylece hem yerini sağlamlaştırdı hem philip'in zaten pek de sevmediği mary'den uzaklaşmasına neden oldu. düşükleri, kocasının elizabeth'e yaklaşması, tahtı protestan bir kraliçeye bırakma düşüncesi, savaşta ingiltere'nin fransa'daki toprağı calais'in kaybedilmesi ve halkın tepkisi bir araya gelince mary iyice zayıf düştü ve öldü.

Danışmanları tahta geçen elizabeth'in evlenmesi ve veliaht vermesi gerektiğini düşünüyorlardı ve uygun adaylar arıyorlardı. Mary'nin kocası philip de talipler arasındaydı. Ancak elizabeth'in, jane seymour'un tahta geçişinde parmağı olan fakat idamdan kurtulan robert dudley'ye karşı hisleri olduğu bilinen bir gerçekti. Ayrıca iktidarını korumak peşinde olan elizabeth, evlenerek gücünü bir erkekle paylaşmak istemiyordu. Bu nedenle elizabeth bir yandan ülkeyi protestan inancına geri döndürürken, bir yandan dudley'i saraya aldırıp yerini sağlamlaştırıyordu. Ancak elizabeth, evli olan dudley ile açık bir birliktelik yaşamadı.

ilerleyen dönemlerde dudley'nin karısı amy'nin merdivenlerden düşmüş bir şekilde ölü bulunması, kaza olarak açıklansa da, halkın gözünde dudley'in işi olarak görüldü ve kraliçe asla böyle bir ithamda bulunulmuş bir adamla evlenemezdi.

Katolik olan iskoçya'da, protestan iskoç lordları ayaklanıyordu ve elizabeth el altından bu lordları destekliyordu. Bu destek ortaya çıkınca iskoçya ile savaşa girdi ve kuzeni iskoç kraliçesi mary stuart tahtından indirilerek kule'ye kapatıldı. uzun bir süre kule'de yaşadıysa da, katolik olması sebebiyle onu tahta geçirmek için yapılan isyan ve komploların bir kısmında payı olduğu nedeniyle mary stuart nihayetinde idam edildi.

Hükümdarlığının ortalarında, ispanyollar ingiltere'ye sefer yaparak dönemin en büyük donanması olan ispanyol armadasını gönderdiler. Elizabeth'in güçleri bu armadayı yakarak çok büyük bir başarıya imza attı ve sırf bu nedenle bile elizabeth, ülkesinin tarihinde unutulmaz biri oldu. armadanın yakılmasından kısa süre sonra robert dudley öldü.

Elizabeth ise yaklaşık 50 yıllık hükümdarlığın ardından, bekar ve çocuksuz olarak 70 yaşında öldü. Öldüğünde, en yakınındaki eşyaları arasında robert dudley'in son mektubunun bulunduğu söylenir.

viii henry

shot
sekizinci henry, henry the eight, henry tudor. ingiltere'nin tudor hanedanı'ndan tahta çıkan krallarından biri. tarihteki en büyük rolü ise ingiltere'yi katolik kilisesi'nden ayırmış olmasıdır. ayrıca altı kez evlenmesiyle bilinir.


ilk evliliği, ölen abisinin karısı aragonlu catherine ile oldu. aragonlu catherine ile uzun yıllar güzel bir evliliği olsa da bütün çocukları ya ölü doğdu, ya doğduktan kısa süre sonra öldü. sadece prenses mary (bloody mary) yaşadı. dolayısıyla henry'nin catherine'den bir oğlu, yani veliahtı olmadı.

catherine ile evliliği boyunca sayısız metresi olan henry, bu metreslerinden anne boleyn'e aşık oldu. anlatılanlara göre güzel ve akıllı olan anne, kartlarını doğru oynadı ve bir süre sonra bir kenara bırakılan metreslerden olmadı. kendi öz ablası mary boleyn de henry'nin metreslerinden biridir ve saraydan ayrılmadan önce kraldan iki çocuğu olmuştur.

anne boleyn, henry'yi evlenmeye ikna etti ancak unuttuğu bir şey vardı: kraliçe! aragonlu catherine boşanmayı reddetti. hem anne, hem bir veliahtı olmaması henry için boşanmaya yeten nedenlerdi. fakat kilise, henry ve catherine'i boşamadı. altı yıl boyunca catherine'den ayrılamayan henry bunun üzerine ingiltere'yi katolik kilisesinden ayırdı ve anglikan kilisesini kurdu. böylece catherine'den boşandı ve anne ile evlendi.

anne ile evlendikten sonra catherine'i uzak bir saraya gönderdi ve ölene kadar buradan ayrılmasına izin vermedi. prenses olan kızı ise piç konumuna düşerek haklarını kaybetti, annesi ile görüştürülmedi. anne'in prenses elizabeth'i doğurmasından sonra mary'ye, üvey kardeşine bakıcılık yaptırıldı.

henry'nin anne'den de bir oğlu olmadı. üstelik anne ile evliliğinin ilk yıllarında attan düşerek bacağında ölene kadar kapanmayan ve sonraki yıllarda kötü bir kokusu olan bir yaraya sahip oldu. çok hareketli olan kralın, yaşlılığında bacağı yüzünden hareketlerinin kısıtlanmasının kendisini iyice huysuzlaştırdığı söylenir.

evlilikleri ilerledikçe anne'in zekası henry'yi bunaltmaya başladı. catherine sessiz, sakin, uyumlu bir kadın olarak anlatılır; anne ise tam tersi hareketli ve krala meydan okumaktan çekinmeyen bir kadın olarak. hem bu nedenlerden, hem erkek çocuğu olmamasından ötürü henry evliliğini bitirmeye karar verdi.

evliliğini büyülenerek yaptığını, anne'in cadı olduğunu, üstelik kendi öz kardeşi dahil 5 erkekle zina yaptığını iddia ederek yargılanmasını sağladı. aleyhinde kesin deliller olmamasına rağmen kardeşi de anne de ölüme mahkum edildi ve londra kulesi'nde idam edildi.

anne'den sonra henry fazla bekar kalmadı ve jane seymour ile evlendi. jane, anne'den farklı olarak kendi halinde, sessiz sedasız bir kadındı. evliliğinin ilk aylarında hamile kalarak kralın ilk ve tek erkek çocuğunu, vi. edward'ı doğurdu. doğum sonrası komplikasyonlarına bağlı olarak öldü.

jane'in ölümünün ardından henry, clevesli anne ile evlendi. clevesli anne'i bizzat görmeden evlenmeye karar verdiği halde, iddiasına göre kendisine anlatılanlardan çok farklı bir kadın olması nedeniyle birkaç ay içinde boşandı. ancak aragonlu catherine ve anne boleyn'den farklı olarak boşanmalarından sonra clevesli anne'e bir anlamda sahip çıkarak kadına oturacağı bir ev ve arsa verdi, gelir bağladı ve her daim saraya kabul edilmesini sağladı.

geldik beşinci karısına. anne boleyn'in kuzeni olan catherine howard ile beşinci evliliğini yaptı. ancak catherine howard kendisinden oldukça genç, aklı bir karış havada, havai bir genç kızdı. birkaç yıl evli kaldılar, çocukları olmadı. catherine, zina yaptığı nedeniyle idama mahkum edildi. böylece henry bir karısını daha öldürttü.

altıncı ve son karısı, yaşı kendisine daha uygun olan catherine parr idi. catherine parr akıllı, kendine ait görüşleri olan ve bunları paylaşmaktan çekinmeyen bir kadındı ve az kalsın idam ettirilen üçüncü eş oluyordu. ancak son anda kralı ikna etmeyi başardı. henry, catherine parr ile evliyken öldü. catherine parr daha sonra bir evlilik daha yaptı ancak üvey çocuklarıyla, özellikle elizabeth ve edward'la hep ilgilendi.

henry tudor'un toplamda altı karısı, resmi olarak yaşayan 3 çocuğu (mary, elizabeth, edward. üçü de tahta geçti) oldu. karılarının ikisini idam ettirdi, birini boşayıp sürgüne yolladı, biri eceliyle öldü, birini boşadı. tarihte evlilikleriyle olduğu kadar ingiltere kilisesini kurmasıyla da bilinir.

masal

shot
zamanında kafa yorduğum, biraz araştırdığım ve göründüğü kadar masum ve sevimli olmayan, aksine direkt ve indirekt mesajlarını hiç de hoş olmayan hikayelerdir.

İleride çocuğum olursa asla bilmesini istemeyeceğim masalların başında Grimm Kardeşler'in derlediği masallar geliyor. Kötü üvey anneler, zehirli elmalar, çocuk pişiren cadılar , yüzyıllar süren uykular… Ülkemizde pek bilinmeyen diğer Grimm masallarının da bunlardan kalır yeri yok. Hele masalların orjinallerinin çok daha “kirli” olduğunu düşününce, La Fontaine'in, Ezop'un masalları yeterli geliyor.


örneğin maria tatar, Off With Their Heads! : Fairy Tales and the Culture of Childhood kitabında şunu yazar:
masalları savunanlar sıklıkla bu hikayeleri doğruluk ve ahlak deposu olarak değerlendirme tuzağına düşerler. bize öğretildiğine göre masallar, içinde iyiliğin sürekli ödüllendirildiği ve kötülüğün sürekli cezalandırıldığı bir dünya, günlük hayat için ahlak düzeltici unsurlar bulduğumuz, çocuğu rahatlatan şeylerdir. Gerçekte ise, resim oldukça farklıdır. Masallar sıkça şefkat, alçakgönüllülük gibi değerleri övse ve iyi davranışların ödüllendirildiğini gösterse de, açıkça yalancılığı, hileyi ve hırsızlığı destekler.


----
Grimm biraderlerin 1812'de yayınlanan Kinder und Hausmärchen kitabının birçok düzeltmeden geçtiğini ve derledikleri masalların orjinallerinin değişikliğe uğradığı bilinen bir şey. Uyuyan Güzel'in kralın tecavüzüne maruz kaldığı ise bilinmeyen bir şey.

Pek muhterem Grimm kardeşler, hikayelerdeki seks, bilhassa evlilik dışı seks kısımlarını sansürlemiş ancak çocuk suistimali, açlık, zalim cezalandırmalar ve şiddet kısımları sansürden kaçmış*.

(*The Hard Facts of the Grimms' Fairy Tales-Maria Tatar.)

En bilinen, hatta Türk filmi uyarlaması bile yapılan masallardan biri, Külkedisi'dir değil mi? Zavallı Sindirella'yı hizmetçi gibi kullanan kindar ve hoyrat üvey kız kardeşler ve üvey anne, hayalleri sihir sayesinde gerçekleşen Sindirella, ilk görüşte aşık olduğu kadını sadece bir ayakkabı teki kullanarak bulmaya çalışan prens… Hepimizin bildiği şeyler bunlar. Peki masalın sonunda bizim çilekeş-ama-iyi-kalpli prensesimizin üvey kardeşlerinin cezalandırıldığını biliyor muyuz?


“Nişanlı çift kiliseye gittiklerinde, büyük [üvey kardeş] sağ tarafta, küçük [üvey kardeş] sol taraftaydı ve güvercinler ikisinin de birer gözünü çıkardı. Daha sonra geri geldiklerinde, büyük sol, küçük sağ taraftaydı ve güvercinler diğer gözlerini de çıkardı. Böylece, kötülükleri ve yalanları için yaşadıkları sürece körlükle cezalandırıldılar.”

(http://www.nationalgeographic.com/grimm/cinderella.html)

Üvey anne zulmü, ayakkabıya ayağını sığdırmak için parmağını kesmeyi göze alan üvey kardeşler, göz oyan güvercinler. Küçük çocuğuma uyumadan önce anlatmak isteyeceğim bir masal, evet.


Peki masalların çoğunda aslında belayı açanın üvey anne değil öz anne olması, sonradan bir anneye bu kadar kötülük kondurmak istenmediği için ufak bir müdahale ile öz annelerin öldürülüp yerine kötülük yapması için üvey anne getirilmesi? Pamuk Prenses'in ciğerini isteyen sosyopat üvey annesinin aslında öz annesi olması söz konusu mesela, bir annenin duvardaki aynanın lafına bakıp evladının güzelliğini kıskanması fazla gelmiş olsa gerek ki bu canilik bir üvey anneye layık görülmüş.


Pamuk Prenses demişken. Bizim iyilik timsali pamuğumuzun beyaz atlı prensiyle evlenirken üvey annesini kızgın demirden yapılmış ayakkabılarla dans etmeye mahkum etmesine –ve kraliçenin ölmesine- ne demeli*? Tabii ki biz bu sonu bilmiyoruz. Zira ortaçağın işkence yöntemlerinden birinin bir çocuk masalında yer alması pek hoş olmasa gerek.

(*The Evolution of Snow White: A Close Textual Analysis of Three Versions of The Snow White Fairy Tale– John Hanson Saunders)


Kendilerini yemeye çalışan cadıyı fırına atan Hansel ve Gretel, kötülük abidesi olan ve en sonunda sinirinden kendisini ikiye bölen Rumpelstiltskin, Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Güzel ve daha birçok masalın konteksti incelendiğinde küçücük çocuklara öğretmemiz gereken şeyler olduğunu düşünmüyorum.

Grimm Kardeşler'e laf ediyorsun da tek masal yazan onlar mı, demeyin. Mavi Sakal'ı yayınlayan bir Perrault var. Küçükken sahip olduğum masal kitabına dair en canlı anım, Mavi Sakal'ın son karısının, ölü kadınların duvardaki nişlerde asılı olduğu odaya girdiğini ve elindeki kanlı anahtarı tasvir eden o çizim! Böyle bir masalın var olması bir yana, ki korkunç bir masal, o çizimi çocuk kitabına koyan yayıncıyı hala anlayamıyorum.


Daha onlarca masal var, soğuktan donan Kibritçi Kız, köyden götürdüğü çocuklar geri gelmeyen Fareli Köyün Kavalcısı, aşık olduğu adam için sesinden vazgeçtiği halde adam başkasını tercih edince canına kıyan Küçük Denizkızı…

güller savaşı

shot
Güller Savaşı, aslında kuzen olan iki İngiliz ailesinin, Lancasterlar ile Yorkların arasında taht için geçen yaklaşık 30 yıllık iç savaştır ve adını ailelerden birinin ambleminin beyaz gül, diğerinin kırmızı gül olmasından alır.

Birçok irili ufaklı savaş, entrikalar, ölümler, ittifaklar, Lancasterlar ve Yorklar arasında gidip gelen tahtı içeren bu savaşta İngiltere çok karışık bir dönem geçirmiştir, yakın akrabalar birbirini öldürmüş, birçok kişi devamlı taraf değiştirmiştir.

Her şey, tahtta olan ve Lancasterlara mensup Kral Henry'nin akıl hastalığı ile başladı. Hastalığı nedeniyle geçirdiği ilk atakta Yorklu Richard kral naipliği görevini üstlendi. Daha sonra Henry normale dönünce naiplikten alındı ve kralın, hırsıyla bilinen eşi Anjoulu Margaret'in de kışkırtmalarıyla uzaklaştırıldı.

Warwick Kontu'nun da desteğini alan Richard -ki Warwicklere "kralyapıcı (kingmaker)” denir- daha sonra küçük bir ordu kurarak Lancaster ordusuyla ilk çarpışmasını yaşadı. Bu çatışmaları Yorklar kazandı.

Arada geçen birçok küçüklü büyüklü çarpışmalardan birinin neticesinde ordusu yenilen Kral Henry bir atak daha geçirdi ve Yorkların eline düştü. Birlikte Londra'ya gittiler ve Richard burada tahta geçmek istedi. Ancak konsey buna razı olmadı ve uzlaşma yolu olarak kralın Henry olarak kalmasını ancak veliahtının kendi öz oğlu değil, Yorklu Richard olmasına karar verdiler. Richard da bunu kabul etti.

Ancak Anjoulu Margaret hırslı bir kadındı dediğim gibi ve oğlunun bu şekilde varislikten çıkarılmasına razı olmadı. Gallere giderek burada destek topladı ve iki ordu yine çarpıştı. Ancak bu sefer Yorklar yenildi, Richard ve oğlu Edmund öldürüldü. Böylece Richard'ın taht üzerinde iddia ettiği hakları üstlenmek için geriye en büyük oğlu Edward kaldı. Anjoulu Margaret öldürülen Richard ve Edmund'un başlarını kapılara astırarak sergiletti.

Margaret ordusuyla birlikte güneye yürürken, Edward ve Warwick de ordularını topladılar. Londra şehri Yorkları destekliyordu ve böylece Edward krallığını ilan etti.

İki ordu sonunda Towton'da karşı karşıya geldi ki Towton Savaşı, Güller Savaşı'nın en büyük ve sonuçları en belirgin savaşlarından biridir. Bu savaşın sonunda Lancasterlar büyük bir yenilgiye uğradı, Henry ve Anjoulu Margaret oğullarını alıp kaçtı ve Edward'ın krallığı kesinleşti. Sağ kalan Lancaster lordları da Edward'a biat etti. Daha sonraki küçük çatışmaların birinin ardından Kral Henry tekrar yakalandı ve Londra Kulesi'ne götürüldü.

Daha sonraki yıllarda Edward, Elizabeth Woodville ile karşılaştı. Elizabeth Woodville Lancasterlı bir aileden geliyordu, kocası Lancasterlar için savaşırken öldürülmüştü ve iki çocuğu vardı. Ancak bu Edward ile birbirlerine aşık olmalarını engellemedi ve gizlice evlendiler.

Edward evliliklerini açıkladığında Warwick'le araları bozuldu. Warwick'in, Edward'ı siyasi konumunu güçlendirecek biriyle evlendirme planı vardı, gelin adayı olarak da Fransa prensesini seçmişti. Ancak Edward eşini Warwick'e sormadan seçip dul bir Lancaster kadınıyla evlendiği ve Woodvilleler sarayda ve toplumda güçlü konumlara geldiği için Warwick Edward'a sırt çevirdi ve Edward'ın kardeşi George'la ittifak yaparak bir ordu kurdu. Kurdukları bu ordu Kral Edward'ın ordusunu yendi. Kraliçe Elizabeth'in babası ve abisi yargılanmadan, Warwick'in emriyle idam edildi, Edward esir alındı, ancak tekrar tahta geçmeyi başardı. George ve Warwick hain ilan edildiler, Fransa'ya kaçtılar. Burada Warwick, zamanında karşısına geçip tahtından ettiği Anjoulu Margaret ile ittifak yaptı ve tekrar İngiltere'ye gitti.

Edward, İngiltere'de tekrar ordu toplayan Warwickle yaptığı savaşı kaybetti ve kaçtı. Kraliçe Elizabeth'in akrabası olan Burgundyler Edward'a destek verdi ve Edward tekrar Warwick ve ordusuyla çarpıştı. Edward'ın kardeşi George tekrar taraf değiştirerek Warwick'i terk etti. Bu savaşta Lancaster ordusu yenildi ve Warwick öldü. Anjoulu Margaret ve oğlu Edward Galler'e gitti. Güller Savaşı'nın bir diğer en büyük ve en kesin sonuçları olan savaşı Tewkesbury Savaşı'nda Lancasterlar bir kez daha yenildi ve Lancaster kolunun veliahtı, Henry ve Margaret'in oğlu Edward öldürüldü. Bir süre sonra da Kral Henry tutulduğu Londra Kulesi'nde öldürüldü. Böylece Lancasterların tahta geçebilecek erkek soyu tükenmiş oldu.

Edward uzun süre tahtta sorunsuz, savaşsız bir şekilde kaldı. Her zaman yanında savaşan kardeşi Richard ve dostu Hastings ödüllendirilirken, tekrar tuhaf ve isyankar davranmaya başlayan George vatana ihanetten suçlu bulunarak idam edildi.

Edward ve Elizabeth'in 3ü erkek, 7si kız 10 çocukları oldu (Elizabeth'in önceden de iki oğlu vardı, 12 çocuk, maşallah). Bir oğulları ve bir kızları çok yaşamadan öldü. Büyük oğulları Edward veliaht prens oldu.

Kral Edward ölene kadar İngiltere sakin bir dönem geçirdi. Ancak Kral Edward aniden ölünce işler karıştı. Edward, veliahtı olarak oğlu Prens Edward'ı gösterdi ancak henüz 12 yaşında olan oğluna naiplik yapması için kardeşi Richard'ı seçti. Woodvillelerin güç kazanmasından rahatsız olan asiller ile Hastings, Richard'a haber vererek prensi bulunduğu kaleden almasını istediler (kalede Woodville olan dayısı Anthony ile kalıyordu).

Veliaht prens, dayısı ve üvey abisi ile Londra'ya gelirken yolda Richard tarafından yakalandı. Richard prensi yanına aldı, dayısı ve üvey abisini ise tutsak etti. Daha sonra ikisi de idam edildi.

Richard, Edward'ı Londra'ya getirdi ve Londra Kulesi'ne yerleştirdi. Bu sırada Elizabeth Woodville, diğer oğlu ve kızları ile birlikte Westminster'a saklanmıştı ve oradan çıkmayı reddediyordu. Bu esnada her daim kral Edward'a sadık olan Hastings idam edildi. Richard, Elizabeth Woodville'i ikna ederek taç giyme töreninde abisinin yanında olması için diğer prens Richard'ı alarak Kule'ye götürdü.

Richard, abisi Kral Edward ve Elizabeth Woodville'in evliliğini geçersiz, çocuklarını gayrımeşru ve piç ilan etti ve tahta kendisi geçti. Kuledeki iki prens için öldürüldükleri söylentisi çıksa ve bir daha hiç haber alınamadı. Bugün bile hala akıbetleri kesin olarak bilinmiyor. Ancak bir çok akla yatkın teori var, ki bunlardan en sonda kısaca bahsettim.

Richard tahttayken varisi olan tek oğlu öldü. Böylece York tarafında da tahta geçecek varis kalmadı. Bunun üzerine Lancaster hanedanı, aynı soydan geldikleri yakın kuzenleri Henry Tudor'u tahta çıkarmak için plan yapmaya başladı. Lancasterların desteğini alan Henry Tudor, Yorkları da kendi tarafında çekebilmek için Kral Edward ve Elizabeth Woodville'in en büyük kızı Prenses Elizabeth'le evleneceğini açıkladı. Böylelikle Lancaster ve York kolları birleşecek ve kuzenler savaşı bitecekti. Prenslerin şaibeli ölümü üzerine Richard da destek kaybetti ancak yine de Henry Tudor'u tahta çıkarmak için yapılan ilk planda, Richard isyanı bastırdı.

Fakat burada bitmedi. İkinci bir ordu toplandı ve Bosworth'ta yapılan savaşta Richard öldü. Böylece Henry Tudor tahta geçti, 4.Edward'ın kızı, Richard'ın yeğeni Yorklu Elizabeth ile evlendi. Tudor hanedanı tahta çıkmış oldu. Bosworth, Güller Savaşı'nın son savaşıdır.

Savaş sonrası Richard'ın cesedine ne olduğuna dair kesin bilgi yoktu. Ancak 2012'de bir park sahasında yapılan kazılarda ona ait olduğu düşünülen bir iskelet bulunmuş, yapılan incelemeler ve DNA testleri sonucunda da Şubat 2013'te iskeletin ona ait olduğu kesin olarak açıklanmıştır.

Kule'deki prenslerle ilgili teoriler de özetle şöyle:

-Richard: Kral tarafından doğrudan taht bırakılan ve danışmanlarını öldürttüğü yeğenini hayatta bırakmamak istemiş olabilir. Onları tahta çıkarmak için her an isyan çıkabilirdi. Öte yandan daha yeni taç giymişken, prenslerin taht yolunda bir engel olmadığını görmüşken ve prenslerin ölümü halinde suçun doğrudan kendisine kalacağını bildiği için prensleri öldürtmediği de düşünülür.
Yine de prenslerin öldürüldüğü söylentileri çıktıktan sonra yaşadıklarını kanıtlamak için bir şey yapmaması, prensleri halka göstermemesi onun öldürttüğü düşüncelerini pekiştirir.

- Henry Tudor: Bu işte, tahtta hak iddia etmeye hazırlanırken hem tahtın iki varisinden kurtulmak, hem cinayetleri Richard'ın üstüne yıkarak onu karalamak ve isyanına destek toplamak amacıyla Henry Tudor'un parmağı olduğu iddia edilir. Edward'ın çocukları dururken taht üzerinde kendisinin hak iddia edip tahta geçmek istemesi, ileride rüzgarın dönüp kendisinin de tahttan indirilip yerine 5. Edward'ın geçirilmesi ihtimali vs. gözden geçirip böyle bir karar vermiş olabilir. Sonuçta Richard'ın varisi yok, eğer Edward'ın varisleri de ortadan kalkarsa taht boş kalacak. Cinayetleri Richard'ın üstüne yıkması da cabası. Henry teorisinin açıklarından birisi, prenslerin öldüğü söylentisi çıktığında Henry'nin Londra'da olmaması.


- Henry Stafford: Richard'ın yakın adamlarından biriydi. Richard'ın emriyle veya kendiliğinden prensleri öldür(t)müş olma ihtimali var. Ancak aynı şeyi Henry Tudor için yapmış da olabilir, çünkü sonradan Henry'ye destek vermeye başladı (daha sonra isyan nedeniyle idam edildi zaten).

hususi damgalı pasaport

shot
memurların eşleri ile ve belli bir yaşa kadar çocuklarının da yararlanabildiği, çoğu ülke için vize muafiyeti sağlayan güzel pasaport türü. kendiminkini kullanma hakkını kaybettiğime hala içim yanar. ah ulan.

baştard sword

shot
1,5 elle kullanılır. Bir el kabzayı tutarken diğer el topuzdadır. İki elle kullanılan ve daha uzun olan two handed (çift el) kılıçtan daha hızlı manevra yapılabilen, karşı tarafın ataklarını sağlam karşılayabilen kılıçtır. türkçesi bazı yerlerde "melez kılıç" olarak geçer.
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol