kan icerek beslenen metafiziksel yaratiklar..en unluleri dracula dir.
vampir
(bkz: angel)
(bkz: spike)
(bkz: vampirella)
(bkz: elizabeth bathory)
(bkz: alucard)
ravenloft serisi ve anne rice gibi yazarların fantastik eserlerinin yanısıra ben efsane kesinlikle okunması gereken bir kitaptır. vampirlere biyolojik açıklama getirmenin yanısıra, bir psikolojik çözümleme ve harika bir distopyadır.
ayrıca;
(bkz: strahd von zarovic)
ayrıca;
(bkz: strahd von zarovic)
günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan hayali canavar. vampir inancı çok eskilere dayanmaktadır.
vampir kültürü babil’den kalan örneklere dayanır ve yüzyıllar boyunca değişimini inceleyen kapsamlı folklorik tarihsel araştırmalara konu teşkil eder. kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri ortaçağ’da yayıldı. 1200’lerde ingiltere’de galli bir din adamı olan walter map bir vampirin bütün bir köy ahalisinin kanlarını emmek suretiyle öldürdüğünü iddia etti. map’ın iddasına göre köyde sağ kalan son kişi kılıcını çekip kana susamış cehennem yaratığının kafasını ensesine kadar ikiye bölmüş ve tehlikeyi sona erdirmişti.
sadece hıristiyan avrupada değil çeşitli toplumlarda vampir efsaneleri yaratıldı. hindistan’da kimi kadınlar , uyurken kana susamış cinlerin saldırısına uğradıklarına inanırlar. 1001 gece masalları’nda dişi vampirlerle ilgili öyküler yer almaktadır. yeni gine’nin camma kabilesinde ovengua cini ya da borneo adasındaki dayak kabilesinde buau adlı varlık da benzer inanışlara dayanan yaratıklardır.
tarihçiler vampir kelimesinin sırpça, lehçe ya da türkçe’den türetildiğini öne sürer. bu efsanenin ayyuka çıktığı ve vampir avlarının düzenlendiği 1730’lu yıllarda aydınlanmanın ünlü filozofu voltaire konuya şöyle bir yorum getirir: “gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda. borsa spekülatörleri, tüccarlar ve işadamları halkın kanını hergün emmekteler. bunlar kesinlikle ölmüyor ama yaşarken çürüyor.” karl marx’ın konuya yaklaşımı ise şu şekildedir: “sermaye ölü emektir. ancak canlı emeğin emilmesi ile vampirlere özgü biçimde hayat bulur. ne kadar emerse o kadar hayat bulur.”
1820’lerde bir eleştirmen “vampiri olmayan tiyatro yok“ diye veryansın etmiştir. yazar sheridan lefanu‘nun 1872’de yazdığı “carmilla” adlı öyküyle vampirler, aralarına ilk kez bir kadını almışlar buradan da vamp sözcüğünü türetmişlerdir.
irlanda’lı yazar bram stoker, 1897’de yazdığı “drakula” adlı eserinde türün bütün mitlerini toparladı ve bu konudaki en iyi klasiği meydana getirdi. bu kitap vampir efsansinin sinemaya da atlamasına neden oldu. alman dışavurumcu yönetmen murnau , 1922’deki ünlü klasiği “nosferatu” ile sinema tarihindeki ilk vampir filmini çevirdi. 1930’lu yıllarda hollywood’un en gözde konularından biri vampirlerdi. sinemanın en tanınmış vampir oyuncusu ise christopher leeydi. zaman içinde vampirler pusuya yatmış canavar görünümünden kurtulup şık, baştan çıkartıcı , güzel yaratıklar haline geldi. francis ford coppola ise bram stoker’ın romanından yaptığı özgün uyarlama ile vampirlerin hayatını bir trajedi olarak yorumladı.
vampir kültürü babil’den kalan örneklere dayanır ve yüzyıllar boyunca değişimini inceleyen kapsamlı folklorik tarihsel araştırmalara konu teşkil eder. kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri ortaçağ’da yayıldı. 1200’lerde ingiltere’de galli bir din adamı olan walter map bir vampirin bütün bir köy ahalisinin kanlarını emmek suretiyle öldürdüğünü iddia etti. map’ın iddasına göre köyde sağ kalan son kişi kılıcını çekip kana susamış cehennem yaratığının kafasını ensesine kadar ikiye bölmüş ve tehlikeyi sona erdirmişti.
sadece hıristiyan avrupada değil çeşitli toplumlarda vampir efsaneleri yaratıldı. hindistan’da kimi kadınlar , uyurken kana susamış cinlerin saldırısına uğradıklarına inanırlar. 1001 gece masalları’nda dişi vampirlerle ilgili öyküler yer almaktadır. yeni gine’nin camma kabilesinde ovengua cini ya da borneo adasındaki dayak kabilesinde buau adlı varlık da benzer inanışlara dayanan yaratıklardır.
tarihçiler vampir kelimesinin sırpça, lehçe ya da türkçe’den türetildiğini öne sürer. bu efsanenin ayyuka çıktığı ve vampir avlarının düzenlendiği 1730’lu yıllarda aydınlanmanın ünlü filozofu voltaire konuya şöyle bir yorum getirir: “gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda. borsa spekülatörleri, tüccarlar ve işadamları halkın kanını hergün emmekteler. bunlar kesinlikle ölmüyor ama yaşarken çürüyor.” karl marx’ın konuya yaklaşımı ise şu şekildedir: “sermaye ölü emektir. ancak canlı emeğin emilmesi ile vampirlere özgü biçimde hayat bulur. ne kadar emerse o kadar hayat bulur.”
1820’lerde bir eleştirmen “vampiri olmayan tiyatro yok“ diye veryansın etmiştir. yazar sheridan lefanu‘nun 1872’de yazdığı “carmilla” adlı öyküyle vampirler, aralarına ilk kez bir kadını almışlar buradan da vamp sözcüğünü türetmişlerdir.
irlanda’lı yazar bram stoker, 1897’de yazdığı “drakula” adlı eserinde türün bütün mitlerini toparladı ve bu konudaki en iyi klasiği meydana getirdi. bu kitap vampir efsansinin sinemaya da atlamasına neden oldu. alman dışavurumcu yönetmen murnau , 1922’deki ünlü klasiği “nosferatu” ile sinema tarihindeki ilk vampir filmini çevirdi. 1930’lu yıllarda hollywood’un en gözde konularından biri vampirlerdi. sinemanın en tanınmış vampir oyuncusu ise christopher leeydi. zaman içinde vampirler pusuya yatmış canavar görünümünden kurtulup şık, baştan çıkartıcı , güzel yaratıklar haline geldi. francis ford coppola ise bram stoker’ın romanından yaptığı özgün uyarlama ile vampirlerin hayatını bir trajedi olarak yorumladı.
(bkz: blade)
korkulmaması gereken hayali bir karakter. (bkz: benden korkarlar)(bkz: yani korkarlardı olsalardı) (bkz: olmadıklarına göre sorum yok)
(bkz: bir vampirin guncesi)
(bkz: kucuk vampir rudiger)
sözlükte sabahlayan kişilerin belirli bir saatten sonra edindikleri statü.
(bkz: birinci nesil vampir)
(bkz: birinci nesil vampir)
(bkz: x inci nesil vampir)
buffy the vampire slayer da kendilerine haksızlık edilmiş asaletli hayali kahramanlar.
asla çalışmayıp asalak olarak geçinenlere, annelerinden, babalarından, karılarından ve kocalarindan sürekli sürekli para çekenlere verilen ad. patronlar için de sıkça kullanıldığı olur. bunların dişilerine de vanpirella denir.
(bkz: düsseldorf vampiri)
(bkz: kumpir)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?