anne kız kuaföre giderler 3 saat sonra babadan kıza mesaj:
- kızım nerde kaldınız annen kafa nakli mi yaptırıyor.
(bkz: is tea your son war)
merhaba anne,
yine ben geldim.
merak etme okuldan çıktımda geldim.
annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
ali okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder demişti de
onun için söylüyorum.
geçen hafta öğretmen,
sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
öğretti sağımı solumu.
ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi.
ağrıyan yanımın neresi olduğunu şimdi iyi biliyorum anne.
hani geçen geldiğimde “şuram acıyor işte şuram” demiştim de
bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
bak şimdi söylüyorum
şuram işte,
sol yanım çok acıyor anne.
hem de her gün acıyor anne her gün.
dün sabah annesi ayşenin saçlarını örmüştü.
elinden tutup okula getirdi.
yakası da danteldi.
zil çalınca öptü, “hadi yavrum sınıfa” dedi.
bende ağladım,
ağladım hiç de utanmadım.
öğretmen ne oldu dedi.
“düştüm dizim çok acıyor” dedim. yalan söyledim anne.
dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
bugün bende saçım örülsün istedim.
babam ördü ama onunki gibi olmadı.
dantel yaka istedim.
babam ben bilmem ki kızım dedi.
“bari okula sen götür” dedim.
kızım, iş dedi.
bende “banane dedim, ağladım.
kızım, ekmek dedi babam.
sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
zeynep annem beyazlara renkli çamaşır katmadan
yıkıyormuş dedi.
babam hepsini birlikte yıkıyor.
babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
üzülmesin diye söylemiyorum ama
arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
hava kararıyor, ben gideyim anne.
babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
kim bozuyor toprağını,
çiçeklerini kim koparıyor.
izin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne.
bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını şu kavanozda biriktirdim.
üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
her sabah onu öpüyor kokluyorum.
kimseye söyleme ama anne.
bazen de konuşuyorum onunla.
ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
ha unutmadan,
öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
ben babama yazdıracağım.
öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
hiç bir şey yutamıyorum.
bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
kağıda da böyle yazamam ya anne.
ben gidiyorum anne,
toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
mutlaka gel anne,
sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
sol yanım acıyor anne.
işte tam şurası,
sol yanım çok acıyor anne.
seni çok özledim,
anne çook.
yine ben geldim.
merak etme okuldan çıktımda geldim.
annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
ali okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder demişti de
onun için söylüyorum.
geçen hafta öğretmen,
sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
öğretti sağımı solumu.
ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi.
ağrıyan yanımın neresi olduğunu şimdi iyi biliyorum anne.
hani geçen geldiğimde “şuram acıyor işte şuram” demiştim de
bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
bak şimdi söylüyorum
şuram işte,
sol yanım çok acıyor anne.
hem de her gün acıyor anne her gün.
dün sabah annesi ayşenin saçlarını örmüştü.
elinden tutup okula getirdi.
yakası da danteldi.
zil çalınca öptü, “hadi yavrum sınıfa” dedi.
bende ağladım,
ağladım hiç de utanmadım.
öğretmen ne oldu dedi.
“düştüm dizim çok acıyor” dedim. yalan söyledim anne.
dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
bugün bende saçım örülsün istedim.
babam ördü ama onunki gibi olmadı.
dantel yaka istedim.
babam ben bilmem ki kızım dedi.
“bari okula sen götür” dedim.
kızım, iş dedi.
bende “banane dedim, ağladım.
kızım, ekmek dedi babam.
sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
zeynep annem beyazlara renkli çamaşır katmadan
yıkıyormuş dedi.
babam hepsini birlikte yıkıyor.
babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
üzülmesin diye söylemiyorum ama
arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
hava kararıyor, ben gideyim anne.
babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
kim bozuyor toprağını,
çiçeklerini kim koparıyor.
izin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne.
bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını şu kavanozda biriktirdim.
üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
her sabah onu öpüyor kokluyorum.
kimseye söyleme ama anne.
bazen de konuşuyorum onunla.
ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
ha unutmadan,
öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
ben babama yazdıracağım.
öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
hiç bir şey yutamıyorum.
bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
kağıda da böyle yazamam ya anne.
ben gidiyorum anne,
toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
mutlaka gel anne,
sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
sol yanım acıyor anne.
işte tam şurası,
sol yanım çok acıyor anne.
seni çok özledim,
anne çook.
(bkz: ajdar)
(bkz: yediveren)
guy çıkmasından iyidir.
aynı anda iki kişiye aşık olunmaz. birisi sevgidir. birisi aşktır. aşk hormonların dengesini bozulmasıdır. sevgi ise fedakarlık ister
18 yaş merakla beklenir ehliyet alıncaktır çünkü. tabi ehliyet alınınca anlaşılır ki keramet ehliyette değil arabadadır
ne mutlu türküm diyene. ölmeden önce ne mutlu türküm diyene demeyi ve kelime i şehadet getirmek isterim allah nasip ederse.
miskinkurbaga; cinsiyet: erkek; yaş: 28; il: ankara
her akşam bir masa etrafında yaşları 23-28 arası değişen 4 mühendis toplanıp wireless ağ üzerinden çeşitli bilgisayar oyunları oynarlar. hemen yan masada ise yaşları 40 ve üzerinde olan 4 grup şefi, okey oynayarak zaman geçirir. işte size kuşak farklılaşmasının ufak bir örneği.
meali:mühendisim, ingilizce biliyorum, wireless ağ kullanıyorum, yaşım genç daha 30 bile olmadım, okey oynamam. daha çok cool oyunları tercih ederim. kızlara selam ederim.
her akşam bir masa etrafında yaşları 23-28 arası değişen 4 mühendis toplanıp wireless ağ üzerinden çeşitli bilgisayar oyunları oynarlar. hemen yan masada ise yaşları 40 ve üzerinde olan 4 grup şefi, okey oynayarak zaman geçirir. işte size kuşak farklılaşmasının ufak bir örneği.
meali:mühendisim, ingilizce biliyorum, wireless ağ kullanıyorum, yaşım genç daha 30 bile olmadım, okey oynamam. daha çok cool oyunları tercih ederim. kızlara selam ederim.
kahramanınaşkı; cinsiyet: kadın; yaş: 25; il: ankara
ben bu sensörlü lambaları yapan zihniyeti anlayamıyorum. neden bu kadar bencilce davrandınız? 1.50 boyumla o teknoloji harikalarına meydan okumaya çalışıyorum. evlilik çağına gelmiş bir kız zıp zıp zıplıyor çekirge gibi beni algılasın şu lamba diye. yaratıcıları gibi lamba da hiçe sayıyor beni ve ne yapsam olmuyor!
meali: boyum kısa ama kompleksizim evlilik çağına da geldim. evinde sensörlü lamba bulundurmayan beylerle görüşebilirim
ben bu sensörlü lambaları yapan zihniyeti anlayamıyorum. neden bu kadar bencilce davrandınız? 1.50 boyumla o teknoloji harikalarına meydan okumaya çalışıyorum. evlilik çağına gelmiş bir kız zıp zıp zıplıyor çekirge gibi beni algılasın şu lamba diye. yaratıcıları gibi lamba da hiçe sayıyor beni ve ne yapsam olmuyor!
meali: boyum kısa ama kompleksizim evlilik çağına da geldim. evinde sensörlü lamba bulundurmayan beylerle görüşebilirim
sözlükte geçirilen birkaç günün ardından insan kendisini 20 kişilik bir masada yemek yiyen kankaların arasında tek başına oturup kimseyi tanımadan yemek yemeye çalışırken hissetmiş olduğu hislerin içinde bulabiliyor.
kadın erkek eşitliği varsa eğer bayanların oturmaya hakları olduğu kadar erkeklerin de vardır dememe yol açmış olan modeldir. bayan diye yer verilmesi bence saçma olup eğer yaşı sizden büyükse yer verilmesi daha iyidir. ayrıca kimsenin inancı yada davranışlarından yada tutumlarında kimse sorumlu tutulamaz. yani kişi eğer oturduğu yeri o bayana vermek istiyorsa niye yaptın kardeşim denmez diye düşündüğüm başlık.
adamın biri yarın ölücem demış. yarmışlar hakkaten ölmüş
+tanıştırayım efendim çocuğum zeki, ama çalışmıyor bozulmuş bu.
-hımm peki
-hımm peki
samimiyetten yapıyor diyelim ama bu bir saygı meselesidir. o zaman kimse tuvalet kullanmasındır.
(bkz: fiş almasak 2 olur mu)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?