türkiye de avukatlık yapan insanların yarısına yakınının kayıtlı olduğu barodur. binası istiklal caddesi orhan adli apaydın sokak tadır. adı geçen sokak, ada müzik-kitap evi nin yanındaki sokak olmaktadır.
il bazında kurulan, o ilde çalışan avukatların bağlı olduğu mesleki örgüte verilen ad. tüm il baroları da türkiye barolar birliğine bağlıdır ve avukatlara türkiye de avukatlık yapma yetkisini tanıyan ruhsatname barolar birliğince verilir. bir kişinin avukat olarak faaliyet göstermesinin bir diğer şartı da bir il barosuna kayıtlı olmasıdır.
bana canlı olan kısmı hep taksim-galatasaray arasıymış gibi gelen, özellike akşamları odakule-tünel arasının ıssızlaştığı, akşam tek erkek veya erkeklerden oluşan bir grupla yürüyorsanız odakule civarında size birisinin yanaşıp "bayan lazım mıydı ağabey" diye seslenmesinin olağan sayıldığı, yolun şantiyeye dönüşmesinin etkisiyle midir bilinmez son dönemde müşteri kovalayan travesti sayısında bir azalmanın olduğu, ergenlik döneminde okul şimdiyse mesleki gereklilikler sebebiyle ((bkz: baro))haftaiçi günlerde genellikle ellili yıllarda erkeklerin çoğunluğunun yaptığı gibi kravatlı olarak üzerinde gezindiğim, her orada geçirdiğim zamandan nedenini kestiremediğim tuhaf bir haz almama neden olan ve bu yüzden de zamansal olarak boş, bütçesel olaraksa dolu olduğum takdirde kendimi o an yalnız dahi olsam attığım cadde.
edit: belediye reisimiz, adı geçen caddenin taşlarını beğenmediğini ve şu an dizili olan taşların kaldırılıp caddenin yeniden şantiyeye ve çamur deryasına dönüştürülmesini buyurmuşlar. kendilerinin ben
edit: belediye reisimiz, adı geçen caddenin taşlarını beğenmediğini ve şu an dizili olan taşların kaldırılıp caddenin yeniden şantiyeye ve çamur deryasına dönüştürülmesini buyurmuşlar. kendilerinin ben
benim altına 28. entry i girdiğim başlığın müsebbibi insan... türk toplumunda popülarite sahibi olmanın fenomenal bir olgu olduğunun somut delillerinden bir tanesi... bugün bana "senin hataını bir kişiyle değiştiricez artık o senin sen onun hayatını yaşayacaksın" denip ruhum bedenine aktarıldığında (face off filminde gerçekleşen olay gibi mesela) o beden ve o yaşamı kaldığı yerden sürdüremeyeceğim belki de tek insan evladı... benimle birlikte birçok kişinin sadist karaktere sahip olmamasına rağmen yolda görse içinde bir güzel dövme hissini içinde duymasına yol açacak olan adam... ama entry nin başında belirttiğim üzere bilgi sözlük gibi bir bilgi paylaşımı platformunda dahi hakkında 28 entry nin yazılmasına neden olabilecek düzeyde popülariteye sahip olan, bu sebeple kendi çocukluk hayallerine bugün fazlasıyla uaştığını düşündüğüm ve kendi hedeflerine ulaşmış her insan gibi "kendisi açısından" başarılı olmuş karakter...
the coca cola company nin piyasaya sürdüğü, dolayısıyla sporcu içecekleri piyasasında en büyük pazar payına sahip, bakkallarda bulabileceğiniz muhtemelen tek sporcu içeçeği. türkiye de çamaşır suyu rengindeki karışık meyve aromalı, turuncu renkli portakal-mango karışımı ve parlak sarı renkli limonlu çeşitleri bulunmaktadır. 500 ml. lik şişeleri gerek tasarımı gerekse üstündeki o içme tıpası sayesinde gayet kullanışlıdır; öyle ki powerade bittikten sonra şişeyi atmaz eve getirirsiniz evde o şişeye sıvı yağ ya da çamaşır suyu doldurulup ağzındaki tıpa vasıtasıyla ölçü ayarlaması yapılır ya da siz evden çıkarken yanınıza su alacaksanız eski bir powerade şişesine doldurursunuz. reklamları dikkat çekicidir fakat ilk defa lebron james le anlaşıp (bkz: lebron james li powerade reklami) bir reklamda yıldız oynatma politikası izlemişlerdir. ancak bu reklamın türkiye versiyonunun yıldızı lebron james değil o kendine özgü anlatımıyla yok artık lebron james diyen murat murathanoğlu olmuştur.
borussia mönchengladbach da ismini duyurmuş bir alman kalecidir. bu dönemde alman ümit milli takımının kalesini korumuştur. oradan benfica ya transfer olmuş, benfica da oynadığı dönemde birçok büyük takımın transfer listesine girmiş ve barcelona ya transfer olmayı başarmıştır. ancak barcelona da oynama şansını genelde ancak barcelona nın b takımında bulabilmiştir. rüştü nün barcelona ya transfer olmaıs sebebiyle kalesi sıkıntısına düşen fenerbahçe, enke yi barcelona dan kiralamış fakat daha ilk maçında istanbulspor dan yediği 3 golün akabinde geri göndermiştir. son olarak almanya ya geri dönmüş ve hannover 96 nın kaleisne geçmiştir. geçen sene bu takımdaki performansı kendisinin almanya da sezonun en iyi kalecisi seçilmesine neden olmaktadır. anlaşılacağı üzere enke esasında vasat bir kalecidir, üst düzey takımlarda barınabilecek nitelikte değildir; en iyi döneminde almanya milli takımında 3. kaleci olarak düşünülmemesi de bunun bir göstergesidir.
fenerbahçe nin efsanevi sakaryalılarının kaleci olanıdır. türk futbolunda ilk dikkat çektiği takım beşiktaş olmuş, toni schumacher in ayrılmasından sonra fenerbahçe ye transfer olmuştur. schumacher den önceki yerli kaleciler gibi teknik kadroda ve taraftarda bir güven sorunu oluşturmadığı için engin, bir bakıma fenerbahçe de yabancı kaleci akımını bitiren kişi olmuştur.(arada rüştü gittikten sonraki dönemde daum un bir maçlık robert enke denemesini saymazsak fener e schumacher den beri yabancı kaleci uğramamıştır.) milli takımda pek fazla yer almamış kendisi yerine genelde hayrettin tercih edilmiştir. (bunun sebebi hakkında yorumda bulunmam olası bile değildir tercihi yapanın bulup sorulması gereken bir meseledir.) tek lig şampiyonluğunu rüştü nün yedeği olarak tamamladığı 95-96 sezonunda yaşamıştır. rüştü nün yedekliğine düşmesiyse aslında engin in bir aşnssızlığına dayanır. rüştü takıma yedek kaleci olsun diye alınmış bir genç kalecidir, fakat engin bir maçta () bir zamanlama hatası sonucu rakibinin ayağına dalmış; bu hatası onun hem penaltı yapmasına hem de kendi ayağının kırılmasına sebep olmuştur! engin in ayağı düzelinceye kadar geçen süredeyse rüştü kendini gösterme fırsatını bulmuş, türkiye nin gelmiş geçmiş en iyi kalecisi olma sürecine girmiştir. engin de o dönemde hem fenerbahçe de hem de milli takımda tecrübeli yedek kaleci rolünü üstlenmiş ve bu rolün gereğini de yerine getirmeyi bilmiştir. fenerbahçe den sonra çanakkale dardanelspor a transfer olmuş; son aktif sezonunu ise yine fenerbahçe formasıyla tamamlayıp 40 yaşında futbolu bırakmıştır.
fenerbahçe nin türk futboluna "kazandırdığı" yerli kalecilerden birisidir. engin ipekoğlu dönemin başkanı ali şen tarafından oğuz ve aykut la birlikte takımdan uzaklaştırılınca rüştü nün yedekliğine geçmiş, fenerbahçe den sonra adanaspor a transfer olmuş burada başarılı bir performans sergilemiştir. adanaspor un gerek mali açıdan gerekse takım performansı bakımından iflas etmesi üzerine istanbul a geri dönmüş, fakat bu seferki adresi beşiktaş olmuştur ve beşiktaş a geldiğinden itibaren oscar cordoba nın yedekliğini yapmaktadır. ancak cordoba çeşitli sebeplerle fazlasıyla maç kaçırdığından bu iri kıyım kaleci abimiz murat şahin i beşiktaş kalesinde bolca izlemek mümkündür.
rüştü nün adı geçiyorsa bir yerde nedense sıradan bir şeyle beraber anılmıyordur. kendisinin gelmiş geçmiş en iyi türk kaleci olduğu görüşü genel olarak mevcuttur, bu görüşe sadece 50li yıllara katılanlar turgay şeren ismini vererek karşı çıkarlar, ancak özellikle nüfus kağıdanda yıl kızmında 197* veya 198* yazanların gördüğü yerli kaleciler yaşar veya hayrettin olduğu için bu kişiler bu tartışmaya pek girmez. antalya dayken geçirdiği trafik kazasının hala etkisini taşıdığı iddia edilir ve bu etkiden midir bilinmez rüştü nün adı çok sık sakatlıkla anılır, fakat sakatlıktan ötürü maç kaçırdığı pek görülmemiştir. bu sebeple rüştü nün sakatlık bahanesiyle antremanlardan kaytardığı konusunda genel bir düşünce mevcuttur. nitekim barcelona ya gittiği ilk sene hazırlık kampında yine bir sakatlık gerekçesiyle uzun süre çalışmamış ve yalnızca bir hazırlık maçında oynamıştır. eğer genelde böyle bir tutumu sözkonusuysa bu tavrına frank rijkaard ın karşı tavır koyup kaleyi victor valdes alığına bırakmış olması da muhtemeldir (victor valdes in kaleye geçmesinde real madrid de iker casillas ın yerleşmiş olmasına karşı bir katalan milliyetçiliği tepki ve hevesinin ortaya çıkıp barcelona da da katalan kaleci oynasın şeklinde bir düşüncenin oluşmuş olmasının da rolü büyüktür)rüştü ile ilgili benim unutamadığım hadise bu adamın bir beşiktaş maçına elini kestiği gerekçesiyle çıkmamasıdır. tuhaf olan elini kesmesi değil, rüştü nün elini maçgünü kramponlarını temizlerken kestiğini iddia etmesinden ileri gelir. böyle bir iddia sonrası hemen herkes "yahu bu takımın malzemecisi yok mu? takımın yıldız kalecisi bu şekilde sakatlanıp takım yedek kaleciye bırakılır mı be?" demiştir. sözkonusu maçta kaleye şu anda beşiktaş ın yedek kaleciliğini yapan murat şahin geçmiş, fenerbahçe murat sebebiyle hem maçı hem de uche yi kaybetmiş, murat şahin de kendi oyuncusunun maçta ayağını kıran ilk kaleci olarak tarihe geçmiştir. rüştü nün de elini karısıyla kavga ettiği sırada bir şekilde kestiği ortaya çıkmıştır... rüştü, bana hep fenerbahçe nin uefa kupasında yer almasını istemiyormuş gibi gelir, bu düşüncemi de mtk, steaua bükreş, panathinaikos maçlarında uzaktan yedikleriyle tasdikler gibidir. (içeri alma diyemiyorum çünkü içeri alma tabirinin hayatta gördüğüm tek karşılığı hayrettin demirbaş ın psg maçında yaptığı harekettir.) ancak buna karşın rüştü nün kötü geçirdiği milli maç pek yok gibidir, (aklıma sadece istanbul da oynanan finlandiya maçındaki yan toplardaki hatalı çıkışı geliyor mesela) tam tersine milli maçlarda aslan kesilir; 2002 dünya kupasında da zaten performansının zirvesine ulaşmıştır.
(bkz: jenna jameson)
(bkz: shota arveladze)
arjantin e 45 metreden attığı frikik golüyle ülkesinin ilk kez bir dünya kupasına katılmasını sağlayan ((bkz: 1998 dünya kupası)) avrupa takımlarındaki denemelerinde pek başarılı olamamış ancak özellikle bir dönem velez sarsfield deki performansıyla dünyanın en iyi kalecileri arasındaki yerini almış, ülkesi paraguay da adaylığını koyduğu anda devlet başkanı seçilecek kadar popüler bir kişilik olan, agresifliği oynadığı dönem boyunca en belirgin özelliği olmuş efsanevi kaleci.
şehiriçinde özel toplu taşıma aracı olarak kullanılan, genel olarak magirus veya peugeot marka olan, kapasitesinin sınırı kendisini kullanan şöförün insafı olan, anadolu da dolmuş olarak nitelendirilmekte olan fakat büyükşehirlerde dolmuş kavramı 8 yolcu kapasiteli midi-taksilere özgülendiğinden sözkonsu yerlerde minibüs adını taşıyan, şöförlerinin birbirlerinden yolcu çalmak adına durak önlerinde birbirinin önüne yanaştığı, yolcu çıkması muhtemel yerlerde yürüme hızıyla boş arazilerden geçen yollardaysa f1 aracı hızıyla hareket eden araç.
trabzonspor un son dönemde en fazla şampiyonluğa yaklaştığı dönemde takımın kaptanlığını üstlenen, sonrasında fenerbahçe ye transfer olup burada şampiyonluk yaşayan, milli formayı en çok taşımış futbolculardan biri olan,oynadığı dönemde libero ve ortasaha olarak görev yapmış, geçen seneki şike hadisesinden ötürü aldığı cezanın akabinde futbolu bırakmış olan zat.
istanbul-ankara-izmir takımları haricinde 1. ligde yer almış ilk ilçe takımıdır. 2 sezonluk süper lig macerasından sonra 2. lig a kategorisine düşmüş, şu sıralarda buradaki yerini korumak adına mücadele eden takımdır. ayrıca geçen sene patlak veren şike hadisesinin ilgili takımı da yine bu takımdır, gökdeniz karadeniz haricinde ceza alan diğer oyuncular olay tarihinde bu takımda forma giymekteydiler...(örnek olarak: (bkz: ogün temizkanoğlu), (bkz: alişen kandil ))
flash tv nin kült programlarından bir tanesi... yapmacık güreş hadisesine takılmadan nicky ile jimmy diye birbirine hitap eden iki hergelenin aralarındaki diyalogları dinlemek adına ara ara da olsa izlenmesi gereken yapım.
halledilmesi gereken bir "yumurta"nın varlığının hatırlanıp gerekli işlemlerin yapılmaya başlanması için gereken motivasyonu sağlayan eylem. yumurtanın kapıya dayanmasında esasen bir sorun yoktur; sorun dayalı yumurta konusunda yapılması gerekenleri yetiştiremeyip ilgili yumurtanın kapıdan içeri girmesine engel olunamaması halinde ortaya çıkacaktır. mesela bu entry i giren bilgicin de kapısına doğru bir yumurta yaklaşmakta ama henüz o yumurta kapıya dayanmadığı için ilgili bilgiç, gerekli motivasyonu olmadığındna yumurtayla ilgilenmek yerine bu entry i yazmaktadır...
soyadının kurtar olmasındna mıdır nedir sezonun ortasında lige peşinen havlu atmış takımların çağırdığı teknik direktördür. (örneğin geçen sene için (bkz: akçaabat sebatspor)) bu sene çaykur rizespor havlu atar bir konuma düşmeden takımın başına bu adamı getirmiştir ve rize istanbuldan 2 maçta 4 puan alarak dönmüştür. güvenç bey belki de bu sene ilk defa bir takımı küme düşme hattının yukarısına taşıyıp soyadının ahkkını verebilme şansına nail olacaktır... güvenç kurtar ın soyisminin kurtar olması gibi hikmet karaman da adının hikmet olması sebebiyle olsa gerek "vardır bu adamda bir hikmet" yaklaşımıyla her sene güvenç kurtar la birlikte aynı muameleyi görmekte, işssiz başladığı sezonun ikinci yarısında kendini bir anadolu takımının başında bulmaktadır...
aslen istanbulun doğu ucunda yeralan, yeşilçay ın deniz yatağının etrafına kurulmuş olan, küçük bir karadeniz beldesidir. son iki-üç senedir günübirlik kaçamaklar için ideal bir mekan haline gelmiştir. ağva gerçekten son derece küçük bir yer olduğundan konaklama yapılabilecek yer bulmanız çok zordur, bulduğunuz moteller de son derece pahalıdır. konaklama ihtiyacı genellikle evlerinin bir odasını pansiyon olarak ayıran yerli halkça karşılanır. tüm bu sebeplerden ötürü konaklamalı olarak ağva ya seyahat edilmesi pek tavsiye edilmez. ağva nın tadını çıkarmak içinse ağva ya toplu halde gidilmeli ve uygun bir yerde kamp kurulup doğanın tadı çıkarılma yolu seçilmesi tavsiye olunur.
kış nufusu 5.000 dolaylarındayken yazın haftasonu nüfusu 500.000 in üstüne çıkabilen ömerli-ağva arasındaki geniş arazinin tamamının bağlı bulunduğu ve bu sebeple birçok köyü bünyesinde barındıran, ulaşımının birkaç sene öncesine kadar neredeyse imkansız olduğu, şimdiyse yapılan yeni yolun yeterince geniş olmayıp yaz haftasonlarında tıkanıp kalması ve daha önemlisi yoldan çok sayıda kamyon gidip gelmesi nedeniyle yapıldıktan kısa süre sonra deforme olması nedeniyle gidiş-gelişinin sabır istediği, yazın günübirlik gelen nüfusun genel karakteristik niteliği sebebiyle "varoşların bodrum u" ünvanını almak durumunda kalan, yine son dönemde gerek toplu yazlık sitelerin gerekse bireysel villaların inşa edile edile yakın gelecekte doğal yeşilliğinin yalnızca bir hatıraya dönüşeceği, şahsınıza ait aracınız yoksa ulaşımı sağlayabileceğiniz yegane alternatifin üsküdar-şile-ağva otobüs firması olduğu ve bu firmadaki tüm çalışanların tekel olmalarındna mıdır nedir genellikle insanın sinirini bozmak için elinden geleni yaptığı, kızlarıyla meşhur olduğu iddia edilen fakat şile-merkez nüfusu 4.000 civarında geri kalan nüfusunsa köylerde dağınık yaşadığı ve bu nüfusun ağırlığını da yaşlı kitlenin oluşturduğu düşünüldüğünde neye göre bu genellemeye varıldığı anlaşılamayan (köylü kızlardan bahsediyorlarsa ona hiçbir şey diyemem), benim sakin-şirin-mutlaka gidilip görülmesi gereken fakat kalıcı olarak yerleşilmek için emeklilik yaşının beklenmesi tavsiye olunan memleketim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?