confessions

oktuys

- Yazar -

  1. toplam entry 501
  2. takipçi 1
  3. puan 51034

karl marx

oktuys
marx in anlayamadigi bir baska mefhum da, devrimi sigara icmeyenlerin yapacagidir. fakat bu devrime atfedilen anlamda, klasik anlamda bir devrim olmayacaktir. soyle ki:
" biz, sigara icmezler, manifestomuzu sigara icip yalniz kendilerinin gelecegini degil, bizim, cocuklarimizin ve hatta doganin, dunyanin gelecegini tehlikeye atan sigara icenlere karsi acikliyor ve onlarla savasi boynumuzun borcu biliyor, bunun icin gerekli her adimi atmayi oncelikli gorevimiz addediyoruz. tarih sahnesinde elde ettigimiz kazanimlar, bu kendini bilmez guruhun kamusal alandan ve hatta butun alanlardan toptan silinmesine atilan birer adimdir. 21. yy da nasil ki paketleri taciz etmeye basladiysak bu hakli mucadelemizi onlari imha ederek noktalayacagiz. zafer en cok biz, sigara icmezlere, yakisir."

karl marx

oktuys
ezen ezilen iliskisini iyi yakalamis. fakat bu sinif savasi ni hep ekonomik anlamda dusundugu icin sinifta kalmis filozoftur. halbuki, bakin hemen iki ornek vereyim size de ne kadar yanilmis marx bey ve yasasa basini taslara nasil vururmus sayemde anlayin. oncelikle muzik aleti alaninda da bu sinif savasi butun hiziyla surmektedir, tarih sahnesinde iki grup alet sinifi barindirir muzik dunyasi: artistik muzik aletleri ve assagilanmislar. tezimizi acmak icin ornekten yararlanmak gerekirse; simdi, buyuk sehirlerin kalabalik caddelerine bakiniz efendim, misal izmir kibris sehitleri caddesi, bu caddelerin muhtelif yerlerinde saksafon calan, santur calan, gitar calan ve dahi mizika calan insanlar hic eksik olmaz. evet, bu durum muzik dunyasinda yasanan acimasiz sinif savasinin gostergesidir. bu, dupeduz artistik muzik aletlerinin tahakkumudur. peki neden, ne var bunda? efendim, umarim siz de bana hak vereceksiniz, ornegin ben bir adet blok flut ya da davul (ramazan,dugun davulu) ile bu piyasada ne kadar tutunabilirim? halbuki santur neyim calan abilerim paraya para demiyorlar. isyan cagrimi da naha burdan yapiyorum, sikayette bulunmak isteyen gonlunun diledigince davranabilir. evet, yerlesik duzeni tagyir, tebdil ve ilga ediyorum.
"dunyanin butun assagilanmis muzik aletleri birlesin, zincirlerinizden baska kaybedecek neyiniz var ki?"

denge

oktuys
sizin aliniz al inandim
morunuz mor inandim
tanriniz buyuk amenna
siiriniz adamakilli siir
dumani da caba
ama sizin adiniz ne
benim dengemi bozmayiniz
butun agaclarla uyusmusum
kalabalik ha olmus ha olmamis
sokaklarda yitirmis cebimde bulmusum
ama agaclar soyleymis
ama sokaklar boyleymis
ama sizin adiniz ne
benim dengemi bozmayiniz
askim da degisebilir gerceklerim de
piril piril dalgali bir denize karsi
yan gelmisim diz boyu sulara
hepinize iyi niyetle gulumsuyorum
hicbirinizle dovusemem
siz ne derseniz deyiniz
benim bir gizli bildigim var
sizin aliniz al inandim
sizin morunuz mor inandim
ben tam dunyaya gore
ben tam kendime gore
ama sizin adiniz ne
benim dengemi bozmayiniz.

bir insan hayata bu kadar guzel mi bakabilir dedirten turgut uyar siiri. her okudugumda sefilligimi,acizligimi hatirlatan siir, kiskandigim.

karanlık üstüne öyküler

oktuys
kucuktum, korkuyordum. karanlik aslinda benim obur yarimdi. bi gotune kodugumunun ibibigi durmadan darksayd marksayd diyip duruyordu. lan dedim tamam ben de parlak bi adam degilim ama esref abi cin diyor seytan diyor. ne darksaydindan bahsediyon anuna koduumun. cocugum lan ben sonucta, en korkunc aksiyonu transformers izlemek olan hadi bilemedin apartman kapilarinda gece yarilari korku oykuleri dinleyen bir veled-i zina. yillar gecti,buyudum. karanlik, benligimde onulmaz yaralar acti.

dünyanın gittigi yone lanet okumak

oktuys
son gunlerde meydana gelen gelismelerin (karikatur krizi) devaminda son olarak taliban in karikaturistleri oldurene bilmem kac kilo altin verecegini aciklamasi ve devletlerin ayni bok cukuru icine dusecegini uzulerek goren insanlarin haykirisi. siktigimin aptallari hic mi ders cikarmadiniz olanlardan, zili calinca salya akitmaya devam mi edeceksiniz ((bkz: pavlovun kopegi)). birileri de arkada durmus, pis siritislariyla ellerini ovusturuyorlar ya en cok ona uzuluyorum. arkadaslar tasak geciyorlar bizimle, "bakin aptallara" diyorlar "istedigimiz gibi yonlendirebiliyoruz, ol dedik oldu." bir yuzyil icinde iki buyuk savastan ders alamadik. lanet olsun.

interrail

oktuys
avrupa birligi sinirlari icinde, eskiden otobuslerde olan paso niteliginde bir bilet ile, sectiginiz bolge sayisina gore, bir aya kadar istediginiz kadar trenle seyahat edebilme olanagi saglayan gezgin programi. parasi olana cok guzel anlar yasatacak oldugu icin iki yildir para biriktirmeme neden olan ve sonunda bu yaz yapabilme imkanina sahip olacagim, aklimdan cikmayan cuf cuf.

kadir cangizbay

oktuys
gazi universitesinde hocalik yapmakta olan sosyolog. ben onu birgundeki yazilarindan takip ediyorum. sali gunleri yaziyor, ilk actigim sayfa onunki oluyor. bir ara yazmayi birakmisti, posta atamadim. tekrar basladi, sevincimden havalara uctum. ama yine elim ermedi, yazamadim.icimde "dede" demek istegini uyandiran, sabaha kadar anlatsa bikmadan dinleyecegim, beyninin isleyis bicimine hayran oldugum "insan".

ozee

oktuys
dun ruyamda gordugum ademogludur. hala kinimi dindiremedim, yanimda olsa da dovsem. efendim, ruyamda bu ve karisi (gercekte yok boyle biri) beni surekli yanlis anliyorlar ve ne kadar anlatmaya calissam da derdimi anlatamiyorum ve ozee den bir temiz dayak yiyorum (ama oyle boyle degil, zaten hafif bir sey olsa takmam oyle,olur der gecerim,eheheheh). neyse efendim bir suru ayrintiyla sizi yormak istemiyorum, yillar geciyor ve sahnede biz yasli hallerimizle beliriyoruz. ozee ve karisi ve dogup buyumus cocuklariyla kalabalik bir aile ayakta duran oktuys un karsisinda sandalyelere dizilmis bicimde oturuyorlar. bendeniz farkinda olmayarak ilk once cok benzedikleri icin cocuklarina sariyorum. yillar gecmis icimdeki kin ilk gunku gibi, lanet olsun cildiriyorum ve ozee ye delicesine vurmaya basliyorum ve aninda kafasinda siseyi de kiriyorum. baygin bir halde sandalyesinde duruyor ozee cim. ama benim umrumda degil ve karisina donuyorum, soruyorum: "hakli olan ben degil miyim?" iste burada hayatimda hic bir yerde gormedigim ruyalara farkli anlamlar yuklemeye baslamama neden olabilecek guclu bir simgesel anlatimla karsilasiyorum ve inanin bu anlatimin guzelligine ruyamda bile hayran kaliyorum. ozee nin karisi soruma karsilik, kucaginda tasidigi su dolu bir kovayla sandalyesinden kalkiyor ve hic konusmadan ama yuzunde de anlatilamaz bir huznun ifadesiyle kovayi yere bosaltiyor bana bakarak. ben hakli oldugumu anliyorum ve "bunlarin hepsi gelip gecti" mesajini beynime kazinmis bir sekilde aliyorum.

hz. muhammed karikatürü

oktuys
karikaturlerin, elbette, insanlarin kulturleri ve dinlerine yukledikleri anlamlar farkli oldugu icin, bati toplumuyla dogu toplumu uzerindeki yansimalari farkli olacaktir. burada onemli olan, bir seye karsi cikarken takindiginiz tutumdur. bu olaya alelacele iki farkli tepki verilebilir: 1- saldirgan tutum izlemek ( sadece fiziki olarak degil sozleri de kapsiyor) 2- gormemezlikten gelmek, mizahi ayri bir yere koymak ve mizahtir bu yapar demek.
birinci davranisin elle tutulur yani yoktur. uzlasma, baris taraftari degildir ve akla sahip yaratiklar oldugunu unutan, olaylara mekanik tepkiler veren canlilara ozgudur, kolaydir ama basagritir. aklini kullanmadigi icin de olaylari dunyada suregiden tartismalarla bagdastiramaz ve ,ornegin bugun ridvan akarin birgun deki yazisinda da degindigi gibi, sovyetler sonrasi dunyada uretilen medeniyetler catismasi tezi gibi dusunceleri yorumlayamaz. son on-onbes yilda ortadogu da yasanan gelismelere bakarsak komunizm uzerinden yurutulen savasin dinler uzerinden devam ettirilmeye calisildigini gorebiliriz. ( boyle bir celiski olmasa bile yaratilmak istenmekte) ridvan akar bunu, 14 yil once ekonomi muhabiri iken davetli oldugu bir yemekte davet sahibi silah sirketinin genel muduruyle yasadigi bir anisini kullanarak anlatiyor ve sirket yan kurulusunun merkezini turkiye ye tasimak istemelerinin nedenini mudur, ileride bu bolgelerde catisma alanlarinin yaratilacagi ve natonun belirledigi stratejilerle hareket ettiklerini anlatiyor. tabi bunu cakirkeyif oldugu icin ve masada yanyana sohbet ettikleri icin anlatiyor, ertesi gun gazetede haberi gordugundeyse soylemek istemedigi seyleri soylemis olabilecegini soyluyor.( bu yaziya link vermek isterdim ama birgun un internet baskisi parali ve bu yuzden mumkun degil ben de kabaca ozetlemeyi sectim) yani bu tezler dikkate alinmali ve onumuze yem atilabilecegini dusunup bir sonraki adimlari dusunmeyi ihmal etmemeliyiz.
ikinci davranis ise vurdumduymazligiyla elestirilebilir. soruna sessiz kalmakta soruna katki yapar, bunu unutmamak gerekir. ayrica, mizah topluluklari yonlendirmede onemli bir aractir ve gucu asla gozardi edilmemeli. zaman zaman mizahcilar dahil olmak uzere bazi insanlar cikip mizahin ciddiye alinmamasi gerektigini soyluyorlar. bilakis mizahcilar ciddiye alinmak isterler. inanin mizahin ciddiye alinmadigi ortamda buna ilk karsi cikacak insanlar yine mizahcilar olacaktir.
sonuc: dinlerin baristirici ozellikleri on plana cikarilmali ve bunlarin insanlara anlatilmasiyla guclu bir kamuoyu yaratilmali ve yaratilmak istenen farkli kutuplara meydan verilmemeli. dinlerin karsi karsiya degil yanyana kurumlar oldugu seklinde bilinc olusturulmali. insanlik bu gibi bir suru tecrube yasadi. hala bunu ogrenebilmek icin savaslara gereksinim oldugunu zannetmiyorum.

hayat

oktuys
kabullenmek. cok uzlasmaz davranabilirsin, uzlasamazsin. samimisindir, intihar bile edebilirsin. hatta bu hareketin alir seni yildiz bile yapar ve arkandan belki de haketmedigin (ya da belki de haketmen gereken) ovguler duzulur. ya da olume bu kadar methiyeler duzen ama olmeyi goze alamayan insanlar gozune batar. baska bir yanda, hayatin her bir aniyla uyusmus, mutluluk naralari atan insanlar... ne kufredecek kadar sinirlenirsin "hayat"a, ne de serotonini gozlerinden fiskirtacak kadar huzurlusundur. ama bilirsin, orali degilsindir. kabullenirsin, yuzunde ince bir gulumsemeyle.

kurtlar vadisi amazon

oktuys
filmin sonunu soyleyip ortamin orospu cocugu olan ama bundan sikayetci de olmayan muhbirlerimden aldigim bilgiye gore, memati ile polat in filmin sonunda aydinlanip, duzenin carklarina comak sokmak kadar iddiali olmasa da bir tepki niteliginde ahsaptan evlerinde geceleri gecelere katip, bambaska dunyalara dalip mutluluk icinde yasayacaklari imrendirici/tiksindirici bolivud aksiyonu.
20 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol