türk dizileri arasında en unutulmayacak karakterlerden biridir. ekmek teknesi dizisini kaliteli yapan unsurlardan biri de budur.
asıl sorun o aşk bir yerden sonra cinselliğe kaymak istediği zaman başlar. eğer isteklere mani olunamıyorsa kişinin kendi kendini becermesiyle sonlanır.
mahallenin nermin teyzesine çok konuştuğu için takılan lakaptır. fakat nermin teyze bundan pek hoşnut değildir. çünkü kocası, kendisini terminatörle aldattığını ileri sürmüştür. evlilikleri pamuk ipliğine bağlıdır. o derece. benden söylemesi. sahi senin kayınpeder...
üç ayların başlangıcını müjdeleyen kandildir. tüm sözlük aleminin kandilini kutlarım...
yeni şafakta köşe yazarıdır. lafı gediğine oturtabilme yetisine sahip kişidir. çok güzel konuşur, kalemi de bir o kadar güzeldir...
kılıçlar kınından çekildi”… “nazlı ilıcak ayağını denk alsın” bunu kim diyor? cumhuriyet yazarı ümit zileli diyor..
“atatürkü sevmekle suçlanıyorum..” bunu da sinan aygün diyor..
kılıç kimin, kın nerede, denk alınması istenen ne, bu ayaklar kimin, kim kimin ayağına basıyor?
ve bu ne ayaktır?
“atatürkü sevdiği için suçlanmış”mış..
aygün, atatürkü sevdiği için gözaltına alınmışsa atatürkü seven başkaları niye gözaltına alınmıyor?
ya da gözaltına alınmayan herkes atatürkü sevmeyen kişilerden mi oluşuyor?
cezaevini sevmeyen ama atatürkü seven bir kişi şimdi ne yapacak?!
atatürkü seviyorsanız cezaevine gideceksiniz; ama cezaevini de sevmiyorsunuz, bu durumda şimdi ne halt edeceksiniz?!
bana bu ikilemi yaşatmaya ne hakkınız vardır, “atatürkü sevdiği için suçlananların ticaret odası başkanı” sayın aygün?
kısa adı ato olan ve çok saygın bir statüsü bulunan odanın açılımı ankara ticaret odası mıdır yoksa atatürkü ticarileştirme odası mı?
atatürk gibi, cumhuriyetin kurucusu sembol bir ismi bu kadar pespaye bir şekilde şahsi ikbalinize payanda yapmaktan sıkılmadınız mı, sıkılmıyor musunuz?
“kılıçlar kınından çıkacak”mış..
kılıçlar dediğiniz, vicdanlara sapladığınız kalemler mi yoksa başka bir “meta”mı? ne?
siz evet siz, adaleti simgeleyen “tanrıça”nın elindeki o kılıca mı mukabele edeceksiniz?
madem o kılıca karşılık kendi kılıçlarınızı kınından çıkaracaksınız; o halde aynı tanrıçanın gözünü kapatan o bez parçasına karşı gardınızı nasıl alacaksınız?
bu kez “bezler bohçamızdan çıkacak” mı diyeceksiniz?
siz bohçanızda bez bulamadığınız zaman türk bayrağını veya “sıkmabaş” dediğiniz bir kızın başörtüsünü bile kesip, kestiğiniz o parçayla gözünüzü perdeleyecek kadar kendinizden geçmiş değil misiniz?
soruyorum: ayaklar nasıl denk alınır? “marş marş” ritmiyle mi?
ayağa takılan “kap”, terlik arası mı olacak yoksa postal mı?
çok entelektüel olduğunuz için mi “akıllı ol..” lafı yerine “ayağını denk al..” demeyi tercih ediyorsunuz?
evet farkındasınızdır; bütün bu yazdıklarımın içinde gözaltına alınanların suçlu ya da masum olduğuna dair tek bir satır yoktur..
niye yoktur? çünkü ortada iddianame bile yoktur..
peki iddianame olmadan tahkikat olur mu? elbette olur..
bu arada ak partili bazı yetkililer diyor ki: “efendim, bu bağımsız bir yargının kararıdır; yargıya saygı duymak gerekir”
bu cümle doğru bir cümle midir? evet doğru bir cümledir.
peki ak partili bazı yetkililer ak partinin kapatılması davasında ne diyordu?
diyordu ki: “başsavcının kapatma iddianamesi siyasidir; bu bir yargı darbesidir..”
bu cümle doğru bir cümle midir? evet bu cümle de doğru bir cümledir.
gelelim gözaltına alınanların “sevenlerine”.. onlar da ergenekon soruşturması için diyor ki: “bu soruşturma siyasidir; dolayısıyla bu bir sivil bir darbedir..”
aynı cenah kapatma davası için ne diyordu? diyordu ki:
“bu iddianame bağımsız yargı tarafından hazırlanmıştır; amacı cumhuriyeti korumak ve kollamaktır..”
oysa bu “cenah”, her iki yargısında da yanlış düşünmektedir; çünkü kurgu yanlıştır.
“ergenekon” meselesi sadece bir “soruşturma”dan ibarettir, orta yerde henüz bir iddianame bile yoktur.
oysa kapatma davası açıldığında orta yerde bir “iddianame” vardı.
işte çarpıtma bununla başlamaktadır; savcılık, yukarıda da belirttim, soruşturmayı derinleştirmeden iddianame hazırlayabilir mi? elbette hazırlayamaz..
ergenekon soruşturmasındaki dosya “münderecatını” hangimiz gördü? hiçbirimiz..
gözaltına alınanların telefon konuşmaları, fotoğrafları, yazıları vesair belgeler “ya”, evet, “ya” gözaltına alınmayı gerektiren unsurlar içeriyorsa..
belki de içermiyordur ama bunu ne zaman tespit edeceğiz? yargılama bitince hatta belki de iddianame tanzim edilince, değil mi?
o nedenle, ak partili bazı yetkililerin aradaki bu farkı yansıtmak yerine, muhaliflerine koz verecek şekilde “yargı bağımsızdır..” gibi klasik bir jargonla konuşmaması gerekmektedir.
söyledikleri doğrudur elbette; doğrudur ama bu, altı delik olan bir testiye su doldururken “ama koyduğum su çok temiz..” demeye benzer..
dolayısıyla, “iddianamesi” mevcut olan ak parti kapatma davası ile, henüz “göremediğimiz” ergenekon soruşturması arasında ne esasen ne de usulen bir benzerlik vardır.
zaten soruşturma ve kovuşturma yapılmadan iddianame hazırlanamadığını vural savaş, sabih kanadoğlu ve özdemir özok dışında herkes bilir!
o yüzden mi bilip bilmeden konuşuyorlar, bilmiyorum!
fikri akyüz/yeni şafak
“atatürkü sevmekle suçlanıyorum..” bunu da sinan aygün diyor..
kılıç kimin, kın nerede, denk alınması istenen ne, bu ayaklar kimin, kim kimin ayağına basıyor?
ve bu ne ayaktır?
“atatürkü sevdiği için suçlanmış”mış..
aygün, atatürkü sevdiği için gözaltına alınmışsa atatürkü seven başkaları niye gözaltına alınmıyor?
ya da gözaltına alınmayan herkes atatürkü sevmeyen kişilerden mi oluşuyor?
cezaevini sevmeyen ama atatürkü seven bir kişi şimdi ne yapacak?!
atatürkü seviyorsanız cezaevine gideceksiniz; ama cezaevini de sevmiyorsunuz, bu durumda şimdi ne halt edeceksiniz?!
bana bu ikilemi yaşatmaya ne hakkınız vardır, “atatürkü sevdiği için suçlananların ticaret odası başkanı” sayın aygün?
kısa adı ato olan ve çok saygın bir statüsü bulunan odanın açılımı ankara ticaret odası mıdır yoksa atatürkü ticarileştirme odası mı?
atatürk gibi, cumhuriyetin kurucusu sembol bir ismi bu kadar pespaye bir şekilde şahsi ikbalinize payanda yapmaktan sıkılmadınız mı, sıkılmıyor musunuz?
“kılıçlar kınından çıkacak”mış..
kılıçlar dediğiniz, vicdanlara sapladığınız kalemler mi yoksa başka bir “meta”mı? ne?
siz evet siz, adaleti simgeleyen “tanrıça”nın elindeki o kılıca mı mukabele edeceksiniz?
madem o kılıca karşılık kendi kılıçlarınızı kınından çıkaracaksınız; o halde aynı tanrıçanın gözünü kapatan o bez parçasına karşı gardınızı nasıl alacaksınız?
bu kez “bezler bohçamızdan çıkacak” mı diyeceksiniz?
siz bohçanızda bez bulamadığınız zaman türk bayrağını veya “sıkmabaş” dediğiniz bir kızın başörtüsünü bile kesip, kestiğiniz o parçayla gözünüzü perdeleyecek kadar kendinizden geçmiş değil misiniz?
soruyorum: ayaklar nasıl denk alınır? “marş marş” ritmiyle mi?
ayağa takılan “kap”, terlik arası mı olacak yoksa postal mı?
çok entelektüel olduğunuz için mi “akıllı ol..” lafı yerine “ayağını denk al..” demeyi tercih ediyorsunuz?
evet farkındasınızdır; bütün bu yazdıklarımın içinde gözaltına alınanların suçlu ya da masum olduğuna dair tek bir satır yoktur..
niye yoktur? çünkü ortada iddianame bile yoktur..
peki iddianame olmadan tahkikat olur mu? elbette olur..
bu arada ak partili bazı yetkililer diyor ki: “efendim, bu bağımsız bir yargının kararıdır; yargıya saygı duymak gerekir”
bu cümle doğru bir cümle midir? evet doğru bir cümledir.
peki ak partili bazı yetkililer ak partinin kapatılması davasında ne diyordu?
diyordu ki: “başsavcının kapatma iddianamesi siyasidir; bu bir yargı darbesidir..”
bu cümle doğru bir cümle midir? evet bu cümle de doğru bir cümledir.
gelelim gözaltına alınanların “sevenlerine”.. onlar da ergenekon soruşturması için diyor ki: “bu soruşturma siyasidir; dolayısıyla bu bir sivil bir darbedir..”
aynı cenah kapatma davası için ne diyordu? diyordu ki:
“bu iddianame bağımsız yargı tarafından hazırlanmıştır; amacı cumhuriyeti korumak ve kollamaktır..”
oysa bu “cenah”, her iki yargısında da yanlış düşünmektedir; çünkü kurgu yanlıştır.
“ergenekon” meselesi sadece bir “soruşturma”dan ibarettir, orta yerde henüz bir iddianame bile yoktur.
oysa kapatma davası açıldığında orta yerde bir “iddianame” vardı.
işte çarpıtma bununla başlamaktadır; savcılık, yukarıda da belirttim, soruşturmayı derinleştirmeden iddianame hazırlayabilir mi? elbette hazırlayamaz..
ergenekon soruşturmasındaki dosya “münderecatını” hangimiz gördü? hiçbirimiz..
gözaltına alınanların telefon konuşmaları, fotoğrafları, yazıları vesair belgeler “ya”, evet, “ya” gözaltına alınmayı gerektiren unsurlar içeriyorsa..
belki de içermiyordur ama bunu ne zaman tespit edeceğiz? yargılama bitince hatta belki de iddianame tanzim edilince, değil mi?
o nedenle, ak partili bazı yetkililerin aradaki bu farkı yansıtmak yerine, muhaliflerine koz verecek şekilde “yargı bağımsızdır..” gibi klasik bir jargonla konuşmaması gerekmektedir.
söyledikleri doğrudur elbette; doğrudur ama bu, altı delik olan bir testiye su doldururken “ama koyduğum su çok temiz..” demeye benzer..
dolayısıyla, “iddianamesi” mevcut olan ak parti kapatma davası ile, henüz “göremediğimiz” ergenekon soruşturması arasında ne esasen ne de usulen bir benzerlik vardır.
zaten soruşturma ve kovuşturma yapılmadan iddianame hazırlanamadığını vural savaş, sabih kanadoğlu ve özdemir özok dışında herkes bilir!
o yüzden mi bilip bilmeden konuşuyorlar, bilmiyorum!
fikri akyüz/yeni şafak
-eeey ruuh geldiys...
+ay geldim ayol ne bağrıyosun.ee napıyoruz bu gece tatlım.
-siktir lan. muğarrem ibne mi lan bu.
*abi bu travesti ayhan. hani geçen sene ihbar geldiydi de kovalarken kaza geçirmişti..
-destek ekip çağır muğarrem.
+oh oh kalabalık olcaz yani...
+ay geldim ayol ne bağrıyosun.ee napıyoruz bu gece tatlım.
-siktir lan. muğarrem ibne mi lan bu.
*abi bu travesti ayhan. hani geçen sene ihbar geldiydi de kovalarken kaza geçirmişti..
-destek ekip çağır muğarrem.
+oh oh kalabalık olcaz yani...
(bkz: oturgaçlı götürgeç)
"toplantıdaydım" ile başlayıp "açıklayabilirim hayatım"la sona eren maceradır.
(bkz: rahmetli de sollardi)
sayısal sonuçlarını yanlış verdiği için öc almak amacıyla yapılan eylemdir. rüyasında çim biçme makinasıyla sakallarını keserek veya siyaha boyayarak bir kabus yaşatılabilir.
"rüyada lügat görmek ve incelemek dikkatiniz ve sabriniz sayesinde oldukça yüklü bir para kazanacaginiza; lügat okumak ise etrafinizdaki bazi kimselerin parlak vaatler yaparak sizi aldattiklarina ve yanilttiklarina isarettir"
"rüyada havada kuşlar gibi uçtuğunu ve yeryüzünde dilediğine fayda vermeye ve dilediğine de zarar eriştirmeye muktedir olduğunu görmek; saltanat, izzet, şeref ve zafere ermeye delalet eder."
bunların bir sentezini yapacak olursak şu sonuçlara varırız;
1. sözlüğü sadece görüp, inceleyen ama okumayan biriyseniz ve havada kuş gibi uçtuğunuzu görürseniz bu sizin paranın amınakoymuş bir padişah olacağınıza delalettir.
2. sözlüğü okuyan, sürekli entry giren biriyseniz ve kuş gibi uçtuğunu gördüyseniz boku yediniz demektir. çünkü size parlak vaatler sunan bir padişahın ırzınıza geçeceğine delalettir.
3. eğer ki sizi uçuran kişiyi gördüyseniz -ki bu genellikle rüyalarda jedi olur- üç vakte kadar bir kısmet bulacaksınız.
"rüyada havada kuşlar gibi uçtuğunu ve yeryüzünde dilediğine fayda vermeye ve dilediğine de zarar eriştirmeye muktedir olduğunu görmek; saltanat, izzet, şeref ve zafere ermeye delalet eder."
bunların bir sentezini yapacak olursak şu sonuçlara varırız;
1. sözlüğü sadece görüp, inceleyen ama okumayan biriyseniz ve havada kuş gibi uçtuğunuzu görürseniz bu sizin paranın amınakoymuş bir padişah olacağınıza delalettir.
2. sözlüğü okuyan, sürekli entry giren biriyseniz ve kuş gibi uçtuğunu gördüyseniz boku yediniz demektir. çünkü size parlak vaatler sunan bir padişahın ırzınıza geçeceğine delalettir.
3. eğer ki sizi uçuran kişiyi gördüyseniz -ki bu genellikle rüyalarda jedi olur- üç vakte kadar bir kısmet bulacaksınız.
gazoz kapağını açarken yakalamasından daha iyidir. en azından daha namusludur.
bir ezginin günlüğü şarkısı.süperdir, mükemmeldir, harikadır...
bir sabah çıksam kaybolsam
dönmesem kalsam anılarda
belki bir sevda türküsünde vurulurdum
gel künyemi al dağlardan
aşk nedir söyle, kayboldum
belki bir düşte unutulmak
her sabah bir dev masalında uyanınca
hep çocuk kalmak kurtulmak
kar yağıyor bu gece
öyle beyaz ki şehir
anlamak bir ömür sürer
hayat niye kirlenir
karlı bir gece sen buldun
kaldırımlarda kalbimi
al götür rüzgarlara savur, hadi durma
ver benim eski yarimi
ben kimim söyle kayboldum
dönmedim kaldım anılarda
her sabah bir çöl masalında uyanırdım
belki de yanlış bir leyla
bir sabah çıksam kaybolsam
dönmesem kalsam anılarda
belki bir sevda türküsünde vurulurdum
gel künyemi al dağlardan
aşk nedir söyle, kayboldum
belki bir düşte unutulmak
her sabah bir dev masalında uyanınca
hep çocuk kalmak kurtulmak
kar yağıyor bu gece
öyle beyaz ki şehir
anlamak bir ömür sürer
hayat niye kirlenir
karlı bir gece sen buldun
kaldırımlarda kalbimi
al götür rüzgarlara savur, hadi durma
ver benim eski yarimi
ben kimim söyle kayboldum
dönmedim kaldım anılarda
her sabah bir çöl masalında uyanırdım
belki de yanlış bir leyla
bilgi sözlük airlinesın en iyi hostesidir.
kanaatimce doğru bir sözdür. mesela harf devrimi toplumda büyük bir travma yaratmıştır.(#775292 nedeni son sözde verilmiştir) zira bazı sosyologlara göre okuma yazma oranının düşüklüğünün nedeninde bunun da etkisi vardır. aynı zamanda kılık kıyafet devrimi de öyledir. hayatında şapka nedir bilmeyen bir insana şapka takma zorunluluğu getiriliyor. bu ister istemez bir travmaya neden olacaktır.
yani bunu hemen atatürk düşmanlığı olarak addetmemek gerekiyor. öyleyse bile biraz itidâlli olmak lazımdır. ah bir sabretmeyi öğrenebilsek!
yani bunu hemen atatürk düşmanlığı olarak addetmemek gerekiyor. öyleyse bile biraz itidâlli olmak lazımdır. ah bir sabretmeyi öğrenebilsek!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?